11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
T aAĞUSTOS 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KIBRIS Jfıbrıs 'ta iki taraf arasında uzlaşma, bir sisperdesi Başsavcısı Alekos Markidis 'le yaptığım söyleşileri JLV arkasında... Tarafların ikisi de uzlaşma istemiyor yorumsuz olarak bu sayfaya almayı amaçlıyorum. İki görünüyor. Bzd satırları yazarken yine de okuyucuyu etki tarafın sözlerinden (diplomasi dili kullanılmadan altında bır-akmak istemediğimden KKTC Dışişleri ve telaffuz edilen cümleler) çıkarsamaları okuyucu yapsın. Savunma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ve Kıbns Rum LEYLA TAVŞANOĞLU ECKTC Dışişleri ve Savunma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu'na göre Avrupa, Kıbns konusunda samimi değil: AB çifle standartuygıüuyor- Bu tarafta özeüikle son bir yüdır, Gûnev'in AB üyeliğinin hemen he- men kesanleşmesiyle birükJe, "AB tre- nini kaçınyoruz. Ama hükümet de AB'vi istemiyor" duvgulan ve sanıla- rının kesldnleşmesine yol açû. Siz bu- na ne diyorsunuz? ERTIJĞRULOĞLU - Realiteleri dile getirmek AB'ye düşmanca bak- mak demek değildir. Bizim AB'den şikâyetimiz AB'nin kendisinin bize yönelık politikalannın yanhşlığıdır. AB'nin, temsil ettiğini iddia ettiği insanhaklan, özgürlükler, demokra- si, normlar, şunlar bunlar kâğıtta gü- zel yazılmış. Ama AB'nin temsil et- tiğini iddıa ettiği bütün bunlara rağ- men fiiliyatta gelişenlerin söylem- lerle bağdaşmadığı da bir gerçek. Çifte standart uygulaması zaten malum. Türkiye'ye yönelik olan çif- te standart uygulaması da AB tarafın- dan yapıhyor. Size geçmişten bir ha- ürlatma yapayım. 1980'lerde Yuna- nistan AB'ye alınma noktasındayken neden ona? "Kıbns'ı çöz de öyle geT denmedi? Üstelik de Kıbns olayını ya- ratan Yunanistan'ın kendi siyken... îş Türkiye'ye geldi mi, "Sen bir dakika orada dur. Kopenhag kriter- leri var" diyorlar. Kopenhag, ama ona ilave birkriter de var. Kıbns'ı çöz, de- niyor. 'Hayale kapılmak yanhş' Demek kı muhatap olduğumuz ta- raflar bize karşı samimi degiller. Baş- ka başka planlarla bızimle muhatap oluyorlar. Dolayısıyla bizim de hayal- lere kapılmayafak, gerçeklen devam- lı göz önünde bulundurarak ve biri- lenne hoş görünme sevdasından uzak- laşarak yolumuza devam etmemiz la- zım. Biz de kendimizi, anavatan gibi, ileride AB ailesi içinde görüyoruz. Bu bir hedeftir. Biz AB'nin şu anki po- litikalannı eleştirirken AB'nin ken- disini reddetmiyoruz. Yeter ki oraya adam gibi koşullarla girelim, anava- tanımızla girelim. "Her ne pahasına olursa olsun. her şeyden feragat edipAB'yegjretim'' po- litikasına karşıyız. Buna karşı olmak- la da ben şahsen gurur duyarım. - Rum tarafinda ve bir kısım diplo- matikçevrderdeşöylebir saıu var: Kıb- ns Banş Harekân'nda Tûrk tarafin- da kalan Maraş, Güzelyurt ve Me- TAHSİN ERTUĞRULOĞLU: Bizim hayallere kapılmayarak, gerçeklen devamlı göz önünde bulundurarak ve birilerine hoş görünme sevdasından uzaklaşarak yolumuza devam etmemiz lazım. Biz de kendimizi, anavatan gibi, ileride AB ailesi içinde görüyoruz. Bu bir hedeftir. Biz AB 'nin şu anki politikalanm eleştirirken AB 'nin kendisini reddetmiyoruz, Yeter ki oraya adam gibi koşullarla girelim, anavatanımızla girelim. sarya Ovası'nın bir bölümü ileride yapüacakpazarhklarda geri verümek üzere joker olarak elde tutuldu. Siz- ce böyle bir şey olabilir mi? ERTUĞRULOĞLU- Kesınlikle böyle bir şey olamaz. - Peki, 1993te böyle bir plan yok muydu? ERTUĞRULOĞLU - Maraş'a yö- nelik vardı. Bu, Güven Arttıncı On- lemler'de geçmiyor. Ama Gali Hari- tası'nda var. Güven Arttıncı Önlem- ler'de (Confidence Building Measu- res), "Maraş'ı BM'ye devTedeüm. Bu- na karşıhk Lefkoşa Utuslararası Ha- vaalanıikitarafin kullaıumına açdsm" bölümü vardı. Ama Gali Haritası'nda bu sizin sö- zünü ettiğiniz topraklar da gidiyordu. Rum tarafı hâlâ böyle bir beklenti içindedır. Büyük oranda toprak isri- yor ve sözde bizde kalacağını iddia ettikleri toprağa da Rumun sözde göç- meninin geri dönüş hakkının tanın- masını talep ediyor. Yani hiçbir zaman gerçekleşemeyecek şeyler... - Yalnız şöyle bir şey de var... Rum tarafinda, Rum Medis BaşkanıAKEL lideri Hristoflas gibi bazı kişiler de kendikrinin göçmen otduklanm, gü- nûn birinde de uzlaşı sağlanırsa Türk idaresi altında yaşayabiecelderini söy- lüyorlar. Sizce bu mümkûn mü? ERTUĞRULOĞLU - Bir uzlaşı ancak bizim kabul edebileceğimiz bir uzlaşı olur. Yoksa iş değişir ve şu olur: Rumun eski malına geri dönüş hak- kı değil, mal mülk mübadelesinin halledilmiş olması lazımdır. Yani, bir anlaşma sonrasında Kuzey'e ge- lecek olan bir Rum Kuzey'de bırak- tığı malın tazminatını alniıış durum- da olacaktır. 1974'ten bu yana Ku- zey Kıbns'ın şekli çok değişmiştir. 28 yıl önce, örneğin belli bir yerde basit bir kulübe varken bugün orada siteler dikilmiştir. Farz edelim ki bir Rumun evi hâlâ orada duruyor. Eğer bir anlaşma ola- caksa o Rum Kuzey'e geldiğinde, u Bu ev benimdL Ben bunun karşıb- ğını Güney'de mal vetazminat olarak aldım" dıyebılecektır. Ama, "Bura- sı benimdir. İçinde oturan Türk dışa- n çıksuı" ya da "însan haklan mah- kemelerine gidip geri dönüş hakkımı talep edeceğnn" diyemeyecektir. Böy- le bir anlaşma olamaz zaten. Biz Rumun Kuzey'de mal bıraktı- ğını inkâr etmiyoruz. 'Amaç Kıbns'ı Girit yapmak' - Son zamanlarda Rum tarafiyla ti- caret gündeme geldi. KKTC, Güney Kıbns'la yasal olarak ticaret yapabi- Krmi? ERTUĞRULOĞLU - Yapamaz. Çünkü herkesin göz ardı ettiği, Kıb- ns meselesinin bir statü sorunu oldu- ğu açıkça ortaya çıktı. Mesele, kim kimdir, kim kim değildir... Bu soru- laryanıtlanmadığı, Rum tarafi 1960'ın yasal varisiymişçesine muamele gör- düğü, 1960'ın eşit ortağının çıkarla- n ve haklan göz ardı edildiği sürece Kıbns'ta herhangi bir süreç sonucun- da uzlaşıya gitmek mümkün değildir. Amaç Kıbns'ı yeni bir Girit yap- maktır. Son olarak da AB kullanıİı- yor. Ne yazık ki bizim içimizdeki bir- takım insanlar da buna alet oluyor. Bu- nu anlamak mümkün değil. Aslında biz oynanan oyunu anlıyo- ruz, görüyoruz. Ama onu göreme- yenlerin, anlayamayanlann niye gör- mediği ve anlayamadığını sorgula- ma hakkına da sahibiz, diye düşünü- yorum. Bile bile yapıhyorsa o çok daha korkunç. 'Toprak tavizi söz konusu değil' - Dhelim ki bir uzlaşı oldu ve bir Rum kuzey'de mülk saün almak is- tedL Bu mümkün olacak mı sizce? ERTUĞRULOĞLU - Başvurur, öbür yabancı uyruklulara yapıldığı gibi izin verilirse alır. Ama, "Mah- mageridönüyorunT dıyemez. Bu çok farklı bir olaydır. Bu hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Toprak tavizi diye bir olay yoktur. Belki günün birinde bir uzlaşmayla sınır düzeltmesi olabilir. O da al-ver esasına göre yapılırsa. - Denktaş ve Klerides'in yüz yüze görüşmeleri Kıbns'ta birçözümü ge- tirirmi? ERTUĞRULOĞLU - Bu çok yan lış bir bakış açısı kanımca. Kıbns'ta çözümsüzlük diye bir olay yoktur. Kıbns'ta çözüm 1974'te oldu. Bu- nun üzenne bir şeyler inşa edebilır mı- yiz? Onu yapıyonız. - Peki, bir şeyler inşa edikbüır mi 1974üzerine? ERTUĞRULOĞLU- Edebilıriz de, etmeyebiliriz de... Etmemiz için Rum- lann birtakun gerçeklerle samimi ola- rak yüzleşme cesaretini göstermele- ri gerekiyor. - Peki, bu gerçelder sizce nedir? ERTUĞRULOĞLU- Kıbns'ta iki ayn millet olduğu, Kıbns milleti di- ye bir milletin hiçbir zaman olmadı- ğı, bir zamanki ortaklığın iki siyasi eşit arasında kurulan bir ortakhk ol- duğu gerçekleri. Bundan sonra kuru- lacak bir ortaklık da daha sağlam te- meller üzerine ve Türk tarafinı tatmin edecek biçimde kuruhnalıdır. Çünkü o zamanki ortaklığın Rum- lar tarafından bozulmasının acısını Türk tarafı çekmiştir. Kıbns Rum Başsavcısı Alekos Markidis 'e göre Kıbns sorunu kasım ayına kadar çözülmeli özüııı ild bölgeli federasyon- Bir hukuk adamı olarak Kıbns'm şimdUd, uhıslararası hukuka göre "anormal" durumu- nu nasıl değeriendirryorsunuz? MARKtDtS - Uluslararası hukuka ve BM Güvenlik Konseyi kararlanna göre Kıbns'ta tek tanınmış devlet Kıbns Cumhuriyeti. Türkiye dı- şında bütün devletler Kıbns Cumhuriyeti'ni ta- nıyor. Türkiye ise KKTC'yi tanımakta ısrarh. Ancak, uluslararası hukuka göre KKTC bir dev- let değil. - Neden deâl? MARKİDK - Çünkü BM'nin, demin de de- diğim gibi, kararlan ve çekinceleri var bu ko- nuda. BM Güvenhk Konseyi'nin 541, 550 sa- yılı kararlan bulunuyor. Üstelik KKTC'yi hiç- bir yabancı devlet de bugüne kadar tanımadı. - lyi de 1960 Kıbns Cumhuriyeti'nm temeDe- rini oluşturan anlaşmalar var. Bu anlaşmalara göre Türkiye garantör ülkelerden birisl Türki- ye, zaten garantör ülke olduğu için 1974te Kıb- ns harekâtmı düzenledi. O zaman ABD Dtşişle- riBakamoianHenıy KissmgerdeanüarmdaABD ve tngOtere'nin bu firsan Türkiye'ye sunduğu- nu yazmadı mı? MARKtDtS - îyi de bu, bir başka ülkeye as- keri harekât düzenlemek için özür olabilir mi? Türkiye'nin 1974'teki niyeti 1960 anlaşma- lannı esnetmekti. Ama Türkiye'nin böyle bir öz- rü olamayacağı konusunda üç çok inandıncı ar- güman var. Birincisi şu: Garanti Antlaşmasf nın, tek taraflı bir müdahaleden önce izlenmesini kayıt altına aldığı prosedür uygulanmamıştır. Yani Türkiye, Kıbns'ta darbeyle ortaya çıkan du- nuna karşılık öbür garantör ülkelerin, ne yapıl- ması gerektiği konusunda görüşlerini almamış- tır. tkınci ve en önemli argüman şu: Garanti Ant- laşması'nın verdiği bütün tek taraflı müdahale haklan BM Yasası'nın ışığı alhnda yorumlan- malıdır. Bu gibi durumlarda kuvvet kullanımı öngörülmemektedir. Bu madde, BM Yasası'na göre kuvvet kullanılabilir gibi yorumlanabilse de garanti antlaşmasına göre geçerli değildir. Uçüncü olarak bu madde, askeri kuvvet kul- lanımı dışında kuv-vet kullanımı olarak yorum- ALEKOS MARKİDİS: Bizim önerimiz iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon. Yani Kıbns Federasyonu ikifederal bölümden oluşacak. Birisi Kıbns Rum Federe, öbürü de Kıbns Türk Federe bölgeleri olacak. Bu iki bölgenin yetkileri, statüleri, yükümlülükleri, sorumluluklan ve görevleri kesinlikle aynı olacak. Her biri kendi bölgesini yönetecek. lanabilse de Türkiye açık biçimde askeri kuv- vet kullanarak müdahalede bulunmuştur. Bir de başka bir nokta var. Londra ve Zürih antlaşmalan müdahale hakkuıı, sadece ortaya çı- kan durumun düzeltilmesi için vermektedir. Ama Türkiye hiçbir zaman durumu düzeltme- ye yanaşmamıştır. Sadece kendi başına hareket etmiş ve kendi politikalanm uygulamıştır. Çün- kü Türkiye'nin durumu düzeltme gibi bir niye- ti hiçbir zaman olmamıştır. -Geçnıişteyaşananlanbir\anabırakırsak,şim- di ve getecekte ne olacak, sizce? MARKtDtS - Evet, geçmişe atıfta bulunmak durumu kolaylaştırmıyor. Ben şunu savunuyo- rum: Kıbns sorunu hep vardı. Başlangıçtan be- ri Kıbns, bir Kıbns Rum devleti değildi, iki fop- lumlu bir devletti. Sadece gereklilik ve zorun- luluk yüzünden 1964'e kadar Kıbnslı Rumlar tarafindan yönetilmek zorunda kaldı. Bunu söy- leyince de 1963 ve 1964'te neler olduğu konu- suna dönmemiz gerekiyor ki yine geçmişe gi- diyonız ve bunu yapmak da istemiyoruz. Bizim (Kıbns Rum tarafı) önerimiz şu: 1960 Anayasasfnın feshedilerek yeni bir ana- yasa hazn-lanması. Bu yeni anayasa Kıbns'taki iki toplum arasında yapılacak yeni düzenleme- leri ve ülkenin yeni hükümetinin düzenini kap- sayacak. Kısaca bizim tarafin önerilerini burada anlat- mak istiyorum: îki toplumlu, iki bölgeli bir fe- derasyon olacak. Yani Kıbns Federasyonu iki fe- deral bölümden oluşacak. Birisi Kıbns Rum Fe- dere. öbürü de Kıbns Türk Federe bölgeleri ola- cak. Bu iki bölgenin yetkileri, statüleri, yüküm- lülükleri, sorumluluklan ve görevleri kesinlik- le aynı olacak. Her biri kendi bölgesini yönete- cek. iki toplum da federasyona katılacak. Her birinin katılımı efektif olacak. - Bu ne demek? MARKtDtS- Yani, iki toplum da her türlü hü- kümete katılacak. Bunun ardından mahkemele- re gelmek istiyorum. Öncelikle iki tane yüksek mahkeme olmalıdır. Birisi anayasal konularla, öbürü de başka konularla ilgilenecektir. Bu mah- kemelerde görev alacak hâkimlerin sayılan Rum ve Türk olarak eşit olacaktır. Bunlara ek olarak üç tane de tarafsız yargıç. Bunlann hiçbiri Türkiye, Yunanistan ya da tn- giltere'den ohnayacak. Ondan sonra gelelim yasama meclislerine... Biz, bütün federasyonlarda olduğu gibi, Kıbns'ta da iki yasama meclisinin olması gerektiğini söy- lüyoruz. Bunlardan birisi halk meclisi ya da temsüciler meclisi olacak. Bu meclis, Kıbns'ta- ki iki toplumun sayısal yapısına göre oluşacak. Buna karşılık, halk meclisi ya da temsilciler meclisinde görüşülen her türlü yasa tasansının yasalaşabümesi için üst meclisten geçmiş olma- sı gerekecek. Üst meclisin üye temsilciliği yüz- de 50-50 olacak. Aynca da çoğunluk sadece meclisteki çoğunlukta aranacak. Türk ya da Rum temsilcilerin çoğunluğu diye bir şey söz konusu ohnayacak. Çünkü, öbür türlü çeşitli so- nınlann yaratdmasına kendi elimizle çanak tut- muş oluruz. Bakanlar Kurulu'nda tabii ki Türk tarafi önem- li bir sayıyla temsil edilecek, ama eşit sayıyı ka- bul etmiyoruz. Diyeüm ki temsil yediye üç ya da altıya üç gibi olacak. Ama her türlü karar, en az bir Türk bakanın onayı olmadan da ahnama- yacak. Bu konuşmamızın çerçevesinde aynntıya gi- remiyorum, ama şunu söylemek isterim ki bu önerilerimiz Kıbns Türk tarafina çok avantaj- lar sağlayacaknr. - Merkezi hükümetin yetkileri ne olacak, sizin önerinizegöre? MARKIDtS - Bizim önerimize göre kurula- cak bir Kıbns Federasyonu bu evrende merke- zi hükümeti en az yetkiyle donatılmış federas- yon olacak. Ben bu nedenle Kıbns sonınu ka- sım ayına kadar çözülemezse çok yazık olacak, diyorum. ~" "^ = = "^" Ocaktan beri altı ay kaybettik. Taraflar pozis- yonlannı yinelediler. Ama BM Güvenlik Kon- seyi açıklamasında Sayın Klerides'in daha es- nek biçimde davrandığı ibaresi de rastlanh de- ğil. BM'nin diplomatik dilinin satır aralannı okursanız. Klerides'in bütün ödünleri verdiği an- lamını çıkanrsınız. Kıbns 'ta belediyeler arasında 'ortakproje' CTP'Hbaşkanlar: Tekhedefîmiz Avrupa BMiği REŞATAKAR LEFKOŞA-KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'la GKRY lideri Gbfkos Klerides'ten önce Lefkoşa'nın Türk ve Rum belediye başkanlan anlaştı. Avrupa'ya açılma sloganıyla Lefkoşa Türk Belediye Başkanı secilen BM tarafından finanse edilecek "ortak proje" önerisine, Rum meslektaşı Mihalakis Zambeia "Evet" yanıtını verdi... Geçen haziran ayında yapılan yerel seçimlerde Lefkoşa Belediye Başkanı secilen Cumhuriyetçi Türk Parti'li (CTP) Kutlay Erk, göreve başladıktan 3 hafta gibi tasa bir süre sonra, Lefkoşa'nın Rum Belediye Başkanı Mihalakis Zambeia ile Birleşmiş Milletler (BM) kontrolündeki ara bölgede bir araya geldi. Görüşmenin gündeminde sadece Türk Belediyesi'nin ortak kanalizasyon projesinden dolayı 350 bin dolarlık alacak talebi vardı. Rum Belediye Başkanı Zambeia talep edilen parayı ödemeye hazır olduklannı, ancak bunun faturalarla kanıtlanması ve BM yetkililerince onaylanması gerektiğini söyledi. Zambeia, Türk Belediyesi'nin mali sıkınûlannı dikkate alarak, faturalann ibrazına kadar 50 bin Kıbns Lirası (Yaklaşık 85 bin ABD Dolan) avans venneyi önerdi. Türk Belediyesi'nin alacak talebinin tatlıya bağlanmasından sonra Başkan Kutlay Erk, Avrupa Birliği yasalanna uyum çerçevesinde Rum meslektaşına 2 ortak proje önerisinde bulundu. Bunlann birincisi katı atıklann imhası, diğeri ise yağmur drenaj kanallannın yeniden düzenlenerek birleştirilmesiydi. Rum Belediye Başkanı Mihalekis Zambeia, her iki öneriye de olumlu yaklaştı. Seçim öncesinde vatandaşlara Avrupah kentler için söz verdiklerini ve başından beri hem siyasal çözümü, hem de AB üyeliğini desteklediklerini anımsatan Erk, bundan sonraki projelerin de AB'ye uygun şekilde geliştirileceğini kaydetti. Aygın: Kapıyı açmak zorundayız Son genel seçimlerde CTP adayı olarak Girne Belediye Başkanı secilen ve bu gelişme sonrasında Girne milletvekilliği görevinden istifa eden Sümer Aygm, mevcut koşullarda herhangi bir Rum Belediye Başkanı ile ortak proje şansının olmadığını, bunun ancak AB üyeliği sonrasındaSümer Aygm gerçekleşebileceğini söyledi. Göreve geldikten sonra ziyaretçi akınına uğradıklanm, fakat ziyarete gelenlerin "su, yol, kakhnm, kanalizasyon ya da park" sorunundan söz etmediklerini, kendıleri ya da çocuklan için iş istediklerini anlatan Aygın, "Ekonomik kriz insanımızı perişan etmiştir. Halbuki Avrupa kapıdadu* ve bizim yapmamız gereken o kapıyı açmakur. Açmazsak hiç de hi olmayacakör" dedi. KKTC halkımn AB üyeliği ıstediğini vurgulayan Girne Belediye Başkanı Sümer Aygın, bunu gerçekleştirinceye kadar tüm çalışmalan ve projeleri AB'ye uyumlu hale getireceklerini iddia etti. Kayaalp: Halk üye olmak istiyor Son seçimlerde CTP adayı olarak üçüncü kez Gazimağusa Belediye Başkanı secilen Oktay Kayaalp, Avrupa Birliği üyehğine destek verdiklerini ve seçim öncesinde ortaya konan "Avnıpah kentler" sloganının benimsendiğini söyledi. Kayalp, tarafsız araşürma kurumlannın verilerine göre halkın Oktay Kayaalp yüzde 90'ının AB üyeliği istediğine dikkat çekerek "Betedrveler olarak bizim görevimiz halkm istekleri doğrultusunda çabşmak ve proje üretmeknT" dedi. Kayaalp, bu çerçevede sosyal ve kültürel içerikli projeleri ön plana çıkardıklannı belirtirken, bunlan 3 ana başlık altında topladı: 1- Yaşhlar Projesi: Bu proje kapsamında yaşlılann, fatura ödeme, maaş tahsilatı, banka ve sağlık işlemlennin_yanı sıra alışverişlerine yardımcı olunacak. 2- Ozgür Geaçnk Projesi: Proje ile gençlerin sorunlanyla ilgili danışmanlık hizmetleri verilecek, aynca sanat etkinliklerine destek olunacak. 3- Çocuk Eğitim Projesi: Çocuklann daha sağlıklı ortamlarda eğitilmelerini ve aileden yansıyan sorunlann giderilmesini hedef olan bir proje.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle