Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T aAĞUSTOS 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KIBRIS
Jfıbrıs 'ta iki taraf arasında uzlaşma, bir sisperdesi Başsavcısı Alekos Markidis 'le yaptığım söyleşileri
JLV arkasında... Tarafların ikisi de uzlaşma istemiyor yorumsuz olarak bu sayfaya almayı amaçlıyorum. İki
görünüyor. Bzd satırları yazarken yine de okuyucuyu etki tarafın sözlerinden (diplomasi dili kullanılmadan
altında bır-akmak istemediğimden KKTC Dışişleri ve telaffuz edilen cümleler) çıkarsamaları okuyucu yapsın.
Savunma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ve Kıbns Rum LEYLA TAVŞANOĞLU
ECKTC Dışişleri ve Savunma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu'na göre Avrupa, Kıbns konusunda samimi değil:
AB çifle standartuygıüuyor- Bu tarafta özeüikle son bir yüdır,
Gûnev'in AB üyeliğinin hemen he-
men kesanleşmesiyle birükJe, "AB tre-
nini kaçınyoruz. Ama hükümet de
AB'vi istemiyor" duvgulan ve sanıla-
rının kesldnleşmesine yol açû. Siz bu-
na ne diyorsunuz?
ERTIJĞRULOĞLU - Realiteleri
dile getirmek AB'ye düşmanca bak-
mak demek değildir. Bizim AB'den
şikâyetimiz AB'nin kendisinin bize
yönelık politikalannın yanhşlığıdır.
AB'nin, temsil ettiğini iddia ettiği
insanhaklan, özgürlükler, demokra-
si, normlar, şunlar bunlar kâğıtta gü-
zel yazılmış. Ama AB'nin temsil et-
tiğini iddıa ettiği bütün bunlara rağ-
men fiiliyatta gelişenlerin söylem-
lerle bağdaşmadığı da bir gerçek.
Çifte standart uygulaması zaten
malum. Türkiye'ye yönelik olan çif-
te standart uygulaması da AB tarafın-
dan yapıhyor. Size geçmişten bir ha-
ürlatma yapayım. 1980'lerde Yuna-
nistan AB'ye alınma noktasındayken
neden ona? "Kıbns'ı çöz de öyle geT
denmedi? Üstelik de Kıbns olayını ya-
ratan Yunanistan'ın kendi siyken...
îş Türkiye'ye geldi mi, "Sen bir
dakika orada dur. Kopenhag kriter-
leri var" diyorlar. Kopenhag, ama ona
ilave birkriter de var. Kıbns'ı çöz, de-
niyor.
'Hayale kapılmak yanhş'
Demek kı muhatap olduğumuz ta-
raflar bize karşı samimi degiller. Baş-
ka başka planlarla bızimle muhatap
oluyorlar. Dolayısıyla bizim de hayal-
lere kapılmayafak, gerçeklen devam-
lı göz önünde bulundurarak ve biri-
lenne hoş görünme sevdasından uzak-
laşarak yolumuza devam etmemiz la-
zım.
Biz de kendimizi, anavatan gibi,
ileride AB ailesi içinde görüyoruz. Bu
bir hedeftir. Biz AB'nin şu anki po-
litikalannı eleştirirken AB'nin ken-
disini reddetmiyoruz. Yeter ki oraya
adam gibi koşullarla girelim, anava-
tanımızla girelim.
"Her ne pahasına olursa olsun. her
şeyden feragat edipAB'yegjretim'' po-
litikasına karşıyız. Buna karşı olmak-
la da ben şahsen gurur duyarım.
- Rum tarafinda ve bir kısım diplo-
matikçevrderdeşöylebir saıu var: Kıb-
ns Banş Harekân'nda Tûrk tarafin-
da kalan Maraş, Güzelyurt ve Me-
TAHSİN ERTUĞRULOĞLU: Bizim hayallere kapılmayarak, gerçeklen devamlı göz
önünde bulundurarak ve birilerine hoş görünme sevdasından uzaklaşarak yolumuza
devam etmemiz lazım. Biz de kendimizi, anavatan gibi, ileride AB ailesi içinde görüyoruz.
Bu bir hedeftir. Biz AB 'nin şu anki politikalanm eleştirirken AB 'nin kendisini
reddetmiyoruz, Yeter ki oraya adam gibi koşullarla girelim, anavatanımızla girelim.
sarya Ovası'nın bir bölümü ileride
yapüacakpazarhklarda geri verümek
üzere joker olarak elde tutuldu. Siz-
ce böyle bir şey olabilir mi?
ERTUĞRULOĞLU- Kesınlikle
böyle bir şey olamaz.
- Peki, 1993te böyle bir plan yok
muydu?
ERTUĞRULOĞLU - Maraş'a yö-
nelik vardı. Bu, Güven Arttıncı On-
lemler'de geçmiyor. Ama Gali Hari-
tası'nda var. Güven Arttıncı Önlem-
ler'de (Confidence Building Measu-
res), "Maraş'ı BM'ye devTedeüm. Bu-
na karşıhk Lefkoşa Utuslararası Ha-
vaalanıikitarafin kullaıumına açdsm"
bölümü vardı.
Ama Gali Haritası'nda bu sizin sö-
zünü ettiğiniz topraklar da gidiyordu.
Rum tarafı hâlâ böyle bir beklenti
içindedır. Büyük oranda toprak isri-
yor ve sözde bizde kalacağını iddia
ettikleri toprağa da Rumun sözde göç-
meninin geri dönüş hakkının tanın-
masını talep ediyor. Yani hiçbir zaman
gerçekleşemeyecek şeyler...
- Yalnız şöyle bir şey de var... Rum
tarafinda, Rum Medis BaşkanıAKEL
lideri Hristoflas gibi bazı kişiler de
kendikrinin göçmen otduklanm, gü-
nûn birinde de uzlaşı sağlanırsa Türk
idaresi altında yaşayabiecelderini söy-
lüyorlar. Sizce bu mümkûn mü?
ERTUĞRULOĞLU - Bir uzlaşı
ancak bizim kabul edebileceğimiz
bir uzlaşı olur. Yoksa iş değişir ve şu
olur:
Rumun eski malına geri dönüş hak-
kı değil, mal mülk mübadelesinin
halledilmiş olması lazımdır. Yani,
bir anlaşma sonrasında Kuzey'e ge-
lecek olan bir Rum Kuzey'de bırak-
tığı malın tazminatını alniıış durum-
da olacaktır. 1974'ten bu yana Ku-
zey Kıbns'ın şekli çok değişmiştir.
28 yıl önce, örneğin belli bir yerde
basit bir kulübe varken bugün orada
siteler dikilmiştir.
Farz edelim ki bir Rumun evi hâlâ
orada duruyor. Eğer bir anlaşma ola-
caksa o Rum Kuzey'e geldiğinde,
u
Bu ev benimdL Ben bunun karşıb-
ğını Güney'de mal vetazminat olarak
aldım" dıyebılecektır. Ama, "Bura-
sı benimdir. İçinde oturan Türk dışa-
n çıksuı" ya da "însan haklan mah-
kemelerine gidip geri dönüş hakkımı
talep edeceğnn" diyemeyecektir. Böy-
le bir anlaşma olamaz zaten.
Biz Rumun Kuzey'de mal bıraktı-
ğını inkâr etmiyoruz.
'Amaç Kıbns'ı Girit yapmak'
- Son zamanlarda Rum tarafiyla ti-
caret gündeme geldi. KKTC, Güney
Kıbns'la yasal olarak ticaret yapabi-
Krmi?
ERTUĞRULOĞLU - Yapamaz.
Çünkü herkesin göz ardı ettiği, Kıb-
ns meselesinin bir statü sorunu oldu-
ğu açıkça ortaya çıktı. Mesele, kim
kimdir, kim kim değildir... Bu soru-
laryanıtlanmadığı, Rum tarafi 1960'ın
yasal varisiymişçesine muamele gör-
düğü, 1960'ın eşit ortağının çıkarla-
n ve haklan göz ardı edildiği sürece
Kıbns'ta herhangi bir süreç sonucun-
da uzlaşıya gitmek mümkün değildir.
Amaç Kıbns'ı yeni bir Girit yap-
maktır. Son olarak da AB kullanıİı-
yor. Ne yazık ki bizim içimizdeki bir-
takım insanlar da buna alet oluyor. Bu-
nu anlamak mümkün değil.
Aslında biz oynanan oyunu anlıyo-
ruz, görüyoruz. Ama onu göreme-
yenlerin, anlayamayanlann niye gör-
mediği ve anlayamadığını sorgula-
ma hakkına da sahibiz, diye düşünü-
yorum. Bile bile yapıhyorsa o çok
daha korkunç.
'Toprak tavizi söz konusu değil'
- Dhelim ki bir uzlaşı oldu ve bir
Rum kuzey'de mülk saün almak is-
tedL Bu mümkün olacak mı sizce?
ERTUĞRULOĞLU - Başvurur,
öbür yabancı uyruklulara yapıldığı
gibi izin verilirse alır. Ama, "Mah-
mageridönüyorunT dıyemez. Bu çok
farklı bir olaydır. Bu hiçbir zaman
mümkün olmayacaktır.
Toprak tavizi diye bir olay yoktur.
Belki günün birinde bir uzlaşmayla
sınır düzeltmesi olabilir. O da al-ver
esasına göre yapılırsa.
- Denktaş ve Klerides'in yüz yüze
görüşmeleri Kıbns'ta birçözümü ge-
tirirmi?
ERTUĞRULOĞLU - Bu çok yan
lış bir bakış açısı kanımca. Kıbns'ta
çözümsüzlük diye bir olay yoktur.
Kıbns'ta çözüm 1974'te oldu. Bu-
nun üzenne bir şeyler inşa edebilır mı-
yiz? Onu yapıyonız.
- Peki, bir şeyler inşa edikbüır mi
1974üzerine?
ERTUĞRULOĞLU- Edebilıriz de,
etmeyebiliriz de... Etmemiz için Rum-
lann birtakun gerçeklerle samimi ola-
rak yüzleşme cesaretini göstermele-
ri gerekiyor.
- Peki, bu gerçelder sizce nedir?
ERTUĞRULOĞLU- Kıbns'ta iki
ayn millet olduğu, Kıbns milleti di-
ye bir milletin hiçbir zaman olmadı-
ğı, bir zamanki ortaklığın iki siyasi
eşit arasında kurulan bir ortakhk ol-
duğu gerçekleri. Bundan sonra kuru-
lacak bir ortaklık da daha sağlam te-
meller üzerine ve Türk tarafinı tatmin
edecek biçimde kuruhnalıdır.
Çünkü o zamanki ortaklığın Rum-
lar tarafından bozulmasının acısını
Türk tarafı çekmiştir.
Kıbns Rum Başsavcısı Alekos Markidis 'e göre Kıbns sorunu kasım ayına kadar çözülmeli
özüııı ild bölgeli federasyon- Bir hukuk adamı olarak Kıbns'm şimdUd,
uhıslararası hukuka göre "anormal" durumu-
nu nasıl değeriendirryorsunuz?
MARKtDtS - Uluslararası hukuka ve BM
Güvenlik Konseyi kararlanna göre Kıbns'ta tek
tanınmış devlet Kıbns Cumhuriyeti. Türkiye dı-
şında bütün devletler Kıbns Cumhuriyeti'ni ta-
nıyor. Türkiye ise KKTC'yi tanımakta ısrarh.
Ancak, uluslararası hukuka göre KKTC bir dev-
let değil.
- Neden deâl?
MARKİDK - Çünkü BM'nin, demin de de-
diğim gibi, kararlan ve çekinceleri var bu ko-
nuda. BM Güvenhk Konseyi'nin 541, 550 sa-
yılı kararlan bulunuyor. Üstelik KKTC'yi hiç-
bir yabancı devlet de bugüne kadar tanımadı.
- lyi de 1960 Kıbns Cumhuriyeti'nm temeDe-
rini oluşturan anlaşmalar var. Bu anlaşmalara
göre Türkiye garantör ülkelerden birisl Türki-
ye, zaten garantör ülke olduğu için 1974te Kıb-
ns harekâtmı düzenledi. O zaman ABD Dtşişle-
riBakamoianHenıy KissmgerdeanüarmdaABD
ve tngOtere'nin bu firsan Türkiye'ye sunduğu-
nu yazmadı mı?
MARKtDtS - îyi de bu, bir başka ülkeye as-
keri harekât düzenlemek için özür olabilir mi?
Türkiye'nin 1974'teki niyeti 1960 anlaşma-
lannı esnetmekti. Ama Türkiye'nin böyle bir öz-
rü olamayacağı konusunda üç çok inandıncı ar-
güman var. Birincisi şu: Garanti Antlaşmasf nın,
tek taraflı bir müdahaleden önce izlenmesini
kayıt altına aldığı prosedür uygulanmamıştır.
Yani Türkiye, Kıbns'ta darbeyle ortaya çıkan du-
nuna karşılık öbür garantör ülkelerin, ne yapıl-
ması gerektiği konusunda görüşlerini almamış-
tır.
tkınci ve en önemli argüman şu: Garanti Ant-
laşması'nın verdiği bütün tek taraflı müdahale
haklan BM Yasası'nın ışığı alhnda yorumlan-
malıdır. Bu gibi durumlarda kuvvet kullanımı
öngörülmemektedir. Bu madde, BM Yasası'na
göre kuvvet kullanılabilir gibi yorumlanabilse
de garanti antlaşmasına göre geçerli değildir.
Uçüncü olarak bu madde, askeri kuvvet kul-
lanımı dışında kuv-vet kullanımı olarak yorum-
ALEKOS MARKİDİS:
Bizim önerimiz iki
toplumlu, iki bölgeli bir
federasyon. Yani Kıbns
Federasyonu ikifederal
bölümden oluşacak.
Birisi Kıbns Rum
Federe, öbürü de Kıbns
Türk Federe bölgeleri
olacak. Bu iki bölgenin
yetkileri, statüleri,
yükümlülükleri,
sorumluluklan ve
görevleri kesinlikle aynı
olacak. Her biri kendi
bölgesini yönetecek.
lanabilse de Türkiye açık biçimde askeri kuv-
vet kullanarak müdahalede bulunmuştur.
Bir de başka bir nokta var. Londra ve Zürih
antlaşmalan müdahale hakkuıı, sadece ortaya çı-
kan durumun düzeltilmesi için vermektedir.
Ama Türkiye hiçbir zaman durumu düzeltme-
ye yanaşmamıştır. Sadece kendi başına hareket
etmiş ve kendi politikalanm uygulamıştır. Çün-
kü Türkiye'nin durumu düzeltme gibi bir niye-
ti hiçbir zaman olmamıştır.
-Geçnıişteyaşananlanbir\anabırakırsak,şim-
di ve getecekte ne olacak, sizce?
MARKtDtS - Evet, geçmişe atıfta bulunmak
durumu kolaylaştırmıyor. Ben şunu savunuyo-
rum: Kıbns sorunu hep vardı. Başlangıçtan be-
ri Kıbns, bir Kıbns Rum devleti değildi, iki fop-
lumlu bir devletti. Sadece gereklilik ve zorun-
luluk yüzünden 1964'e kadar Kıbnslı Rumlar
tarafindan yönetilmek zorunda kaldı. Bunu söy-
leyince de 1963 ve 1964'te neler olduğu konu-
suna dönmemiz gerekiyor ki yine geçmişe gi-
diyonız ve bunu yapmak da istemiyoruz.
Bizim (Kıbns Rum tarafı) önerimiz şu:
1960 Anayasasfnın feshedilerek yeni bir ana-
yasa hazn-lanması. Bu yeni anayasa Kıbns'taki
iki toplum arasında yapılacak yeni düzenleme-
leri ve ülkenin yeni hükümetinin düzenini kap-
sayacak.
Kısaca bizim tarafin önerilerini burada anlat-
mak istiyorum: îki toplumlu, iki bölgeli bir fe-
derasyon olacak. Yani Kıbns Federasyonu iki fe-
deral bölümden oluşacak. Birisi Kıbns Rum Fe-
dere. öbürü de Kıbns Türk Federe bölgeleri ola-
cak. Bu iki bölgenin yetkileri, statüleri, yüküm-
lülükleri, sorumluluklan ve görevleri kesinlik-
le aynı olacak. Her biri kendi bölgesini yönete-
cek. iki toplum da federasyona katılacak. Her
birinin katılımı efektif olacak.
- Bu ne demek?
MARKtDtS- Yani, iki toplum da her türlü hü-
kümete katılacak. Bunun ardından mahkemele-
re gelmek istiyorum. Öncelikle iki tane yüksek
mahkeme olmalıdır. Birisi anayasal konularla,
öbürü de başka konularla ilgilenecektir. Bu mah-
kemelerde görev alacak hâkimlerin sayılan Rum
ve Türk olarak eşit olacaktır.
Bunlara ek olarak üç tane de tarafsız yargıç.
Bunlann hiçbiri Türkiye, Yunanistan ya da tn-
giltere'den ohnayacak.
Ondan sonra gelelim yasama meclislerine...
Biz, bütün federasyonlarda olduğu gibi, Kıbns'ta
da iki yasama meclisinin olması gerektiğini söy-
lüyoruz. Bunlardan birisi halk meclisi ya da
temsüciler meclisi olacak. Bu meclis, Kıbns'ta-
ki iki toplumun sayısal yapısına göre oluşacak.
Buna karşılık, halk meclisi ya da temsilciler
meclisinde görüşülen her türlü yasa tasansının
yasalaşabümesi için üst meclisten geçmiş olma-
sı gerekecek. Üst meclisin üye temsilciliği yüz-
de 50-50 olacak. Aynca da çoğunluk sadece
meclisteki çoğunlukta aranacak. Türk ya da
Rum temsilcilerin çoğunluğu diye bir şey söz
konusu ohnayacak. Çünkü, öbür türlü çeşitli so-
nınlann yaratdmasına kendi elimizle çanak tut-
muş oluruz.
Bakanlar Kurulu'nda tabii ki Türk tarafi önem-
li bir sayıyla temsil edilecek, ama eşit sayıyı ka-
bul etmiyoruz. Diyeüm ki temsil yediye üç ya
da altıya üç gibi olacak. Ama her türlü karar, en
az bir Türk bakanın onayı olmadan da ahnama-
yacak.
Bu konuşmamızın çerçevesinde aynntıya gi-
remiyorum, ama şunu söylemek isterim ki bu
önerilerimiz Kıbns Türk tarafina çok avantaj-
lar sağlayacaknr.
- Merkezi hükümetin yetkileri ne olacak, sizin
önerinizegöre?
MARKIDtS - Bizim önerimize göre kurula-
cak bir Kıbns Federasyonu bu evrende merke-
zi hükümeti en az yetkiyle donatılmış federas-
yon olacak. Ben bu nedenle Kıbns sonınu ka-
sım ayına kadar çözülemezse çok yazık olacak,
diyorum. ~" "^ = =
"^"
Ocaktan beri altı ay kaybettik. Taraflar pozis-
yonlannı yinelediler. Ama BM Güvenlik Kon-
seyi açıklamasında Sayın Klerides'in daha es-
nek biçimde davrandığı ibaresi de rastlanh de-
ğil. BM'nin diplomatik dilinin satır aralannı
okursanız. Klerides'in bütün ödünleri verdiği an-
lamını çıkanrsınız.
Kıbns 'ta belediyeler
arasında 'ortakproje'
CTP'Hbaşkanlar:
Tekhedefîmiz
Avrupa BMiği
REŞATAKAR
LEFKOŞA-KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş'la GKRY
lideri Gbfkos
Klerides'ten önce
Lefkoşa'nın Türk ve
Rum belediye
başkanlan anlaştı.
Avrupa'ya açılma
sloganıyla Lefkoşa
Türk Belediye
Başkanı secilen
BM tarafından
finanse edilecek "ortak proje" önerisine, Rum
meslektaşı Mihalakis Zambeia "Evet" yanıtını
verdi... Geçen haziran ayında yapılan yerel
seçimlerde Lefkoşa Belediye Başkanı secilen
Cumhuriyetçi Türk Parti'li (CTP) Kutlay Erk,
göreve başladıktan 3 hafta gibi tasa bir süre
sonra, Lefkoşa'nın Rum Belediye Başkanı
Mihalakis Zambeia ile Birleşmiş Milletler
(BM) kontrolündeki ara bölgede bir araya
geldi. Görüşmenin gündeminde sadece Türk
Belediyesi'nin ortak kanalizasyon projesinden
dolayı 350 bin dolarlık alacak talebi vardı. Rum
Belediye Başkanı Zambeia talep edilen parayı
ödemeye hazır olduklannı, ancak bunun
faturalarla kanıtlanması ve BM yetkililerince
onaylanması gerektiğini söyledi. Zambeia,
Türk Belediyesi'nin mali sıkınûlannı dikkate
alarak, faturalann ibrazına kadar 50 bin Kıbns
Lirası (Yaklaşık 85 bin ABD Dolan) avans
venneyi önerdi. Türk Belediyesi'nin alacak
talebinin tatlıya bağlanmasından sonra Başkan
Kutlay Erk, Avrupa Birliği yasalanna uyum
çerçevesinde Rum meslektaşına 2 ortak proje
önerisinde bulundu. Bunlann birincisi katı
atıklann imhası, diğeri ise yağmur drenaj
kanallannın yeniden düzenlenerek
birleştirilmesiydi. Rum Belediye Başkanı
Mihalekis Zambeia, her iki öneriye de olumlu
yaklaştı. Seçim öncesinde vatandaşlara
Avrupah kentler için söz verdiklerini ve
başından beri hem siyasal çözümü, hem de AB
üyeliğini desteklediklerini anımsatan Erk,
bundan sonraki projelerin de AB'ye uygun
şekilde geliştirileceğini kaydetti.
Aygın: Kapıyı
açmak zorundayız
Son genel seçimlerde
CTP adayı olarak
Girne Belediye
Başkanı secilen ve bu
gelişme sonrasında
Girne milletvekilliği
görevinden istifa eden
Sümer Aygm, mevcut
koşullarda herhangi bir
Rum Belediye Başkanı
ile ortak proje şansının
olmadığını, bunun
ancak AB üyeliği
sonrasındaSümer Aygm
gerçekleşebileceğini söyledi. Göreve geldikten
sonra ziyaretçi akınına uğradıklanm, fakat
ziyarete gelenlerin "su, yol, kakhnm,
kanalizasyon ya da park" sorunundan söz
etmediklerini, kendıleri ya da çocuklan için iş
istediklerini anlatan Aygın, "Ekonomik kriz
insanımızı perişan etmiştir. Halbuki Avrupa
kapıdadu* ve bizim yapmamız gereken o kapıyı
açmakur. Açmazsak hiç de hi olmayacakör"
dedi. KKTC halkımn AB üyeliği ıstediğini
vurgulayan Girne Belediye Başkanı Sümer
Aygın, bunu gerçekleştirinceye kadar tüm
çalışmalan ve projeleri AB'ye uyumlu hale
getireceklerini iddia etti.
Kayaalp: Halk
üye olmak istiyor
Son seçimlerde CTP
adayı olarak üçüncü kez
Gazimağusa Belediye
Başkanı secilen Oktay
Kayaalp, Avrupa Birliği
üyehğine destek
verdiklerini ve seçim
öncesinde ortaya konan
"Avnıpah kentler"
sloganının
benimsendiğini söyledi.
Kayalp, tarafsız
araşürma kurumlannın
verilerine göre halkın
Oktay Kayaalp
yüzde 90'ının AB üyeliği istediğine dikkat
çekerek "Betedrveler olarak bizim görevimiz
halkm istekleri doğrultusunda çabşmak ve proje
üretmeknT" dedi. Kayaalp, bu çerçevede sosyal
ve kültürel içerikli projeleri ön plana
çıkardıklannı belirtirken, bunlan 3 ana başlık
altında topladı: 1- Yaşhlar Projesi: Bu proje
kapsamında yaşlılann, fatura ödeme, maaş
tahsilatı, banka ve sağlık işlemlennin_yanı sıra
alışverişlerine yardımcı olunacak. 2- Ozgür
Geaçnk Projesi: Proje ile gençlerin sorunlanyla
ilgili danışmanlık hizmetleri verilecek, aynca
sanat etkinliklerine destek olunacak. 3- Çocuk
Eğitim Projesi: Çocuklann daha sağlıklı
ortamlarda eğitilmelerini ve aileden yansıyan
sorunlann giderilmesini hedef olan bir proje.