11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 AĞLSTOS 2002 ÇARŞAMBA +CUMHURİYET SAYFA 17 Bektronik posta: dehizsom§cumhuı1yetcom,tr Tuz Gölü Coçrafya kitaolannda Tuz Gölû'nün Türkiye'nin ikinct büyük gölü olduğu... Peçeneközü deresi ile Mele-ndiz çayının beslediği gölün uzunluğunun 80 kilometreyi, genişliğinin 48 kilometreyi bulduğu... Suyunun litresinde 329 gram gibi çok yüksek oranda tuz ihtrva ettiği ve göl tabanında kalınlığı yer yer 30 santimetreyi bulan mevsimtik birtuz katmanı oluştuğu... Gölden elde edilen tuzun Türkiye'nin tuz gereksiniminin büyük bölümünü karşıladığı yazar... Coğrafya kitaplanna girmeyen bilgiyi ise Hakan Kuntay anlatıyor "Tuz Gölü'ne dökülen en büyük akarsu Konya şehir kanalizasyonudur. Çumra yönüne verilen kanalizasyon bu doğrultu üzerinden maalesef her hangi bir antmaya tabi tutulmadan dogrudan Tuz Gölü'ne akrblmaktadır. Bir mityonu geçkin şehir nüfusunun sanayi artıklannı da taşıyan şehir kanalizasyonu bizlere iyotJu ya da iyotsuz tuz olarak geri dönmektedir." urk Tabipleri Birliği Merkez Konseyı, işyeri hekimlıği ile ilgi olarak çıkarttıklan genelge- yi Danıştay Idari Dava Daıresi Genel Kuru- lu'nun yürütmeyi durdurma kararı vermesi - Yeni Türkiye Partisi'nin yeni amblemi dikensiz gülmüş... "Bahcesi eksik kalmıs!" Komedi üzenne sessiz kalmayı yeğledi... Hukukun üstünlüğü karşısındaki sessizliğe biz de sessiz kalacaktık ki, Mudanya'dan bir doktor sesini yükseltti... iyi niyetinden kuşku duymadığımız ve "devrimci" bir kimlik taşıdığını anladığımız doktor, Danıştay'ın iptal kararını 12 Eylül döneminin ve REFÂHYOL iktidannın Türk Tabipleri Birliği'nin yetkilerini yok etmeye yöne- lik çalışmalanna benzetmiş, "Kimlerle aynı telden çal- dığınızı bilin" dıyor... Halk arasında sabit fikre, hekimler idefiks diyor ga- liba... 2002 yılının Türkiyesinde yüksekyargı karannı, 12 Eylül döneminin beşi bir yerde kararlarına benzet- mek ve Turk Tabipleri Biriiğı'ne yönelik komplo teori- lerı üretmek olaylara bazen bazı hekimlerin bile sağ- lıklı yaklaşamadığını gösteriyor olsa gerek. Mudanya'daki doktor dostumuz, 80'li yılların başın- da Anadolu'da demir-çelik işinde adı duyulmuş bü- yük kasabada cerrah olarak çalıştığını anlatırken, had- dehanelerdeki işçilerin yüzünü görmeden işyeri he- kimliği yapan ve ıçi para dolu zarfları cebine indiren bir hekim ağabeyinden söz ediyor... O zaman biz soralım: Bu türart niyetli hekimleri, işyeri hekimliğinden uzak tutmanın yolu hukuku hiçe saymaktan mı geçiyor? Kaldı ki, hukuku hiçe sayan düzenleme de çözüm olmuyor... 80'li yıllara kadar geri dönmeden günümüzde Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nin genelgesi doğrul- tusunda işyeri hekimliğinin uygulanmakta olduğu tu- ristik bir beldeye gidelim... Emekli memur ve şeker hastası Arif Kalaycıoğlu da beldede tatilini geçiriyor olsun:"llaçlanmıyazdırmakiçinsağlıkocağınagittim. Doktor yoktu. Olabilir, tek doktor varmış, onun da her an özel bir işi çıkabilir diye düşündüm. Ertesi gün ve bir ertesi gün yine gittim fakat doktoru bulmak müm- kün olmadı. Sitemizde oturan kişilerin çeşitli zaman- larda sağlık ocağına gittiklerini ve onların da doktor olmadığı için muayene olamadıklannı öğrendim. Inan- ması zor ama doktorun turistik tesislerde çalıştığı söy- leniyor." Akdeniz bölgesinde birotel sahibi... Oglu doktor ol- muş... Turistik tesiste işyeri hekimliği yapamıyor... Çünkü tabip odası atamasını yapmıyor; başkasını gö- revlendiriyor... Başka bir tabip odası özel bir hasta- neye işyeri hekimi atamış... İşyeri hekimi olarak ata- nan hekim, aynı bölgedeki rakip özel hastanede ça- lışıyor... Hukukun üstünlüğünü bir kenara bıraktık... Darbeciler bile sonradan bu kadar komik duruma düşmemişti... SESSİZ SEDASIZ(l) Yüksek Yerilim Hatta erdincutku(a yahoo.com Ilki kadar önemliymiş tarih yazan bu Meclis: ABartı! İstanbul'un hastane kapılarında Bir bunalım anında sinir ilacı içip intihara kalkışıyor... Sabaha karşı 01.00 sularında durum anlaşılınca eşi tarafından Güngören'deki özel İlgi Hastanesi'negötürüyor... Buaradaya- kınlan da hastaneye geliyor. Hastane- de uzman doktor yok; pratisyen dok- tor, ilacın kana kanşmış olabileceğini öne sürerek serum takmakla yetinmek istiyor. Yakınlan, midesinin yıkanması- nı istiyor... Pratisyen doktor "serum"da ısrar edince baygın durumdaki hastayı alıp Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne gidi- yoıiar. Çapa, yer olmadığı gerekçesiy- le hastayı Haseki Hastanesi'ne sevk ediyor. Haseki Hastanesi'nde inşaat var, yoğun bakımdayeryok; hasta ka- bul edilmiyor... Saat sabahın körü ol- muş... Hasta yakınlan çaresiz... Vez- neciler'de özel Sultan Hastanesi'ni buluyorlar... Hasta kapıda... Saat 04.00... Hastane, hastayı içeri almak için 500 milyon lira nakit para istiyor... Sabahın köründe yanında kim 500 milyon lira taşır? "Hastaya müdahale edin, biz de bir saat içinde parayı getirelim" diyor- lar... Hastane, "önce par" diyor... Has- ta yakınlan "Içimizden birini rehin alın" diyoriar... Hastane "Para peşin" diyor... Bir bankamatik buluyoriar; kredi kar- tı ile kredi kullanıyorlar; hastaneye 500 milyon lirayı veriyoriar; yanında bir de açık senet imzalıyoriar; hastanın mi- desi yıkanıyor... Hasta kurtuluyor ama hasta yakınlan Istanbul'un hastane ka- pılarında ölüp ölüp diriliyor! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCt Kemaliye'ye 'gidebilirsiniz'. Yıl 1870... Ya da o «buh- ranh" yıllar... Osmanlı devleti "hasta adam" olmaya doğru hızla yol alırken, Eğin'deki sağlık- İı ve bereketli yaşam da "93 Harbi" denilen Osmanlı-Rus Savaşı'nın sarsıntısına uğru- yor... Yıllarca ülkenin en çalışkan dericileri, halıcılan, kasaplan, dokumacılan, demircileri, ku- yumcuları ve taşa, ahşaba uy- garhk katan yapı ustalanyla "alünçağjar'' yaşayan Eğin"de, savaşlann yarattığı insan kay- bı ve ekonomik çöküntüler "gi- deni gehnez" kılıyor... Hele şu "aşılmaz dağlaruT yarattığı ulaşım zorluğu... Eğin'i zorunlu olarak terk edenler için bile "geri dönme- lerini engeüeyecek" kadar aşılmaz olan dağlar, "anala- nıT yüreklerini dağlıyor: • • luğu 8520 metre olan "yeni yolun" açılışını kutladılar. Aynı zamanda Divriği-Ke- mafiye (Eğin) - Harput (Ela- zığ) ekseninde bu üç merke- zi birbirine bağlayacak "kül- tüıier arası buluşma yolu" da olan Taşyolu için 132 yıllık "öziemin" doruğa çıkan mut- luluğunu yaşadılar... *•• Eğin'in konumunu "çıkmaz sokak" olmaktan da kurtaran ve Prof. Dr. Metin Sözen'in deyimiyle; "eşsiz bir uygarfak havzasını insanhğa da arma- ğan eden" Taşyolu'nun 19. yüzyıldan 21. yüzyıla ulaşan yapım serüveni tam bir "inat ve dayanışma destanı"... Kemaliye Kaymakamı Fer- hat Kurtoğlu. bu destanın "kitabını" da hazırlatmış... "KemaBye"yi okurken hem bu kentin dünya güzeli kim- Eğin~ Yaslandığı dağlardan dünyaya açıbyor.. "Kurban olam gözlerinin itine, Ayndüştüm o gidiyor gücü- ne, Kömür gözlerini sevdiğim \ivruin, Sığmadın mı birEğuı'in içi- IB..." • •• Bu ezgilere hangi yürek da- ynır'.. Çan, Eğin'i mutlaka "ula- •^abilr" kılmak, dağlan de- lp b r yol açmak... Gideni muth yolcu edip geleni coş- Uyla karşılamak... Ön:eleri Eğin'de zengin retin ve parlak günler var- în, dan da satan da dağlara dırnaz, bu bereketli kentle ucaülaşır, zenginleşirdi... Ana,yaol870'lerde?..Ya a^tıhranhyTDarda"?. Gö- anl e bir yana, ticaret için sle-ıeri de ara ki bulasın... Tel çare, "dağlan yar- îik', dünyalan devirmek... lş*o yıl, yani günümüzden im 32 yıl önce, Eğin Bele- îve lecüsi'nde verilen buta- İ&-6 karar, nihayet geçen ünJlrde yaşama geçti.. 3 4ustos 2002 günü Eğin- Jer.yıllardır adına "Taşyo- M' edikleri ve toplam uzun- lik ve doğa değerlerini tanı- yorsunuz; hem de aynı güzel- liklere kavuşabilmek için bir an önce "Taşyoly'ndan geç- mek" istiyorsunuz... ••• Bu efsanevi yolun 1870'ten 1960'lara kadarki öyküsün- de, halkın kuşaktan kuşağa "imecesi" var... Derken 1980'lerde YSE hareketleni- yor ve 100 yılda açılan 2 m. genişliğindeki "geçidi" ge- nişletmeye başlıyor... Sonra "vaKBk" ve halk dayanışma- sıyla 199O'lı yıllann "öde- neksiz" şantiyeleri... Eğinli- ler tarafindan Istanbul'da ve Ankara'da düzenlenen, "Taş- yolu'na Yardım" geceleri... Şimdiki"muthısonun" ön- derlerinden biri ise Erzincan Valisi Halfl tbrahim Altmok.. Diyor ki: "Munzur Dağlan ileSançiçekYaylası arasuıda- ki vadide, Karasu'nun kı>> sında, arük tarih ve doğa her- kesin olacak..." Bundan böyle yolunuz dûş- mese de Eğin'e gitmelisiniz... 132 yıllık bir çabanın "konu- ğu" olmak, bambaşka bir ay- ncalık olsa gerek... Oekinciıı cumhuriyet.com.tr. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK [email protected] ÇİZGtLİK KÂMtL MASARACI HARBl SEMIH POROY [email protected] TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 7Ağustos 'LOREL NARDrNİN ŞIŞMANh 13S?'PE 8üGÜN,ÜNLÜ SİNBMA KOMBDYENİ OUVBR H4£Dy,65 YflŞiMM HOLLYiVOOÖ'DA ÖL 6İNEUA DÜNVASIHDA '10/esi HAgOİ*"(LAU&El AMD HAROy) ADIYLA WAMV/M/f ÇJFTİN ŞİÇMANI OIAH tiARt>y, SeSSİZ PİLM ûeVKİNOB OYUNCUUISA BAÇLAMI$TICİ913 )O steAum 6O'TAN ÇOK FİLMOE KOL ALMIŞ,AMCAKI &SIÜ BİR ÇİZGİNİN ÜSTİJNE ÇJKAMAMlÇTI. 1926'DA, YAPIMCI HAL ROACH, SISKA LAUReL İLE ŞİŞMAN HARPY'İ EKİP OUB.UMUNA 6ETİBMİŞ, &UHÜ BAŞA&ILt SOfJUÇLA/? >Zl£M/fT/- OLASANÜSTÜ İLGİ TOP- LATAH "LOÜSL H/yepin &tML£et, YEK YSK. MACK SEAMFr'İÜ KOVALAUACALl, Ll PASTA SAVUÜMALI "SLAPS7KK" • KÜKIÜN DE DlÇINA ÇlKAŞİLMfÇri.. SARIYER1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2002/41 Mahkememizden verilen' 10.7.2002 tanh, 2002/41 esas, 2002/626 karar sayılı karan ile Izmır, Konak ılçesi, Alsancak Mahallesı, Cılt No: 1, Hane No: 3OO'de nüfusa kayıtlı Hasan Kazım kızı Lütfiye'den olma 02.12.1991 doğumlu Sedef Özankman ile aynı yerde nüfusa kayıtlı Hasan Kazım kızı Lütfiye'den olma 09.11.1989 doğumlu Mercan Özankman'ın nüfus kaydında anne olarak ka- yıtlı bulunan Lütfiye Özankman'ın anneliğinın iptali ile Kıana Filiz'in anne olarak nüfusa tesciline karar venlmiştir. llan olunur. 22.07.2002 Basm: 48224 ORUÇ ÇAKMAKLI Sanat Atölyesi RESIM SERGISI 27Temmuz-15Aqustos Haftaıçı hergûn n.00-21 00 arası açığız Kule Sokak.No:12 Kuledibi-Beyoğlu Tel: 0212 292 59 91 e-maıl: [email protected] GORUŞ YETKİN ARÖZ SODEV iSosyal Demokrasi Vakfi) Yön K. Cvesı Her İstenene 'Evef Deme Aymazlığı... Türkiye yıne toz duman içinde. Bu kez, tanhsel belle- ğini ve aklını iyıce yitirmiş görünüyor. Sağlıklı düşünme- ye, doğrulan yanlıştan ayırmaya, kendi yaranna olanı seçmeye, orgütsel bir ağırlık oluşturmaya gücü yetecek durumda değıl. Bu altüst oluşun tetikçilığını işbiriikçi medya üstlenmiş: Hedef saptınyor. Sürdürülen ekono- mi polrtikalannın ağırtığı altındaezılen, işsız kalan, daha da yoksullaşan, daha da kötüsü gelecek umudunu ve dirimini yitiren, çıleden çıkma noktasına gelen toplumu uçuk programlaria, yalanla dolanla, kayıkçı kavgalanyla oyalamaya çalışıyor Tam bir "mütareke" basını. Kurtu- luş Savaşı'yla dalga geçen, onu hor gören Beyoğlu bey- leri görev başında. Teslimiyetçi, mandacı, kendi kimlik- lerini yitirmiş, çtkarcı, fırsatçı medya patronlan, gözünün içine bakarak haberi-yorumu çarpıtan medya ordulan... Gazeteciler, politıkacılar ortalığa dökülmüş, usta oyun- culara ters çıkaran bir becenyle rol kesıyorlar. Kösemen- lersaltanatı! Bütün dertleri günlen gerçeğın anlaşılması- nı onlemek, uyanışı geciktirmek. Türkiye'nin, her istene- ne "evef" dıyecek bir çizgıye gelmesine yataklık etmek. Sürüklendikleri selde önümüze bir kez daha çözüm ola- rak Sevr'i taşımak. Ama gerçek ortada. Saklanır gibi değil. "Demokrasi, özgüriûkler, AB topluluğu, adaylık, üyelik, ekonomik iyi- leşme, DervişVn aslanlığı..." söylemleri yetmiyor üstü- nü örtmeye. Bütün sayısal veriler, son olarak Birieşmiş Milletler'in yayımladığı "Insani Gelişme Raponı" bilinen- len bir kez daha açığa vuruyor. Yalanlamak olanaksız. Kurtuluş reçetelen olarak sunulan, başına bir de "ulusal" etiketi yapıştınlan ekonomik toplumsal politikalaria dur- madan yoksullaştık. Egemen devletlenn oyuncağı ol- duk. Bağımsızlığımızı yitirme çizgisine doğru itelendik. Sırada siyasal ödunler verme, ülkeyı yeni bir Sevr'e tes- lim etme var. Sagda ve krtlesel anlamdaki sosyal demok- rat oidugunu söyleyen solda, nıyetleri ne olursa olsun, sonuçta halkını bir kez daha aldatmaktan, gidişi iyi gös- terip, batışa doğru yol almaktan başka çözüm görülmü- yor.. Seçımlere gırmeye hazırlanan partılere bir bakın: Ho- rozlanmalanna aldırmayın, bir şişirme balon o. IMF prog- ramlannı benimsemiş hepsi de. Ne reçete verilirse onu uygulamaya hazır bekliyorlar. Ikide bir de ABD'ye gıdip güven tazeleyenleri varıçlerinde. "lcazetleniyoıiar". Han- gisi seçılirse seçilsin, değışen bir şey olmayacak. Adına ister liberal, ıster milliyetçi, ıster dincı, ıster sol deyin hep- sı de aynı kabın ıçındeler. IMF'nin güdümünde, "para ver- mezlerse bitenz" kafasındalar. ABD'nın, alınan borçla- nn zamanında ödenmesi ve dayattığı programın yürü- tülmesi için görevlendirdiği "düyunu umumiye" memu- ru Kemal Derviş'i hükümet üyesi yaptık, ödemelerden sorumlu bakanlığa getirdik, bir güzel içimize sindirdik! Ve kurtancı olarak el üstünde gezdiriyoruz. Solda olduğu- nu söyleyen Sayın Baykal bile partisine gelmesi için gözlerinin içine bakıyor Dervış'in. IMF politikalarını sa- vunuyor... Osmanlı devleti çöküntü döneminde bile bu düşkünlüğu göstermemiştı. Kimseleri dışardan bakan filan yapmamıştı. Herhalde kureselleşmenin bızdeki esin- tisı olsa gerek bu! Oysa bir Kurtuluş Savaşı, bir Atatürk, bir Lozan var sıcaklığını yrtirmemiş yakın tarihimizde. Yoksa biz değil miydik o! O dönemin teslimiyetçılerini, mandacılannı, onlann yardakçısı mütareke basınını, emperyalist Ba- tı'nın azgın saldınsını elinin tersiyle bir yana savuran; si- yasal ve ekonomik bağımsızlığın birbirinden aynlmaz bir bütün olduğunu söyteyen Cumhuriyeti kurduk biz, onun ilke ve devnmlerinı özümsedik. Bir anıt gibi duruyorkar- şımızda. Oysa, uygulanan yanlış politikalar yüzünden sürüklendiğımiz bataklığın son halkasını dayatıyorlarşim- di bize: Siyasal partilerin hiçbirisi IMF'ye "hayııi" diye- miyor. Kendi kurtuluşunun programını hazıriayıp, "^fe benim ulusalprogramım bu. Borcum borç, senden borç fılan istemiyorum, ama borcumu taksite bağlıyorum, öyle ödeyeceğim" diyemiyor. AB'ye dönüp "Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak bi- zim 250 yıllık özlemimiz, bu anlamda çağdaş uygarlığa u/aşmayı (BaMı/asmayı) bir var oluş sorunu olarak algı- lıyoruz. Ama sizın kapılannızda, sizin uydunuz olarak, onursuzca yerterde sürünerek başaramayız bunu. Siz eşit ortak değil sömürge istiyorsunuz. Sömürijnün bo- yutlannı gıderek toprak istemeye kadar vardırdınız. Kıb- ns, Güneydoğu, Irak savaşına yataklık etmek, pathkha- neyi Vatikan'a döndürmek.. istekleriniz bitmiyor. Koşul- iarınız ve konumuz bizi, AB'ye almaya uygun değil. Bi- zim de değıi Bize yine Sevr'i dayatıyorsunuz. Cebiniz- den çıkardınız... Bu koşullarda sanal 'Gümrük Birli- ğı'nden de çekiliyoruz. Tıcari ilişkileri ikili sözleşmelerie yûrüteceğiz. Küreselleşme trenine de kendimizi yenile- yerek, eksiğımizi söküğümüzû gidererek yetişeceğiz. Sizin medyanız, kiralık adamlannız, ışbihikçilen'niz ne derse desin bunu başaracağız!" diyemiyor. Oysa dün- yada emperyalızme karşı bağımsızlık savaşı verip kaza- nan ülkelenn başında geliyoruz biz... Bu koşullarda seçim olsa ne olur, olmasa ne olur? So- lun asıl sorunu sol olamamakta, Samsun'a çıkmayı gö- ze alamamakta. Gerısi havanda su dövme... B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1V 1 2 3 4 5SOLDANSAĞA: 1/ Kuyrugun iskeleti. 2/ Bir tûr iri hıyar... Ürik asidin tu- zu ya da esteri. 3/ Kestane ya 4 da fındık çu- buklanyla örü- len kulplu se- pet. 4/ Şarkı, türkü... Cö- mert. 5/ Para- mızı sımgele- 9 yen harfler... Norveçli kâşif Thor Heyerdahl'ın, eski Mısırhlann Ameri- ka'yagittiğinikanıtla- 3 mak için papirüsten yaptığı ve ikinci sefe- rinde başanya ulaştığı teknenin adı. 6/ Orta Asya'da yaşayan Şa- manist Türklerin çeşit- 8 li şeylerden anlam çı- 9 | kartarak baktıklan fal... Mihrak. 7/Giyimine ve süsüne çok düşkün olan kadın... Düz ve geniş arazi. 8/Merdivenparmaklığı.9/ Mezbaha... Uzaklık anlatmakta kullanılan söz. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kendi köşesine çekilip etliye sütlüye kanşmayan. II Ücretle çalışan kimse... Bir gemi ya da uçağın izlediği yol. 3/lçel ilindebirilce... Birbezesanlarakdüğümlen- miş küçük bohça. 4/ "Sûsen" de denilen, kokulu bir süs bitkisi... Otlak. 5/Kesintilerden sonra kalan miktar.. Halk müziğine özgü telli bir çalgı. 6/ Iki kişi arasındaki silah- lı çatışma... Baryum elementinin simgesi. 7/Enerji... Bir ilacın bir kezde ya da bir günde alınması gereken mik- tan. 8/Fordotomobilininbirmodeli...Boyunbağı. 9/Bir cetvel türü... Eski Türklerde deniz tannçası.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle