Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 AĞUSTOS2002SALI CUMHURİYET SAYFA
DIZI
Toscana'da Puccini rüyasını
yaşamak...Torre Del Lago Puccini Festivali, bu yaz
altmış bin sanatseveri bir araya getirdi
Toscana'da
müziğin
peşinde
Zeynep ORAL
**Akşam, yine akşam, yine aksanr,
Bir arma kemerdir suya baksam;
Akşam. vine akşam, yine akşam
GöDerde bu dem bir kamış olsam!"
Biliyorum AhmetHaşmTle ttal-
yan besteci Giacomo Puccini hiç
ama hiç karşılaşmadılar... Birbir-
lennin varhğından haberdar mıy-
dılar? Sanmıyorum. (Haşim doğ-
duğunda, Puccini ünlü opera bes-
telerini yapıyordu bile.) Pucci-
ni'nin, Haşim'in "BirGününSo-
nunda Arzu" şiirinı duyacağı yok-
tu. Zaten onun böyle bir arzusu da
yoktu... Onun arzusu, düşü, rüya-
sı başkaydı...
Her akşam. her akşam, her ak-
şam, bu göl kenanna gide gele
Ahmet Haşim'le, Giacomo Puc-
cini 'yi, yüreğimde ben bir araya ge-
tirdim...
Cöle tutkun besteci
Bu göl, ttalya'nın Toscana bölge-
sinde. Hem bir ortaçağ kenti hem de
Puccini'nin doğum yeri olan Lucca
ile katedrali ve eğri çan kulesiyle ün-
lü Pisa'nrn arasında bir yerde... Gö-
lünadı Massaciuccoli... Amabu ya-
zılışı zor, söylenişi zor gölün adııu
yörede geçirdiğim on gün boyunca
bir kez bile duymadım. Kimse gölün
adını kullanmıyor. Herkesin dilinde
gölün yanı başındaki köyün adı: Tor-
re del Lago... Yanı "Gölün Kulesi"...
Hayır yanlış söyledım. O minicik
köyün adı: Torre del Lago Puccini...
Hani biz, Urfa'yı Şanlıurfa, Antep'i
Gaziantep. Maraş'ı Kahramanmaraş,
vb. yaptık ya, onlar da Torre del La-
go'yu, Torre del Lago Puccini yapmış-
lar. "Gazi", "Şanh", "Kahraırâur ye-
rine yaşamının 30 yılını orada geçi-
ren bestecinin adını ekleyivermişler.
Puccini, avlanmak üzere ilk kez
buraya geldiğinde. yöreye ve göle
vurulmuş, sevgilisi (sonradan kan-
sı) Ehira'yla buraya yerleşmiş, fir-
tınalı aşklanru burada yaşamış, bel-
li başlı operalannı burada bestele-
miş, "Manon Lescaut" operasından
kazandığı parayla göl kıyısındaki vil-
layı satın almış ve ömrünün son dem-
lerinde, hayalini, düşlerini, arzusunu.
Doğayla sahnenin iç içe geçtiği, eşi ohnayan tiyatro, her yaz dünyaıun her yerinden opera tutkunlarmakucakaçıyor.
Yaz aylarında İtalya festivalden
geçilmiyor: Verona Festivali, her gece
on beş bin izleyiciyi bir araya toplayan
ünlü arenasıyla kuşkusuz opera
festivalleri içinde 80 yıldır en görkemli
olanı... • Adriyatik kıyısındaki
Pesaro'da yer alan Rossini Opera
Festivali, en ciddi, en bilimsel festival...
• Opera, müzik ve tiyatroyu bir araya
getiren Spoleto Festivali, en geniş
yelpazeye yayılan ve en zengin olanı...
• Her kent, her kasabaya yayılmış
sayısız festival içinde en romantik olanı
ise hem bestecisinin hem de yörenin
özellikleri nedeniyle Torre Del Lago
Puccini Festivali...
yakın dostu, aynı zamanda iki ope-
rasının sözlerini yazan Giovacchino
Forzano'ya söylemiş.
Bu göle hep avlanmak için, esin pe-
rilerini yakalamak için. hayattan, do-
ğadan tat abnak için geldiğini belirt-
tikten sonra "ama asıl istediğbn, bu
gölde açık havada kendi operalanmı
dinlemek_" demiş...
Puccini'nin ölümünden alu yıl son-
ra, 1930'da Forzano ve bir başka ya-
bn dostun, besteci Mascagninın gi-
rişimıyle, bu gölün kıyısında, Pucci-
ni'nin müzeye dönüşmüş evinin önün-
deki meydanda. "La Boheme",
1931de ise "Madama Butterfly"
temsil edilecekri. Ve böylece Torre
Del Lago Puccini Festivali'nin to-
humlan atılacaktı. (Yani, Toscana'da
şaraptan başka şeyler de var!)
O gün bugün Puccini'nin düşü, ha-
yali, arzusu. yalnız gerçekleşmekle
kalmadı, bu düşü her yaz binlerce
insanın da yaşaması sağlandı.
Geçen haftalarda, Puccini'nin dü-
şünü paylaşan, her yıl 20 Temmuz -
20 Ağustos tarihleri arasında yinele-
nen Puccini Festivali'ni izlemek üze-
re Torre del Lago'ya gelen altmış
bin kişiden biri de bendim.
Büyülü atmosfer
İtalya, güneş ve deniz turizminin
suurlannı, kısır döngüsünü en önce
kavrayıp kültür tunzmini öncelikle ge-
liştirenülkelerdenbelkıdeilkı... Bir
yanda zengin sanat tarihini, öte yan-
da zengin müzik ve opera birikımi-
ni sonuna dek değerlendirmede üze-
rine yok. Turizm endüstrisinde en
önde ipi gögüslemesi bundan...
Yaz aylannda Itarya festivalden ge-
çilmiyor: Verona Festivali, her gece
on beş bin izleyiciyi bir araya topla-
yan ünlü arenasıyla kuşkusuz opera
festivalleri içinde 80 yıldır en görkem-
li olanı... Adriyatik kıyısındaki Pe-
saro'da yer alan Rossini Opera Fes-
tivali, en ciddi, en bilimsel festival...
Opera. müzik ve tiyatroyu bir araya
getiren Spoleto Festivali, en geniş
yelpazeye yayılan ve en zengin ola-
nı... Her kent, her kasabaya yayılmış
sayısız festival içinde en romantik
olanı ise hem bestecisinin hem de
yörenin özellikleri nedeniyle Torre
Del Lago Puccini Festivali...
Bu yılki festivalde Puccini'nin dört
eseri vardı. "Manon Lescaut", "Tu-
randoT, "Madama Butterfly" ve "Tos-
ca". Ilk üçünü ızleme olanağım oldu.
Festival, bu yılın yeni prodüksiyo-
nu olan "Manon Lescaut" ile açılı-
yor. Temsilin başlaması için havanın
kararması gerek. Şimdilık gün batı-
mınnı tadını çıkanyorum. Güneş gö-
lün karşı kıyısındaki tepelerden ba-
tıyor. Ufuktaki kızıllık bir de gölün
suyundan yansıyor. Gölün sula-
nndan yansıyan yalnıztazıllıkde-
ğil: Karşı kıyıdaki tepeler, suya
inen çam ve servi ormanlan, bu ya-
na yanaştıkça güller, begonvilya-
lar ve sardunyalar... Tek tük suya
uzanmış tahta iskeleler, önünde
küçük kayıklar... Artık Puccini gi-
bi sülün ve keklik avına çıkan yok-
sa da, geçmişin görüntüsünü sür-
dürmeye yarayan her şey yerli ye-
nnde duruyor.
Gölün çevresinde, insanın gözü-
nü ya da doğayı tedirgin edecek tek
yapılanma bile yok. Bir küçük
kahve, restoran, o kadar... Bir de
yöreye adını veren birkaç yüzyıl
öncesinden kalma taş kule, taş ke-
merler... Taş kulenin eteklerinde ka-
mışlar, sazlık, papirüsler... Suda
nilüferler... Suda yüzen kuğular, ör-
dekler, kazlar...
Zaman durmuş gibi.
Motorlu araçlann göl layısma
yanaşmalan söz konusu değil. Oto-
mobıller otobüsler ta gerilerde kal-
dı. Mıllet, gölün kıyısındaki, Puc-
cini'nin müze evinin önündeki
meydana yürüyerek geliyor, son-
ra temsil saatine kadar meydanda
geziniyor...
çarpıcı tiyatro
Artık hava karardı. Meydanın bir
ucundaki ince uzun tahta köprüye
yöneliyoruz. Genç kızlarla delikan-
İtların "Tryatromuza hoş geldiııiz"
karşılamalan arasında tahta köprüyü
geçiyoruz... Kazlar hâlâ vakvaklıyor.
Ya bunlar temsil sırasında susmazsa
diye endişelenmeye fırsat bulamıyo-
rum, çünkü tahta köpriinün bitimin-
de kendimi müthiş etkileyici dev bır
tiyatronun ortasında buluyorum!
Yanm daire biçiminde bir yanı yu-
muşak bir meyille yükselen, öteki
yanı göle uzanan dört bin kişilik bir
açık hava tiyatrosundayım. Oturma
yerleri göle bakıyor. Sahne gölün
üzerinde. Sahnenin iki yanında iki ku-
lis duvan ve tepelerinde tüm ışık dü-
zeni... Gözlerime inanamıyorum.
Sahnenin gerisinde göl, temsilin do-
ğal dekoru...l930'da meydanda ve-
rilirmiştemsiller. Ancak 1966'dabu
çarpıcı tiyatro yapılmış ve artık tem-
siller burada veriliyor.
Tüm ışıklar söndü. Karanlıkta yıl-
dızlar daha da parlıyor. Orkestra, or-
kestra çukurundaki yerini aldı. Açı-
lışta, "Citta Lirica" Orkestra ve Ko-
rosu'nu, Puccini Fesrivali'ninGenel
Sanat Yönetmeni Afcerto Vferonesiyö-
netecek... Artık kendimi müziğe bı-
rakabilirim...
Melodinin, duygıılanıı
ve dramm ustası...îtaryan operası, 19. yüzyılda, Rossini Donizetti,
BeDini ve Verdi ile doruğa ulaştı (Ilkinin doğumu
1792. Sonuncusunun ölümü 1901). Rossini
geleneksel kahplara, klasik operaya bağlı kalsa da,
onu izleyen Donizetti ve Bellini, romantik öğeleri ve
duyarlılığı zorlayarak romantik operayı taçlandırdı.
Verdi ise dramı ve melodiyi yücelterek kendinden
sonrakilere ışık tutacaktı. îtaîya'da 19. yüzyıldan 20.
yüzyıla geçişi sağlayan, bu iki yüzyıl arasındaki
opera köprüsünü kuran Giacomo Puccini oldu.
(1858-1924). Yeryüzünde en çok çahnan, dinlenen,
söylenen, en popüler opera eserlerinin bestecisi
Puccini, operada "Verismo" yani
gerçekçilik akımının
temsilcisi oldu. Sıradan
insanlara, melodramarik
olaylara yer verdi. Ama
belki de onu bunca
farkh ve popüler kılan,
tiyatro duygusuydu,
dram dürtüsüydü, sahne
_ içgüdüsüydü...
Eserlerinde müthiş bir
dramatik etki sağladı.
Melodilerindeki sonsuz
duyarhhğı, orkestralama
yeteneği, "feit-ınotir'lerle
yarattığı gerilim, vokal
bölümlerdeki görkem,
kurgu ustalığı, sanatını
açlandırdı. Egzotizme ilgisi de işin cabası... Puccini,
Toscana'da Lucca'da doğdu. Adı Giacomo Antonio
Domenico Michele Secondo Maria Puccüıi'ydi.
Babası ve dedesi opeta bestecisi, ailesi yedi kuşaktan
Jeri müzisyendi. Yedi kardeşten biriydi. Yedi yaşında
babasını yitirdi. On yedisinde yürüyerek Verdi'nin
"Aida''sını görmeye Pisa'ya gitti. Orada karannı
verdi: Lucca'daki müzik okulundan sonra Milano
Konservatuvan'na gidecekti. Burs kazanıp gitti. Ök
besteleri başan kazanmadı. Ricardo Yayınevi'nin
ısmarladığı ilk operası Edgar (1889) beğenilmedi.
Oysa bu operada sonrakilerinin ipuçlan vardı. Kendi
cenazesinde çalınacak, Toscanini'nin yöneteceği
Requiem de bu eserdedir. 1891 'de doğasına hayTan
olduğu, ava çok elverişli Torre del Lago'ya yerleşti.
(Bence gelmiş geçmiş bestecilerin en yakışıklısı olan
Puccini, her tür ava çok merakhydı!) Burada
bestelediği "Manon Lescaut" operasıyla hem büyük
başan hem de para kazandı. Eşi Elvira, oğlu
Antonio'yla göl kenanndaki villaya yerleşti. "La
Boheme" (1896), "Tosca" (1900), Madama Butterfly
(1904) birbirini izledi... "Madama Butterfly"ın La
Scala'daki ilk temsili fıyasko olacaktı. Eleştirmenler
hiç beğenmeyecekti ve
ilk temsilden sonra
eser programdan
çıkanlacaktı. Puccini
"Müano'daki bu
yam> amlar hiçbir şey
anlamryor! Beni linç
ettikr" diye
haykıracak ve şöyle
ekleyecekti: "Bu,
benim en derinden
hissertiğim, en
düşsel operam.
Bakın görün, onlar
ölüp gittikten sonra
bile benim
Butterfly'nn
yaşayacak" Zaman
Puccini'yi hakh çıkardı. (Her akşam Torre del
Lago'da bir opera izlerseniz, daha bunun gibi bir sürü
anekdot duyarsınız.) Sonra aşk skandallan... Evde
hizmet gören genç kızm Doria Manfredi'nuı
intihan... Puccini artık ünlüdür. Eserlerinin Avrupa ve
Amerika'daki dünya galalanndadır. "Alün Batmın
Kıa" operasım (1910) öteki eserleri izler... Son eseri
"Turandof üzerine çahşırken hastalanır. Gırtlak
kanseri. Ameliyat ohnaya Bruksel'e gider. Orada, 66
yaşında ölür (1924). Eserlerinin doruğu sayılan
"1urandot"u bitirememiştir. Bugün Torre del
Lago'daki Puccini villasının bahçesinde, bestecinin
mozolesi de bulunuyor.
Aşkoyunları: 'Manon
Lescaut
J
ve 'Turandot'
Ilk temsil "Manon Lescaut". Pucci-
ni'nin Prevost'un romanından esınlendı-
ği ve edebiyatla müziğı buluşturduğu ese-
ri. Aşk, para, şehvet ve servet arasında gi-
dip gelerek kaderin ağlarını ördüğü, Pa-
ris'ten New Orleans'a uzanan bır öykü...
Bahtsız sevgililer, Manon ile Des Gri-
eux'nünöyküsü...
Orkestra, koro ve sesler hankaydı. He-
le Manon'u oynayan Norma FantinL fınal-
deki yalnızlık ve ölüm aryasında Torre
del Lago'daki tüm yıldızlan biz ölümlü din-
leyicilerin üzerine yağdırdı... Ancak bu
yeni prodüksiyonda sahneye egemen olan
Polonyalı heykeltıraş Igor Mitoraj'ın dev
heykelleriydi. RejısörLuisCastro'nun ve
Mitoraj'ın bu yorumunda tüm sahne çok
durağanken, sahneyi neredeyse kaplayan
heykeller, açı ve yer değiştirerek minimal
bir hareket sağlar gibiydi. Manon'un ki-
şiliği, âşıklann çaresizliği ve kader arasın-
daki ilişkıyi plashk öğelerle sağlama ça-
bası bana çok yapay, zorlama geldı.
Opera temsillerinde, beni orkestra, ses-
ler yanı müzik kadar, belkı gereğınden
daha fazla sahneleme de ilgilendiriyor.
Hele Puccini'ninkiler gıbı theatral eserler
söz konusu olduğunda...
Izlediğim ikinci temsil "Turandot"tu.
Puccini'nin ölümsüz melodilenni içeren,
Gozzi ve Commedia Dell Arte'den esin-
lenen, Çin'de geçen bir masal, bir kıssa-
dan hisse öyküsü... Kendisine âşık erkek-
leri öldürten acımasız Prenses Turandot'un
aşkı keşfetmesi...
Bu kez orkestrayı Oadio Scimone yö-
netiyordu. Reji, dekor ve kostüm tasan-
mı Roberto Lagana ManoK'ye aittı. Bu-
rada bütüncül bir sahne olayıyla karşı kar-
şıyaydık. Müziğin yetkinliğiyle, sahne uy-
gulamasının yetkinliği bir bütündü. Sürp-
rızi, şaşırtması, risk alması olmayan, an-
cak müthiş görkemli bir yorumdu. Gele-
neksel kahplara bağlı kalan, çok zengin,
koronun yalnız gözü değil, yüreği de olum-
suz değil, olumlu anlamda boyadığı, ola-
ğanüstü ışıklandırması olan, usta solistle-
rin sesleriyle ve söyleme biçimleriyle taç-
lanan dev bir prodüksiyondu.
Hele finale doğru dramatik gerilim iyi-
ce artarken tenor Lando Bartolini'nin se-
sinden ünlü "Nessun Dornıa" aryasını
dınlerken. Pekin'de kimse uyumazken,
orada yanan her fener, Torre del Lago'da-
ki sahnede gecenin karanlığında uçuşan
bir ateşböceğıne dönüşüyordu...
SÜRECEK
Şişli îçin yeni bir Nâzım heykeli
• ANKARA (ANK\) - Kültür Bakanlığı'nın,
Nâzım Hikmet'üı Şişli yerine îzmir Büyükşehir
Belediyesi'ne diktirilmesine karar verdiği 3
metrelik Nâzım heykeli yine tartışma yaratacak.
Kültür Bakanlığı'ndan edinilen bilgiye göre,
Şişli'ye dikilmesi kararlaştınlan, ancak daha
sonra Kültür Bakanı Suat Çağlayan'ın seçim
bölgesi olan Izmir'e gönderileceği belirtilen
Nâzım heykelinin bir örneğinin Şişli Belediyesi
için de yaptınlması düşünülüyor. Kültür Bakanı
Suat Çağlayan'ın, tamamlanan heykel için
Istanbul'da gereken önemin gösterilmediğini öne
sürmesi ve Izmir'e götürülmesine karar vermesi
tartışma yaratmıştı. Bakanlığın, yeni bir Nâzım
heykeliıün yapımı için heykeltıraşlarla görüşmeye
başladığı ögrenildi.
Ahmkapı'da deniz kazası
• ISTAıSBUL (AA)-Ahırkapı açıklannda
meydana gelen deniz kazasında 7 metrelik
tekneye çarparak batmasına yol açtığı belirtilen
acenta motorunun kaptanı gözalhna alındı. Deniz
polisi, önceki gün meydana gelen kazanın
ardından "Acenta 34" adlı motorun kaptanı
Levent Türköz'ü yakalayarak gözalhna aldı.
Çevredeki teknelerce kurtanlan batan teknenin
kaptanı Necmettin Atılgan ile beraberindeki 2 kişi
de sağlık kontrolünün ardından Eminönü Ilçe
Emniyet Müdürlüğü Merkez Karakolu'na
gönderildi. Bu kişiler, ifadelerine başvurulmak
üzere Lıman Karakolu'na sevk edildi. Ifadeleri
alınan kaptanlann, kazayla ilgili birbirlerini
suçladığı ögrenildi.
Turizmde işler yolunda
• ANTALYA (A.\) - Bu yıl tahminlerin üzerinde
ziyaretçi girişinin yaşandığı Antalya Uluslararası
Havalimanı'na son üç gün içerisinde 81 bin 925
turist geldi. Antalya Uluslararası Havalimanı
Terminal tşletmeciliği AŞ Istatistik Bürosu'ndan
elde edilen bilgiye göre, Antalya'ya 23 Ağustos
Cuma günü 27 bin 453 turist geldı. 24 Ağustos
Cumartesi günü 23 bin 836 yolcunun giriş yaptığı
Antalya Havalimanı'na, 25 Ağustos Pazar günü
de 30 bin 636 yolcu geldi. Bu rakamlarla,
yılbaşından bugüne kadar Antalya'ya havayoluyla
gelen turist sayısı, geçen yıla göre yüzde 8
oranında artarak 3 milyon 197 bin 870'e
yükseldi. Şehre geçen yıl 1 Ocak-25 Ağustos
arasında 2 milyon 956 bin 707 turist gelmişti.
Zültü livaneli Batı Trakya'da
• GÜMÜLCtVE (AA) - Sanatçı Zülfü Livaneli,
Yunanlı meslektaşı Maria Faranduri ile Batı
Trakya'nın Şapçı kasabasında ortaklaşa konser
verdi. Şapçı Belediyesi'nin yaz etkinlikleri
çerçe\esinde düzenlenen konser, binlerce Baü
Trakyalı Türk ve Yunanlı tarafindan izlendi. Türk
ve Yunan bayraklanyla süslenmiş sahnede Türk
ve Yunanlı müzisyenlerden oluşan karma orkestra
eşliğinde, Livaneli'nin "Haydi Merhaba"
şarkısıyla başlayan konserde, Livaneli eski ve
yeni şarkılannı seslendirirken Maria Faranduri de
kendisine eşlik etri. Konser öncesinde ortak basın
toplanhsı düzenleyen iki dost sanatçı, 70'li
yıllardan bu yana yapüklan ortak çalışmalann
amacının, farklı kültürlerin bir arada yaşamasma
katkı sağlamak olduğunu belirttiler.
430 piyango bileti kayboldu
• ANTCAR.\(ANKA)- Mılli Pıyango'nun 30
Ağustos çekiliş için Sıirt ve Milas'a gönderilen
toplam 430 piyango bileti postada kayboldu. Milli
Piyango tdaresi Genel Müdürlüğü'nün, Ziraat
Bankası Milas Şubesi'ne gönderilmek üzere
PTT'ye verilen 320 adet bilet ile Ziraat Bankası
Siirt Şubesi'ne gönderilmek üzere PTT'ye verilen
110 adet Milli Piyango bileti posta sevbyatı
sırasında kayboldu. Milli Piyango Idaresi'nin
konuya ilişkın Resmi Gazete'de yayımlanan
ilanında, söz konusu biletlerin geçersiz olduğu ve
ikramiyelerinin ödenmeyeceği beürtildi. Posta
sevkıyatında kaybolan biletlerin piyasa fıyatı ise
750 milyon lira tutuyor.
•iJl
hanç turizmiide cami ön planda
Fethrve'ye düzenlenen 15 günlük inanç turuna
kaolan Protestanlar, tslam dinini incele> erek
camileri ziyaret edhvrlar. Hıristi>anlığın yayıtana
merkezj olarak bilinen ve çok savida kilise
kahnüsuun bulunduğu Fethhe'ye Hollanda'dan
turlar düzenleyen Skorpin Tour'un rehberterinden
Hamdi Yoldaş, inanç turlannda gençlerin Fethiye
ve çevresini tercih ettiklerini. >^şlılann ise
Anadolu'nun değişik yerlerine gittiklerini sö>1edL
Hamdi YbJdaş. "Israil'de, FlBstin'de savaş, Vİısır'da
kanşıknklar olduğu için en uygun yer inanç
turizmi açısmdan Türkrye. FerJüye'de Kayaköyü,
Ötüdeniz, A>^ NichoJa Adası gibi Hıristrvânhk
dininden kalınüların bulunduğu yerleri
gezdirhoruz. Bunun ^nında mutlaka camileri de
gezdiriyoruz. Bu bir dini ve kültürel ahşveriştir"
dedL(Fotoğraf:AA)