Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AĞUS10S 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK
YEfc.1 VE
içiN ADAM yof^TM .VE
YMK$ELD(,VE ToPRAûlN BUTUN
Prof. Dr. Metin Sözen, her hafta düzenlediği gezilerde, bu kez Tokat ve ilçelerinin sorunlannı dinledi
• •
ÇEKUL,AnadoluyollanndaLEY1A TAV ŞANOĞLU
TOKAT-ErbaaKalesi'ndenaşağı
bakıyorum. Görünüm harika... Kale
arkamda... Önümde Erbaa ilçesi ina-
ıulmaz yeşilliğiyle gözleri alıyor. Ya-
nımda Eıbaa Belediye Başkaıu Ahmet
Yeniağa var. Onunla ilçenin nasıl da-
ha hızh kalkındınlması gerektiğini
ciddi ciddi konuşuyoruz.
Bana Çarşamba Havaalanı yolunun
kısaltılması için Hasan Uğurlu Bara-
jı üzerinden yeni bir yol yapılması ge-
rektiğini anlabyor. tyi de neredeyse bü-
tün illerin var da Tokat'ın neden bir
havaalanı yok? Yeniağa diyor ki: "As-
tanda bir havaalanıvar,ama rantablol-
madığı gerekçesiyle kaparülar. O ne-
denk Samsun Çarşamba Havaala-
nı'nı kuDaıuyoruz."
Aslında Anadolu illerinin sonınla-
n çok. Bunlann üstesinden gelinebil-
mesi için sivil toplum kuruluşlan, il,
• Kentlerin, ilçelerin, beldelerin tarihi ve kültürel
dokulannın komnmasını amaçlayan gezilerde, bu bilinci Anadolu
halkına aşılamak ve lokomotif görevini üstlenmek de
ÇEKÜL Vakfi Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen'e düşmüş.
Hemen her hafta dağ bayır demiyor; Anadolu yollannda, çorbaya
kendi tuzunu katmaya çalışıyor.
ilçe belediyeleri, valilikler, kayma-
kamlıklar, yöre halkı hepsi el ele ver-
mişler, çabşıyoriar.
Kentlerin, ilçelerin, beldelerin tari-
hi ve kültürel dokulannın korunması
en büyük hedef. Bu bilinci Anadolu
halkına aşılamak ve lokomotif göre-
vıni üstlenmek de ÇEKÜL Vakfi ve
onun başkanı Prof. Dr. Metin Sözen' e
düşmüş. Hemen her hafta dağ bayır
demiyor; Anadolu yollannda, çorba-
ya kendi tuzunu katmaya çalışıyor.
Erbaa manzarasını seyrederken da-
lıp gitmiştim. Yanımda gruptaki arka-
daşlardan birisi beni yaşama döndü-
rüyor:
u
Şu leylek gfleğinin (leylek çö-
reğj)tadmabirbak.Parmaklannıda
birtikte yryeceksin."
Leylek gileği Batıhnın "krep" adı-
nı verdiği gözlemeye benzer bir yiye-
cek. Üzerine dut pekmeziyle dövülmüş
kuru ceviz koyarak yeniyor. Arkadaş-
lardanbiri kıs kıs gülüyor "AnadohTda
nüfus arbş orararun bu kadar yüksek
ohışu rastîana değü herhalde. Bu yi-
yeceklerin çoğu Vıagra'dan beter."
Viagra ya da değil... Esas Viagra-
hk işler çevrenin korunması, kültür mi-
rasına sahip çıkılması. Bir de beş ilin
ortak bir projesi gelişiyor. Projenin
adı "YeşibrmakyeşüdP.
Bunu paylaşan illerAmasya, Çorum,
Tokat, Yozgat ve Kastamonu. Çevre
kirliliği yüzünden kahverengi akma-
ya mahkûm ettiğimiz Yeşilırmak ye-
niden yeşile dönüşürse fena mı? Ye-
şilırmak'ın geçtiği Kelkit Vadisi zaten
ikinci bir Çukurova gibi... Anadolu
insanının hayranlık uyandıran bir sü-
rekli üretün peşinde koşması. ABD'de
ekolojik tanm çalışmalannın alıp yü-
rüdüğü günümüzde, aynı şeyin Ana-
dolu'da yapılması için kollar sıvanıyor.
Tokat ve ilçelerine geldik geleli top-
lantıdan baş alamıyoruz. Metin Abi
(Prof. Metin Sözen) beyin frrtrnası
toplantılannın yararlanna kesinlikle
inananlardaa Diyorki: "Endeğerikay-
nağımız insan kaynağL Ona sürekli
yanrun vapmak zorundayrz. Bir yerel
yönetim akademisi kurma çahşmamız
var. Çünkü kalkmmada işin asta sür-
dürülebiflrtik. üretim ve verimfilik."
Buralarda dolaşrrken birden aklı-
ma Tokat ve ilçelerinde 1999 seçim-
lerinde hangi partinin belediye başkan-
lıklannı aldığjnı sormak geliyor. MHP
almış. Ama işin ilginç yanı, yerel yö-
neticilerin hiçbirisinin siyasi kunlik ör-
tüsü altuıa sığrnmaya çalışmamalan.
Yaphklan işlerden "Ayinesi iştir kişi-
nin" demek istedikleri de çok açık.
Havaalanının roıııaıı gibi öyküsü
Gazeteci Nevzat Çağlar Tüfekçi, Milas-Bodrum 'un yer seçimi ve isim kavgasını bir kitapta topladı
• Uzun tartışmalann ardından
adı 'iki ilçeyle' anılan tek
havaalanı Milas-Bodrum'un
gerilim yüklü yer seçimi ve isim
kavgasınm öyküsü, ilginç
aynntılanyla biriikte 'belgesel
kitap' haline getirildi. Nevzat
Çağlar Tüfekçi, bu özgün
çalışmanın basılıp
yayımlanabilmesi için aylardır bir
yayıncı ya da sponsor anyor...
OKTAYEKİNCt
Uçaklar Milas-Bodrum Havaalanı na
doğru deniz yönünden alçaldığında, kıyı-
dan 5 km. içerideki piste konmadan önce
Güllük DaryanTnın da bulunduğu "lagü-
uer alanm" üzerinden geçerler...
Pencereden bakanlar, Ekinanban ovasın-
dan GüIIük Körfezi'ne doğru kıvnla kıv-
nla akan Sançay'm deltalaşarak Ege'ye
kavuştuğu bu sulak ve sazlık alanı "batak-
Mc"sanırlar...
Biraz meraklı olanlar ise belki de bu ne-
denle pistin kıyıdan başlamadığını, sazlık
ve bataklık alanın dolduruhnasının güçlü-
ğü nedeniyle havaalanının aynı alan bittik-
ten sonra ve geride sağlam zeminli ovada
kurulduğunu düşünebilirler...
Oysa 1980'lerin sonlannda onaylanan
projeye göre o yıllardaki adıyla "Bodrum
Lluslararası Havaalanı" inşaatına tam da
bu sulak alan üzerınde başlanmıştı...
çok özel ekolojik koruma alanı
"Yap-işlet-devret" modeliyle Ingiliz or-
taklı bir yerli firmamn giriştiği yatınmda
böylesi bir yer seçiminin gerekçesi ise
"Hazine mah sulak alanm ucuza tahsia, bu-
na karşın gerideki ovada ise kamulaşOrma
bedetinin yüksekliğinden'' ibaretti...
Çünkü, başka hiçbir neden, büim çevreleri-
nin "çoközelekolojik korumaalanı" diyereküze-
nnde titredikleri bu "denizcanhlannm üremeve
doğal beslenme alanının"' kayalarla doldurulup
yok edilmesi pahasına üzerinde havaalanı yapıl-
masına "^rekçe" oluşturamıyordu...
Aynı havaalanını "özelişktrneleri" olarak ger-
çekleştirmek isteyenler, yatınmın '•kârhhğuu"
daha yer seçiminde gözetmeye başlarmşlar, ara-
ziye para harcamamak için eşsiz bir doğal zen-
einliği haritadan silmeye karar vermişlerdi...
Üstelik, "resmi kunimlann
1
' onayı ve teşvi-
StYASETtN
KARARI-
Havaalanuun
adı'GüUük'
yada
'Ekinanban'
olabilecekken
iki büyük
ilçenin
kapışması
sonucunda,
'siyaset'
karannı
böyie verdi:
'MUas-
Bodrum
Hava
Limanı'.
KUKIARILAN
ALAN-
İşteGüDük
Dalj'anıve
havaalanı
ptstiiçin
1990larda
gözden
çıkartüan
lagüner
alan»
(Fotoğraf:
OKTAY
EKİNCI)
kiyle... Aradan neredeyse 12 yıl geçti...
Milas'ın ve Bodrum'un ağırbaşlı il merkez-
leri Muğla'ya gitmek için yine uçaktayım...
Zaman darhğuıdan Milaslı gazeteci Nevzat
Çağlar Tüfekçi'nin derlediği "Mflas-Bodrum
Hzvaalanı'nm Öyküsü" adlı kitap hazırlığına
ancak yolculukta bakabiliyorum...
Işte, altımızda Güllük Dalyanı... Yani, 10 yıl
önce "pist olmaktan kurtardığımız" lagüner
alan... Bütün güzelliği ile ve hemen yakınında-
kı antik tassoskentının efsanevi balıkçıhğuıdan
bu yana yitirmediği ekolojik ve kültürel misyo-
rnryla, üzerinden "saygıyla'' geçip alçalan uçak-
lan seyrediyor... Derken konduğumuz pist ala-
nı da yine o yıllardaki "Havaalanının doğru ye-
ri burasKÜr" diyerek çırpındığrmız Ekinanba-
n Köyü'nün deniz yönündeki düzlük...
Hâlâ inanamıyorum ama mücadeleyi nasıl da
kazanmışız?.. Nevzat Çağlar Tüfekçi, kitabın-
da bu unutulmaz ve gerilim dolu direnişe bütün
aynntılanyla ve ders ahnacak belgeleriyle yer
veriyor... Havaalanının lagünler üzerine değil,
şimdiki yerine yapıhnasını savunduğumuz için
yatınmcıların "vazgeçme'' tehditlerine kapılıp,
Bodrum'u havaalansız bırakacağımız gerekçe-
siyle yine bizleri "vatan haini" ilan ettiklerini
bile unutmadan... Dahası, aynı yıllardaki
özel ImsıkHavaalaru'nın da bizlere bu ça-
bamız için "rüşvet verdBğini'' iddia eden-
leri, isim isimyeniden anımsatarak... Evet...
Nasıl da kazanmışız?..
Yerli firma ve resmi kesimler "tnadma
bu batakhkta yapacağız»'' deyince, Ingi-
liz firmayı 'S'azgeçirmek" için sürdürülen
ve sonunda başanya ulaşılan çabalar da
dahil tüm aynntılan belgeleriyle okuyor ve
sanki yeniden yaşıyorum...
İlçeler savaşı
Kitabın ikinci bölümü ise bu serüvenin
de ikinci aşamasını oluşturan ve havaala-
nının ta 1960'lardaki "•planlama" anlayı-
şıyla belirlenmiş şimdiki doğru yerinde
"devfet" tarafından kundmasıyla başlayan
'isinı kavgasını" anlatıyor...
Güllük \ e Ekinanban MDasilçesine bağ-
lı olduğundan. Milashlar "Bu havaalanı
btzrnı" diyorlar... Turizme hizmet için ya-
pıldığı gerekçesiyle de Bodrumlular "Bi-
zûn adınıızı taşanah" diye ayaklanıyorlar...
Her iki ilçenin başta belediye başkanla-
n olmak üzere hemen tüm ileri gelenleri,
"demeçyanşlannı'' neredeyse birbirlerine
hakaret sınınna kadar sürdürüyorlar...
1997'de ilk uçağın inmesiyle adeta bir 'il-
çeler savaşma" dönüşen bu tartışmada,
1990'daki lagün kavgasrnı uzaktan seyre-
denler de sahneye çıkıyor... UlaştırmaBa-
kanlığı sonunda "Milas-Bodrum" aduıı
ilan ederek, tarihin en amansız isim kapış-
masrnı da noktalamış oluyor...
Böylesi bir "siyasalgösteri'' ortamınuı ka-
pışma sürecinde ise ne Güllüklülerin aklı-
na "Durun, havaalanı sizde değil bizde, adı
da GüRük olmah.«" demek geliyor, ne de
Ekinanban köylüleri şimdi her gün "tepe-
lerine" inen sayısız uçağın haünna, aynı isim
tartışmasında "haksahibi" olabiliyorlar...
Işte bütün bunlann hem dramatik hem
de kara mizah türünden ilginç aynntılan-
nı artık herkesin öğrenebihnesi için, Tüfekçi
kollan sıvamış ve eşine az rastlanır bir "hava-
alanı kitabı" yaratmış...
Öyle bir kitap ki aynı zamanda başanya ula-
şan bir çevre mücadelesinin öyküsünü de içe-
rirken, siyasetçilerin "popüler" ohnak için bir
isim konusunda nasıl "nüKtanlaşüklannı" da
tarih yazarlanna belge olarak bırakıyor...
Ne var ki Tüfekçi bu özgün çalışmanın bası-
lıp yayımlanabilmesi için aylardır bir yayıncı ya
da sponsor anyor... Eğer bulabilirse, yakın geç-
mışin ilginç bir öyküsü, önemli mesajlanyla,
gelecek kuşaklarca da sürekli anrmsanacak...
DUZYAZI
ORHAN BtRGİT
DervişIn Oncelikle
Yanıtlaması Gereken..
Kemal Derviş, dün öğleden sonra CHP Genel
Merkezi'nde, Deniz Baykal ile baş başaydı. Derviş'in,
kendisini sürekli olarak ülke gündeminde tutacak
olan solda birleşmeyi görüşmek amacı ile sürdürdü-
ğü ilişkilerde CHP asıl karargâhı oluşturuyor.
Ama, özellikle geçen hafta YTP'ye dirsek çevirme-
si ile başlayan gelişmelerin neden olduğu tepkiler ve
yorumlar, Kemal Derviş'in dünkü görüşme sırasın-
da Deniz Baykal'dan özellikle DSP'ye karşı daha dip-
lomatik bir soylem kullanmasını isteyeceği olasılığı-
nı güçlendiriyor.
Varsayalım ki Baykal parti otobüsünde yerlerini
aJmalannı beklediği kimseler için söylediklerinin ger-
çekten birşakaolduğunakamuoyunu inandırdı; hat-
ta onunla da kalmayarak Ecevit'in önderliğinde bir
bütünleşmenin gerçekleşmesi için Baykal ikna bile
oldu.
öyle bir varsayım bile, Ecevit'in 16 Ağustos akşa-
mı NTV'de Ali Kırca'nın sorulanna verdiği yanrttaki
suçlamalannı yok mu saydıracaktır?
DSP Genel Başkanı, aynı gün akşamüstü Der-
viş'in Türk-lş'te yaptığı açıklamalar için "çok şaşır-
tıcı gelişmeler" deyimini kullanıyor. Kırca "Neyineşa-
şırdınız, neden şaşırdınız?" diye sorunca da "DSP'nin
Meclıs Grvbu'nun yaklaşıkyansını oluşturan arka-
daşlanmız daha çok Sayın Derviş 'in teşviki ve yön-
lendirmesıyle DSP'nin grubunu terk ettiler ve troy-
ka dedikleriyeni bir oluşumdayız dediler ve bunun
bırayağı da Sayın Derviş olacaktı..." yanıtını veriyor.
DSP Genel Başkanı, görülüyor ki YTP'ye giden es-
ki arkadaşlannın huruç hareketinde "daha çok Der-
viş 'in yönlendirmesi ve teşviki olduğunu" televizyon-
laîdan açık açık söylüyor ve bu ağır itham, her iki ara-
da Ecevrt'e olan saygısını yinelemeyi zorunlu gören
Kemal Bey tarafından yalanlanmıyor. DSP Genel
Başkanı'nın, yanlış izlenimler beslediği yolunda bir
düzeltme yapılması bile gerekmiyor.
Nasıl yapılsın ki, yine 16 Ağustos Turk-lş açıkla-
masının Yeni Türkiye karargâhında haklı bir kızgınlı-
ğa neden olduğu saatlerde, bu partinin Genel Sek-
reter Yardımcısı Metin Şahin, CNN-Türk muhabiri-
ne adeta öfke dolu açıklamasını yaparken Derviş'in
dörtay öncesinden DSP'deki başkaldınyı tezgâhla-
yan girişimlerinden söz ediyor.
Peki, Ecevit'in eski Hazine Bakanı'nın truva atı iş-
levi ile ilgili suçlamalan bu kadar mı? Ali Kırca ile yap-
tığı Seçim Meydanı söyleşisinde, kendisinin yakla-
şık yanm asırdır politikanın içinde olduğuna değinen
Başbakan, böylesine şaşırtıcı olaylan şimdiye kadar
diniemediğini yineleyince Kırca, her başanlı sunucu-
nun yapması gerekeni yapıyor:
"Gerçekten ilginç. Şimdi ben sizin sözleriniz ara-
sında bir şeyi saptadım. DSP'den kopmalann asıl
Sayın Derviş'in teşvik ve girişimi ile başladığını söy-
lediniz. Yani Sayın Derviş, başı çeken insandı."
Bülent Ecevit: "O kesin açıkça görülüyordu tabii.
Yani onun variığmdan cesaret alarak, onun teşvikin-
den cesaretalarak böyle bir davranış içine girdiler."
Solda birtik için parçala
öylece Ecevit'in ağır suçlaması ile Şahin'in itirafı
tamamı tamamına örtüşüyor. O örtüşmenin kahra-
manı, benim geçen haftalarda siyasi etik konusun-
da suçladığım Sayın Derviş'tir.
Başbakan, aynı konuşmasında, Derviş'in son ABD
gezisı için de değerlendirmeler yapıyor. "Kısmen te-
davi için ABD'ye izinli olarak gitmişti ve on iki gün
dışanda kaldı ve on ikigün içinde ben kendisine ula-
şamadım" diyor.
"Kısmen tedavi" için ABD'ye giden Derviş'in, "kıs-
men" de ne ile uğraştığı bilinmiyor. Daha önceki gi-
dişlerinde Başbakan'ı aradığını, ama bu kez o alış-
kanlığını bıraktığını öğreniyoruz.
Başbakan "..beniaramaya gerekbulmadı,ben de
kendisini aradım; fakat bulamadım" diyor.
TC Başbakanı, ABD'ye "kısmen" tedavi amacı ile
gittiğini söyleyerek izin alan bakanını bulamıyor. Kır-
ca gibi, televizyonlannın başındaki izleyiciler de el-
bette şaşırmış olmalıdır. Kırca'nın izleyicilerden far-
kı, o şaşkınlığını açıklama imkânına sahip olması. Bu
üstünlüğünü kullanıyor ve "Nasıl olabilirböyle bir şey,
Devlet Bakanı Amerika'da kaybolabilir mi?" diye
soruyor. Başbakan, ısrarlıdır:
"Ben Büyükelçilik vasıtasıyla da aradım, olmadı.
Fakat gelişinden bir gün önce o beni aradı."
O arayış sırasında Ecevit, "Artık neden aramadı-
ğını sormamış. Kendisi de söylememiş."
Tann'nınyadaABD'nin kendisine solu birieştirme
misyonu verdiğine içtenlikle inanan Kemal Derviş'in
30 yıldırtanıdığı, yanında çalıştığı, sevip saydığını ve
merkez solun duayeni olduğunu her konuşmasında
üstüne basa basa ilan ettiği Bülent Ecevit'e hazırla-
dığı anlaşılan "politik tezgâh" bire bir işte böyle.
O kadar eski arkadaşlığı olmayan YTP'lilere, ne yap-
tığını görüp şaşıranlar hâlâ varsa, ben onlann aklına
şaşanm. Tabii Kemal Bey ile uzun soluklu yolculuğa
hazırlananlara da!
Faks: 0212- 677 07 62 obirgit@e-kolay.net
Antalya Büyükşehir Belediyesi
Talasemiye karşı
yoğun çahşma
ANTALYA (Cumhu-
ri>
r
et Bürosu) - Akdeniz
Bölgesi'nde sıklıkla gö-
rülen ve bir kan hastalı-
ğı olan talasemiye kar-
şı Antalya Büyükşehir
Belediyesi'nin çalışma-
lan devam ediyor. Antal-
ya'da yaşayanlann yüz-
de 12'sine eşdeğeroran-
da yaklaşık 200 bin ki-
şinin taşıyıcı olduğu tah-
min ediliyor.
Antalya Büyükşehir
Belediyesi, hastahğa
karşı yeni evlenecek çift-
lere talasemi testi zorun-
luluğu getirdi.
Büyükşehir Belediye-
si Sağlık tşleri Daire
Başkanlığı'nca da yıl ba-
şından bu yana tam 978
kişiye talasemi testi ya-
pıldı. 18 kişide beta ta-
lasemi, 5 kişide ise hüc-
re anemi şüphesi görül-
dü. Şüpheli çiftler kesin
tetkik için devlet hasta-
nesine sevk edildi ve
kendilerine damşman-
lık hizmeti verildi.
Yerel yönetimlerin ka-
mu sağlığını koruma gö-
revi olduğunu da belir-
ten Sağlık tşleri Daire
Başkanı Mustafa Yoku,
"Talasemi bölgemizeöz-
gü bir hastahk. Kesin te-
davisi de uık nakfi. Bu
tûr kahtsalhastauldarda
en etkfli yöntem, hasta
çocuğun doğumunun ön-
lenmesidir" dedi.
Taşıyıcı anne ve ba-
banın her doğumda has-
ta çocuk sahibi olma ola-
sıhğının yüzde 25 oldu-
ğuna dikkat çeken Yol-
cu, "Bu yüzden evlüık
öncesinde her genç bu
testi yaptırmah" diye
konuştu.