Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ 2002 CUMA
DIZI
Sıvas katliamının tanığı, dokuz yıl önce yaşadığı dehşet anlarını aktarıyor:
Sopayla otelekovaladılar
»UKRUGUNBULUT
?r. Antropolog
-2-
- Nasıldı?
- Gelmediğin iyi olmuş. Ne bılin
ünnet düğünü. ne bilin köy düğünü.
ffifJet, şak şak el çırpiyor. MusaEroğ-
h'na kızdım: "Niye tranlara el çnp-
tnyorsun" dedim. Bana sıra gelince
cedım ki: "Beni dinJeyin. Ben bura-
ja sizieglendinmekiçingeimedim. Sl-
s bir mesaj vermek için gekfim."
- Seni bır ara Isveç'te duymuştum?
- Geldim. Sürekli otunna iznim var
ana kalamadım.
Takıhyorum:
- Yahu insan arada bir gider. Güzel
kzJarfalan...
- Kızı mızı boşver Şükrii Baba. Ben
borayı seviyorum. Avrupa'nın nere-
sue gidersem gideyim, ıçim sıkılıyor.
Bjranın havası, toprağı, gü-
neşi yok bir yerde.
n tehdit edici bir konumda. Gündüz
oimasına rağmen ağır perdeleri sıkı-
ca kapatıp elektrikJeri yakıyorum.
Endişemde yanılmamışım. Balkon-
lar, Büyük Birlik Partisi'ninmış. Kat-
liam sırasında arkadaşlanmız arka
pencerelerden bu boşluğa atlayıpkur-
tulmaya çahştıklannda Birlik Parti-
liler, "Geberino_Jar" diye sopayla ote-
le kovalamışlar. Arkadaşlar; "Eğer
kovalanmasaydık bepimiz kurtulur-
duk" diyor. Pencereyi açıyorum. Dı-
şarda uğulfular, bağınşlar. Yeniden
otelin önünde olmahlar. Bağınşlar,
çakal ya da kurt ulumasını andınyor.
Atlayabllir mlylm1
Otel sanldı. Pencereden aydrnhğa
bakıyorum. Bu boşlukta kimse yok.
"Atlayabilir miyim?" Bana göre çok
yüksek. "EBerimkpencerekenanna
rum. Ağır örtülerle örtmüşler. Arala-
yıp bakmak istedim, olmadı.
"HaydiaceJegidelmr diyorum. Pa-
nel'egıdeceğiz.
Saat 14.15 sıralandır. Otelden çı-
kıyoruz. Yüksel, gitmeye gönülsüz.
"Ama~ Yüriiyüş^" falan dıyor. Ben
panele yetişmek için acele ediyorum.
Sokağın köşesinde polisler var. Tak-
sı soruyoruz. KültürMerkezi'ne gide-
meyeceğimizi söylüyorlar. Kültüre-
vi'ni basıp camlannı kırmışlar. Halk
ıçeriye sığınmış. Taşlıyorlarmış.
- Yahu olsun, camsız panel yapıl-
maz mı? diyorum. Kış değil ki camın
önemi olsun. Temmuzdayız, diye dü-
şünüyorum. Polisler bizi otele yollu-
yor. Arkamızdan atılan taşlaryanımı-
za, önümüze düşüyor. Sırtıma boylu
boyunca kuvTetli bir sopa yıyorum.
Kendimizi otele zor atıyoruz.
Ertesı güngazeteler olayı şöyle ve-
emniyetteydi. Ankara'da uyuya-
madığı geceler olmuştu. Ama Sı-
vas'ta rahattı."
Dıptekı merdivenden Metin Ahıok
iniyor. Gazetenin ikıncı sayfasında
bir gün o, bir gün ben yazıyorum.
Daracık omuzlan, düzenli uzun ce-
keti, arkaya sımsıkı taralı ıslak, siyah
saçlan, keçi sakalı, renkli gözlüğü...
Ibıçki'ye benzeriyorum. Ona takıl-
mayı nedense çok seviyorum. Ben
de ayaktiyun. Ortalarda birleşiyo-
ruz: Yüksek perdeden başlıyorum:
"Bay MetinAtaok. MahsurKakükBe-
yim!" Elini havaya kaldınyor. Kara
gözlerinin içi gülüyor: "N'e mahsunı
yahu!" Yeniden sessizce yukan çıkı-
yor. Omuzlan kalkık, sıska sırtı ha-
fıf kambur. Bu merdivendekının onu
son görüşüm olduğunu ne bıleydim.
Altıok, bana Behçet Aysan'ı dü-
şündürüyor. Madımak'ta olduğunu
Tur edip âlemigezdim
cihanı
YokAnadolu 'dan güzel
yurtbana
Sağcılara kızgınım ama
solcuJara daha kızgınım.
- Niye?
- Sağcılar bıyığımı yol-
dular, kelepçe taktılar, iş-
kence ettiler, hapsettiler.
Ama solcular.r
Düşünüyo-
rum da ben bu zamanın ada-
mı değilmişim. Yüz sene
önce gelip gıtmeliymişim.
Defterimız yüz sene önce
kapanmalıymış. Bugünle-
re kalmışım. Geç kalmışım.
Saflığını yitirmeyen o pı-
nl pınl gözler. O çocuk ba-
laşlan ne dokunaklıydı. Dev
r
gibi adamda bu çocukluk.
uısanoglunun bir yitmeyen
yanı, bir güzel yanı.
Neslmrytöldiırecefcler
Asansörle birlikte çıkıyo-
ruz. O dördüncü karta ini-
yor. On beş yılda bir buldu-
ğum Nesüni'den bukez son-
suzca aynldığımı bilmiyo-
rum. Biraz önce gördüğüm
kalabalık birkaç saat sonra
dönüp oteli yakacak. "ts-
larocT yazar ve düşünürler
buna "MüslümanJannşan-
h kryamı'* diyecek. Bu ya-
zarlara göre kıyamı yapan-
lar da "gerçek Müslüman-
lar"dır "G«rçek Müslü-
manlar" Nesimi'yi çıktığı
odada öldürecekler.
Panel için hazırladığım
metni alıp aşağı iniyorum.
Salon dolu. Sağ köşede sa-
zıyla uğraşıyor. Panelden
önce birkonserverecek. De-
mek bize daha var. Panel konuşmacı-
lanndan Sami Karaören de geîdi.
Bekliyoruz. Köşedeki sazı çalmak
istiyorum. Ne mümkün. Sazda bir
garip haller var. ArifSağ'ın solak sa-
zıymış. Duvara asıyorum.
AK Balkız, şenliğm düzenleyicile-
rinden. Otelin döner kapısından giri-
yor. Şeriatçılann, KülhİrMerkezi'ni
taşladıklannı söylüyor. Yüzü kıpkır-
mızı: "Fazla etkflenmiş" diye düşü-
nüyorum. *Arkadaşlar,vitrinJerinkı-
vısına oturmayaluiL- Bu saJonu terk
eddim,odalanmızaçıkahırr Kalkı-
yoruz. Etkinlik yöneticisi Murtaza
Demir'e soruyorum:
- Panel yapılacak mı?
- Yapılacak.
Üçüncü kata çüayorum. Bana, ar-
ka cephede 315 numaralt oda veril-
miş. Tekpenceresi, iki, üd buçuk met-
re genişliğinde bir boşluğa bakıyor.
Karşı binanrn balkon ve camekânla-
• Otel sarıldı
'Dışarda
uğultular,
bağınşlar. Otelin
önünde olmahlar.
Bağınşlar,
çakal ya da kurt
ulumasını
andınyor.
Otel sanldı.
Pencereden
aydınlığa
bakıyorum. Bu
boşlukta kimse
yok. 'Atlayabilir
miyim?' Bana
göre çok yüksek'
Ünlü saz ve türkü ustası Muhlis
Akarsn'yu tanımak ıstiyordum. Eşiy-
le gehniş. Salonu araştınyorum. Bu
sırada ana kapıdan bir zurba genç gi-
nyor. Kızlardaha çok. Semahçüar. Bi-
ri, "Buniannçoğukardeş" diyor. Son-
ra, ölüm listesinden anladık ki, Ye-
şim'Ie Huriye, Asuman la Yasemin,
Ozlem'le Nurcan, Menekşe'yle Ko-
ray kardeşmişler. Hepsi de yirmisin-
den küçük. Ne Muhlis Akarsu'yla
eşini, ne de bu kardeşlerden hiçbin-
ni artık göremeyeceğiz.
Yüriimüzde tuhaf gülumseme
Yüksel dönüyor. Nesin'i bulama-
mış. Birkapıyı açmış. Nesimi Çimen
çıkmış. Nesimi 'nin eşi yahyormuş.
- Kapıyı açıp içen dalınca, kızma-
dı, kibar adammış, dıyor.
Merdivenlerden Nesın ınıyor. Aya-
ğa kalJayoruz. Külebi "Aziz
Bey mi 01(0?" diyor. Fotoğ-
raflanmızı çekiyorlar. 6
Temmuz 1993 'te gazeteler-
de çıkan fotoğrafta Yüksel,
Azız Nesin'in solunda gö-
rülüyor. Ben de, Arif'in sa-
ğındaydım. Kuşatma alhn-
da tek fotoğrafim bu. Hepi-
mizin yüzünde tuhafbir gü-
lümseme. Yüksel düşünce-
li. Bezirci'nin başının üs-
tündeki duvar saati I4.38'i
gösteriyor.
Aziz Nesin, elindeki kâ-
ğıdı veriyor: "Şunu faksla-
yahm''. Yukan çıkıyor.
Aramızda sivil giyimli,
karasakal biri var. Ilk gün-
lerde onu otelde kalan biri sa-
nıyordum. Bugün elinde bir
stenJe oturuyor. Polismiş.
Arif, danışmadaki tele-
fondan Ankara'da SHP'li-
leri anyor. Aradığı adamın
bugün CHP'ye geçhğıni öğ-
reniyor.
Madımak Oteli, Pir Sultan Şenligi'ne kaülan yazariara, çizeriereve ozanlara mezaroktu. Ateşe ve-
rilen otel, oiaylar dindikten sonra harabeye dönmûştiL (Fotoğraf: CUMHURtYET ARŞtVİ)
^ insan aviıyorlar
'Ellerimle
pencere kenanna
tutunup,
dış duvar
boyunca uzun
süre asılı kalabilir
miyim?'
Bilinmez. Zaten
biraz sonra
şeriatçılar bu
boşluğa da
girecek, burada
insan avlamaya
çalışacaklardır'.
•Sanldık.tefillkedeytz
1
tutunup, dış duvar boyunca uzun sü-
reasıfa kalabilir miyim?" Biünmez Za-
ten biraz sonra şeriatçılar bu boşlu-
ğa da girecek, burada insan avlama-
ya çahşacakJardır.
Kuşahnayı gazeteye bildiriyorum.
Odayı yeniden düzeltiyorum. Aziz
Nesin'in dünkü konuşmasını aldığun
bantı bavulun köşesine özenerek yer-
leştiriyorum. Birkaç saat sonra, odam-
daki her şeyle birlikte bu mini kaset
de yakılacaktrr.
Bir telefon çalıyor: Yüksel Erdo-
ğan... ŞarkışlaOrtaokulu'ndanve Sı-
vas Lisesi'nden sevgili arkadaşım.
Otelin girişinde beni bekliyor.
- Geç kaldım. kusura bakma. diyor.
YükseFle dün, lisemizi gezmiştik.
Ben, ilk gençliğimi geçirdiğûn sıra-
lan göreceğimi sanıyordum. Kaldır-
mışlar. Sınıflanmızı müze yapmış-
lar. Uzun, kemerli pencerelerden dı-
şanya birkez daha bakmayı düşlüyo-
riyor. "Oteldençıkan IVestn ve sanat-
çı arkadasjan Asım Be/ircL Sami Ka-
raören. Arif Sağ ve Şükrii Günbu-
lut'un önü grup tarafindan kesildi.
Şeriatçılar, Nesin ve arkadaslannın
üstünetaşvesopalaria saknnniar. Ne-
sin ve arkadaşlan Madunak Oteli'ne
sığıiMİuar''(Sabarı, 3 Temmuz 1993).
Atatürk. Sıvas ta rahattı
1
Otele dönüyoruz. Salon kalabalık.
Herkes beldemede. Asun Bezirci, sat-
ranç oynuyor. Dünkü gazetede ya-
yımlanan
u
Pîr Sultan" adlı yazımrn
fotokopisini istiyor. "Belkibirikisöz-
cük ekleme firsatnn olur" dıyor.
Ne ben fotokopiyi verdim, ne de
onun bir iki sözcük ekleme firsatı ol-
du. Birkaç saat sonra, oteli saranlar
onu bizden sonsuzca aymyor.
Cahit Külebi biraz ötede anlatıyor:
u
Snasbö>1edeğfldL Atatürk, Sıvas'ta
duymuştum. Ama dünden beri göre-
medim. Behçet'le Sakarya'daki bira-
hanede son sohbetimiz... Sokağa ba-
kan bir masada tek başınaydı. Cinsel-
liğin yarahcı gücünden nasıi da tut-
kuyla söz ediyordu. MurathanMun-
ganla görüşmesini anlattı. Güldük.
Behçet \oikarda bir yerlerde olmalı.
SaJonda birden bir mızıka sesi du-
yuldu. "Danışma''nın önünde, sakal-
lı, ince bir genç mızıka çalıyor Dı-
şardakilerin haykınşı ve onlann sar-
dığı gencın müziği...
Yüksel, Aziz Nesin'le görüşmek
istiyor. "RahatSKeüneyeiırr diyorum.
"AnzBeykaçHKikaöa?''diyor. "Dör-
düncü". Ayağa kalkıyor. Merdivene
yöneliyor.
- Oda numarasını bile bilmiyorsun.
Tek tek mi arayacaksın? Adamcağız
hiç tanımadığı zebella gibi herifi bir-
den kapıda görünce ne der diye ba-
ğmyorum. Duymuyor.
Salonda 30 kişi kadanz.
Zerrin Taşpınar dış kapıy-
la vitrinin köşesinde. Dingin,
izleyen, sakJı bir güzellikte.
Yanrnda Lütfiye Aydm. Ko-
caman, simsiyah, pınlhlı iki
göz. Neşesini yitirmemiş.
Biz dört kişi, vitrinin
önündeyiz. Yanımda Cahit
Külebi ve bir arkadaşı var.
tlerde, diplerde beş, altı ki-
şi Arif'in sazıyla uğraşıyor.
Arif, danışmadan telefon et-
meye çalışıyor. "Ben Arif
Sağ." Karşı taraf anlamıyor.
"HanisazçalaryaoL Erdal
İnönü'ye sö\1e>in! Burada
biz sanldık! Tehlikedeviz!"
Murtaza Demir: "Arka-
daşlar" diyor. "Bir durum
değeriendirmesi gereldyor". Aıif'e
bakıyor. Arif, "Hele, bu adamlar ne
yapacaksa, ondan sonra" diyor.
Biri yüksek sesle söze başhyor:
"Biz burada sanki gericilerin inisrya-
tifi aiündavız. Aziz Nesin'i bile salon-
da oturtamryonız. Biz onlann gölge-
si altında mryız arkadaşlar?"
BirtekJif geliyor: "Aranuzdan bi-
rilerini seçefim. Bu durumu protesto
ettiğimizi bikliren metin yazalım, im-
zala>alım. Valhe,emnhet müdürüne,
bdednebaşkanma,içişlerine,emnh'e-
te, başbakana göndereümr
Asun Bezirci, tavla kutusunu kapa-
tıyor. Yaruna birkaç arkadaş alarâk,
metni hazırlamak için yukan çüayor.
Kolonun dibinde oturan iki kızın,
kültür merkezinden geldiğini öğreni-
yorum. Yanlanna gidip, teybimi çı-
kanyorum. Anlatıyorlar.
SÜRECEK
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
2 Temmuz, Bir Kitap
ve Bir ÖnerL.
Unutmamışsınızdjr: Geçtiğimiz salı, 2 Tem-
muz, Sıvas'ta 37 aydın insanın, şeriat çığlık-
ları eşliğinde yakıldıkları gündü; o korkunç
olayın da 9. yılı!
Gazeteler yazıyor: Katliamı birortakeylem-
le protesto etme girişimi boşa çıkmış; "kat-
liam" yerine "facia" diyenler, o dramı yaşa-
tanlan "mağdur" gibi gösterenler olmuş. Mak-
sat, olayı sulandırmak, giderek unutturmak;
öyle olunca da, sol ö'rgütier, olan bitenin al-
tını yeniden çizerek kınarken, sağ örgütler
kıytırık bir basın bildirisiyle işi geçiştirmişler.
2 Temmuz günlü Milliyet'te, dö'nemin vali-
sinin "Katliamı seyrettiler" başlığı altında söy-
ledikleri de geçiştirilecektir.
Tıpkı, bu yıl yayımlanan pek önemli bir ese-
rin geçiştirildiği gibi: Profesör Onur Bilge
Kula'nın Çoğulcu Düşünce - Karşıt Kültür.
Anadolu'da Karşıt Kültür Birikiminin Kökle-
ri adlı kitabı, şubatta, Büke Yayınlan'ndan
çıktı. Dikkat ettik, o tarihten bu yana, eser üs-
tüne basında ne bir ses, ne bir nefes! Bilgi-
sizlikten değil bilerek ve sistemli bir unutma
ve unutturma bize göre.
Oysa o kitap, kültür tarihimizin en temel ol-
gularından birinin öyküsü: Ta bin yıl öncesin-
de Türkistan'da başlayan ve sonra Anadolu'ya
sıçrayan bir büyük uyanışın; egemen kültüre
bir "karşıt kültür"ün doğuşunun öyküsü!
Onu bilmeden hiçbir şeyi açıklayamayız.
•
Bu "karşıt kültür"de ne var?
Bugün sahip çıktığımız eleştirel aklın ve ço-
ğulcu demokrasi birikiminin hemen hemen bü-
tün kökleri. Aydınlanmanın, çoğulculuğun,
sosyal adaletin, laik birikim ve hukukun üs-
tünlüğünün tohumları!
Bin yıl önce, Türkistan'da, Yusuf Has Ha-
cip'in Kutadgu Bilig'i ile başlıyor gelişme; son-
ra Ahmet Yesevî ile "Anadolu sufiliğinin ve
heterodoks birikimin güçlü bir kaynağı" olup
çıkıyor.
Arkadan, 13. yüzyılda Anadolu'da, Fütüv-
vetçiliğin ve Ahiliğin katkıları gelir. "Herülke,
islam 'ı kendi Islamına " dönüştürür. Bu, Türk-
ler için de doğrudur; Türkler de Islam'ı, "Ana-
dolu Müslümanlığı"na dönüştürür. Fütüvvet-
çilik ve Ahilik, o sürecin bir aşaması ve Ana-
dolu heterodoksisinin belirginleşmesi. Yığın-
la kaynaktan suyunu alan bir ırmak: Toplum-
salcılık, eşitlikçilik, dinsel hoşgörü, eleştirel dü-
şünce ve özeleştiri, Islami bağnazlık ve kök-
tenciliğe tepki, laik belirtiler ve yeni bir ahla-
ka yönelme, kentlileşme ve sivilleşmeye kat-
kı...
Sonra, Babaî hareketi ve Bektaşilik.
Arkasından, Yunus Emre'nin insancıllık,
hoşgörü ve çoğulcu düşünce birikimine kat-
kıları.
Birde, Seyyid Nesimi ile gelen değerler ve
tanrısal niteliklerin insanda somutlaşması,
bilgelik, alçakgönüllülük, savaşımcılık, sınır-
sızlık...
Son olarak, Şeyh Bedreddin hareketiyle
olan biten ve Varidat'\n katkıları: İnsan, son
bir çözümlemede, "ikizincire bağlı birkurdur
Biri yedi kat göğe, öbürü yedi kat yere bağlı
olan bu zincirleri kul nasıl kırabilir?
Çetin soru!
Ama tarih de gösterdi ki, kırıldı o zincirler...
Işte, Sayın Onur Bilge Kula'nın kitabının
paragraf başları!
Kestirip atmayan ve söylediklerini her adım-
da belgelendiren, titiz bir yöntemle yazılmış
olan eseri bitirdiğinizde, taşlar daha da yeri-
ne oturuyor: Bir yandan, kültürünüzün, orto-
doks islam'ın çarpıtması ve yaygarası içinde
gölgede kalmış bir bölgesini -bütün açıklığı
ile- görüp tanıyor ve çağdaş demokrasi ile sağ-
lıklı bağlantılar kurabiliyorsunuz; öte yandan,
aynı kültürün, çağımıza kadar gelebilmiş uzan-
tılanna karşı, aynı ortodoks İslam'ın dişlerini
vetırnaklarını bugün de göstermesinin nede-
nini anlayabiliyorsunuz. Açıkça görüyorsu-
nuz ki, o karşıt kültürün uzantıları, Türkiye'de
demokrasinin gerçek dostlarıdır; ötekileri, o\-
sa olsa mezar kazıcıları!
2 Temmuz katliamı yerine oturuyor böyle-
ce.
Sayın Onur Bilge Kula'ya, bu eseri yazıp biz-
leri aydınlattığı ve ufkumuzu genişlettiği için
binlerce teşekkür.
"Dünü bugüne, bugünüyarına bağlamak"
böyle olur!
2 Temmuz için bir de anlamlı bir öneri var:
M. Sadık Aslankara, Adam/Sanat'\n Tem-
muz sayısında yazdığı güzelim yazısında, bu
tarihi, "Dünya Aydınlanma Günü" diye öne-
riyor.
Nasıl kabul etmez oluruz?
En başta da, 37 "can"ın ruhlarını şadede-
ceği için...
SU ŞEHRİ KADASTRO MÜDÜRLÜĞÜTNDEN
Sivas ili Akmcılar Ilçesi Paramak. Kıraçköv, Ça>ır. DoSan bağlan \e Gönen
mevkilerinde bulunan 81, 373. 616, 617, 618, 670. 67lT672. 673. 709, 769,
814, 816. 818, 819, 828. 829. 830. 831. 832. 835. 935, 948. 990. 991, 1140.
1157, 1190. 1253, 1376, 1398, 1471. 1472. 1473, 1474. 1475, 1479, 1858.
1979, 1980, 1995. 2659, 2688. 2726, 2801. 2802. 2803, 2804, 2872, 2873 ve
2889 No'lu parsellere ıtiraz eden Yakup. Cemal. Ahmet ve Mehmet Tokgöz ile
Gülsüm Yıldız, Arif Karaca. Sarvan Karaca. Celattin Us. Şerafet Us. Nami Sel
ve Eyüp Işık'ın yapmış olduklan itirazlannın Reddine. 2802 ve 2804 nolu par-
sellere itiraz eden Selahattin ve Gürcii (Js'un bu parsellere yapmış olduklan iti-
razın mülkivet yonünden reddı ile 2802 parsele >apmış olduklan yüzölçüm iti-
razmın kabulü ile 2802 nolu parselin yüzölçümünün 1683 m. 2803 nolu parselin
yüzölçümünün ise 2430 m olarak \e yukarda parsel numaralı yazılı tüm taşın-
maz mallann mülkivet bakımından tapulama tesbitinde olduğu gibi tapuya tes-
cillerine.
Işbu ilanın dayanağı olan Suşehn Kadastro Miidürlüğü'nün 25.06.2002 gün 1
nolu Komisyon Karan'nın ilan tarüıinden itibaren 15 gün sonra ilgililerine iia=
nen tebli| ediimiş sayıfacağı, karar aleyhine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün
içerisinde Suşehri Kadastro Mahkemesi'nde dava açılabileceği. Kanunı süre ıçe-
risinde karar aleyhine dava açılmadığı takdırde karar kesinleştirilerek bütün ev-
raklan ile birlikte Suşehri Tapu Sicil Müdürlüğü'ne devredileceği 7201 sayılı
yasanın ılgili maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur.
Basın: 41241
İZMİR 6. İCR4 MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
151 ÖRNEK İCRA EMRİ'NİN İLANEN TEBLİĞİDİR
DosyaNo: 2001/8702
1. Alacaklı ve varsa vekilinin adı \e soyadı: Ali Ekber Sevın vekili Av. Hasan Sevin - Av. Semra Sevin
tkametgâhı: Halit Ziya Bul. No. 6 601 Izmir
2. Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı ve ikametgâhı: 1- Kâfiye Aker-1. Sanayi Sitesı 163
Sk. No. 26 Denizli
2- Ömer Doğanay-1. Sanayi Sitesi 163 Sk. No. 26 Denizli
3. Alacağın Türk parasıyla tutan faiz miktan ve işlenmeye başladıgı tanh: 2.500.0O0.0OO.-TL. asıl alacak..
3.000.000 000.-TL. ışlenmiş faiz.
5.500.OO0.O00.-TL. toplam alacağın icra takibinden itibaren işleyecek aylık %6 faiz. icra takibi giderleri,
masraf ve ücreti vekâlet ile ödenmesi talebidir.
4. Senet ve Tarihi: 26.07.1999 tarihlı 4
7
35 yev. No'lu ıpotek belgesi
5. Merhunun ne olduğu: Kâfiye Aker'ın malikı bulunduğu Denizli l.Bölge Karaman Mahallesi 18J - 111
pafta, 3412 ada, 9 parselde kayıtlı ev ve arsa.
6. Merhun 3. şahıs tarafindan rehnedilmiş veya mülkiyeti 3. şahsa geçmişse adi soyadt ve ikametgâhı.
\ukardaki adı ve adresi yazılı borçlu hakkında yapılan icra takibinde borçluya göndenlen ödeme emrinin bi-
la tebliğ ıade edilmesi emniyet marifetiyle yapılan tahkıkatta yeni adresınin temin edilememesi nedeniyle öde-
me emrinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28. maddesı gereğince ilanen tebliğıne karar venlmiştır.
fşbu icra emrinin tebliği tarihinden itibaren (40) gün ıçınde borcu ödemeniz. bu süre içinde ödenmez veya
Tetkık Mercii'nden ıcranın geri bırakılmasına daır bir karar getınlmezse alacaklının gayrimenkulün satışını ıs-
teyebilecegi ihtar olunur (tc. If. K. 149 md.)
Basın: 41288
ÇORLU ASLİYE HUKUK
MAHKEMESÎ'NDEN
Esas No: 2002 163 Karar No: 2002-687
Hâkim: Mürvet Tunçez 29255
Katip: Dılek Bağnyamk 1184
Davacı Kaan Sankaya tarafindan davalı Çoriu Nü-
fus Müdürlüğü aleyhine açılan Isım Tashihi davasının
mahkememLzde yapılan açık yanşılaması sonunda;
Istanbul ılı, Bahçelıevler ılçesi. Şirinevler Mahallesi
Cilt No: 58, Hane No: 236'da nüftısa kayıtlı Recep ve
Emine Aynur'dan olma 13.08.1967 D.'lu Kağan San-
kaya'nın nüfus kayıtiannda Kağan olan isminin terkini
ile Ahmed olarak düzeltilmesine ve nüfiıs kayıtlanna
tesciline,
Karar verildigi hususu ilanen tebliğ olunur.
03.07.2002
Basın: 41454
GERİ KALMIŞLIĞIN PANZEHİRİ KÜLTÜR,
KÜLTÜRÜN ZEHİRİKORSAN KÎTAPTIR'
Bilim ve Edebhar Eseri Sahipleri Meslek Birliği
(BESAM)