19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2002 ÇARŞAMBA HABERLER Grubun yann istifası bekleniyor. Gürkan, Ecevit'e solda birlik çağnsını yineledi GLOBALPOLTIIKÜLTÜR ^ ^ ~^- — • ^ ^ ^ FRntıvVTÎnızorııTT suçlaması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP'li Meclis Başkanvekili Kamer Genç, bakanlann yurtdışı gezilerinde heyette yer alacak milletvekillerinin belirlenmesinde aynmcıhk yapıldıgını üeri sürdü. TBMM Genel Kurulu'nda clün yurtdışmdan gelen davetlere kaülacak milletvekilleri ile bakanlann gezilerine eşlik edecek milletvekillerinin adlanna ilişkin tezkereler okunurken Genç tepki gösterdi. Genç, "Kendi yandaşlannı götüriiyorlar, böyle davet olmaz; kendilerini davet ettiriyorlar" eleştirilerini getirdi. istemedik • ANKARA (Cumhuriyet)-MHP Genel Başkan Yarduncısı Şevket Bülent Yahnici, Genel Başkan Devlet Bahçeli'run Başbakan Bülent Ecevit'le hafta sonu göriişmesinde "Başbakan ben olayım, MHP-DSP-DYP hükümeti kuralım. Seçimler Nisan 2003'e kalsın" biçiminde bir öneride bulunmadığını belirtti. Yahnici, yapüğı yazılı açıklamada, söz İconusu haberlerin asılsız ve gerçek dışı olduğunu, görüşmede böyle bir diyaloğun yaşanmadığını kaydetti. Açıklamada, "Sayın Bahçeli'nin lügatında memleket meseleleri üzerinde pazarlık yaparak şahsi veya siyasi çıkar sağlama anlayışı hiçbir zaman olmâmıştır, olmayacaktır da" denildi. Özdüniversfteler sıvftakaUı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Üniversitelerarası komisyonca oluşturulan 'Üniversiteleri Bilimsel Yayın Yönünden Değerlendinne Komisyonu', 2001 yılında üniversitelerde yayımlanan bilimsel yayın sıralamasını açıkladı. Araştırmada, Hacettepe 804, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 498 ve tstanbul Teknik Üniversitesi 447 yayınla ilk üçte yer alırken ilk 20'ye giren tek özel üniversite 180 yayınla 10. olan Bilkent oldu. Tüm üniversitelerde toplam 6728 bilmsel yayının yayımlandığı 2001 yılında öğretim üyesi başına düşen yayın sayısıysa 0.281 oldu. 145 göçmen yafcafandı • AVKARA(ANKA)- Sahi Güvenlik Korrutanlığı, Alaçaö- Karaıbdullah Burnu açıkkrmda "Melisa" adü ABE bandıralı bir yatta, Irak ve Afganistan uyrudu 145 göçmenin yakaandığını bildirdi. Yakaanan göçmenler ile mürstebatm yasal işlenler için Çeşme Limzn'nda adli makmlara teslim edildiği büdnldi. 9'lar DSP'den kopuyor• Olağanüstü kurultay toplanması çağnsına karşılık bulamayan 9 milletvekilin 3 Kasım'da seçim önerisine "evet" diyecekleri ve seçim karan alınmasının ardından da DSP'den istifa edecekleri öğrenildi. TUREYKOSE ANKARA - Olağanüstü ku- rultay toplanması ve solda bir- liğin sağlanması girişjmlerinden sonuç alamayan 9 DSP millet- veJdlinin yann partilerinden is- tifa etmesi bekleniyor. 9 millet- vekilinin 3 Kasım'da seçim öne- risine "evet" diyecekleri ve se- çim karan alınmasının ardından da DSP'den istifa edecekleri bildirildi. DSP Ankara Milletvekili UhıçGürkan, Başbakan Bülent Ecevit'in solda bütünleşme için üstüne düşen tarihsel sorum- luluğu yerine getirmesi gerek- tiğini söyledi. DSP'de uzun süredir parti içi muhalefet yürüten 9 mil- letvekili, olağanüstü kurultay çağnlanndan sonuç alamadı. 9 milletvekili, parti içindeki son girişimlerini de solda birliğin sağlanması için yaptı. Uluç Gürkan, önceki günkü grup toplantısmın basına kapalı bö- lümünde, Başbakan Ecevit'e solda birlik için çağn yaptı. "9'lar adına" konuşan Gür- kan, Ecevit'e "Merkez sokia- ki büyük buluşmayı yaratahm. Boylesi bir buluşmaya öncü- lükedin" diye seslendi. 9 milletvekili, DSP'li olarak son girişimlerini de bugün Ada- let Komisyonu'nda gerçekleş- tirecek. 9"lardan, Adalet Ko- misyonu Başkanı Emin Karaa bugün AB yasalan paketinin görüşüleceği toplantıya baş- kanlık edecek. Karaa, "DSP adına son gö- revini" gerçekleştirirken, bazı konularda değişiklik önergele- ri de verecek. Karaa'nın Alevi-Bektaşi der- neklerinin kapatılmasını ko- laylaştıran düzenlemelerin de- ğişmesi için önerge vermesi bekleniyor. TÎM Genel Kurulu'na akın eden politikacılara soğuk duş: Krizden siyasetçi sorumlutstanbul Haber Ser- visi - Türkıye thracatçı- lar Meclisi'nin (TÎM) Genel Kurulu'nda, poli- tikacılar Türkiye'nin ge- reksinim duyduğu yeni- den yapılanmayı kendi- lerinin sağlayacağını sa- vunup işadamlanndan destek isterken, ihracat- çılaryaşadıklan krizler- den siyasetçileri sorum- lu rutup önlerini göre- memekten yakındılar. TÎM Genel Kurulu, Yeni Bosna'daki Dış Ti- caret Kompleksi'nde ya- pıldı. Genel Kurula tele konferans sistemiyle ka- tılan Başbakan Bülent Ecevit, özverili çabala- nndan dolayı ihracatçılara teşekkür ederek Türki- ye'nin bölge ülkelerine yö- nelik dışsatımında artış ol- duğunu belirtti. İhracat olumlıı Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Tunca Tos- kay da, 1999'dan bu yana sıkıntılı, inişli çıkışlı bir dönem yaşanmasına kar- şın, topluma ve ekonomi- ye moral veren tek şeyin, ihracat rakamlan olduğunu öne sürdü. Bilgisayaryardımıyla, ekra- na tablo ve grafikler yansıta- rak konuşan DYP lideri Tansu Çffler ise işadamlannın sade- ce projelere değil, bunlar ara- sındaki uyuma da bakmalan- nı istedi. "IMPsiz yaşanmaz. Türkiye 33 miryar dolarla, IMPyeen borçhı ülke. Ama biz önce size güveniyoruz" diyen Çiller, seçim yasalannda de- ğişiklik kapsamında, geniş böl- geli, iki turlu ve tercihli sistem önerdi. Çiller, "îktidara getin- ce, nereden buldunu, bu Temı- zel, Mesut Yılmaz yakJasımı- POlitikacılar TÎM'de Türidye'nin gereksinim duyduğu yeniden vapılanma>i kendilerinii] sağla>acağını va\ urıdu. Ecevit de TÎM Genel Kurulu'na tele konferans sistemiyle kankn. nı yok edeceğK" diye konuştu. Eski - yeni terrihi Türkiye'nin bağnazlıkla, ay- dınlık, eskiyle yeni arasında bir tercih yapacağını savunan YTP Genel Başkanı İsmail Cem'i, u tnsanlığın büyük yüriiyüşü- ne,msanmııza,Türidyemizegü- venerek katkı yapabüriz. Türkrve de ancak o za- man vükseBr, şu ya da bu partiye o> vermekle yükseJmez" diye konuş- tu. Cem, devletteki han- tallıktan da yakınarak "36 bakanlı hükümeti, süpermeni getirsek yö- netemez" diye konuştu. AKP Genel Başkan Yar- dımcısı AbduİIab Gül Türkiye'nin yaşadığı ekonomik ve siyasal bu- nalımın, yönetenlerin performansının sonucu olduğunu belirtirken SP Genel Başkan Yardımcı- sı ve îstanbul II Başka- nı Numan Kurtuhnuş, Türkiye'nin son 5 yılını bir olağanüstü dönem man- tığıyla geçirdiğini savun- du. DTP Genel Başkanı Mehmet Ali Bayar önü- müzdeki seçimleri, "esld- nin son, yeninmilk seçnni" olarak nitelerken, TÎM Baş- kanı Oğuz Saücı da, siya- setin yeniden yapılanma ve değişme eğiliminin olma- sı gerekenden çok daha za- yıf olmasından yakındı. Satıcı, "Siyasipartilerin programlanneredeyse birbiri- nin ayıu. Türkrvt'nin arnkkur- tancılara, karizmatik bderiere, mudzecilereve mucizelereihti- yacı yoktur. Sadece vitrini dü- zenlemek amacı üe çok parlak yçniöznderin shasetedavttediJ- mesi de yeterti değildir'' diye konuştu. SAĞ PARTÎLERE ÎTTÎFAK MESAJI Kutan 1dan çağn: Milli güçlerbirieşsin ANKARA (Cumhuriyet djNfar" diye konuştu. Bürosu)- SP Genel Başkanı SP lideri Kutan, seçimde- RecaiKutan, parlamentodı- ki rekabetin "IMF, Dünya şındaki sağ partılere seçim BankaaveKemalDerviş'in öncesi ittifak çağnsı olarak ekonomipolitikasmıdestek- yorumlanan mesajlar gön- fcyen zihnhetflered ekono- derdi. Kutan, "Şuandaiçer- nu>idestekk\öiMiffiGdniş denw(hşardanTürkn«üze- zfluuyetT arasında geçeceği- rindebüvükmıınlaroynjuı- ni savundu. Kutan, "Korku- maktadır. Bu mıınbui boz- nun ecete fa>dası yok, Milli mak için mutJaka nüttı güç- Görüş gümbür gümbür ge- lerbirarayagelmekzoruıı- Byor"görüşünüdile getirdi. 'ORDU BÎZÎM GÖZBEBEĞÎMÎZ' Silahlı Kuvveüersorusu Erdoğan h kızdırdı ANKARA (Cumhuriyet bebeğiınizdir.Onnınunçalıs- Bürosu) - AKP Genel Baş- maalam,yeribeJikiir.Lütfefi kanıRecepTa>>ipErdoğan, busorubnarokAKP'yesor- Newsweek dergisinin "AKP majTn" diye konuştu. iktidara geBrse ordufleara- AKP lideri, ölüm cezası- sında çaûşma kaçınılmaz- mn kaldınlması için anaya- Ğar* yorumuna serttepki gös- sal güvencede ısrarlı olduk- terdi. Soruyu yönelten ga- lannıyuıeleyerek,ABuyum zeteciyi azarlayan Erdoğan, yasalannın genel kurulapa- "Siyasi partüer kendi görev ket halinde gelmesi duru- aianlaruu künse\1e payiaş- munda oylamaya katıl- tnazlar. Otlumuzbiznngöz- mayacaklannı açıkladı. MHP'den AB kitabı İdamın kalkmasiy Öcalan 'a af demektir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP tarafından AB konusunda hazırlanan kitapta, AB yönetiminin "Türkiye'de Kürt azmhk yaratjlması'' anJayışında olduğu, idamın kaldınlmasının Abdullah Ocalan içjn özel af arJamına geleceği belirtildi. MHP lideri Devlet Bahçefi, partisinin Türkiye'nin AB'ye üyeliğine bakışını, "Son Ğelişmeierlşğında Türkiye'nin AB Üyefiği ve MHP, Temd Yaklaşım Biçinümiz ve GörüşJerimiz'" adıyla kitap haline getirdi. Kitapta, şu görüşlere yer verildi: • AB konusunda yanlış bir kampanya yürütülmekte, Türkiye'de AB yandaşlan ve karşıtlan gibi tehlikeli bir cepheleşme yaratılmak istenmektedir. Bu tür bir kamplaşma Türkiye için tehlikeli ve riskli bir durum olacaktır. AB konusunda milli bir yaklaşım geliştirilmeli ve bu konu iç politika malzemesi yapılmamalıdır. • Kopenhag siyasi kriterleri Ulusal Program'dan sonra ortaya çıkmamış, bu kriterlere bu tarihten sonra yeni unsurlar ilave edilmemiştir. Ulusal Program hazırlanırken Kopenhag siyasi kriterleri ne idiyse bugün de odur. • Türkiye'nin devlet yapısımn yeniden tanzimi ve kültürel haklardan başlanarak Kürt asıllı vatandaşlanrman azınlık statüsünün hukuki planda tanınmasının sağlanmasıdır. • Anadil kavTamı iyi değerlendirilmelidir. Özel imkânlarla Kürtçe eğitim talepleri adım adım ilerleyecek, devlet eliyle anadil öğreniminin yasal teminata kavuşturulmasıyla Türkçeden başka dil, lehçe ve agızlara hukuki bir statü tanınmış olacaktır. • Türkiye, Ulusal Program'da idam cezasının kaldınlacağına dair bir taahhütte bulunmamıştır. Böyle bir adım, fiilen Öcalan ve PKK teröristleri için özel af anlamına gelecektir. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] ÎETT Pasomu Kaybettim. Hükümsüzdür. U(ETTtN ERTUĞRUL HAMBURG - Cezaevinden yeni çıkmıştım. 1988'in Ağus- tosu'ydu. Ailecektatile gidecek- tik. Ancak benim önce Tarsus'a gidip askerlikle ilgili bedeli yatı- np, askerlik işlemimi sonuçlan- dırmam gerekiyordu. Ipek ve Reşat Foça'ya gittiler, ben de Tarsus'a gidip oradan onlara ka- tılacaktım. Evdeki hesap çarşıya uyma- dı. Askerlik şubesinden işlemle- rim bitince hakkımdaki bir ara- ma kararı gerekçe gösterilerek Tarsus Emniyeti'ne teslim edil- dim. Al başına belayı... Ceza- evinden çıka/ı iki gün olmuştu ve ben yeniden gözaltındayım. Üs- telik iki yıldır hapisteydim. Eğer aranıyprsam yerim yurdum bel- liydi. Ülkemin cezaevlerindey- dim. Sonunda neden arandığım belli oldu. 1969 yılında Tarsus Yüksek Tahsil Tatebe Cemiyeti Başkanı iken dağıttığımız bir bil- diri nedeniyle hakkımda bir so- ruşturma açılmıştı. Aradan tam 19 sene geçtikten sonra şimdi benden bunun hesabını soru- yoriardı. Bu arada 1974 Af Ka- nunu çıkmış, suç olduğu iddia edilen eylemin verilebilecek ce- Hamburg Sokaklannda... zası zaman aşımına uğramıstı. Bunlann hiçbirisi Tarsus polisi için önemli değildi. Gözümü bağlayıp Tarsus'un Ağustos sıcağında bir hücreye kapattılar. Yıllarca cezaevinde yatmıştım ama kendi kentimde yapılanlar hepsinden daha çok canımı sıkmıştı. Yıllar sonra şeh- rime gelmiş ve böylesine bir mu- ameleyle karşılaşmıştım. Birkaç günlük saçma sapan bir soruş- turma ve araştırmadan sonra serbest kaldım, Foça'nın yolu- nu tuttum. • • • Tatilden döndüktün sonraAl- man Konsolosluğu'ndan tele- fon ettiler, bana bir mektup ve- receklerini söylediler. 0 zaman hiç Almanca bilmediğim için mektubu A/manca bilen bir ar- kadaşıma tercüme ettirdim. Mektup, dönemin sosyal-de- mokrat Hamburg Başbakanı Klaus Von Donanyhi'den geli- yordu. Hamburg Senatosu tara- fından kurulan, "Baskı Altında- ki Siyasiler İçin Hamburg Vak- fı" beni biryıllığına Hamburg'da ağırlamak için davet ediyordu. Yıl 1988.0 dönemde bızim gi- bi insanlann pasaport alması, yurtdışına çıkması kolay değil- di. Bu nedenle Vakıf yönetimi- ne, eğer pasaport alabilirsem eşim ve oğlumla birlikte gelmek istediğimi söyledim. Vakıf, bu talebimi kabul erti. Tam iki yıllık uzun bir uğraştan sonra pasa- port alabildim. O güne kadar hiç görmediğimiz bir kente ailecek gelmiş olduk. Hamburg'da iki yıl kaldık. 12 Eylül döneminde ülkesini terk etmek zorunda bırakılan siyasi mültecilerle burada yeniden kar- şılaştık. Bir kısmı eski arkadaşım- dı, birkısmını Hamburg'da tanı- dım. Bütün bunlan neden anlattım. Ben bu yazıyı Hamburg'dan ya- zıyorum. Bir toplantı için geldi- ğim Bremen'den bir günlüğüne Hamburg'ageçtim. Hamburg'da dostlarım var. Geçenlerde SHP'nin kuruluşuna katılan Ada- nalı berberBehçetA/gan Ham- burg'da. önce ona uğradım. Da- ha sonra 1968'li arkadaşlarım Demir Küçükaydın ve Irfan Cüre'yi aradım. Demir de, Irfan da Türk/ye'ye gelemiyorlar. Onlarla 12 Mart cezaevlerinde birtikte yatmıştık. 12 Eylül'de detutuklandılar, ben de. Sonunda soluğu yurtdışın- da almışlardı. Biz geldiğimizde onlar Hamburg'daydı. Biz dön- dük onlar kaldılar. Bu nedenle Hamburg'ayakınbiryeregider- sem onlan görmek isterim. Türkiye'yi özlemişlerdi, gelip görmek istiyorlardı. Uzun uzun "Ne olacak bu memleketin ha- //"ni konuştuk. Sonra Profesör Süleyman Ergün'e ve eşi Hüs- niye'ye telefon ettim. Süleyman önemli bir kanser araştırma pro- jesinin başındaydı. Dünya ça- pında önemli bir bilim insanı ol- muştu. O da yıllardtr Türkiye'ye gelmek istiyordu. ••• Hamburg, benim için uzun ce- zaevi yıllarından sonra bir din- lenme ve kendime gelme olana- ğı yaratmıştı. Islamiyet üzerine araştırmamı bu kentte de sürdür- müştüm. YıllardırTürkiye'ye ge- lemeyen ülke özlemi çeken si- yasi mültecileri burada görmüş ve yaban ellerde yaşamanın ne demek olduğuna burada tanık- lık etmiştim. 1992 yılında Türkiye'ye dön- düm ve Cumhuriyet'te çalışma- ya başladım. Benim için iki yıl- lık kesintiden sonra Türkiye ye- niden başlamıştı. Birkısım arka- daşım artık Hamburg'dayaşıyor. Altona'da Hülya'yı gördüm, Oya'yı aradım bulamadım. Aradan tam on yıl geçmişti. Ir- fan ve Demir'le konuştuktan son- ra Elbe Nehri'nin kıyısına doğru yürüdüm. Türkiye, AB'ye gireme- yecekti, gelişmeler onu göste- riyordu. frfan, Demir ve Süley- man Türkiye'ye nezaman gele- bJlirierdi? Türkiye'ye demokra- si ne zaman gelebilirdi? ••• Elbe Nehri Atlas Okyanusu'na dökülüyordu. Dalıp gitmişim... Bir gemi düdüğüyle kendime geldim. Yağmurlu ve karanlık bir kent olarak aklımda kalan Ham- burg'da o gün güneş ortalığı ka- sıp kavuruyordu. ERGtN YILDIZOGLU Enerji Jeopolitiği Üzerine Bir Not Dünya petrol re2ervlerini gösteren herhangi bir ha- ritaya bakınca, uzun dönemli rezervlerin hepsinin Avrasya ve Ortadoğu'da olduğu görülür. Uluslara- rası ilişkilere bakınca da son yıllarda, özellikle Do- ğu Bloku'nun çökmesinden sonra, hep enerji kay- naklanyla ilgili ülkelerin öne çıktığını görüyoruz: Irak, Iran, Rusya, Venezüella, Çin ve Filipinler'in Spratly adaları, Endonezya'nın Aceh ve Doğu Timor böl- geleri, Afganistan... Uluslararası ilişkilerin dinamiklerini, enerji kay- naklan üzerindeki rekabet gibi tek bir değişkenle açık- lamaya kalkmak hatalı olur şüphesiz. Ancak en ge- nel verilere şöyle kaba bir bakış bile, önümüzdeki 20-30 yıl içinde hem genel uluslararası ilişkiler ala- nında hem de ABD dış politikasının öncelikler lis- tesi içinde enerji jeopolitiğinin ağırlığının giderek artacağını gösteriyor. Kimi önemli trendler Stratejik olarak en önemli enerji kaynaklan önce petrol, sonra da doğalgaz. Stratejik ve Uluslarara- sı Çalışmalar Merkezi (CSIS), Enerji Programı Di- rektörü E. Ebel'e göre dünya petrolünün gelece- ğini kavrayabilmek için bugünkü üretim paylarına değil, bilinen rezervlere bakmak gerekiyor (Open Fo- rum, 30/05/2002). Bu açıdan bakınca da yalnızca uzun dönemli rezervlerin Avrasya ve Ortadoğu'da olduğunu (Dr. James Hayes-Bohanan. Vvbrld Energy Transitions, 24 Ocak 2002) değil, toplam re- zervlerin yüzde 70'inin de SuudıArabistan, Iran, Irak ve fîusya'nın elinde olduğunu görürüz. (Ebel, age) Diğertaraftan, CSIS'ın hazırladığı bir enerji trend- leri raporu {Energy Outlook 2020) 2020'de geliş- mekte olan ülkelerin enerji tüketimlerinin gelişmiş ülkelerin tüketimini aşacağını, Avrupa'nın Körfez petrollerine bağımlılığının süreceğini, Asya'nın Kör- fez petrollenne bağımlılığının belirgin bir biçimde ar- tacağını, ABD'nin petrol ithalatının artacağını sap- tıyor. CSIS raporu, doğalgazın en hızlı gelişen ener- ji kaynağı olduğuna işaret ettikten sonra, ABD'nin doğalgaz ithalatının giderek artmakta, Avrupa'nın da doğalgaz ithalatının yüzde 26'sının Rusya'dan yapılmakta olduğunu saptıyor. Rusya tüm dünya- nın doğalgaz rezervlerinin yüzde 32'sinesahip. Rus- ya'yı yüzde 15'le Iran izliyor. (BP Statistical Revi- ew of VVorid Energy, Haziran 2001) Enerji kaynaklarının genel durumuna gelince, bunlar sonlu kaynaklar olmalanna rağmen öyle he- men bitecek gibi değiller. 1998'de Dünya Enerji Kongresi 17. Oturumu'na sunulan bir tebliğe bakı- lırsa, kesin olarak bilinen petrol ve gaz rezervleri, bugünkü tüketim hızıyla, en azından sırasıyla 45 ve 43 yıl daha kullanılabılir durumda olacaklar. Olası rezervlerin ömrü ise çok daha uzun: 114 ve 200 yıl. Bunlar nispeten olumlu haberier. Bu açıdan gün- demde, henüz birenerji krizi olmadığı sonucuna ula- şabiliriz. Üstelik, CSIS yönetim kurulundan Prof. We- idenbaum'un işaret ettiği gibi, rezerv öngörüleri teknolojık düzeye bağlı, teknoloji ilerledikçe öngö- rüler de büyüyor. (VVorid Energy Geopolitics, 2001) Ve jeopolrtik Böyle bir zemin üzerinde, üç önemli etken önü- müzdeki dönemde enerji jeopolitiğinin bileşenleri- ni belirieyecek gibi duruyor. Birincisi bir hegemon- yacı güç olarak, ABD'nin geleneksel enerji politi- kası, ikincisi önümüzdeki dönemi algılayış biçimi. Üçüncüsü de kapasite sorunu. Brooking Revi- evv'nün enerji ve çevre konulu son sayısındaki Shib- ley Telhami imzalı bir araştırma yazısına göre ge- çenlerde üzerinden gizlilik kaldırılan bazı ABD dış politika belgeleri, daha 1950'lerde bu ülkenin ener- ji dış politikasını, petrolün akışının sürekliliğini sağ- lamak üzerine değil, gerektiğinde kaynaklan baş- kalannın kullanmasını engellemek üzerine kurduğu- nu gösteriyor. Bugün de geçerii olan bu yaklaşım açısından, Ortadoğu'da Iran ve Irak'ın enerji kay- naklan üzerindeki etkileri, ABD yönetimi açısından büyük birsorun oluşturuyor. ABD'nin Venezuela'da- ki Chavez yönetiminden rahatsızlığı, Kosova pet- rol boru hattı güzergâhına, Afganistan petrol boru hattı projesine, Kafkasya-Hazar Denizi havzasına yakın ilgisi, önemli bir doğalgaz alanı olan Spratley adası yakınında Filipinler'e yerleşmeye başlaması, halen Exxon Mobil'in gaz ve petrol çıkardığı Aceh bölgesindeki çatşmalan kullanarak, dünyanın en bü- yük likid gaz ihracatçısı olan Endonezya'nın (Chris- tian Science Monitor, 9/03/01) ordusuyla ilişkileri- ni geliştirmekte olması (Stratfor) kolaylıkla anlaşı- labilir. ABD, 2020 dönemine bakınca, hem kendi- sinin hem de dünyanın petrol ve doğalgaz gerek- sinimi artarken, kaynakların istikrarsız ve ABD'ye o kadar da dostça bakmayan kimi ülkelerin elinde yo- ğunlaşmakta olduğunu saptıyor. Nihayet ABD'nin dış politikada en etkin "Think-Tank" kuruluşu Co- uncil on Foreign Relations'un geçen sene, Baker Institute for Public Policy ile birtikte hazırladığı Strategic Energy Policy başlıkJı rapor, dünyada bir kapasite yetmezliği sorunu olduğunu, yeni kapasitenin ise rezervlerin olduğu bölgelerdeki siyasi istikrarsızlıklardan dolayı ya da bunlar kamu işletmeleri olduğu için, yaratılamadığını saptıyor ve ABD'nin bir enerji krizi tehlikesiyle karşı karşıya ol- duğunu ileri sürüyor. Toparlamaya çalışırsam, 1989'dan sonra tek süper güç haline gelen ABD, dış politikasını, bir başka hegemonik gücün yükselmesini engellemek amacına bağlı olarak inşa etti (Bkz: 1997 ve 2001 dört yıllık savunma değerlendirme raporian). ABD'nin 11 Eylül'den sonra hızlanan askeri yayılmacılık ref- leksi, bu ülkenin tüm petrol kaynaklannı veyollannı bir "imparatorluğun" hinterlandı içine katmaya çalıştığını gösteriyor. önümüzde açılmaya başlayan dönemin enerji jeopolitiği de bu basıncın attinda şekil- leniyor. TEMA TEMA VAKFI ÇELENK BAĞIŞ HATTI Vefat, nikâh, açılış gibi özel günlerde sevdilderiniz adına fidan diktirebilirsiniz. İStanbUl Tel: 0 212 284 80 00 İzmir Tel: 0 232 464 58 68 Ankara Tel: 0 312 419 73 02
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle