19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2002 CUMARTESİ HABERLER Harb-fe'ten Cem'ejırotesto • 4MC4RA (ANTCA) - Tûrk Hart-tş Sendikası, yeri ohışımun liJeri İsmail CeTi'in ilıyseri gezisinde senditanın Kaysen Şıbe Baslcanı Mustafa Cztürk" iLn soru sonnasınu konırıalarca engellenrresini, yazıh bir açıklanayla protesto etti. Tûrk Haıb-Is MYK tarafından yapılan açıklamadı, Ceırf in Kayseri"deld basn toplantısını seruücanın şube bmasında yaptığına cikkat <ekildi. Cem'in konu^masının tamamlannasınır ardından Şube Başkanı Öztürk'ün soru sermak için konuşmasına başladığı sxada korumalar tarafn»ian zor kullanıarak salon dışına çıkanldıgı belirtilen açıklamada, "Çağdaşlıgı öne çıkarmak dütşüncesinde olanJar, bir sivil lcplum örgütü başkanını susturarak ne kadar çağdaş oldukJannı göstermişlerdir. Bütün kesimJeri kucaklayacaklannı açıklayanlar, dahailk günden sözlerinin altında kalmışlardır" denildi. Zam enflasyona bağlanıyop • ANKARA (AA> - Köprü ve otoyol zamlan enflasyona baglanıyor. EdiniJen bilgıye göre, Tüketici derneklerinin itirazi dikkate ahnarak köprü ve otoyol zannlan, bundan böyle yıllık tüketici fiyat endeksi (TÜFE) baz alınarak arttınlacak. Karayollan GeneJ Müdürlüğü tarafından bu yönde çalışmanın tamamlanmasından sonra, karayollannın yapım, bakım ve işletme maliyet hesaplan da dikkate alınarak, TÜFE baz alınarak yapılacak yeni köprü ve otoyol geçiş tarifesınin, önümüzdeki günlerde belirlenmesi bekleniyor. TÜFE bazında bir yıllık artışın dikkate ahnması halinde, önceki tarife üzerinden yapılacak köprü otoyol geçiş zammının yüzde 50 civannda olması öngörülüyor. TÜPk-lş 50 yaşında • ANKARA (AA) - Türkiye Işçi Sendikalan Konfederasyonu'nun (Türk-îş) 50'nci kuruluş yıldönümü, 31 Temmuz'da Ankara'da düzenlenecek törenle kutlanacak. Kutlama etkinlikleri çerçevesinde, 31 Temmuz 1952 tarihinde kurulan Türk-Iş'te bugüne dek yönetim kurulu görevinde bulunan sendikacılar ile konfederasyona bağlı sendikalarda genel Başkanhk görevini üstlenmiş olanlara, Türk-Iş Genel Başkanı Bayram Meral ve yönetim kurulu üyeleri tarafindan gümüş plaket verilecek, gümüş Türk- îş rozeti takılacak. Türkiye TUPU' • fcSTANBUL(AA)- Yeniden Müdafaa-i Hukuk Hareketi Derneği'nin, gençler için düzenlediği "Türkiye Tunı" başladı. "Vatanı yeniden keşfetme" amacıyla organize edilen Anadolu gezisi kapsamında, 5 genç öğretmen Haydarpaşa Gan'ndan Kütahya'ya, 6 üniversite öğrencisi de Ankara'ya uğurlandı. Gruplann, 1 ay boyunca 15 ayn şebıi dolaşacaklan gezi sonunda yapılacak yanşmada, gördükleri yerleri en iyi anlatan gençlere çeşitli ödüller verilecek. Ecevit'in yeni prenslerinden Devlet Bakanı Tayfim İçli, yeni oluşumu topa tuttu İçimizdenvurulduk• "fstifalar bizim tek yumruk olmamıza yol açtı" diyen Tayfiın Içli, beklemedikleri isimlerin aynlışlannın ise kendilerini üzdüğünü ifade etti. Yeni oluşumun liderleri Hüsamettin Özkan ve tsmail Cem'e ağır eleştiriler yönelten Içli, "Ideolojileri bile yok. Eğer bir partinin ideolojisi yoksa o parti dostlar kulübüne dönüşür" dedi. EBRU TOKTAR ANKARA - Başbakan Büknt Ece- vit'in rahatsızhğı sonrasında DSP'de öne çıkan isimlerden biri olan "Rah- şan Ecevit'in prenslerinden" yeni Dev- let Bakanı Tayfiın İçH. yeni oluşuma, DSP'deki 9 muhalıfe ve Hüsamettin Ozkan'a sert eleştiriler yöneltti. DSP'den art arda istifalann "çok önceden plan- lanmış organize bir kundaklama hare- keti" oldugunu savunan Içli, "yeni olu- şumun" da kısa bir süre sonra bölüne- bileceğıni iddia etti. Içli, yeni oluşumun siyasi ideolojisini belirleyemediğini belirterek "Bir gün 'Sosyal demokra- si ekseninde olacağız", ertesi gûn 'Sol bir parti olmayacağız' diyorlar. Sosyal demokrasinin solobnadığmı mı iddia edi- yoriar? Türbanı da siyasi araç olarak kuflanmaya başiadılar. Demek ki daha önce takryye yapıyorlardı" eleştirisini yaptı. Içli, Başbakan Ecevit'in "Siyasette duygusaDıkolmaz" sözlerine atıfta bu- lunduktan sonra DSP'deki "kundak- lanma olayııun" kendılen açısından sürpriz obnadığını, ancak "ban arka- daşlann beklenmedik istifalaruun ken- dilerini çok üzdüğünü'" söyledı. Öz- kan'ı işaretederek "Şimditekyumruk olduk. Kaybımız yok. Moralimiz iyi. Çünkü halktan da örgütümüzden de çok büyük destek görüyoruz. Dahaçokgüç- leneceğiz, daha çok direneceğiz. Hiç konduramadığımız isûnler vanh. Anıa baa kişiler var ki onlann aynlması en çok beni sevindirdi!" dedi. Içli 'nin istifalann ardından yaşanan süreçle ilgili bazı görüşleri şöyle: Yeni oluşum: İsmail Cem diyorki, "Sosyal demok- rasi ekseninde bir partiyiz". Sonra ls- temihan Talay. "Sol bir parti kurma- yacağtz. Kendi kimliklerimizin dışında ideolojide değil, programda buluşaca- ğc" diyor. Yani sosyal demokrasinin sol olmadığını mı ifade ediyorlar? Daha ku- rulma aşamasında aralannda çatışma var. Böyle birliktelilder bölünmeye ne- den olur. Ideolojik anlamda DSP'den neden aynldıklannı da söyleyemiyor- lar. Eger bir partinin ideolojisi yoksa o parti dostlar kulübüne dönüşür. Bu oluşumyeni degil ki... 3.5 yıl baş- bakan yardımcısı, bakan, Meclis baş- kanvekıli, idare amiri ve Plan Bütçe Komisyonu başkanı olarak görev aldı- lar. O zaman neden DSP'ye ve hükü- met icraatlanna yönelik eleştirilerini söylemedıler? Hükümetin sorun çözü- cüsü, çimentosu, gölge başbakanı de- nen kişi neden eleştırilermi daha önce yapmadı? DTP, makul çoğunluk diyor, bunlar çağdaş çoğunluk diyor. Bu söylemler tutmaz, sözcüklerin başına "çağdaş" sıfatlan eklenerek çağdaş olunmaz. Bir siyasi parti, ilkeli-tutarlı olursa çoğun- luğa hitap edebilir. İsmail Cem: 5 yıldır Dışişleri Bakanı olan îsma- il Cem yeni bir isim mi? Ama kendini öyle lanse ediyor. Oysa önce SHP"de Erdaltnönü'ye karşı savaşmıştı. O sa- Devlet Bakanı İçli. "Hiç konduramadığımız isimler vanh. Bazı Idşiler var Id onlann aynlması en çok beni sevindirdi" diyor. (Fotoğraf: KEREM GEZER) Türbanı kullanacaklar Yeni oluşumculan türbanı kullanmakla suçlayan Içli, bu konuda da şunlan söyledi: "Târbanı sorun yapmayacağız'' diyorlar. Oysa türban siyasi bir simge. DSP, inançlara saygılı bir parti. Başörtüsü ile sorunu olmadı. Şimdi inançlı kesimlerin oyunu almak için böyle vaşı kaybedince CHP'ye geçti. Baykal ile yan yana oldu. 1995 "te DSP'ye geç- ti. Yani yeni bir kimlik değil siyasi ta- rihimizde. DSP'de çok etkin oldu ve isim yaph. DSP'nln kundaklanmasi: Türkiye'de son dönemde yaşananlar, siyasi parti tarihinde incelenmesi ge- reken çok müthiş bir örnek. Siyaset bi- limcileri bunu büyüteç altına almalı. Neden sadece bize, DSP'ye böyle bir saldırıda bulunuyorlar? DSP parla- mento çalışmalannda yüzde 90 oran- la en çok çalışan partiydi. DSP hak- kında şaibeli hiçbir iddia yoktu. Peki o zaman neden DSP, saf dışı bırakıl- mak isteniyor? Ecevit'i çok seven, göklere çıkaran birçok yazar, şimdi terbiye sınırlannı aşan iddialarda bu- lunuyor. Peki Sayuı Ecevit, bu rahat- • Hüsamettin Özkan'ın Başbakan'ı yanlış yönlendirip bilgilendirdiğini savunan İçli, Genel Kunıl'a gelen yasa tasansı metinlerinde bilgileri dışında eklemeler yapıldığını da ileri sürdü. İçli, Özkan'ı idam ve kültürel haklar konusunda diğer partilerle yapılan görüşmeleri sabote etmek ve kendileri dışında pazarlıklar yapmakla da suçladı. nlanlara zehir zemberek açıklama ya- panlar, sonra ayrılıyor. Bir bakan arka- daşımız Ecevit'e yönelik saldınya tep- ki gösteriyor, ertesi gün "Beni Engizis- yon mahkemesine çıkardılar" diyor. DSP İİ 9'lar: Olağanüstü kurultayı zamanlama açı- sından uygun bulmuyoruz. Bu arka- daşlar, yönetımın değişmesini istiyor- lar, ama aslında kendılerinin varlık ne- deni olan iradeye eleştın yöneltiyor- lar. Bu haksızlık! Oysa bu yapı, bu ör- güt DSP'yi solun ve Türkiye'nın birin- ci partisi yaptı! Tam DSP'ninçökertil- diği, kundaklandığı birdönemde, 3 Ka- sım'da erken seçim karan alınan bir dönemde kurultay istiyorlar. Biz dışa karşı mı, içe karşı mı mücadele edece- ğiz? Çünkü kurultay sürecinde kırgın- lık ve küskünlük yaratacak mücadele ortamı oluşur. Bu durumda nasıl seçi- me gireceğiz? Seçim 2004 Nisan'da yapılsa, zaten partide yeniden yapılan- ma olacak, kurultay olacaktı. DSP, öy- le bir kundaklanma ve darbe hareketi- ne maruz kaldı ki, ancak sa\Tinma du- rumuna geçebıldik. Yani eviniz alttan kundaklanmış, siz yatak odası takımı- nı veya çalışma odasını değiştirmeye kalkıyorsunuz! Ama bu arkadaşlar, se- çime kadar sabrederse, zaten kurultay süreci olacak. Hüsamettin Özkan: "Benden sonra gelen istifalar, benim üıishatifîm dışında" diyor. Ama bu ha- reketın çok önceden başladığı son de- meçlerle ortaya çıkıyor. Nitekim isma- il Cem, "Ben genel başkan oldum ama, benden büyük başkan Sayuı Özkan" di- yor. Bu da hareketin önceden başladı- ğını ortaya koyuyor. Başbakan birçok yasa sonrasında "İçime sindiremijo- rum" dedi. Örneğin RTÜK Yasası'nda bunu söyledi. Çünkü Başbakan kuşa- tılmıştı, yanlış yönlendınliyor ve bil- gilendiriliyordu. Genel Kurul'a gelen yasa tasansı metinlerine bilgimiz dışın- da eklemeler yapılıyordu! Özkan-Ecevit soğukluğu konusun- da yorum yapmak bana düşmez. Baş- bakan'ın söylediği bir laf vardır, "Du- yulmasını istemediğim bir şe\i akhm- dandahigeçirmem". Başbakan söylen- mesi gereken bir şey varsa, hiç çekin- meden herkese söylerdi. İdam, kültürel haklar gibi AB yasa- lannın TBNtM'den çıkanlması için par- tilerle 10-15 gün süren temasımız var- dı. Partilerle anlaşıyorduk, sonra aynı partiler, bazı koşullar ileri sürmeye baş- ladı. Anladık ki görüşmelerimiz sabo- te edilmiş! Bizim dışımızda pazarhk- lar yapılmış! Bu konuda gazetelerde çıkan haberler de tekzip edilmedi! Bun- lann hepsi bir soru işareti! DSP'yi bölme çabasını, işte bunu anlamaİc mümkün değil. Kendi içi- mizden vurulduk! Oysa bu konuda çözüme ulaşılsaydı, erken seçim süre- cinegirmeyecektik. Başbakan'a "Ge- Kn birtikte çeküelim" demiş. Bu bir spor kulubü mü! Neden birlikte çeki- lecekler? DSP'ye saldıranlar, Ecevit'in Kıbns. Irak politikasından mı rahatsız oldular? yapıyorlar. O zaman DSP'de takıyye yaptılar. Merve Kavakçı. TBMM'de türbanla yemin etmeye çalışırken. gösterdikleri tepki demek ki aldatmacaymış, inanmadıklan halde takıyye yapmışlar. Oysa siyasi bir simgenin politika aracı yapılması demokrasiye saldın. sızlığına rağmen neden direndi, ne- den direniyor? Neden direndiğıni ka- muoyu bugünlerde ve gelecekte daha iyi takdir edecektir. Bunun yanıtı ül- ke sevgisi! Türkiye'nin ıçindeki ve çevresindeki gelişmelen öngörebıl- mesi. DSP geçmişte de böyle olaylar ya- şadı. 7 milletvekili ile geldi, 3 millet- vekiline düştü, sonra 70 küsur millet- vekili ile geldi, sonra birçok istifalar, ihraçlar oldu. Sonra Türkiye 'nin birin- ci partisi oldu. Aslında bu istifalar bi- zim tek yumruk olmamıza yol açtı. O dönemde bazı kişilerin içimizde bu- lunmasından dolayı tepkı gösterenler, sanıyorum DSP'yi daha iyi tahlil ede- cekler. Şuna üzülüyoruz: Hiç beklemediği- miz arkadaşlanmız aynlıyor. 9 kaduı milletvekili Ecevıt'e destek mesajı ve- riyor, sonra istifa ediyor. Partiden ay- Sema Pişkinsüt, ekonomik durumun baş sorumlulanndan birinin Özkan olduğunu savundu Cem'e yalaşüraıınyorııın TÜREYKÖSE ANKARA - Toplumcu De- mokratik Parti (TDP) Genel Başkanı Sema Pişkinsüt, tt Ye- ni oluşunıda ilke ve etik yok. Saym Ecevit'in fîziksel rahat- sıznğı nedeniyle sıkmüh olduğu günlerde, bir kez daha miDet- vekili olabilmek için ortaya çık- ülar" dedi. Yeni oluşumun ön- derlerinden Hüsamettin Öz- kan'ın "ne demokrat, ne de sol- cu" olduğunu vıu-gulayan Piş- kinsüt, "Ozkan'la birtikte olu- şunuCem'eyakışOranııyorum'' görüşünü dile getirdi. Pişkinsüt, hükümetin düşürülmesi giri- şimlerine destek vermeyecek- lerini de söyledi. DSP kurultayında konuşma- sı engellenen ve oğlu tartakla- nan Sema Pişkinsüt, partiden koparak TDP'yi kurmuştu. Ye- ni oluşumcularla "asla birtik- te olamayacaklarnu" vurgula- yan Pişkinsüt, "Kurultayda, Cem dahil herkes ifade ve dü- yorlar? tnandıncı olamazlar" dedi. Pişkinsüt, şu değerlen- dirmeleri yaptı: "Saym Ecevit'in fiziksel ra- hatsızhğı nedeniyle en sıkmtıh olduğu günlerde, sadece bir kez Özkan, yülarca el altuıdan hü- kümeti yönetnıedi mi. başba- kanhk yeddsini kullanmadı mı? Bugünkü ekonomikdurumun, geKnen noktaıun baş sorumlu- lanndan biri değil midir? Hü- • Yeni oluşumda ilke ve etik olmadığını ileri süren TDP Genel Başkanı Pişkinsüt, " Yıllarca kendilerine sunulan iktidarı kullandılar, partilerine dönük hiçbir uyanda bulunmadılar. DSP'de ne yaptılar ki, şimdi 'yeni' diye ortaya çıkacak hakkı kendilerinde bulabiliyorlar?" dedi. şjinceoıgürlüğüne karşı oyknJ- landı. Şimdi yeni oluşumcular- la beraber olan MiUiEğitim Ba- kanı da Küfrür Bakanı da Hü- samettin Özkan da komışma- mam yönündeoykuDandL Şim- di hangi demokrasiden söz edi- daha mflTefvekiK seçflebflme te- laşına düşenler yeni oluşum di- ye ortaya çıktılar. Yıllarca Ece- vit'le birtikte hükümet içinde yapılan bütün uygulamalar. programlar ve eylemlerden bu kişiler sorumhıdur. Hüsamettin samettin Özkan ne demokrat- nr ne de solcudur. Saym Cem'in daha önce sola yapoğı katküa- n değerlendirmek lazna Ancak şimdi Özkan la birlikte oluşu- nu Cem'e yakışbramıyorum." Yeni oluşumun a etikveilke" sorunlan olduğunu savunan Pişkinsüt, sözlerini şöyle sür- dürdü: "Çıkar üişkilerine dayah.ye- niden seçilme istegi çe\Tesinde toparianan bir gnıp. Cem, yıl- larcaparti rozeüyledolaşu. Yüz- de 22'Jerdeki parti, jüzde 2- 3'lere düştü. Bunlara sesini ÇH kardı mı? Hangi uyanda bulun- du? Ne afta, ne vergide, hiçbir önemli konuda sesini çıkarma- dı. Yıllarca kendilerine sunu- lan iktidan kullandılar.partile- rine dönük hiçbir uyanda bu- lunmadılar. Cem, Dışişleri'ni de kendi özel uğraşısı gibi gör- dü. Şimdi,yeni oluşum diye or- taya çıkmalan hiç inandıncı değil. DSP'de ne yaptılar ki, 'yeni' diyeortaya çıkacak hak- kı kendilerinde bulabiliyorlar?'' CUMARTESİ YAZELARI ATAOL BEHRAMOĞLU Ece Ayhan'ı Anarken... Ece Ayhan'ı anmak beni 1960'lann ve yirmili yaş- larımın ilk yıllarına. o yılların Ankarası'na ve Bur- sası'na götürüyor... Bu anış, onunla sanıyorum ki hepsi Istanbul'da ve bir elin parmaklarını geçme- yecek sayıdaki karşılaşmalarımızla ilgili değil... Bende çok iz bırakan karşılaşmamız, yanlış anım- samıyorsam eğer 1969 ya da 70'te, "Genç Şair- ler Savaş Açıyor" başlığıyla Ant dergisinde yayım- lanan çıkışımızdan sonra, Ismet Özel ve benim Is- tanbul Aksaray'daTÖSsalonundakişiirdinletimi- ze gelişi ve bizi izlemesıdir... Bu belki daha da ön- ceki bir tarihteydi. iyi anımsayamıyorum... Fakat çok iyi anımsadığım, oraya sıradan bir izleyici gi- bi gelip bizi izlemesi, ayrılırken de bir sonraki ku- şağın kendi kuşağına "savaş" açan "öncü" şair- lerine destekleyicı sözler söylemesi ya da oradan bizlerde sıcak duygular bırakarak ayrılmış olma- sıdır... Bir başka anım, yine Istanbul'da, bir arka- daşının evindeki odasındadır... Belli belirsiz anım- sadığımca Boğaz'ın Avrupa yakasında bir ev, yaz mevsimı, dağınıkça bir bekâr odası, sigara üstü- ne sigara yakan bir Ece Ayhan... Hangi yıllardı, ni- ye oradaydım, neler konuştuk, başka kimler var- dı, anımsayamıyorum. Ama iyi anımsadığım, onun canlı, atak, azıcık müstehzı, ama hep kibar, hep bir şeylerin peşinde, bir şeyierı araştıran, bir şey- lerin beklentisindeki tedırgin kişiliğidir... "Ikinci Ye- ni" şairleri içinde şiirleri belki en az benzeşen iki şair de olsalar, bu kişiliği en çok Turgut Uyar'ın kişiliğine yakın bulurdum... • • • Az sayıdaki karşılaşmalarımızın sıcak izlenimle- rine karşın ölümü, beni şiirlerinin tadına ilk kez var- dığım yıllara; sözünü ettiğım. Ece Ayhan'la henüz kişisel olarak karşılaşmamış olduğumuz döneme götürdü...Aklımda*M/srây/m"dendizelerleUlus'ta- ki postaneden Kızılay'a doğru yürüdüğüm birgü- nü çok iyi anımsıyorum... Dizeler şu anda da ez- berimdedir: "Kaçtığı bilinmeyen birülkesinde cin- lerpadişahının, biryeniyetme. Değiştirmiştiradı- nı, saçlarmı kazıtmıştır. Soğuk bir tabanca yastı- ğının altında, uyuyabilir ancak. Bir yelek giymiş- tir dimi; kuşbilime çalışır, omuzunda simruğ ku- şu, eskiden ötermiş..." Şiirin sonraki dizelerini de yine ezberimden çıkarabilirim... Bir tehlıkeye yas- lanan, ming izleyicilere yakalanan. uzun kirpikleri bir kılıçla kesilen, eklemleri kırılan, ziftle bogulan, damgalanan, ölümü büyük biralınla, alkışlayarak karşılayan, unutmabenı mavisinden biryelkenliye binen, saçlarmı uzatan, yalnızlığı seven o yeniyet- me kimdir? Hamsin yellerinin estıği mısrâyim ne- resi? Daha da öte, bütün bunlar ne demek? Ara- dan şunca yıl geçtikten sonra bu gün, şu anda da veözlemle biliyorum ki. o "yeniyetme" bizdık, biz- lerdik... "Bir Gün Mutlaka"y\, "Partizan"\ yazmış ya da yazacak olan şairler ve aynı genç kuşağın başka şairleri, kuşakdaşları... • • • Yayım tarihi 1965olan "BakışsızBirKediKara"da beni derinliğine etkilemiş bir başka şiir, kitaba adı- nı veren şiirdir... O şiirdekı derin melankoli ve ka- rabasan ortamı; şiirimizde belki de örneği bulun- mayan kişiler- nesneler- mekânlar, mecazlardün- yası, benim yüreğimde ve şiirimde de, bir yerler- de hep saklı duruyor: "Gelir bir dalgın cambaz. Geç saatlerin denizinden. Üfler lambayı. Uzanır ağla- dığım yanıma. Danyalyalvaç için. Aşağıda birkör kadın. Hısım. Sayıklar bir dilde bilmediğim. Göğ- sünde aÇjir bir kelebek. İçinde kırık çekmeceler. Içkiiçer Uzünç Teyze tavanarasında. Işlergergef. Insancıl okullardan kovgun. Geçer sokaktan ba- kışsız bir Kedi Kara. Çuvalında yeni ölmüş bir ço- cuk. Kanatlan sığmamış. Bağırır Eskici Dede. Bir korsan gemisi! Girmiş körfeze." • • • Ikinci Yeni'yle "savaş"ımızda "karşı" tarafın bi- ze yönelttiği belki de en özlü eleştiri Ece Ayhan'dan- dır: "Biranayasa değişikliğinin şiiri neden değiş- tirmesi gerektiğini anlamıyorum." Bence tartış- manın düğümlendiği nokta da tam olarak burası- dır... Söz konusu olan, "bir anayasa değişikli- ği"nöen daha fazla bir şeydi. Bununla birlikte bu- günkü düşüncem, (Ece Ayhan'ın sözünü ettiği 1960 dönüşümü ve anayasasının ve daha da ge- nellersek, toplumsal dönüşümlerin) şiir bakımın- dan önemsenmesi ya da önemsenmemesinin, şi- irsel oluşumları ve kuşakları bir tek bu ölçütle de- ğerlendirmenin aynı ölçüde sınırlayıcı ve eksik ola- cağıdır... Ece Ayhan'ın da bizlerin de çelişkisi tam olarak bu noktadadır... Ama şiir ve tarihi biraz da bu çelişkilerle oluşur... Kuşaklann çatışması, bu ça- tışmada aşırılıklar ve yanlışlıklar kaçınılmaz ve do- ğaldır. Fakat eninde sonunda, farklı kaynaklardan kopan, farklı yataklarda akan nehirlerin aynı deniz- de buluşması gibi gerçek şiiri ve şairi buluşturan bir şiir okyanusu vardır... Farklı şiirdünyalan birbü- tünü oluşturur ve ilintisiz görünen nice şiir birbiri- nin içinde nefes alır... Hertürden "şematik" akılla, yaftası ve tafrası ne olursa olsun tutucu ve sığ bir beğeniyle kavranılması mümkün olmayan da bu- dur. "Cumartesi Yazılan"na iki hafta ara veriyonım. Bu köşede yeniden buluşmak umuduyla. A.B. ataol b(§ cumhuriyet.com.tr Faks:(0212)513 85 95 TEŞEKKÜR Eşim ve babamız Orhan Argüden'in hastalığı süresince yakın ilgi ve destekleri ile hep yanımızda olan I. Ü. Istanbul Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Başkanı Sn. Prof. Dr. SERDAR ERDİNE ve değerli ekibi ile I. Ü. Istanbul Tıp Fakültesi Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretım Cyesi Sn. Prof. Dr. YAVUZ BOZTAKÎOĞLU'na sonsuz teşekkürlenmizi sunanz. ARGÜDENAİLESÎ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle