28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 0 TEMMUZ 2002 CUMAJtTESl CUMHURİYET SAYFA J V U JL J. LJ M\ kultur(Ş cumhuriyet.com.tr 15 T| W~ Adil Salih'in resimleri çocukluğunun geçtiği yerlerin izini taşıyor İKmtluluğun uçucuhaliÖZLEMALTUNOK Turan Erol, Adil Salih'a "Tavrını belirle- m i ; , kurduğu zengin ve renkli dünyada er- i n ç içinde bir ressam" olarak tanımlıyor. Adıl Salihin Garanti Sanat Galerisi 'ndeki ser- gisı sanatçııun renldi dünyasını görmek için iyi bir firsat. Salih'in ıronilc dünyasında deniz kıyısı. piknik alanlan, orman gezintileri için- d e ilişki halindekı insanlar oruruyor tuvaJinin merkezine. Matematikten çok duyguyu, fark- lı bakış açılanyla ve boyutlarla kadrajı zorla- mayı seven sanatçuıın sergisinde ağırlıkJı oJarak son üç yılın çalışmalan yer alıyor. Trabzon'da başlayan resim serüveni -belki de Trabzon'un o kapalı. içe dönük yapısı- nın da etkisiyle- iç mekân resimlerinden dış mekânın ağırlık kazandığı bir sürece dönüşürken bu dışa dönme durumu, Adil Salih'in resme yaklaşımı ve yaşamıyla ko- şut gıden bir birlikteliğin son ucu olarak or- taya çıkıyor. tnsanlar kırda, piknikte, de- niz kenannda "bugünmüş gibi görünen" belirsiz birzamanın içinde devinirken, kul- lanıJan mekânJann gerektirdiği bir hareket- lilikJe, bir hafıflik anını yaşar gibi görünse- ler de, sanki acı çektiklerini gözlemliyoruz. Sanatçı, kentlı insanı doğaya taşırken yüzle- rine ayna tutup bir yüzleşme, sorgulama hali- ni karşıtlık içinde vererek anlatıyor kent ma- sallannı. 'Sığınmak duygusu hep önenıli oldıT - İroni, resminizin içeriğinin yanı sıra teknik anlamda da önemli öğelerinden bi- ri olarak gözüküvor... ADtL SALİH - Sergide de yer alan resim- lerimden biri 'Siz Geldiğinizde Biz Gitmiş- tik' adını taşıyor. Büyük bir plaja yukandan bakjyorum. Oraya bıriJeri gelmiş ve gitmiş, bu hissi vermek için matematiksel olanı organik bir şekilde anlatmak da mürrıkün. Bu anlam- da kadrajı zorlama durumunu böyle bir man- tıkJa da görebiliriz. Bakjş açısını, imgenin kendisini, kadrajı, teknik olarak da zorlama- yı seviyorum. - Bu sergi daha çok dış mekân resimleri- nizden oluşuyor. İç mekândan dış mekâna yönelmenizin belirgin bir geçiş süreci var mı? SALİH - Benim için sığtnmak duygusu hep önemli oldu. Olumlu ya da olumsuz şeyler hep dört duvar arasında yaşandı. Beni 13 ya- şında evlendirdiklerinde odaya girer kapıyı kilitlermişim. Yurtdışma gittiğimde, dedem- le yaşarken, yatılı okurken hep sığındım, sa- hiplendimodalan. Yaşananmekânlarhepka- palıydı. Sonra o iç yaşantılar dışan taştı. De- 'Bence her insan sevgi görmek, dostuna sırtını dayayabilmek, güven duymak ister, insanlar kendilerini kandınyor. Modernizmi, çağdaşı sorgulamak, hakiki olanla ilgilenmek lazım. Bizim gibi çelişkili toplumlann mutlu olma halinde bir yapayhk görüyorum. Mutluluğa karşı değilim, ama huzurlu olmak daha doğru gibi geliyor bana.' nize, çay bahçelerine, sinemaya kaçardık, a- ma hep korkuturlardı bizi dışandan. Insanla- nn kötü olmasını karşılayabilmek gerektığı- ni, top sert gelse de topu yumuşatma ıhtima- linin olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda dış mekândan korkmuyorum. Önce gördüğüm. sevdiğim şeyleri resmederken, daha sonra kendi kımlığimle ilgili problemlerle beraber iç mekânlar başladı. Resmi, hayatı ciddiye alarak cebelleştiğim bir süreç başladı. Yaşa- dığım problemleri içselleştirip yaptığım bir süreçti. Sonra dışanya dönüp baktıkça anla- dığım şeyler bunlar. - Dışarıda eğlenen, eğlence bali içindeki insanlar, aslında kent insanının yaşadığı çıkışsıziığı sunuyor... SALİH - Eğlenceden çok dağ, deniz, do- ğanın, çocukJuğumun geçtiği yerlerin ızi var resimlerde. Karadeniz'in böyle bir etkisi ol- duğunu düşünüyorum. Mutluluk uçup giden, mutsuzluksa insanın içine çöken bir duygu. Mutsuz karakterimin her zaman yanındayım, ama onunJa hiçbır zaman dalga geçmeyı de- nemedim, o zaman kendımle dalga geçmiş olurum. Mesela bir karaktere şiddet uygulu- yorsam, o kişide o şiddeti gördüğumdendir. Kendimi başkalanndan ne yukanda, ne de aşağıda görüyorum. Bir çobandan daha faz- la şey bildiğimizi düşünmüyorum. Belki dü- şündüğünün o kavram. o olgu olduğunu bil- mese de, onun da her konuda bir fikri var- dır. Bu yüzden resimlerde kasabalı bir ka- rakterle kentli bir karakter karşılaşabili- yor, onlan yan yana ya da karşı karşıya ge- tirerek ucu açık tespitlergösteriyorum. Sı- nıfsal olarak bir konumda durmuyorum resmin karşısında, nokta koymayı da sev- miyorum. 'Yuvarlak biçimde sonsuzluk var' - Farklı boyut ve formlarda tuvalleri kullanıyorsunuz. Resmin biçim ve içeri- ğiyle nasıl bir bağı var bu çabanın? SALtH - Her boyutta resim yapmaya çalı- şıyorum. Yuvarlakta kayan, elle tutulamayan, hareket eden bir sonsuzluk hali var. Mekân yaratırken o mekânın konumuna farklı yerler- den bakmayı klasik resimle bir hesaplaşma olarak düşünüyorum. Mekânı, farklı zaman dilimlerini de içine katarak matematik olarak gösterebilirsiniz. Farklı kadrajlar yapmayı, nesnelerin ve biçimJerin tuvalin dışına taşma- sına, baktığımın resmini yapmamakla sorgu- luyorum gelenekle olan ılişkimi. Yanılsama- lar yaratmayı, nehirde gökyüzünü yansıtma- yı, toprakJa oynamayı seviyorum, o cinliği ma- tematiğe tercih ediyorum. - Ironik bir dille mutsuzluk halini pekiş- tirirkcn kentli insanı nasıl görüyorsunuz?. SALİH - Yaşadığımız ortamda çok çapra- şık ilişkiler, eleştirilecek yanlar olduğunu gö- rüyorum. Küçük bir deliğe kaçmaya çalışıyor insanlar, başka yaşayıp. başka düşündüğü hal- de, başka bir fotoğraf vermesi, bana ironi yap- ma ihtiyacı duyurtuyor. Bence her insan sev- gi görmek, dostuna sırtını dayayabilmek, gü- ven duymak ister, insanlar kendilerini kandı- nyor. Modernizmi, çağdaşı sorgulamak, haki- ki olanla ilgilenmek lazım. Bızim gibi çeliş- kili toplumlann mutlu olma halinde bir yapay- hk görüyorum. Mutluluğa karşı değilim, ama huzurlu olmak daha doğru gibi geliyor bana. (Sergi 29 Temmuz a dek Garanti Sanat Ga- lerisi 'nde Tel: 0 212 293 63 71) caz Festivali'nde son gün Kapanış LosDe Abajo ileKülfür Servisi - 9. Uluslararası İstanbul Caz Festivali, bugün, Meksikalı topluluk Los De Abajo'nun Babylon'da saat 23.00'te vere- ceği konserle son buluyor. On kişiden oluşan topluluk, 1992 yılında ku- ruldu. Başlangıçta latin ve ska'yı birleştiren bir tarza yönelseler de kısa süre sonra arayışlan on- lan Meksika rock'ma götürdü. AğırlıkJı olarak genç müzisyenJerden oluşan genç bir topluluk olan 'Los De Abajo', devamlılık için müzik- lerinin kendi insanlan ve kendi özlerinden bes- lenmesi gerektiğini fark etti ve bu çerçevede, radikal, 'punk' olarak nitelendirilebilecek bir yol seçti. Tüm bu farklı ideolojilerle bıçimle- nen duygulannı, Afro-Latin tımlarla buluştu- ran topluluk üyeleri, "Meksika'nın mozaiği değil, Meksika'nın renklerinden oluşan bir kaleydeskop'" olduklannı söylüyorlar. Topluluk, festivalin son konserinde, modern müziktürlerinin en enerjik olanlanndan 'rock' ve 'salsa', 'reggae', 'cumbia'yı farkJı ve coş- kuluyorumlan ve canJı performanslanyla mü- zikseverlerin karşısında olacak. Frida Kahlo 'nunfirtınalı yaşamı önümüzdeki yaz beyazperdede Meksika'nın sevda öyküleriE.NGf.VAŞKIN Yaşamı, kendi gerçeküsrü yapıtlannı çağnş- hran Meksikalı feminist ressam Frida Kah- lo, fırtınah aşkJarla örtüşen kısa yaşamında, ülkesinin büyük ressamı Diego Rivera ve Le- on Troçkinın yanı sıra birçok ünlü şair veya- zarla ilişki kurmuştu. 1937'de Meksika'ya ayak basan Sovyet devrimci Troçki'yi de sev- gilileri arasına katan Kahlo, 25 yılı bulan en depremli ilişkisini Diego Ri- vera ile yaşadı. Meksika sosyetesinin en kavgacı Marksistlerinden biri olan Rivera, Kahlo ile olan gerilimlı bağlantı- sını sürdürürken ünlü bir sanat dostu olarak tanınan milyoner Dolo- res Olmedo Patino ile 2 yıl süren bir ilişki kur- muştu. Bu sevda dörtlüsünün önü- müzdeki yaz sonu beyazperdeye gelecek olan öyküsünde, ressam Frida Kahlo'yu Meksika- lı Hollyvvood yıldızı Salma Hayeİc oynayacak. Antonio Banderas ve Ashley Judd'un da y- er aldığı Hollywood- Meksika yapımı filmde, Diego Rivera'yı ise ünlü Meksikalı oyuncu Alfredo Molina canlandınyor. Film aynca, Diego Rivera ile onun kadar ünlü olan ressam Filmde Kahlo'yu Salma Hayek oynayacak. Davjd Siqueiros arasındaki gerilimli çekiş- meyı de yansıtıyor. 1954 yılında 47 yaşında ölen KahJo'nun bir- çok yapıtının, ünlü dünya müzeierinde yer al- dığı biliniyor. Washıngton'da "Sanat Kadın- Iarı Müzesi" ve New York'ta "Çağcıl Sanat Müzesi", Kahlo'nun övgü toplayan yapıtla- nna sahip en saygın müzeler olarak anılıyor. Pop şarkı- cısı Madonna. Kah- lo "nun kendi koleksiyo- nunda bulunan "May- munla Kendi Port- rem" adlı yapıtını, Londra'daki "Tate Çağ- cıl Sanat Müzesi "ne ödünç vermiş ve müze, tüm Jngiltere'yi içeren "Sı- nırsız Tutku-Gerçeküstücü- lük" adlı gezici sergisinde, Frida Kahlo'yu da sunmuştu. Aynca, ressam Diego Rivera'nın şimdi 82 yaşında olan sevgilisi Dolores Olme- do Patino'nun başkentteki müzeye dö'nüştürü- len e\'inde de, Rivera'nın 137 tablosunun ya- nı sıra, Frida KahJo'nun düzinelerce yapıtı da sergilenmekte. Diego Rivera, 1907- 1921 yıllannda yaşa- dığı Avrupa'da Cezanne ve Picasso ile yakın bir dostluk kurmuştu. Sanatın, kitlelere adan- mış bir bildiri olduğuna inanan Rivera; tarih, direniş, kirsallık ve genelde yaşamla örgütle- nen dev duvar resimleriyle ülkesinin işçi ve köylü sınıflannın sevgilisi olmuştu. 1934'te Rockefeller Center adlı dev yapının girişi için bir duvar resmi siparişi alan Diego Rivera, dev tabloda Lenin'in de görünmesi nedeniyle Da- vid Rockefeller'la tarrışmış ve yapıtını bitir- meden Amerika'dan aynlmıştı. Detişiııı Yaymları'ndan okurlara üç yeni kitap daha Kültür Servisi - ıletişim Yavınlan. okuyu- :usunuJacquesAdda'mn'EkonomininKü- •eselleşmesi', Richard Zimler'in 'Liz- »n'un Son Kabalacısı' ve Gültekin Yaz- pın'ın 'Kör Uçuş'adh kitaplanyla buluşrur- lu. Jacques Adda'nm kaleme aldığı 'Ekono- linin Küreselleşmesi'ni Sevgi İneci dilimi- e çevirmiş. Kitap, ekonominin küreselleşme- ınin yanı su^a, dünyantn her köşesinın, özel- kle geri kalmış üçüncü dünya ülkelerinin, dı- ı açdmaya başlayarak merkez uluslar yöne- mindeki küresel ekonomiye uyum sağlama ıreçlerini ve bundan hem ekonomik, hem de plumsal açıdan ne şekilde etkilendiklerini rihsel boyutuyla aktanyor okuyucusuna. Aylin Ülçer'in dilimize çevirdiği 'Liz- bon'un Son Kabalacısı'nda dini çatışmala- nn, zorlamalann yer aldığı bir Ortaçağ serü- veni anlatılıyor. Richard Zimler kitabında, 1507 yılında Hıristiyan gruplann, Lizbon so- kaklannda Yahudileri boğazlamalannı ve gö- türüp yakmalannı konu alıyor. Gizli bir kaba- lacı ve tezhip ustası olan Abraham Zarco'nun şohet bıçağıyla öldürülmesi ve yeğeni Bere- kiah'ın dayısının yaptığı son 'Hagada'daki resimlerin yardımıyla katili bulmaya çalışma- sı sonucunda yolunun Konstantiniye'ye düş- mesinin öyküsünü anlatıyor Zimler. Gültekin Yazgan'ın yazdığı 'Kör Uçuş', îletişim Yayınlan'nın anı kitaplan arasında yerini aldı. Yazgan, görme yeteneğinı tama- men yitirdikten sonra başîayan dönemini 'Kör Uçuş' diye tanumhyor. Kitap, İcörlüğü bir engel olarak kabul etme- yen, hayatını yeniden şekillendiren, dışandan ilk ve ortaokulu, liseyi bitiren, Ankara Hukuk Fakültesi'nden mezun olan, 28 yıl öğretmen olarak çalışan Gültekin Yazgan'ın yaşamöy- küsünü anlatıyor. ESİNTtLER ZEYNEP ORAL Reichstag Çağrışımları... Berlin'in gecelerini ve gündüzlerini, kentin orta yerindeki, o kocaman cam kubbe aydınlatıyor san- ki. Cam kubbe tarihi Reichstag, yani parlamento binasının tepesinde. Berlin Duvarı yıkıldıktan, ıki Al- manya bırleştikten, başkenti Berlin'e taşıma kara- rı aldıktan sonra Berlin dev bir şantiye halindeydi. Şimdi ise modern mimarinin şaheserleri yükse/i- yor eski kentin ortasından. Geçen hafta "Bin Tannlı Halk: Hititler" sergisinin açılışı için Berlin'e gittiğimde yenilenmiş parlamen- to binasını gezme fırsatım oldu. Dünyanın sayılı mımarlarından Lord unvanlı, ingiliz Norman Fos- ter'ındehasıburadahankalaryaratmış. Yapının 19. yüzyıldan kalma görkemli dış cephesi olduğu gibi korunmuş, içi sıfırdan baştan yapılmış... Kullanılan, cam, çelik, ayna gibi modern malze- me şeffaflığı yoğunlaştınrken, bu ıç mekânı taçlan- dıran en üstteki dev boyutlu cam kubbe, sanki gokyüzüne asılmış gibi, havadaduruyorgibi... Bu cam kubbenin içine, yumuşak eğilimli, helezon bir rampayla çıkılabiliyor. Döne döne kubbenin için- de yürürken aşağı baktığınızda Meclis toplantı sa- lonunu, salonun içinı görebilıyorsunuz; çevrenize baktığınızda, Berlin'i tepeden seyrediyorsunuz... Kubbenin yalnız altı değil, üstü de açık. Gökyüzü- ne, havaya, bulutlara açık... Buradan aşağıya (meclis salonuna) sarkan ve uzerı meyilli 360 ay- na parçasıyla kaplı "ışık heykeli" aynı zamanda tüm havalandırma ve ısıtma işlevlerinı görüyor, ya- pay ışık ekonomisi sağlıyor. Almanya'nın ve dünyanın her yerınden yapıyı gormeye geliyorlar. Zıyaretçiye açık. Bizi gezdiren rehber, yapının mimarısini, Meclis'in çalışmasını harika anlattı, ama gezinin ılk anından beri içimi tu- tuşturan çağrışımlara, toplum belleğine, dünya ta- rihıne mal olmuş olaylara hiç mi hiç değınmedi... Bu yapının önünde yakılmıştı Nazilerin ılk büyük kutlama ateşi. 1933 yılının 30 Ocak akşamıydı. O akşamın günduzünde Almanya'nın yeni hüküme- tini kurma görevi Adolf Hitler'e verilmişti. Birkaç ay önceki seçimlerde Komünistlerle Sosyal De- mokratlar, birbırleriyle çatışıp, bö/ünüp parçalan- dıklarından; ortadakiler, tehlikeyi fark edemedikle- rinden, Hitler'e karşı birleşememişlerdi. Ve işte o akşam kutlama ateşıni büyüten, Thomas Mann, Erich Maria Remarque, Freud, Hemingvvay, Jack London, Maksim Gorki, Dos Passos, Marx, Engels, Einstein ve daha nicelerinin kitap- lanydı... Tam Reichstag'ın önündeydi... Şimdi zi- yaretçı kuyruklarının uzadığı yerde... Modern mimarinin şaheserine bakıyorum. Cam kubbenin ortasına inen sayısız ayna, yakaladığı ışığı binlerce kez çoğaitarak geri yansıtıyor. Ak- şamları, kent ışıklarını çoğaltıyor, gündüzleri, gün ışığını... Tam günbatımmda ise kıpkızıllığı... Reichstag yanıyordu. Alev alev yanıyordu. 1933 yılının 27 Şubat gecesiydi. Hitler ve kurmayları bu yangını "komünist ayaklanmanın ilk ışareti" saydı. Artık tüm komünistleri yok etmekten başka çare- leri kalmamıştı!.. Avrupa'yı komünizm tehlikesin- den Hitler kurtaracaktı! Hemen ardından insan avı başladı, tüm özgürlükler askıya alındı. Komünist- lerin parlamentodaki liderleri dahil olmak üzere tu- tuklamalar birbirini izledi. Almanya'daki Bulgar ko- munistlerden, ileride Bulgaristan Başbakanı olacak Georgi Dimitrov, Reichstag'ın kundakçısı olarak mahkemeye çıkarıldığında o ünlü savunmasını ya- pacak ve tüm faşist tezlen çürütecekt/... Evet Reichstag yangını bir işaretti. Ama komü- nist ayaklanmanın değıl, Avrupa'yı kasıp kavura- cak faşist terörün işaretiydi. Gökyüzünde sanki asılı duran o cam kubbenin içinde yürürken, bir yandan da bu çağrışımlarla doluydu içim. Ortadaki yüzlerce aynadan yansıyan yalnızca günün son ışıMan değildi. Rehbereşliğin- deki gezilerde hiç sözü edilmese de, o aynalardan ınsanoğlunun hem en çirkin, en acımasız, en ha- in; hem de en güzel, en yaratıcı, en harika yüzleri yansıyordu. Insanlığın yükselişı ve alçalışı, o ışık heykelin içinde kayda geçmişti sanki. Norman Foster'ın eseri, geleneksel klasik çevre ve çerçeve üzerinde yükselen bu modern mimari, çarpıcı buluşlarıyla, radikal çözümleriyle, eşsizes- tetigiyle, dünü unutmayı engellerken, yarını umut- la kucaklamaya yönlendiriyordu insanlan. Ne müt- hiş bir sanat şu mimarlık! e-posta:zeynep a zeyneporal.com Faks: 0212-257 16 50 Lora Brunner öldü • BERLİN (AFP) - Avusturyalı sahne sanatçısı Lora Brunner, 52 yaşında Berlin'de yaşama veda etti. Güney Avusturya'da 1950 yılında doğan sanatçı, 1973 yılında Arthur Schnitzler'in 'Flirtation' adlı oyununda rol ahnasıyla ün kazandı. Sanat yaşamını Almanya'da sürdüren Brunner, Alman oyun yazan Bertolt Brecht'in oyunlannda aldığı rollerdeki başansıyla dikkat çekti. Sanatçı, yazarın oyunJanru en iyi yorumlayan oyuncular arasmda sayılıyordu. BUGÜN • RIFAT ILGAZ AÇIKHAVA TtYATROSU'nda 19. 00 da Arif Sağ, Ükay Akkaya (Grup Kızılırmak), Celal Doğan konseri. (0 212 672 3617) • AKÇAKOCA AMFtTİYATROda 19.00'da 'Akçakoca Turizm, Kültür ve Fındık Festivali' kapsamında Ataol Behramoğlu'ndan 'şiir dinletisi'. Vokal - gitar: Haluk Çetin. • İŞ SANAT'ta 'Sinema Şenuği' kapsamında 12.00, 14.15, 16.30 ve 19.00'da Christopher Nolan'ın yönetmenliğini yaptığı 'Akıl Defteri'. (0 212 31610 83) • BEYOĞLU SİNEMASI'nda 'Yaz Şenliği -1 - Ferroh Doğan Anısma' kapsamında ^~° 12.00, 15.00, 18.00 ve 21.00'de Emir Kusturica'nm yönetmenliğini yaptığı 'Arizona Rüyası'. (0 212 251 32 40) lSfflNBÜlCAZFESTtWWJ'l«EBÜ6ÜN • BABYLON'da 23.00'te Los De Abajo konseri. (0 212 292 73 68)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle