25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 19 TEMMUZ 2002 CUMA HABERLER Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna göre, suçların cezasız kalması kadına yönelik şiddeti arttırıyor Kayıtsızlık şiddetiHÎLALKÖSE Siddet, evde, işyerinde, savaşta, gözaltında nerede oJırsa olsun en çok kadın- lar vuruyor. Uluslararası Af Örgü- tü'ıiin (UAÖ) hazırladığı "Kınlmış Bedenier,Parça- lanmış Ruhlar" başlıklı "kidjnlaravönelikişkence ve kötü muamele" rapo- runda, kadınlann yaşadık- lan cinsel taciz ve tecavü- zün bir an önce durdurul- ması gerektiği vurgulandı. Raporda, kadınlara yö- nelik şiddetın cezasız kal- masının işlenen suçlan art- tırdığı belirtilerek kayıt- sızlığın şiddeti toplumlann gözûnde meşrulaştırdığı- na dikkat çekildi. Flziki saldırılar Özel kişiler ya da devlet görevlileri tarafindan ya- pılan ışkencenin verdiği za- rann kadınlar üzerinde fi- ziksel ve psikolojik olarak yılocı olduğuna dikkat çe- kilen raporda, "Kadınlar tecavüz sonucu travmatize ohıriarvevaralanırtar. Tıb- bi sonuçlan psikolojik trav- ma, yaralar,istenmeyen ge- belikler,kısırükve uzun sü- reü hayaö tehdit edici has- tahklannr" denildi. Dünya genelinde kadın- lann yaşadıkJanna ilışkin çarpıcı değerlendirmeler raporda şöyle sıralaruyor: "Dünya çapında kadın- lann en az yüzde 20'si fia- ki veya cinsel saldırrya manız kab- yor. ABD resmi raporlanna göre ber 15 saniyede bir kadın dövül- mekte ve her yıl 70 bin kadın teca- vüze uğramaktadır. Hindistan'da yapılan çalışmalar, evli kadınlann yüzde 40'ından fazlasının, temizlik ve yemekten hoşnut kalmamalan, laskançhkvediğer nedenJerle koca- lan tarafindan tekmelendiğini, to- katlancbğuıı ve cinsel tacize uğradı- ğını ortaya çıkarmıştır. Kenya'da 1998-99 yıOannda ev içi şiddet yü- zünden en az 60 kadın yaşamını yi- Drmiştir.Mısır'daisekadınlann yüz- de 35'i kocalarmdan dayak yiyor." Devletler de suçlu Devletlenn kadınlara yönelik şid- det eylemlerini gerektiği gibi ceza- landırmadığının ifade edildiği ra- porda, cinsiyet aynmcılığının ka- Erkek egemen toplumda, kadına yönelik şiddet, küçük yaşlardaki oyunlarla başfayor. • Dünya çapmda kadınlann en az yüzde 20'si fiziki veya cinsel saldınya maruz kalıyor. Namus adma işlenen cinayetlerin Irak, Ürdün ve Türkiye'de daha çok yaşandığı belirtiliyor. ABD resmi raporlanna göre ise her 15 saniyede bir kadın dövülüyor ve her yıl 70 bin kadın tecavüze uğruyor. dınların hukuki yollardan haklannı aramalannı engellediği, şiddet kur- banı birçok kadının, hukuki müca- dele ve tazmin yollanna erişemedi- ği vurgulandı. Kadına yönelik şiddetin kaynağı- nın aynmcılığa dayandığı ifade edi- len UAÖ raporunda, devletlerin ka- dınlann eşit eğitim, iş ve resmi dev- let gücüne erişebilmelerinin sağlan- masında başansız olduğu belirtildi. Kadınlann en fazla, tanıdıklan erkeklerden, kocalanndan ve akra- balarından şiddet gördüğüne yer verilen UAÖ raporunda, "Eviçi şid- det küresel bir olgudur. Birçok ul- kedeevüfikiçitecavüzieflgOiyasa bu- lunmamaktadır" görüşüne yer ve- rildi. Ev içi şiddete en çok ev içi hiz- metliler, yoksul ve zorla evlendiri- len kadınlann maruz kaldığı belir- tilerek "Sindirme, onur kırnıa, fi- ziksel darp ya da aşağüama olan ev- de yaşanan şiddet, evi kaduılann gözünde dehşet yuvası haline geti- rir" denildi. Namus adma clnayetler UAÖ raporunda, dünyanın bir- çok bölgesinde genç kızlann na- mus adına katledildiği, erkek akra- balarının kadınlara mallanymış gi- bi davrandıklan belirtilerek namus kavgalannda erkeğin sempati kaza- nırken kadınm ise yaşama hakkının elinden alındığı, bu tür cinayetlerin Irak, Ürdün ve Türkiye'de fazlalık- la yaşandığı belirtildi. Insan ticaretinin uluslarası orga- nize suçlar içerisinde uyuşturucu ve silahtan sonra geldiğini vurgu- lanan UAÖ raporunda, ABD'de yapılan biraraştırmaya göre her yıl 50 bin kadının ve çocuğun ticare- tinin yapıldığı kaydedildi. Türkiye ilk sıralarda İstanbul Haber Servisi - Uluslarası Af Örgütü'nün (UAÖ) raporunda, gözaltındaki kadınlann polisler, gardiyanlar, askerler ve diğer görevliler tarafindan uğradıklan cinsel taciz ve kötü muamelenin Çin, ABD, Mısır, Fransa, Hindistan, Israil, Kenya ve Türkiye gibi ülkelerde daha sık görüldüğüne dikkat çekildi. Birçok ülkenin yasalannın kadınlara kötü muamele yapılmasına olanak sağladığı belirtilen raporda, işkenceye maruz kalan askeri çatışmalarda da kadınlara uygulanan şiddetin cinsel içerikli olduğu ifade edildi. Kadınlara yönelik elektrik şoku, cinsel taciz, tecavüz iddialarmın dosyalarda kaybolduğu vurgulandı. UAÖ raporunda, kadının cinselliğini denetlemek için uygulanan bir tür işkence yöntemi olan "kadın sünneti"nın de birçok kadının sağlığını tehdit ettiği belirtilerek söz konusu uygulamanın Irak, Çad, Tanzanya, Mısır, Etiyopya, Nijerya, Somali gibi ülkelerde sıklıkla görüldüğü ifade edildi. Her yıl 2 milyon kız çocuğunun bu uygulamalara maruz kaldığı, kadın sünnetinin yasaklandığı bölgelerde uygulamanın yer altına indiği ve bilgisiz kişilerin eline düşrügüne dikkat çekildi. 11 Eylül sonrası üyelerinin durumunu yeniden gözden geçiren kulübün Türkiye'de 8 bin üyesi va Rotary InternatioııaPa Müsliıman üyeler LEYLA TAVŞANOĞLU CHICAGO - Rotary Intemational Türkiye'de çok yaygın olarak bilinen. bir isim. Ama isim dışında Rotary'nin ne olduğunu. dünya üzerinde ve Tür- kiye'de kaç üyesi bulunduğunu pek az kişinin bildığınden de kuşkum yok. Burada, "Şimdi Rotary'den sözet- menin ne âlemi var?" diye sorabilir- siniz. Ben de onlan yordum zaten... Efendim, 11 Eylül saldınsının ardın- dan Rotary Intemational, kendi üye- lik durumunu yeniden gözden geçir- meye karar vermiş. Özeîlikle de Müs- lüman ülkelerde üye sayısının ne ol- duğu ortaya çıkanlmak isteniyormuş. 165 ûlkede etkinlik gösteren Rotary In- temational'ın toplam üye sayısının 1.2 milyon olduğu saptanmış. "Bir de Müslüman ülkelerdeki du- rumamuza bakahm" demişler. Bir de ne görsünler?.. Toplamda sadece 26 bin üyeleri var Müslüman ülkeler- de... Bunun 8 bini de Türkiye'de. Zaten 11 Eylül'den sonra dünya ça- pında sivil toplum kuruluşlannın üye sayılannda ciddi bir düşüş ohnuş. Bu- nun tek istisnası Rotary Internati- onal'mış. Ama yöneticileri, onun da üye kaybına uğramasuım önlemleri- ni almaya karar vermişler. "îşe nüfiı- sunun çoğunluğu Müslüman olan ül- kelerden başlayalım" demişler. Ve Türkiye, Malezya, Endonezya, Pa- kistan, Mısır ve Fas'tan birer gazete- ciyi Rotary International'ın Chica- go'njn bir sayfiye semti olan Evans- ton'caki geleneksel merkezine davet etmekaran almışlar. Işte, Chicago'da bulunuşumun ge- çerli nedenı buydu. Çünkü Türki- ye'den beni davet etmişlerdi. Ne ya- zık k yolculuk talihsiz başladı. New York a kadar olan Atlantik ötesi THY seferine diyecek yoktu. Ama New York John Kennedy Havaalanı'nda Chicago'ya gitmek için uçak değiş- tirirken şansım döndü. Delta Havayol- lan. yolculannı 1.5 saat uçakta bek- lettikten sonra 18.00"de Chicago'ya kalkacak seferini önce hava muhale- feti, sonra da pilotun 16 saatlik gün- lük uçuş limitini tamamlamasını ba- hane göstererek iptal etti. Delta'nın sorumsuzluğu Iyi de, toplam 48 yolcuyu daha ıle- ri saatlerde ya da ertesi gün Chicago'ya gönderme gibi bir eğilim içinde ol- madıklan Delta soramlulannm tavır- lanndan anlaşılıyordu. Pek nazik ol- mayan bir dille biz yolculann yaptık- lan çıkışlar sonuç verdi de ertesi sa- bah erkenden Cincinnati üzerinden Chicago'ya uçabildi. Ancak benim, "Pan American Locberbie fadasmdan değil benzer poütikalardan barü" di- ye patlamama yol açan Delta yöneti- cilerinin bir başka sorumsuz davra- nışı, yolculan otelde banndırma gi- bi bir isteklerinin ohnayışıydı. Biraz maceralı biryolculuktan son- ra Chicago, oradan da Evanston'a ulaştık. Doğruca Northwestern Üni- versitesi Medill Gazetecilik Oku- lu'ndaki seminere gittik. Ne kadar meraklı, öğrenmeye açık öğrenciler... Pınl pınl zekâlanyla Müslüman ol- duklannı varsaydıklan ülkelerimizle ilgili ilginç sorular soruyorlardı. En çok üzerinde durduklan konu da ba- sın ve medya sektöründe ahlak stan- dartlanndaki çöküş, tekelleşme, yol- suzluklardı. Sektörümüzdeki bu hastahğuı kü- reselleşmeyle birlikte daha kronik bir hale geldiğini karşılıklı konuşmala- nmızda saptadık. Evanston'da kaldığımız günlerde Türkiye, Malezya, Endonezya, Pakistan, Mısu" ve Fas'tan birer gazeteci, kulübün Chkago'nun bir sayfiye semti olan Evanston'daki geleneksel merkezinde bir araya geldi dikkatimizi çekti; konuğu olduğu- muz Rotary Intemational yetkilile- rinden çok medyada çalışan gazete- cilerle, Amerikan-Asya Gazeteciler Birliği üyeleri ya da "ChicagoTribu- ne" gazetesinin çalışanlanyla bir ara- ya geliyorduk. Iyi de Rotary Intema- tional neyi temsil ediyordu; ne anla- ma geliyordu? Rotary Intemational 1905'te ABD'nin Chicago kentinde avukat Paul Harris ve üç arkadaşı tarafin- dan tamarmyla insani yardım amaç- lı kurulmuş. Adını önce Chicago Ro- tary Kulübü koymuşlar. Rotary adı, dört üyenin, toplanhlan dönüşümlü olarak birbirlerinin bürosımda yapma- lan nedeniyle tercih edihniş. Rotary Kulübü yıllar geçtikçe dün- yaya açılmış. Çok büyük, uluslarara- sı bir örgüt haline gelmiş. Demin de sözünü ettiğim gibi, 165 ülkede ör- gütlü, 1.2 milyon üyesi var. Rotary Intemational, 17 Ağustos 1999'dan önce de Türkiye'ye ciddi ilgi duymuş; insani yardım program- lan yürütmüş. Ama 17 Ağustos'tan sonra bu ilgi çok artmış. Pek çok nok- tada insani yardım merkezleri var. Aynca hastanelere, sivil toplum ku- ruluşlanna da parasal yardım yapıyor. Büfün bunlan konuşuyoruz. Hatta Chicago yakınlanndaki Winnetka Ro- tary Kulübü'nün, bağış toplama amç- lı bir öğle yemeğine kahyoruz. O da ne? Sanki yemeğe katılan 60-70 ki- şinin yandan fazlası bir dönem tatili çin Türkiye'ye gitmiş. Burada Ro- tary'yi mi, yoksa Türkiye'de en iyi ta- til hangi yörelerde yapılır, onu mu konuşacağız? ABD de yükselen mHllyetçilik Bir buçuk saat o masadan öbürüne atılan laflarla toplantı sürdü. Ardın- dan yine yola düştük. Bu kez başka bir toplatıya gideceğiz. Chicago so- kaklanndan geçiyoruz... Sağımızda, solumuzda bahçeli evler. Ve, istisna- sız her evin bahçesinde bir Amerikan bayrağı... "Amerikahlar böyte miffiyetçi değfl- di Neoluyor?" dememe kahnadı, bi- zim şoför Chris atıldı: "11 EylüTde o kadar can gitti Son- ra da terorizme karşı uluslararası sa- vaşı başlatük. Bu az bile." Eh, 11 Eylül'den sonra kongreden geçen olağanüsrü hal yasalannı da hatırlayınca hak verdim, Chris'e... Gönül isterdi ki 17 yıl süreyle Türki- ye teröre karşı savaş verirken Türk in- sani da birbirine bu kadar kenetlen- miş olsaydı. Bizim entelektüel elitler, \atandaşlık, yurttaşhk anlayışmı aşın milliyetçilikle kanştırmasalardı. BffiBAKIMA SERVER TANİLLİ Ismail Cem'e Açık Mektup Ismail, sevgili kardeşim; O anı, şimdi de belleğimde canlı halde: Bir 40 yıl kadar önce sen, Bülent Tanör ve ben, Bey- lerbeyi'nde bir küçük panelde beraberdik. Sanı- yorum, az gelişmiş ülkelerde demokrasi üstüne düşüncelerimizi sergi/emiştik. 27 Mayıs'ın açtığı yeni fikır ortamında böyle bereketli tartışmalar başlamıştı; tartıştıkça da bambaşka ufuklar açı- lıyordu önümüzde. Uzun olsaydı o günler! Sonra Bülent'le ben, akademik kariyerde yo- lumuzda yürüdük. Sen, gazetecilikte karar kıldın. Aydınlatıcı yazılaryazmaya başladın; senin "sos- yaldemokrathk"\n işteoyıllarauzanır. Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi'nden başlayarak, ufukaçı- cı kitaplar da yayınladın. Bu arada, 70'li yıllarda TRT'de -kısa süren- bir genel müdürlüğün vardır ki, onur vericidir. Bu çalışmalar, diplomatlığa da hazırtadı seni. Dışişleri Bakanlığı gibi pek hüner isteyen bir mevkide göz doldurucu bir hizmetin oldu. Şimdi, yeni bir oluşumun içinde ve başındasın. Keşke bu oluşum, DSP'nin içinde başlayabil- seydi. Sayın Ecevit. partinin adındaki sol kavra- mından yola çıkıp onu sağlıklı bir ulusalcılıkla kay- naştırarak, biryenileşmeyi niçin bızzat başlatma- dı, çözebilmiş değilim. Ama olan oldu! Bundan sonrası için ne demeli? • Daha ilk günden yaptığın konuşmayla, çağdaş sosyal demokrat kimliğini ortaya koyman, ka- nımca iyi olmuştur. S/radan bir "liberal" kelime- sinin arkasına sığınıp olur olmaz şeyler söyleyen- ler, dahası gericilik yapanlar var. Saçlanna kadar "sol" düşmanlığıyla da dolu bu insanların telaş- lan görülecek şeydi. Onlariçin, Türkiye'nin kurtuluşu, "yabancı ser- maye" ile çözülecek bir davadır. Yabancı serma- yeye karşı degiliz; ama onun ne getirdiği, ne gö- turdüğü belli olmayan bir ülke haline gelmekle so- runlar çözülebilir mi? Hele hele umurunda mı Tür- kiye'nin kendine özgü sorunlan yabancı serma- yenin? Doğu sorunuydu, sosyal adaletti, eğitim- di, aydınlanmanın geleceğiydi, böyle bir bezirgân felsefesine terk edilebilir mi? Avrupa Biıiıği'ne de karşı değiliz; teslimiyete kar- şıyız! AB'ye gireceksek, eşitlik temelinde ve bize öz- gü sorunlarımızı kavratıp kabul ettirerek girelim, diyoruz. Ne var ki, kimi liberal çevrelerin böyle bir kaygısı yok; onların tek kaygısı, birliğe girdiğimiz- de yabancı sermayeyle yapacaklan uzlaşmalar ve ceplere akacak paradır. Bu bezirgân anlayışı da, "küreselleşme" gereğj deyip yutturuyorlar. Biz ise, "daha insanca bir dünya "dan yana olarak kü- reselleşmeciyiz ve ulusal çıkarlarımıza da bağlı- yız. Türkiye'de kavga, işte bu iki cephe arasında- dır: Bezirgânlarla, ulusalcılar ve halkçılarçarpışıyor. Sana samimi tavsiyem, kulağını tıka bu "libe- ral afsunlama "ya! Daha da çarpıcı olanı, ülkemizin sorunları, kla- sik anlamıyla sosyal demokrasiyi de aşmıştır; da- ha radikal, daha devrimci önlemleri gerektirmek- tedir. Ülke, dünyanın en büyük kapitalist karar mer- kezlerinden birine, IMF'yeteslim edilenek, halk yok- sul düşürüldü, işsiz kaldı, gelir dağılımı bozuldu; devlet, içeriye ve dışanya borç ödeme uğruna ya- tınma ve üretime fon kaydıramıyor. Kimin eseridir bu borçlanmalar? Hangi sınıfın değirmenine akıtılmıştıralınanlar? Yeni oluşum, bu soruyu sorup geleceğe dönük, "kendi özgün kalkınma stratejimiz"\ açıklamalı- dır. Türkiye'yi içine düşürüldüğü badireden çekip çıkaracak olan da, liberal değil "sol" bir felsefe olabilir ancak. Bunu da açık açık söylemelidir. "Toplumun tüm kesimlerini kucaklama" da mümkün değildir. Ama okkanın altına gitmiş olan emekçileri, köylüleri, esnafı, önce onlan kucak- layıp halkın yüzünü güldürme mümkündür. "Yeni oluşum", büyük bir beklentiye yol aç- mış, bir umut kaynağı olmuştur; başarı kazanır- sa, dinci gericiliğe ve onun partisine bir seçenek de olabilir. Ve ülkenin önünü gerçekten açabilir. Tekrarlamalıyım: Yeni oluşum "halk", dahası "ulusal çıkarlar" için değilse, kimler içindir? Ismail, sevgili dostum, işteaklımagelenlerşjm- dilik; bir de, şu Irak savaşına var gücünüzle kar- şı çıkınız. Başarı dileklerimle, sevgilerimle... CHP'nin internet sitesi Cumhuriyet en güvenilir gazete ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Cumhuriyet Halk Partisi'nin resmi üıtemet sitesinde yapılan "En güvenilir basuı kuruhışu" konulu ankette Cumhuriyet gazetesi uzak ara önde gidiyor. CHP'nin resmi intemet sitesinde yapılan ankete 5 bin 585 kişi katılırken bunlann 2 bin 356'sı en güvenilir gazetenin Cumhuriyet olduğunu belirtti. Içlerinde Milliyet. Hürriyet ve Türkiye gazetelerinin de bulunduğu 10 gazeteyi kapsayan ankette; Cumhuriyet yüzde 45.4 ile anketi önde götürürken Türkiye gazetesi yüzde 20.4'Iük oy oramyla ikinci^ sırada yer alıyor. Televizyon kanallan arasındaysa yüzde 32.6 güvenilirlik oranına sahip olan NTV'yi, yüzde 18.1 'lik oranla TRT izliyor. Devam eden anketle ilgili olarak daha fazla bilgi "http: www.chp.org.tr" intemet adresinden ahnabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle