19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TBUMUZ 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA j|\.IJ.LiJ. U J \ [email protected] 15 Sean Penn'in sürüklediği, Beatles müziğiyle bezeli, mendil ıslatan melodram ı Am sam / Yöietmen: Jessie Nelson / Senaryo: Kristine Johnson, J. Nelson / Karnera: Elliot Davis / Müzik: John Povvell / Oyuncular: Sean Penn, Michele Pfeiffer, Dakota Fanning, Dianne Wiest, Laura Dem, Richard Schiff, Loretta Devine, Brad Allen Silverman / ABD 2002 (New Films) ütünMyacımız sevgi mi?Amerikan sinemasının nicedir özürlü, sakat, akıl hastası, spastik karakterlere gösterdiği ilginin son ürünü I Am Sam-Benim Adım Sam, son 10-15 yıllık dönemın Dustin Hoffman'lı Yağmur Adam, Tom Hanks'li Forrest Gump. Bil- ly Bob Thornton'u üne ka\aıştu- ran Sling Blade-Bıçak Sırtı ya da birkaç yıl öncesinin ödüllü Fransız yapımı Sekizinci Gün gibi özürlü- İerin hakJannj savunan, melodra- matik fılmlerinin çizgisini sürdü- ren, yoğun duygu ağırlıklı, şerbet gibi bir 'oyuncu filmi'. Los Ange- lestaki bir kafede, getir götür işle- rinin yanı sıra, masalardaki tuzluk- lan, şekerlıklen, bardakJan filan, özene bezene, simetrik bir şekilde yerieşririp düzenJemeyi görev edin- miş ama aklı kahve yapmakta kal- mış, temiz kalpli, güleç, dürüst an- cak zihni kapasitesi 7 yaşındaki bir çocuğunki kadar olan. Beatles hay- ranı, gariban Sam Dawson'ın (Se- an Penn) melodramatik öyküsünü anlatan Benim Adım SarrTı, 'Cor- rina Corrina'sıyla anımsadığımız kadın yönermen-senarist Jessie Nelson imzalamış. Gökytizündeki Lucy... Bir gece tesadüfen evine aldığı. Rebecca adındaki evsiz barksız bir kadından filmin başında doğan kız çocuğuna hem annelik. hem baba- lık etme durumunda kalıyor Sam, gerzek birini koca ve baba olarak kabullenemeyen Rebecca, hastane çıkışında bebeğini kundağıyla ku- cağına vererek kayıplara kanşınca. Evine kapanmış, Julliard mezunu piyanist komşusu Annie'yle (Dian- ne YViest) kendisi gibi özürlü arka- daşlannın yardımlanyla kızına ba- kan Sam'ın evi giderek sıcak bir yuvaya dönüşüyor. Beatles 'ın şar- kısından esinlenerek Lucy Di- amond (Dakota Fanning) adım verdiği kızını, çevresinin de katkı- lanyla sevgiyle büyüten Sam, 'Be- nim annem ne zanıan dönecek' beklentisindeki küçük Lucy'yi an- ne şefkatinden yoksun bırakmama- ya çahşıyor, John Lennon'la Paul McCartney'nin de vaktiyle yetim kaldıklannı aktararak. 7 yaşına ge- len Lucy babasının diğer babalar- dan farklı olduğunun farkında ve e.'latiık olarak bir başka aileye ve- nlrnektense her an onunJa birlikte dan babasıyla kalmayı istiyor, ama oou dınieyen kim? Sosyal yardım görevlisinin huzu- raii kaçırdığı baba kızın beraber- lıği mahkemelik oiunca bir avukat bılma telaşına kapılıyor Sam, pek kızanma şansı olmasa da. Başansız aıne, parlak avukat Rita (Michelle Pfeıffer), biraz da çevresine hayır üeiiğini göstermek uğruna dahil odsğu bu akıl yaşı geri kalmış ba- hıruı kızını geri alabilme mücade- lshde Sam'ın safında yer alıyor. Asljıda çocuğuyla ilişkisi sorunJu «czel hayatı allak bullak Rita'nın, ahrtıya karşı kürek çeken, yanm âıtı müvekkilinden öğrenecegi çıkşey vardır... E-yamı bahur sıcaklannın iflahı- mz kestiği şu temmuz günlerinde, bolca gözyaşı döktürerek seyirciyi rahatlatıcı bir işlev üstlendiği ileri süriilebile- cek Benim Adım Sam, ge- nelde yanlanna oturmaktan sakındığımız, temas etmek- ten kaçındığımız, "rahatsız edici' özürlülerden yana tavır koyuyor. Beatles hayranı yanm akıllı Dokunaklı konusu, yönetmenin tozpembe gerçekçi tavnyla alışıl- mış melo klişelerine saplanmaktan kurtulamayan anlatımı, normalle- rin dalaverelerine, beyaz yalanlan- na pek akıl erdiremeyen. anında Rüzgâr Gibi Geçti, Oz Büyücüsü ya da Kramer Kramer'e Karşı gibi klasiklere gönderme yapıp sinema tarihinden örnekler veren sinefil tip gibi çeşitli konularda uzmanlaşmış, dürüstlükten ödün vermeyen, anor- mal karakterleri ve zengin oyuncu kadrosuyla başlarda bir yere kadar ilgi toplayan film, bu ilgiyi 2 saati aşkın bir süreye yayamıyor. Öykü, sevgi, sabır, anlayış gerektiren an- ne-baba-çocuk ilişkisi üstüne yo- ğunlaşarak gelişirken ikinci yan beylik mahkeme sahneleriyle salt duygulandırmayı hedefleyen bir oyunculuk gösterisine dönüşüyor gitgide. Genelde Hollyvvood'u yerden ye- re vuran sivri dili ve sorun- lu, asi genç imajıyla tanın- mış, oynamaktan çok yazıp yönetmeyi yeğleyen, ama şimdilik 3 filmiyle de (The Indian Runner, The Cros- sing Guard, The Pledge), yönet- menliği gişede pek kabul görme- yen Sean Penn'in kızına, hayata so- nuna dek bağlı, yanm akıllı baba rolünde, her zamanki gibi beyaz- perdeyi kaplayan ama bu kez mi- mikleri, jestleri, diyaloglan biraz aşınya kaçmış performansı sürük- lüyor fılmi. Ağdalı bir sevgi gflzellemesi Penn'in kuşağından olan, ama kıytınk romanrik komedilerden pek öteye geçemeyen dilber Michelle Pfeiffer'ın, öykünün olmazsa ol- maz kadın figürü, nörotik Rita'yı canlandırdığı filmde şirin, küçük sanşın Dakota Fanning'le Dianne VViest ve Laura Dern de göz dol- duruyorlar. Sonuçta çocuk, zekâ yaşı sınırlı da olsa baba sevgisini gereksinir demeye getiren, aşırı duygusallığıyla gözyaşı tüketmeye ve mendil ıslatmaya yönelik tez- gâhlanmış, yıldız kadrolu, uzun ve yavan kaçmış Benim Adım Sam'ı bizim için özellikle izlenebilir kı- lan, öyküye eşlik eden ve Sheryl Crowe, Nick Cave, The Black Cro- wes gibi yeni şarkıcı ve gruplann seslendirdiği. (Srravvberry Fields Forever'dan All You Need is Love'a kadar uzatılacak) eski Beatles şar- kılan oldu. İZLEYİCİ ERDAL ATABEK 'Benim Adım Sam'daki oyunuyla Oscar'a aday gösterilmiş Sean Penn'le avukat Rita'yı oynayan Micbelle Pfeiffer uyunılu bir ikili oluşturuyorlar. Akıl yaşı aynı baba-kızInsancıl sorunlann çok önemli biri- sini beyazperdeye getiren bir film "Benim Adım Sam". Gelişimi geri kalmış, zihinsel işlem yetisi 7 yaşında- ki bir çocuk düzeyinde olan Sam, ba- ba olduğu gün çocuğun annesi tarafin- dan terk edilirse ne olur? Sean Penn tarafindan gerçekten büyük bir oyun- la canlandınlan Sam, sevinçli, şaşkın, ne yapacağını bilemez durumda kuca- ğındaki bebekle ortada kalır. Sam hem çalışmakta hem de çocuğuna bakmak- tadır. "Benim adım Sam" sözleri de bu zihinsel özürlü adama öğretilmiş kahp sözlerdir ve kendini böyle tanıt- maktadır. Zihinsel özürlüler kahp cümlelerle öğrenir ve gereken yerler- de gereken sözleri söyleyebilmeleri için eğitilirler. Duygulan çok açıktır, çok güçlüdür, olan biteni tam olarak kavrayamazlar ama pek çok şeyi daha çok duygulannın yardımıyla anlarlar. Sam için çok yardımcı olan komşu- su bayan ve hepsi de özürlülerden olu- şah blFgrubu vardır. Kızı Lucy artık yedi yaşına girmişfir ve bir gün, sos- yal hizmet görevlileri durumu fark ed- er. Artık okul çağına geJmiş bir çocu- ğu kendisi zihinsel özürlü olan (o da zekâ olarak yedi yaşındadır) ve yalnız yaşayan bir babanın büyütmesi kural- İara aykındır. Sosyal Hizmetler Kuru- mu, Lucy'nin kuruma alınması ve ora- da büyütülnıesine kararverir. Sam için hukuk yolu açıktır, o da bu yola baş- vurur. Unlü bir avukat olan Rita Ha- milton (Michelle Pfeiffer) yüksek üc- retlerle çalışmaktadır vebu davaya ayı- racak zamaaı yokfur. Ancak arkadaş- lan ile girdiği bahisle bu davayla ilgi- lenir ve içine girdikçe bu özürlü insan- lann zengin duygu dünyalanyla tanı- şır ve çok şaşınr. Kendi oğluyla anla- şamayan, onun her dediğini yaptığı halde onunla iletişim kuramayan avu- katRita, bu yeni tanıştığı dünyanın bil- mediği zenginliklerinden çok şey öğ- renir. Jessie Nelson tarafindan yönetilen film, duygusal bir temele oturtulmuş. Zihinsel özürlü insanlann nasıl bir dünyası olduğunu, toplum içindeki du- rumlannı ve haklannı çok önemli me- şajlanyla gerçekten büyük bir sorunu gözler önüne seriyor. Yer yer abarnlı duygusalhğı da anlamak gerekiyor. Ancak konunun öteki yanında Sosyal Hizmet Kurumu'na haksızlık yapıldı- ğını da bilmek gerekiyor. Böyle bir ba- banın bütün duygularuu anlamak, o- nun yanında olmak ne denli doğru ise yedi yaşında bir çocuğun artık o baba ile gelişmesinin olanaksızlığı da o ka- dar doğru. Sosyal Hizmetler Kurum- lan yalnız bu durumdaki çocuklar için değil, aileleri tarafindan dövülen, cin- sel istismara uğrayan, suça itilen ya da ortak edilen çocuklar için de bir kur- tuluş yolu. Aslında Sam durumunda bir babanm yedi yıl küçük bir çocuğu büyütmesi de olanaksızdır, ancak bi- linçli ve düzenli bir destekle olabüir. Bu önemli konunun her iki yanının da doğru işlenmesi çok önemlidir, böyle duyarh konularda insanlara doğru me- sajlar verilmelidir. Sam gibi bir baba- nın durumunda çocuk hem babayla birlikte olabilmeli hem de kurumsal bir destek sağlanmahdır. Baba ve ku- rum karşıtlık içinde değil, işbirhği içinde olmalıdır. Filmin duygusal yoğunluğu Sean Penn tarafindan büyük bir performans- la başanlan Sam rolüyle artmaktadff. Penn, bu rolüyle Oscar'a aday olmuş- tur. Avukat Rita Hamilton rolünde Michelle Pfeiffer da çok başanh. Kü- çük kız Lucy rolünde Dakota Fanning de çok iyi. Filmin görülmesi ve düşü- nühnesi gerekiyor. YENİ BASLAYANLAR Cençllk Hayallerl / Orange County Kültür Servisi - Jake Kasdan'm yönettiği, senaryosunu Mike VVhite'ın yazdığı 'Gençlik Hayalleri/Orange County', bugün gösterime giriyor. Başrollerini Colin Hanks, Kyle Howard, R. J. Knoll, Bret Harrison'ın paylaştığı filmde, California'nın Orange County kasabasında annesi, annesinin kocası ve ağabeyi ile yaşayan Shaun Brumderın (Colin Hanks) arkadaşının ölümü üzerine yaşamını sorgulamasıyla gelişen olaylar anlatılıyor. Hayatını sörf yapıp, geceleri kumsal partilerinde eğlenerek geçiren Shaun, en yakm arkadaşı sörf yaparken boğulunca hayatmın anlamını sorgulamaya başlar. Kumsalda bırakıhnış bir kitap bulan Shaun, kitabı 52 kere okuduktan sonra yazar olmaya karar verir. Sörf yapmayı bırakıp gece gündüz yazmaya başlayan Shaun, hayatını değiştiren kitabın yazan profesörden ders alabilmek için Stanford Üniversitesi'ne girmek ister. Ancak okul danışmanı, evrakını başkasıyla kanştınnca, başvurusu üniversite tarafindan reddedilir. Shaun, bu yanhşlığı düzeltip okula girebilmek için elinden gelen her şeyi yapar. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Şenliklen, cenaze törenleri.... Son günlerde sık sık bir araya geliyoruz dostlar- la. Şenliklerde ve cenaze törenlerinde. Ne yaman çe- lişki: En yalnız insanlar, sanatçılar buluşturuyor bizi. Yada, ölülerimiz... insanı insan yapan değerlerin tümünü birden ki- şilığinde barındıran neslı tükenmış varlıklardan biri- ni daha uğurladık geçenlerde. Ali Turgan'ı kaç kişi tanır aranızda? Tanımazsınız, çünkü onun böyle bir kaygısı yoktu. Savunduğu ilkelerden ödün verme- den yaşadı. 'Medyatik' olmak, aklının ucundan geç- medi. Cenazesinde kameralar yoktu... Sosyal demokrat düşüncenin en dürüst temsilci- lerinden biriydi, Turgan. Yaşamı süresince savundu- ğu düşünceyi hayata geçirmek için didinip durdu. 0- nun rüyası, toplumun sivilleşmesiydi. Bıreylerin, bu hedef için mücadele vermeleri gerektiğine inanırdı. 'Sivit inisiyatif'lerin yorulmaz neferi, inançlan uğru- na mücadele verenlerin vazgeçilmez avukatıydı. 'Sol' değerlerin günümüzde uğradığı erozyona karşı çıkmanın gerekliliğini savundu hep. 'Solda it- tifak' arayışlannın temelini, ilkesel buluşmaların ya- ratacağına inanırdı. Cenazesinde, Demokratik Cum- huriyet Programı'nda, 'Çare-siz' hareketinde birlik- te çahştığı arkadaşlan, CHP'Iİ, SHP'li, TDP'li, ÖDP'Iİ dostlan vardı. Ali Turgan, yartıgı yerden bir büyük bu- luşmayı kışkırtırcasına, muzip muzıp gülümsüyordu. "Bakalım aklımız başımıza ne zaman gelecek ?" Güngör Dilmen de oradaydı. Tiyatromuzun bu bü- yük yazarı, bir dönem Istanbul Belediyesı Şehir Ti- yatrolan'nda 'yennden yönetim' ılkesinı hayata ge- çirme mücadelesi veren genç tiyatrocuların yanın- daydı. Dilmen'le, yaşadığımız o mucadeleyi, Ali Tur- gan'ın bu mücadeleye verdiği desteği andık (Şehir Tiyatrolan'nda bugünlerde yaşananlardan da söz ettik elbette. 'Sivilleşme' mücadelesinde nasıl geri- lediğimizin, geriletildiğimizin somut bir göstergesi bugün yaşananlar. Bir başka yazıda, bu konuya dö- neceğiz ister istemez). • * • Ece Ayhan'ı hep uzaktan sevdim. Yakından se- venleri nasıl hırpaladığını bildiğimden... Ama, şiirine, yaşama direncine saygım sonsuzdu. Büyük bir di- renişçi, 'Sivil' bir 'muhalifti, Ayhan. Devletle uzlaşan- ları affetmedi. "Aşk örgütlenmektir bir düşünün abi- ler" demekten hiç vazgeçmedi. Kendi deyimiyle 'sivillerin sivili'ydl. Orospuları, yer- sizyurtsuzlan, 'ıssızparkbekçilerini, tekkişilik tram- vay müzesimüdüıierini' ve öteki dışlanmışlan şiirin- den mahrum bırakmadı. • • • "Dreamin my dreams- Rüyalanmı düşlüyorum"... 70'li yıllann bu güzel albümünü unutamamış, hâlâ rü- yalarının peşinde giden dostlarla yalnızca cenaze tö- renlerinde buluşmuyoruz elbette. Hafta başında Açıkhava'daydık... Karşımızda yaşını başını almış bir 'motosikletli kız' vardı. Kışkırtıcılığından, cazibe- sinden hiçbir şey eksılmemişti. Birşarkı öncesi, du- dak boyasını çıkanp sürmesini, bir başka şarkıda si- garasını tüttürmesini soluksuz izledik. Isyan ve asa- let, ancak bu denli iç içe, bu denli bütün olabilirdi. Marianne Faithfull, yılların birikimini yalnızca söz- cüklerle değil, bir duruş, bir jest, bir gülümsemeyle yansıtmayı bilen o nadir sanatçılardan biriydi. Bir Istanbul Caz Festivali daha geride kalıyor bu hafta sonu. Tango'dan, samba'ya, Balkan müzığin- den, Kuzey Avrupa cazına, müziğin çok farklı türle- rini içeren zengin bir paletle karşımıza çıkan Görgün Taner'e, Istanbullu kedilerin teşekkürlerıni iletmek- le yükümlüyüm. Bu yıl, Jan Garbarek'ten, Chick Corea'ya, sayısız ustayı bir kez daha dinlemek ola- nağına kavuştuk. Unutulmaz akşamlardan biri, Fa- zıl Say'ın dinletisiydı. Stravinski'nin '6ar(ar/Ay/n/'nin dört el versiyonunu tek başına çaldı. Daha doğru- su, önceden programlanmış, bilgisayarlı bir piyano ile birlikte. Say'ın, çağımızın en önemli yorumcu ve yaratıcılarından birı olduğunu bir kez daha gördük. Tıpkı, birkaç hafta önce Efes'te -ikinci kez- izlediği- miz Nâzım' gösterisinde olduğu gibi, mutluluk tüm öteki duyguların önüne geçtı. "Ne güzel şey yaşa- mak" dedik. Gün gelir, "birorman gibi kardeşçesine" yaşama- yı daöğrenirizelbet... [email protected] İznik Belgeselleri' galası • Kültür Servisi - 'Sır' ve İznik' adlı belgesel filrnlerin galası, yann saat 19, 00'da Iznik Eğitim ve Ögretim Vakfı'nda yapılacak. Filmler, birinci öğretim yılını tamamlayan Iznik Eğitim ve Ögretim Vakfi tletişim Sanatlan Akademisi Sinema - Televizyon Bölümü öğrencileri tarafindan tamamıyla kendi olanaklanyla çekildi. Gala programı, 19.00'da verilen yemekli toplantıyla başlayacak. 21.00'de yapılacak açılışa, iletişim Sanatlan Akademisi öğrencileri, öğretim görevlileri, Iznik Belediye Başkanı Zeynel Abidin Turan ve Devlet Bakam Yılmaz Karakoyunlu katılacak ve 21.20'de belgeseller gösterilecek. (0 212 287 32 43) BUGÜN • CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA TİYATROSU'nda 21.00'de Grup Yorum'un konseri. (Biletix: 0 216 454 15 55) • RUMELİHİSARI'nda 'Rumelihisan Konserleri' kapsamında 21 .OO'de Ebru Yaşar'm konseri. (Biletix: 0 216 454 15 55) • BEYOĞLU StNEMASI'nda Fermh Doğan anısına' kapsammda 12.00, 15.00, 18.00 ve 21.00'de David Lynch'in 'Mulholland Çıkmazı' fihrıinin gösterimi. (0 212 251 32 40) • İŞ SANAT'ta 'Sinema Şenliği' kapsamında 12.00, 14.15. 16.30 ve 19.00'da MiJos Forman'in 'Aydald Adam' filminin gösterimi. (0 212 316 10 83) İSTHNBUL CAZ ffSTİWÜ / NDE BUGÜN • LÜTFİ KJRDAR'da 19.00'da Kerem Görsev Trio Featuring Reyent Bölükbaşı'nın 'Esistence' konseri. (Biletix: 0 216 454 15 55) • BABYLON'da 23.00'te Los De Abajo konseri. (Biletix: 0 216 454 15 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle