18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- £ H4ZİRAN 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA DtZt •k ı f Yahudi. Hıristivan ve Müslümanlann bir arada yaşadığı topraklarda en büyük sorun gü\enlik. Ülkenin her yerinde genç askeriere rastiamak olağan.- Bet Horon'daki Polis Film Prodûksiyon Merkezi'nden verilen bilgüere göre israiTde 2002 yüında gerçekleştirilen intihar saldınlannın sayısı şimdiden 336'ya yükselmiş durumda. Polis, intihar saldınsı düzenlemek isteyen bir kişinin, içinde bomba bulunan yeleği giyip üzerine bir tişört geçirerek dışan çıkmasının mümkün olduğunu söylüyor. Yaşamak, savaş ve terörün yıllardır hüküm sürdüğü kutsal topraklarda her geçen gün daha da zorlaşıyor İsrailhafla artıkbanşistiyor Hazırlayan: ipekYEZDANİ nuştuğumuz hemen herkes, Fûistinlilerle banş içinde yaşanıak istediğini söylüyor, ancak terör ve intihar saldınlarının getinliği bıkJanlıktan dolayı Şarvn 'un agresif politikalarına da destekveriyor. Yaşamak, savaş ve terörün yıllardır hüküm sürdüğü kutsal topraklarda her geçen gün daha da zorlaşıyor. Toplum ıse kendısinı sa- ran panik ve dehşet nedenıyle tetıkte bekle- mekten bıkmış, usanmış... Israil'de insanlar artık savaşın acısı yenne. banşın sevıncıyle yaşamak istiyor. Konuştuğumuz hemen her- kes, Filistinlilerle banş içinde yaşamak iste- diğini söylüyor, ancak terör ve intihar saldı- rılarının getirdiği bıkkınhktan dolayı Şa- ron'un agresif politikalarına da desteİc veri- yor. Israilliler, Camp David Zirvesi'nde eski İsrail Başbakanı Ehud Barak tarafından ya- pılan, işgal bölgelerinin yüzde 97'sinın Fi- listin yönetımine v erilmesi öndrisı içın "Ara- fat bu öneriyi kabul etmeliydi" şeklinde dü- şünüyor. Israillilerin çoğu Camp David'de- ki şartlan kabul etmeyen Arafat'ın banş an- laşması imzalarunası için doğru kişi olma- dıgını söylüyor. Arafat'ın banş istediğine inanmadıklannı söyleyen Israilliler, aynca Arafat'ın terör örgütlerinı ve terör saldmla- nnı desteklediğini düşünüyor. Seçımlerde yüzde 65 oy alarak çogunlu- ğun ısteğıyle seçılen Israil Başbakanı Şaron, sıvillere yönelık intihar saldınlanndan bı- kan kamuoyundan ve parlamentodan büyük destek görüyor. Öyle ki, ikinci intifadabaş- lamadan önce bağımsız bir Filistin devleti- nin kurulması gerektiğini düşünen ve Şa- ron'un agresif politikalannı eleştiren sol gö- rüşlü yurttaşlar bile artık Şaron'u ve Filis- tin'e yönelik operasyonlan destekliyor. Ancak Israil'de cepheye, operasyonlara ve askere gitmek istemeyen "Savaş karşıtla- n"nın sayısı da her geçen gün artıyor. Savaş karşıtı bir tsrailli. "Bana gönüllü asker olma- yı isteyip istemediğimi soruyorlar. Hayır iste- miyonım, çünkü bu savaşta masum insanlar öldürülüyor" dıyor. Bindiğimizbirtaksinin Arap şoförüne Müslüman mı Hıristiyan mı olduğunu soruyoruz. Bize, "Hiçbir dineinan- madığuıı" söylüyor. Arafat ve Şaron hak- kındaki görüşünü soruyoruz. "Arafat'tan da Şaron'dan da nefret ediyorum, ben Rabin'i severdim" diyor ve ekliyor: "Ancak Filistin- lilerin kendi topraklanna sahip çıkması ge- rekryor." Sokakta yaşam Israil'de ilk bakışta hiçbir şey yokmuş gı- bi devam ediyor görünen sosyal hayat, aslın- da intihar saldınlanndan dolayı sekteye uğ- ramış durumda. Restoranlar, kafeler, alışve- riş merkezlerı büyük oranda boşalmış. Eğ- lence ve gece hayatından vazgeçemeyen gençler ise ancak çok sıkı güvenlik önlem- lerinden geçirilerek diskolardan içeri alını- yor. Hemen hemen bütün kafe ve barlann ka- pısında silahlı güvenlik görevlileri arama ya- pıyor. Kudüs'ün iki-üç yıl önce kalabahktan yü- rünmeyen, kentteki intihar saldırılarının önemli bir bölümünün gerçekleştiği ana cad- desi olan Yafa Caddesi ile Eskı Şehir'deki ka- palı çarşılar, bugün bomboş. Çoğu insan şe- hır merkezine inmekten korkuyor. Özellik- le Kudüs'te yaşayan hemen herkesın ya ken- dısının ya da bir yakınının başından bir in- tihar saldınsı olayı geçmiş. Binnin yanına ad- res sormak için bile yaklaştığınızda intihar saldınsı korkusundan dolayı ilk tepki olarak hemen bır-iki adım geri çekiliyor. îsrail'de gençler neredeyse çocuk denebi- lecek yaşta, lıseyi bitirdikten hemen sonra zo- runlu olarak askere alınıyor. Zorunlu asker- lik hizmetinin erkekler için üç yıl, kadınlar için iki yıl olduğu ülkede, askerlik süresinin uzunluğundan ve genç nüfusun fazlalığından dolayı her köşe başında, her alışveriş mer- kezinde, her restoranda, sırtlannda uzun nam- lulu silahlanyla kadın-erkek genç askerler gör- mek, çok sıradan bir manzara. Komünal yaşam örneği Çölortasında vaha: Kibbutz • 15-20 yıl öncesine kadar mülkiyet kavramının yer almadığı, herkesin giysilerini bile birbiriyle paylaştığı 'kibbutz'larda, dışandan gelip "gönüllü" çalışmak isteyenler de iki aydan az olmamak koşuluyla bu hayatı tadabiliyor. Issız bucaksız çölde bir yeşil alan görürseniz, bilin ki orada bir "kibbııtz" vardemektir. 1910'lardanbuyana dünyanın dört bir yanından sosyalist ideallerle gelen insanlann oluşturduğu, komünal bir yaşam ve kooperatifçilik anlayışırun hâkim olduğu yerleşim birimleri olan "kibbutz''larda. çöller bile yeşil cennetlere dönüştürülmüş. Herkesin elinden gelen işi yaptığı ve ihtiyacı olan kadanru aldığı 'kibbutz'ların ilk baştaki kuruluş amacı, İsrail devleti kurulduğunda kutsal topraklarda halihazırda var olan bu yerleşimlerin de devletin içine katılmasını sağlamaktı. Kibbutz liderleri, buralardakı yaşamı "SosyaHzmle komünizm arasmda bir şey" olarak tanımlıyor. Herkesin bir arada yaşadığı, yeme, içme, sağlık gibi temel ihtiyaçlann ücretsiz karşılandığı 'kibbutz'larda ister mutfakta, ister tarlada çalışsın, herkes aynı ücreti alıyor. 15-20 yıl öncesine kadar mülkiyet kavramının yer almadığı, herkesin giysilerini bile birbiriyle paylaştığı 'kibbutz'larda, dışandan gelip "gönüflü" çalışmak isteyenler de iki aydan az olmamak koşuluyla bu hayatı tadabiliyor. Sol g^eneğin kenti Hayfa Bahai dininin merkezi olan ve dünyanın her yerinden Bahailerin ziyaret ettiğj 19 katfa Bahai bahçeleri de Hayfa'da bulunuyor. Banş ödüllü belediye başkanı Hayfa' nın 9 yıldır belediye başkanlığıru yapan ve eski bir general olan Anıram Mitzna, İsrail Dışişleri Bakanı ŞimonPeres'le aynı partiden, yani Işçi Partisi'nden. Arap- larla Yahudileri bir araya getirip ortak bir yaşam kurma- daki önerisinden ötürü yaklaşık iki hafta önce Arneri- ka'daki "Seeds of Peace" (Banşın Tohumlan) adlı orga- nizasyon taranndan kendisine "Banş ödüHi" verilmiş. Mitzna, Hayfa'nın Araplarla Yahudilerin birbirleriyle ıyi geçinerek yaşadığı tek yer olduğunu söylüyor. Mitz- na, "tid taraf birbirini anhyorsa. birbirine saygı duyuyor- sa. çoğunhık azuıhğa patronluk taslanuyorsa, herkes bir arada yaşayıp kaUte ve iyi bir yaşama sahip olabinr" dı- yor. Banş sağlandığı takdirde Irak'tan gelen petrol borula- nnın bile tekrar açılabileceğine işaret eden Mitzna, "Bu kenti mümkün olduğu kadar normal bir hayatm sürdüğü bir şehir olarak tutmaya çahşıyoruz. Sonuçta tsrail devte- ti kurulmadan önce de bu insanlar burada birlikte, huzur içinde yaşryorlann. Amacımız, hep öyle yaşamalannı sağ- lamak! Buradaki Arap azmtak da şehrin gelişme sürecinin içindeyer ahyor" diyor. Kentteki Araplann belediye mec- lisinde de temsil edildiğine ve belediye başkan yardım- cısının da Arap olduğuna dikkat çeken Mitzna. "Banşı sağlamak için Arap ve Yahudi çocuklannın bir araya ge- leceği projeler yapryor, kent bütçesinden Araplann otur- duğu bölgelere çok yüksek miktarlar ayTrryoruz" diyor. Hayfa, lsrail'in kuzeyinde, zeytin ağaçlan, iki-üç katlı beyaz taş evleri, büyük bahçeleri, çiçek kokulu caddeleri ve palmiye ağaçlan ıle tipik bir Akdeniz liman kenti. Hayfa, seçımlerdeki tercihleriyle hep "sofcu" bir kent, belediye başkanlan da hep Işçi Partisi'nden olmuş. Bu seçimlerde, 1920'lerden iribaren Rusya'dan Hayfa'ya çalışmaya gehp yerleşen de\Tİmci ışçilerin oluşturduğu Yahudi Işçi Birliği'yle birlikte başlayan sol geleneğin de payı büyük. Kuzey tsrail'in resmi olmayan başkenti gibı gözüken, 300 binlik nüfusuyla lsrail'in üçüncü büyük kenti olan Hayfa'nın, dört büyük kente, Kudüs'e, Amman'a, Şam'a ve Beyrut'a uzaklığı üçer saat. 1948'de tsrail devleti kurulmadan önce Israil- Ingiliz otoritesı altındayken Hayfa dönemin en önemli deniz ticaret nakliye merkezlerinden biri haline gelmiş. Şu anda da îsrail'ın Akdeniz deki ana limanı olan Hayfa aynı zamanda petrol rafınerileri için de çok önemli bir kent; çünkü Irak'tan gelen petrol borulan halen Hayfa'da toprağın altında duruyor. Kentte büyük limanın yanı sıra dört büyük hastane. üç büyük ünıversıte, aynca Intell, Microsoft, IBM gibi büyük Amenkan bılgısayar şirketlerinin laboratuvarlan ve teknoloji üretim merkezleri bulunuyor. "Bir tek tann vardır ve bütün dinler bu tanndan gelir" temel öğretisı üzerine kurulu Bahai dininin merkezi olan ve dünyanın her yerinden Bahailerin ziyaret ettiği 19 katlı Bahai bahçeleri de Hayfa'da bulunuyor. ROBEKTCOOPER* 1989 yılında, Avrupa'da üç yüzyılın siyasi sistemleri sona erdi: Güçlerdengesi ve sömürgeci ısrarlar. Buyıl, sadece soğuk sa\aşın değil; aynı zamanda ve daha da önemli olarak Avrupa'nın içinde bulundûğu, geçmışı Otuz Yıl Sa\Bşlan'na dayanan devlet sisteminin desonunubelirledi. 11 Eylülbizlerebudeğişiminanlamlanndan yalnızca birini işaret etti. Geçmiş hâlâ bizimle olduğuna göre bugünü anlayabilmemiz için önce geçmişi anlamak zorundayız. Uluslararası düzen, ya hâkimiyetya da denge üzerine kuruluydu. Önce hâkimiyet geldi. Kadimdünyadadüzen imparatorlukdemekti. Imparatorluğun içinde olanlar düzen, kültür ve uygarlığa sahiplerdı. împaratorluğun dışı barbarlar. kaos ve düzensizlikti. O zamandan bu yana tek bir hâkimiyetin güç merkezinden dağılan banş ve düzen imajı hâlâ aynı tazelikte. Ancak imparatorluklan. değişimin Öncüsü olma konusunda kötü tasarımlara sahiplerdı. Imparatorluğun bir arada tutuhnası -ki imparatorluklarm özleri çeşitlilikleri banndırmalanydı- genellikle otoriter bir siyasi tarz gerektirir, yenilikler, özellıkle toplum ve siyaset alanlan söz konusu olduğunda, belirsizliklere yol açardı. Tarihte imparatorluklargeneHikle statik olmuşlardır. Avrupa'da kaos durumu ve imparatorluk durumu arasında bir orta yol bulunmuştur, yani küçük devlet. Küçük devlet egemenliğin elde edilmesinde başanlı olmuştur, ancak sadece coğrafyasıyla smırlanmış alanı dahüinde. Böylece yurtta düzen, uluslararası anarşi pahasına satın alınmışhr. AvTupa küçük devletleri arasındaki rekabet bir ilerleme kaynağı olmuştur, ancak sistem bir yandan Yeni Uberal Sömürgecîlik îngiliz Diplomat Robert Cooper; İngUtere Başbakanı Tony Blair 'in, devlet egemenliğine smıtiar getirecek olayyeni bir enternasyonalizm veyeni bir insani müdahale doktrini çağnsmın şekülenmesineyanhmcı oldu. Bu makale Cooper'ın "postmodern devlet" denemesinin tüm metnini içermektedir ve kendisinin şahsigörüşlerinden oluşmaktadır. Cooper'ın yeni bir Uberal sömürgecilik ve dtşpoMkada çifte standart gereküüğinin kabul edilmesi çağnsı solgörüş sahipleri tarafından hakaret olarak algüandı ancak metin, Afganistan, Irak ve ötesi üzerinde İngiliz düşüncesinin arduıda yatanlara az rasûamr ve dürüst gayriresnü açıklamalar getinnektedir. kaosa sürüklenme, diğer yandan tek bir güç hâkımiyetinin sürekli tehdidi altında kalmıştır. Bu sorunun çözümü, sonradan Avrupa özgürlüğünün koşulu olarak görülmeye başlayan, ittifaklann karşılıklı birbirlerini dengeledikleri bir sistem olan; güçler dengesiydi. Önce îspanya, sonra Fransa ve en son da Almanya'nın hâkimiyet amaçlannın engellenebilmesı için başanh koalisyonlar kuruldu. Ancak güçler dengesi sisteminin de asli bir belirsizliği söz konusuydu, hep var olan savaş riski. Ve sonuç olarak sistemin çökmesinin sebebi de aynıydı. 1871 'deki Alman birleşmesi, herhangi bir Avrupa ittifakı taranndan dengelenemeyecek kadar güçlü birdevlet yarattı; teknolojik değişiklıkler sa\aş masraflannı karşılanamayacak düzeylere yükseltti ve kitlesel toplumun ve demokratik siyasetin gelişmesi, güçler dengesi sisteminin işlemesıni sağlayan hesapçı kafa yapısının korunmasını ımkânsız hale getirdı. Bunlara rağmen sistem, belirgin başka bir seçeneğin eksikliği sebebiyle korundu ve 1945 yılında ortaya çıkan sistem, eskisinin en son noktaya erişmiş hali olarak, pek de yeni bir sistem değildi. Avrupa'daki eski çoktaraflı güçler dengesi, dünya çapında iki taraflı birterör dengesi haline geldi, güçler dengesinin nihai sadeleştirme işlemi buydu. Ancak uzun süre ayakta kalabilecek biçimde inşa edilmemişti. Güçler dengesi yirminci yüzyıl sonlannın daha evrensel ve ahlakçı ruhuna hiç uymamıştı. Yirminci yüzyılın ikinci yansı yalnızca güçler dengesinin sonunun gelisıne değil, sömürgeciısrann eksilmesine de tanıkhk etmiştir: Bir dereceye kadar, ikisı birlikte ilerlemişlerdir. Yüzyıla Avrupa imparatorluklan arasında bölünerek başlamış olan dünya, aynı yüzyılı hepsinin ya da neredeyse hepsinın yıkılmasıyla bitirdi: Osmanlı, Alman, A\-usturya, Fransız, îngiliz ve en sonunda Sovyet imparatorluklan bugün artık anı olmaktan başka bir şey değildir. Bu durum bizı üç yeni devlet çeşidi ile sınırlandınyor: Birincisi -genellikle eski sömürgeler olmak üzere- neredeyse var olmayan devletler, "modenüeröncea" bir alan, devletin yenildiğı ve herkesin herkese savaş açtığı devletler (Somali ve yakın zamana kadar Afganistan gibi ülkeler). Ödncisi, emperyalizm sonrası, güvenhği artık sınırlannı genişletmek olarak algılamayan, postmodern devletler ve üçüncü olarak genye, Machiavelci ilkelerinı ve devletin yaran ilkesini takip eden, her zaman devleüerin davTanmalan gerektiği gibi davranışı olan geleneksel olarak "modern" devletler kalıyor (Hındistan, Pakistan ve Çin gibı ülkeler) BızAvrupalılar'ın içinde yaşadığımızpostmodem sistem, denge üzenne dayanmamaktadır ve egemenliğin ya da iç ve dış işlerin bırbmnden aynlmasının altını çizmemektedir. Avrupa Birliği, birbirlerinin iç ışlenne karşılıklı müdahale içın oldukça gelişmiş bir sistem haline gelmişti. Taraflann ağır sılahlarının yerlerinı bildırmek ve denetlemelere izin vermek zorunda olduklan CFE Antlaşması, egemenliğin kalbı sayılabılecek konulardan uluslararası sıkıntılara kadar uzanmaktadır. Bunun ne kadar sıradışı bir devnm olduğunun anlaşılması önemlıdir. Bu sonuç, nükleer çağ paradoksuna ayna tutmaktadır: Yani kendini savunmak için, önce kendini yok etmeye hazırlıklı olmahsın. Nükleer tehlikenm önlenmesı yönündeki Avrupa ülkelennın ortak çıkan; güvensizlik ve gizli tutma gibi, normal stratejik mantığın önüne geçecek kadar kendini ispatladı. Karşılıklı hassasiyet, karşılıku şeffaflık haline geldi. *The London Observer, 7 Nisan 2002 Çevın: Özge Özgüler SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle