23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2002 CUM, 8 HABERLERIN DEVAMI G U N C E L CfNEYT ABCAVÜREK I Baştarafı 1. Sayfada başlamadan dakikalar önce TRT Genel Müdürü Yücel Yener'den aldık. Kupayı canlı yayınla ftalka aktarabilmek için kururn olarak tam bir yıl crganizatör yayımcılar- asıkı pazariıkyaptıkJannısöyledi. Genel müdü- rün buraya kadarki anlatımlarında olağandışılık yoktu. Fakaaat, Genel Müdür Yener; "Hiçbir yerden yardımgörmedik" dedikten sonra garıpsemenin otesinde dinleyeni hayret içinde bırakan bir ek- leme yaptı: "Okadarki, başvurmam>za rağmen Başbakan- lık'îan cevap biryana, Başbakanlık'a bağlı Tanıt- ma Fonu'ndan destek a/asnadık". Gysa Başbakan Ecevit. hasta yatağında ulu- saltakımı izliyor, Federasyon Başkanı Haluk Ulu- soy a, ŞenolGüneş'ekutlamamesajlarıgönde- rıyor. Haluk Ulusoy'un adı geçince başarıları sindi- remeyen bir federasyon başkanından söz etme- mek olanaksız. Brezilya maçından önce TRT muhabirinin so- rulannı yanıtlarken; haklı ya da haksız eleştiriler- de bulunanlara taşıdığı sıfata yakışmayan ifade- lerlesaldırdı. • • • Başbakan Ecevıt'ın kapsamlı sağlık kontrolü için bir ay sonra Başkent Oniversitesi Hastane- si'ne girişini izledikten sonra; TRT'nin "maddi destek için Başbakan/ık Tanıtma Fonu'na yaptığı müracaattanacabahaberi varmıydt"sorusu ak- la takılıyor. Üzgün ama gururlu o\duğumuzgün, -TV'lerde- ki yorumlara göre- ekonornik açıdan da sıyasal açıdan da karanlık bir gündü. Borsa endeksinın bu yıl görülmedik biçimde 8 binlere düştüğü, doların 1 rnilyon 650 binlere tır- mandığı, faizlerin yüzde 78'lere fırladığı geçen çarşamba günu -Başbakan 'a göre 'bizi kıska- nan'- Standard and Poors gibi etkili bir kurum, ekonominin "pozitiften durağana" dönüşmesin- deki nedenleri açıkladı. Daha doğrusu aylardır içeride de tartışılan si- yasetteki belirsizliğin etkilerini analiz eden bir ra- por yayımladı. • * • Standard and Poors'a göre belirsizliğin nede- ni, Başbakan'ın hastalığı! Ecevit'in DSP içinden yerine geçecek bir başbakan ve parti genel baş- kanı saptamaması... işadamları -Sabancı, Koç gibi kurumlar- hükü- met sorununa artık çare bulunmasını istedikleri birsırada; Başbakan hastane çıkışında ekonomi- de çöküş işaretlerınin "hastalığına bağlanama- yacağını" söyledi. Kısacası efendim; iş çevrelerinden (Ecevit'e bağlı kalemler dışında) medya dünyasına, halkı- mıza kadar hemen her çevrede konuşulan, irde- lenen güncel tartışma konusu; başta Başba- kan'ın (nasıl çözümleneceği bilinmeyen) hastalı- ğı, olumsuz her gidişte baş etken. Türkiye'nin nabzını ölçen anketler ise (Strateji Mori) halkın yüzde 76'sını "memleketin gidişatı- nı" kötü yolda gördüğünü ifan ediyor. Içerdeki ve dışardaki kaynaklann önlerine koy- duğu bu hazin tablo; Ecevitler'in bir kulağından giriyor, öteki kulağından çıkıyor. TV'lerden hastaneye geldiğinde otomobılden zoriukla inen, giriş kapısına kadar zorlukla yürü- yen, dün DSP grubuna gitmek üzere özel birara- ca koltuklanndan kaldırılarak binebilen Başba- kan'ın bir aylık nekahetten sonraki hali insana ıs- tırap veriyor. Zira, iki saate yakın sağlık denetiminden son- ra; sağlıklı başbakanın "2-3 hafta daha", tem- muz ayı sonlarına kadar evden çıkmamasına ka- rar verildiği açıklanıyor. Şu ya da bu neden öne sürerek iktidarda kal- makta ısrar eden Ecevit; (Ecevitler) ne yazık ki, ülke ekonomisinin de, siyasal yaşam/a ilgili geri- de kalan az buçuk umudun kendisiyle (kendile- riyle) birlikte çökmesine neden oluyor (oluyorlar). Ne yazık ki, ülkenin tek sorunu: Hâlâ iş görür açıklamaları yapılan.. ardından da: Görevini sürdürmesine engel olmadığı söyle- nerek başbakanlıkta kalmakta direnen Başba- kan Ecevit! Ermenistan Dışişleri Bakanı Oskanyan, hiçbir önkoşullannın olmadığını söyledi: îlişkilernormale dönmeli GUNDEM MUSTAFA BALBAY Iran PKK'ye göz yumuyor LEVLA TAVŞANOĞLU "Bölgesel dayanışma ruhu içinde öncelikJe Türkiye'yi fut- bolda kazandığı zaferler için kurlamak isterim. Hepimizin sevinçle alkışladığı bazı zafer- ler vardır." Bu sözleri Ermenistan Dışişle- ri Bakanj Vartan Oskanyan söy- lüyor. Türkiye Ekonomik ve Sos- yal Etütler VakfVnın (TESEV) düzenlediği konferansm konuş- macısı. Yanında, konferansm açış konuşmasını yapan Prof. Dr. II- ter Turan. Ermenistan Dışişleri BakanJığı Sözcüsü Djnnik Aga- canyan, Karadenız Ekonomik Iş- birliği (KEl) nezdındeki Erme- nistan Temsilcısi Arsen Avakyan ve Ermenistan Dışişleri BakanJı- ğı Kafkasya Dairesi Müdürü Ka- ren Mirzoyan oturuyor. ABD'de yetıştiği, konuşruğu akıcı Ingilizceden anlaşılan Os- kanyan, konuşmasını şöyle sür- dürüyor: "Ermenistan'ın Türkiye'de- kj siyasi tartışmalarla yakın- dan ilgilendiğini söylediğimde ne deoıek istediğimi anlayaca- ğınızdan hiç kuşkum yok. Ge- çen binvılın yansında ülkeleri- miz ve balkJarımızın yaşamla- n iç içe geçmişti. Bu yaşam her zaman kolay, her zaman mü- kemmel de olmadı. Ama coğ- rafya ve tarih bizi birbirimize itmişti ve komşu olmuştuk." Pazartesi sabahı Erivan'dan ay- nlırlarken Ağn Dağı'nı hem ka- radan, hem havadan çok net gö- rebildiklerine dikkat çeken Os- kanyan, şunlan söylüyor: "Türkiye'ye veAğrı DağVna neredeyse dokunacağım. Ikisi de benim bakanlığıma 72 km. uzakJıkta. Ama onlara gidemi- yoruz. Bu nedenle de Ağrı Da- ğı bizim hem gumrumuz. hem de çaresizliğimizin simgesi. Bi- ze hep Türk-Ermeni bağlannı, ilişkilerini. tarihi anımsatıyor." Fransa-Almanya sınınndaki taraf uğruna başkalarını itefe- mekya da bir dizi karşüıklı ha- reketi tutsak tutmak da anlam- sız. Biz Türkiye'nin, Azerbay- can'a manevi. siyasi, ekonomik, hatta askeri desteğini onun aleyhinde kullanmayı diişün- meyiz. Bu yakırılıktan her za- man hoşnut olmayabiliriz. Yî- ne de diyaloğa. diplomatik iliş- kilere hazınz." Ermenistan'ın, hiçbir önkoşul olmadan Türkiye'yle diplomatik ilişki kurmaya hazır olduğunu Geçen bin yılın yansında ülkelerimiz ve halklanmızın yaşamlan iç içe geçmişti. Türkiye'ye ve Ağn Dağı'na neredeyse dokunacağım. Ikisi de benim bakanJığıma 72 km. uzaklıkta. Ama onlara gidemiyoruz. Bu nedenle de Ağn Dağı bizim hem gururumuz hem de çaresizliğimizin simgesi. Bize hep Türk-Enneni bağlannı, ilişkilerini, tarihini anımsatıyor. "kötû hayaletlerin" AB'yle ko- vulduğuna işareteden Oskanyan, ninesinın Maraşlı olduğunu an- latıyor: "Ninem komşunun in- sana ailesinden daha önemli ol- duğunu, iyi komşuluk ilişkileri- nin geliştirilmesi gerektiğini söyierdi. Bu durum devletler için de farklı değil.Türkiye'nin Azerbaycan'da dostluğu Erme- nistan'ın üzerine vazife değil. Paylaşılan etnik, kültürel, eko- nomik, hatta stratejik çıkarlar anlaşılabilir.Ancak, üçüncü bir söyleyen Vartan Oskanyan şunla- n ekJiyor: "Türkiye'de soykı- nmla ilgili eski tek tip, katı yak- laşım yerine daha çoğulcu ve farklı görüşlerin tartışıldığı bir ortam oluşmasını memnunluk- la izlivoruz. Bu tartışma orta- mı belki Türkiye'nin resmi si- yasetini etkilemedi, ama artık konunun tabu oimaktan çıkışı Ermenistan'ı sevindiriyor. "Hem, anılann yaralan yad- sımakla kapanmıyor. Ülkeleri- miz arasındaki açık ilişkiler Atiyev'denKmrkoğhı'na madalya Haydar Orgene- ral Hüseyin Kıvrıkoğlu'na "Cumhuriyet Şeref Madalyası" takdim etti. Aliyev dün Kıvrıkoğ- lu'nu Genelkurmay Başkanlığı karargâhında ziyaret etti ve madalya töreni düzenlendi. Ali- yev,Azerbaycan ordusununTSK'nin katkılarıyla bugünkü durumuna geldiğini kayderfi. Kıv- rıkoğla da iki ülke silahlı kuvvetleri arasındaki ilişkilerin giderek artacağını belirtirken Tür- kiye-Azerbaycan stratejik işbirliği için çalışmalarıni sürdürecekJerini bildirdi. Kıvnkoğlu, Ali- yev tarafından ödüllendirilmekten büyük memnuniyet duyduğunu bildirdi. (Fotoğraf: AA) karşılıklı güvenin, yavaş ama düzenli bir biçimde düzelmesi- ni sağlayacak." Ermenistan-Azerbaycan ilişki- lerinin, Azerbaycan hükümetınin ıpoteğınde kalmaması gerektiği- nin altını çizen Oskanyan diyor ki: "Bir kere gerçekJer var. Dağlık Karabağ, ne Sovjet ön- cesi dönemde ne de sonraAzer- baycan topraklarının bir par- çası olmadı. Sovyet dönemi dı- şında Karabağ Azerbaycan ta- rafından kontrol edilmedi. Ar- tık Sovyet çağı bitti." Oskanyan, Azerbaycan 'ın Tür- kiye'yi, Ermenistan'ı zayıflat- mak için abluka uygulamaya ba- şanyla ikna ettiğıni vxırguluyor: "Türkiye ve Ermenistan bu bölgede banş, istikrar. ekono- mik ve sosyal denge ve karşılık- lı anlayışa dayalı bir gelecek kurma şansına sahipler. Fırsat- ları yakala>ıp çıkar üriinlerini toplamak bizim işimiz." Sunuşunun ardından sordu- ğum "Dışişleri Bakanı Cem'le görüşmelerinizde Türkiye'nin pozisyonuyla ilgili neler algıla- dınız" soruma Oskanyan şu ya- nıtı venyor: "Bu Cem'le üçün- cü görüşmemizdi. Birincisini Dünya Ekonomik Forumu top- lantıları sırasında, ikincisini Reykjavik zirvesinde gerçek- leştirmiştik. Divaloğumuz çok açık, yapıcı ve verimli oldu. Bu ruhla gidersek ikili, bölgesel ilişkilere katkıda bulunabilir, Karabağ sorununa çözüm geti- rebiliriz. Karabağ veAzeri top- rakları sorunlan paket halinde çözülebilir. Ermenistan'm, ken- disinin olmavan, hiç kimsenin toprağında gözü yoktur." "Ermenistan'ın, zayıfekono- misini soykırım tazminatların- dan alacağı 50 milvar dolarla kalkındırmayı planladığı söy- lentileri gerçek mi" sorusunu Oskanyan şöyle cevaplıyor; "Ekonomik zorluklanmız var. Ama Ermenistan kamuoyunda soykırım karşılığı tazminat al- mak hiç konuşulmadı. Bunu ilk kez duyuyorum. Türkiye'den alacağımız parayla ekonomik kalkınmamızı sağlamayı kesin- likle hiçbir zaman aklımızdan geçirmedik." Eskı Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan döneminde Er- menistan-Türkiye ilişkilerinin daha yumuşak olduğuna dikkat çekilmesi üzerine Oskanyan'ın karşılığı şu oluyor: "Petrosyan döneminde bugfln olmayan ne oldu? Ama burada Türki- ye'nin perspektiflerini duy- mak ilginç. Türkiye ne zaman Ermenistan'a karşı yumuşadı. Türkiye'nin tutumu her dö- nemde sert olmuştur. Biz ise ilişkileri düzeltmeye hazırız. Bağımsızlığımızı ilan edeli 10 yıl oldu; Türkiye hâlâ bizinıle diplomatik ilişki kurmadı. ÖncelikJe ilişkilerimizi nor- malleştirmeliyiz." ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Istihba- rat birimleri, Iran'ın P- KK-KADEK'in toprak- lanndaki faaliyetlerine göz yumduğunu, terö- ristlerin Iran istihbarat teşkilatı Savama'nın de- netiminde olduğıınu be- lirlediler. Savama'nın 6 Haziran 2002 tarihli ra- porunu ele geçiren istih- barat birimleri, raporda şu unsurlann yer aldığı belirlediler: • Terör örgütünün şu andaki mevcudu yakla- şık 6 bin 500. Bunlann 1400'ü Suriye, 1500- 1800 kadan tran, 400 kadan Irak, 300 kadan Ermeni ve diğerleri de Türkiye vatandaşı. Terö- ristlerin 350'si kadın. • Son bir yıl içinde KDP ve KYB'ye sığı- nan terörist sayısı 1400'e yaklaşıyor. Ör- güt içinde yaşanan so- runlann başında örgüt- ten kopmalar geliyor. Merkezi otoritenin gü- cünü kaybetmeye başla- dığı gözleniyor. • PKK'nin Türkiye kökenli üyeleri arasında en çok se\ r ilen adamı Cemil Ba>ık. Osman Öcalan ise en etkili kişi. 3aşkanJık Konseyi'nin Türkiye'ye karşı izledi- ği strateji, Avrupa'daki üç istihbarat teşkilatı ta- rafindan yönlendiril- mektedir. Osman Öca- lan, Hollanda ve Yuna- nistan; Duran Kalkan, AJmanya; Murat Kara- yıJan, Belçika, Ni/a- mettin Taş da Isveç ile bağlantılıdîr. */ Orgütün, Iran'daki faaliyetleri hükümetimi- zin kontrolü altında sür- mektedir. Orgütün Iran toprakJanna giriş ve çı- kışlan kontrol altına almmalıdır. Öte yandan AA'nın haberine göre PKK/ KADEK. uyuşturucu- dan sağladığı gelir ile "yardım" paralannın geçen yılın ilk 5 ayına göre yüzde 55 oranında azahnası, bazı ülkelerin fınans kaynakJan üze- rindeki incelemeleri de- ruıleştirmesi nedeniyle maddi sıkıntı yaşıyor. GüneyKıbns RumKesi- mi'nde de faaliyetlerini arttırdığı ve Lefkoşa ve Limasol'dapara topladı- ğı ileri sürülen orgütün, gelirlerini Rum bankala- nna yatırdığı ve gemiler- le getirdiği 200 teröristi. bu bölgedeki 4 kampta eğittiği bildirildi. SSK primlerinin yüzde 17.9 oranında arttınlması hazırlığına işçi ve işverenden tepki: Hükümet hoyratça davramyor HACER BOVACIOĞLU ANKARA - Asgari ücretteki artışı yüzde 13'le sımrlı tutan hükümet, prime esas taban ücreti ise 1 Temmuz'dan itibaren yüzde 17.9 oranında arttıracak. Artışla birlikte 184 mil- yon liralık asgari ücretten alınan prim ve vergi toplamı 148 milyon lira olacak. Prim artışlannın üreten kesimler için ciddi bir ar- tış olduğunu vurgulayan DİSK Genel Baş- kanı Süleyman Çelebi, "Hükümet hoy- ratça davramyor, kayıtdışma destek veri- yor" dıye konuştu. Siyasi ve ekonomik belirsizlikler nede- niyle zorgünler geçıren reel sektöre, bir dar- be de SSK primlerinden geliyor. Bakanlar Kurulu'nun aldığı karar doğrultusunda. 1 Nısan 2002'de yüzde 32.3 arttınlan SSK pri- mine esas kazanç taban ve tavanı yüzde 17.9 oranında daha arttınlacak. 1 Temmuz 2002 tarihinde yürürlüğe girecek uygulamayla, halen 277 milyon 872 bin lira olarak uygu- lanan prime esas kazanç tabanı 327 milyon 611 bin liraya, 1 milyar 389 milyon 360 bin lira olarak uygulanan prime esas kazanç ta- vanı ise 1 milyar 638 milyon 55 bin 440 li- raya yükselecek. SSK primine esas kazanç ve tavanlannda- ki yıllık artış oranını da yüzde 56'ya ulaştı- racak kararla, asgari ücretteki prim ve ver- gi kesintisinin toplamı 101 milyon liradan 148 milyon liraya yükselecek. Net 184 mil- yon lira olarak uygulanacak olan asgari üc- retin işverene maliyetı de 332 milyon 811 bin lira olacak. SSK primine esas kazanç taban ve tavan- lannda yapılacak artış, işverenlerin yanı sı- ra işçi temsilcilerini de kaygılandınyor. DlSK Başkanı Çelebi. "Milyonlarca insa- nın geçim kaynağı olan asgari ücreti brüt 250 milyon lira yapan hükümet, prim ke- sintisi yapacağı taban ücreti ise 327 mil- yon lira olarak belirliyor. Bu bir çelişki- dir" dedi. Çelebi "Kendi gelir kaynakla- rı konusunda oldukça hoyrat davranan siyasi iktidar. sıra emekçilerin gelirine ge- lince tam tersi bir tutum izliyor. Bu uygu- lama sadece kayıtdışını destekler" dedi. U Baştarafı 1. Sayfada rın ayrılması geliyor... Eldivenden merdivene Ecevit'e gerekli olacak her şeyi yanında taşıyan Özkan, DSP'nin grup toplantılannın da başlıca düzenleyicisiydi. Ecevit gruba, Özkan'la gelir, yanında oturur, kürsüden in- dıkten sonra da yıne yan yana fotoğraf verırlerdi. Ecevit'in dünkü yoğun gündeminde bu kare yoktu. DSP grubunda dikkati çeken bir başka nokta da Özkan'ın yanı sıra Şükrü Sina Gürel, Nami Çağan ve Recep Önal dışındaki DSP'li ba- kanlann olmayışıydı. Toplantıya katılmayan bakanlardan bir bölümü Ankara dışında olabilir. Ancak, en az 4-5'inin An- kara'da olduğu biliniyor. Özkan'ı Başbakanlık bi- nasından arayan gazeteciler de sürekli "toplantı- da" yanıtı aldılar. Bir rivayete göre de Özkan saat 10.30'da makam aracına bindı ve bastı gaza git- ti. Bu durum, öteden beri konuşulan, ' Rahşan Hantm Bülent Bey'i özkan'dan kopardı" kulisınin doğruluğunu ortaya koyuyordu. Gelınen noktada DSP'nin dört ana parçadan oluştuğunu görüyo- ruz: - Rahşan Ecevıtçiler. - Hüsamettin Özkancılar. - Dokuzlar. - Dur bakalım ne olacakçılar. Ecevıt'ı dün Meclis kapısında Rahşan Hanım beşfisi, Emrehan Halıcı, Mecit Şekercioğlu, Sü- leyman Yağız, Zeki Sezer ve Tayfun Içli karş/la- dı. 4 Mayıs'tan bu yana yeri geldikçe vurguladığı- mız gibi parti ve hükümet içinde giderek inisiyatif yitiren Ecevit'in yakın gelecekte DSP'deki gücü- nün tartışmalı hale gelecegi görulüyor. Gere gere Ecevit'in grup konuşmasıyla ortaya çıkan bir başka gerçek de seçim tartışması oldu. Başba- kan "Ben seçim istemiyorum ama" dedi, devam etti: "Ufukta seçim göründü." Bu değerlendirmesinın ardından da milletvekil- lerinin Meclis tatile girdikten sonra boş durmama- larını. köylere kadar gitmelerini istedi. Vekillerkö- ye gider de döner mi bilemem! Ecevit'in sözlerinin ardından zaten akıllardan çıkmayan seçim bir kez daha öne çıktı. Her parti kendıne göre yoruma giriştı. Bunun üzerine Ece- vit, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le alı- şılmışın dışında uzayan ve yarım saati bulan gö- rüşmesinden sonra yeni bir açıklama yaptı: "Sözlerim yanlış anlaşıldı. Ben seçim istemedi- ğimi söyledim. Ufukta göründü derken de 2004'ten söz etmek istedim..." Başbakan'ın grup konuşmasının ardından bir kez daha altı çizilmesi gereken durum da şu: ANAP ve MHP lideri, gidişten memnun. Başba- kan aylarca onları aramasa bir şey demeyecek- ler. Neden memnunlar? Çünkü, işverenlerden çalışanlara kadar herkes, içinde bulunduğumuz krizin Ecevit'in durumun- dan kaynaklandığını düşünüyor. Böyleceonlarga- yet rahat, kendi aralarındaki kavgalarını, keyfini süre süre yapıyorlar! Görünüm, hükümetin mayıs sonunda vurgula- dığımız senaryoyu oynadığını gösteriyor. Kör to- pal, kaza bela çıkmadan Meclis'i tatil edelim... Sonbaharda ne olur bakarız... Her şey sarpa sa- rarsa, 2003 başında seçim kararı alırız... Bu senaryonun birinci aşaması tamamlandı. Meclis, partilerin karşılıklı turlamalarından yorulup tatile giriyor. Yazın, hükümetin öngördüğü gibi siyaset tatile girer mi? Sanmıyoruz... Öncelikle ekonomideki gidiş ister istemez An- kara'yı rahatsız edecek. Partıler de seçime daya- lı siyaset yapacağı için ortam gerginleşecek. Öy- le anlaşılıyor ki, AKP'den MHP'ye liderlerde, gö- ğüslerıni gere gere değil, ortamı gere gere oy is- teyecek! ankcum@ttnet.net.tr Çağlar'ı rahatlatan ödeme planı ANKARA (ANKA)- Işadamı ve eski politika- cı Cavit Çağlar'ın şir- ketlerinden Nergis Hol- ding'in tasfıye halinde- ki Emlakbank'a olan 14.5 milyon dolarlık borcunun geri ödemesi, vanlan anlaşma uyann- ca aylık taksitlere bağla- narak 6 yıla yayıldı. Ner- gis Holding'den IMK- B'ye gönderilen yazıda, Emlakbank Tasfıye Ku- rulu ile üzerinde anlaş- maya vanlan ödeme pla- nı hakkında bilgi \erildi. Buna göre Nergis Hol- ding, tasfiye halindeki EmJakbank'a olan top- lam 14 milyon 530 bin 516 dolar tutanndaki anapara borcunu aylık ödemeler şekJinde 30 Haziran 2002 'den başla- yarak30Arahk2007'ye kadar ödeyecek. Tahak- kuk eden faizler ise 30 Ocak2008ile30Aralık 2008 arasında 12 eşit taksithalinde ödenecek. Nergis Holding hakkın- da süren yasal takipler durdurulacak. Güneş'in 6 Hakan ısrarı 9 anlaşılamadı M Baştarafı 1. Sayfada Tosatti üe aynı fikirdeydi: "SenegaJ maçındaki beceriksizliklerinin ar- kasından yan fînalde Hakan hâlâ ne arıyor? Güneş niye Mansız'a da- ha fazla fırsat tanımayı yeğleme- miş?" yorumlannı yaptılar sürekli. Şükür'ün ağır çekim hareketleri ve bakışlanndaki boşluk karşısında sık sık sabırlan taştı. Genelde fakat "Türkiye'ye şa- po!", "Bu Türkiye'ye şapka çıkan- lır!" dedi insanlar. Brezilya'nın "muhteşem ataklan"naTürkiye'nin "mükemmel top kontrolü" ile yamt vermesi herkesi şaşırttı. Rüştü'ye hayran kaldılar: "Dünya Kupası'nın en iyi kalecisi ya da en iyi kalecile- rinden biri!" dediler onun için. Her- kesin fikir birlığı ettiği bir başka ko- nu da Türkiye'nın "forvet" açığı idi. Bunun için şimdi "Türklerin (Pi- acenza'lı futbolcu) Hubner gibi bir oyuncuları olsa, Brezilya üçüncü kez oynadığı Dünya Kupası fînali- ne zor ulaşırdı" diye yazıyor. "Cor- riereDellaSera"daTosatti: "Türki- ye iyi oynuvor ama agresifolanuyor. Öte yandan teknik direktör Ha- kan'a dokunamıyorsa, ne yapüabi- lir ki? Dünya Kupası'ndaTürk ta- kımının atrığı 7golün hiçbirine değ- medi. Hubner gibi bir oyuncuları olsa, bu takımı siz seyredin!" "Takımın anadirekleri" şeklinde nitelediği Baştürk, Ümit Davala ve Hasan Şaş'ı "yorgun" bulan Tosat- ti: "Cesur kaleci" sözleriyle tanım- ladığı Rüştü için "Ronaldo'nun ka- rarlı golü tereddüt geçirdiği tek an oldu" dıyor. "Repubblica" gazetesinden Gian- ni Mura; benzerşeyler söylüyor Tür- kıye-Brezilya karşılaşması için. "Türkiye fena oynamadı. Ancak Brezilya daha iyiydi" diyor ve şöy- le devam ediyor. "Şimdi sürpriz ol- mayan bir final var karşımızda. Ko- re ve Türkiye de teselli finali oyna- yacak. Her iki ülke için haval edile- meyecek bir çıkış oldu. Koreliler- den farklı olarak Türkler bu nok- taya kendi gayretleriyle geldiler..." "L'Unita"da her şeye rağmen Tür- kiye'yi "birinci sınıf" olarak adlan- dınyor ve "Ronaldo. Dünya Kupa- sı'na ikinci kez katılan birinci sınıf Türkiye'yi eledi" diye ekliyor. "Ma- nifesto" ise "Ronaldo'nun eski tarz, klasik golü maçın tek mücev- heriydi" diyor. Italyan spor basının nerdeyse "kutsal kitabı" sayıîan "Corriere della Sporf'un yorumu da şöyle: "Gerek ilk, gerekse de ikinci yarıda Brezilya T yı son ana dek kızgın ateş üzerinde tutmuş ol- makla övünebilir Türkiye." Tirajı 1 milyonu aşan "La Gazzetta dello S- porfda "Türkiye muhtemelen maç öncesinde biraz fazla uçtu ve hava- ya girdi" diyor ve devam ediyor: "Al- manva ile final ovnamak fikri ovun- cuiann başlanm döndürdü. Gene de hiç sönük değiJdi I ürkiye. Ama Senegal'e karşı sergilediği yoğun oyunu kovamadı ortaya..." Yitirilen AJmanya-Türkiye fînali- ne ilişkin bir yorum da îtalyan solu- nun entelektüellerinden Adriano Sofri'den. Futboldan çok siyaset yo- rumcusu olan Sofri: "Böyle olması daha iyi oldu" diyor: "Çünkü Dün- ya Kupası finalinin.Almanların Al- manyası ile Türklerin Almanyası arasında etnik bir mevdan okuma- ya dönüşmesi işten bile değiidi. Eğ- ri oturup doğru konuşahm, Hakan Şükür maçta kazara dahi tek gol atamazdı. Allah bizi (Şükür gibi) pistonlu kariyerlerden korusun!"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle