Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 HAZİRAN 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
OkuyarcBirokrasi
pezatetikaftsm
• tstanbul Haber Servisi -
Çahşrna \e Sosyal
Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan, RODER Genel
Kurulu'nda yaptığı
konuşmada "'Siz hep
siyasiler mi yönetiyor
zannediyorsunuz" diye
sorarak "'Devlet şu
bürokrasi rezaletini
ortadan kaldırsın" dedi.
Türkiye'de çözülemeyecek
hiçbir sorun olmadığmı
belirten Okuyan, "bir tek
kafa yapısını değıştirmek
gerektiğini" söyledi.
Dışişleri'nde
atamalar
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Dışişleri
Bakanlığı'nda yapılan
atama kararlan, Resmi
Gazete'de yayımlandı.
Buna göre, Türkiye'nin
AB nezdindeki daimi
Büyükelçisı Nihat Akyol
merkeze çekilirken yerine
Dışişleri Bakanı İsmail
Cem'in bir dönem
danışmanlığını yapan
Dünya Ticaret Orgütü
Daimi Temsilcisi
Büyükelçi Demiralp
atandı. DTÖ
Temsilciliği'ne ise
Büyükelçi Mehmet
Görkay atandı.
Baykal: Yeni bir
dönem başlıyor
• UŞAK (Cumhuriyet) -
Uşak'ta çeşitli temaslarda
bulunan CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal,
Türkiye'nin zor bir
dönemden geçtiğini
söyledi. Baykal,
"Ülkemizde önümüzdeki
günlerde yeni bir dönem
başlıyor. Bu dönem,
yolsuzlukJann
yapılmadığı, devletin ve
milletin soyulmadığı,
hukukun üstün olduğu
kalkınma dönemi
olacaktır" dedi.
ABD'deB
Türk tutuklu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-SPRıze
Milletvekili Mehmet
Bekâroğlu'nun yazılı soru
önergesini yanıtlayan
Dışişleri Bakanı ismail
Cem, 11 Eylül terör
saldınlannın ardından
sonra ABD'deki operasyon
çerçevesinde gözaltına
alınan 63 Türk yurttaşının
birçoğununun serbest
bırakıldığını belirterek,
Nevv York, Long Island ve
New Jersey bölgelerinde
gözaltına alınan 6 yurttaşın
ise halen cezaevinde
bulunduğunu söyledi.
Şaibeli ihale
iddiası
• MUĞLA (Cumhuriyet)
- Gökova Termik
Santralı'nın temizlik işleri
için düzenlenen hizmet
alım ihalesi tepkilere
rağmen yapıldı. thaleyi
Cemal Yavaş'ın
yakınlanna kurdurduğu
İddia edilen CEMNUR'un
kazanması üzerine Ören
Belediye Başkanı Kazım
Turan, "îhale adrese teslim
yapıldı" dedi.
Yurdakul uyardı
• ORDU (Cumhuriyet) -
"Türkiye'nin Temel
Sorunlan ve Çözüm
Yollan 2, Türkiye'nin AB
Süreci" konulu panelde
konuşan Belediye-Iş
Sendikası Genel Başkanı
Nıhat Yurdakul, 200l'de
her yurttaşın 788 dolar
yoksullaştığını belirterek
"Siyasi iktidar halkın, sivil
toplumun ve sendikalann
verdiği mesajlan
anlamakta gecikirse
ödeyeceğimiz fatura
Arjantın'e kesilenden daha
ağır olacaktır" dedi.
Yeterince tartışılmadan yaşama geçirilen yasalaryürürlüğe girmeden bir kez daha değiştirildi
57. hükümet yaptı-bozduBANU SALMAN
ANKARA - Çahşkan olmakla övü-
nen 57. hükümet ve TBMM'nin 3 yıl-
lık performansı, çıkarılan yasalann ye-
niden düzenlenmesiyle sınırlı kaldı.
Kamuoyunda yeterince tartışılmadan
ve uluslararası kuruluşlann koşulu ola-
rak yaşama geçirilen yasalar, daha yü-
rürlüğe girmeden bir kez daha değişti-
rilmek zorunda kalındı. Yabancı dıller-
den Türkçeye çevTİlerek TBMM'den
geçirilen yasalarda yasa yapma tekni-
ği ve gelenekleri de hiçe sayıldı. .
Vergi yasalan. en çok değiştirilen
mevzuat olma özelhğini 57. hükümet
döneminde de korudu. Zekeriya Temi-
zel döneminde "reform" olarak çıkan-
• TBMM'de 3 yıl boyunca yaşanan yap-boz süreci ağırlıklı
olarak ekonomiye ilişkin yasalan etkiledi. Uluslararası
kuruluşlann koşulu olarak yaşama geçirilen yasalarda yasa
yapma tekniği ve gelenekleri de hiçe sayıldı.
lan vergi düzenlemeleri, daha yürürlü-
ğe giremeden ortadan kaldınldı. Temi-
zel döneminde kaldınlan hayat stan-
dardı esası yeniden getirilirken gelinn
tanımı ve nereden buldun sorusunun
sorulabümesine olanak tanıyan düzen-
leme 2003 yılına ertelendi. Maliye Ba-
kanlığı, bu düzenlemenin yürürlüğe
girmesini engellemek ya da yeni bir af-
la birlikte yaşama geçirilmesine yöne-
lik çahşmalar yürütüyor. Deprem ver-
gileri adı altında bütçeye yama yapmak
üzere pek çok yeni vergiyi de getiren
hükümet, IMF ve Dünya Bankası'nın
çalışmalanna koşut olarak gelir idare ya-
pısında değişiklik çalışmalan da yürü-
tüyor. 57. hükümet döneminde, istihda-
mı teşvık, şirket birleşme ve bölünme-
lerine ilişkin vergi düzenlemeleri, me-
mur maaş iyileştirmesine kaynak oluş-
turmak üzere yeni vergiler, Hazine kâ-
ğıtlannı vergiden muaf rutmaya yöne-
lik düzenleme gibi pek çok yasal deği-
şikliği de gerçekleştirdi.
M. Ali Bayar
Knz
yönetimi
gerekli
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - DTP Genel
Başkanı Mehmet Ali Ba-
yar. Başbakan Bülent Ece-
vit'ın hastalığının krize
neden olduğunu belirterek
u
Bir kriz yönetimi gerek-
mektedir. Ama çok kötü
yönetümektedir'" dıye ko-
nuştu. Milh Güvenlik Ku-
rulu'nun (MGK) eksik
toplanmasına karşın Av-
rupa Parlamentosu'nu da-
hi hayretler içinde bıra-
kan karar aldığını belirten
Bayar, siyasete adeta ders
verildiğini kaydetti. Tür-
kiye'nin anadil eğitimi ve
yayın konulannı uzlaş-
mayla çözebileceğinı kay-
deden Bayar, ölüm ceza-
sına ve affa karşı olduk-
lannı dile getirdi.
Bayar başkanlığında
toplanan DTP Genel Ida-
re Kurulu (GlK) partinin
Başkanlık Divanı'nı belir-
ledi. Bayar, Başkanlık Di-
vanı'ndaki kadın oranı-
nın yüzde 40, delegeler-
deki oranın da yüzde 20
olduğunu, bunu başka par-
tinin sağlayamadığını an-
lattı.
Cumhurbaşkanı SezerMoğolistan 'da
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer,
Moğolistan ve Kazakistan'ı kapsayan Orta
Asya gezisine dün MoğolistaıTuı başkenti Ulan-
Batur'dan başladı. Sezer Ulan-Batur'da
Moğolistan Eğitim Kültür ve Bilim Bakanı,
Tüıidye ve Moğolistan Hükümetkrarası
Ekonomi ve Ticaret Komisyonu Eşbaşkam A.
Sencid tarafindan karşılandı. Sezer bu ülkedeki
temaslanna, bugün, Moğolistan
Cumhurbaşkam Natsagiin Bagabandi'nin
resmi karşdama töreninin ardından
başlayacak. Sezer'in temaslan sırasmda, iküi
işbuiiğinin yanı sıra bölgesel gelişmeler
üzerinde de göriiş ahşverişinde bulunulacak.
Sezer, Moğolistan'ın ardmdan Asya'da İşbiıüği
ve Güven Arttmcı Önlemler Konferansı Donık
Toplannsı'na katılmak üzere Kazakistan'm
başkenti Almaü'ya geçecek. (AA)
1925'ten bugüne dek 815 kişinin gözaltmda kaybedildiği öne sürüldü
Kayıplar gündemden düşmüyor
ALPERTURGUT
6. Dünya Kayıplar Haftası so-
na ererken gözaltında kayıp iddi-
alan 2000'li yıllarda da Türkiye
gündemindeki yenni koruyor. Ilk
kayıp olayının yaşandığı 1925 yı-
lından 2002"ye dek tam 815 ki-
şinin "gözaltmda kaybedildiğT
öne sürülürken 90'lı yıllarda hız-
la artan kayıp iddialan, Cumar-
tesi Anneleri'nin 4 yıl süren ey-
leminin ardından düşüşe geçti.
Kayıp yakınlannın eylemi, Ga-
zi Mahallesi'nde yaşanan olayla-
nn ardından kaybolan ve aylar
sonra Kimsesizler Mezarlığı" nda
cesedi bulunan Hasan Ocak için
• 80'li yıllardan 90'lara kadar 13 kişinin ismi
kayıplara kanştı. 9O'lı yıllara gelindiğinde kayıp
sayısı hızla yükseldi.
27 Mayıs 1995 Cumartesı günü rine göre ilk kayıp olayı SaKh Bo-
Galatasaray Lisesi önünde başla-
tıldı. Kısa sürede "Cumartesi An-
neleri" adını alan kayıp yakınla-
nnın eylemınin 170. haftasında
polis müdahalesi başladı. 15
Ağustos 1998 günü başlayan mü-
dahale tam 7 ay sürdü ve eylem
200. haftasında sonlandınldı. Gö-
zaltında kayıp iddialan Cumar-
tesi Anneleri'nin eylemi sonrasın-
da da sürdü. 2000'li yıllarda 12
kişinin kaybedildiği iddia edildi.
însan haklan örgütlerinin verile-
zışık'ın 1925 yılında gözaltına
alınması ve ardından kendisin-
den haber alınamamasıyla yaşan-
dı. Uzun yıllar sonra kayıp iddi-
alan 12 Eylül 1980 darbesinden
sonra yeniden kamuoyunun gün-
deminegeldi. 80'li yıllardan 90'la-
ra kadar 13 kişinin ismi "kayıp-
lara" kanşh. 1990'h yıllara ge-
lindiğinde kayıp sayısının hızla
yükseldiği dikkat çekti.
Kayıp haberlerinin çoğu ise
OHAL bölgesınden geldi. 199 l'de
4,1992'de8,1993'te36,1994'te
224(328), 1995'te 121 (220),
1996'da68 (194), 1997'de 66,
1998'de 29,1999'da 36,2OOO'de
7,2001 'de 4 ve 2002 'de ise bir ki-
şi kayıp listesine eklendi.Geçen
yıl Silopi'de kaybolan HADEP
yöneticileri SerdarTanışve Ebu-
bekir Deniz ile 2002 'nin Mart
ayında gözaltında kaybolduğu id-
dia edilen Coşkun Doğan'dan ise
hâlâ haber alınamıyor.
ÎHD Istanbul Şubesi ve kayıp
yakınlan da önceki akşam "Dün-
ya Kayıplaria Mücadele Hafta-
sı" nedenıyle gözaltında kaybo-
lan yakınlan için yaktıklan mum-
larla oturma eylemi yaptılar.
57. hükümet döneminde çıkanlan,
ancak birkaç kez değiştirilmekten kur-
tulamayan IMF koşulu yasalar şöyle:
Bankalar Yasası: 18 Haziran 1999'da
4389 sayılı yasayla bankacılık sektörü
düzenlendi. Aradan 6 ay geçmeden 18
Aralık 1999'da 4491 sayılı yasayla ye-
niden değiştirildi. Son olarak 12 Ma-
yıs 2001 "de 4672 sayılı yasayla Banka-
lar Yasası yeni baştan düzenlendi. 4739
sayılı mali sektöre olan borçlann yeni-
den yapılandınlmasına ilişkin yasayla
10 Ocak 2002'de bir kez daha değişti-
rildi. Ancak bu değişiklikler, Cumhur-
başkanf nın geri göndermesi nedeniy-
le TBMM'den yeniden 4743 sayılı ya-
sa olarak geçirildi.
Telekom: 27 Ocak 2000'de Tele-
kom'un özelleştirilmesine
ilişkin 4502 sayılı yasa çı-
kanldı. Bu yasa, 4673 sa-
yılı yasayla 12 Mayıs
2001 'de değiştirildi. Tele-
kom'un yeniden yapılan-
dınlmasına yönelik belir-
lenecek stratejiye koşut
yasa yeniden değişecek.
Kamu bankalan: Zira-
at, Halk ve Emlak banka-
lannın özelleştirilmesine
ilişkin 4603 sayılı yasa 15
Kasım 2000'de çıkanldı.
Ancak 20 Haziran 2001 'de
4684 sayılı Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Ka-
rarnamelerde Değişiklik
Yapılmasına ilişkin Ya-
sa'yla Emlak Bankası'nın
tasfîyesine yönelik olarak
yasa değiştirildi. Aynı ya-
sa, 10 Ocak 2002'de ma-
li sektöre olan borçlann
yapılandınlmasına ilişkin
4739 sayılı yasayla yeni-
den değiştirildi.
thaleYasası: Devlet tha-
le Yasası, 4 Ocak 2002'de
kabul edilen 4734 sayılı
yasayla yeniden düzen-
lendi. Ancak yeni yasa yü-
rürlük tarihi olan 2003'e
ulaşılmadan yeniden de-
ğiştirilmek üzere
TBMM'de görüşülüyor.
Elektrik Pivasası Yasa-
sı: 20 Şubat 200 l'de 4628
sayılı Elektrik Piyasası Ya-
sası'yla yeni bir kurul
olustururken elektrik hiz-
meti özel sektöre bırakıl-
dı. Ancak 18 Nisan
2001 'de 4646 sayıh Doğal-
gaz Piyasası Yasası'yla bu
yasa değiştirilirken kuru-
lun adı Enerji Piyasası Dü-
zenleme Kurulu'na dö-
nüştürüldü. Yasa, aradan
2 ay geçtikten sonra 4694
sayılı yasayla bir kez da-
ha değiştirilmekten kur-
tulamadı. Petrol Piyasası
Yasa Tasansı'na da doğal-
gaz ve elektrik piyasasıy-
la ilgili yasalarda değişik-
lik yapan hükümler ek-
lendi. Butasan yasalaşır-
sa, düzenleme 4. kez de-
ğiştirilmiş olacak.
Bütçe:2001 yılı bütçe
yasası, 20 Aralık 2000'de
kabul edildi. Yaşanan kri-
zin ardından 11 Nisan
2001'de 4640 sayılı ya-
sayla, 14 Haziran 2001 'de
de 4682 sayılı yasayla büt-
çe değiştirildi.
IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(5 doruk.net.tr
Çok iyi ettim çooook!...
Onceki günden söz ediyo-
rum. llkin Dünya Kupası'nın
görkemlı, keyıfli açılış törenini
izledim. Bitince oturdum dün-
kü Tırmık'\ hallettim. Ardından
sömurge imparatorluğunun mi-
rasçısı Fransa ile sömürge mi-
rasının izlerini hâlâ taşıyan Se-
negal'in maçını izledim.
Gazete ile boğuşmaktan ma-
çı izlemeye zaman bulamayan
bir arkadaşın "Abi maç n'ol-
du" sorusunu yanıtladım. Ağ-
zımdan öylesine çıkıveren ya-
nıt, duygularımın özlü bir anla-
tımı oldu:
- 1-0kazandık!..
Afrika'nın çocuklannın Uzak-
doğu'dan yolladıkları armağa-
nın keyfi ile haber merkezi ek-
ranındaki günlük turumu at-
maktan vazgeçtim. Ne, bırakın
TV görüntülerini, haber ekra-
nındaki kuru paragrafların bile
içimi paraladığı Bülent Ece-
vit'in sağlığı ile ilgili son geliş-
melere baktım, ne de Pakis-
tan-Hindistan arasındaki it da-
laşının aynntılanna. Başbakan-
sız toplanan son ve çok önem-
li MGK'nin yavaş yavaş sızma-
ya başlayan ayrıntılarını öğren-
mek de içimden gelmedi.
Kendimi "tembelliktannsı'na
Sultan Sofrasmda...
emanet ettim; onun baştan çı-
karıcı çağrısına bıraktım...
Boğaz kıyısını duvak takmış
bir gelin gibi süsleyen Feriye
Sarayı'nın yolunu tuttum. Hem
de yol boyu kendimle dalga ge-
çe geçe:
- Sultan Engin akşam ye-
meğine teşrif ediyorlar efen-
dim!..
Bilmece gibi oldu değil mı?
Anlatacağım.
•••
Istanbul'un en iyi çocukla-
rından Stefanos Yeresimos
bir kitap yazdı. Adı: Sultan Sof-
ralan. Konusu: 15 ve 16. yüz-
yıllarda Osmanlı saray mutfa-
ğı. Kitap. Yapı Kredi Yayınla-
rı'ndan çıktı.
Ama bununla da kalmadı, Fe-
riye Sarayı'nın, her önünden
geçtiğimde "Şurda Boğaz'a
karşı bir yemek yesem" diye
içimden geçırdiğim, ama cüz-
danımı, oyetmeyince kredi kar-
tımı vermeme rağmen sonun-
da mutfakta bulaşık yıkamak
zorunda kalma korkusuyla öz-
lemimi bastırdığım lokantasın-
da, kitapta anılan, tarifleri (hem
Osmanlıcasıyla, hem bugünün
Türkçesiyle) verilen yemekler
görücüye çıkacak.
Yanı bir "gourmet"ler akşa-
mı. Gourmet, Fransızcada "ağ-
zının tadını bilen, ince lezzet-
lerin tadını çıkaracak kadar da-
mak zevki gelişmiş klşi" anla-
mına geliyor.
Ben de davetliyim ve neden
seçildiğimi anlamadan gidiyo-
rum. Karımın Fransızcası kuv-
vetlidir. Akıl yürüttü:
- Sanırım 'gourmet'fer//ste-
siyle 'gourmandlarlistesini ka-
nştırmışlar. Gourmand, Fransız-
cada obur demektir de...
Hiç umursamadım.
Ben sultan sofrasmda ağırlan-
maya, Osmanlı'nın yükselme
döneminin görkemli günlerinde-
ki padişahların yediklerini göv-
deye indirmeye kararlıyım. "Go-
urmet-Gourmand" çelişkisinin
canıcehenneme; lıstesorunu-
nu ise listeleri karıştıranlar dü-
şünsün...
•••
Körtalih!
20. yüzyılda Ödemişli Terzi
Sadık'tan olma, Adalet Ha-
nım'dan doğma Aydın Engin
olmak yerine 15. yüzyılda Sul-
tan Süleyman Han'dan olma,
Bilmemne Valide Sultan'dan
doğma Şehzade Aydın olmak
varmış.
Yemek listesini okuyayım mı
size?
Bazincan muhassini, nirbac,
salma, tüffahiye, mücazza'a,
çeşidiyye, tavuk çevünsı, med-
fune, mersmuye, mutancana,
kabuni, me'muniyye, zerde...
Uzayıp giden yemek adlan-
nı görüp de "Yoksa hepsiniye-
din mi" diye sormayın. Porsi-
yonları öylesine küçük tutmuş-
lardı ki, gourmet'ler (örneğin
Enis Batur biraderim) lokma-
lan ağızlannda çevire çevire "tat
ayini" yaparlarken ben önüme
geleni anında silip süpürdüm.
Bunca yıl gourmet diye bildiğim
Atilla Dorsay da porsiyonların
küçüklüğünden, kamımızdoy-
sa bile gözümüzün aç kaldı-
ğından söz edince utanıp sıkıl-
mayı büsbütün terk edip ara-
da birOya Baydar'ın tabağın-
dan da tırtıklamaya başladım.
•••
Bitmemesini dilediğim ye-
mek ayini ne yazık ki bitti. Eve
döndük. Koltuğa boylu boyun-
ca uzanıp "timsah sindirimi"ne
geçtim. Elimde de Yeresimos'un
kitabı. Yediklerımin tariflerini
Osmanlıcasından okuya okuya
dolu midemi hafifletmeye çaba-
lıyorum:
"Terkib-e mersmuye: Birmik-
dâr eti bol kıyma soğan ve va-
fir mukaşşer nohud birle bişü-
rüp sonra etin ayıra ve suyuna
bir mikdarkoruk koyup kayna-
ta, ziyade kaynatmıya, ta kim
kekre olmıya, indirüb sûze, etin
gerüsunun içine koya ve içine
biraz dahi köfde sala..." Uyu-
ya kalmışım...
•••
Sabah (yani öğleye doğru)
Ecevit'in basın sözcüsü, yazılı
açıklamayı okuyordu:
- Ağrım bitti. Sağlığım iyi.
Devlet işlerini istirahat ettiğim
yerden yürütmekteyim...
İyi. Demek Başbakan sağ-
lammış. Demek memleket emin
ellerdeymiş.
İyi ki dert edip dün akşamı ve
geceyi Ankara'dan haber bek-
leyerek, Ankara haberlerinin ay-
rıntısını didiklemeye çabalaya-
rak geçirmemişim.
İyi ki kendime sultan sofra-
larında ziyafet çekmişim.
Kaçınızın yaşam öyküsünde
böyle bir akşam var ki...
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİK31ET ÇETtNKAYA
Barış Çiçekleri...
Yeşilın her tonu vardı. Sannın, kırmızının. Ağaç-
lar da çiçek açmıştı. Gökyüzü kapanmış, yağmur çi-
seliyordu...
Göl kıyısında üç yaşlı erkek sohbet ediyordu...
Alp Dağlan eteklerindeydim...
Tüm avuntuların ötesinde bir düş kuruyor, dola-
şıp Ren Irmağı'nda soluklanıyordum...
Içimde büyüyen bir sıkıntı, o bilinmez başkaldın,
Czeslavv Milosz'un dizelerinden yüreğimizin derin-
liklerinde ırmak olup akıyordu...
Hüzunlü ve acılı suların gölgelerinde, umudun
umutsuzlukla buluştuğu belki de bir yalnızlık!
Karmaşık duygular içindeydim...
Göl kıyısında el ele tutuşan yaşlı çiftJer, tek tük
olsa da genç yaşlılar, genç âşıklar dolaşıyordu...
Bir arkadaşım haber verdi tam o sırada:
"Güneydoğu'da OHAL kalkıyor, haberin varmı?"
Alp Dağlan eteklerinde ilkyaz. güle oynaya sür-
gun veriyordu, hüzünlü ve acılı Munzur Dağlan'na
inat...
Bir süre hiç konuşmuyordum...
Bereketlı topraklann kokusu kanın değil, banş çi-
çeklerinin habercisi olacak mıydı yaşadığımız bu
süreçte?
Ağaçlarda rüzgâr inliyordu!
Havada uçan kuş, yırtılan gökyüzü bizim türkü-
müzü söyleyecek miydi?
Şırnakta umut, Idil'de sevgi toplayacak mıydık?
Çanakkale Boğazı'nda geçen gemileri, Yeşilır-
mak'ta doğan güneşi seyredecek miydik?
Göl kıyısında yürüyordum...
Huysuz bir acıyla değil, sevgıyle dokunmak isti-
yordum çiçeklere...
Sabah ışıkları erguvanlann üzerine çiğ taneleri gi-
bi düşerken kör gecelere asıh kalan zırhlı yürek-
lerimiz nice aşkları, tutkulan biryerlere saklıyordu...
Göl kıyısında siyah saçh utangaç bir kadın, erke-
ğin gözlerinin içine bakarken bir gül kadar kınlgan-
dı...
Kurşuni bir aydınlık düşüyordu yağmurla birlikte!..
Az ötede genç bir kız Günter Erich'in dizelerini
mırıldanıyordu:
"Nereden geldiğini düşünmek gecenin/kumlara
yapışık köklerini/ayak izlerini/kış almış gelirken ha-
vanın/ölçülebilir kımıldayışlannı"
•••
Yağmur dinmişti...
Bir hüzün çiçeği sankı Sümbül Dağları'nda açı-
yor. Hakkâri'nın güneşi Alp Dağlan'nın arkasından
gölün kıyısına doğru süzüluyordu...
Kınk aşklar ormanında değildim artık!..
Güneşler derin denizlerde yıkanıp aydınlık sabah-
larla buluşuyordu...
Bunca acılar, savaşlar yüreklerde derin izler bı-
rakmasına karşın denizin bittiği yerde sonu gelmez
öpüşleıie. havaya. suya, kuşa, ağaçlann yaprakla-
rına, coşkulu ırmaklara, yıldızlara koşuyor gibiy-
dim...
Buğulu aynalan, olmüş alevleri düşünmüyordum!..
Bir kadın gördüm ellerinde mevsımleri çoğaltan...
Bir kadın tanıdım kimi zaman mutlu, kimi zaman
hüzünlü...
Bir kadın gördüm, erkeğin ellerini sımsıkı tutarken
açık yüreklilıkle her şeyı anlatan...
Bir kadın tanıdım gözlerinı kapatıp haykıran:
"Bütün çılgınlığım, huysuzluğum seni özlediğim
içindir!.."
Ben o sabah durgun ve düşünceliydım...
Ben Alp Dağlan eteklerinde Şerife'nin öyküsünü
dinledim...
Yirmi yaşındaki Thomas Nevmann, bir Alman ai-
lesınin oğluydu...
Şerife'yi aradı gözlerim, yoktu!..
Çiçeklere dokundum göl kıyısında...
Saçlannın kızgın o çağında afyonla, şekerle ka-
nştırılmış bir koku mu vardı bılmiyorum!..
Yağmur mu yağıyordu, gökyüzü mavi fistanlar
içinde miydi, farkında değildim!..
Tunceli'den Diyarbakır'a gittim...
OHAL kalkıyor muydu?
Göl kıyısında yürüyordum...
Mevsimler bir bir geçiyordu bulutlar gibi!..
Bir ses çoğalıyordu aşk ve banş üzerine:
"Bir güvercin gibi ak/o gizli kıyıda/susadık öğle
üzerr.lama tuzluydu sular
San kumlann üstüne/admı yazdık onun/ama bir
rüzgâr esti denizden/ve silındi yazılar
Nasıl bir ruh, bir yürekjnasıl bir istek ve tutkuy-
la yaşadık: yanılmışız!..
Değiştirdik öyle yaşamayı."
Bir kuğu can çekişiyordu göl kıyısında...
Insanlar başına toplanmıştı!..
Neydi ölümün adı, neydi o kan çiçekleri?..
Başım döndü. midem bulandı...
Gökyüzü yeniden kapandı!..
içimden ırmaklar akıyordu, hüzünlü!...
Banş çiçeklerini koklamayı öyle özlemiştim ki!..
hikmet.cetinkaya(a cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
TURKAB'dan AB mektubu
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Milletvekillerine mektup gönderen AB-Türkiye
tşbirlıği Derneğı (TURK.AB) Genel Başkanı Erdal
Kabatepe, AB üyeliği açısından önümüzdeki ayın
önemli olduğunu belirterek milletvekillerinin,
Türkiye'nin gelişmiş ülkeler topluluğunun dışında
kalmasına izin vermeyeceklerine inandığını
bildirdi.
Sarıyer'de insan haklan kurulu
• tstanbul Haber Servisi - Sanyer Kaymakamlığı
Insan Haklan Ilçe Kurulu Irtibat Bürosu ve
Kitaphğı, Çeük Gülersoy Parkı'nda bugün
düzenlenecek kermesle hizmete açılacak. Insan
Haklan Hçe Kurulu'ndan yapılan açıklamada,
kitap ve broşürlerin üniversiteler ve sivil toplum
kuruluşlanndan temin edildiği belirtilerek ilçede
ekonomik sıkıntı çeken çok sayıda yurttaşa
kaymakamlık tarafindan yardımda bulunulduğu
belirtildi.
Teknokratlap yönetjmde'
• ZONGULDAK (AA) - Zonguldak'ta partisinin
düzenledıği mitinge katılan SP Genel Başkanı
Recai Kutan, "Bir uçtan bir uca yanan ve satılan
Türkiye'yi. ikinci bir hükümet olan teknokratlar
hükümeti yönetiyor" dedi. Kutan, "Kemal Derviş,
Türkiye'ye lüks otellerin pahalı kahvaltı
salonlanndan ve tenis kortlanndan baktığından
'Işler yolunda gidiyor' diyor, toprağın altında,
sağlığım tehlikeye atarak çalışan ve evine ekmek
götüremeyen insanlann durumunu bilmiyor" dedi.