Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2002 CUMARTESİ
DIZI
20 yıldır Devlet Radyosu'nda çalışan Hasan Tamoyan, kültürlerinin korunduğunu söyledi
Ermenistan'da^fezidiolmakT" yasan Tamoyan. şimdi Armavir
r—1 Bölgesı'nde olan Ermenistan
J. 2. HoktanBölgesi(1957)doğum-
lu. Ermenistan Devlet Üni\ ersitesi Hu-
kuk Fakültesi mezunu. On üç yıl önce
açılan Yezid Dili bölümü olmak üzere,
20 yıldır Ermenistan De\ let Radyo-
su'nda çalışıyor. Tek anneden dört er-
kek. beş kız kardeşi var. Tamoyan soru-
lamızı yanıtladı:
- Yezidiler, Ermenistan'da kültürieri-
ni koruyoriar mı?
Bizim. Yezıdi olarak âdetlenmizin \ e
kültiiriimüzüa de\am etmesinin tek şan-
sı Ermenistan'dadır. Yezidiler'in radyo
programı vaptıkları tek ülke Ermenis-
tan'dır.
- Yezidiler'in ashnda Kürt olduklan
sö)ienhor, doğru mudur bu?
Yanhşbirgörüştürbu. Biz ilkgünler-
den beri ayn bır mıllet olarak kendimi-
zi tanınz. Bizim Kürtleşmemiz ve Kürt
olarak tanınmamız fikrinın ve niyeti-
nin kime ait olduğunu bılmiyorum. Al-
laha çok şükür bunu başaramadılar.
Ama, yanı dürüstçe söylemek ıstenm ki
bazı konularda ve bazı yerlerde bizim
Kürt olarak tanınmamızı başarmışlar.
Tabiı kı Yezidiler, bunun farkındadır.
Yezidiler'e Kürt demek, Yezidiler'i faz-
lasıyla üzer.
- Yezidi düı diye bir dil var mı?
Evet. bu dil "EzdikTdir
- Hangj dil grubundandır bu dil?
Iran dili grubundandır.
-Kûrtçe de a>iu gruptandır. değU mi?
Evet.
E r m e n i s t a n i z l e n i m l e r i
Vakındaki
Hasan Tamoyatldan: Yezidi olarak
âdetlenmizin ve kültürümüzün devam
etmesinin tek şansı Ermenistan'dadır.
Yezidiler'in radyo programı yaptıklan tek
ülke Ermenistan'dır. Yezidiler Irak'ta fazla
sayıda var. Biz Yezidiler Irak'ı vatan
olarak tanıyoruz: 'Laliş' kutsal
topraklardır bizim için. Yani kutsal
yerlerimiz Irak'ta bulunuyor.
- Türkhe, İran, Irak, Sume''de de Ye-
zidi var mı?
Yezidiler Irak'ta fazla sayıda var. Biz
Yezidiler olarak Irak'ı vatan olarak ta-
nıyoruz: "Lafiş," kutsal topraklardır bi-
zim için. Yani kutsal yerlerimiz Irak'ta
bulunuyor. Türkiye'de. tran'da, Suri-
ye'de. Ermenistan'da. Gürcistan'da ve
son yıllarda A\ rupa'nın bazı şehirlerin-
de Yezidiler \ aşamaktadır. Gazetemiz
var. hem polıtık hem de sosval pek çok
komıtelerimız \ar Ermenistan'da.
- Gazeteniz günlük gazete ınidir?
Ha\ ır. eskıden haftada bir yayımlanır-
dı. şimdi ayda bir defa yayımlanıyor.
Politik Yezidi Partisi var mı?
Var: "Ezdihana" ısımlı bır partı
- Parlamentoda millervekili w mı?
Şimdi yok.
-Yezkiiler,Ermenistan'dane kadar nü-
fusa sahiptir?
Altmış-vetmiş bın civanndabırnüfu-
sa sahibız burada. Son yıllarda ekono-
mikkrız olmasaydı, yüz bini aşacaktık.
Yezidiler'ın. Ermenıstan'dan göç ne-
denlen sadece ekonomiktır. herhangı
bir başka neden yoktur.
-Yezidiler'de bir erkekkaçkadınlae\-
lenebinr?
Bir kadınla.
- Yezidiler"de cami ve kiüse yok, denil-
mekte. Nasıl bir tapınım yapmaktalar?
Yezidiler. yüzlerını güneşe doğru çe-
\ irip dua ederler. Tabiı ki yüzlerini yı-
kadıktan sonra. Ya da evlerinde. kutsal
bir köşede yapıyorlar. Eğer tam bır kut-
sal yer söylememizi ıstiyorsanız, Irak' ın
Kuzey Bölgesi'ndedir bu yer
- Yezidiler'in bayraklan var mı?
Devlet bayrağımız yok. Fakat biz şöy-
le bihyoruz ki, Yezidiler'in, bayrağı; si-
vah, bevaz ve kırmızıdır.
- Kutsal saydıklan bir renk var mı?
Bizim kutsal rengımiz beyazdır.
- YeadiHk''te. şamanlar var mı? Top-
luma vön verenler, hem de ruhani ayin-
leri yöneten şamanlar var mı?
Yezıdiler'in din adamlan var. Şeyh-
ler ve pırlen onlar dini törenler yapıyor
vevönetiyorlar.
- Pirier mi şeyhler mi daha çok kuv-
vete sahiptir bu topiumda?
Yezidilık'te. "azkuwetii,çokkuwet-
IT diye bır ayrım yok. Bu topiumda
şeyhler. pirier v e meridler hem yol gös-
tenci hem de söz sahibidir.
- Bu üç gruptan hangileri dahaçok söz
sahibidir? Yanibir ihtilafotduğu zaman
hangi gnıp işe kanşır?
Eğer dın ıhtilafı değilse. meridin sö-
zü geçer. Din sorunu olduğu zaman şeyh
ve pir işe kanşır. Fakat şöyle bir durum
da var. eğer dın adamlannın aralannda
Geiin ortalarmda.vur paüasın. çal oynasın. köçekçeden çifteteDisine, herkes erkek kadıa, genç yaşhveçocuklar da kmrüp kalça fikırdatarak,
dans edip damat evine doğru, cümbüş içinde ilerliyorlardı. (Fotoğraflar: TEKÎN SÖNMEZ)
Kafdağı'nda bir masalir düş. bir masal: Kafdağı'ndan gelen gelin
için her şey! Çok hoş. sempatik, acar mı acar.
gepegenç bir bayan koşuşturup durdu. Dama-
duı annesiymiş: hani. kendisi taze gelin olacak bir
çağda! Üç çocuğa sahip bu annenin bütün bu çaba-
sı 18 yaşındaki ilk oğlu içinmış. Yanımıza da geldi.
Çınar Hanım, 33 yaşındaymış. bana sorsalar. 23 di-
yeceğim! "Bu damat olacak oğuhı ne zaman büyüt-
tün, Çmar Hanım" dıyesi oldum. Bir seher yeli gi-
bı gülümserken. muntazam apak dişleri de orta> a cık-
tı. Başı açık. saçlan arkada bir topuz yapılmış. boy-
nunu ortaya çıkaran pamuklu bir bluz ve bir etek. Ye-
zidiler, geleneksel giyitler kullanmıyor.
Siyah. modern kosrümleri seven Ermeni davetli-
lerle evin önü dolmaya başladı. Bir ara. beni yer al-
tuıa oyulmuş kilere indirdiler. serin bir toprak dibi,
kasakasa yiyecek ve içecekler oraya istiflenmiş. Bu
şölen için kesilmiş bir tosun ile iki ko-
yun kafası. ayaklar falan da düzenli bir
şekildeydi. Kuru bir ağaç dallanna.
elmalar takılmış, kutsallıklardan biri-
si budur, Yezidiler için. Bu elma ağa-
cı, Adem ile Havva'ya öykünen birer
simge olarak çatıya çıkanldı.
tkincisi, kutsal pembe yastık, çatı-
daki birisi tarafindan, damadın kafa-
sına vuruldu, yastık aşağı düşerken
dipte rutup yukan attılar: üç defa yi-
nelendi bu ritüel... Ben. bu olaylann
temaşasında, fotoğraf çekmeyi unutmuşum! "Gelin
alayı" elli metre yaklaştığında kendime geldim!
Gelin ortalannda. vur patlasın, çal oynasın. köçek-
çeden çiftetellisine. herkes, erkek kadın. genç yaşlı
ve çocuklar da kıvırtıp kalça fikırdatarak, dans edip
damat evıne doğru, cümbüş içinde ilerliyorlardı...
Zurnacının avurtlan çatladı çatlayacaktı. bir de
yanık hava basıyor kı, davulcu, dana derisinden bir
alameti gümletmek üzereydi neredeyse... Böyle bir
havada, çatıya çıkmış damadın altındaki noktaya
geldi gelin alayı. Damat dallara takılmış "al almaîa-
n" kopanp aşağıda oynayan gelin alayının içinde ge-
linin kafasına nişanlayacakmış, güya! Bu arada ge-
lin alayı da, damadın bulunduğu yerin aşağısında
dans ede ede döneduruyor. Damadın cakalı nişan al-
malan falan da fayda etmedi; dallardaki
u
al almala-
n" aşağıya, boşa nişanlayan "Adem", damat aşağı-
ya indi. Gelin alayı gelin odasına gırmek için kapı-
ya yönelirken. beni de kolumdan çektiler ve **dış
eşikte". havlu üstüne ters yatınlmış beyaz porselen
tabaklan gösterdiler. Bir an gelin odasından da içe-
riye girdım... Pembe yastık ve boşalmış elma ağacı
dalları. gelin yatağınuı üstünde duruyorlardı.
Sonra gelin ile damadı, güneşin son anlık parlak-
lığma. dışan çıkardılar. Bunun ardından bar, halay
tuttular. Arkada Ağn - Ararat ufki bir görüntüyle, bu
temaşaya bir arka plan fonu veriyordu. Gelin ve da-
mat. güneş batarken, içeriye çekildıler. Işte ben. bu
Yezidi düğününün bu son sahnesinde donakaldım.
Bayan LJBt' ın dikkatini çekmiş; "Ne oldu, hasta mı-
suı?" diyerek epeyce telaşlandı. Ona yanıt vermemi
bekliyordu. "Burada bir Tûrk olarak bana, yeme iç-
me ikramında bulunuyorlar. Acaba diye düşünüyo-
rum, sonunda beni rehin alıp kurban mı edecekler?"
iyah, modern kostümleri seven Ermeni
davetlilerle evin önü dolmaya başladı. Bu şölen
için kesilmiş bir tosun ile iki koyun kafası,
ayaklar falan da düzenli bir şekildeydi. Kuru bir ağaç
dallanna elmalar takılmış, kutsallıklardan birisi budur,
Yezidiler için. Bu elma ağacı, Adem ile Havva'ya
öykünen birer simge olarak çatıya çıkanldı.
"Benim canım Tekin Bey, siz her zaman şaka ya-
par mısmız?'" deyip boynuma sanldı Bayan Lilıt.
Daha sonra. masalardan arta kalan boşlukta kendı-
mi, dans ritmine ayak uydurma çabasında buldum
kı bu gerçek bir mucizeydi. Bayan Lilıt de karşım-
da, dans etmiyor mu! Çevremde Ermeniler. \ezidi-
ler. bir de ben... Kısacası Ermenistan'da bir Yezidi
düğününde yeni bır keşif macerası daha yaşadım!
Trakya'dan Kars'a kadar çok önceleri binlerce kez
tanık olduğum. bır .Anadolu havasında. dans ntmıy-
di olup bitenler aslında... Keşıf bunun neresindey-
di? Değışik olanlar, Adem - Hav^a anlatılanna öy-
künmüş. çatıdan aşağı\a damadın elma atışlanydı:
bir de pembe yastık alegorik - yansılama. eğretile-
mesi \ardı bu seyirlik sahnede...Fakat yine de şaşır-
tıcı bir keşif \ardı! Sayın HasanTamoyan'ın söyle-
dığine göre 'soykmma' uğrayan Yezidi ve Ermeni-
ler bir Türk olan beni ellerine geçırmişken derimi yü-
zecekleri yerde yedirip içirdıler... Demek denmin
yüzülmesi Türk meslaktaşlanma kaldı!...
Bu olgu mucize değilse bıle, madalyonun öteki
tarafında bulunan gerçeğin keşfı değıl miydı?
Son sözler
"Ermenistan'da ne var ne yok?" türünden bir yak-
laşım örneği, tarzı sunuldu dün sevgili okur. Erme-
nistan'da "yok" olan; a) "Türk Dili" öğrenmek iste-
yenler için, araç-gereç ve kitaplardır. Bır de değiş to-
kuş düzeniyle öğrencilerin Türkiye'de Türkçe konuş-
ma uygulaması olanaklanndan yoksunluklan vurgu-
landı Maria Hanım tarafindan. b) AZG Gazete-
si'ninGenel Yayın Yönetmenı. Sayın Hagop Avedik-
yan' ın söyledıği son tümce de yer dar-
lığından ötürü dün sayfadan düşmüş..
Şudur: "Gönül ister ki iki komşu ülke
Türkiyeve Ermenistan arasında. mes-
lektaşlannuzla (Cumhuriyet Gazete-
si ile) üişkilerimizyeniden kurulsun ve
1994'e kadar olan işbirliği tekrar sağ-
lansın." Mesleksel açıdan. bu sözlerin
işıtilmesinın >ennde olacağını düşü-
nüyorum. Bu dosyayı. yayımlanmış
olanlardan iki kat daha kapsamlı ola-
rak hazırlamıştım. Çok sayıda kısa so-
ru-vamt \e fakat fotoğrafçılığı da öne alan "görsel
haber gazeteciliği" çalışması yapmıştım. Yer darlı-
ğından yayımlanamadılar.
Fakat. oradaki Ermenilerdeki genel ortak istek.
"Türki\¥'deçalışmak"tır Sayın tzmirfiyan'ın dün for-
müle ettiği gıbi "Türkh'e'den söz ediünce, ağızlann-
dan bal akıyor.*' Bana gelınce kimsenin bağından
üzüm yemek için gitmedim Ermenistan'a. bağcıyı
dövmeye de niyetım yoktu. Sözün, \ azının "kıyme-
ti harbiyesi" olmayan yerlerde, yiten dünyalardan
fotoğraflar bırakmaya sessiz sedasız ga>Tet edıyorum.
Bir "çileci" gıbi son on - on beş yılımı verdiğim Hin-
distan, Vietnam, Peru. Bolivya. Guatemala, Meksi-
ka, Afganistan vb. olduğu kadar Ermenistan da bu
perspektifimin içındedir. Bu dosyanın hazırlanma-
smda katkısı olan herkese ve yayın düzenini yapan.
sayfa editörüne de teşekkürler...
bir ihtilaf varsa, bu durumda mendler
karar vermektedir.
- Kadınlar da bu tür ihtilaf olan ko-
nularda tartışmaya katüırlar mı?
Hayır. son söz erkekler tarafindan ve-
rilir ve alınır. Sosyal konularda tartışma-
ya kadınlar da katılırlar, fakat çok basit
konulardır bunlar.
- Kadmlarm içinde pir ve şeyh olmak
varmıdır?
Şeyh veya pir olmak yoktur; sonra-
dan olunmaz. böyle doğarlar*1
Kadınlar-
dan da pir ve şeyh doğmak vardır. Ev-
lilikler de bunlann arasında olabilir.
Şeyh. pir, meridlerden olan bir erkek,
şeyh, pir, merid olan bir kadınla evle-
nebilir.
- Bunlann arasında yer, "makam"
değiştirmek mümkün mü?
Hayır. böyle doğarlar \ e ölürler.
- Miras, kardeşler arasında miras na-
sıl bölüşülür? Kız kardeş ile erkek kar-
deş arasında bir pay farkı var mı?
Genellıkle erkeklere kalır miras.
- Kızlara miras kalmaz mı?
Kızlar evienirken çeyiz götürürler ve
bu onlann sosyal durumlanna bağlıdır.
- Namuscina>eti, törecinayetiolur mu
Yezidiler arasında?
Tabıi kı bu namus konulan vardır biz-
de, çok sert cezalandınyoruz.
- Aile meclisi mi, \x)ksa pir. şeyh. me-
rid diye adlandınlan öteki sosyal kesim-
ler mi karar alıp cezalandınrlar bu na-
mus ve töre konularuıda?
Eğer özel sorunlarsa. aile içinde ka-
rar verir, fakat. eğer namus konusu aile-
den çıkıp başka aileleri de içine alıyor-
sa o zaman şeyhler. pirier karar verirler.
- "Namus" konusu ne demektir?
Yezidiler, e\lendikten sonra. başka
binsıyle yatmaz.
- Kadınlar için bu durum var, erkek-
ler için de var mı?
Erkek de olsa kadın da olsa bu durum-
lar, bu tenmler bizim için çok yabancı
şevlerdır. Onursuzluk ve şerefsizliktir
bu durumlar Yezidiler için. Namus ko-
nusunda Yezidiler çok temiz olmalıdır
- Bir hukukçu olarak, bu konuda, mo-
dern dünya ile gelenek arasuıdaki bu
dünya hakkında ne düşünüyorsunuz?
Nlodem dünya için şöyle düşünüyo-
ruz, dilımız ve kültürümüz ve gelenek-
lenmiz. bunlar dın değildir. bunlar ya-
şam tarzımızdır; değiştirmeyız. Bir Ye-
zidi Tannya dua ederken: Tann dünya-
daki yetmış iki millete yardım etsin; ya-
ni kötü durumda olanlara, hasret çeken-
lere. hapiste olanlara, hastalara yardım
etsın; sonra bize, Yezıdilere yardım et-
sin. Bır Yezidi'nin önce kendisi için dua
etmeye hakkı yoktur. Gösteriş Yezidile-
re yaraşmaz ve yasaktır.
- Yezidiler'in, bir gün kutsal toprak
dedikleribölgeye, "Laüş"egidip bir dev-
let kurmafikirlerivar mı?
Yezidiler için, bugün birisi böyle bir
şey söylerse bu yanlış olur. Fakat her
Yezidi. hayatında bir defa oraya gitme-
ye mecburdur.
- Ne var orada? Kutsal bir tapınak nu,
bir taş mı, herhangi bir işaret mi?
Kutsal \erimiz dağlık bir bölgedir:
orada büyüklerimizin "atalanmızm"
mezarlan vardır. Bu mezarlıklar ve bu
yerler bizim için kutsaldır.
- Dağ, su, güneş gibi tapınnıa yapnk-
lan nesneler var mı Yezidilikte?
Tabıi ki. Yezidiler'e göre, dünyamız
dört element; su, toprak, hava. ateş ile
kurulmuşrur. Bunlar kutsaldır.
- Ölüleri yakarlar mı Yezkuler?
Hayır yakmayız. toprağa gömeriz.
- Yezidi inancasuıa göre kaç tane "Al-
lah" var. Hindu dininde olduğu gibi bir
cinsiyeti var mı?
Bir tane. Tabiı ki o bır erkek. Fakat öte-
ki bır taraftan bakarsak, onun cinsiyeti
yok.O sonsuzdur, hiç kimse tarafindan
\ aratılmamıştır, onun ailesi ve çocuğu
yoktur. o çok temizdir.
Yezidilik ile Hinduizm arasında ben-
zerlikler var mı size göre?
Hiçbir dinle benzerliklerirmz yok.
-Ateşile Yezidilikarasında nasıl bir iüş-
ki var? Törenlerde ateşin yeri var mı?
Törenlerde ateş kullanmıyoruz. Fakat
'
v
Laliş"de bizim kutsal yerimizde, her ak-
şam orada ateşler yakılıyor. Ateş. dün-
yayı yaratan dört elemandan bınsidir.
Bir Yezidi, hiçbir zaman ateşe tükür-
mez. Kutsal yerimizde ne zaman bir ateş
içeriye giriyorsa. herkes ayağa kalkar
- Bu bir munı, bir meşale olsa da ava-
ğa kalkarlar mı?
Evet, tabii...
BhTİ
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Gündemdeki Sorular
Bu satırlan "Sinema Şenliği" için geldiğimiz Bur-
sa'da yazıyorum. Dün gece, filmin bitiminde yö-
netmeneilginç, bılinçli sorular ypnelten izleyiciler-
le birlikte genç yazar-yönetmen Ümrt Ünal'ın Ulus-
lararası Istanbul Rlm Festivalı'nde Ulusal Yanşma'da
en iyi film seçilen "9"unu izledik... Bu akıllı, güzel,
özgün filmin "sansür" engelinden kıl payı kurtul-
muş olduğunu öğrenince şaşırdım. Şaşırmaktan
da öte, korktum, tedirgın oldum. Yaşadığımız çağ-
da, böyle bir sanat yapıtıyla "sansür" kavramı ara-
sında bağıntı kurabılmek için ortaçağlann da de-
ğil belki yontmataş döneminin insanı olmak gere-
kir... Böylesine ilkel, ürküntü verıci birtehditlekar-
şı karşıya, birfilm yapabilmek ıçın zaten sayısız mad-
di-bürokratik engel aşması gereken sinema sanat-
çılarımız nasıl çalışabilıyor, nasıl uluslararası alan-
dada başarı kazanan ürünler verebıliyor... Doğru-
su, düşündürücu bir soru... Ama bu alanda sorul-
ması gereken asıl soru şudur:
Türkiye bir ''polis devleti" olmaktan nasıl, neza-
man kurtulacak? Sanatçımız, "sansür"e uğrama
kaygısı taşımaksızın çalışma olanağına ne zaman
kavuşacak? "9" gibi bir filmle "sansür" kavramı-
nı bir arada düşünebilen bir erkin egemenliğinde,
dünyada sanat ve kültür adına hiçbir şey yaratıla-
mazdı...
Bu arada "Küçük Adam Büyük Aşkla ilgili gi-
rişimlerin sonucunu merak edıyor, bu utanç veri-
ci yasaklamanın sona ermesini bekliyorum...
• • •
Geçen hafta sonu. Eğitim-Sen'in çağnlısı olarak
Ortaca ve Dalyan'daydım... Ülkemizin bu coğraf-
yası da, başka birçok yeri gibi, biryeryüzü cenne-
ti... Insan eliyle bozulmamış, tersıne, korunmuş do-
ğanın uyandırdığı yaşama sevincine nasıl gerek-
sinimimiz olduğunu Dalyan'da bir kez daha duyum-
sadım...
Etkinliğimizin yapılacağı beş yüz kişilik salonu
dolduran, birçoğu da dışarıda kalan yurtsever, sa-
natsever, bilinçli insanlarımızla paylaştığımız mut-
luluk duygusunu tanımlamak ise olanaksız... Bu
topluluklarla karşılaşmak beni, kendı adıma duy-
duğum mutlulukten çok, ülkem adına sevındıriyor...
Yurtdışı yolculuklarımda, hiçbir başka ülkede, ya-
zanna, sanatçısına bu kadar sevgiyle dolu, ülke-
lerinin yazgısıyla bizim insanlanmız kadar ilgili top-
luluklarla karşılaşmadım... Yurttaşlanmızın yaşa-
dığı yabancı ülkelerde, o ülkelerin sanatçı ya da
yazariarıyla birlikte katıldığımız toplantılarda, biz-
lere gösterilen ilgi, sevgi, bu arkadaşlarımızı daşa-
şırtıyor... Çünkü kendılerı, kendi ülkelerinde, böy-
lesine sıcak bir ilgiden. yakınlıktan yoksunlar... Fa-
kat bizim yaşadığımız da buruk bir sevinç, eksik
bir mutluluk... Çünkü ızleyicisinin, okurunun sev-
gisiyle kuşatılı yazarımız, şairimiz, sanatçımız, ül-
kede geçeni yasalar önünde hâlâ potansiyel suç-
lu ya da sanık... Bu garip çelışki daha ne kadar sü-
recek?
• • •
Bursa'daki sinema salonunu, Ortaca-Dalyan'da-
ki salonu, ülkemizin birçok yennde birçok salon
ya da alanı; sanatçısını, yazarını, şairini, bilim in-
sanını dinlemek-izlemek için dolduran topluluklar,
bir dıziyazımın başlığındakı sözcüklerle, "Türki-
ye'nin aydınlıkyüzü "nü oluşturuyor... Bu topluluk-
ların sayısı, sanıldığından çok daha fazla... Bütün
sorun, bu çağdaş bilinçli toplulukların birbirinden
kopukluğu. ulke yazgısını yönlendirecek birleşik bir
güç oluşturamayışı... Bu kopukluk daha ne kadar
sürecek? Türkiye'nın aydmltk yüzünü oluşturan
kitleler; sanatçısıyla, aydınıyla. sayısı milyonları
aşan eğitim emekçısi, işçısi, çağdaş insanıyla, tü-
kenmiş kurumların, çağını tamamlamış yasakçı
anlayışlann karşısında birleşik bir "sivil toplum" ola-
rak ağırlığını nasıl, ne zaman duyurabilecek? Ül-
ke gündemindeki sorulann başındadasanıyorum
ki busorugeliyor...
ataol b@cumhuriyet.com.tr.
Faks:(0212)513 85 95
Esin Hamtn9
Biliyoruz ki bir bilinmezlikte
Mahmut Hoca ile birliktesiniz...
Sizi çok özleyeceğiz.
Zeynep Ünal - Füsım Okutan
BAŞSAĞLIĞI
Patronum Sn Cem Bılgıner'ın değerlı kavmpeden. eşı
Madlen Bılgıner'ın bıncık babası, Profilo Holding'ın
Yönetım Kurulu Başkan Vekılı. hepımızın bû\Tİğü
sa> eıdeSer ınsan
SAMUELKAMHİ
Beyefendı'nın vefatını bü\-ük bır üzüntü\le öğrenmış
bulunuvoram Merhuma Allah'tan rahmet. kederlı ailesi
v e yakınlanna sabır \ e bassağlığı dılenm.
Î P E K T U R G U T
1. Cumhuriyet Mahallesi'nde
539 m2
köşe arsa
SAHİBİNDEN SATILIK
Tel: 0 532 337 87 66
•PROFıLO NİKKAM YK" marka "4009
BO" model "21303" sicil no'hı
yazarkasamızın nıhsatını kaybettik.
Hükümsüzdür.
Cadde-i Kebir Turz. İşlt.
Film Yap. Yay. ve Tic. Ltd. Şti.
Ödevleriniz ve tezleriniz yazılır.
0 212 513 84 60
Kımliğimı kaybettim.
Hükümsüzdür.
YAVUZ YAKIŞKAS
Nıifüs cuzdantmı kaybettım.
Hükümsüzdür
HAKAN KARAN