18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-4 MAYIS.2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kuttur(Ş cumhuriyet.com.tr 15 HCar' Schlamminger'in yapıtı İstinye'deki Borusan Otomotiv'in bahçesine yerleştirildi İstanbuTayeni dikilitaş "Floating Obefisk"in (Yüzen Dikilitaş) açılışı bu ay içinde yapüacak. SEZEREURU YıJ 19(4. Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu açılmış. Aİmanya ve Avusturya'dan birçok öğretım g>revlısi bu okulda ders vermek üze- r e Istanbu 'a geliyor. BunJar kendi ülkelerin- d e hem öğ^etmen, hem de sanatçı kimJiği olan lcişiler. Bırada yetiştirdikleri öğrencilerin bü- y ü k çoğuıluğu da sonradan ülkemizin ilen gelen samtçılan, tasarımcılan oluyor. O yıllarca ben üniversi- tede okuy>rum, öğleden sonralan ca Goethe Ens- titüsü'nde çalışıyorum. Bir gün ıçeriye uzun boy- lu. ıriyan, genış kenarlı siyah büyük bir şapka takmış gen; bir adam gi- riyor, yanında ise dünya- lar güzeli iranlı eşi Nas- rin var. Nasrin'ın çorap- lan kırmııı. Istanbul'a müthiş bir lava getiriyor- lar. Serenctbey'de kırala- dıklan konakia yemekli geceler düzenliyorlar. Ogullan Sam Istanbul'da doğuyor. 1964'ten 1967'ye ka- dar Istanbul'da kalan Kari SchJanuningerdaha sonra Tahran Akademi- si'ne gidiyor ve Humey- ni rejimi gelinceye kadar Tahran'da kalıyor. Daha sonra ise, Münih'te serbest tasanmcı-heykel- tıraş olarak çalışmalannı sürdürüyor. Hey- keltıraşlığa herzaman eğilimi olduğunu söy- leyen Karl Schlammingerbu işe Istanbul'dan aynldıktan sonra ağırlık veriyor. Farsçayı anadili gibı konuşan ve Islam kül- türünü özümsemiş olan Schlammınger, Iran'dayken Islam mimarisinde yuvarlağa. kubbeye geçiş üzerine (mukarnes) çalıştığı- nı söylüyor. "Islam metafiziğinde 'fihi ma fi- hi' kavranu vardır" diye anlatıyor. "Yani içindeki içindedir. ortaya çıkan, senin gördü- ğiiin sonuç zaten biçinıin içinde vanh, ickindi Her geomerrik biçimden çıkaracağımız şey o- nun içinde sakndn*. Yani formun içkhüdir. Be- nim heykelüraş olarak amacım, bu formu (bi- çimi) yeniden ortaya çıkarabilmektir. Tıpta dokusu araşünlan şey kesilip içine bakılır ya, öyle. İşte ben de işlerimde hep bu felsefeden yola çıktun ve sonuna kadar zaten var olan fornıiara bağlı kakhm, hiçbir ek yapmadan formun içindekmi ortaya çıkardım. Tiim Is- lam mimarisi de 10. vüzyıldan başlayarak bu düşünce üzerine kurulmuştur." 1978'de Ağa Han Mi- marlık Ödülü logosunu yapan Kari Schlammin- ger, 1980-83 yıllan ara- sında Londra'daki Ismaili Center'ın tüm bina içüıi yaptığı gibi binanın mi- mari danışmanhğını da yürüttü. Diğer yapıtlan arasında Pardisan Milli Parkı, Tahran Filarmo- ni 'nin akustik tavanı, Düs- seldorf'taki Dresdner Bankası Vaul Salonu tasa- nmı, Cambridge Kendall Alanı ve Kulesi tasanmı, Riyad'daki Alman Büyü- kelçiliği Havuz Heykeli, Atına Alman Elçıliği "nde- ki Chronos Heykeli, Al- manya'da Crottorf Şato- su'na yapılan Labirint ad- lı heykel, Münih Müze- si'ndeki Münih Odalan tasanmı, Harvard Busi- ness School'da "Tûne Piece"adh saat kulesi, Münih Havaalanf na tasarladığı "An Island in Tuae" (Zaman tçınde Bir Ada) adlı yer hey- keli, Lizbon'daki Kaligrafik Duvarlar ve New York Battery Park'taki Çelik Heykel en önem- hlen. Borusan Otomotiv Istinye'de MimarMetin Hepgüler ve proje yönetmeni Uğur Kayseri- lioglu'na çelik ve camdan oluşan son derece şık bir bina yaptırmış. Binanın içi de aydın- lık ve insana ferahlık duygusu veriyor. Ayn- ca içeride kullanılan tüm eşyalar tasanm ürünleri. Binanın önüne konan heykelin Schlamminger'e yaptınlması ise son derece Münih Havaalanı Yer Heykeli, 'Zaman tçinde Bir Ada' isabetli bir karar olmuş. Istanbul'u ve bu ülkenin külrürünü tanıyan Schlamminger'den kentimize güzel bir katkı- nın gerçekleşmesi sağlanmış. "Ftoating Obefisk" (Yüzen Dikilitaş) adlı heykel, yuvarlak bir havuzun üzerinde oturan bir topun üzerinden gökyüzüne doğru uza- nan, 27 metre yükseklikte bir dikilitaş. Ha- vuzda sürekli akan su topu döndüriiyor, diki- litaş da topun dönüşüne, rüzgâra göre salınıp duruyor. Malzeme ise çelik. karbonfiber, sac ve su. Sanatçı yapıtını şöyle tanımlıyor: "Floating ObeBsk devinim ve değişimleri yorumiayan bir heykel. Rüzgâr ve suyun gücii, heykelin kit- fesiv le dinamik bir denge ilişkisi içinde. Döner biçimde yerieştirilen sarkaç dikilitaşın statik uvumundan aynhr vekendini her an doğa un- surlannın oyununa bırakır." Proje sorumlusu Uğur Kayserilioğlu Sclamminger"e bir sürpriz yaparak eski öğ- rencilerini fstinye'ye davet etmiş. Bu eski öğ- renciler şimdi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Okulu'nun profesörleri. Aralannda tanınmış ressam Ergin Inan da var. Sanatçı buradaki eski hocalık günlerini de anımsaya- rak onlara şu öneride bulundu: "Kendi ö"z kimliğinizi bulun. Kültürünüzde hepsi var." DEV KADROYU JUSTUS FRANTZ YÖNETTİ - tstanbul Filarmoni Orkestrası ve Philhar- monia Of The Nations'ın uygarhklann beşiğinde verdiği görkemü konser izleyenleri büyüJedi. Uluslann sesi Efes'te yankılandıGAMZE AKDEMİR 2 Mayıs gecesi Efes Antik Ti- yatrosu, Borusan İstanbul Filar- moniOrkestrası ile Philharmo- nia Of The Nations'ın toplam 100 kişiye ulaşan dev bir kad- royla ortaklaşa verdikleri gör- kemü bir konsere sahne oldu. Borusan Kültür ve Sanat Mer- kezi'nin düzenlediği konserde orkestrayı, kurucusu da olan ta- nınmış piyanist ve orkestra şe- fı JustusFrantzyönetti. Konse- rin solısti Macar keman sanat- çısı Jozseph Lendvai'dı. Evrensel imece Borusan'ın Philharmonia Of Fhe Nations ile bu konseri ger- ;ekleştırmek istemesinin nede- ü, orkestranın yalnız dünyanın :n iyi orkestralanndan biri ol- nası değil, aynı zamanda sonu- ıa kadar destekledıkleri misyo- ıu. Philharmonia Of The Nati- ns. 40 ayn ülkeden gelen mü- isyenlerden oluşuyor ve "Dost- b müak yapalım" ilkesiyle luslann kardeşliğini simgeli- JT. Yılda yaklasık 200 konser :ren orkestra, bu konserlerin ınsını Almanya'da gerçekleş- •iyor. Şef Justus Frantz ve so- »t Jozseph Lendvai ile bu mis- yonu ve Philharmonia Of The Nations seriivenini konuştuk. Orkestranın ana fikrini 'ba- nş'la örtüştüren ve sevgi ile mü- ziğin uluslan aşan biryapıda ol- duğunu vnrgulayan Frantz, Philharmonia Of The Nati- ons'ın kapılannın her ulustan müzisyene açık olduğunu söy- lüyor. "Büyûk bir banş gücö- yûz. Ülkeler birbirijle savaşsa da biz savaşmrvoruz. Banş isti- yoruzve banşısimgetrvx)nız. Ba- nş elçisi gibi çahşıyoruz. Bu dü- şüncedeolan herkesin orkestra- SIJTZ. lluslar kardeştir ve bu de- ğişmeyecektir. Bu orkestra, din, diL, ırk aynmı gözetmeksizin, dünya halklannın bir araya ge- lebildiğini gösteriyor. Bu yüz- den, tüm konserierimiz bir et- kınlık' olmaktan çokötebiran- lamdadır. Balkan Savaşısırasm- da da orkestramızda her ulus- tan insanlar yine birlikteydL Ve banş için her gece durmaksızın çalddar. Müzik banşuı ta kendi- sidir. Banş ıçin yeterince çalış- tık mı°' tnsanoğlu o 'malum' düğnıelere basmasın diye müzi- ğinıizk savaşun vemoruz." Aynı zamanda piyanist olan Frantz a göre "Pıyanist olmak orkestra şefi olmaktan daha ko- lay. Piyanistier, daha polifonik bir kulağa sahiptirler ve müziği daha doğnıdan anlamlandınr, çözümler ve izierler. Şef olmak ise ayn bir kavrayış gerektirir. Şef, tüm çalgılan gözetmek, efa' ve devinimleriyle miiıiği dogru yönlendinnek zorundadır." Müağin mors alfabesL. Dört buçuk yıldır Philharmo- nia Of The Nations'ın kadro- sunda yer alan ve orkestranın resmi solisti olduğunu belirten Macarkeman sanatçısı Jozseph Lendvai de 'orkestranın hocası, babası' olarak nitelediği Justus Frantz'la aynı düşüncede. "Bu orkestranın üyeleri, büvük bir aile gibL Üyeleri degişse de her zamanvar oiacakbirbanş umu- du Philharmonia Of The Nati- ons. Orkestranın sinıgelediği de- ğerler vemisyonu, m üziğin mors alfabesiyle dünvava binlerce karşıhk bulan titreşimkr hatin- de verihyor. Borusan'la birlikte bu atfabeyle yenicümleler kura- bOdiğimiz için çok muduyuz." Efes'te konser sona ermiş ve antik tiyatro yavaş yavaş boşal- maya başlamıştı. Ama uygar- hklann müziği hâlâ oradaydı. Tarihin duvarlannda yankılan- mayı sürdürecekti. Banş ve ge- lecek güzel günler için... I. Uluslararası İstanbul Bahar Festivall bugün başlıyor Bahar, Aya Irini 'ye konserlerlegeliyorKfiltürSmisi-Cernal Reşit Rey Müzik Dostlan Derneği 'nin düzenlediği 'I. Uhıs- lararası İstanbul Bahar FestivaJi' bugün başlıyor. 14 Mayıs'a dek Aya trini'de gerçekleşe- cek festivalin ilk konserini, bugün saat 20.00'de şef Orhan Şalbel yönetimindekı Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası ve- recek. Solıst olarak E. Emre Tamerin (ke- man/violin)ka- tılacağı kon- serde Fa- ure, Borodin ve VTvaldi nin eserleri seslen- dirilecek. Yann saat 20.00'de genel yönetmenliği- nı AhmetÖzhan'ın yaptığı Küftür Bakan- lığı tstanbul Tarihi Türk Müziği Tophıiu- ğu'nun sema gösterisi izlenebilecek. 6 Mayıs Pazartesi günü saat 20.00'de soprano Alexandrina Pendatchanska, Mo- zart,Chopin ve Verdi'nin eserlerini seslen- direcek. Sanatçıyapiyanoda AntoninaBo- neva eşlik edecek. Şef Ivefin Dimitrov'un yöneteceği, IveB- na Ivancheva'nın solist olarak katılacağı Polyphonia Kadınlar Oda Korosu'nun konseri 8 Mayıs Çarşamba günü saat 20.00'de. Konserde Mendelsohn,Brahms, Bizet, Faure, Mozart, Rahmaninov,Hristov, Dimitnn,Petkov,Nees, Tornıis, Kjurkehiys- ki, Bartholdy'nin eserleri sunulacak. 9 Mayıs Perşembe günü Cihat Aşkın (keman/violin), Hakan Şensoy'un (ke- manviolin) solist olarak katılacağı tstan- bul Oda Orkestrasj'mn konseri dinlenebi- lir. Bach, Vhakü ve Dalal'ın yapıtlannm seslendirileceği konser saat 20.00'de. Şef Renginı Gökmen'ın yöneteceği, Fer- yal Türkoğlu (soprano), Ferda Yetişer (mezzosoprano), Taylan Memioğlu (tenor), KevorkTavityan'ın (bariton) solist olarak katılacağı CeinalReşitRe> Senfoni Orkest- rası'nın konseri 10 Mayıs Cuma günü sa- at 20.00'de gerçekleşecek. Konserde Bach ve Pergolesi'nin eserleri yer alıyor. 11 Mayıs Cumartesi günü şef Georgi Cemshirov'un yöneteceği, Giilden Gök- şen'in (piyano) solist olarak katılacağı Razgard Filarmoni Orkestrası bir konser verecek. B. Güneş, Şostakoviç ve Prokofî- ev'in yapıtlannm çalınacağı konser saat 20.00'de izlenebılecek. Lııis Cardenas, Bağdasar Bayvert- yan'ın solist, AJejandra ve Tanju'nun dansçı olarak katılacaklan Band-O- Neon Tango konseri 12-13 Mayıs günleri saat 20.00'de. Festival, 14 Mayıs Salı günü saat 20.00'de şef Plamen Djouroff un yöneteceği Sofya Solistleri kon- seriyle sona erecek. Konserde. Muffat, Respighi, Rossini, Prokofie\ r ve Çaykovs- Id'nin eser- leri seslen- dırilecek. ESİMİLER ZEYNEP ORAL Aiexandrina Pendatchans (Biletix: 0 216 454 15 55) Dans Festivali Önce Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun I Genel Sanat Yönetmeni Arda Aydoğan'ı kutla- mak istiyorum. Istanbul'a bir Dans Festivali ka- zandırdığı için... Bu yıl ikincisi düzenlenen "Uluslararası İstan- bul Dans Festivali"nin eksikleri olabilir, uluslara- rası niteliği yalnızca üç yabancı toplulukla sınır- lı olabilir, program seçimleri tartışılabilir. Ancak unutmamak gerek ki bu bir başlangıç. Bence olumlu bir başlangıç. Ekilen tohumlan yeşert- mek, gelıştirmek, dallandırmak, köklerini güç- lendirmek elimizde. Yeter ki sahip çıkmayı bile- lim. Geçen pazar başlayan festivale gösterilen ilgiye, temsillerin doluluk oranına tanık oldukça sahiplenme konusunda umudum arttı. Istanbul'u bir sanat metropolüne döniiştüren festivallerin arasında "Uluslararası Dans Festivali"n\n de önemli bir yeri olacağına inanıyorum. Dans Festivali, Ankara Devlet Opera ve Bale- sı'nın sunduğu, "Mavı Gözlü Dev" adlı Nâzım Hikmet'e adanmış eserle açıldı. Bestesi Turgay Erdener'e, koreografisı Uğur Seyrek'e aitti. Bırkaç gün önce bu sayfada yer alan Evin ll- yasoğlu'nun eleştirilerine katılıyorum. (Film per- desindeki görüntülerin yarattiği kargaşa, çocuk- su anlatım -özellikle Nâzım'ın kayıkla denize açıl- dığı sahne- dansçıların şiirleri okuyamamaları vb.) Bence koreografideki temel sorun, yaşan- mış olayları, konuyu/öyküyü ve de illa ki her şe- yi "anlatma" - "gösterme"çabasındandoğuyor- du. Oysa elinızdeki "anlatma" aracı, yazı, söz de- ğil de dans olunca, o zaman olayı/konuyu değil de duyguyu, duyarlılığı anlatmaya çalışmak bel- ki daha doğru bir seçim olabılirdi. Dans, ınsan bedeninin. müziği ve sessizliği de- ğerlendırip zamanı ve alanı yenıden yorumlayıp yeniden yaratmasıysa... Dans. devinımi, bir el hareketini, bir duruşu, bir bakışı vb. duyarlılığa dönüştürmekse... Dans bedenlerin şiiriyse, çe- şitli düzenlemelerle sahnedeki anları şiire dö- nüştürmekse... Ve bu nedenlerle dans sanatı sahne ve seyirci arasında bir duygu bağı sağlı- yorsa.., Nâzım Hikmet'i anlatma savında olan bir dans eseriyle, hiçbir duygu bağı kuramamak, sahneden seyirciye bir duygu akışı sağlayama- mak gerçekten talihsizlik. Eserin bütününde yal- nızca bir sahnede (Nâzım'la Piraye'nin son bu- luşması-ayrılış sahnesinde) etkilendim, duygu- landım. Bu arada belirtmem gerek ki, Ankara Devlet Balesi sanatçılan mükemmel dansçılar. Arzu Di- rin, Ayşe Fidanlık, Gamze Erbaş, Armağan Oavran başta olmak üzere, tüm ekip çok nrte- likli. Festivalde ızlediğim ikinci temsil Fransa'dan gelen Ballet Biarritz'di. Genç dansçılardan olu- şan bu genç topluluk belli kı gücünü, topluluğun aynı zamanda yönetmeni olan koreograf Thi- erry Malandain'den alıyor. Bale ve dans reper- tuvarın/n çok tanınmış dört eserini alışılmışın dı- şında, tüm klişeleri kırarak, yepyeni yaratıcı yo- rumlarla sundular. Dört eserin de koreografisi Thierry Malanda- ın'e aitti. Onun elinde, "Puncinella" (Stra- vinsky), kız-erkek ilişkilerini, 21. yüzyıl özellikle- rine, hızına, dinamizmine ve şaşırtmacalarına ka- vuştururken "Bir Kır Tanrısının öğleden Sonra- sı" (Oebussy) bir dansçıya bedenini sonsuz yü- celtme olanağı veriyordu. Thierry Malandain, "GülünHayalet/"nde (Von Weber), gülü ve genç kızı canlandıran iki yete- nekli dansçının aracılığıyla, "çocuk" saflığıyla, erotizm arasındaki tehlikeli sınırda tuzaklann hiç- birine düşmeden eşsiz bir şiin yakalıyordu. Ravel'in "Bolero"sunda yönetmen yine çok farklı bir buluşla çıkmıştı karşımıza: Saydam du- varlarla sınırlandırılmış, belirlı bir alana sıkıştırıl- mış 12 dansçının, bu alanın dışına çıkma, özgür- lüklerine kavuşma çabası... Müzikle devinimin, giderek hızlanan ritimle, giderek yoğunlaşan du- yarlılığın eşsiz bir örtüşmesi, bütünleşmesi çık- mıştı ortaya. Dans Festivali devam ediyor. Dün akşam Bul- garistan'dan gelen "BalletArabesque"vardı. Bu akşam Antalya Devlet Balesi, konuk sanatçı Zeynep Tanbay'la birlikte, Robert North ve Mehmet Balkan'ın da koreografilerinden oluşan karma bir program sunuyor. Yarın akşam ise fes- tival, "Melissa Thodos <S Dancers "topluluğunun gösterisiyle sona eriyor. Henüz iki yaşında olan Uluslararası İstanbul Dans Festivali'ne daha nice nice yıllara diyorum. e: posta: [email protected] Faks: (0212) 257 16 50 BUGUN • AKM'de 11.00'de 'Bn>adway Müzikalkrinden' adlı İDSO konseri. Şef: DavidPoütt Solist: SheDey Keelor. (2122515600) • ANKARA TÜRK-tVGİLİZ KÜLTÜR DERNEĞİ'nde 14.00'te '8. Uluslararası Ankara Karikatür FestivaJi' kapsamında 'Karikatür ve Biüşim' konulu sempozyum. (31223113 14) • CRR KONSER SALONU'nda 20.00'de Antalya Devlet Balesinden bale gösterisi. Konuk sanatçı: Zeynep Tanbay. (212232 9830) • AKM'de İDOB'dan 11. 00 de 'Masalcı' adlı çocuk müzikalı. (212 25156 00) M BELGESELEVt/CEPSİNEMASI'nda 19.00'da 'SonDöşman'. Yönetmen: Nitzan GOady. (2122374145) • MUAMMER KARACA TİYATROSU'nda 15 00 te Bizün Tiyatro'dan 'Hoşgeldin Bebek' adhoyun. (212252 44 56) • tŞSAISAT'ta 19.30'da SunayAkm'dan 'Şair Sunay Akm Anlatryor' adlı şiir dinletisi. (212 3161083) • AKMStNEMASI'nda 13.00, 15.30 ve 19.00'da Bemard Rose'un yönetmenliğini yaptığı Ölümsüz Sevgi' (212 251 56 00) • ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESt KONSER SALONU nda 11.00'de ÇDSO konseri. Şef: Tadeusz Strugaia. Solist: Gülsin Ona>'. (322453 68 74)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle