18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
i6MAyıs 2002 PERŞEMBE CUMHURfYET SAYI HABERLER jProf.tlhanBaşgöz,ABD 'debaşladığı kariyerinisürgünyeriolarakgörülen Van'dasürdürmektençok memnun FoüdoraadanmışbiryaşamVUSUFZİYA CAN'SEVER V?L\-A/nerika'da Türk folkloru üzenne önem- li çaışmalar yapan ardından Bilkent Üniversi- tesi 'ıde göreve devam eden Prof. Dr. İJhanBaş- göz, &irsüredirVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde "•Tiufc Folldoru ve Halk Edebiyaü" dersi ven- yor. V'an'da kendiru daha dınç hissettigini söy- leyer 75\aşındakı Prof. Dr. Başgöz, "Benye- rind* duramayan bir adamj/n. BÖlge bir hazine ve bunazinevideğeriendirnıekgerek. Ülkemde- id her vöraıinfolklorözeffiklerini toplayıpgeJe- cek ııssiDeregüzel bir arşiv bırakmak en büyük hayainT diyor. 19^5 te Ankara Üniversıtesı'nden mezun ol- duktaı sonra hıç Ingilizce bilmeden Ajmerika'ya giden ve Indiana Ünıversitesi'nde Türk folldo- ru vefcıalkedebıyatı dersi veren Prof Dr. İlhan Başgöz. Türkıye've döndükten sonra Bilkent Üniversitesi'nde göreve başlıyor. Bu sırada da- ha önce hiç görmediği Van"a bir konuşma yap- mak için gittiğinde ise bölgeye hayran kalıyor. Yaklaiik 2 ay önce de Yüzüncü YıJ Ünıversite- si"ndegöreve başlayan Prof. Başgöz, Van1da gö- reve başlamasının nedenlerini ise şöyle anlatı- yor: "BUkent Üniversitesi Türk Edebiyaö Bölü- mii 'nde halkedebfyaö ve folkJor densierini dok- tora programına dahiletmemesinin büyük etid- si oMtı. Aynca Rektör Yücel Aşkın 'ıu aydın ki- şfliği ve beyecanı beni çok etldJedL Bölge folklor açısmdan büyük bir hazme. Bu hazineyi de de- ğertendirmek gerekHf Bilkent Üniversıtesı 'nden memnun olmasuıa karşın gelecekle ilgili hayallerini gerçekleştir- mesi için çok zaman gerektığıni anlatan Başgöz, "Arök ya| ilerliyor. ülkemdeki her yörenin folk- lor özeOiklerini toplayıp üJkeme güzel bir arşiv vegelecek nesUkrin bu yönde vetişmesini sağta- mak benim en büvük hayaiim*' dıye konuşuyor. Başgöz, her alanda üretimin en düşük dü- zeyde oldugu kentte yenılikleryaratmanın da he- yecanınj duyuyor. Bunun için hayallen gitgide genişliyor. Hayallen "bölgtnin foİktorunu ince- leyerek bir arşh oluşrurmak, Van'da bir foJklor merkea kurmak." dıye sıralanıyor. HayalJerinın ük adımı olarak RektörYücel Aş- kın'ın deste|iyle üniversıtede foiklor kulübü kurduklannı anlatan Prof. Dr. Başgöz, kulüple yetinmeyerek foiklor ve halk edebiyatı bölümü de açmayı hedefliyor. Doğu sürgün yert olmamair Halk edebiyatı için master ve doktora prog- ramları da hazırladığını ifade eden Başgöz, dı- ğer üniversitelerdeki hocalann Van'da görev yapmak istememesıru ise anlamıyor: "SankiDoğu.Türkiv^nin birparçasıdegiLHep sürgün yeri olarak görmeJeri yanhştır. Buralan gefiptanımalaımı ve görmeleriniistryorunı. Da- ha sonra bu karan versinler. Onlann da burala- n çok seveceklerinden eminioı. Önyargılannın degişeceğine inanıyorum. Bölgenin insanı 0 ka- L_ • 1945'te Ankara Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra hiç Ingilizce bilmeden Amerika'ya giden ve Indiana Üniversitesi'nde Türk folkloru ve halk edebiyatı dersi veren Prof. Dr. Ilhan Başgöz, Türkiye'ye döndükten sonra Bilkent Üniversitesi'nde göreve başhyor. Bir konuşma yapmak için geldiği Van'a hayran kalan ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nden gelen teklifi kabul ederek burada da ders vermeye başlayan Prof. Başgöz, insanlann doğuyu sürgün yeri olarak görmesini anlayamadığını belirtiyor. Portre / Prof. Dr. İlhan Başgöz AÜ'den mezun olan Başgöz, 1949'da Türk folkJoru ve haJk edebiyatı konusunda doktorasını yapn. Üniversitede kurdu|u "Halk Edebiyao Kursu" siyasi nedenlerle kapaöldı. 2 yıl ögretmenlikten sonra görevinden aynlan Başgöz, ABD'den gelen teklif üzerine "Türkiye'uiD Eğftnn Çıkmaa veAtatürk" adiı kitabuu yazdı. Kitabın büyük ilgi görmesi üzerine Indiana Üniversitesi'nden teklifgeldi. 1965'ten 1998'ekadar orada Türk folkloru ve halk edebiyatı dersleri veren Başgöz, tanınmış Türk bilün adamlannın eserlerinin Îngilizce-Türkçe yayımlanmasını sağladı. Hacim bakımından dünyanın en büyük kitabı olan, 13 bin bilmecenin bulunduğu "TürkHalkmın BilnıeceJeri" kitabının Ingilizce olarak basılmasıru sağladı. «Folktor/Edebiyat, Tıırkish Fofldore", "1. HocaNasreddin- Mai Hoca Nasreddüı"in de aralannda bulunduğu eserleri hem IngJizce hem Türkçe yayımlandı. dar farkhdır. Çarşrya, pazara çıkın, cebinizde metetikohnazsa dabiahş\eriş vapabiürsinE. HaJ- kı çokiyı niyeüi vebir0 kadar da misafîrpervcr- dir. Demek Id bir \anda hocalann dünistfüğü, birvandanda halkın gerçekten çokiyi olnıasıyia tatii bir iöşki gelişmektedir." Öğretim görevlisi eksıkliğini diğer üniversi- telerden gidermeye çalışacaklannı ve üniversi- tedeki öğrencilerden en iyilerini Indiana Üniver- sitesi ne gönderebileceklerini anlatan Prof Dr. tlhan Başgöz, bölgedeki Kürtyurttaşlann yoğun- lukta olrnası nedeniyle sorunlann çıkabilecegi iddialanyla karşılaşıyor. Başgöz, "Ben sorun çıkacağına inanmı> > onun. Bunun için çok yakuı bir zamanda rektörle beraber Ankara'va gkie- ceğiz. Baa temaslarda bulunacağız.Bu kültürün topJaımıasıvetarafsızşekDdearşh lenmesivege- lecck kuşatdara aktardmasılaznn. Artık. bugün Kürtçe kitaplar yayanlanryor" diyor. Ameri- ka'dakı VVortley Üniversitesi'nde bir Amerika- lının bölgenin ünlü halk hikâyesi "Mem-u Zin (Vlemo- ZmO" üzerine araştırma yaphğını ifa- de eden Prof. Başgöz, araşnrmacının şu sözle- rine dikkat çekiyor: "Memo île Zini'oin yapısı Türk haJk hikâvelerinin yapısnıda İlhan Baş- göz'ün geKştirdigj yaprya ııjTiyor." Amenkalılann Türkiye'deki folkloru araşür- masınakarşın kendilerinin bu ülkede çeşitli zor- luklarla karşılaşmalanndan yakınan Başgöz, - 4 BenKürtçebümi>wum,ama öğrencOeriınin ta- ra/s«ofacagınainanAorurn.BifinıtarafeEdır.P(> BtikapoMtikacdannişkfir.Bizona kanşmayK.Ben oniaramitoJojiöğreteceğinı.Onlaranasılbflgi (op- layacaklannı öğreteceğiın. BunJar belki yayon- lanma>acak, ama bu vakit eğer burada bir foik- lorarşhi de kurarsak gelecek kuşaklara büyük bir kaynak ofur" diye konuşuyor. Arşivin hem Türk, hem Kürt folklorunu kapsayacağuıı anla- tan Prof Başgöz, Van'ı gelecegin folklor mer- kezi haline getirmeyi amaçiıyor. 22 Mayıs'ta üniversitede "Aşık Veysel ŞenK- gj" düzenleyeceklerini vıırgulayan Başgöz, Do- ğu-Batı arasında farkın kalkmasını istıyor. "Ar- üki$tiywum JdDoğu>da Bao'daJdbflinı adam- lan, araşörmacjlan. sanatkârian getan. Burası bir mahrumiyet bölgesi olarak kafanasm.' Edremlt'te haHc edeblyatı fcursu Prof. Dr. îlhan Başgöz'ün çalışmalan sadece akademik dönemle suıırlı kalmıyor. Edremit Kö- re köyünde folklor ve halk edebiyatı yaz kurs- lan da düzeniiyor. Lise öğrencileriyle birlikte araştırmacılar, asistanlar vedoçentleri dekapsa- yan kursu 10-30 Ağustos tarihleri arasında dü- zenlemeyi planlayan Başgöz, bu yıl aynca îngi- lizce dil dersini de kursa dahil etmeyi amaçiıyor. Çukurova'dan yeryüzüne ük tohımılar ZEYNEPORAL Bugün Ankara Bilkent Üniversite- sı'nde Uluslararası Yaşar Kemal Sem- pozyumu başlıyor. Çok genışkapsam- lı ve herkese açık bu akademik et- kinlık. pazargünü YaşarKemal e onursal doktora verilmesiyle sona erecek. Bu, Bilkent'ın biredebiyat- çıya verdiği ilk onursal doktora olacak. Üç gün boyunca Yaşar Kemal'in sa- natı ve yapıtlan tüm aynntılanyla irde- lenırken, ben sizleri. YaşarKemal'in, Ya- şar Kemal olmadan önceki günlerine gö- türmek ıstedim. Günün binnde. Adana'nın Osmaniye ıl- çesine bağlı Hemite köyünün camı- suıde tam namaz vakti sılah- larpatladı. Dua etmekte olan SadıkYaşarvurul- du. Kan davası... Sadık Yaşar'ın 5 yaşındaki o|lu Ke- mal Sadık cinaye- tıgördü... Büyük bir şok... O an dilı tutuldu. Ke- kelemeye baş- ladı. Ama bu- rası Çukuro- va. Birçocu- ğuahele Ke- mal Sadıkgi- bi türküye meraklı bir çocugun ilelebetke- keme kal- ması söz konusude- gıldı. Türkü- leri öğrene söyleye açacaktıdı- linı. Kemal Sadık bü- yüyecekve o dilJe - - keke- melik, tutuk- j lukbir yana,- gürül güriil ça|layan, duru, aydın- İık akan bir dılle destanlar yaratacak, des- tanlanyla dünyayı fethedecekti... Günün binnde, Hemite kö>oinde kurban kesilıyordu. Her nasıl olduysa, kurbanı ke- senin elüıden firlayıverdi koca bıçak. Bu- la bula. gitti, dört beş yaşuıdaki Kemal Sa- dık'ın gözüne saplanıverdi. MiJlet koşuş- tu, çocugun başuıa üşüştü. Bir şey olma- dı, dediler... Şundi geçer, dediler... Yıllarsonraanlaşıldı ki, Kemal Sadık "ın sol gözü görmüyor. Ve artık çok geçtir, 0 göz tedavi edilemez... Kemal Sadık büyüyecek; çevresine, yö- resıne,dogaya, insanaöylebirbakacaktı lri, iki gözü görenlenn de görmedıklerini gö- recekti... Üstelik, bızleredegösterecektı... Günün birinde Kemal Sadık okula baş- ladı. Önce Kadirli Ilkokulu'na, sonra Ada- na 'da ortaokula... Ve günün birinde son sı- nıftan ajnldı. llkokul yıllanndan başlayarak, Çukuro- ra'da pamuk tarlalaruıda ırgatlık, su bek- çiligi, wgatkâtipliği, çıitlık kâtipligi, hade- melik, amelebaşılık, arzuhalcijik gibi sa- yısız işte çalışarak "Yaşam Üniversite- sj"nden mezun oldu. Çocuktu, her yaz, sekiz yıl boyunca su bekçiliği yaptı. Pirinç tarlalannın ortasın- da 74 kilometre boyunca Savrun Göze'sı- ni bekledi. Kilometrelerceyürürdururken. otlarla,kırçıçekleriyle, sularla,dağlarJa,kuş- larla. anlarla arkadaşhk etti. Doğayı, en küçük aynntısına dek tanıdı... Suyu, köy- îüler çalmasın diye, ona bekletiyorlardı. Oysa 0, köylülere suyun nasıl çalınacağı- nı öğretti. Taa 0 günlerden, kendi deyişiy- le "taktı kafayı doğaya"... Kemal Sadık, ilkgençlik yıllannda oku- du, ha bire okudu. 17sinde "flyada^ı oku- yordu örneğin... Pamuk tarlalannda ırgat- Iık, su bekçiligı yapan bir çocuk nasıl olur da "çok okur", okuma olanağı bulabılir? Haklısınız. bu soruyu ben de sormuştum. Ve yanıtı, kahkahası bol bir gürlemeyle gelmişti."Adana'daRamazanoğiu Kürüp- hanesi'ndehaderoetikvaparsa oçocuk,bal gibi olajr!" Kütüphanede, hademelikyapmakla kal- mıyor, orada vanpkalkıyordu. Kütüphane- de birmüd'jr vardı. birde 0. Müdürpek ug- ramazdı. Kütüphaneyı sabahdokuzda açan, akşam beşte kapatan. hademelik de yapan çocuktur. Kütüphanedekı yirmi bin cilt, onun de- yişiyle "defi çocuğa" kalmıştı! O "defi ço- cuk", Ramazanoğiu Kütüphanesi'nde yal- nız Homer'ı değıl. Çehm'u, Dostoyevs- Id'yi, Stendahl 1. Orhan Kemal 1, SaitFa- ik'ı ve daha nicelennı keşfedecekti... Fa- ulkner, daha sonra... Onu keşfetmesi için günün birinde yaşamına Tflda'nın gırme- Uluslararası Yaşar Kemal Sempozyumu 'Geçmişten Geleceğe' AJNKARA (Cumhurivet Bürosu) - BilkentÜniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi'nce düzenlenen Yaşar Kemal Sempozyumu, Bilkent Üniversitesi Mithat Çoruh Konferans Salonu'nda bugün saat 10.00'da Ümft Berkman, lalat Halnıan ve Yaşar Kemal'in konuşmalanyla başlayacak. Süha Oğuzertem de "Geçmişten GeJeceğe YaşarKemal" başhklı bir açılış bildirisi sunacak. 2 gün sürecek sempozyuma konuşmacı olarak Enis Batur, İJhan Başgöz, Konur Erfop, Mustafa Şerif Onaran, Cahit Akın, Gün il Ayaydın. Jean-PjerreDeJeage, Nedim Giirsel, Belma Ötüş-Baskett, Onur Bi^e Kula. Mustafa Durak, Alpa> Kabacah, Özdemirİnce ve Adnan Bimazar da kahlacak. Sempozyumda Yaşar Kemal'in yapıtlan ile dil ve anlatım özelJikleri konusunda bildiriler sunulacak. Aynca Yaşar Kemal'in kendisi ile Ajten Gökçer, Cû'neyt Gokçer, Ofcay Poyraz, HkJaj'et Daş ve Rüştü Asyab yazann yapıtlannı okuyacaklar. 18 Mayıs Cumartesi günü de YaşarKemal'e fahri doktora unvanı verilecek. si gerekiyor. Tilda, ona Faulkner'ın kitap- lannı sözlü oiarak çevirecekti, 1952'de... Tıl- da, yazannkansı, arkadaşı, yoldaşı... Ve ba- na, sık sık "Her büvük yaasam yanında nnıdakbir THda ohnah* dedirten eşsiz bir insan... Günün birinde Çukurova ve çe\Tesinde Kemal Sadık'a, "AşdtKemal"denmev'ebaş- landı. 9,10 yaşlanndan başlayarak halk şairiy- dı. O zamanJarköy köydolaşan destan an- latıcılan vardı. Aynı destam herkes başka başka anlatırdı. Bu birderi birkemikçocuk, Köroghı an- latmakla ünJenmişti. Ayağına kara şalvar giyer, eline bastonunu alır. beli bükük do- laşu", anlatırdı. ("Oyle dik dunırsan, inan- dıncı ohnaz!") Destam anJattıktan sonra, cebuıden san defterinı çıkanr, "Ağrt top- hıv'orum'' derdi. Ve analar, bacılar başuıa üşüşür, ona ağıt yazdınrlardı. Yıllar boyu sürdürdü bu işi, topladıgı afıtlan, türküleri her Adana'ya gidişte, Arif ve AJbidin Dino'nun önüne bırabve- rirdi. Abidin Duıo'nun deyişiyle, "Çukıı- nAa'nmağrianmlansorumhndu buçocuk-. Her getirdiği söz > umağı akıllara durgun- hıktu. Dehşetli acı. dehşetii güzeL." Günün bınnde sazı bıraktı, kendi şiirle- rinı yazmaya başladı. AdanaHalke\T'nin çı- kardıgı dergılerde)'ayımlanıyorduşürieri... ArifDıno, aklıru çelip, daha dogrusu yüre- ginin sesıni dinlemesini öğutleyıp düzyazı- ya yöneltecekti onu. Öykülere, romana. Halk şairi, destan anlatıcısı, ağıt topla- >ıcısı "AşıkKemal'", köy köy, kahve kah- ve, kasaba kasaba, dağ ova dolaşır, destan anlatır. a|ıt toplarken bir yandan da folk- loraraşnrmalannı izliyordu. F^rtevNaiBBo- ratav,AhmetKutsi Tecer,NuruIIahAtaç'la mektuplaşıyordu. Hiç unutmaz, mektup zarfirun üzerinde adres "Fare Öldürme Kurumu AmeJeba- şj" diye yazılı olurdu. Evet, artıkameleba- şıydı veyaşı 18'di... Sonra arzuhalcilik yıllan ve ver elini Is- tanbul. Havagazı şirketinde sayaç okuma görevlisi, sonra yine ışsızlik... Günün bi- nnde Cumhuriyet gazetesuun Yurt Haber- leri Servisi'nde çahşmaya, röportajlaryap- maya başladı. Artık adı Yaşar Kemal'di. Işte Çukurova'dan yeryüzüne uzanmanın ilk tohumlan... GEÇMTgTEN GELECEĞE OKHANERİNÇ HaBugünHa125YrfÖnce... İlk Basın Yasası, Osmanlı Mebuslar Mecli- si'nde "Matbuat Nizamnamesi" adıyla çıka- nlmıştı. Anayasada "Matbuat kanun daires/n- de serbesttir" kuralı geçerfiydi. Son Basın Yasası'nı ise dün sabaha karşı gerçekleştirdik. MeceJle'nin yerini Mecteni Yasa alalı yıllar geç- mişti. Üstelik Avrupa Birliği'ne girebilmenin ko- şullanndan birini yerine getirmek için anaya- sada değişiklik de yapmıştık. Sonra tuttuk, aiayasaya aykın maddeleriçer- drğini bile bile basın, radyo ve televizyonlar- la ilgili yasayı kabul ettik. Matbuat Nizamnamesi'nin tutanaklarını okuyunca, aradan 125 yıl geçmesine karşın ifade özgüriüğü, bilgilenme hakkı gibi kavram- lan özümsemede yaya kaldığımız anlaşılıyor. Işte kanıtlan! Yirmi dördüncü birteşim. Başkan: Ahmet Vefik Paşa. Tarih: 7 Mayıs 1877. Vasifaki Bey (Istanbul) - Matbuat kanun dairesinde serbest olmalıdır. Matbuat nere- de serbest ise orada terakki (gelişme, ilerle- me) hasıl olur. Bu layiha (tasarıj ise, bize gel- diği zaman görenler, bunu Matbuat Kanunu (Basın Yasası) değil, ceza kanunu zanneyle- diler. Içinde ceza-i nakdiden (para cezası), hapis- ten başka bir şey yok. Bizim ceza kanunu- muz var. Fena yazdıklan vakit o kanuna mü- racaat olunur. Matbuat serbest olmalıdır. Hüdaverdi Efendi (Istanbul) - Ben de Ma- nok Efendi'nin efkânndayım (Fikrini benim- siyorum). Şunu ilave ederim ki Kanun-i Esa- si'nin (anayasanın) on ikinci maddesinde "Matbuat kanun dairesinde serbesttir" de- nildikten sonra, böyle matbuatı zincirlerle bağlarsak hürriyet kalır mı? Nakkaş Efendi (Suriye) - Ben de Kanun-i Esasi'den bahsedecektim. Bu nizamın (dü- zenlemenin) evvelki nizamdan serbest olaca- ğını herkes ümid ederdi. Bize bir nizam veril- di ki evvelkinden daha dardır. ••• (Yirmi beşinci birleşim, 8 Mayıs 1877) Hasan Fehmi Efendi (Istanbul) - Nizamın dördüncü maddesini okudu ki, "kendi ismi- ni ve matbaanın mahaltini yanlış haber ve- renlerden 10 Osmanlı altınından yetmiş al- tına kadar cezai nakdi (para cezası) alınaca- ğına dairdir". Başkan - Bu konuda encümenin (komis- yonun) bir mülahazası (düşüncesi) var mı? Rasim Bey (Edirne) - Ceza-i nakdi ziyade- ce (fazlaca) görünüyor. Elli altına kadar olma- sı müzakere edildi. Nikolaki Solidi Efendi (Istanbul) - Her memlekette matbuat hakkındaki cezalar cüz'idir (azdır). En ağırı Fransa'daki cezalar olup onun dahî en çoğu üç yüz franktır. Biz bu nizamı ceza ile dolduruyoruz. Burada iki- den beş liraya kadar ceza-i nakdi almak ki- fayet eder (yeter). Sebuh Efendi (Istanbul) - Kanunun diğer fıkralannda da cezalar pek ağırdır. Burada tahfifedildiği (hafîfletildiği) rıalde diğerleri tah- fif edilmezse, kanunun bazı cezalan hafif, ba- zı cezalan ağır olur. Yasanın, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde- ki görüşmelerini TBMM TV'den izlemişseniz, aynı konuşma ve eleştirilerin yinelendiğine tanık olmussunuzdur. • • • Gazeteler, araştırma ve inceleme yapanla- ra haberleriyle kaynaklık etme özelliğini yiti- riyorlar. Bu nedenle de söz konusu yasaya iliş- kin görüş, eleştiri ve tartışmalar medyada pek yer almadı. Bu eksikliği kapatmak için, 125 yıl önceki yasanın bir benzerini önce tasanlaştıran, son- ra da inatla yasalaştıran Bakanlar Kurulu'nu tarihe not düşmek için aktarmak istedim. Böylece övme ve eleştirme özgürlüğünün kullanılabilmesine de katkıda bulunacağımı dü- şünüyorum: Başbakan Bülent Ecevit(DSP), Devlet Ba- kanı ve Başbakan Yardımcısı DevletBahçe- li (MHP), Devlet Bakanı ve Başbakan Yar- dımcısı Hüsamettin Özkan (DSP), Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yıl- maz (ANAP), Devlet Bakanı Tunca Toskay (MHP), Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler (ANAP), Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel (DSP), Devlet Bakanı Faruk Bal (MHP), Dev- let Bakanı Yılmaz Karakoyunlu (ANAP), Dev- let Bakanı Mustafa Yılmaz (DSP), Devlet Ba- kanı Ramazan Mirzaoglu (MHP), Devlet Ba- kanı Nejat Arseven (ANAP), Devlet Bakanı Hasan Gemici (DSP), Devlet Bakanı Şuayip Üşenmez (MHP), Devlet Bakanı Edip Saf- ter Gaydalı (ANAP), Devlet Bakanı Fikret Ünlü (DSP), Devlet Bakanı Reşat Ooğru (MHP), Devlet Bakanı Recep Önal (DSP), Adalet Bakanı HikmetSami Türk (DSP), Mil- fi Savunma Bakanı Sabahartin Çakmakoğ- lu (MHP), Içişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yü- celen (ANAP), Dışişleri Bakanı ismail Cem (DSP), MaJiye Bakanı Sümer Oral(ANAP), Mil- li Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu (DSP), Bayındırlık ve Iskân Bakanı Abdülkadir Ak- can (MHP), Sağlık Bakanı Osman Durmuş (MHP), Ulaştırma Bakanı Oktay Vural (MHP), Tanm ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gö- kalp (MHP), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı Yaşar Okuyan (ANAP), Sanayi ve Tica- ret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu (MHP), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan (ANAP), Küttür Bakanı Istemihan Talay (DSP), Turizm Bakanı Mustafa Taşar(ANAP), Orman Bakanı Nami Çağan (DSP), Çevre Bakanı Fevzi Aytekin (DSP). [email protected].
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle