18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2002 PERŞEMt DIZI ABDpatlamaküzereAslında yaşam çoktan normale dönmüş, insanlar işinde gücünde... TV kanallarında, gazetelerde olağanüstü bir duruma rastlanmıyor... Gel gör ki içten içe süren tedirginlik, yürekleri dağlıyor... CÜNEYTAKALEV NEW YORK - Bu satırlann yaza- n bir öğrenci mübadelesi programı çerçevesinde l963-64"te biryılını ge- çirdiğı Amerika'ya kırk yıl sonra ge- ri dönünce, farklı bir dünyaya geldi- gini hıssettı. Başka b:r Amerika şekil- lenmişti son lark-eUi yıl içinde... "11 EylüJ" ise yepyeni sayfalar açmıştı bu ülkenin yaşamında... ABD kırk yıl önce de dünyanın en güçlü, en zengin ülkesiydi. îçerde "zen- ci sonınu" ıle boğuşan, dışarda Viet- nam'da batağa saplanmanın sıkıntıla- nnı yaşamaya başlayan ABD'de insan- lar, sorunlanna karşın lyimserliklerini, geleceğe dönük umutlannj, özgüven- lerini koruyorlardı. İşler, genei olarak bakıldığında,yolundagidıyordu. Zen- ci mahalleleri dıştnda caddeler, sokak- lar, insanlartertemızdi. Amerika'nın her yerinden zenginlik akıyordu. 90"h yıllarda başka bir ABD şekıl- lenmiş. En güçlü oldugu sanılan yıl- • Bu satırlann yazan bir öğrenci mübadelesi programı çerçevesinde 1963- 64'te bir yılını geçirdiği Amerika'ya kırk yıl sonra geri dönünce, farklı bir dünyaya geldiğini hissetti. Başka bir Amerika şekillenmişti son kırk-elli yıl içinde... " 11 Eylül" ise yepyeni sayfalar açmıştı bu ülkenin yaşamında... larda ABD birbaşka yöriingeye yönel- miş. 11 Eylül bu sorunlara tuz biber ekmiş. 11 Eylül'den sonra Amerikan halkının tepkisı. şaşkınhğa, öfkeye, çaresızliğe kanşmış... Evet, "zenci sorunu" en azından, gündemtn yakı- cı bir maddesi olmaktan çıkmış ama bu kez daha güneyden (Latin Amen- ka) gelen daha büyük bir yoksulluk ve sefalet sorunu ıle karşi karşıya kal- rruş. "Evsizler" ve Amerika'nın ye- ni hizmetliler nüfusu "Ispanikler", dünyanın en zengin ülkesinde WASP (Beyaz, Anglosakson, Protestan) nü- fusla iç içex yan yana yaşıyor. İçten içe süren bir gerginlik kendini hissettiri- yor. Dünyanın en zengin. en güçlü ül- kesi, geçmışte az-çok sahıp çıktığı "kunıcu değerier"ine, yani Ameri- ka'yı yaratan devrimcı değerlere fılan pek aldırmadan ayakta kalmanın yol- lannı eşeliyor. " Vahu, TY'ler sabah akşam Ame- rika'yı gösteriyor, Amerikalılarla yarıp onlarla kalkryoruz, bilmediği- miz bir şcy mi kaldı, niye başımızı ağntiyorsun" diyecekler çıkabilir. Kazın ayağı hıç de öyle değil... Bi- zim "Amerikanofüler" sadece gör- mek istediklerini gösteriyorlar, "öte- ki Amerika "yı gızliyorlar. ABD nereye suruldenlyor? New York'un ünlü John F. Kennedy Uluslararası Havaalaru... Dünyanm en işlek, en hareketlı, en büyük alanlann- dan biri... Insanıngözüne ilk ilişen, du- varlara yapıştınlmış "God Bless Ame- rica!" (Tann Amenka'yı kutsasın) afişleri... Çoğu kırmızı-beyaz-mavi çizgili, bol yıldızlı Amerikan bayrak- lan ile süslenmiş bu afişler... Havaalanının kapısındaki otobüs, taksi vb. taşıt araçlan Amerika'nın seyyar propaganda araçlanna dönüş- türülmüş... 'Cod Bless Amerfca'... "Be Proud of Being an Ameri- can" (Amenkanlılığınla gurur duy!) Stand Beside Her (Bayrak kastedi- liyor); (Yarunda yer al-yanında ol) "We Will Overcome" (Üstesinden geleceğiz) ibareleri... Ve en çok yayılan. bılinçli olarak yaygınla$tın!an cümlecik: "United, VVe Stand" (Kenetlendık, dimdik ayaktayız). Tüm bunlar, JFK ile sınırlı kalrruyor; havaalanınj kente bağlayan yollann iki yarundaki görii- nüm aynen süriiyor, sadece aynntılar Hedef belli değil! Amerika tarihinde ilk kez böylesi bir saldınya uğruyor. Öci dünya savaşında çatışmalan vatanından binlerce km. uzakta tutmayı başarmış bir ülke, denızaşın ülkelerde savaşıp "kalan sağlar"ı, ayakta kaîan evlatlannı güle oynaya bağnna basan Amerika'nın üzerine ilk kez "evinde saldınya uğramanın" agirhgı çökmüş... Saldınya uğrayan bir ulusun kendisüıe moral vennek için bu tür yöntemlere başvurması doğal karşılanabilir. Zaten "United, We Stand" (Kenetlendık, Dimdik Ayaktayız) sloganı, 7 Arahk 1941 tarihine, yani ünlü Pearl Harbour baskınına göndermede bulunuyor. O tarihte uğradığı saldın Amerikan halkını Japonya ile savaşmaya ikna ermişti. Bu kez Amenka kiminle savaşacak? Düşmanı kim? Japonlar da ortada yok ki... îşte bu noktada hiç açık degil kafalar... Kimi yerlerde, hediyelik eşya dükkânlannda, işporta tezgâhlannda satılan üsame bin Ladin heykelcikleri, maskeleri bir boşluğu doldurmaya çahşıyor ama bu fazla anlamlı değil bana kaln-sa... Koskoca Amerika. Usame ile savaşmak ıstese de savaşamıyor.. Ortada olmayan bir düşmanla kim, nerede savaşacak? Binlerce TV kanahndan, radyo istasyonundan saçılan haberlere, on binlerce gazete yorumuna karşın. düşman belli değil. Amenkalı kime karşı olduğunu, ne gibi bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu bilmiyor. Bu durumda işler daha da kanşıyor. Ne yaptığını çok iyi bilen bir avuç insan (politikacı-Pentagoncu vb.) Amerika'yı bir yerlere doğru sürüklüyor... Siyasal partilenn toplumsal meşruıyetinı yitirdiği, sendıkalann, demokratik kitle örgütlennin güçsüzleşriği koşullarda, banştan yana güçlerin elınden. bir köşeye çekılıp homurdanmak kahyor. Kabul etmek gerekir ki banşı güçler geçmişten de güçsüz günümüz Amerikası'nda. İ www.perareklam.com.tr • 'www.sinemafilm.com • (0212) 293 89 78 Sotak soru Tef Sckak No 3'11 Beyojlu Tel 0212 252 93 14-15 Kurtuluş Gulcan Altan Vedat Sakman ISVIÇKC HASTANESI Gerçeksanatınyamnda (0212)293 8978 [email protected] [email protected] www.perareklam.com.fr TAKOVCS KAM8ANEU.IS MAYIS A T İ M KESARIANt BELEDtYE TİYATROSU SELANİK BELEDfYE TIYAÎROSU değişiyor. Amerikan bayraklan asmış dükkânlar, lokantalar, oteller, okullar vb... "lkiz Kuieler"in anlı-şanh ve boynubükükgünleriningörüntüleri... Pençesine aldığı Amenkan bayrağını sallayan kartallı afişler. hediyelik eş- yalar... Bu tabloyu, birgökdelenin 50. katından aşağı sarkıölan dev bayrak- lar tamamlıyor. 11 Eylül'ün altıncı ayında baş.latılan **Ikiz Kuleler"in te- melinden göğe yükselen ışın huzme- si... Dahası var... Önünden geçtığımiz ünlü üniversitelerin penceresınden aşa- ğıya sarkıtılmış bayraklar... Belli ki oradaki hocalar, sokaklarda öteki yurt- taşlann dalgalandırdığı bayraklarla ye- tinmemiş, bir de kendileri mesaj ilet- mek istemiş dünyaya... Amerika'ya en çok bağlılık işareti- ni ise kılıksız, kaç günlük Amenkalı olduğu bile belli olmayan garibanlar, özellikle de Güney Amerikalılar ve kendilerini dıncilerden ayımıaya çalı- şan "Hint kökenliler" taşıyor... Kı- sacası Amerika gergin... Belli ki çok tedirgin... Ashnda yaşam çoktan normale dön- müş, insanlar işinde gü- cünde... TV kanallarında, gazetelerde olağanüstü bir duruma rastlanmıyor... Gel gör ki içten içe süren te- dirginlik, yürekleri dağlı- yor. Gazetelerin yazma- dığı ama kolayca hissedi- lenbirdurum bu... Bu gerginliğe son ay- larda New York. Boston vb. gibi Yahudi nüfusun yoğun olarak yaşadığı yer- lerde Arap-îsraıl çatışma- sının sıkınölan eklenmiş... Zengin Yahudi nüfus, yok- sul Arap-Müslümanlarla, sayılan son yıllardaki göç- lerle çok artmış Hint alt- kıtası kökenli (Pakistan, Bangladeş, Hint Müslü- manlan) nüfusla sokak- larda, caddelerde iç içe yaşıyor. Ortadoğu'da olaylann şiddetlenmesi ve Israil'e karşı tepkilerin artması üzerine "işin başa düş- tüğüne" inanan Yahudi cemaari New York'u bir guzel "afişlemiş"; "Uni- ted VVe Stand" sloganı bu kezIsrail yıldızı ile bir- likte boy gösteriyor. New York'ta Araplann düzen- lediği Israil karşın göste- riye binlerce insanın katıl- masınm herkesi şaşırttı- ğını New York Times yaz- dı. Amerika geçmişte ta- nık ohnadığı olaylara ta- nık oluyor. New York'ta ateşle barut yan yana ya- şıyor... Ateş yayılıyor, fi- çılar dolusu barut şimdi- lik depolarda duruyor. Amerika'nın zenginliği Yahudi ve Arap-Müslü- man nüfus için çimento olmayı sürdüriiyor. Peki nereye kadar gider bu? Ortadoğu'daki kan Amerika'nın iç huzurunu da tehdit ediyor. Amerika gergin ve de çok tedirgin... Ülkemizde, Güneydo- ğu'daki olaylann iyice yo- ğunlaştığı, çok keskinJeş- öği günlerde gençlerin kit- lelerhalinde doğuya sevk edildiği Bursa'mn cadde- lerinin, Bursa Çarşısı 'nın üzerine çöken hava bile bu kadar gergin değildi. Amerika'ya bir şeyler olmuş... "Eh nevar bun- da, Amerika bir saldın- ya uğradı, halkın böyle bir tepki vermesi doğai" denebilir. Evet, Amerika ilk kez böyle bir saldınya uğruyor. Ancak sıradan insanlann tepkisinin çok ötesine geçmiş bu tepki- ler... Afişlerin altındaki, sagındaki solundaki yazı- lar, imzalar ("\ew York Polis Müdürlügü", "]VewYorkBelediyesi", "Sahil Muhafaza" vb.) "masumiyet", "kendili- ğindenlik', "sivil inisi- yatif" samsını bir anda silip götürüyor. "SM top- lum"a model olarak sunu- lan bir toplum ancak bu kadar resmi odaklarca yönlendirilebilir... SÜRECEK PERŞEMBE ORHAN BURSALI Doğupgan Gündem Kemal Derviş'in "Erken seçimden ekonomı ar tık etkilenmez" demeci ve arkasından seçimlerir erkene alınmasını isteyen sözleri, Ecevit'in de has- talığı ile birieşince gündemin konusu belirlendi. Erken seçim konusunu böylesine gündeme ge- tirmesinde, Derviş'in politik hesap ve arayışlannın önemli payı olduğunu kabul etmek gerek. Derviş, politik yönelişi konusunda kendi düşüncelerini, anlaşılan erken seçımin belirlendiği koşullarda net- leştirmeyı düşünuyor. Ama Derviş'in politik gelecek arayışı için erken seçimin yapılmayacağı da kesin... • • • Erken seçirn koşulları mı var? Hükümeti oluşturan partilenn geleceği açısından bak/ldığında yok. Koalisyon ortaklannın şu aşama- da bir erken seçim tarınini belirlemeleri, kendi ip- Ierini çekmeleri anlamına gelir. Türkiye'nin, derin- liği ve kapsamı bakımından yaşadığı en büyük ekonomık krizın güncel sahipleri olan üç parti, "Ekonomiyi kurtardık, üstelik artık batmayacak bir ekonomıyapısıoluşturduk, işte boliş-aş-ekmekye- niden yarattık vb..." gibi somut gostergelerle seç- menin karşısına çıkamadıkları ve ikna edici olama- dıklan zaman, başarı şanslarının ne olacağı az çok bellidır. Derviş'e göre, Türkiye düze çıktı. Derviş'in sözleri bir ölçü değil tabii. Objektif veeleştirel bakışlar, rakamlar, durumun henüz öyle olmadığını söylüyor. Ayrıca Arjantin'in AnkaraBüyükelçisi'nın "IMF bize, 'herşeyyolun- da artık düze çıktınız'. dediğı anda battık" sözleri de, "/Ct/rta/7c//aw7"subjektıfliği ve her şeyı tozpem- be gösterme evrensel alışkanlığı konusunda, ye- terince evrensel deneyım kazanılmasını da sağla- dı! Nitekim Ecevit'in hastalığına karşı pıyasanın yük- sek duyariılığı, ekonomının ınce bir çızgi üzerinde yürüdüğünün de gostergesiydi. O halde, hükümeti erken seçime zorlayacak gündem yapay mı? Hem evet, hem hayır. Ecevit, hükumetin başında olabilseydi, şüphe- siz erken seçimi böyle konuşuyor olmazdık. Baş- bakan, yaşının, hastalığının yarattığı fiziksel ko- şullann esirı. Bu durum. yann yeni ve başka "arı- 23.1ar" daha çıkartabilır. Işın kötüsü, kamuoyu ar- tık böyle bir beklentı içıne gırmiştir. Bu saptamayı yapmakta yarar var. O halde, kısa vadede, Sayın Ecevıt'in sağlık ko- şullan nedeniyle, bir "hükümet" ve buna bağlı ola- rak erken seçim sorunu gündemden hiç düşme- yebılir. 15 günde -ayda bir, böyle bir tartışma Tür- kiye'yi ve programı çok zorlayacaktır. Hayat, yö- netim- DSP ve hükumet -sorununda kamuoyunun önüne belırsizliklerden arınmış bir planı veya ya- kın geleceği koyma yükümlülüğünü, Ecevit ve DSP'nin omuzlanna yıkmış durumdadır. Ecevit'in "Bu geçıcidir -öyle olsa bile- ve işimin başındayım" sözfen veya düşünceleri, ortalığı du- rultmaktan uzaktır. Eğer Ecevit'in variığına paralel, DSP ve hükümet- te süreklıliği gözetecek yeni bir oluşumun temeli atılabilir ve koalisyon ortakları ile de fikir ve kader birlığı yıne sağlanırsa, şeffaf bir yönetim planı doğ- rultusunda, en azından Ecevit'in Başbakanlık'ta go- revmi surdürebildiği zamana kadar hükümet de- vam eder. Başbakan değışımi durumunda da, yıne aynı ortaklar normal seçimlere kadar iktidarda kaima- yı tercih edebilirler. Yani, Ecevit'in durumundaki her türiü gelişme, rnutlak olarak erken seçimi zorunlu kılmaz. Ancak, bu. yönetim konusunda halkı erken er- ken aydınlatacak siyasal bir beceri gerektinr. Bu beceri var mıdır bilinmiyor. Eğer yoksa, üçü de bundan kayıplı çıkacaktır. • • • Hükümetın geleceğıni ve erken seçimi etkileye- cek en önemli konu, Türkrye'nin Avrupa Birliği ile tam üyelik ilişkilerindeki gidişat olabilır. Avrupa Birliği'ne tam üyeliği sahıplenmek, seç- menin oylarının rengini belirleyecek önemli bir et- kendir. Avrupa Birliği'ne tam üyelik, halkın belirfi bir ke- simince "kurtuluş"'ve "refah" için tekseçenek ola- rak görülmektedir. Şu aşamada, sadece ANAP tam anlamıyla bu oylara oynuyor. ANAP'ın seçimlerden sonra ayak- ta kalabilmesi için "Avrupa politikası" belki de tek şansıdır. DSP ve ilgınçtır CHP ve diğer "sol ke- simden"parti veoluşumlar, ya "ortadayüzrnekte" veya karşı tutum almakta ama bunu da kesin açık- layamamaktadır. Avrupa üyeliği konusundaki gelişmeler, hüküme- ti bozabilir. 0 zaman gündemin konusu değişecek, üyelik görüşmelerinin başlamasında yaşanacak bir fiyasko, ülke gündemini tamamen milliyetçi bir eksene taşıyabilir, erken seçımin bizzat kendisi or- taya çıkabilir. Gündem, çok doğurgan gibi duruyor. [email protected]. BAŞSAĞLIĞI Değerli üyelerimiz, Cumhuriyet Gazetesi Istihbarat Şefi CENGÎZ YILDIREVf ile Anadolubank Taksim Şube Müdürü NAZAN SAY YTLDIRIM'ın biricik kızlan BERÇlN'ın aramızdan zamansız aynlışı hepimizi derinden yaraladı. Yzldınm Ailesi'nin acısmı paylaşır, başsağlığı dileriz. BAYTVIED Basın Yaym ve lletişim Mezunlan Oerneği Yönetim Kuruhı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle