13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 O NİSHN 2O02 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA J. U i l . kultur(Ş cumhuriyet.com.tr 15 Sanatçı dostlan ve sevenleri pazartesi günü AKM'de FikretKızılok'la buluşuyor arkılartürkülerle, sevgiyle...VE!\A CAJLİDİS Geçer yıl birkalpkrizi sonucuyaşa- rr»a vedi eden fîkret Kızüok ardında binlercebeste ve se\en bıraktı. Dostlaı. miizisyen arkadaşlan ve se- venleri 22 Nisan Pazartesi günü saat 20.30'd* Atatürk Kültür Merkezi'nde yapılacac • FikretKızıJok'aSajgı Gece- si'nde eıu, şarkılanyla bir İez daha anacakla-. Özel İrviçre Hastanesi, Banvit, Kül- t ü r Bakaıbğı ve gazeteırizin desteğiy- le hazırlman etkınliği Selçuk Yöntem ve Arse» Gûrzap sunacaklar. Gazeterrizin imtiyaz sahibı \e Yayın Kırulu Başkanı Ühan Sel- çoJc ile Vfümtaz SoysaL Fikri Sağlar. Deniz Som ve Yener Sfr- soy da kcnuşmacı olarak katıla- caJclar. Aynı gün saat 14.00'te ise AKN'de Fikret Kızılok'un fotoğraflarından oluşan bir ser- gi açılacsk. Etkinliğin biletleri AICM gisesinden ve Cumhun- yet Kitap Kulübünden (Tak- sinn) saglanabilir. Creceye katılacak sanatçılara Fikret Kınlok'u sorduJc. S E L Ç I K YÖNTEM - Bızım jene- rasyonun çok etkilendiğı bir kişiydi. Klasik olscak ama gönüllerde taht ku- ran bir saratçı. Şiiri, melodisı bıreyi ve toplumu çok etkilemiştir. Türkıye'nin yetiştirdia ender şair-yorumcuİardan biridir. Onun gecesinde aktif rol almam beni çok nutlu edıyor. M E I İ K E DEMtRAĞ - Fikret'le çok büvük bir yakınlığım yoktu. Ben de herkes giti onu çok seviyordum. Çok güzel müzikler yapan bir arkadaşımdı. Onun gecesinde onunJa şarkı sö\lemek ve onunla olmak çok güzel. Unutma- mamız gereken sanatçılardan biri. FUAT GÜNER - Önümüzdeki hafta Sony müzikten çıkacak olan Best Of Kızılok'un yapılmasına oğlu ve ben önayak olduk. Çok eski arkadaşımdı, Bodrum'a gömülme işlemlerinde de buJunmuştum. Türkiye'ningelmişgeç- miş en önemli sanatçılan arasında ilk beşe girebılecek bir isim. Söz yazarlı- ğı, hayat görüşü, felsefesi, sosyal dü- şünceleri tamamen kendine özeldi. Ya- şamını, istediği gibi yaşamayı becer- miş ender insanlardan biri. ezen Aksu, Cahit Berkay, Melike Demirağ, İsmail H. Demircioğlu, Sertap Erener, Grup Gündoğarken, Emin Igüs, MFÖ, Bülent Ortaçgil, Mutlu Ödemiş, Olcayto Önder, AJper Özcan, Vedat Sakman ve Sema geceye katılacak sanatçılar arasında. CAHİT BERKAY - Fikret ıçin söy- lenecek çok fazla şey yok. Bizim ku- şağın önemli bırtemsilcısiydi. Müziğe birlikte başladık, fakat aramızdan çok erken göçtü. Ukeleri olan bir insandı, müziğin ucuzladığı dönemlerde ilke- lerinden sapmadığı için bir dönem mü- zikten ayn durdu. Aramızdan biraz üz- gün ve kırgın aynldı. Arkadaşlan ola- rak ona özel, yakışacak bir gece dü- şündük. BÜLENT ORTAÇGtL -1983-1990 yıllan arasında onunla çok yakın iliş- kimiz oldu, aynı zamanda ış ortağımdı da. Onu çok iyi tanıdığımı düşünüyo- rum, daha sonra bir şekilde aramız bo- zuldu. Sivri dilli, dobra, enteresan şar- kı sözleri yazan bir adamdı. İyi bir şar- kı yazanydı. VEDAT SAKMAN - Olkede çok az besteci yetişiyor ve onlann yerlerini doldurmak çok zor. Böyle olunca üzün- tümüz daha da katlanıyor. Kendini doğ- ru ifade edebilen çok az kişi var, yeni- ler de kolay kolay yetişmiyor. Gelecek- te iyi müzisyenler yetişsin ki biz de o kadar üzülmeyeüm. EMİN İGÜS - Böyle bir gecenin sağ- lığında düzenlenmek istendiğını biliyorum. Fakat o sahneye çık- mak istemiyordu. bence de dog- ru bir karardı. Biz onun yapmak istemediği bir şeyi yapacagız, o- nun için de üstünde düşünerek tasarlanan bir proje. Gerçek bir güzellik olacağını düşünüyo- rum. Onu uzun yıllardır tanıyo- rum. gece de bazı türküler ve o- nun bir şarkısını seslendirece- ğim dört kişilik ekibimle. İSMAİL H. DEMİRCİOĞ- LU - Fikret Kızılokla 1986 yı- lında Çekirdek Sanat Evinde tanışmış- tık. Bir dönem aynı yeri Bülent Ortaç- gil'le birlikte çalıştırmışlardı, fakat sonra aynldılar. Yaptığımız müzikler çok farklı, ama onunla arkadaşlığımız vardı. Aynca o çok güzel hamsi pişirir- di, ben de Rizeli olduğum için yaptığı o yemekJeri çok severdim. SEMA- Fikret Kızılok'u liseden be- ri tanıyordum. Fakat şarkılannı, dünya- sını gerçek anlamda Berlin'de yaşadı- ğım dönemlerde keşfetmeye başladım. Şarkılanndaki özlem beni çok ilgilen- diriyordu. İSTEDİĞİ GtBÎ YAŞADI - Söz yazarbğı, hayat görüşü, felsefesi, sosyaldüşünceleri tamamen kendineözeldi. İlkeleriolan bir insandı. Seyyit Bozdoğan 'ın son dönem çalışmaları tstanbul Tem Sanat Galerisi 'nde sergileniyor Biçimlerin üretkenyapısı vebenzeşimselliği KA.YA ÖZSEZGtN Günümûz sanatına gerçek "biçim" cevhe- rini kazandıran ana unsurlann başında geli- yor yanılsatıcı "iDusio" elemanlar. Görsellik ohjusunu tekil anlamının uzağına çekerek, bir şeyin aynı zamanda bir başka şey olarak da algılanabilme olasılığını öne çıkararak, benzeşimlı biçim modelleri üretmek, bir sa- nat yöntemi olarak geçmişe oranlabugün da- ha fazla kullanılır olmuşsa, bunu. çağdaşlık bilincinin bir göstergesi biçiminde değerlen- dirrnek uygun olacaktır. Maupassant, yetenek sahibi gerçekçi sa- natçılann daha çok "gözbağcı" olduklannı öne- sürmüştü. Ona göre, her birimiz dünya- ya i lışkin, yapımıza göre "kirti" veya "iç ka- rariıcı*' biryanılsama içinde bulunmaktayız. Dolayısıyla, sanatçı da bu yanılsamayı sa- natsaî biçimlere taşıyacak ve biçimlerin in- san algısında yaratabileceği görüntü olası- hklanyla, çagnştıncı bir imgeler alegorisi oluşoıracalctır. AJıCak böyle bir yola yönelmek için sanat- çınıx elinde, ana tema olarak benimseyip ya- pıtının temeline yerleştireceği ağırlıkh bir irnceye ihtiyaç vardır. Öyle ki sanatçı, üze- rinde gö'rsel bir egemenlik kurduğu bu imge yoluyla yanılsama seçeneklerini. resmine ya- yıp genişletebilmeli, merkezi yapıdaki bu imge dolayında biçim ve benzeşme olanak- lann süreçsel bir etkinlikle sürdürebilmeli. San^rçınuı kendi kişiliği ve sanat anlayışına kaçınlmaz olarak yansıyacak bu süreçsellik onu,biçimin değişebilirlik ve başkalaşım olandclan konusunda da duyarlı kılacaktır. Izleyciııin algısuu devinim içinde tutuyor Se^\it Bozdoğan da bu gerçegin farkında. KJasi biçimde poz vermiş, sandalye üzeri- ne otarmuş ya da yan yatmış çıplak modele, ^anatçınm, resminin kendine özgü yapısalhğı konusunda, eski yıllardan bu yana gösterdiği direngen tutum ve temel motiflere bağımlılık, onun sanatında itici güce ilişkin değerlerin varlığının da kanıtı olsa gerek. merkezcil bir tema olarak yer verdigi resim- lerinde, yüzeydeki dokusal tekstürü kazıyıp işleyerek, öne ve arkaya çekerek, böylece yü- zeyle derinlik arasında gidip gelen, kimi yer- de ana temanın yer aldıgı mekân ka\Tamını anımsatıcı unsurlan belirli ölçülerde derin- leştirerek, kimi yerde de modelın üç boyut- lu konumuyla karşıtlık yaratıcı bir yüzey ale- gorisi geliştirerek, izleyicinin resimsel algı- sını farklı yönlerde devinim içinde tutuyor, onun bakışını öne ve arkaya yönlendiriyor. Doğaldır ki bu çabanın gerisinde farklı resım tekniklerini bir arada kullanmanın sanatçıya saglayabileceği olanaklan da devre dışı bı- rakmıyor. Hatta daha ileri gidilerek, Seyyit Bozdoğan'ın baskı resim ve pentür değerle- rini ortak estetik baglamlarda degerlendir- mesine olanak verecek bireşimci bir yöntem- den yararlandığı da söylenebilir. Bir başka önemli özellik, figürün anatomik yapısını belirleyen dış çizgilenn ışıklı kon- turlarla belirtilrnesi biçiminde kendini gös- teren ışık sorunudur. Noktalı kadın ve ana- tomik yapılı kadın ikilemi biçiminde kendi- ni açıga vuran bu olgu, karşıtlığın bir resme kazandırabilecegi anlatım olanaklannı çö- zümleme çabası açısmdan görülebilir. Işık olgusu. daha önceki çalışmalannda ol- dugu gibi, son iki yılın çalışmalannda da bi- çimsel anlatıma boyut kazandırma işleviyle kendini gösteriyor. Seyyit Bozdoğan'da ışık, özellikle son çalışmalan açısından, biçime anlam kazandıran bir vurgu ("dissonance") niteliginde kendini gösteriyor: Işık, biçimin çeperinden çıkarak figürü kuşatmakta, onun üzerinde yer aldığı ortamı ise karanlıkta bı- rakmaktadır. Ama bu karanlık, ortamj belir- leyen bir işlevle yüklü olmadıgından, ışıgın da bir alternatifi degil; o, tıpkı ışık gibi, ken- disi olarak vardır ve resmin, akademik kur- guyla ilişkisi olmayan bagımsız bir elemanı- dır. Resimlerdeki kaligrafik unsurlar Seyyit Bozdoğan'm resmini belirleyen ol- gulardan bir başkası, yeni resimlerinde daha somut bir içerikle karşımıza çıkan kaligrafik (yazısal) unsurlardır. Bozdogan'agöre yazı- sal elemanlar, köşeli ve kıvnmlı biçimleriy- le, insanuı anatomik dogasının paralelinde bir yapısal eleman olarak işlenebilir ve böy- le yapıldıgı takdirde, tablonun plastik bütün- lüğüne katkıda bulunan bir işlevsellik düze- yine yükseltilebilir. Nitekim figürün canlı organizmasıyla bu şematik unsurlar arasm- da kurulan ilişkinin doğrudanlıgı. Bozdo- ğan'ın resimlerine özel bir nitelik katıyor, onlan sıradan bir çözümün smırlan dışına çıkanyor. Bozdoğan, 1980'li yıllann ortalanndan bu yana Almanya'da (Köln) yaşamakta ve yurt- dışınm yanı su^a Türkiye'de de düzenli ola- rak sergiler açmaktadır. Resminin kendine özgü yapısallıgı konusunda, eski yıllardan bu yana gösterdiği direngen tutum ve temel motiflere bağımlılık, onun sanatında "ago- nal" (itici güce ilişkin) değerlerin varlığının da kanıtı olsa gerek. (Sergi, 27 Nisan 2002 tarihine kadar îstan- bul'da, Tem Sanat Galerisi'ndegörülebilir. Tel: 0212 247 08 99-234 13 46) Jaoobovici'den bir insanlık dramı ASLI SELÇUK JERCEK BİR TRAJEDİ - Simcha Jacobovici'nin yönettiği begeselde, 1941 \dinda 769 Romen Vahudisini taşıvan •'Struma" gemisinin uğradığı rajili)layı, kurnılan tek yolcu David Stoliar'm tanıklığmdan izlivoruz. "Struma'* adlı belgesel çalışmasın- da Kanadah yönetmen Simcha Jaco- bovid, 1941'de 769 Romen Yahudisi- ni taşıyan "Struma" gemisinin uğradı- ğı trajik olayı etkili bir biçimde aktan- yor. Yolculanndan Italyan David Stob- ar dışında tümünün öldüğü bu insan- lık dramını bugün 79 yaşında olan Sto- liar'm tanıklığmdan izlivoruz. îspanyol sinemasının genç yeteneği Akjandro Amenibarild filmiyle fes- tivalde: Tez (1995) ve Aç Gözlerini (1997). Amenâbar'ın sinemasını önce- likle başrolünde NkoleKidman'ın oy- nadığı son çalışması "The Others"le (Ötekiler) (2001) tanıdık. Şıli doğum- lu îspanyol yönetmen füminde yaban- cılaşmayı, gerçek ile düşün arasındaki ince çizgiyi yetkin bir dille aktanyor. Yeni Dalga akımının öncülerinden Fransız Jacques Rhette, "BU Baka- ISTANBUL 21.ULUSLARARASI KÜLTÜR İcTA|UR||| UESANAI IŞTANBUL VAKFI FILM FESTIVALI hm"da üç kadınla üç erkeğin tehlikeli ilişkilerini bir virtüöz ustalığıyla anla- tıyor. Fiknin her karesinde Rı\ette'in ustalığını hissediyorsunuz. Nanni Moretti'mn yönettiği, senar- yosunu yazdığı ve oynadığı "Ayin Bit- ti"de (1985) genç bir papaz Roma'ya gelir, fakat ailesinı ve dostlannı geçen yıllarla değişmiş bulur: Babası genç bir kadınla beraberdir, annesi depres- yona girmiştir, kız kardeşi kürtaj yap- tırmak istemektedır, bir arkadaşı da te- rörist olmuştur. Moretti, bu hüzünlü öykü çerçevesinde bize ttalyan toplu- munun sorunlannı yetkın bir dille ak- tanyor. Bertrand BBer, ıkı mutsuz, yalnız in- sanı "A>TI Odalar"da (1984) bir araya getirir. O da Moretti gibi bu iki umut- suz kişinin (Alain Delon, Nathalie Ba- ye) kimliklerinde Fransız toplumuna ayna tutar. Italyan Yeni Gerçekçilık akımının i- ki büyük ustası VHtork) de Sica ve Ro- bertoRosseüini'nin sinemacı kimlikle- rini anlatan "IşteYaşam: VhtoriodeSi- ca" (Yönetmen: Sandro Lai) ve "Ro- bertoRossefini" (Yönetmen. Cark) Liz- zani), unutulmaz Italyan aktör Mttorio Gassman ı anlatan, oğlu Jacopo Gass- man'ın çektiği "SesSana Bahşedildi 1 , "Moretti" (Yönetmen: AndreLabart- he) \e "Serbest Düşiinür Imamura" (Yönetmen: Paulo Rocha) belgeselle- ri sinema tarihinde yerlerini almış bu yaratıcı sinemacılar için yapılmış öz- gün ve bilgilendirici etkili çalışmalar. ESÎNTİLER ZEYNEP ORAL New Yopk'tan Genel İdenimler "Evetama, Afganistan 'da savaşı biz kazand/k"... Bu sözleri duyduğumda New York'taydım. Ge- çen haftaydı. Konuşmakta olduğum bir Amerika)ı- nın ağzından bu sözler döküldüğünde önce inana- madım, sonra şaka yapıyor sandım, sonra şaka yapmadığını ciddi ciddi söylediğini kavradığımda daha da şaşırdım. Ama gerçekti. Adam söylediği- ne inanıyordu. "Biz" yani Amerikalılar, "terorizme karşı savaşı" kazandı sanıyordu... Afganistan'da henüz hiçbir şeyin "kazanılmamış" olduğunu söy- lediğimde bu kez o çok şaşıracaktı... Nâzım Hikmet'in 100. yıl kutlaması (aynntılan 16 Nisan günlü Cumhuriyet'te okudunuz) için gittiğim New York'ta gözlerim en çok Amerikan bayrağını gördü. Günübirlik kurulan pazar yerlerindekı satı- cıların tezgâhlanndan bakkallara, süper marketle- re, sıradan mınicik bir dükkândan çarşılara, en gös- terişli lüks mağazalara, her vıtrınde, en küçüğün- den en büyüğüne uzanan çeşitli boylarda Ameri- kan bayragı... Bir de, tek tük otomobıllerın anten- lerinde... Amerikalı arkadaşlarım, "Bu gördüğün hiçbir şey... llkzamanlar, tümotomobıller, tümapartman camlannda da bayrak vardı. Hatta köpeklere bile, Amerikan bayrağından giysiler diktiler. Ortalık bay- rak elbiselı köpekten geçilmiyordu" dediler. Yalnız bu bayraklı köpek meselesi, kimi tanıdık- larımı en olumsuz yönde etkilemiş. Bunu ilk gördük- leri gün, bir daha asla evlerine bayrak asmama sö- zü vermişler kendilerine... New York'a ait turistik. hediyelik eşya satan dük- kânlann camekânlannda dikatimı çeken ise, üzeri Bin Ladin fotoğraflı tuvalet kâğıtlan oldu. Doğru- su bayrak faslını, grtmeden, görmeden de biliyor- dum ama bunu hiç duymamıştım. Dayanamayıp, bunlan satan bir dükkândan içe- ri girip kendımce bir minı araştırma yaptım. (Başka ülkede olsa, vakitlerini alıyorsunuz diye sızi tersler- ler, oysa burada belki de yalnızlıktan, belkı de ko- nuşma ihtiyacından, satıcılar. kasanın arkasında oturanlar bayılıyor çene çalmaya.) Bin Ladin'li tu- valet kâğıtlarını en çok, New York dışından gelen Amerikalılar satın alıyormuş. Ama arada tek tük Av- rupalı, Güney Amerikalı, onlann da gençleri, baş- kalanna hediye etmek için alıyormuş. Kasadaki ka- dının söylediğine göre kullanmaktan çok, süs eş- yası olarak, "göstermelik"olsun diye alıyoriarmış... Çene çaldığım tüm satıcılar bir noktada birleşi- yor. Son yedi aydır en çok satılan, turistik hatıra, ikiz kulelermiş. Kâğıttan, kartondan, bakırdan, cam- dan, çelikten, alüminyumdan yapılmış maketler, yağlıboya, suluboya, karakalem, renkli kalem re- simler, fotoğraflar. afişler... New York gecelerinde, tüm gökdelenlerin ışıkla- rından da daha yükseğe uzanan bir lazer ışığı, gok- yüzüne, karanlığın derinliklerine uzanıyordu. Ken- tin her yerınden görülebilen mavi bir ışık sütunu... Artık yerinde olmayan ikiz kulelerin yerini almış bir sembol... Gündüzleri ise, "olayyerini" daha iyi gö- rebilmek için, "S///rA/o/rfas/"nayerleştirilen platfor- mun önünde kuyruklar uzadıkça uzuyor. 15 Ni- san'da bu platform artık kaldırılacaktı. Ancak talep öy\e çok, kuyruklaröyle uzun ki, daha sürdürme ka- rarı aldılar. 11 Eylül hâ/â bütün akıllarda, yüreklerde öylesi- ne canlı tutuluyor ki, inanılacak gıbı değil. Bir arkadaşım dedi ki: "Tramvayı unutmamamız için, elden her gelen yapılıyor. Aksi halde insanın en doğal haklarını bile yok sayan yasalan çıkara- mazlardı..." New York'taki beş günümde, fırsat buldukça ka- rıştırdığım televizyon kanallarında şu sırada yaşan- makta olan Israil-Filistin olaylarının ele alınışını gö- rünce şaşmadım değil. Bana mı öyle geldi, yoksa bunu da mı arkadaşım söyledi bilemiyorum: San- ki "Filistinli eşittir terörist" durumlan... \şte Nevv York'tan genel izlenimlerim bunlar. Neyse kı, ben genel izlenimlerden çok özel izle- nimlere vakit ayırdım: Tiyatroya, dansa, müzıkalle- refalan... e-posta: zeynepfn zeyneporal.com Faks:(0212)25716 50 BUGUN • AKM'de 11.00'de İDSO konseri. Şef: Marek Pijarovvsld. SoIist:LukasDa>id (keman). 15.30'da İDOBden S. Rahmaninov- P.l. Çaykovski nın 'İlişkiler' adlı balesi. (02122515600) • ANKARA OPERA BtVASI'nda 20.00 de Deviet Opera ve Balesinden W. A. Mozart'ın 'Saraydan Kız Kaçırma' adlı operası. (0312 324 22 10) • ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KONSER SALONU'nda 11.00 de ÇDSO konseri Şef: Solhi Al - WADİ. Solist: Jûlide Yalçuı (keman). (0 322 453 68 74) • BEKSAVda 15.00'da 'Kajnama Noktası', 17.30'da 'Kikujiro'nun Yazı've 19. 30'da 'Çocuklar Geri Döner' adlı filmler. Yön: Takeshi Kitano. (0 216 349 91 55) İSTANBUL FİLM FESTİVALİ'NDE BU6ÜN • EMEK'te 10.30da 'Yeni Vatan'. 13.30'da 'Bil Bakatam'. 16.00'da 'Hedwig ve Kızgın Çıkınası'. 19.00da 'BilBakahm' ve 21.30da 'Tannlaruı Derin Arzuları'. 1212 293 84 39) • ATLAS'ta 10.30'da 'Bisiklet Hırsızlan', 13. 30da 'AynOdalar', 16.00'da 'Ayin Bitti', 19.00'da 'Ayn Odalar' ve 21.30da 'Ayin Bitti'. (212252 85 76) • StNEPOP'ta 10 30da 'Engelile Joe', 13.30'da 'Peldn Bisikleti', 16.00'da 'Insan Sevecenliğinin Sütü'. 19.00'da 'Tez' ve 21.30"da 'Aç Gözlerim'. (21225111 76) • BEYOĞLU'nda 10.30'da 'Serbest Düşiinür... R. Rosselini'. 13.30'da 'Belçika Canlandırma Sineması-1'. 16.00'da 'Ses Sana... tşte Yaşam... Moretti', 19.00'da 'Belçika Canlandırma Sineması - 2' ve 21.30'da 'Struma'. (212 25132 40) • REXX'te 10.30'da 'Hav.' Hav.", 13.30'da 'Gerçek Bir Insan'. 16 00 da 'ZorGünler'. 19.00 da 'Mımuşak Ruhlar' ve 21.30'da 'Halkımız Avanta Peşinde' (216336 0112)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle