Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1S ŞUBAT 2002 SALI
+
CUMHURİYET SAYFA
İNCELEME
Devriminkültürve
sanatkurumu:HalkevleriT* THlkevleri 1932'den,
ğ—i kapatıldığı 1952
JL -A. yılına dek
Cumhuriyet devrimin in
kültûr ve sanat kurumlan
işlevi görür. Özellikle
gençler ve kadınlar için bu
kurumlar birer çekim
merkezi olur.
FİRDEVS GÜMÜŞOĞLU*
1930'luyıllarmbaşı. dünyanın büyük
bir ekononiik bunalım içinde olduğu. bu
bunalımın etkilerinin ülkemize de yan-
sjdığj yıJlardır. Türkiye'de liberal eko-
nomikpolitikalann yarattığı hoşnutsuz-
luğun yoğun bir şekilde hissedilmeye
başlandığı. devletçi politikaların ülke
sorunlartnı çözmede araç olacagına ka-
rarverilenyıİlardır. I920"lerinsonunadek
birer kültür kurumu olan Türk Ocakla-
rTnın totaiiter ideolojileri destekleyen
üsfün ırk temelli Türk milliyetçiliğini
savunan kurumJarhaJine dönüştügü. Me-
nemen'de Kııbilay'ın öldürüldüğü. ıç is-
yanlara tanıklık edilen yıllardı.
Ana hatlanyla belirttiğim bu durum,
Kemalist önderiiği Cumhuriyet Halk Fır-
kası'nın (CHF) denetiminde, halkın ör-
gütlenmesini sağlayacak yeni arayışla-
ra götüriir. Devlet ile halk, aydm ile halk
arasındaki kopukJuğu gidermek. Cıun-
huriyet'in laık ve uJusalcı progranunı,
halkçı temelde topluma yayacak kültür
kurumlan yaratmak hedeflenir.(l) Bu
amaçla pek çok ülkede. halk eğitimi ve-
ren kurumlar araştınlır. Araştırmacılar,
halk eğitiminde başaniı olan ülkelere
gönderilir, o kurumlar hakkında rapor-
lar hazırlanır. Yurtdışına gönderilen bu
araştırmacılardan Yildan AşirSavaşır'ın
Çekoslovakya'da Sokol adlı kurumla il-
gili gözlemieri özellikJe Atatûrk'ûn dik-
katini çeker.(2) O dönem Sokollar. Çe-
koslovakya çapında dernek olarak ör-
gütlenen, kent ve kasabalarda merkez-
len. köylerde lokalleri olan, Çek ve Slo-
vak toplumunu kültüre) olarak canlı tu-
tan kurumlardır. MustafaKemalin öne-
risi sonucu, dönemin Milli Eğitim Ba-
kanı Dr. Reşit Galip'in çağnsıyla, bir
ÖRHAN ESENfL
Jimnastikten
baletliğe
Halkevlerinde, halk müziğinden
klasik müziğe kadar konserler verilir.
Çok sayıda oyun sahnelenir. Halkevi
tiyatro kollan köylüyü tiyatroyla
tanışrınr. Dünyanın en iinJü bale
ögretmenJeri Halkevlerinin konuk
öğreöneni olur. Türkiye'nin iJk baleti
Orhan Esenü, Halkevinde yetişir.
Kendisi ile yaptığım bir görüşmede,
17 yaşında bir lıse öğrencisiyken
Emınönü Halkevi'yle tanışmasını
şöyle anJattı "Eminönü Halkevi'nde
akttijimnastik yapryordum. Bir yıl
içinde Halkevinde hoca okhım. Ertesi
yıl Eminönü Halkevi Başkanı Nedim
Aicei, bana gelerek "Senın jimnastik
hareketlerini bale hocası, Madam
Arzumanova görmüş. 'Baleyaparmı'
diye sordu. Seni çok kabiliyetli
bulmuş. Ne dersin?'diye sordu. Ben
de Olur' dedim. Bu surede Madam
Aramannva sayesinde bafcye
başüdinı. Eminönü Halkevi'nden
yeöjtn sanatçıJar arasuıda bildiğim
kaduıyla Münır ÖzlcuJ, Renan
Fosforoğlu. Sadri Alışık bulunur.''(6)
HALKEVLERÎNÎN YAYIN POLİTİKASININ TEMELf EĞÎTlME DAYANIR
jtydmkmuammerketidergiler
Halkevleri, çıkardığı süreli yayırJaria da Türkiye
Aydınlanmasırun merkezi olur. Halkevlerinin merkezi
yayın organı aylık Olkü dergisidir. Şubat 1933'te yayın
hayatına başiayan Ülkü'nün ilk sayfasında Recep (Peker)
imzalı ve "ÜDrii niçin çıkıyor?'' başlıkJı yazıda, derginin
felsefi ve politik yönelimi anlatılır: "Deri gktişin taa,
yokulann ne için ve nereye gittikierini bihneterine
bağİKbr- Yainız büenier, ayn ayn büerüer de büyük
güçhıkleri başaramaziar... En büyük kuvvet: bilen, seven,
inanan ve birbirine da>anan ropiulukta doğar_ Ülkü
kanuıhk devirleri arkada bırakarak şerefli ve aydoıhk bir
istikbak giden yeni nesün heyecaıtını besiemek. Cemiyetin
kanındaJti inkıiap unsuriannı tsıtmak, ileri adımlan
sıtuş&rmak için_" (7) dıyerek okura seslenir. Recep Bey
aynı sayıda "Konuşanuz, konuşrurumız" başlıkJı
yazısında da. okurlara demokrasi dersi verir: "tnsan sesi
duyulma\an yerleri baykuş sesleri kaplar. yüksek
insanlann sesi işitibneyen yerlerde şüpbe ve korkn
mikroplan, fesat tohıunlan canianır- Vatandaşın fikri
milli sermayenin en değeriısidir. Düşünüp de
konuşmayanlar. düşündükJerini söyiemeyenler bu milli
sermayenin kendi kafalanndaki parçasıru onun sahibi
olan olan cemiyete vermeden çürütmeğe mahkûm etmiş
oluriar» Hareketsiz ve sessizler öiüve benzerler.
Biz yaşmtruz; yaşayacağız;
onun için konuşacağız. Arkadaşiar, konuşunuz,
konustunınuz!"(8)
Asfcer ocaflı 'Ana-baba okulu'
Ülkü dergisinin yayın politikasımn temelini halkın
eğitimi oluşturur. Bu amaçla ilginç makaleler yazılır.
Bunlardan "Kışla ve köy terbryesi" başlıkJı makalede,
askerlerin eğitiminden şu şekilde söz edilir:
•*„ kövk'rine döndükten sonra. kövlerini azıcık okun ıslah
edemedikten sonra askerlikte geçen zanıan kısmcn boşa
gitnıez rni?_ Nefere daha iyi yaşamasınj. tariasını daha ivi
sürmesini, hayvanlarma daha iyi bakmasını ve tabiatnla
vatanma ve millerine daha iyi hizmet etmesini öğretemez
ntiyiz» Kışla. çocuk bakımı ve çocuk terbiyesi hakkında
baba olacak deiikanlı neferiere konferansiar dinJetir ve
sinemalar gösterebihr'' (9) denilerek bu makalede.
günümüzde açılan ana-baba okulu tara eğitimin asker
ocağında yapılması savunulur. Ülkü dergisinin yanı sıra
şubeler de kendi dergisini çıkarır. Edirne'den Lice'ye,
Silvana kadar her yerde Halkevi dergiJeri yayımlanır.
Türkiye düşün dünyasına damgasını vuran şair. yazar ve
edebiyatçı ilk yazılannı Halkevi dergilerine yazarlar.
ekip oluşturulur ve Sokol benzeri bir ör-
gütlenme için çalışmalara başlanır. Kı-
sa bir süre sonra, 24 Mart 1931 'de.
1912'den beri faaliyette bulunan, gide-
rek bir külfür ocağı olmaktan uzaklaşan
Türk Ocaldarı kapatılır.
10-18 Mayıs 1931 tarihleri arasında
toplanan Cumhuriyet Halk Fırkasf nın
üçüncü kongresinde Halkevlerinin ku-
rulması karannın çıkmasına yol açar:
Yeni toplum. yeni bir kültürel yönelim
saptaması yapılır. Halkevleri aracılığıy-
la. feodalızme ve feodalizmin her türlü
kaluıtısına karşı adeta savaş açılır.
Halkevleri. 19 Şubat 1932yıhnda 14
ilde, aynı anda çalışmalanna başlar. Bu
iller; Ankara. Adana, Samsun, Afyon,
Van, Aydın, Konya. Eskişehir, Diyarba-
kır. Izmir, ÇanakkaJe, Bursa. Istanbûl, De-
nizli'dir. Halkevlerinin açılış töreni An-
kara Radyosu tarafından. RecepPeker'in
söyleviyle duyurulur. Her şubenin ken-
di yönetimini belirlediği, çalışmalannın
aynntıb bir program çerçevesinde oiuş-
turulduğu Halke\leri bütün ülkede coş-
kuyla karşılanır. Halkev leri köylerde ve
bazı kasabalarda Halkodalan biçiminde
örgütlenir. Her Halkevi kendi çalışma-
lannı düzenler. Devletin elindeki bina-
lar ve arsalar ile belediyelerin taşınmaz
mallan Halkevierine verilir. Her bölge-
de açıian kampanyalar ile halktan para
toplanarak Halkevi binalan yapılır, araç
gereçle donatılır.
Köycülük Kolu aracılığıyla. kentler-
den köylere düzenli olarak geziler düzen-
lenir. köylüyü yakından tanıma- ihtiyaç-
lannı anlama, köylüden öğrenme ve köy-
lüye "çağdaş uygarirçp* öğretmek amaç-
lanır: " „ Köylüyü, efendimiz yapmak
cumhuriyeteviatlannın en mühim vazi-
fcsid&-*'(3 )denır. Halkevleri 1932'den, ka-
patıldığı 1952 yılına dek Cumhuriyet
devriminin kültür ve sanat kurumlan iş-
levi görür. ÖzellikJe gençler ve kadınlar
için bu kurumlar birerçekim merkezi olur.
Halkevlerinde çeşitli kol faaliyetleri yü-
rütür. Bunlar; dil, edebiyat. tarih. müze-
cilik. folklor, güzel sanatlar. spor, tiyat-
ro. müzik. dans. sosyal yardım. halk
dershanelen, kütüphanecilik. köycülük.
sosyal yardım vb. konulu çalışmalardır.
Halk sinema makinesini, piyanoyu-gita-
n. çeşitli spor araç-gereçlerini ilk kez
burada görür. "Bu mifletin de Vagner'-
leri,Verdi'leri,Çaykovski 'leri yetişecek-
tir"(4) denerek sanatsal alandâki amaç-
lan açık bir şekilde ortaya konur.
Halkevlerinin onuncu kuruluş yıldö-
nümüne gelindiğinde bilanço şöyledir:
On binlerce kişiye okuma yazma ögre-
tilir, -çeşitli kurslara kaolır- yirmi beş bin
konferans. on beş bin temsil, on bin kon-
ser, dört bin ders ve kurs verilir. Bin beş
yüzsergi açılır.(5)
Halkevlerinin kurulduğu ilk sekizyıl-
da. ikı milyonun üstünde kişi. Halkevi
kütüphaneİerinden yararlanır. Halkev-
leri 1952 yılında Demokrat Parti tarafin-
dan kapatılır Hasene Hgaz. Halkevleri-
nin kapatılmakla kahnmadığını, talan
edildiğini şu sözlerle ifade ediyor:
"Levhalan. kanepeleıi spor eşyalan.
pivanolan, kitaplan açıkgözJer tarafın-
dan bedava denilecekparaya abndı.Açık-
gözier Halkevinin mimsuıa kondular ve
zcngin oldular. Gençter sokak ortasında
kakü.Onlarakimsesahipçıkmadı" (10)
Bedri Rahmi E>TJOOJİU, Turgut Zaim,
Cemal Tollu. Eşref Uren, Hamit Göre-
le. Halil Dıkmen. Şefik Bursalı, Malik
Aksel. Eren Eyuboglu gibi pek çok sa-
natçının 1938-1944 tarihleri arasuıda
yapaklan 800 resûnden 675 tanesi kay-
bolur(ll)"
Halkevleri 27 Mayıs 1961'den sonra
Kültür Dernekleri adıyla kurulan der-
nekler bünyesinde yeniden çalışmalara
başlar. BehçetKemalÇağlarilkkongre-
de yapı değişikJiğini önerir. Aiınan ka-
rar sonucu Halkevleri yeniden kuru-
lur.( 12) 12 Eyiül 1980"de tekrar kapatı-
lır. yargılanır. beraat eder. 1987'den son-
ra çalışmalanna başlayabilir. Ancak tüm
iyi niyetli çabalara ragmen. 1930 ve40'lı
yıllardaki coşku ve verimliliğine ulaşı-
Iamaz. Yaşadığı bölgenin. kentin doku-
suyla bütünleşen yeni insan yaratma pro-
jesiyarım.kaiır.
11) Nusret Kemal. Haikçılık. Ülkü Dergisi. Ni-
san 1933. y 185
(2) Vildan Aşir Savaşır. Halkevierine Doğru.
Halko\ıı Dergjsi. 9 Şubal 1977. s. 20
(3)NecıpAliBey'in\utku, Man 1933,s. 112
(4j Halkevi ve Halkodalannın 10. Yıldönû-
mû.Ulkû 1 Mart 1942. s. 13
(5) Halkevleri. Anıl Çeçen, Gûndoğan Yayın-
cılık. Ankara. s 100.
(6) Firdevs Günıüşoğlu. "Türkiye'niıı tlk B»-
leri: Orfaan Esenil", Bilim ve Ctopya Dergisi.
Şubat 1999
(7) Recep. "ClkûNiçinÇıkıyor?".sayı l.cılt
1, Şubat 1933.
(8) Recep. "'Konuşunuz. konuşturunuz", sa-
yı l.cılt (.Şubat 1933, s. 23
(9] Hilmi A. Malık. -Kjşia ve Köy Terbiye-
si", Ulkû. Nısan 1933. s 239
(10) Firdevs Gümüşoğlu, Hasene tlgaz, Bilim
ve Utopya Dergisi. Şubat 1999
(11) Yurt Gezıleri ve Yurt Ressamlan
(12)Agk AnılÇecen.
*MimarSinan i niversitesi Sosyvloji Bölümü
HALKEVLERİ ÎKİ KERE KAPATILDI -1932 yılında açılan Halkevleri 1952'dekapaöhr. Halkevleri27Mavıs 1961'den sonra Kültür Der-
nekleri adıyla kurulan demekler bünyesinde yeniden çalışmalara başlar. 12 Eylül 1980'de tekrar kapaülır, yargılanır, beraat eder. 1987'den
sonra çahşmalanna başla>abilir. Fotoğrafta 1973 yılında yapılan Halkevlerinin kuruluşyıldönümü kutlanıalan görülmekte.
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
PofflkadaBaiisOyırtan
Televizyonda, üstelik yansız ve ağır başlı bir haber
kanalında, AKP Genel Başkanı'nın, Suttanbeyli örgü-
tününaçılışı nedeniyte yaptığı konuşmayı izliyorum. Ge-
nel başkan ve yakın çalışma arkadaşları, parti otobü-
sünün üstündeler. Suttanbeyli gibi, Refah Partisi'ne ka-
lelik etmiş biryerde, Tayyip Erdoğan'ı izlemeye gelen-
lerin sayısı, bizim o ünlü anket kurum/anmızin AKP için
hababam verdikleri sonuçlarla kıyaslandığı zaman,
her iki taraf için de hıç iç açıcı degil.
Benim gibi, ömrü bu tür toplantılann düzenlenme-
sinde geçmiş, alanlardaki kalabalıklann sayılannı tah-
minde yanılma payı hemen hemen hiç denecek ölçü-
de deneyım sahibi birisini bir yana bırakınız; ekran kar-
şısında sıradan bir izleyici bile, son günlerin değişim-
ci liderini dinlemeye gelenlerin oluşturduğu kitlenin, iki
bini geçmedığini koîaylıkla görmüş olmalıdır. Oysa ha-
beri veren spiker, Erdoğan'ın "büyükbirkalabaltkönün-
de konuştuğu"nu söylerken gözlerimizin saptadıkla-
nnı, kulaklanmızın duyduğu ile yalanlamamızı istedi-
ğini fark etmiyor.
Bilmiyorum parti otobüsünün önündeki o sayısal
görünüm müdür, Erdoğan'a ülke nüfusunun çoğal-
masında hiçbir sakınca olmadığını, aksine görüş ileri
sürenlerin ise vatan haini sayılacağın/ söyleten?
Dünkü "MilliGazete"de, Tayip Erdoğan'ın eski par-
ti arkadaşı Süfeyman Arif Emre, AKP Genel Başka-
nı'nın alkol yasağı ve doğum konrrolü ıte ilgili açıkla-
malanyla "gelenekçiliğin en radikal ömeklerini ver-
mek istediğinin gözden kaçmadığını" yazıyor, bu çı-
kışlan Amerika gezisindeki IMF'den daha çok IMF'ci
konuşmalan ile yenilikçi ve değişim yanlısı görünme
isteklerini gözden kaçırmak için yaptığım iddia edi-
yordu.
Düş kırıklıklan
Kimileri için Tayyip Bey'in üzerinde bir süredir oy-
nanmakta olan müşterek bahislere sürülen peyleri al-
tüst edebilecek son iki konuşma, öyle görunüyorki bir
düş kınklığı yaratmaktadır.
Herkes elbette düşüncesinde özgürdür; ama bu dü-
şüncelerin üstelik üstiinden fazla zaman geçmeden sa-
hiplerini, hayal kınklığına neden olmasının sorumlulu-
ğunu da, günü geldiği zaman tevile kalkışmamak ko-
şulu ile.
Lider dediğin ısmarlama elbise ya da ayakkabı imiş-
çesine, uzun süreden beri politik arenaya yeni yüzler
yerieştirmek isteyenlerin önemli bir bölümü, özellikle
RP'nin kapatılmasından sonra onun yerini alacak ye-
ni oluşuma, merkez sağda bir misyon biçtiler. Göre-
vin başına da Istanbul'un eski anakent belediye baş-
kanını münasip gördüler.
Haklarıdır; keşke her yurttaş, bir siyasal partinin
oluşmasında üstüne düşen görevi bilinçle ve sonuna
kadar yerine getirse. Ama bunu yaparken de akılcı ol-
sa. Yani, küçük yaşından delikanlılık yıllarına dek, bel-
li bir inanç kültürünün ürünü olan birisini, bu orta yaş
sendromunda, tıpkı oyun çamurian gibi biçimlendirip,
arenaya salıvereceği hayallerine kapılmasa.
Kapılmış ise bunu kendi hobtsi için yaptığım bilip otur-
sa.
Çok değil, daha bir yılı doldurmamış bir yakın geç-
mişin koleksiyonlannı kanştıranlar, Tayyip Erdoğan mi-
tinin nasıl oluşturulduğunu bugünkü gözlükleri ilegör-
me fırsatını kaçırmayacaklardır.
Birkaç gün önce, bu yolda az bucuk emek vermiş
birmeslektaşım, uğradığı düş kınklığının kendisini sar-
san artçı sarsıntılarını üstünden atamadığını ortaya
koyan bir söylemle "Ağabey" dedi "ne diyorsun Tay-
yip Erdoğan'ın konuşmalanna?"
Köşe yazılannda, şu bizim kamuoyu yoklamalanna
hemen her seferinde, düzenleyicilerinden daha çok
önem veren arkadaşıma, yanrt vermek yerine, içimde
birikmiş abartılı araştırmalardan söz açtım. Iktidarpar-
tilerinin, özellikle bir yılını doldurduğumuz ekonomik
krizden nasiplerini almalannın doğal olduğunu söyle-
dim. Bunun için hiçbirisinin erken bir seçim isteme-
mesini de haklı görmek gerektiğini, ülke bu burgaç-
tan kurtulursa, onun getirisini e/bette yine aynı koalis-
yon partilerinin paylaşacaklannı da anlattım.
"Ama" dedim, "benim anlayamadığım, ünlü araş-
tırmaşirketlerimizinyayımladığı sonuçlarda, koalisyo-
nu oluşturan MHP'nin, nerede ise baraja kılpayı ka-
dar yakınken ANAP'ın biraz daha aşağıya çekilmesi
ve hele hele son günlerde DSP'yi ÖDPile atbaşı gös-
teren bilimsel veriierin dayanağının ne olduğudur?
Birisibunu açıklamayacakmıdır? YaniMHP, Enis Ök-
süz ile, Osman Durmuş ile, Koray Aydın ile, bir ikti-
dar ortağı olmanın sorumluluğunu öteki ortaklanndan
çok üst düzeylerde tutunarak taşırken, Anavatan Par-
tisi içindeki bunca çekişmeye karşın nasıl, yüzde 7'ler-
de oturabiliyor ve DSP hangi somut kabahati ile an-
ketörlerin nezdinde yok olup gitmiş?"
Arkadaşım yanıt vermedi. Belki de veremedi. Hafif-
çe önüne bakıp, konuyu değiştirdi.
Zatenondan akılcı bir yanrtalsaydım, ben deAKP'nin
Türkiye'nin bugün için birinci partisi olduğunu söyle-
yenlere inanır ve Tayyip Erdğan'ın niçin böylesine üst
perdeden konuştuğunun gizini çözmüş olurdum.
Oysa elli yıllık politik yaşamımda Osmanlı şairinin "İn-
san bu putunu kendiyapar. kendi tapar" dediğini hiç-
bir zaman aklımdan çıkartmadırn.
Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirdiniz soru-
sunu yönelterek bilimsel araştırma yaptıklannı ileri sür-
mek, şayet belli bir ısmarlama grubunun hizmetini kar-
şılam/yorsanız, tıpkı gelecek profesyonel ligde Fener-
bahçe mi, yoksa Galatasaray mı yener sorusunu sor-
mak kadar fuzulidir. Seçim de, maç da ancak ilgile-
nenleri birkaç gün önce motive edebilir çünkü.
Faks:0212-677 07 62
obirgit« e-kolay.net
ENTERNET /MEHMETSUCU mehmetra cumhuriyet.com.tr
Bjlgjsayarın cinsiyeti
Fransazca hocası sınıfta
Fransızcada tüm cins
isimterin, Ingilizcede olmayan bir kuralla ve
gramatik olarak feminen (dişil) ve maskülen
m\) olarak ayrıldıklannı anlatıyordu.
örneğin Fransızcada ev "la maison" yani
dşil, kurşun kalem "le crayon" yani erildi.
Garipseyen bir öğrenci sordu;
"Cofnputer hangi cinsiyettir?"
Öğretrnen bilmiyordu ve sözlükte de
Wamadı. Bunun üzerine, eğlenmek için
snıfı ktzlar ve erkekler olarak ikiye böldü ve
computer'in eril isim mi dişil isim mi
aabileceği konusunda karar vermelerir»
sedi.
fer grup, verdikleri karan destekleyen 4
neden bildirecekti.
&Kekler grubu computer'in kesinlikle bir
dşil isim (la compter) olması gerektiğine
larar verdi. Sebepleri şöyleydi:
' Beyinlerindeki manrjğı yaratıcılanndan
Daşka anlayan kimse yoktu.
2.Hemcinslenyle yani diğer bilgisayariarfa
aralannda diyalog kurduklan dili, başka
kimsenin anlaması mümkün değildi.
3. En küçük hatalar bile sonradan
gerekebiiir diye uzun vadeli hafızalannda
sakfı tutuluyordu.
4. Bir tanesine sahip olduğunuz anda,
kendinizi maaşınızın yansını aksesuvarlara
harcarken buluyordunuz.
Kızlar grubu ise tam aksini savunuyordu.
Computer eril olmalıydı, yani "le
computer"..
Sebeplerse şunlardı:
1. Onlarla heıtıangi bir şey yapmak
istediğinizde düğmeye basmanız
gerekiyordu. (turn-on)
2. Bir sürü bilgi yüklü olmalanna karşın,
kendi kendilerine düşünemiyorlardı.
3. Variık nedenleri sorun çözmek olmasına
karşın, çogu zaman kendileri birer sorun
oluyordu.
4. Hertıangi birine sahip olduğunuz anda,
biraz daha bekleseydiniz daha ileri bir
modeli alabileceğinizi fark ediyordunuz.
Karen Fogg'un e-
postalannın kamuoyu-
na açıkianmasu daha
uzun süre tartışılacağa benziyor. Doğal olarak bu
olayda da Karen Fogg'un yazdıklarından çok e-
postalann nasıl ele geçirildiği gündeme getiril-
di. İnsanlann haberleşme özgürlüğünden sıkça
söz edildi ve bilgi hırsızlığına karşı mutlaka ön-
lem alınması gerektiği söylendi.
Işçi Partisi'nin açıkladığı e-postaların daha
önce de MHP'ye geldiği, ancak söz konusu par-
tinin bu e-postalara fazla itibar etmediği yazıldı.
Avrupa Birliği'nin temsilcisi Karen Fogg da e-pos-
talann içeriği hakkında konuşmak yerine kişisel
Karen Fogg küçük biraderin akrabası mı?
mektuplannın açıklanmasına duyduğu tepkiyi
dile getirdi. Toplantılar yapıldı, demeçler verildi.
Fakat önemli bir konu gözden kaçırıldı. Avru-
pa Birliği'ne üye ülkelerin, ABD'nin tüm dünya-
yı dinlediği ECHELON benzeri birsistem kurdu-
ğu belirtiliyor. Adının ENFEPOL olduğu belirti-
len bu sistemin Avrupa'daki tüm elektronik pos-
ta, telefon ve faks gibi iletişim sistemlerini izle-
diği biliniyor. ABD'nin ECHELON'u büyük bira-
der ise Avrupa'nın ENFEPOL'ü de küçük bira-
der olarak adlandınlabilir. Akıl hocalığını ABD'nin
yaptığı bu sisteme
karşı Avrupa çapın-
da protestolarve im-
za kampanyaları düzenleniyor.
Kısacası Karen Fogg'un AB'si, bizi dinliyor ve
izliyor. Attığımız adımdan sevgilimizle yaptığı-
mız konuşmaya kadar hemen herşeyden küçük
biraderin haberi oluyor. e-postalann içeriğine
bakınca insanın aklına bir soru takılıyor:
Kişisel bilgilerinin çalınmasından yakınan Ka-
ren Fogg'a ulaşan bilgilerin acaba yüzde kaçı
ENFEPOL adı verilen Avrupa'nın casusluk siste-
minden geliyor? Karen Fogg küçük biraderin ak-
rabası mı?
Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, ga-
zetelerde ve TV'lerde kopartılan anlamsız yay-
garaya yanrt niteliğinde bir genelge yayımladı.
Hatırlayacaksınız, gazetelerde geçen ay bo-
yunca bilgisayar oyunlan ve internetîn zararia-
n(!) üzerine yazılaryayımlanmışîı.. Bostancıoğ-
lu ise tüm bunlara yanıt verdi.
MifliEğföm Bakanı Metin Bostancıoğlu, okul-
lardaki "bilgi teknolojisi" sınıflannın daha işlev-
sel hale getirilmesine ilişkin genelge yayımla-
dı. Bostancıoğlu, genelgesinde, bu sınıflann
arzu edilen düzeydeöğrencilerin kullanımına su-
nulmadığı duyumlan alındığını ifade ederek bil-
âğrancüeı* ctatyapsn
gi teknolojisi sınıflannın daha işlevsel hale ge-
fjrilmesi için alınması gereken önlemleri şöyle
sıraladı:
- Bilgisayar sınıflan teneffüslerde de açık bu-
lundurularak öğrenciterin kullanımına sunulacak-
tır.
- Her öğrencinin bilgisayar etkinliklerini içe-
ren dosyaJar ayn ayn tırtulacak ve bu çalışma-
lar müfettişlerce izlenecektir.
- öğrenciler, bilgisayar arkadaşlığı (chat) ko-
nusunda teşvik edilecektir.
- Bilgisayarlann bir eğitim aracı olduğu ko-
nusu, müfettişlerce belirtilecek, bilgisayarfann
kullanılması sürekli teşvik edilecektir.
- Bilgisayar kullanımında başaniı olan öğren-
ciler, okul idarecileri ve öğretmenler tarafından
ödüllendirilecektir.
- il merkezindeki bilgi teknolojisi sıraflan ile il-
çe merkezlerindeki bilgi teknolojisi sınıflan
arasında birtakvim dahilinde bilgisayar kullan-
mayı teşvik edecek şekilde bilgisayar bilgisini
kapsayan bilgi yanşması yapılacakt/r.
- llköğretim müfettişleri aylık çalışma prog-
ramlannda bilgi teknolojisi sınıflannın rehberlik
çalışmasına yer vereceklerdir.