Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 7 ŞUBAT 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
Sıortaakğam
£
sigorîasıatoğiçMrf
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
Pumalar
Ayşegül Tokatlı'dan:
"Birpuma, avının
peşinden ne kadar
koşar? Ormanların
f
vahşi avcısını,
uygarlıkların
kurucusu insana
ömek yapacak
olan özelliği bu
sorunun yanıtındadır.
Puma, avının peşinden
sürdürdüğü 'ölüm
koşusu'nu her zaman
avının cüssesine göre
ayariar. Yani bir ceylanı
ele geçirmek için
koştuğu süre ile bir
tavşamn peşinde
geçirdiği süre asla aynı
değildir. Çünkü
koşarken harcadığı
enerji, avdan elde
edeceği potansiyel
enerjiyi aştığı anda
puma koşmaktan
vazgeçer. Yenilgiyi
kabul edip başka av
arar. Bu nedenle
ceylanın peşinden
fazla, tavşanın
peşinden çok daha az
koşar. Bunun tersini
yapan insanların ruh
halini ifade etmek için
'aptal puma sendromu'
denmesi boşuna
değildir... Başannın
sırrı pumalıktan, yani
harcanan emek,
ulaşılan sonuç
ilişkisindeki dengeyi iyi
saptamaktan geçiyor."
Bektronik posta: dentzsont9ctn4Rriyetcotn.tr
ir döneme kanlı damgasını vuran Islami te-
rör örgütü Hizbullah'a ilişkin epey araştırma
yapıldı; kitapyayımlandı... Her araştırmada
örgütün bilinmeyen bir yani su yüzüne çıkı-
yor; daha da çıkacak... "Kod Adı: Hizbullah"ı Faik
Bulut'la kaleme alan Mehmet Faraç, bu kez yeni bir
kitapla okurlara yeni bilgiler aktanyor:
"Batman'dan Beykoz'a: Hizbullah'ın Kanlı Yolcu-
luğu"
Faraç'ın kitabından, bugüne dek gazetelerin satır
aralarında bile yer bulamamış öyküler var:
"Örgütün Diyarbakır sorumlusu Hacı Bayancık'ın
yıldızı ANAP döneminde pariıyordu. Iddiaya göre Ba-
yancık bu dönemde kamu kurumlannın giyim ihale-
lerini alıyordu.
Dönemin ANAP Milletvekili ve eski Içişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'ya yakın olduğu iddia edilen Ba-
yancık 1984'te Diyarbakır'dan bağımsız beledıye
başkan adayı oldu... Bayancık'ın ANAP içindeki ya-
- Euro'daki Avrupa haritası
çalıntıymış...
"Avruoa Biıiiği'nin aücünü
aösterivor!"
Kanlı Yolculuk
kınlannca mali yönden desteklendiği öne sürülüyor-
du. Bayancık'ın Pendik operasyonunda yakalanan
eşi de ANAP iktidan döneminde Semra Ozal'ın pa-
patyalan arasında sayılıyordu."
"Eylemlerini üstlenmeyen Hizbullah'ın bir şarkıcısı
vardı: Vecdi Şeran. Hizbullah'ın ilk itirafçısı da olan
Şeran, aynı zamanda örgütün ilk şarkıcısıydı. Şuhe-
da adlı kasetler dizisini camilerde dolduruyor, örgü-
tün Kuran kursu öğrencilerine de vokal yaptınyordu.
Şeran, gençleri Milli Gençlik Vakfı'nda örgütleyerek
camilere gitmelerini de sağlıyordu."
"Güneydoğu'da 'Melle' olarak adlandırılan medre-
se kökenli din adamlan Hizbullah'ın tabanını güçlen-
diriyordu. DGM kayıtlarına göre örgüt üyeleri Hizbul-
lah'a girmeden önca Nakşibendi, Menzil dergâhı,
Şeyh Esat Öner tarikatı ve Müslüman Kardeşler için-
de faaliyet gösteriyordu. Militanlardan Mehmet De-
mirel, Nakşibendi tarıkatına girdikten sonra şeyh
Vecdi'nin tavsıyesiyle Hizbullah'a katıldığını itirafedi-
yordu. Ismail Yarba ıse Hizbullah'tan önce Menzil
dergâhında olduğunu anlatıyordu...
Hizbullahçı Tahsin Kara da 'Molla Ubeydullah'
kod adlı Abdullah Musilioğullan'nın talimatiyla bir
çok öldürme ve yaralama eylemini gerçekleştirdiği-
ni söylüyordu."
"Başbakanlığın bırinci katında bile örgütlenen Hiz-
bullah'ın Diyanet, Milli Eğitim'in yanısıra Emniyet'e
sızdığı da ortaya çıkıyordu.
Batman'daki bir saldırıda yaralanan Hizbullahçı
Davut Kersin'in kentte görevlı bir polisin oğlu, Fa-
ruk Kardeş'ın de bir bekçinin kardeşi olduğu belir-
leniyordu.
Batman'da 1999'da Emniyet'te görevli yedi perso-
nel Hizbullahçı olduğu için tutuklanıyordu."
SESSİZSEDASIZO) NURlKURTCEBE
SEN'/N
Yüksek Yerilim Hatu
erdincutku "i yahoo.com
"Her koyun kendi bacağından asılır" diyenlerin
kurban edilmesi daha kolay olur!
Milli Eğitim Bakanlığı'mn keyfiliği f
1 Q7Q \/ılınHa oınıf nftrûtmoni nlaraL Rakanı nlHıı<*ıı ı HnnomHn rVirot- ~* ^1979 yılında sınıf öğretmeni olarak
Tokat Turhal Damlıdere köyünde göre-
ve başlayan Cahit Akün, 12 Eylül dö-
neminde tutuklanıyor...
1984 yılında Turhal Dev-Yol davasın-
dan tutuklanan Akün, yedı ay sonra
mahkeme tarafından tahliye edıliyor ve
görevine dönüyor. Akün'ün tayini daha
sonra Isparta Senirkent Yassıören kasa-
basına çıkıyor... Burada dört yıl öğret-
menlik yapan Akün, yargılandığı dava-
nın kesinleşmesi üzerine beş yıl hapis
cezası alıyor ve cezasını Isparta Ceza-
evi'nde çekiyor.
Cahit Akün, cezaevinden çıktıktan bir
süre sonra, açtığı davayı kazanıyor ve
yasal haklarını gen alıyor; sabıka kaydı
siliniyor...
Akün, Hikmet Uluğbayın Milli Eğrtim
Bakanı olduğu dönemde, öğret-
menlik için başvuruyor... Tüm yasal hak-
larını kazanmış olmasına karşın, Milli
Eğitim Bakanlığı, hiçbirgerekçe göster-
meden atamasını yapmıyor... Akün'ün
sonraki başvurulan da yine hiçbir gerek-
çe gösterilmeden geri çevriliyor... Nere-
ye başvursa, olumlu biryanıt alamıyor...
Akün soruyor: "Toplam 12 yıl öğret-
menlik yaptım. Benim durumumda çok
kişi var... Hiçbir yasal kısıtlılığımız olma-
dığı halde ve ülkemizin öğretmen ihtiya-
cının had safhada olmasına rağmen biz-
lere görev verilmemesi keyfi bir tutum
değil midir?"
Evet, keyfi birtutumdur... Milli Eğitim
Bakanlığı ilgilileri, aksini yani keyfiliğin
olmadığını, yasaların uygulandığını iddia
ediyorsa, buyursunlar yanrt versinler...
ÇED KOŞESÎ
OKTAY EKİNCt
İzmir Yüksek Teknoloji'de
Örnek Bir Eğitim
Meslek eğitiminde ve odalann-
da kimi zaman önemli iki gerçeği
unutabiliyoruz:
Birincisi; herhalde hiçbir mes-
lek, hizraet verdıği alandan "da-
ha d^erfi" değildir...
Örneğin, tıp doktorluğu insan
sağlığından; orman mühendisliği
de ormanlardan daha değerli ola-
maz...
Zaten. mesleklerin "\arhk" ve
"doğuş" nedenleri de işte o ilgili
ve "sorumlu" olduklan alanlar
değil midir?.. O alanlan değil de
sadece "meslek çıkannı" gözet-
mek, akademik ve profesyonel or-
tamlardaki "meslek şovenizmi" ile
meslek kuruluşlanndakı "meslek-
taş popüuznü""ni yaratıyor...
Amaç değil, 'araç'...
Bıma bağh ikınci önemli gerçek
ise mesleklerin genel olarak bir a-
maç değil "araç" olmalandır...
Aynı örneklerle özetlersek: tıp
doktorluğunun gelişmesi. doktor-
lar için elbette önemlidir ama. ön-
ce insan sağlığı için gereklidir...
Ormancılıkta da güçlü ormancılar
yaratmaktan öte. daha iyi korunan
ve daha iyi gelişen ormanlar için
ilerlenir...
Nitekim anayasanın 135. mad-
desinde de meslek kuruluşlannın
şılıyor...
Omeğin, kent planlamasında
mimarlık kültürüne ve kent kim-
liğine olan sorumluluklar ve borç-
lar: "Biz bu kararlan da tek baş>
mıza veririz. kenrie ilgili tasınmla-
nmıza nıimarlan ortak etmeyiz-.'"
gibisınden sözlerle önemsenmi-
yor ve hatta umursanmıyor...
Böylece, mesleklerinden çok
daha değerli olan kentleri. mima-
ri yapılanmalannı ve kültürel
peyzajlannı olumsuz yönde etki-
leyebilecek planlara da "yasal
hakür" denerek olanak sağlana-
biliyor... Mimarlann da kenti ve
çevreyi gözetmeden "kimliksiz"
ve "uyumsuz" yapılartasarlama-
lanna ortam hazırlanan bir "ay-
nşma süreci" körükleniyor...
İşte bu "mesfekçT tavnn zara-
n da ne sadece şehirciye ne de
mimara oluyor... Olan kentlere,
topluma ve gelecek kuşaklara
oluyor...
Puyarfa bir model
Mimarlık ve şehircilik eğiti-
minde de yaşanan "genel dunım"
bu iken. kimi okullann şehircilik
bölümlerindekı mimarlık dersle-
rinı çoğaltma çabalannın yani sı-
ra. özellikle "tzmir Yüksek Tek-
noktji Enstitüsü"nde (ÎYTE) ya-
v«*
«B».
*r t
",
' # " -
Kent ve mimarhk bir bütiin.- Eğrami neden ayn olsun?_
"kamu yarannı gözeten" bir mes-
lek politikasının kurumlan oldu-
ğu açıkça vurgulanır... Yani. mes-
lekler ancak: "topluma ve ilgiliso-
rumluluk alanlanna yararfa uygu-
lamriarsa" varlık ve hizmet ne-
denleriyle de buluşmuş olabilir-
ler...
Zaten toplum yararmı gözetme-
yen siyasal güçler de bu gerçeği
çok ıyi bilirler. Mesleklerin kamu-
sal sorumluluklanndan "kurtul-
mak" için. meslek odası seçimle-
rınde toplumsal sorumluluklan
savunan gruplan değil. sadece
"meslekte birfik" diyen gruplan
desteklerler...
'Meslekçi' şehirciler...
Ne var ki son yıllarda "meslek-
te birfik" demeyen kimi "toplum-
cu"(') şehircilerin bile. meslek ve
meslektaş çıkan adına kendileri-
ni ve şehirciliği "mimarhktan tû-
mü>1ea\Trarak" geliştirmek ıste-
meîennde de yukandaki temel
gerçeklerin gözardı edildiği anla-
kın geçmişte başlatılan bir uygu-
lama ^üreklere su serper" nıte-
likte...
tYTE'den 'plancı' öğretim
üyesi Erkal Serim diyor ki: "Biz
bu aynşmayıönJemek içia mimar-
hk ve şehircilik öğrencikrini ilk i-
ki yü ayırmryoruz ve tüm iki ydhk
eğitimi biriikte görih orlar_"
Aynı okuldan 'mimar' öğretim
üyesi Ülker Seymen de diyor ki:
"AjTica yüksek üsansta da mimar-
lar şehircilik derslerini. plancdar
da mimarhk derslerini alarak uz-
manlaşıyorlar_.r
işte bu tutum. ÎYTE'nin mes-
lekçi olmayan ve hem kentleri
hem de mımanyi mesleklerinden
daha değerli görebilen. ayrıca bir-
birlenne "hasımlık" değil, "bag-
hhk" duygulanyla ortaklaşa hiz-
met verecek mimar ve şehirciler
yetiştıreceğinin kanıtıdır.
Dansı. diğer "köklü mimarhk
veşehircilik okullarımızın^başına.
Oekinci c cumhuriyet.com.tr.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakia turk.net
ÇİZGİLlK KÂMIL MASARACI
HARBI
/
SEMİH POROY
1
1
1
iü\
semihporoy(a yahoo.com
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAIS llŞubat
GERONIMO'NUN SAMŞ/..
<A f909M aU6ÜV,ÜWM KKILPEKİLİ f Ç
'' 8O YAÇIUPA ZATV&IEEDEN ÖUHJ. IBSB'PE, MEKSIKA
UEZİ TARAPtNDAN ACIMASI2CA KATLEOİLEN APAÇİLBS
&INPA, ANNESİ, eŞİ VE ÜÇ COCU6U SUIMNAM GElSONtMO, BU
TAfÜ'HTSH SONRA, TAM BİR İUTİKAM GE&UASI OlMÜfTU..
APAÇİ KASİLESİUİU YAŞADIĞİ BÖLGE, A&D - MEKSİKA Sl-
NlRIMDAYDI VE BU NEDSNLe, GEBON/MOj ÇETESİHiU 8A
ŞtSIDA, HER İKİ ÜL££NİN ASK££Î tUJVVETİYLjE DE SA
VAÇMAZ OURUMUUPA KAIMIŞTI. BİÜÇOK KEZ YA-,
ICALANMIf AMA, ÇOK GSÇMEDEN YİUE **ÇA
RflK OA&lARA ÇI/CM/ÇTI. SON ELE GEÇİ&ÜÇİN
oe, SAVAÇ ESiei OLASAK FÜDIZIDA '/A GĞNDE-
R/'LM/Ş VE OBADA UASTBLANARAIC ÖLMÜÇTÛ.
UMUTSUZCA DA OCSA, 6ÖZÜPEK MÜCADELESİ
ONA DÜNYA ÇAPINOA ÛN KAZANOHZMlÇTI..
KÜLTÜR - SAHAT 10212) 2*3 t * 71
EFSAIUE FİLM Yeniden Sinemalarda...
:
MEIVl U ZINGALERİA Diyarbakır Seanslar: 11.15-13.45-16.15-18.45-21.15
FAZLA KİLOLARINIZ İÇİN
KİLO KONTROL
MERKEZİ
19 Mayis Cad No 8 $işli/ISTANBUL
Tel • (0212) 212 07 07 (pbx)
Faks: (0212) 212 68 35
Intemet http://www.tkv.0r9.tr
e-mail: gen.sekreterOtkv org.tr
koordınator«tkv.org.tr
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Tramvay-Demokrasi'
Ak Parti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın,
"Kamusal alanlarda alkollü içki tüketilip tüketile-
meyeceğinin" doğrudan doğruya "halk"a sorul-
ması yolundaki önerisi bana hıç şaşırtıcı gelmedi
doğrusu... Bu ülkede artık hiçbir şeyin "şaşırtıcı"
olmadığı, olamayacağı gerçeği bir yana, Erdo-
ğan'ın hepimizce bilinen "tramvay-demokrasi"
yaklaşımı böyle bir öneriyi son derece doğal kılı-
yordu... Demokrasinin tek başına bir "amaç" ol-
mayıp, amaca uzanan yolda başvurulan bir araç,
binilen bir "tramvay" olduğunu Tayyip Erdoğan
söylemişti zaten. Aslında bu benzetme kendi man-
tığı içinde pek de yanlış sayılmazdı. Sözgelimı,
sosyalistler için de demokrasi, amaçlanan sömü-
rüsüz, sınıfsız toplum düzenine, "demorrras/"den
daha mükemmel, daha "öfe" bir düzene varmak
için verilen savaşımda bir "aşama"ydı yalnızca ve
bu da istenirse iki durak arasındaki bir tramvay
hattına benzetilebilirdı...
• • •
Sosyalistler gibi Türkiye'de yaşayan, Turkiye
Cumhuriyeti yurttaşı olan Sünni- Müslüman ço-
ğunluğun bir bölümü de inançlannı bir "dünya gö-
rüşü" olarak değerlendiriyorlar, bu dünya görüşü-
nün, bireylerın ve toplumun yaşamını her alanda
düzenlemesi gerektiğine inanıyorlar, demokrasi-
den daha mükemmel, daha "öfe" gördükleri Sün-
ni-Müslüman "şeriat"ı toplumun geneline egemen
kılmak istiyorlardı. Iran'da Şiiler, Suudi Arabis-
tan'da Vahhabiler bunu başarmışlar, bu ülkelerde
"şeriat" toplumsal-siyasal düzene egemen ol-
muştu.
Ne var ki sosyalistlerle Müslümanlann düşledik-
leri "öfe" düzenler birbirlerinden çok farklıydı. Bi-
rinde bireyler sömürü ve her türlü egemenlik iliş-
kilerinden annarak insanlığın henüztanımadığı öl-
çülerde özgürieşirken, öbüründe tutsaklaştınlıyor-
lar, gücünü Tann'dan ve Kuran'dan alan merkezi
bir otontenin boyunduruğu altına sokuluyorlardı.
Birinin yeryüzünde hiçbir örneğı yokken, öbürüne
"şeriat düzenTriın egemen olduğu tüm ülkelerde
rastlanıyordu.
• • •
Kapitalist üretim ilişkilerınin geçerli otduğu top-
lumlarda sosyalistlerın "alansal düzenler" kurma-
ları olası değılken, kapitalizmle hiçbir çelişkisi ol-
mayan Müslümanlar yönetsel erki ellerine geçir-
dikleri her alanda derhal Islami düzenlemeler"
gerçekleştirebiliyorlardı. Sosyalizm özünde özgür-
lükçü, Islamiyet ise yasakçı olduğundan Müslü-
manlann işi çok daha kolaydı. Bu nedenle, sosya-
listlerin verdiği demokrasi savaşımı birduraktan di-
ğer durağa artmak, yükselmek, güçlenmek zo-
rundayken, Müslümanlar yasaklannı koyar koy-
maz, "framvay"ı depoya çekiyorlar, bir sonraki
olanağa kadar bekletiyorlardı.
Bu düzenlemelerin bir "resmi" bir de "gayri res-
mi" yüzü vardı. Istanbul Belediyesi'ne bağh ku-
rumlarda uygulanan "resmi" içki yasağı ile Fatih-
Çarşamba'da bakkalların "kendiliklerinden" al-
kollü içki satmamalan gibi... llkinı resmi-yönetsel
erk talep ediyor, ikincisi ise aynı resmi-yönetsel er-
ke dayanan "sivillerin" oluşturduğu ortamın bir
"normalliği" olarak ortaya çıkıyordu.
• • •
Ülkenin getirildiği ortamı elverişli gören Recep
Tayyip Erdoğan şimdi yeni bir atak tasaıiıyor, bu-
nun için de "framvay"ı depodan çıkarmayı, de-
mokrasiye başvurmayı düşünüyordu. Eğer şansı
yaver gidecek olursa, başbakanlık koltuğuna otu-
racak, halkoylaması yaparak içki yasağını tüm ka-
musal alanlara yayacaktı. Olur muydu? Olurdu...
"Islami düzenlemeler"\n uygulandığı çeşitli alan-
larda farklı yöntemlerie denenmiş, olmuştu... Son-
ra sıra başka yasaklara gelecektı... Yasakçılığın
yasakçılara oy kazandırdığı bir ülkede yaşıyorduk
biz... Bu düzen tam kırk yıldır besliyordu bu tuhaf
demokrasiyi... "Alevilik" sözcüğünün bileyasak-
landığı toprakta ne ekilirse. o biçiliyordu sonuçta...
Faks:0212-723 84 97
e- posta: dkavukcuoglu « superonline.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5SOLDANSAĞA:
1/Denizkena-
n. 2/Bir şeyin
içindeki öz...
"SakağT da
denilen ölüm-
cül bir hayvan
hastalığı. 3/
Kısık sesli kü-
çük keman...
Yunan abece-
sinde bir harf.
4/ Bir gıda
maddesi... Japon mü-
ziğine özgü telli bir
çalgı. 5/ Balık avla-
makta ya da yük taşı-
makta kullanılan bü-
yük kayık. 6/ Duyu-
ru... Eski Mısır'da gü-
neştannsı. 7/Israil'de
bir tür kooperatif ta-
nmyerleşmesi...Nâ-
znn Hflanet'in soya-
dı. 8/ Yemen'in ekonomik başkenti... Bir renk. 9/
Pekmezle kar kanştınlarak yapılan kar helvası.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Kirliliği gösteren iz... Bir mastar eki. 2/ Alan
Parker tarafından filme de aktanlan ünlü bir mü-
zikal... Evin bölümü. 3/ Memelilerde asalak ola-
rak yaşayan küçük bir böcek... Trabzon ilinde bir
yayla. 4/Küçükmağara... Denge. 5/Kütahya'nın
bir ilçesi. 6/ Ermenistan"ın başkenti... Yerli malı
simgeleyen harfler. 7/ Ayakkabı ve çanta yapı-
mında kullanılan parlak deri... Tann. 8/ Tropikal
bölgelerde yetişen ve yumru kökleri yenen bir
bitki... " — Sevdası": R. Mahmut Ekrem'in ro-
manı. 9/Gözleri görmeyen... Iri, kart.
Sarıyer-Demirciköy Basın
Yayın Konutlan'ndatriplexvilla
sahibinden satılık
0212 241 36 27 (iş tel)