Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2002 PAZAR
10 PAZAR YAHLARI
Oldükten sonra satranç oynamak!Londra'da, British Museum'da sergilenen
mumyalann karşısında şaşkına döndüğümde,
yıllar sonra Brüksel'de, tüm beden, ayn
organlar ve dilimlenmiş saydam vücut
parçalanndan oluşan 200'den fazla insan
cesedi örneklerinin sunulduğu Profesör
Gunther von Hagensın Körpenvelten (Vücut
Dünyalan) sergisini gezeceğimi aklımm
ucundan bile geçirmemiştim. Organizatörler
Körpervvelten sergisinin "bütünsel ve estetik
olarak insan vücudunu şimdiye kadar
doktortann bile görme imkânı bulamadığı
benzersiz bir şekilde keşfetmeye olanak
sağladığını" iddia ediyoriar. Serginin amacı
"klasik okul anatomisi yerine, görsd eğlence
anatonıisiyle vücut işlevleriıun daha iyi
kavranmasını sağJamak ve sağhk konusunda
duyarlılığı artürmak" olarak belırJenmiş.
Ateşh tartışmalara neden olan bu sergi,
1996'dan beri dolaştığı Almanya, Avusturya,
Japonya ve Isviçre gibi ülkelerde 7.5 milyon
ziyaretçi tarafından gezildi. Almanya'da
Profesör Gunther von Hagens'ı, Frankenstein
ve Mengele ile karşılaştıranlar olmuş.
Protestan kiliseler sergiye engel oJmak
istemişler. Hollanda'da sergi yasakJanmış.
Yoğun ilgi nedeniyle 3 Mart 2002 "ye kadar
uzatıldığı Belçika'da ise 22 Eylül'den bugüne
kadar 400 bine yakın merakJının akınına
uğradı. Brüksel'den sonra sırada Londra ve
Seul var. Sergiyle ilgili değerlendırmeler.
a
İnsan onurunun aşağılandığı bir küstahlık"
suçlamasından hayranlığa varan çok geniş bir
yelpazeye yayılmış durumda. Von Hagens
gösteriş uzmanı. Joseph Beuys (Kavramsal
sanatın Alman temsilcisi) tarzı şapkasryla
çılgın bir doktor izlenimı bırakıyor. Sergi
mekânı olarak, konuya çok uygun olan
Anderlecht pazan ve mezbahasuun altmdaki
Cureghem mahzenlerini seçmiş. Sergi Alman
Anatomi Profesörü Von Hagens'ın
plastination (plastikJe işleme) buluşunun
örneklerle tanıtımıyla başlıyor. insan
dokulanndaki hücrelerin içindeki sıvılann ve
yağlann alınarak, özel plastik maddelerle
değiştirilmesinden oluşan plastination
BRÜKSEL
ERDtNÇ
UTKU
sayesinde, hücreler
ve doğal yüzey
mikroskobik
aynntılara
vanncaya kadar
tüm özellikleriyle
orijinal şekJini,
—___________»__ kalıcı olarak
koruyor. Sergilenen
densi yüzülmüş cesetler, kuru, katı ve
kokusuz. Katılık, bedenlere çeşitli şekiller
verilmesini kolaylaştırmış. (Eskrimci, satranç
oynayan adam, yüzen kadın vb.)
Organizatörler buna Anatomi Sanatı diyor.
Sergideki numuneler vücut işlevlenne göre
gruplandınlmış. Her bölümde hastalıldar
nedeniyle şekil değişikliğine uğramış
organlar da bulunuyor. Sergideki derisi
alınmış vücutlarda kaslar, kan dolaşımı,
iskelet, sinir sistemi vb. tanıtılıyor. Üzerinde
iki sürücü bulunan at, serginin simgesi haline
gelmiş. Önderi sürücünün elinde ise kendi
beyni var. "Bir bürün olarak yüzülmüş"
derisini uyku tulumu gibi elinde tutan ceset,
ceninler, 8 ayhk kamı açılmış hamile kadın
ve karnından sarkan bebeği ilk
anımsadıklanm. Erkek ve kadın üreme
organlan aynntılı bir şekilde tanıtılıyor.
Sigara içen ve içmeyenlerin akciğer
örnekleri, kanserli meme, ülserli mide..
akJınıza ne gelirse bulmaruz olası. Bu
hastalıklı organJann sergilenmesinden olsa
gerek, Viyana'daki sergiden 6 ay sonra
yapılan araştırmada sergiyi gezenlerin
çoğunun, daha sağlıkh yaşamak amacıyla
daha az sigara ve içki içmeye, diyete ve spor
yapmaya başladıklan saptanmış. Sergi,
Belçika'yı ikiye böldü. Doktorlar
Sendikasının "İnsan vücuduna saygı
göstermeyen ceset işportaciBgı" olarak
nitelendirdiği serginin kapatılması için dava
açmasına karşın sergiyi her gün binlerce
Belçikalı geziyor. Doktorlar, insan vücudunu
tanıtmak için sergiye alternatif olarak resimJi
kitaplar, CD-Rom'Iar ve üniversitelerin
anatomi bölümlerince halka açık olarak
düzenlenecek turlan öneriyor. Belçikalı bilim
adamlan da sergiyi topa tutuyor. Sergiyi
gezenlerde, röntgencilüde suçlanıyor.
Pazarlama yöntemJeri, sunuş şekli ve ceset
sektörü yaratıp bunu paraya
dönüştürmesindeki başansıyla tamamen
ticari bir sergi olan Körpenvelten, hiçbir
sanat sergisinin çekemediği rekor sayıda
ziyaretçiye ulaştı. îsteyenler sergi çıkışında
vücudunu oldükten sonra kullanılmak üzere
bağışlayabiliyor. Doldurulacak formda
"Sergüenmemde bir sakınca yok" ve "İsteyen
cesedime dokunabiür" gibi açıklamalar var.
Isterseniz özel isteklerinizi de
yazabiliyorsunuz. "Cesedim satranç oynayan
ya da gitar çalan biri olarak sergüensin" diye
not düşebiliyorsunuz. TV'lerinden kan
damlayan, intiharlann ve ölümlerin naklen
yayımlandığı Türkiyemizde bu serginin
ziyaretçi rekoru kırabileceğinden Von
Hagens'ın haberi yok galiba? Para kazanmak
isteyen girişimcilerimize duyurulur.
erdincutku@yahoo.com
Dövüş Kulübü
ve çağnştırdıklan
Bundan yaklaşık 2 yıl kadar
önce Istanbul 'un yüksek katlı
binalanndan birinde
çalışırken, aynı yerde çalışan
arkadaşlanmdan biri bir gün
gelip Fight Club (Dövüş
Kulübü) filmini izledin mi
diye sormuştu. Iki yıl sonra
bugün, beyaz yakalı
bir gencin günümüzün
tüketim ve sahip olma
külrürüne olan nefretini ve
özgürlüğüne kavuşmak için
bulduğu çıkış yolunu anlatan
bu fiüni izlerken, bir yandan
da gözümün önüne
arkadaşımın o günkü
heyecanı geldi. Kim bilir
belki de o gün yanıma
geldiğinde, içinde, üzerinde
ne zamandır çalıştığı
yazılımı yok etmek hırsı ile
kendisini döner kapılı yüksek
binamızdan dışan atıp
özgürlüğünü geri almak
istiyordu. Filmi iki yıl önce
Istanbul'da izlemiş olsaydım,
bu denli anlamlı
gelmeyecekti muhtemelen.
Starbucks gezegeninde
yaşamak, Ücea kölesi haline
gelmek gerekiyordu önce,
filmin biraz daha fazla
dokunabilmesi, acıtması için.
Filmi cumartesi, pazar arka
arkaya iki defa izleyip
pazartesi günü şimdi
çalıştığım, yine döner kapılı
ve bilmem kaç katlı binadaki
işime geldiğimde, bu sefer
ben, yakın bulduğum bir iki
arkadaşımla
konuşmak
istedim filmi.
"Ooooooh, my
God" idi cevap.
kornedi
TORONTO
1*1dizilerinden
alıntı bir
tonJamayla
filmin çok
muhteşem bir şey olduğu
anlanlmak isteniyordu. Peki
fılmdeki anlatıcımn
düşûncelerine de katılıyor
muydu aynı zamanda. Ooo,
ya, fılmdeki karakterin
yapuğı bazı şeyleri kim
âklından geçirmezdi ki, ama
tabi çok uç olmayanlan!
Örneğin patronunun
karşısına geçip kendisini
dövmesi nasıldı, çok
"fiuny* (eğlenceli) idi.
Filrcde bu kadar
eğleaeceğini hiç
bekfenıiyordu.
Galiba hastalanıyordum, ya
ben her şeyi çok ciddiye
alıyordum, yahut eğlenme
anlavışun çok bambaşka idi.
Zatetı arfık şu "ftın"
kelinesini duymak benim
rnidmıi bulandınyordu,
herles her şeyi tanımlamak
için »u sihirli kelimeyi
kullînmıyor mu, ben
hastelanıyordum; örneğin
fılm müzik festivalleri çok
eğleıceli olaylardı, "gidip
talolyorsun, meşhıuian
göroihne şansın oluyor,
»raca diküip durmak bile
•fijn-"!Öğrendimki,
kelinelerin kullanımı
kültirler hakkında epeyce
ıpucı veriyor, örneğin sadece
bu lelimenin kullanıldığı
yerie bile, ortalama bir
Kuzw Amerikalının yaşama
bakışını bıraz özetliyor. Can
sıkıntısı ile arkarru
döndükten bir süre sonra
aynı arkadaşım bize
heyecanla, evine üç gün önce
telefonla sipariş ettiği yeni
tkea dolaplannı beklediğini
anlatıyordu. Bu arada Ikea,
Toronto'da ikinci mobilya
mağazasmı açıyordu ve
söylenenlere göre ilk
mağazadan bile çok iş
yapıyordu bu yeni yerde.
Starbucks kafeler ise her
köşe başında hkJım tıklımdı.
Hepimiz neredeyse
birbirimizin tıpkısı
giyiniyorduk, ellerimizde
hemen hemen aynı on kitap,
nasıl giyineceğimiz, nelere
güleceğimiz, nerede
susacağımız, sözlüklerimize
yeni katılan kelimeler,
kalıplar.. bütün bunlar
öğretiliyordu bize 24 saat.
Magazinler, TV sovlan,
"sıtcom"lar, filmler. Her
birimizin evinde tkea'nin
herhangi bir kataloğundaki
sayfalardan birinde
resmedilen bir yatak odası,
bir oturrna odası aynen
katalogdaki hali ile vardı.
Inanıyonım kj bugün Kuzey
Amerika'da bir eve gittiğinde
kimse yabancıhk çekmez,
kendi evinde kullandığı en az
on eşyayı bulacaktır
komşusunun, arkadaşının
evinde. Seçeneğimiz
olmadığından mı, seçenek
aramadığımızdan
mı? En basit
seçimlerimizden,
yaşamda
aldığımız en zorlu
tavırlara,
kararlara kadar,
bize gösterilenin
kölesi ohnaktan
başka
seçenelderimiz yok mu?
Eğer bu filmi samimiyetle
sevdiysek, yıkabilir miyiz
edilgenJiğimizi? Yeterince
dürüst mü değiliz, yahut
bedenini dövüşe teslün
ederek ve ancak tüm maddi
varlıklannı kendi eliyle yok
ettikten sonra özgürlüğüne
kavuşan fılmdeki anlatıcı
gibi cesur mu değiliz?
Montrearda Starbucks Cafe
yok, çünkü alıcısı, isteyerü
yok, yahut yeterince yok.
Fransa"da bir çiftçi
McDonald's'a savaş
açabiliyor kendi başına.
Amish toplumu hâlâ at
arabalan ile hayatlannı
devam ettiriyor kendi
kapalı çevrelerinde.
Dürüst ve samimi değiliz,
gerçekte bize sunulan
tam da bizim istediğimiz ve
üstünde düşünme
zahmetine
katlanmadığımızdan,
tam da hak ettiğimiz.
Okuduğumuz gazete,
karşısında boş boş
oturduğumuz TV kanallan,
izlemeyi seçtiğimiz filmler,
kullanmayı seçtiğimiz
eşyalar, kısacası
tükettiğimiz ve biz
tükettikçe azgınlaşan her
türlü tüketim sahası, ta ki
bizim adımıza karar
verenlere değin.
BERNA
DEMİRYOL
Kış Olimpiyatları'ndaskandal
ABD'nin Utah eyaletinin Salt Lake kentinde süren Kış Oümpivatlarf nda artistik patinaj dahnda
yaşanan skandal, altın madalyalann iki çift arasuıda paylaşünlmasıyla şimdüik sonuçlandı.
Artistik patinaj dahnda geçen pazartesi yapılan füıal yanşmasmda Rus Elena Berezhnaya-Anton
Sikharutidze çok az bir puan farfcryla 1, Kanadah Jamie Sale-David PeDetier çifti de 2. oldu.
Ancak Kanada bu sonuca itiraz etti ve şike söylentileri çıktı. Yapılan soruştunna sonucu Fransız
hakem Marie-Reine Le Gougne, Fransız federasyonunun kendisine Ruslardan yana oy
kuDanması için baskı yapoğmı öne sürdü. Sonuçta, önceki gün vanlan anJaşmayla birincilik ve
altın madahaJar Ud çift arasında paylaşnnlarak sonın çözüldü. (Fotoğraf: AP)
Gri göklere meydan
okuyan faşing
Şubat'ın 11. günü saat 11'i 11
geçe Berlin sokaklan tehdit
alrındaydı. Rengârenk giysili 3
yüz bin kişi, gri gökyüzüne
meydan okuyordu. Yıllarca Köln
ve Münih gibi Katolik şehirlere
ağırlığını koyan faşing
eğlenceleri, çoğunluğu Protestan
Berlin'de de sokaklara taşmıştı.
Bir haftaya yayılacak faşing
kutlamalan etkisini en çok
çocuklarda gösteriyordu. Faşing
giysilerini kuşanan çocuklar,
metrolara inip binerken
kostümlerine çok özen gösteriyor
lardı. Okullannda biraz sonra kar
naval başlayacaktı. Ben de
kendimi o gün çocukluk
anılanmda yakaladım. Annemin
aldığı Ahnan dikiş dergisi
Burda'run sayfalarında. Şubat
sayısının vazgeçilmeziydi faşing
kostümleri. Renkli sayfalanndaki
Almanca, bana Çince kadar
uzaktı. Madem öyle,
ben de istediğim gibi
düşünebilirdim. Biz 23
Nisan ve 19 Mayıs gibi
güzel havalarda bayram
yapıyorduk. Soğuk
Almanya'da, kostümlü
bir bayram neden şubat
ayında kutlanıyordu?
Almanya'daki çocuklann
üşüdüğünü düşünür, üzülürdüm.
Bu üzüntüm, şubat sayısı elime
geçer geçmez, faşing kostümleri
sayfalanna hızlıca ulaşmamı
engellemezdi ama. O zamanlar
bir gün Berlin'de yaşayacağımı ve
çocuğumu her yıl faşinge
hazırlayacağımı bilmiyordum.
Çünkü ben büyüdüğümde
Londra'da yaşayacaktım. Ama
faşing, Avrupa'nın çoğu
ülkesinde kutlanan bir Hıristiyan
geleneğiymiş. Nerden geliyordu
bu gelenek? Kaynaklara göre
Latince "et" anlamına gelen
"caro"dan türemiş, "carnelevare''
sözcüğü, zamanla "carneval"a
dönüşmüş. Anlamıysa etten
uzaklaşmak. Faşing de oruç
gecesi anlamına gelen
"Fastnacht" sözcüğünden
geliyor. Böylece etin
yenmeyeceği 40 gün sürecek
oruç dönemi başlıyor. "Yaşasm
BERLİN
et!" anlamına gelen, ftalyanca
"carne vale" ttalyanlann şaka
yollu bir yakıştırmacası olarak
görülüyor. Paskalya'ya kadar
sürecek oruç dönemi, etin
dışında, yumurta, süt ve süt
ürünlerini de yasaklıyor. Faşing,
böylesine zorlu bir döneme
eğlenceyle başlamaktır. Zamanla
bu tek gece bürün gün
kutlanmaya başlanmış, ardından
koca bir haftaya yayılmıştır. Ama
Hıristiyanlık için geride kalan 2
bin yılı göz önüne alırsak, bu süre
içinde üç mezhep aynlığı,
mezhep savaşlan, reformasyon ve
aydınlanma hareketi... Ortaçağda
faşing kutlamalanna Aziz
Valentin günüyle başlanırmış.
Başlarda Ingiltere ve Amerika'da
kutlanan Aziz Valentin,
"Dostlugun Günü" anlamındaydı.
Şimdiyse Türkiye"ye kadar
yayıldı ve "Sevgüıler Günü"
oldu. Acaba 40 gün
oruçlannı hâlâ tutan
varmı?
Müslümanidtla
Hıristiyanlık
arasmdaki 630 yıl
farkı göz önüne
,^_^_m^^m aldığımızda, o kadar
yıl sonra bizdeki
oruçlann ne boyuta geleceğini
merak ediyorum. Şeker
Bayramı'ndaki tatlılarla,
Hıristiyanlann Noel tathlan,
Kurban Bayramımıza karşılık
onlann etsiz orucu, yumurta
şenliği havasındaki
paskalyalanyla bizim yumurtah
Hıdrellez kahvaltılanmız. Zaten
oldum olası dinlerin birbirlerine
zıtlıklanyla bile olsa
benzediklerini biliyordum da
dinler arası savaşlann çıkmasını
anlayamıyordum. Yaşasm
dostluk. sevgi ve Sevgililer Günü.
Bu arada bekâr hanımlar için bir
Aziz Valentin geleneği daha
öğrendim. Yastığınızın dört bir
köşesine koyacağınız defhe
yapraklan, rüyanızda gelecekteki
sevgilinizi gösterebilir. Bizde de
ilk kez kalacağımız bir yerde,
yastık altına koyacağımız
anahtann gücüne inanıhnaz mı?
Işte gene bir benzerlik daha.
BAMJ
BtRTEK
Sutyen, külot ve sevgili 'etler' günü...
"EsteDe o sabah uyandığında kafasında bir
tek düşünce vardı: Akşamki randevusuna
giderken giyeceği iç çamaşırlan... Thierry
ile tanışalı 2 hafta ohnuştu. Onunla Japon
lokantasında sözleşmişlerdi. Lokantanın
küçücük masalanndan birinde diz dize
otururken Thierry'nin gözleri sürekli
derin dekolteli beyaz gömleğinin içıne
kaymıştı. Oğlan birkaç defa kenarlan
gözüken gülkurusu iç çamaşırlanndaki
işlemeü dantelin zarafetine değinmişti.
Ipeğin dayanılmaz cazibesine olan
düşkünlüğünü anlatmıştı. Ama Estelle
emindi. Thierry'nin esas niyeti ipek
sutyenine dokunmaktan ziyadeydi...
Aslnıda Estelle de o anı sabırsızlıkla
bekliyordu... Sorun. içerdeki malzemenin
çevresi 85 cm"i geçmiyordu. Halbuki
aylardır, dergilerden reklam panolanna.
TV reklamlaruıdan sinema ekranlannda
arz-ı endam eden, harikulade iç
çamaşırlannı dolduran enfes kadın
vücutlaruun lolo'lan (memişlerin
Fransızcası) 95 santimden aşağı değildi.
Thierry gerçek karşısında nasıl
davranacaktı?.." Aslında hayali olarak
gelıştirdiğimiz bu çift ve Estelle 'in
kaygılan Fransız magazin basınında çıkan
yazılar veya okuyucu mektuplannda
rastlayabileceğiniz tipte bir senaryonun
ürünleri. Sorun, özünde kadın vücudunu
"meta" olarak gören ve "et
ambalajlann
nı pazarlayan modern zaman
tacirlerinin bugün vardığı
nokta ve ona tepkiler... "Made
in USA" damgah günlerden
biri olan "SevgiHerGünü'',
benzeri operasyonlann
yoğunca gerçekleştigi bir gün.
Böyle günlerin haftalarca
öncesinde başlayan reklam
kampanyalan şu sıralar yine — — — —
"dvrtû"!. Gerçi cins-i latifin
bazı seçldn örnekleri olağanüstü güzel
gövdelerini öylesine usta ve cömertçe
sergilemektedirler ki, bir kısım her zaman
pek larif olmayan "öteld" cinse ise onlan
hayran hayran seyretmekten başka pek bir
iş düşmemektedir. Eh, cinsi ne olursa
olsun. her kişi de kendi düşünce-duygu ve
fantezileri doğrultusunda belirli bir
davranış tarzı benimsemektedir... Bir
PARİS
kesim pasif, bir kesim de aktif tüketici
olarak süreçte yerini aluicen azınlıkta da
kalsa bir 3. kesim diğerieriyle aynı atıllığı
paylaşmamaktadu". Büyük çoğunluk
seyirci rolünü üstlenip tüllü, dantelü
ambalajlann altındaki "etw
leri izlerken
aktif tüketici kesim bir adım ileri geçip
*iç çamaşm sektörü"nü ihya
etmektedir. Noel ve yıl sonu
döneminin dışında sırasıyla
çiçek, mücevher, parfum ile
birlikte iç çamaşu'lannın en
fazla satıldığı dönem 14
Şubat öncesi. Iç çamaşın
satışlan birkaç gün içinde
— — ^ — yüzde 30 artarken birtakım
mağazalar yıllık cirolannın
yansuıı 14 Şubat arifesinde başanyor.
Ortalama bir Fransız kadın yılda 5 külot
ve üç sutyen tüketirken ortalama yıllık
sutyen masrafi 80 dolar. Yıllık cirosu 1
milyar dolara yaklaşan sutyen sahşlannın
iç çamaşır sektöründeki payı yüzde 45.
Sutyenler 1955'te 400 gram gelirken
bugünkü ağırlığı 30 gramı ancak buluyor.
3. kesim, işte bu fantezileri suiistimal
UĞUR
HÜKÜM
edenlere karşı çıkıyor. Bu kesim içindeki
derneklerden "La Meute" (Sürek Avı
Köpekleri) seksi reklamlara savaş açtı. 14
Şubat arifesinde Paris'in ünlü
mağazalanndan Galeries Lafayette
duvarlanndald bir iç çamaşın reklamı "La
MeBte"çüleri haklı olarak çileden çıkardı.
Korsikalı dilber Laeritia Casta,
parçalanmış kılıklarda yaralı ve bir gözü
morarhhnış halde, "kadınlara aynı
duruma düşmemeleri için iç çamaşjrian ve
kıhklan konusunda dikkadi ohnalannı
tavsiye eden" bir afişte poz vermektedir.
İki yıl önce aynı mağazanın vitrinlerinde
canlı mankenlerin yaptığı "stringli-
tangafa" iç çamaşuı ve mayo rekiamlannı
eylemleriyle engelleyen "La Meırte"çüler,
şimdi de bu afişleri kaldırttılar. "Her 10
Fransız kadınından birinin şiddet ve dayak
kurbanı olduğu bir ülkede siz ne cüretk,
day ağı reklam öğesi olarak kullanırsınız"
sloganıyla, hem kârdan başka "Tann"
tanımayan "et" tacirlerine, hem de
duyarsız kamuoyuna güzel bir
ders vermiş oldular.
ugur.hukum(« paris.com