13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1-4 ŞUBAT 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Gönlü Selanik'tekaldı Mübadelenin SavurduğUj Yaşamlar İskeııcler Ozsov Yunanistan'la ımzalanan "Hafldarm Mübade- leâ SödeşmesTne göre Yanya, Girit, Kavala, Dra- ma ve Selanü'ten başlayan zorunlu göçte 1923 yılının sonunâ kadar 61 bin göcmen taşınabilir mallan ve hayvanlanyla Türkiye'ye getirildi ve yerleştırildi. 1924 yılının Temmuz ayuıın ortala- nna kadar bu rakam 314 bini geçti. Şimdi,tarihbilgilerimibirkenarakoyuyorum. Gönlümü onua gönlüne bağlıyorum. O, 16 yaşında geldiği Tuzla'da 77 özlem yıh yaşadı. 77 yıldır doğduğu topraklann hasretini bi- riktiriyor yüreğine. Bugün 93 yaşında. Sela- nik'ten Tuzla'ya geldi, anne, baba, beş kardeş, ha- la ve babaanneyle. Tuzla'dan Selanik'e giden Rumlamı evlerine yerleştirildiler. O evlerde yıl- larca oturdu, topraklanndan kopanlan insanlann hüznünü yaşadı, doğduğu topraklan, Selanik'i düşünerek. HâJâ düşünüyor. 77 yıldır hasret şar- kılannı söylüyor, anayurdunun dağmı, taşını, ku- şunu, kirazını, ayvasını özleyerek. Tarih bilgilerimi bir kenara koyarak Selanikli DemirÇavuşun torunu Hâznn NaDbantın öykü- sünü sunuyorum: Hâzım Nalbant, 1908 yılında, Selanik'in Kö- lemen köyünde doğdu. Daha sonra ailece Kıllaş kazasının Sandoğan köyüne yerleştiler. Balkan Savaşı yıllannda Fsnefçe'ye göç ettiler. Orada bir sene oturdular. Yunanistan'ın baskısıyla Isnef- çe'den Şeremetli köyüne gittiler. Altı ay da ora- da oturduktan sonra tekrar Selanik'e yerleştiler. Eşi Ayşe Nalbant ite 74 yıklır evli olan Hâzım Nalbant Tuzla'daki birinci lcuşak mübadilkrinin en buyûğü. 1.5 yıl oturdular. Gelemerye'ye gittiler. Oradan tekrar Sandoğan köyüne dönüp ev yapnlar. Ve mübadele Gerisini Hâzım Nalbant şöyle anlattı: "Türldye 0e mübadele anlaşması imzalanmca 1924 yıhnda, Sandoğan'dan manda arabalanna eşyalanmızı yükledik, Selanik'e gittik. Taşocagı mevkiinde ev tuttulc Dört beş ay bir odada on ki- şi kakiık. Bizi Türkiye'ye götürecek İ mit gemisi- nin getanesini bekledik. Gemi gekü, pasaportian- mızıaknk. Nere>'egideceğimizbeflidefildi2gün- lükyokuluktan sonra gekiignniz Tuzla'da bizi ön- ce karantinaya indirdiler. Orada her şeyimizi yı- kaddar. Biz de yıkandık. Sandoğan'dan bizden başka 20 hanedaha gefanişti. Bu arada bize 'Çev- reyi gezin, beğenirsenizkalırsınız, beğenmezse- niz kim nereye isterse gitsin' dedfler. Biz Tuz- la'da kahnaya kararverdik. Anne,baba,babaan- ne, hala ve altı çocuk kakbk. Bizimle beraber ge- len yakm akrabalannuzdan bazılan Mannara Ereğösi'ne gitti. Bazı memleketüJerimiz de, ora- lan onnanbk oMuğu için Alemdağ, Paşaköy ve BakkaDcöy'eyerleşti. Eviereyerleşene kadarşim- diki Piyade Okuhı'nun oiduğu yerde barakalar- da iki ay kadar kaknk. Sonra bizi Selanik'e giden Rumlann evlerine yerleştirdfler. Aynca nüfiıs ba- şma Tuzfa'nm iyi yerlerinden üçer dönüm, kötü yerierinden de beş ahı dönüm, toplam 40 dönfim yerverdfler. HemşehrimizAtatürk bize sahipçık- n, kazan kaynato, sabun verdi, herkese aynca bir öküz verdi. Geldiğimizde Tuzla'daki Rumlann her şeylerini bırakıp gittiklerini gördük. Sonraki yıDarda Rumlar evlerine bakmaya geMDer." "Memlekefte yaşanan onca sıkınhdan sonra Nalbant Ailesi'ni Tuzla'da uyum sıkıntısı karşı- ladı. Tuzlalılar, sadece Selanik'ten gelenJeri de- ğil, Kavala ve Drama'dan gelenleri de hoş karşı- lamadı. Nalbant o günleri şöyle anlattı: "Tuzlahlar bizi kabul etmedi önce. Muhadr olarak gördüler bizi Bizgeldiğimizde Tuzla'da93 harbi muhacirieri de vanh. Onlar kahvalbda çay içenü, biz çorba. Onlan Kahvaltıda çay içilir mi?' divea>Tpladık.Doğrusunusö\1emekgerekir- se burada biraz hor görüldük. Ûk zamanlarda pek görüşmedik TuzlaUann kıdan biziın kızla- nmızla pek görüşmezdL Birbirimize ataşmamız zoroldu. Ükyıllarda çokekonomik skmn çektik. Rumlann giderken tariada bırakükianru sata- rak geçinmeye çalışük. Ben önce mübadiBere yemek pişiren aşçı Ylehmet Efendi'nin yanmda çırakolarakçahsüm.Daha sonrainşaatiarda,Da- nca'daçimento fabrikasmda, tstanbul'da Fatihte Sükyman Usta'nm ekmekfirmmdaçahşüm.Son- ra TuzJa'ya döndüm, evlendim hanımı bırakıp tz- mir'edokuma fabrikasmda çahşmaya gittim.Da- ha sonrayeniden Tuzla'ya dönerekbakkai ve ma- nifatura dükkânı çahşortnm.'' "Kölemen'de 20 hane yaşıyordu. Güzdbir köy- dü. Evlerin hepsi tekkatlr> dû sadece biztm evimiz iki katirydL Köyiimûzün iki tarafindan iki dere alayordu. Üd taş değirmenimiz vanh, ihtiyaçlan- nun o değirnıeni çahşörarak karşüryorduk. Tar- lalara çavdar ve mısır ekflirdL Meyve boldu. Köy- de yağ ve lor yapdır, 1.5 saat uzakbktaki tsnef- çe'nin pazannda sanhrdı. Köyümüzün ortasn- da bircamivanh. Mektebe orada gittim. Babam, Demir Çavuş'un oğhı Mustafa. tütünticaretide yapıyordu. Dedem, köyieri at üzerinde gezerek öşür topiardL" Hâzım Nalbant, "memlekedia'' Selanik'in Kıl- laş kazası Sevindik köyünden Ayşe Nafcant'la 74 yıldu- evli. Tuzla'da evlenen çiftin iki çocuğu, on torunu ve 16 torun çocuğu var. Tuzla'dan Selanik'e giden Rumlar da aynı özlemini çekiyorlar mı acaba? SÜRECEK Bir Devrim Yasası Gömüldü!.. MERIÇ VT:L1DEDEOĞLU 17 Şubat 1926'da Ikinci Meclis'çe kabul edilen ve bir "Devrim Yasası" olan Türk Yurttaşlar Yasası'nın (Medeni Kanun) 76. yılını kutlayamıyo- ruz; çünkü onu 1 Ocak 2002 tarihinde gömdük... Bu yasanın kabul edildiği günden başlayarakaramızdan aynldığı 24 Şubat 1992 tarihi- ne dek, 66 yıl boyunca, bu ya- sa ile "iç içe" yaşayan Hıfzı Veldet Velidedeoğlu. Mede- ni Kanun'un 1028'inci gibi bir maddesi olabileceğini kesin- likle aklının kenanndan bile ge- çirmemiştir sanınm. Yeni Türk Medeni Kanunu'nun bu mad- desi "17 Şubat 1926 tarihli, 743 sayılı Türk Kanunu Mede- nisi yürürlükten kaldınlmıştır" diyerek 1923 Devrimi'nin te- mel direği olan yasanın, "Dev- rim Yasası" olma nıteliğine son vermiştir. Bilindiği üzere, kimi ülkelerin anayasalannın başlangıcında, örneğin "1789 Insan ve Yurt- taş Haklan Bildirgesi" gibi bil- dirilerin yer aldığı görülür. Biz- de de buna benzer bir uygula- manın Tanzimat döneminde çıkarılan Batı kaynaklı kimi ya- saların başlangıcına "Tanzimat Fermanı"run konmasıyla baş- ladığı belirtilir. Kuşkusuz bu düzenlemelerin biranlamı var: Bu tarihsel bildirgelerin özleri- nin, bu yasaların "rurıu"nun oluşmasında belirteyici olma- lan. Cumhuriyet döneminde bu uygulamaya benzer bir du- rum, devrimlerin art arda oluş- masıyla kendisini gösterecek- ti. Toplumun çağdaşlaşması- naolanaktanıyan bu köklü dö- nüşümlerin yasalarla anlatımı 1943 yılına dek sürmüştü. Böylece oluşan sekiz yasa, "Cumhuriyetin laik niteliğini korumak amacı" ifadesiyle de- ğerlendirilerek "Devrim Yasa- lan" adı altında 1961 Anayasa- sı'nda koruma altına alındı. Bu yasaların kimilerinin yer yer uygulama alanı dışında tu- tulmayaçalışılmasındaki ama- cın ne olduğu, dolayısıyla da bu yasalann anlamı 30 Ocak 2002 tarihli bir haberle yeni- den ortaya çıktı. Haberde yıllar boyu Alman- ya'daTürkiye ve Atatürk aley- hindekı çirkin faalıyetleriyle bi- linen "Kara Ses" Cemalettin Kaplan'ın gömüldüğü Erzu- rum'daki mezarının taşına meydan okur gibi yazılan "Müslümanlann Halifesi, Emi- rül Müminin" ifadesinin, yerel mahkemece Devrim Yasala- n'nın üçüncüsüne dayanarak sildirildiği belirtiliyordu. Kuşkusuz bu yasalann için- de, 110. maddesiyle temsil edilen 743 sayılı "Türk Kanu- nu Medenisi"ri\n ayn bir yeri vardı. Bu özelliğinden ötürü bu yasada yapılacak değişimle- rin, onun devrimi simgeleyen bütünlüğüne dokunmaması gerektiğini H. V. Velidedeoğlu, 1951 yılından başlayarak sür- dürülen değişiklik çalışmala- nnda hep belirtmişti. özellikle 1971 yılında birey- sel çalışması ile kaleme aldığı öntasanda bu noktayı "Yep- yeriı bir Medeni Kanun proje- si yapmak (...) ve madde nu- maralannı da değiştirmek doğru değildir" diye vurgula- yıp yasaya devrimin sımgesi niteliğini kazandıran "tutarlılı- ğının ve sisteminin bozulma- ması" gerektiğini dilegetirmiş; aynca yapılacak her türlü de- ğişimin yöntemini de ortaya koymuştu. Daha sonralan, 1978 yılında CHP'nin kurduğu koalisyon hükümetinin Adalet Bakanı Mehmet Can'ın Velidedeoğ- lu'dan değişiklik çalışmalannı sürdürmesini istediğinde, Meclis'in aritmetiğini göz önü- ne alarak bakana kimi kaygı- lannı iletmişti; bu kaygılan ara- sında o tarihsel belge nrteliğin- deki "gereftçe"den kimi bö- lümlerin çıkarılması, devrim yasalığının düşürülmesi kuş- kusuz yer almıyordu; böyle bir değişimin olabileceğini değil, isteneceğini bir an olsun düşü- nemezdi. Bu son tasan tartışılırken Ve- lidedeoğlu'nun görüşleri doğ- rultusundaki pek çok hukuk- çu, bilim insanı madde numa- ralannın değişmesine, dolayı- sıyla "Devrim Yasası" olma durumunun kaldırılmasına iti- razetti; ilgilı birçokdernek kar- şı koydu; bunlararasında "Ka- dın Araştırmalan Derneği" Başkanı Prof. Dr. N. Arat, yö- netim kurulu üyesi değerli hu- kukçu Av. N. Moroğlu'nun ça- lışmaları, etkinlikleri ötekilerle birlikte unutulmayacaktır. Bu yasayı "Devrim Yasası" yapanlar tarihte yerlerini nasıl aidılarsa, onu "Devrim Yasası" olmaktan çıkaranlar da kuşku- suz tarihte yerlerini alacaklar- dır... BALJKESİR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 200259 BOTAŞ tarafindan davalı Ali Kesikkulak hakkında açı- lan ıstimlak davasında: Balıkesir ili Halalca köyünde kain tapunun 1428 parse- linde davalı Ali Kesikkulak adına kayıtlı taşınmazın 190.09 m2.1ik kısmının daimi irtifak hakkı (Ağaç dikme- mek, sabit bina ve tesis yapmamak şartı ile) kamulaştınl- ması için dava açıldığı ve kamulaştınlmasına karar veril- mesi talep edildiği ilan olunur. 04.02.2002 Basın: 8217 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakfn turk.net 'j fıesn ia/iyort/t/rvt. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI HARBİ SEMİHPOROY semihporoyfâ yahoo.com BULUT BEBEK SURAYÇÎFTÇÎ bulutbebek a hotmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAIS 14 Şubat FiLfP/N TARZANLARL. 1342 'DE BUGÜU, FİLİPİNLeRDe YAŞA- YAU 8İR KABiLEYLE İLG'U RÖPO0J7ÎT İMGiUZ. SASIM/NOA yAYjMLAtJMtÇTl. H KUZeyİMOeiC' l-UZON PAtHPA BULUNAN igİLAKOS KA8İ- L£S(, "KEUS At/CILA&I " OtAiSAK Tf- , İLI££L 8i#. yAŞAM SÜROÜ- YAMLAG.IMOAH BİS.İ D£, TBpesiMoe ve DALûAfj RİL.MIŞ /f>L£&İAİ ÜS7tİMP£KJ OüA- ĞANÜSrü GAMATZJKLA&YOt. ÇOK /ÇÜÇÛK YAÇ7A CAMSAZUĞA AUŞAM İ8İLAK.O&LAIZ İP ÜZERİMB UZA\tlP P/ML£AJBCe< KADAfî USTALAÇtYOlZPU'.. DÜZ ÇİZGİ UMlTZtLELt BağımsnJık Satışa Çıkınca!.. İki yıl önce, 2000 yılının Mart ayı... Barzani'nin Ankara'daki temsilcisi Safin Dizayi, ta- rihinin ilk resmi davetini vermişti; "Nevruz resepsryo- nuL " Kürdistan Demokratik Partisi'nin temsilcisi milli kı- yafetlerini giymiş, adeta birdevletin büyükelçisi edasıy- la konuklannı karşılıyordu!.. Alman büyükelçi Rudotf Schmidt ile ABD elçilik müs- teşarı Jim Jeffdey, en değerli konuklardı!.. Italya, Nor- veç ve Pakistan büyükelçilen de oradayadı. Davete ba- zı Güneydoğu kökenli milletvekilleri, eski HADEP Baş- kanı Ahmet Türk ve eski DEP milletvekili Sım Sakık da teşnf etmişlerdi!.. Sonrasını 23 Mart 2000 tarihli, "Başı- mıza ûrülen Çoraplar" başlıklı yazımdan okuyalım: "Dizayi, 8 yıldırAnkara'da olmasına karşılık niçin bu yıl davet verdiği yolundaki soruya, Türkiye'de demokrasi gelişiyor, Kürtlere bakış değişiyor'yanı- tını vermiş... Herhalde, 'Kuzey Irak'ta Kürt devleti kurma çalışmalarında son aşamaya geldik. ABD işaret verdi, biz de yaptık' diyecek hali yoktuL 'Pe- ki ne oldu bu resepsiyon verilince' sorusu akla ge- lebilir. Yanıt trajik; Barzani, Kürt devleti kurma yo- lunda çok zoriu bir aşamayı geride bıraktıL Türki- ye çok kritik birnoktada baskı altına alınmış oldu. Yetmez mi?L" - Yetti de, arttı bile!.. ••• Aradan iki koca yıl geçtı... Yazımda işaret ettiğim, Irak'tan zorla kopartılan böl- gede "Kürt devleti" maalesef tesis edildi!.. Hatta öyle ki; ardına ABD desteğini alan Barzani, bölgeye giriş ya- pan Türklerin pasaportlanna "Kürdistan mührü" bas- maya bile başladı!.. Tüm kuruluşlara asılan KDP bayrak- lan, yoğun olarak sürdürülen iskân çalışmalan, bölgeye geri dönen ailelere verilen 10 bin dınar yardım parası ise hedeflenen yolda yapılan diğer çalışmalar... Barzani, görüldüğü kadanyla aldığı "güvencelere" o denli güvenıyor ki; son zamanlarda Türkiye'ye hakaret dolu saldınlarda bulunmaya bile cüret etti!.. KDP'nin ya- yın organı "Midya" gazetesi geçen hafta yayımladığı i- ki yorum yazısında Türkiye hakkında ne tür duygular beslediklerıni açıkça ortaya koydu. Türk siyasetçıleri ve askerler için kaieme alınan yoru- ma bakalım: - Askerler vesryasilerAtatürk'ün yolunda "Turan Devleti" kurma hayaliyleyaşıyohar. Atatürk'ün tüm öğrencileh bu yoldan yürüyerek özellikle de Kürt- leriyok etmek istiyoriar!.. Bu tarih bilincinden yoksun, koyu bir cehalet ve kötü niyeti açığa vuran yazılar, Bar- zani ve yandaşlannın görünür gelecekte hangi beklen- tilerin içinde olduklannı da açıkça gösteriyor. Soru komik kaçacak ama yine de soralım: - Bu gidışe dur diyecek siyasi otorite nerede?!.. ••• Isveç Büyükelçisi geçen hafta Izmir'de 24 sayfadan oluşan "Isveç ve Türkiye" isimli bir kitapçık dağıttı. ön- süzünü Isveç Başbakanı Göran Persson'un yazdığı ki- tapçıkta neler yok ki!.. önce Ermeniler ve (tabii) Kürtler- le ilgıli bölüme bir göz atalım: - Türkler ve Kürtler, vatana ihanet ve casusluk- la suçlanan Ermenileri katlettiler ve göçe zorladı- lar... Rus birtiklerinin Anadolu'ya girmesi üzerine Ermeniler, Kürtlerden intikam almaya başladı... Türkler de durumdan yararlanarak Kürt bağımsız- lık çabalannı çökertmek amacıyla Kürtleri başka bölgelere sürmeye, Kürt köylerini yakmaya başla- dı... Neresmi düzelteceksiniz?.. Şu satırlardaki yalan ve kö- tü niyet, tıpkı Barzani'nin yayın organındaki yorumlara benzemiyor mu?!.. Kitapta Türklerin kökeniyle ilgili bir bölüm var ki, Isveçliler adına utanç duydum: - Araştırmacılar, Türk sözcüğünün bir halk gru- bu veya bir ulusun değil de bir dil grubunun adı ol- duğunu ileri sürmektediner... Bu ırtanmazlık karşısındaTürkiye Cumhuriyeti'nin an- lı şanlı yöneticileri ne yaptılar?.. Büyükelçiyi Dışişleri Bakanlığı'na davet edip bilgi al- dılar!.. Bir mılletvekilinin "istenmeyen kişi ilan edil- sin" önergesi dışında gık çıkmadı!.. Ne kadar acı!.. Aslında Barzani'nin yayın organında yer alan yorum- larla, Isveç'in hezeyanlan arasında hıçbır fark yok... El- leri kollan önce ekonomik olarak, sonra da sıyaseten bağlanmış, en ağır muameleleri kendi hazırladığı "s- tand by" anlaşmasıyla zaten hak etmiş bir ülkeye işte böyle gelen de vurur giden de vurur... Avusturya devlet televızyonu her türlü protestoya karşın inatla "Kürdis- tan-Tannlann Yaylası" diye belgesel de yapar.. Ken- disine "sömürge valisi" rolunü bıçen Karen Fogg ha- nım, bu ülkenin cumhurbaşkanı için "haddi bildirHdi" diyerapordayazar!.. - Bağımsızlığını satılığa çıkaran uluslar, en hay- s'ıyet dışı muamelelere, en ağır yaptınmlara hem mahkûmdur, hem de müstahaktır... e-posta: [email protected] B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 1/ Başka bir dınde iken Müslüman olan. 2/Tanm- da kullanılan azotlugübre... Gösteriş, ilgi çekecek du- rum. 3/ Gör- me... Kokmuş hayvan ölüsü. 47 Tunus'un plaka işareti... Kum falı. 5/Yaşamiçinge- rekli organik madde. 6/Memelilerde asalak olarak yaşayan ipsi solucan... Tavlada "üç" sayısı. 7/înanç, iman. 8/ Yapılmış, gerçekleşmiş iş... Ge- nellikle dört dizeden oluşan, halk edebiya- 9 | tı nazrm biçimi. 9/Orhan Pamuk'un bir romanı... Ya- hudilikte bir nesnenin dinsel amaçlara uygunluğu. YUKARIDAA AŞAĞTYA: 1/ Müslümanlığı bırakıp başka bir dine geçmiş olan... Ulanmış, eklenmiş parça. 2/ Üretimle elde edilen kullanma değeri... Eski dilde örtü. 3/Bir ses- lenme ünlemi... Yatsı namazmdan sonra kılınan üç rekât namaz. 47 Belli iki yer arasında gidip gelebil- me. 5/ Güzelin ve güzel sanatlann doğasını incele- yen felsefe dalı. 6/Tavlada "iki" sayısı... Bahreyn'in başkenti. 7/Uzun bir zaman aralığı içinde belirli bir bölgede egemen olan atmosfer koşullan... "Erol — -": Sinema oyuncumuz. 8/ Halk edebiyatında aruz ölcüsüyle yazılan şiir türlerinden biri... Bir soru sö- zü. 9/ Kimi giysilerin bol olması için yanlanna ek- lenen kumaş parçası... Düzyazı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle