Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14ŞUBAT 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kuttur@cumhuriyet.com.tr 15
«SETLE.
• KOM'un 7.sini
dizenlediği mayo deseni
ve tasanmı yarışması
bu yıl 'Banş" temasmı
işlnor. Genç
tasanmcılann
fUârkrini hayata
geçirmek ve onlara
destek vermek amacıyla
düzenJenen yanşmaya
son kaühm tarihi 29
Mart Yanşmada finaie
kalan tasarun örnekleri,
Kom tarafindan mayo
ve bUdni olarak
üretflerek bir defîle de
tamalacak. İlk 3'e giren
desen ve tasanmlarise
Kom'un2003
koleksivonunda yer
alacak."(212 282 8430)
(Kültiir Servisi)
• AYŞE Taşdemir,
Başak D. Yıldız, Ebru
Alpagut, Ece Öztürk ve
Hanıfe Sevim'in karma
resim sergisi 18 Şubat -
7 Mart tarihleri
arasında Istanbul
DevJet Güzel Sanatlar
Galensı'nde yer alacak.
(212 243 30 53)
(Xültür Servisi)
• tŞSanatKüMr
Merkezi 'OtoportreJer'
konser dizisinde vann
(15 Şubat) saat 1930'da
Özdemir Erdoğan yer
alacak. Erdoğan
konserinde,
1960'Iardan günfimüze
kadar sevilen
şarkılannı
sesJendirecek, Sanatçı
konserinde aynca son
çahşnuüannı da
müzikseverlerin
beğenisine sunacak.
(212 316 15 76) (Kültür
Servisi)
HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ
• RENKLERİN ustası
Fikret Mualla'nın
yapıtlan 11 Şubat - 2
Mart tarihleri arasında
Paris'te La Petite
Galeri'de
sanatseverlerin
beğenisine sunulacak.
Yaşamın gerçeklerini
renge ve biçime
dönüştüren sanatçı,
içınde yaşadığı bohem
çevrenin insanını resme
konu olarak almış.
Daha çok guvaş ve
yağlıboya tekniklerini
kuJlanan Mualla'nın
yapıtlarında, kahveler,
sirkler ve sokaklar gibi
Paris yaşamından
kesitler yer ahyor.
(Kültür Servisi)
• İSMET
Değinnenci'nin 'tki
Ada Desenleri' adJı
sergisi 20 Şubat'a dek
Sefahathane'de
görülebilecek.
Vlarmaraadalı ressam
Değirmenci ile Kıbnslı
şair M. Kansu'nun
biriikte çıkardıldan 'tki
Ada' kitabının
iesenlerini içeren sergi,
ıdalann ortak
^abuzhğuu, hüznünü,
«ssi2İiğini ve
»şkusunu, kryısuıdan
lünyava bakışını
tanşık teknik, baskı,
ulubova kurgusuyla
nlaöyör. (212 25122
5) (Kültür Servisi)
'NURAtaibiş'in
;rgisı. 2 Mart'a dek
felli Sanat Evi'nde yer
lacak. Sergi, pazar ve
ızartesı günleri
şında her gün saat
Î.OOile 18.00 saatleri
asında gezilebilir.
taibış resimlerinde
Sidıgı ve kurtuimaya
lıştıgı 'geçmiş'
vramını işliyor.
12 227 73 75)
ültür Servisi)
İçduyumun sesine dönmekGecede'yi o günün akşamında oku-
yup bitirmiş; "Iştedindirümiş duygu-
lann yazan", demiştin içinden.
Imza gününün hengâmeli kalabalı-
ğı, güne ilginin ötesinde, sokaktaki kı-
run-kıyımın getirdiği tedirginliğin bir
soluk alma ân'ını yansıtacak düzey-
deydi.
Birileri. "Aziz Nesin'in başının al-
Ondan çıkmışo bu rür şeyler", demiş-
ti. îyi de olmuştu. Onun darzamanlar-
da yetişen sesi umut aşılar, direnç ve-
rirdi insana.
Öğrenciydıniz. Sıraselviler'deki Si-
nematek'te izledığiniz Ve ÇeHğe Su
Verildi filminin etkıleyiciliğini konu-
şa konuşa varmıştınız o kalabalığın
yanına.
Her bir satınnı sindirerek okuduğu-
nuz yazarlanmız dizi dizı karşınızday-
dılar işte. Beri yanda kitaplan...
tki büyüleyici göz, dindinlmiş ba-
kışlar seni kendine çekmışti. Şaşkın-
dın, karşısına geçip ne diyecektin!
Adını da bılmiyordun üstelik! Oyüzü,
gözleri hiçbir yerde görmemiştin. Ya-
zarlar, yalnızca yazdıklanyla vardılar
sızin için. O bakışlann sözlenne kapı
aralamak istedigını hissetmiştin.
Yanındaki, 'bibniş şair' dostun;
"Öyle aval aval bakma, Leylâ Erbıl o,
şu sana okuman için verdiğun Hal-
laç'm yazan. Git, kitabına dair, bana
anlatoklannı ona da anlat Bir de şu-
radaki Gecede'sini al, imzalaL."
O, hep öyleydi!
Çocukken de kolundan tutup senı
havuza attığuıda; "Yüzme başka tür-
Ifi öğrenilmez". diyen de. oturup ilk
aşk mektubunu biriikte yazdığınızda
da, "O sözieri şöyie demeB"ye getiren
de oydu.
înce, diğerkitaplaragöre birazca dar
Gecede'yi alıp karşısına geçtiginde,
yazanmızın gülümseyen gözleriyle
incelikli sözieri buluşmuşru. Bir ter
basmıştı senı. "Haflaç'ınızı okudıun,
bunu da okumak istiyonum", demek
istemiştin. "Neden?" diye bir soru ge-
lırse, ne diyebıleceğinin şaşkınlığın-
daydın. Soluğunu tutup, fısıldarcası-
na. "Ben de bir ân'da okunup brtme-
yen öyküJeri, romanlan seviyorum.
Onlara döndükçe okuma keyfim arü-
yor", demiştin.
Daha oradan aynlmadan, 'bflmiş şa-
ir' diline dolamıştı: "Yahu ne de oku-
ma keyfl varnıış sende de, bta haber-
dar etmemişsin."' Onu duymamış gi-
bi yapmış. yazann bakışlanna, ettiği
anlarnlı sözlere takılıp kalmıştın.
• • •
Yazanmızın yeni 'anlao'sı Cüce'nin
"Yazann Notu" bölümünü okurken
onunla aldığtn yolun uğraklanna uza-
nıyorsun. Getirdiği içduyumun sesine
donüyorsun an an. Yaklaşık otuz yıla
OKUMA ÖNERILERI
- Leylâ Erbil: Yapıtlan Yapı Kredi
Yayınlan 'nda 'Büîün Yapıtlanna
Doğru' adıylayaytmlandı: Öykü:
Hallaç, Gecede, Eski Sevgili.
Roman: TuhafBir Kadın,
Kamnhğın Günü, Mektup Aşklan.
Anlatı: Cüce (2002, Desen: Mustafa
Horasan.) Deneme: Zihin Kuşları.
Tezer Özlü den Leylâ Erbil'e
Mektuplar.
- Thomas Bemhard, BitikAdam.
Çev.: SezerDuru, 2000, Yapı Kredi
Yay.
- Samuel Beckett, Malone ölüyor,
Mercier ile Camier, Çev: Uğur Ün,
1997-98, Ayrıntı Yay.
- Laurence Sterne, Duygu
Yolculuğu, Çev: Nihal Yeğinobah,
1999. Ayrıntı Yay.
- Michael Cunningham, Saatler,
Çev: îlknur özdemir, 2000, Can Yay.
BELLEKKUTUSU
"Bizim kuşağımızyazarlıkkadar,
siyaset dûşünceleriyle de iç içe
büyüdü. Dönem o dönemdi; bir
disipline, dünya görûşüne sahip
olduk, birformasyondan geçtik."
Leylâ ErbiL
LEYLAERBİL- Yapıdarmdayansıtıabainçoknadımnnu/eyletnsefl^sözkonusa
varan bu okuma/paylaşma yolculu-
ğunda Eski Sevgili"den romanlanna
geçmiş, TuhafBir Kadın, Karanoğm
Günü,MektupAşklan "yIa adım adım
ona, kuşağının serüvenine yönelmiş-
tin.
Oromanlan ki, adetakapandığm bir
dönemde iç yolculuğuna da çıkarmış-
tı seni. Her birinizin yaralı olarak bir
yerlere savrulduğunuz günlerdeydi;
"Önce 'Karanlığın Günü'nden başja-
mab\Tmö\1eyse
n
demiştin. DemirOz-
lü'nün bir yazısını okuduğunda.
Özlü, kuşağının bu özgün yazannı,
yazdıklanyla taçlandınrken seni de,
bir kez daha onun dünyasına çekmiş-
ti. Şu sözlerinin altıru çizmıştin: "Ley-
lâ ErbU, yazında bürün bu kendi ken-
diniaşma çabasmdadidinirdururken,
hep üslubu olan bir yazardı ve sanat-
sakb. Gazete üslubujia yazmadı, salt
tophımbiHmsel olma ya\anhğına düş-
medi,okuyucuavlayacak tetnalarüret-
medL Piyasaya vurmadı kendini"
• • •
Derin bir çığlık, sızıydı Kanuıhğın
Günü'yle gelen. Cüce'ye doğru yü-
rürken, bir metinden ötekine geçer-
ken, toplumdaki, insandan insana ula-
şan sesteki sarsıntıyı, derin çatlamala-
n görüyordun. Erbil, çağsayıcı bir ba-
kışla, dilin engin yurdunda gezindiri-
yordu seni. Çözülen hayatın, çözüntü-
yû yansıtan diliyle konuşuyordu.
YapıbozucuJuğunda sannnın dilege-
lişi vardı. Toplum ve insan bir yere gi-
diyordu. "Ah!Nedenoldubu,hadişöy-
ieyapalon!'' gibisinden sığ, sıralayıcı,
yineleyici bir bakjşın ötesinde; o sar-
sınhyı daha derinden kavrayan, onun
dilini yakalayan, sesini duyan, içduyu-
mun dılini kuran bir eda vardı onda.
Erbil'in HaDaç'ından EskiSevgfli'si-
ne; TuhafBir Kadm'ından Cüce'sine
adım adım gelirseniz; anlahcının/'ya-
zann, biranlatıda yansıhcı bilinç olma
durumunu/eylemselliğini görürsünüz.
tçduyumun sesine doğru yol almanın
dilini öğrenirsüıiz onun anlatısıyla.
Bu anlamda Cüce, bir çığlık, ağulu
birses!
Anlatının özsuyuna götürür sizi. Ye-
ni birdilin, söyleyişin katmanlanna...
Sözün, hayatın binbir debisinden sü-
zülüp gelen dilin çıngısına uzandmr
sizi.
Bakışla görüşün, sezgiyle içlenişin,
ağuyla savruntunun bentlerini aştınr.
Yaralı beden, uğunan ten, sığlaşan acı,
derinleşen keder ve kapanan bilincin
uğraklanna yolunuzu düşürür.
Cüce, bir çığlık, arsızlık oyununa
dönüşen hallerimizin ağulayıcılığını
gösteren birbilinçlilik anıtıdir. Birya-
zann çağa bakışını, çağsayıcı ol-
ma/olamama durumlanna karşı tavn-
nı/duruşunu gösteren, belleği ışıtan bir
anlatıdır.
Erbil, asla bir
l
dil cambaa' degil;
dili yoğuran, biçimleyen, ona soluk
katıp renk verendir. Şimdi onun sesiy-
le soluk alıp verme zamanıdır.
Okurlarla ilk kez buluşan Murat Hiçyılmaz, görünenin ardındakine bir yolculuk gerçekleştiriyor
'Büyük Yapıtf
a ulaşmanın yolu
GAMZE AKDEMtR
Insanoğlu var oldukça var
olacak arayışa, arayışlara
bilimsel gerçeklerden yola
çıkan bir öykünme Büyük
Yaprt, Piramid Film
Prodüksiyon Yapımcılık ve
Yayımcılık'tan çıktı. Kitabın
yazan okuyucuyla ilk
buluşmasını gerçekleştiren
yazar/mimar
Murat Hiçyümaz.
Bir gezegeni paylaşmanın
getirdiği çoğu ortak
kurallara endeksli
yaşamının ıçinde
varoluşunun ilk anından
itibaren koyduğu kurallar,
getirdiği tanım ve kavramlar
sonucu çizdiği sınırlanna
bağlı kıstınhnışlığı paylaşan
insan, çıkış noktası kitabın.
Ve kendisini bugününe,
geleceğine taşıyan, bilimleri
yaratan zekâsının doğal
sonucu merakı. Hiçyılmaz
da evrende bılinen tek zekâ
sahibi varlık olduğu
varsayılan insanın bu
ayncahğına süreklı bir
işlevsellik kazandırabilme
güdüsünün peşinde 14 yıllık
bir süreçte oluşturmuş
Büyük Yapıt'ı.
Kitap, yazann bilimsel
veriler ve teoriler üzerinde
yaptığı aynntıh araştırmalar
ve aynı zamanda devamlı
aldığı notlann aralara
serpiştirilmiş yaşamdan bir
öykü desteğiyle ortak
kurguda bir toplamı.
Kitap ild bölûm şeklinde
Yazar, kitapta bir an bilimsel
gerçekliklerden, toz
K,Atap, yazann bilimsel
veriler ve teoriler üzerinde
yaptığı aynntıh araştırmalar
ve aynı zamanda devamlı
aldığı notlann aralara
serpiştirilmiş yaşamdan bir
öykü desteğiyle ortak
kurguda bir toplamı. Hiçyılmaz
kitabı, evrende bilinen tek zekâ sahibi varlık olduğu
varsayılan insanın, bu ayncahğına sürekli bir
işlevsellik kazandırabilme güdüsünün peşinde, 14
yıllık bir süreçte oluşturmuş.
bulutlanndan, evrensel
oluşumdan bahsederken bir
an dünyanın bir köşesinde
süregelen yaşamın gerçeği
para kazanmaktan, evli bir
çiftten bahsediyor. Kitap bu
noktada iki bölüm şeklinde
devam ediyor.
"Düşüncem Idtabın açma De
kapama süresi arasında ve
sonrasında okuyana bir
şeyler verebilmesi. Eğer bu
kitapla okuyanın kafasmda
bu bilimsel gerçeklikkre
karşı bir ilgj, \aroluşa,
evTene, biUme vesaire birkaç
soru ve biraz ilgi
uyandırabikliysem amacıma
ulaşnuşun denıektir. Her
insan bir kişiükte
yoğunlaşnuş bir görevdir.
İnsan zekâsını kullannıah ve
bir yere varmalıdır. Hep
sorgulamışımdır; yaşam var,
ölüm var, yaşamla ölüm
biriikte var. Bu kadar canlı
içinde bir tek biz zekâ
sahibiyiz varsaymu var.
Mçin? Tesadüfler sonucu
olan kimbilir kaç bin yıl
sonra yıkıbp gidecek bir
pınlüyız befld de."
Bilimin özellikle bugün
ulaştığı nokta göz önünde
bulundurulduğunda bilimsel
bir kitabın heyecanlı bir
roman gibi okunabıldiğine
dikkat çeken Hiçyılmaz,
teorik fiziğin, Quantum
mekaniği veya genel
görecelikle ilgili kitaplann
bırçok insanın ilgisini
çektığini söylüyor.
Kendısinin bu ilgisini ise
"kendini çok fazla
kaptD-ma" anlamında
yorumlamıyor yazar. Aksi
takdirde bambaşka, garip,
anlamsız, sonu olmayan
noktalara varabilmek çok
olası ona göre.
' YokMuktan kaçımna
yolu
Yazar içinde sadece bir
zerrecikten ibaret olsa da
evrende ifade ettiği anlam,
düşünebilen, üretebilen,
sorun ve hak sahibi olup
bunlan çözümleme ve elde
etme yetilerini
banndırabilen bir varlık
olan insan'm 'yok'luktan bir
kaçınma yoluna da işaret
ediyor satır aralannda.
"tnsanoğlu varoluşu
kabuflenirse, beyinsel var
oJuşun yanı sıra fiziksel var
ohışun da farkına varacak ve
yok obnayacağını
anlayacaknr. Ve bu noktada
Büyük Yapıt'a, büyük
yapıtlara ulaşabilecektir. Bu
araşürmanın içine
girildjğinde öyle bir yere
vanhyor ki giderek
bilgisiztiğint cehaletini idrak
ediyor insan. Bu noktada bir
amaç edindiğiniz, tutkuyla
peşine takıldıgınız,
fiziğinizie, beyninizle,
yaşanunızla o amaca
yoğunlaşüğınızda öyle bir
noktaya genyorsunuz Id sizûı
için ölüm gerçeğinin bir
anlamı bifc kalmayabiliyor.
Ya da sıradan bir insana
ifade ettiği anlamı ifade
etmemeye başbyor. E%nen,
yaşam, insan bambaşka
şekiOerde algınabühor.
Denişlerin kutsal şeyler
adına çik çekmelerL o inanış
doğrultusunda beOi bir
noktaya, doruğa
ulaşabilmeleri, bihm
adamlannm bir araşürma
uğruna gereğinde her şeyden
vazgeçmeleri, bir annenin
çocuğuna her şeyini
verebilmesi çok anlamh.
Feda edebümek güdüsünde
saklı o gücün insanı
ulaşürdıgı noktada arük
amacın, vanhnak istenen
noktamn çok fazla bir önemi
de kahnıyor. O yola
ginükten sonra zaten beffi
sonuçlara da ulaşmış
oluyorsunuz." Bu anlamda
görünenin ardındakine bir
yolculuk gerçekleştiren ve
sunan yazar "Tann fikrini
gehştirdiysekbeUddeo
bizim içimizde olan
tannsalhktandır'' diye
ekliyor. Çizdiğimiz
sınırlarda yaşadığımızı,
çizdiğimiz bu sınırlann
aslında sahip olduğumuz
gerçek sınırlann çok altında
olduğunu vurgulayarak....
Ve insan denen varlığın
önemini olduğu kadar
önemsizhğini de ortaya
koyarak... Murat
Hiçyılmaz'ın, sonraki kitap
projesi günümüzde gelen bir
peygamberin ve ona inen
kitabın öyküsü üzerine
olacak. (Piramid Film
Prodüksiyon Yapımcıhk ve
Yayıncılık:
258 84 82)
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Rengini Belli Etmenin
Bedeli...
Bundan üç yıl önce, 1999 Şubat'ında bugün-
lerde, "Aydının Rengi Üzerine Birkaç Kelâm"
baş/fklı bir e-posta mesajı almıştım. Mesajda şu
satırlar vardı (mesajın bir bölümü özel nitelikte
olduğundan, çıkarılmıştır): "Merhaba Sevgili
Dostum,
Bugünkü kışkırtıcı yazınız üzerine, size uzun
zamandır yazmak istemiş olduğumu düşün-
düm.
Sizin kitaplannızınyakın takipçisisayılınm. Kü-
tüphanemde iki üçü imzalı, diğeheri de (şiiıieri-
niz dahil) niteliksiz adamı ve yayınlanacaklan
bekliyor.
Ben 47'lilerdenim. 68 kuşağının özelliklerini,
o zamanlar Türkiye'de kadın mimar olmaya a-
day, hâlâ da inatla aynı mesleği sürdürmeye
(nedendir bilmiyorvm, bugünlerde kafam iyice
kanşık) çalışıyorum. Hani siz bir yazınızda bıra-
kacağım demiştiniz ya, tam beni anlatıyor de-
miştim. İşte öyle, bugünkü yazınız beni kışkırt-
tı.
Konuya devam etmelisiniz. Bir toplumda na-
sıl? Nasıl? Rengimizi belirtmemizin bedelinin
yalnızlıklar olduğunu belirtmelisiniz.
Nasıl? Bugün sabah, karşıyageçerken birkö-
peğe çarpan adamınyere düşen plakasını, için-
dekilehn mafyadan olmadığını varsayarakpoli-
se verme cesaretini nasıl bulacağını anlatınız.
Aynı durumda ben olabllirdim. Siz olabilirdiniz.
Nasıl renk? "özgün ürün alma amacıyla bil-
gi" Nasıl? Nasılürün vereceğiz?Anlatınız. Ken-
dimi aydın sayanm. Çevremde S.H. dahil, ay-
dınlarla evlerde toplanır, birbirimize dert yana-
nz. Nasıl? Anlatınız.
Geçenlerde yine konuşuyorduk, üretimi ol-
mayan bir memlekette biz niye proje çiziyor, ki-
tap yazıyor, tıyatro öğretiyor, resim yapıyoruz?
Niye? Bu ne saçmalık.
Anlatınız dostum.
Kimlik kompozisyonumuzun rengi ne işe ya-
nyor?
Lütfen beniyanlış anlamayın. Kızgınlığım ay-
nı sizin 'Niteliksiz Adam' yazınızdaki kızgınlık.
Çok haklıyız.
Artık niteliksizkadın olmanın rahatlığını yaşa-
mak istiyorum. Yoruldum. Bırakıyorum. Renk-
siz olmak daha rahat belki.
Sizden cevap gelirse sevinihm. Hoşç akalın.
Sevgiyle kalın.
N.6."
Yanıt vermiştim. Ama okuyabildi mi, bunu hâ-
lâ bilmiyorum. Çünkü bu mesajdan çok kısa son-
ra o aziz ve ne yazık ki tanışamadığım dostun
ıntihar ettiği haberini aldım.
Kimliklerin, renkli olduklan ölçüde yalnızlığa
sürgün edildikleri bir ortam.
Nitelikli olmanın güçlüğü karşısında, nrtelik-
sizliğin gittikçe daha baştan çıkancı olması,
Rengini açıkça, dürüstçe belli etmenin, yaşa-
dığının ahlakını savunma yürekliliğinin bedelinin
yalnızlıklarta, dışlanmalaria, en temiz ilişkilere ve
duygulara çamur atılmasıyla ödendiği, buna kar-
şılık renksizliğin, hep olduğundan farklı yüzleri
sergilemenin, sevgilere, dostluklara ihanetlerin
ödüllendirildiği biraydınlaıf), sanatçılar(!) ve sa-
natçı adaylan(!) ortamı.
"... üretimi olmayan bir memlekette biz niye
proje çiziyor, kitap yazıyor, tiyatro öğretiyor, re-
sim yapıyoruz? Niye? Bu ne saçmalık..."
Evet, çizilen projelerin çoğunlukla hiçbir şeyi
kurtarmadığı, yazılan kitaplann doğru dürüst
okunmadığı, sahnelerden, tuvallerden yansıyan
hemen hiçbir şeyin yankılanmadığı, kendi ahlak-
lannı üretme yürekliliğini gösterenlerin çok azın-
lıkta kaldıklan ve hep mahkûm edildikleri bir or-
tamda, gerçekten de: Bu, ne saçmalık!
Karamsarlık mı sayılmalı bu yazı? Hayır.
Acımasız bir gerçekçilik sayılmalı.
Çünkü rengimizi belli etmemizden, nitelikleri-
mizden ötürü bizi asla bağışfamayanlarla en et-
kin biçimde savaşabilmenin yolu, ancak böyle
bir acımasız gerçekçilikten, her şeyi doğru gö-
rebilmekten geçebilir!
e-posta: ahmetcemal(âsuperonline.com
acem20(3 hotmail.com
BUGÜN
• BEKSAV'da saat 15.00'te Samira
Makhmalbaf ın 'Karatahta', saat 17.00'de
Mohsen Makhmalbaf ın 'BisUdetçi' ve saat
19 OO'da Bahman Ghobadi nın 'Sarhoş Adar
Zamanı' adlı fılmleri. (0 216 349 91 55)
• AKM StNEMASI'nda saat 15.30 ve
19.00'da SerdarAkar ın 'Dar Alanda Kısa
Paslaşmalar' adlı fılmi. (0 212 251 56 00)
• BtLGİ L'NtVTRSrTESİ KUŞTEPE
KAMPUSU'nda saat 19.30'da John
Stephenson'un 'Animal Farm' adlı fılmi.
(0 212 293 50 10)_
• K4DIRGA KÜLTÜR MERKEZt'nde saat
11.00 de Tatil Haftası Çocuk Sinema Günleri
kapsamında '101 Dabnaçyah' adlı film.
(0 212 517 34 99)
M CRR KONSER SALONU'nda saat
19.30'da Istanbul Büyükşehu* Belediyea Kent
Orkestrası konseri. Şef: Kamil Coşkun.
(0 212 232 98 30)
• tFSAK'ta saat 19.30 ve 20.15'te Pmar
Kaya'dan 'Makro StiD-Life' adlı saydam
gösterisi. (0 212 292 18 07)
• BORUSAN KÜLTÜR ve SANAT
MERKEZt'nde saat 19.00'da Alper Mand'dan
söyleşi: 'Modern Müziğin Başkalan - Conlon
Nancorrow' (0 212 292 06 55)
• ANKARA OPERA BtNASI'nda saat
20 OO'de Modern Dans Topluluğu ndan
'mdt(et)akdeniz' adlı gösteri.
(0 312 342 22 10)
• BABYLON'da saat 21,30'da 'Sevgflfler
Günü' partisi. DJ: Haklun Dostoğlu
(0 212 292 73 68)
M TZT KÜLTÜR MERKEZt'nde saat
18.OO'de dia göstensi ve söyleşi: 'tstanbul
Vesika-Lık - btanbul'un Hazineleri'.
Konuşmacı: Haluk Dursun. Dia Gösterisi:
tzzet Keribar. (0 212 317 77 48)