22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
W ARALIK 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(S cumhuriyet.com.tr 15 Ezginin Günlüğü konseri • Kültür Servisi - Bilim Eğitim Estetik Araştırmalan Vakfi'nın (BEKSAV), iki yıldan bu yana sürdürdüğü 'Hayat ve Hayal Bilgisi Dersleri' isimli kuramsal çalışmalann üçüncüsü bugün saat 19.3O"da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde yapılacak. Alternatif eğitim programı hakkında konuşmalann yapılacağı etkinlikte Ezginin Günlüğû de bir konser verecek. Geceye, Hayat ve Hayal Bilgisi derslerinin öğretim kadrosunu oluşturan Haluk Gerger, Ragıp Zarakolu, Feyza Hepçilingirler, Mustafa Köz, Afşar Timuçin, Orhan Gökdemir, Hacı Orman, Aladdin Şenel, Yıldız Cıbıroğlu'nun yanı sıra Gaye Yılmaz, Orhan lyiler, Ergun Adaklı, Nuroj Eren, Zehra Öztürk Tüm de katılacak. Hüseyin Köroglu'na ödül • Kültür Servisi - fstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan sanatçılanndan Hüseyin Köroğlu, Kıbns'taki Necati Özkan Vakfı tarafından 'Othello' oyunundaki başansından dolayı ödüllendirildi. Köroğlu, 6 Ocak 2003 tarihinde, Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi'nde yapılacak olan ödül törerunin ardından 7 Ocak'ta Yakın Doğu Üniversitesi'nde 'Bir Sanatçının Gözüyle Kıbns" adında bir konferans verecek. Fotoğrafçı Herb Ritts öldii • LONDRA (BBC) - 50 yaşındaki Amerikalı fotoğraf sanatçısı Herb Rıtts perşembe günü Los Angeles'ta öldü. 1970'lerin sonunda, sinema dünyasından portrelerle ve moda fotoğraflanyla adını duyuran sanatçı, son yıllarda, albüm kapağı, reklam fotoğfafçılığı ve müzik videosu yönetmenliği alanlannda da başansını kanıtlamıştı. 1978 yılında dönemin dıkkat çeken yapımlanndan 'The Champ'in çekimleri sırasında başroldeki Jon Voight ve Ricky Schroeder'in fotoğraflanyla ün kazandı. Film setlerindeki oyunculardan Afrika'da Masai kadınlannın nü'lerine, farkh çalışmalar gerçekleştirdi. Boston Güzel Sanatlar.Müzesi'nden küratörlere göre Ritts. 'çağımızın önemli portre yorumculanndan' biriydi, çağdaş kültürün düşleri ile tutkularını fotoğraflannda ölümsüzleştiriyordu. BUGÜN • AKM'de Istanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'ndan 'Yeni Yıl Konseri'. Solistler: Hakan Hatayb, Yasemin Şehnaz Ayan (kemençe), Ege Köprek (tanbur). (Ö 212 251 56 00) • AKMde 15.00'te İstanbul Devlet Tiyatrosu'ndan Shakespeare ın 'Kral Lear' oyununun galası. (0 212 251 56 00) • YUNUS EMRE KÜLTÜR MERKEZİ'nde Bakırköy Belediye Tiyatrolan'ndan 10.30'da 'Çakmaktaşr(ç.o.)ve 15.30'da '2. Cadde'nin Mahkûmu' adlı oyunlar. (0 212 661 38 95) • KARTALTEPE KÜLTÜR MERKEZt'nde Bakırköy Belediye Tiyatrolan ndan 10.30'da 'Masal'(ç.o) ve 15.30'da 'Odada Savaş' adh oyunlar. (0 212 543 73 28). • MUAMMER KARACA TİYATROSUnda 11 .OO'de Sezgin Madenle 'Teneffüs'. (0 212 252 44 56) • SALİH ZEKİ KOLAT KÜLTÜREYT'nde 15.00'te '2003'e Girerken' adlı CD'den müzik ve yeni yıl öyküleri. (0 216 449 19 84) • DİVRİĞİ KÜLTÜR DERNEĞİ nde 13.00"te Tiyatro Bahane den 'Oyun İçinde Oyun'fç.o.) adh oyun. (0 212 292 20 20) I . TÜRK DÜN1ASI &NBM GÜNLKİ • JARTK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde 14.00'te 'GizU Elçi' 16. 30'da 'Tam Bir Kazak Öyküsü' ve 19.30'da 'Fellini' adlı filmler. (0 212 27733 90) UZAKDOÖJ FtM FSTtttlÜTİJI BUGÜN • BİLGİ ÜNTVERSİTESİ KUŞTEPE KAMPUSU'nda 14.00'da 'Nanguo Zaijan, Nanguo', 17.30da 'Ectasy of The Angels' adlı filmlerin göstenmi. (0 212 293 50 10) KULE CANBAZI SUNAYAKIN Geçen yılki bez bebek!.. / smet Inönü Lozan' a gittigın- de eşi Mevhibe Inönü de ya- mndadır. Mevhibe Hanım'ın. Lozan'dan yazdığı mektuplar arasında "23 Haziran 1923" tarihi- ni taşıyanında bir aynntı vardır göz- lerden kaçan: "Hanım anneciğim, piyano için yazıyordunuz. Paşa'ya sordum. Piyano satılmasın diyor. Acaba Hacı tavanarasına çıkarta- maz mı?" Mekruptan, Ismet tnönü'nün bir yandan masa başında ülkeyi emper- yalistlere karşı savunurken, öbür yandan evindeki piyanoyu da kurtar- ma çabasında olduğu anlaşılıyor. Pi- yanonun satılmasına karşı çıkanlann kurduğu bir ülkenin, arabeskin göz- de olduğu yıllarda satılması rastlan- tı olmasa gerek! Piyano çalmak ile kitap okumak arasında bir bağ vardır mıdır? Reşat Nuri Güntekin'e göre vardır elbet- te: "Niye kitap okumuyorlar? de- mek, 'Niye piyano çalmıyorlar?' de- mek gibi bir şeydir. Kafayı kitap okumaya alışfırmak, parmakları piyano çalmaya ahştirmaktan ko- lay değildir. Ona göre yetişmek. ona göre hazırlannıak lazım gelir- di. Okumak, bir kitaptan alınan elemanlarla, kendine manevi bir dünya yapmak, onun içinde tek başına yaşayabilmek demektir. Bu, ta çocukluktan başlayan uzun alışkanlıklar ve egzersizler netice- sidir." Kltaplar ve oyuncaklar tnsan, kitap okuma alışkanlığını aıleden kazanır. Anne ve babasını evde karşıhklı oturmuş kitap okur- ken görmeyen bır çocuğun, öğret- men, arkadaş ya da akraba gibi üçün- cü şahıslann etkileriyle okuma alış- kanlığını kazanması çok düşük bir olasılıkür. Kırsal kesimlerde kuru- lan gezici kütüphanelerle, eşeklerin sırtında köylere bile taşınmaya çalı- şılan okuma ahşkanhğı konusunda yanlış nerede yapıldı? Sanınm bu so- runun yanıtı, eşek yerine kullanılma- ya başlanılan araçtadır: 31 Mayıs 1963 tarihli Hürriyet gazetesinde, Ürgüp'ün eşekli kütüphanesinin cip sahibi olduğunu bildiren bir haber yayımlanır. Cip, Amerika'nın arma- ğanıdır!.. Ferhat Özen'in "Türkiye'de Okuma Abşkanlığı" adlı kitabında bildırdiğine göre 1990'da, Kütüpha- necilık Bölümü öğrencılennın, oku- yan bir toplum için sunduğu öneri- ler arasında şu da var: "Gençleri ço- cuk yaşta okumaya yönlendirmek için çocuklara oyuncak yerine ki- tap armağan etmek." Kitabın okunmadığı bir toplumda oyuncağa saldınlmasının nedeni, hiç şüphesız ki kitabın okunmamasıdır! Oyuncağın, çocuğun gelişiminde tartışılmaz bır önemi vardır. Çocuk için oyuncak, günlük yaşamda kar- şılaştığı birçok sorunun çözümünde yol göstericidir. Çocuğun oyuncak- lan birer gözlem kulesidir aslında; oradan bakıldığında becerilen, ilgi- leri görülebilir. Tıp bilimi için ame- liyathanedeki araçlar ne ise, pedago- jı için de oyuncak sepeti o derece önemlidir. Oyuncak, kitap okuma alışkanlığına engel olmadığı gibi, çocuğun okuduğu kitaplan, kendini bir yönetmen yerine koyarak canlan- dırmasında rol oynaması bakımın- dan yararlıdır. Oyuncağın, çocuğun hayal dünya- sının gelişmesinde ne denli yararlı olduğuna örnek vermek üzere kalkıp 1753 yılının Noel gecesine gidelım... Kulclalardan tlyatroya... Frankfurt'un "GeyikÇukuru So- kağı"ndayız. Küçük çocuk, babaan- nesinin kendisine uzattığı kutuyu açarken oldukça heyecanhdır, ne de olsa yılbaşı armağanı vardır içinde. Kutudan kukla takımının çıkmasıy- la sevinç çığlıklan doldurur odayı. Çocuk, o günden sonra da ailesine her gece lcukla gösterisi yapmaya başlar. Okuduğu halk hikâyelerini, babaannesinin armağanı olan hare- ketli oyuncaklarla canlandırmak bü- yük bir mutluluk kaynağı olur çocuk için. Zaman ılerledikçe Geyik Çu- kuru Sokağı da tanık olur gösterile- re. Kukla oynatmakla başlayan tiyat- ro sevgisi sokağa taşar evden. Çocu- ğun arkadaşlanyla kurduğu tiyatro topluluğu büyük alkış toplar her gös- teri sonrasında. Çocuğun kim olduğunu öğrenmek üzere, Ankara'daki Resim Heykel Müzesi'ne davet ediyorum sizleri. Müzenin bir salonunda sergilenen son Osmanlı halifesi, ressam Abdül- mecit Efendi'nın imzasını taşıyan bir tablonun karşısındayız. Sol eliy- le kolyesini rutan resimdekı kadının sağ elinde bir kitap görülür. Kitabın hangi yazara ait olduğu ise tablonun adında yazılıdır: "Haremde Goet- he." Abdülmecit Efendi'nin bu tablosu, sanat tarihimızde bir kitabın ad oldu- ğu ılk resimdir herhalde! Bu konuda fazla örnek olduğunu da sanmıyo- rum. Ankara Resim ve Heykel Mü- zesi'nde sergilenen bır tablonun ya- nına geldik çünkü, oyuncağın çocu- ğun hayal dünyasındaki önemini an- latırken, yaşantısından örnek verdi- ğimiz ünlü Alman şair, tahmin etti- ğiniz gibi Johann Wolfgang von Goetbe'dir. Her çocuk yılbaşı gecesi armağan almak konusunda Goethe kadar şanslı değildir. Karatenli şair Carol Freeman'm şürinde, yılbaşında to- rununa armağan veren bir büyükan- ne olsa da, durum Goethe'nin yaşa- dığından oldukça farklıdır: yılbaşı sabahı ben herkesten önce kalfap giyinmeden tahta döşemelerde koşarak doğruca ön odaya gittim, büyükannemi geçen yılki bez bebeğime yeni bir düğme dikerken görmek için. 'Çocuk kalmış bir ırk...' Petit de Brancourt, "Zenciler düşünce hayatlarının gelişiminde çocukluk basamağını aşamadan oldukları yerde kalmışlardır' de- dikten sonra şu sonuca vanr: "Zen- ciler çocuk kalmış bir ırktır." Bu bıle karatenli insanlar için iyi bir yaklaşımdır. Çünkü Brancourt, Afrikalılan insan sınıfına koyuyor. Köle ticaretinin yaygın olduğu dö- nemlerde Aınerikalı antropologlar, karatenlilerin insanla maymun ara- sında birçeşit hayvan olduklannı id- dia edıyorlardı. Lozan'da, sömürgeci ülkelerin ma- sa başında yenilgiye uğrahlması, Af- rika halklannın özgürlük direnişine temel oluşturur. Ismet Inönü'nün, bir mektubun satırlannda unurulan, kur- tarmaya çalışrığı piyanoyu getirin gözünüzün önüne... Ne dersiniz, Afrika kıtasının şek- h, Akdeniz kıyılan ruşlann bulun- duğu bölüm olan bir piyanoya ben- zemiyor mu? ARtF DAMAR Aralık ayı edebiyat dergilerinden: Adam Sanat, Agora. Akatalpa, Ay, Başka, Ber- fin Bahar, Beşparmak, Budala, E, Edebiyat ve Eleştiri, EvTensel Kültür, Dize, H. Gösteri, Güzel Yazılar, Kıtap-lık, Kum, Kuzey Yıldızı, Kül. Nik- binlik, Varhk, Yaba Edebiyat, Yazın, Yom'da ya- yımlanan şürleri okudum, inceledim. Orhan Alkaya'mn "hâl haür" şiiri çok ilginç bir çalışma. tlk bakışta insanın yanılma payı çok yüksek. Sanki şiirde iki insandan söz açıyormuş izlenimi ediniliyor. Bu bakımdan benim de yaptı- ğım gibi şiiri birkaç kez çok dikkatli okumak ge- rekiyor. Evet, "hâl hatır" şürinde bir tek ınsan vardır ve o da şairin kendisi yani Orhan Alkaya'dır. Alkaya kendi benliğindeki çelişkiyi derin bir iç- tenlikle konu ediniyor. Benim anladığım, kişisel "zaaf "lanyla devıimci kimliği arasındakı çelişki- ye değiniyor, her iki yanını ele alıyor, gözden ge- çiriyor ve şiirin son dizesinde söz konusu çelişki- yi aştığının altını çiziyor, \oirguluyor. Aynca dili- mize yeni bir sözcük kazandınyor "Çoktur". "Çoktur arayıp sormamıştîm, buluşruk. git- ti" "Ben"deki ötekı "Ben"i irdeleyen şiiri Ayın Şiiri olarak değerlendirdim. 24 Arahk 2002. Not: îstanbul'da ve dışuıda yayımlanan birçok dergiye ulaşamadığımdan ötürü okuma ve değer- lendirme olanağından yoksun kahyorum. Adresi- mi bir kez daha yazıyorum. Peşin teşekkürlerim, en iyi dileklerimle. Okurlarunıza, yakınlanna ba- nş içinde mutlu yıllar. Moda, Mühürdar Cad. 1296 Neşebey Apt. 81300 Kadıköy-Istanbul hâl hatır ÎMKÎMDÎR? /ORHAN ALKAYA 1958'de Îstanbul'da doğdu. Hukuk ve gazetecilik okudu. Cumhuriyet, Demokrasi, Yeni Yüzyıl'da düzenlı alan yazılan (edebiyat, tiyatro, siyaset) yazdı. Siyasi polemiklerini kitaplaştırdı: Türkiye Hâlâ Mümkün(1999). Tiyatro yönetmeni (îstanbul Şehir Tiyatrolan): Sığıntılar (Slawomir Mrozek, 1992); Bezik Oynayan Kadınlar (Edip Cansever'den kendi kurgusu, 1993); Gölge Ustası (Yeşim Dorman, Yıldınm Türker, 1993); Sahibinin Sesi (Sevim Burak, 1995); Godot'yu Beklerken (Samuel Beckett, 1997); Sersem Kocanın Kurnaz Kansı (Haldun Taner, 1999), Odada Savaş (Martin Walser,2001). 1982'de şiir yayımlamaya başladı. Beş şiir kitabı var: Parçalanmış Divan (1990); A! Etika (1991); Yenilgiler TarihiCilt 1(1994); ErkenSözler(1999); TuzGünleri(2001). oalkaya@yaboo.com çoktur arayıp sormamıştîm, yakınımdı halbuki ilk bisikletime, arkadan ikisi küçük dört tekerli evvela binen oydu, yekinsem de ardından muare ilk misketimi yeşilırmağa rten de o itti babam öpmüş olmalı beni yanağımdan ilk gün süt memelerini sevgilim annem ilkin ona verdi ıskalamıştım hâlini hatınnı, allahtan yakınımdı gönlü çektiğiyle yatıp, anca kalkardı kuşlukta hırlaştığım kadın kahvaltının en olmadık sırdaşı kartezyendim ben o hep Nietzsche'yle sevdalı taze fasulyesi müthişti, biz devrim telaşında itişirdik hayli sık, ne vakit düşsem o fiyakalı tekliği tatmıştım aynayı yedî kez kırdığımda çocukluğunuız arkadaştı zaten, öyle sanmıştım aşktan gebererek tutucu ve uzun kaldığımda gidip öpmüştü hergele o kızı, damağımda sızı hangi ilk kardeş güvenir bunca ölümden süzülüp geceyansı surlanmda hep o büyük hayal vardı aramamıştım çoktur, kanıksayıp hayatı ve hasreti ne uzun aynlıyor insan hep aynı ilk anlamadan üçüncü göz, iç serüvenler, işte kelimenin kudreti Tekvin'in altıncı bâbında yer ayırtmış her adam ısrarla okşamalı elbette uzaklaşan o yakışıklı sûreti oldum dememeli, içinden geçmeli ve diğerkâm çoktur arayıp sormamıştîm, buluştuk. grtti ORHAN ALKAYA / VCD Vanilar Aslı SELÇUK J The Sand Pebbles (Kum Taneleri) / Yön: RobertWise/Oyn:Ste- ve McOueen, Richard Attenborough, Richard Crenna, Candice Ber- gen, Marayat Andriane, Mako / 1966, renkli, 179 dakika / 20th Century Fox- Tiglon. Richard McKenna'nın çok satışlı romanından sine- maya uyarlanan film, 1926 'da Çin'deki politik, asken çalkan- tının, kargaşanın insanlann ya- şantılanndaki etkilerini ve duygulannda yarattığı değişimi irdeliyor. Gerçek doğal mekânlarda, geniş planlarla, ünlü bir oyuncu kadrosuyla, 60 'lar için yük- sek sayılan bir bütçeyle (6 milyon dolar) çe- kilen filmde Çin'e gelen Ame- rikalı misyonerlerin, Deniz Kuvvetleri'nin yerel halkla olan ilişkileri gerçekçi bir vur- guyla, yetkin bir dille anlatıh- yor. Özel Bölümler'de filmin yapım ve çekim aşamalannı anîatan 2 ayn radyo belgeseli, radyo için düzenlenen 3 tanı- tım anonsu var. BunJann ya- nında fragman da yer alıyor. Fotoğraf Galerisi'nde set görüntülerine ulaşıyorsunuz. Filmi, yönetmen R. Wise, oyuncular C. Bergen ve Ma- ko'nun aynntılı değerlendirmeleriyle baştan sona izleyebiliyorsunuz. • • • Pocahontas / Yön: Mike Gabriel, E- ric Goldberg / Müzik: Alan Menken / Seslendir- me: Mel Gibson, Irene Bedard, Christian Bale, David Ogden Stiers, He- lenHunt/1995, renkli, 78 dakika / Walt Disney Ho- me Video-Tiglon. Disney Stüdyolan bu 33. çizgi filminde ilk kez tarihi ve folklorik bir kişilikten yola çıkarak izleyiciyi sev- gi, umut üstüne kurulu. do- ğanın tüm renklerinden oluşan, büyüleyici bir yol- culuğa çıkanyor. özel Bölümler'deki Pocahontas'ın Yapı- mı'nda 1800'lerde yaşamış, doğa ile ilişkisi güçlü, çok derin olan karakterin tasanmı, öte- ki karakterlerin oluşum süreci, yaşanmış me- kânlara yolculuk, seslendirme aşaması, şarkılann bestelen- mesi ve seslendirilmesi, Po- cahontas'ı konuşan I. Be- dard'ın sunumuyla izleniyor. Aynca çekim planlarının çizimlerinden ömekler, vaz- geçilen "Nehrin Ortasında" sahnesinin öykü çiziminde yer alıyor. "Colors of the VV'ind" (Rüzgârın Renkleri) şarkısının değişik dillerde yo- rumu. Sevimli Canavarlar ve Cinderella 2'nin fragmanlan da var. Kalbini tzle adlı inte- raktıf serüvenle de öykünün içine yolculuk yapabiliyorsu- nuz. Özgün müzik ve şarkı Oscar'lannı ka- zanan bu başanlı çizgi film her yaşta izle- yicinin ilgisıni hak ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle