19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 29ARAUK2002PAZAR 10 P A Z A R Y 4 Z 1 L A R I [email protected] Yaşamak hakkı Hikmet'ın Yaşamak Hakkı adlı lbitmemiş romanını okuyuşumun üstünden çok zaman geçti, kahramanlann isimlerini hatırlamam güç. Fakat, Nâzım'ın romanındaki kahramanlanndan biri, Suna, inanır sonuna dek Yaşamak Hakkı 'na. Görevi insanlann refah içinde yaşamalannı sağlamak olan yönetimlere, etrafında olan biten siyasi hareketlere, fıkir çatışmalanna, kısacası tüm kavgalara arkasını dönmüştür bu kişi. tnandığı tek bir şey vardır, ınsanın en temel hakkı, yaşamak hakkı. Bu seneyi de tarih kitaplanna gömmek üzereyiz ve yerkürenin dört bir yanında ınsanlar, yaşamak haklanna sahip değiller henüz. Kiminin aklında bu "hak" delicesine esiyor, kaçıp gitmek, sutuıı çevirmek tüm kavgalara, ama başka bir yer ve zaman yok. Biliyor, nereye kadar toprağının üstünde ve hayatta kalabileceğinin kendi karanna kalmadığını. Hiç tanımadığı insanlann onun üstüne hesaplar yaptığını, onun iyiliğinden bahsettiğini ve kendi iyiliği için yann yaşamak hakkının elinden alınacağını biliyor. Ve kimileri de yaşamak hakkını, hele ki başkalan için düşünmedi hiç. Senaryolar tartışıldı, uğurSuz kararlarla akşam sıcak uykulara yatıldı. Sabah dokunaklı söylevler çekildi "özgürlükler" üstüne. Milyonlarca baş dinleyip, kafa salladı televizyonlannın başında. Duyduklanna inanmak, inandınlmak istiyorlardı, "savaş, özgürlükiçindi", petrol için değil. Savaş, "dünya banşını kurtarmak için" idi, ekonomiyi canlandırmak ıçın değil. Ama haritada bile yerini bilmedikleri bir vadide yaşayan insanlann da "yaşama özgürlükleri" TORONTO j ı ı J - ^ ^ v BERNA dokunulmadı. ^ ^ ^ DEMİRYOL ABD'nin ' gündemdeki Irak harekâtı """"""^™~~~~"~~~~ böylece girdi hayatlanmıza, o vadide yaşayan ınsanın "yaşamak haklan" göz ardı edilerek. Akıllara durgunluk veren bir oyun oynanıyor. Öyle bir oyun ki, vadide yaşayan adama "akıl sır ermez", "ciddT devlet işleri gibi geliyor tüm bunlar. Oradaki adam, 12 bin sayfalık raporlan ve raporlardaki boşluklan ve o boşluklara verilen cevaplan anlayamayacağını düşünür, "bu işleri devlet büyülderine bırakmabdır." Halbuki, yaşam ne bu kadar karmaşık, ne de komiktir. Yaşam, en basitiyle, soluk alıp verebihnektir. Ama bilmiyor ki o, bu komik oyun, onun en basit hakkına göz dikmiştir. Yeni bir yıla giriyoruz. Yerküre üstünde insan, henüz kendi kaderine hükmedemiyor. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powefl diyor ki, "Eğer savaş gelirse, kitk imha süahlannı yok etmek ve Irak halkını özgürleştirnıek amacı için ve can kaybuu en aza indirecek şekilde yapılacaktnf Komik, komik, bir daha komik. Kanada'da halkın yüzde 38'i, "Bush, dünya banşı için Saddam'dan daha büyük bir tehükedir" şeklinde düşünüyor. Ya Türkiye halkı ne diyor? Dünyaya ve insanlara hep umut beslemiş olan Nâznn, bitirebilseydi romanını, nasıl sonlandıracaktı merak ederim. Yaşam hakkından başka her şeyi kulak arkası etmiş kahramanını, hangi noktaya vardıracaktı? Belki de merakım daha çok, onun tahmin ettiğim ümit dolu sonuna karşılık, bizlerin vereceği cevaba dair. Bush'suz bir 2003 dileğiyle...T raklı çocuklar için ileride, yaşadıklannı -L tarihleyecekleri önemli bir "yeni yü" olacak bu yıl. Bir tür milat yani. Eğer başlarına düşecek bombalardan kurtulup da sağ kalabilirlerse, 2003 yılbaşını, başlanndaki asıl bela olan Saddam'ın gerekçe gösterildiği tek taraflı bir savaşın psikolojik kurbanlan olarak annnsayacaklar. Gücüme giden nedir biliyor musunuz? Tuhaf, manhksız ve elbette adaletsiz bir yıkuna uğraması muhtemel olan Irak halkı, bir kovboyun önü alınamaz macera tutkusundan kaynaklanan adaletinin (!) kurbanı olmayı beklerken, bir de alaylı yaklaşunlarla karşı karşıya kalıyor. Beni yaralayan budur. ABD ve müttefikleri kullandıklan her bir mermiyle silah tüccarlanna dünyanın parasını kazandırmak için yok etmeyi planladıklan Irak'hnın insan olduğunu unutuyorlar, ama onun bir dini olduğunu anımsıyorlar, ona dininin kutsal ayı Ramazan'da saldırmama inceliğini (!) gösteriyorlar. Bir diktatörlük hem iyiyi hem de kötüyü oynayabiliyor ve bana sorarsanız gösterdiği bu "iyi yüz" kötüsünden daha yaralayıcı, daha onur kıncı — ^ ^ _ oluyor. Tarihte bütün güç sahipleri ve odaklan böyle davranmıştır. HaMfe el Hakim adlı bir diktatör sadece kendisi hoşlanmadığı için halkına balık yemeyi yasaklamıştı. Gücün sorgulanamazlığıdır buna yol açan. Osmanlı'nın çöküş döneminde, bir Osmanlı elçisi, Alman Imparatoru ü. VVühehn'in huzuruna, hazretin protokol şefı tarafindan "Majestekri sizi yanlarma lütfen kabul buyuruyorlar* sözleriyle alınmıştı. "Devküer LONDRA MUSTAFA ERDEMOL arası ifişkilerde bu tür insani duygulann ne önemi var" diyorsanız, bu sorunuzu haklı bulanlar çıkabilir. Ama bu duygusallık, hedefın insan olduğu durumlarda duyumsanıyor elbette. Başka türlüsü elde değil çünkü. — ^ - ^ ^ — Ortaçağ'da tngilizler'in kuşattıklan bir kalenin sakinleri, kendilerini bekleyen ölümden kaçmanın olası olmadığını anladıklannda, kalenin surlannda bir keçi dolaşnnp kahkalar atmaya başlamışlar. Birçoğumuz için belki de toplu bir cinnet sayılacak bu protestoyu Ingiltere kralının keçiden hoşlanmadığını büenler anlayabilmişlerdi sadece. Ne yapstn zavalü kale halkı, elinde güçlülere karşı kullanabileceği bir tek mizah kalmış demek ki. Chavez'in Noel Partisi VenezüeOa Devlet BaşkanıHugo ChavezvekmRosa Vlrgenia,Nod kuüamasını başkent Caracas'ta çocuklaıia geçirdL Chavez, 4. haflasma giren genel grev ve gösterikr nedeniyle zorlu günler geçiriyor ancak Miraflores başkanhk saraymda Venezüeliah kûçükkri ağırlarken mutiu göriinüyordu. Ülkenin petrol endüstrisine darbe vu ran grev nedeniyle, günlük 3 müyon varil petrol ihracaü neredeyse sıfir ihracata duştû. Clke, günde 50 müyon dolar kayba uğruyor. (REUTERS) Iraklı'nın ise elinde, ABD'yi kızdmnak için gösterebileceği bir tek hayvan bile kahnadığı söyleniyor. Çünkü ambargonun insafsızca vurduğu yoksul ve mazlum Iraklının, açlıktan, elindeki tüm hayvanlan yiyerek tükettiğini gösteriyor yapılan araştırmalar. Vurmak için Müslüman kutsal ayının bitmesini bekleyenler, bir başka dinin kutsal ayı olan Noel'de harekâtı ertelediler. Inceliğin (!) sonu yok görüyorsunuz. Ama dalga geçmenin de sonu gelmiyor. Bütün günlerin ya da aylann kutsal olduğunu görünce saldırganlar, kutsal olmayan bir günü seçebildiler nihayet. Müjdeyi Ingiltere Başbakanı Blairverdi. Irak'a saldın, Sevgililer Günü olan 14 Şubat'ta gerçekleştirilecekmiş. tlk körfez krizinde gazetelerde yayımlanan bir fotoğraf vardı, anımsar mısınız? Harekâttan birkaç saat önce ABD'li bir pilot, Irak'a bomba yağdıracağı uçağına, "işi gereğT **'* """ f " doğum gününe katılamayacağı kızı için, "Doğum günün kuthı ofeun" cümlesini yazdırmıştı. Başka coğrafyalar söz konusu olduğu zaman unutulan bir insani duyarhlıkh pilotun yaptığı. Pilotundan başkanma kadar "sahte" ve elbette alay yüklü bir "incefiktir" gidiyor görüyorsunuz. 1557 ile 1628 tarihleri arasında yaşamış. "Büyük" lakaplı Abbas adlı bir tran Şahı vardır. Iran'daki Sohum adlı şehrin nüfusunun kalabalıklaşması üzerine, kentin valisinin isteğiyle halkın yansımn kesilmesi emrini verdiğini yazar tarih kitaplan. Ne olduğunu şimdi anımsayamadığım bir nedenden ötürü bu emir gerçekleşmemiş allahtan. Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin "Nükfcer ya da Idmyasal silah yok" raporlanna karşın Irak'a saldırmaya kararlı görünen Bush'un Büyük Abbas'dan bir farkı var mı sizce? Abbas'ın böyle bir emir vermesini teşvik eden kentin valisinin, Bush'a destek veren kimi Iraklılardan farkı var mı peki? Hangi temennimiz gerçekleşti ki bu da gerçekleşsin bilemem ama, El- Hakim'siz, Abbas'sız, Bush'suz, halkın düşmanı valilersiz bir yeni yıl dileyeyim ben yine de. Tüm insanlık olarak banşa en çok gereksinim duyduğumuz bir dönemden geçiyomz. Umanm kavuşuruz. Mutlu yıllar. Yeni yılda birbirimizi yalnız bırakmayalım Bütün Hıristiyan ülkelerde olduğu gibi Isveç'te de Noel çok önemli. Bir zamanlar halk; saray, kilise, toprak sahipleri üçgeni içinde ezilirken, yoksul köylünün ve ırgahn karaı ancak Noel'den NoePe et görürmüş. Bütün yıh tuzlu balık ve patatesle geçiren insanlara başlanndakiler, ancak bu tatil bol yağlı ve tuzlama domuz eti ikram ederlermiş. Şimdi ise 24 Aralık günü Noel Gecesi'yle başlayan kutlamalar, üç gün boyunca aralıksız yemek yemeye dönüşmüş durumda. Ama ne yemekler! Noel sorrasının baştacı yine domuz eti. Yanında haşlanmış lahana, yuvarlak köfte, somon bahğı çeşitleri -fiime, tuzlama vs- ve ringa balığının hem tuz, kırmızı soğan ve şekerle (!) hazırlanan salamura çeşitleri. Sofra, birçoklan için bahane. Esas olan, bir firtta içilen patates votkası ve bol bira içilmesi. Bu bayram zamanla bir tüketici çılgınlığı haline geldi. Yalnızca büyükler küçüklere değil, herkes birbirine bir Noel armağanı almakta. Bu kutlama için özel olarak yetiştirüen çam ağaçlan özenle süslenir ve altlanna armağan paketleri konur. Hoş, eğer Ingmar Bergman ın "Fanny ve AIexander" fihnini gördüyseniz, bunlan size boşuna anlatıyorum. Noel'den öncekı günler mağazalarda ve gıda maddeleri satan yerlerde izdiham yaşanır. Bu yü da satış rekoru kınldı. ___ Isveçliler, 4 milyar Euro tutannda alışveriş yaptılar. Buna, Noel'in 3. ve son gününden sonraki "ara günler" denilen 3 gün süresince yapüacak olan ahşverişler de eklenecek. Çünkü mağazalar, her yıl bu süre için büyük indirimler yapar; insanlar, birkaç gün önce satın aldıklan mallan, eğer STOCKHOLM ikinci bir izdihamdan sağ çıkabilirlerse ve mağazalann önünde sabahın körü kuyruk oluşturacak güce sahiplerse, yan fiyata satın alabilirler. Bu satırlan, Isveç'te "diğer gün" denilen, Noel'in 3. günü yazıyorum. Hâlen Irak ve dünya çok azkimsenin umurunda. Irak kaçmıyorya?! Bağdaftaki yoksul halk ve GÜRHAN BM ambagosu tarafından henüz ölmemiş olan çocuklar, birkaç gün daha yaşayabilirler. Zaten ölmeye hiç acele edilir mi? Hele söz konusu olan başkalannın yaşamıysa. Demek 4 milyar Euro harcadı bu halk. Vay be! her 5 kişiden 1 'i dişçiye gidecek ekonomik güce sahip değil miydi? Stockholm'de her 10 konuttan 1 'i sosyal yardım alarak geçimini sağlamıyor muydu? Bu yıl içinde reel sektörden 65-70 bin kişiye çıkışı verilmemiş miydi? Noel'den sonrası tufan yani... Yılbaşı Gecesi de geliyor. Büyük gazetelerin sayfalan şimdi koca koca istakoz, hindi, ha\yar, "entrecote" et ve dana fıletosu ilanlanyla dolacak. Resmen yasak olduğu halde her yerde satılan havai fışekler çok sayıda parmak uçuracak, yangın çıkaracak ve ölümlere neden olacak. Isveç'in 9 milyonluk nüfusunun onda birini oluşturan göçmenler için infılaklar ve benzeri şeyler, hiç de eğlendirici değil: çok fazla kötü çağnşım yaptınyorlar çünkü.Yeni yıla, iyi dileklerle ginnek gerek. Vaatleri kast etmiyorum. Nasılsa Yılbaşı Gecesi bol keseden verilecek ve daha sonra o geceyle birlikte geride kalacaklar. Bush efendinin akhnı başına almasını dileyebiliriz. Boş olduğunu bildiğimiz için, vaatlerden daha etkiü ohnayacaktır. Ülkemizdeki seçimden sonra aklımıza gelenlerin yaşama geçmemesini de dileyebiliriz. Insanlann bir gecede değişebileceğine inananlar, bol bol umutlanabılirler. Dığerleri için karamsar deneceğini biliyorum. Günümüzde, gerçekçiliğe karamsar deniyor çünkü, bilmem iyimserliğe de salaklık dendiği oluyor mu? (Hadi ilk ben demiş olmayayım.) tnandığunız değerlere daha kararlı sahip çıkabiliriz. ÇevTemizde olumlu işler yapan insanlar var; onlan daha fazla görüp destekleyebüiriz. Güzel adunlar atmakta olan Çumhuriyet'e hepimiz daha fazla sahip çıkabiliriz. Bizler birlikte oldukça, yalnızlığı yeneriz çünkü. Uygarlık yolunda ileri bir adım daha atmakta hepinize başanlar diliyorum. Amerika'nın şiddet tutkusu Amerika'da bir süredir gösterimde olan "Bowling For Columbine" adlı fıhn, büyük bir tartışma yaratmış durumda. Michael Moore'un yazıp yönettiği belgesel nitelikli film, 1999'da Columbine Lisesi'nin kütüphanesinde birçok kişinin öldüğü şiddet eyleminden yola çıkarak, Amerika'nnı silah ve şiddet tutkusunu irdehyor. Film, ABD politikasında Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasındaki baş tartışmalardan biri olan silah kontrolü konusunu yeniden alevlendirdi. ABD'nin silah tutkusunun boyutlannı anlamak için öncelikle bazı sayılara bakahm: • 325 milyon nüfuslu Avrupa'da yılda 1000 Idşi silahla ölürken, 250 milyon nüfuslu Amerika'da bu sayı 11.000'den fazla. • Ingiltere'de her yıl 150, ABD'deyse 5000 çocuk silahla vurularak ölüyor. • Amerika'da saatte bir 4 kişi, günde ortalama 80 kişi silahla öldürülüyor. • Ülkedeki kadınlann yüzde 94'ü, erkeklerin yüzde 81 'i silahlann koruyucu olduğunu düşünüyor. • 1996'da sivillerin sahip olduğu silahlarla Yeni Zelanda'da 2, Japonya'da 15, tngütere'de 30, Kanada'da 106, Almanya'da 213 ve Amerika'da 9390 kişi öldürüldü. • Amerika'da sivillerin elinde 65 milyonu tabanca olmak üzere, 200 milyondan fazla ateşli silah var. Amerika'da silah satın almak, bir markete gidip yiyecek alışverişi yapmak kadar kolay. Hesap açtırana tüfek hediye eden bankalar var. Silah tutkusunun yasal dayanaklanna bakınca karşımızda 1791 'de yürürlüğe giren bir yasa çıkıyor. Bu yasa, gerektiği zaman örneğin federal hükümetin yetersiz kalması ya da askeri gücün zalim bir hükümetin elinde toplanması durumunda, yurttaşlara NEW YORK kendilerini korumak için silah sahibi ohna ve silahlı z f[ L A L teşkilatkurma KALKANDELEN hakkı veriyor. _ _ _ ^ ^ _ _ ^ _ _ ^ _ — Bırçok Amerikalı, 211 yıl önce işlevi olabilecek bu yasanın, günümüzde artık ülkelerin nükleer ve kimyasal silahlara sahip olduğu bir ortamda geçerliliğinin olmadığını savunuyor. Bir kısım Amerikalı da bu yasaya dayanarak, kendini korumak için silah taşıma hakkını şiddetle savunuyor. 1939'da Yüksek Mahkeme, bireylerin askeri teşkilat kuramayacağını belirtse de, askeri yetkililer her yurttaşın her zaman silah bulundurma hakkının olduğunu ısrarla söylüyor. Bütün bu tartışmanın ortasında Amerika'da her yıl on binlerce insan birbirini silahla öldürmeye devam ediyor. Silahlar ülkeleri daha güvenli hale getirseydi, Amerika'nuı dünyanın en güvenli ülkesi olması gerekirdi. Öyleyse neden insanlar hâlâ sokakta yürümeye korkuyor? Neden okullarda ve evlerde insanlar birbirini silahla öldürüyor? Filmi izlerken, seyircinin filmde ortaya konulan şok edici durumlann saçmalığı karşısuıda, sürekli güldüğü dikkatlerden kaçmıyor. Fihnin tek gülünmeyen bölümü,Loıris Armstrongun "AVhat A Wonderful \Vbrld" şarkısı eşliğinde, Amerika'nnı 3. dünya ülkelerinde yaptığı askeri operasyon görüntülerinin ve neden olunan can kayıplannın peşpeşe kurgulandığı, sonunda da Dünya Ticaret Merkezi'ne çarpan uçak görüntüleriyle biten muhteşem bölüm. Moore soruyor: Neden ABD'de her yıl 11.000 kişiden fazla insan silahla öldürülürken, bu sayı diğer ülkelerde, örneğin aynı oranda silaha sahip olan Kanada'da çok daha az? Benim bildiğim tek şey, her silah bir gün sahip olana karşı da kullanılabilir. Yeni yıla girerken, silahlardan annmış ve banş içinde bir dünya dileğiyle... Teneke evler, trafik ve deniz Gizem, egzotik hava, efsaneler, kırmızının hakim olduğu giysiler ve hayal dünyamıza göre pek çok şeyi daha çağnştınr Uzak Doğu... Aktarmalarla. beklemelerle 16 saati aşkın bir yolculuğun ardından ve saat farkıyla tam bir gün sonra vardığun Uzak Doğu'nun en uzak noktalannda n biri Manila'ya, Filipinler'in başkentine vardığımda bu duygular içindeydim. Güzel sahiller, birbirinden üginç kara ve deniz bitkileri ve tanımlamakta zorlandığım ama illa ki görecekmişün hissi uyandıran egzotik bir dizi şeyi görmeyi hayal ederek indiğim kentte karşılaşhğım ilk şey yapış yapış bir sıcak, Istanbul sokaklannnı temizliğini bile aratan kirli sokaklar oldu. Ancak belki de benim gibi ilk kez gelenleri en derinden etkileyen noktanın teneke evler olduğu kanısındayım. Evet bildiğimiz teneke, çoğu su kenarlannda, kazıklar üzerine kuruhnuş en çok iki göz oda' büyüklüğünde teneke evler... Hele de buranın, dünyanın en sıcak ülkelerinden biri ve kışın bile hava sıcaklığının 30 derecenin üzerinde olduğu göz önüne almdığında, düşünün bu teneke evleri ve burada yaşamanınm zorluklannı... Aslında bizim gibi fakirliğin pek çok çeşidini çok yakuıdan tanımış, yaşayarak öğrenmiş Türkler için yoksulluk şaşuiıcı ohnamah ama, yine de Havaalanından otele giderken gördüğümüz bu evler, Dünya Genç Girişimci Işadamı Yanşması'nın finallerini izlemek üzere, finalistler arasında yer alan Dizayn Grup Yönetim Kurulu Başkanı tbrahim Mirmahmutogullar ile birlikte giden 10 kişilik gazeteci ekibinin dikkatini çekmişti. Hatta çok seyahat ettiği için artık her şeyi kanıksadığını sandığımız MANILA HasanEriş bile "Böyle evler artık Vıetnam'da bifcyok w dedi. Pek çok açıdançok tanıdıkbir kent Manila. Mesala trafik... Gündeük hayatında en az birkaç saatini trafikte harcayan Istanbullular için bile fazla. Havaalanından otele gidene kadar geçirdiğim 3 saat, mesafenin kısalığı göz önüne almdığında tahammül sınırlannı zorlar bir nitelikteydi. Esmer, muhtemelen yaşlanndan daha küçük gösteren, üstlerinde yoksulluklannı yansıtan giysilerle yol boyunca, taksinin camlanndan içeriye OLCAY BÜYÜKTAŞ sarkarak mamiy manidıyen çocuklar da bızim sokak çocuklanmız kadar tanıdık. Tanıdık bir başka şey de gelir ve dağılımdaki eşitsizlik. Kaynaklar Filipinler için kişi başı gelir 3 bin 500 dolar dese de, görünen manzara, gelirin Türkiye'ye göre daha az olduğu ve daha eşitsiz dağıknış olduğu. Düşünün ki. 10 milyon kişiden fazla bir nüfusa sahip Manila'da halkın yüzde 80'ine yakını teneke ya da benzeri evlerde yaşarken, en lüks otel ve alışveriş merkezlerinin yer aldığı Makati bölgesi, ülke geneline göre olağanüstü bir zenginlik ve lüks içinde. Otobüslerin büyük kısmının bu bölgeye girmesine izin verilmıyor. Havaalanlannda taksilerin yabancılardan tutturabildiği fiyah istemesi de bir başka tanıdık nokta. 130 Filipin pezosu (2.5 dolar, 3,5-4 milyon lira tutması gereken yola) kişi başı 15 dolar ya da daha fazla istenebiliyor. Bir de insanlan çok tanıdık. Güler yüzlü, yardımsever ve samimi... Pekı, güzel şeyleri yok mu Manila'nın... Var kuşkusuz. Bir kere her bir yani deniz olan (Filipinler 7 bin 117 adadan oluşuyor) bir yerde tabi ki yemekler çok güzel. Her türlü küçük deniz hayvanının içinde olduğu çorbalar, balıklar, böcekler her şey çoklezzetli...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle