Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 23 ARALIK 2002 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUlftTAZ SOYSAL
deaeçleme
^ % t ' o f u p da genellikle ülkenın siyasal
jjelprirfe öncülük ettiğini Izmir'e her gidişte da-
ha iyi ânlıyor insan. Anadolu uygarlıklarındaki en
aydınlık dönemlerin oralarda yaşanmış olmasından
mıdır? Güneşin, iklimin etkisi mi? Hep Batıya akan
insanlarımızın, Istanbul'daki daıiığa sıkışmaktan-
sa Ege'nin ferahlığında yaşam yolu ararken birbir-
lerini etkileyişinden mi?
Hangi nedenle olursa olsun, Izmır'deki bu uya-
nıklığı ve hoşgörüyü başka yerierde bulmak pek ko-
lay değil. Tartışma ortamını da.
Eski veyeni partilerin kendilerini anlatıp yeni çı-
kış yollarını deneyişleri yanında, şimdıki Izmir'in
başlıca tartışma konusu "liman"a kaymış: Alsan-
cak genişletilsin mi, yoksa Çandariı'ya mı başlan-
sın? Piriştina'nın "Birince Kordon" sorununu us-
taca ve zevklice çözüşünün ardından artık bu tar-
tışılıyor.
Arna, bir yanıyla Türkiye'nin temel bir sorununa
dokunan bir tartışma: Planlama konusundaki ınanç
ve beceri eksikliği. Bu yüzden geçmişin "Kordon
dolgusu"na benzer bir yanlış da limanda yapılabi-
lir.
Sorun şu: Pasaport Limanı'ndan sonra Alsancak
da yetersizleşmiştir. Özellikle, "konteyner" denen
kutuyük taşımacılığı bakımından.
Aklını karayollannın otobüs ve kamyon savurgan-
lığında peynir ekmekle yiyen bir ülkeye deniz taşı-
macılığının ucuzluğunu anlatarak nefes ve mürek-
kep tüketenler bilir ki, her şeye karşın, gelecek yi-
ne de denizdedir. Yani, gemilerde ve limanlarda.
Kutuyük taşımacılığı ise, bunun en ekonomik, en
çağdaş biçimi.
Gelgelelim, heryıl yüzde 11 -14 artan kutuyük tra-
fiğini karşılamak için Alsancak Limanı'nındaki de-
niz dibi taranarak derinliğin arttınlması ve 700 met-
relik rıhtımla yeni terminal yapılması gerekli.
Bir de "elleçleme" sorunu var.
Elleçleme, özellikle denız taşımacılığının önem-
li sorunlanndan biri: Yükü nasıl istifleyip boşal-
tacaksınız, nasıl yığıp ayırarak yollayacaksınız?
Yoksa insanlar, nereye nasıl dizildiği bilinmez ku-
tulann peşinde perişan mı olacaklar?
Aksi gibi, Körfez dibine yapılmış Alsancak üma-
nı çevresinde, rasyonel ve elektronik düzenlere
bağlanmış kutuyük elleçlemesine elverişli alan yok.
Gemiden indirileni uzaklarda bir yere yığarak ma-
liyeti arttırmak mı? Kuzey Ege için eskiden beri
düşünülen Çandartı Limanı projesine başlamak
mı? Ülkedeki plansızlığın pençesine düşmüş bir Iz-
mir, liman sorununu nasıl "elleçleyeceğini", yani
nasıl ele alıp nereye koyacağını bılemiyor.
Belki tek çare, plansızlığı bu kezters bir planla-
mayla aşmaktır: Alsancak elde tutulurken dev ve
pahalı Çandarlı projesini mühendislikte "modüler"
denen anlayışla yeniden düşünmek, büyük gemi-
ler için kutuyük terminalinden başlayıp gerisinı son-
ra getirmek. Bakarsınız, plansızlığın hakkından
terslik gelebilir.
Ozel-Toplumsal-Kamusal Alan ve Laiklik
Türkiye'de özel ve toplumsal alanda kimsenin inancına,
inancını yaşamasına kanşılmadığı bilinmektedir. Ancak
çerçevesi, sınırlan hukuksal olanla çizili olan kurumsal
ilişki ortamlannda yansız olmak, inanca ilişkin
simgelerle kamusal alana çıkmamak, banş kültürünün
yaratılmasının olmazsa olmaz koşuludur.
Prof. Dr. BetÜl ÇOTUKSÖKEN Maltepe Üniversitesi
sadece "özelw kamusalalan"dan söz
edildiğine; hatta kamusal alanın
özerldiğinin din adına ortadan kal-
dınhna istemlerine tanık olmaktayız.
Gazetelerde. yayın organlannda.
televızyon kanallarında özellikle si-
yaset bilimcilerin çoğun insan, var-
lık ve bilgi anlayışıru açık seçik or-
taya koymaktan yoksun düşünme
doğrultulanyla, inançla bilgiyi bir-
birine kanştırdıklannı; yüzeysel bir
bakışla sadece özel-kamusal alan
belirlemesi yaptıklannı görüyoruz.
Ancak yaşama dünyasının, insan
dünyasının aynntılan. bu ikili ayn-
mı yetersiz kılmaktadır. Bu yeter-
sizliğin, son günlerde gündemde ye-
niden birinci sırayı alan başörtüsü ob-
yıyla ilgisi içinde somutlaştığını da
açıkça gözlemliyoruz.
Alanlararası aynmlan bilerek ya
da bilmeyerek göz ardı edenlerin.
başörtüsünü dinsel inançlan yaşama-
nın bir ölçütü olarak gördükleri açık-
tır. Üstelikkimi kavramlann içi öy-
lesine boşaltılmıştır ki, başörtüsü-
nü yaşama dünyasının her alanında
örtebilmeyi kımi ınsanlann "özgür-
Kik" olarak değerlendırmelerini de
büyük bir şaşkınhkla izliyoruz!
Bu karmaşa ve boş retorik ortamın-
da, kafalann her zamankinden çok
aydınlatılmaya gereksinimi var. Öy-
Ieyse her birimizin içinde yaşadığı
alanlann sayısının özeL toplumsal
ve kamusal olmak üzere üç alan ol-
B
u sayfada 22 Kasım
2002 tarihli yazıda
dünya sorunlanna fel-
sefe açısından bakma-
nın ve kavramsal ay-
rımlar yapmanın ne denli önemlı ol-
duğu üzerinde durmuştum.
Her zaman olduğu gibi günümüz-
de de, özellikle insanlararası ilişki-
leri yansıtan durumlar kavramsal-
laştınlırken. dillendirilirken, büyük
yanlışlıklaryapümaktadır. Dış dün-
yada somut, tekil bir karşıhğı olma-
yan yapılan kavramlaştırmak, doğ-
ru bir biçimde dil düzlemine aktar-
mak zordur. Örneğin, laiklik, de-
mokrasl devlet,dış dünyada somut,
tekil nesnesi olmayan kavramlardır
ve bu nedenle de onlan içeriklendir-
mek oldukça zordur.
Son yıllarda laıklikle ilgili olarak
çok şeyin söylendiği; ancak ileri sü-
rülenlerin çoğunun boş söz olduğu
da bilinmektedir. Bu yazı çerçeve-
sinde laiklik, yaşamın içinde sürüp
gittiği farklı alanlar (özel-toplum-
sal-kamusal alan) bağlamında ele
alınacaktır. Burada sergılenen dü-
şünme biçimi, belki de birçok kişi-
nin içtenlikle düşündüğü ancak tam
da açık seçik lalamadığı, dıllendire-
mediği bir düşünme biçimıdir. Her
bir insan. özne olarak birbiriyle iç içe
giren mekânlarda, alanlarda yaşar. Bu
alanlann son zamanlarda bilerek ya
da bilmeyerek ikiye indirildiğine,
duğunu gözden ırak tutmaması ge-
rekmektedir. Türkiye'de özel ve top-
lumsal alanda kimsenin inancına,
inancını yaşamasına kanşılmadığı
bilinmektedir. Ancak çerçevesi, sı-
nırlan hukuksal olanla çizili olan
kurumsal ilişki ortamlannda yan-
sız olmak. inanca ilişkin simgelerle
kamusal alana çıkmamak, banş kül-
türünün yaratılmasının olmazsa ol-
maz koşuludur. Özellikle herkese eşk
uzakhktayada yakınlıkta olnıası ge-
rekcn devletin temsil edfldiği her or-
tamda. temsil gücü olan kimselerin
dinsel simgelerle kendilerini göster-
meleri, özel amaçlı olduğu için güve-
ni zedeleyici niteliktedir. Devlet hiç-
bir dinselgörüşü temsil edemez; dev-
lenansız olmakzorundadır. Bu. ger-
çek anlamda laikliğin gereğıdir ve as-
lında laiklik bu bağlamda özel. top-
lumsal, kamusal alanın sağlüdı bir
biçimde birbirinden aynlması anla-
mına gelmektedir.
Burada sözü edilen sağlıklı aynm
ne demektır? Bireyler, özel alanla-
nnda ve çerçevesi çoğunlukla gele-
neksel olanla, alışkanlıklarla, inanç-
larla çizilen toplumsal ilişkilerinde
istediklen gibi yaşayabilırlen ancak
çerçevesi hukuksal olanla çlrilmiş
olan alanlarda inançlann yer alma-
sı. yukanda da dile getirildiği gibi.
güveni. devletin, kamunun yansız-
lığını zedeler. Böyle bır onamda da
banşın kurulması ya da yaşatılma-
sı olanaksızdır.
Böyle bır değerlendirme tüm ka-
mu kurumlan için son derece önem-
lidir. Son zamanlarda şöyle denilmek-
tedir "Hizmet veren kişi ile hizmet
alan kişi aynı durumda değüdir: ver-
gi dairesine başörtüsüvle gküp hiz-
met alan kişiye bir şey denflmemek-
te; ama ünhersiteyebaşörtüsü ilegi-
renlere engel olunmaktadır. Her ild-
si de hizmet aldığma göre bu yasak-
buna nıye?" Bu şekilde düşünmenin
ne denli yanlış olduğu açıktır: Eği-
tm kunımu olarak ünmrsiteninver-
gj dairesiyle eş tutubnası son derece
yınhjte Birkamukurumu olarak üni-
versite, eğitim verdiği kişiyi çağdaş
değerlerle, bilgiyle donatmayı, ye-
tiştirmeyi amaçlar; üniversiteler kul
değB yurttaş yetiştirmeyi her şeyin
üstünde tutarlar; tutmalan gerekir.
Aynca, eğitim ortamındadinsel sim-
gelerle birbirlerinin karşısına çıkan
kişilerin günün birinde kutsallık uğ-
runa baskı ortamı yaratmayacağuu
kun güvence altına alabilir?
Soauç
Bireyler. özel ve toplıımsal alan-
lannda ancak inançlannın gerekle-
rinı yerine getirebilirler; kamusal
alanda ıse inançlann yeri olamaz;
bu alanda sadece laiktemeDi hukuk
egemendir. Bu nedenle yetkili kişi-
lerin. devleti temsil eden kişilerin
yanlış ve tehlikeli mesajlar ileten,
uzun enmde banş kültürünü zede-
leyecek ve hatta ortadan kaldıracak
olan tutumlardan, özellikle genç be-
yınleri araç kılacak şekilde davran-
maktan vazgeçmeleri bir zorunlu-
luktur. Çerçevesi etiğedayah hukuk-
la çizili kamusal alanda dinsel sim-
gelere yer yoktur. Bu türden simge-
lere yer verilmesi, kamusal alanın.
devietin tarafsızlığını ortadan kakb-
nr. Çağdaş düny^adaen tehlikeli olan
da budur.
Ö\1eyse laiklik. özel-toplumsal-ka-
musal alanın sağlıklı bir biçimde
birbirinden aynlmasıdır. Laik kişi
ya da yurttaş olmak da söz konusu
üç alanı birbirinden ayırabilme ba-
şansını gösterebilmektir; demokra-
si ancak böyle bir laiklik anlayışına
dayalı olarak var olabilir.
YÖK Saplantısı ve Tehlikesi...
A. M. Celal ŞENGÖR Türkiye Bilimler Akademisi ve Avrupa
Akademisi Üyesi, ABD Ulusal Bilimler Akademisi ve Rusya Federasyonu
Doğa Bilimleri Akademisi Yabancı Üyesi
TUNCELİASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
EsasNo: 2002/241
Davacı Yücel Sanka\a'ya \elayeten annesı Nurcan Sanka-
ya tarafından davalı Nüfus Mûdürlûğü aleyhine mahkeme-
mizde açılmı;, bulunan yaş tashihı davasmın yapılan a<;ık yar-
gılaması sırasında. Bütün aramalara ragmen adıesı tespıt edi-
lemeyen, yaşının tashıhi ıstenen küçûk Yücel Sankava'mn ba-
bası Tuncelı Merkez Alacık Köyiı nüfusuna kayıtlı Hüseyin
Sankaya'nuı çocuğunun yaşının büyûtülmesine muafakat edıp
etmeyeceği konusunda beyaru alınması gerektığınde, Hûseyın
Sankaya'ya duruşma gün ile saaunı ılanen teblığıne karar ve-
nlmış olup, dunışma günû olan 20 01.2003 günü saat 9.00'da
mahkememize gelıp çocuğunuzun yaşının büyütulmesıne mu-
afakat edip etme\eceğınizı beyan etmenız veya noter kanalı
ile bıldinnenız. bıldırmediğinız takdırde muafakat etmış sayı-
lacağımza karar verileceği hususu tebligat yenne kaım olmak
üzere ilanen tebliğ olunur 25.11.2002 Basın 81 $^6
Y
ÖK ve üniversite
hakkındaki yaygın
bilgisızliğe karşın,
yeni hükümenmiz bir şeyi iyi
anlamışa benziyor: Şimdıki
YÖK, üniversitede bölücü-
lüğe. yobazlığa, Atatürk
düşmanlığına izin verme-
miştir, vermeye niyetli de
değildir.
Fakat benim Gürüz
YÖK'ü dediğim şimdiki
YÖK'ün bu tutumu, her ne
hikmetse yaygın bir rahatsız-
lığa neden olmuş görünü-
yor. Sağcısı, solcusu şikâ-
yetçi! Şikâyetin odak nok-
tası ise demokrasi eksikliği
iddialan. Demokrasinin ne
olup ne olmadığı son gün-
lerde pek güncel bir konu
haline gelıverdiği için sanı-
run buna bir de üniversite
açısından bakmakta. Gürüz
YÖK'ünün bu irdeleme içe-
risindeki yerini saptayabil-
mek için yarar vardır. Çün-
kü. Hasan Âli Yücelın de-
diğıgibi: "Herciddiyurttaş
için tutulacak yoL hürriyet
için sözk ve kalemie hare-
ketegeçmiş olanlara rastgel-
dikçe kendineşu soruyıı sor-
makür: Acaba niçin hürri-
yet istiyor? Hangi hürriyeti
istiyor? Kimin için isti-
yor?"(l)
Üniversite en serbest or-
tamda araştırma ve eğitimin
yapılabildiği bir yerdir. Üni-
versitede serbestliğin sınır-
lan ise bilimsel yöntemin sı-
nırlanylaçizilmişur. Üniver-
site hiç kuşkusuz bağımsız-
dır, ama bu bağımsızlığını
politika yapmak için. hele
içinde bulunduğu toplum
aleyhine kullanamaz. Kul-
Ianırsa devlet müdahale eder.
20. yüzyılda özgürlüklerin
en büyük savunuculanndan
Lord Bertrand RusseU, ba-
ğımsız birer kurum olan Ro-
yal Society'i (tngiltere'nin
Doğa Bilimleri Akademisi)
ya da BBC'yi örneğin ko-
münistlerin doldurması ha-
linde. Britanya Parlamento-
su'nun hiç kuşkusuz bunla-
nn özgürlüklerini kısıtlaya-
cağını hatırlatmıştı(2).
Gürüz YÖK'üne yönelti-
len eleştıriler. müdahalede
ıleri gittiği, buna karşılık
ünıversitelerde bilimin kali-
tesinın yükseltilmesi için bır
şey yapmadığıdır. Bu ıddı-
alann her ikisi de gerçekdı-
şıdu". Lord Russell'ın >Tika-
nda değindiğim eserinde be-
lirttiği gibi -hele uygarlığa
katılım savaşını henüz kaza-
namamış Türkiye'de- uygar
yaşamı tehdit eden yaygın
bazı uç politik eğilimlerin
etkin güç olamamalan için
üniversitede (ve kuşkusuz
toplumun başka kesimlerin-
de) kontrol altında tutulma-
lan kaçınılmazdır.
Gelgelelim Gürüz
YÖK'ünün en önemli soru-
nu bu değildir: Türkiye'de
tek bir gerçek üniversite yok-
tur. YÖK'ün temel sorunu
•
Akbank Ihtiyaç Kredisi
Neye ihtiyacınız varsa
Evinizi mi yenilemek istiyorsunuz?
Evliliğe mi hazırlanıyorsunuz?
Eğitim harcamalannız mı var?
Kendinizi ve yaşamınızı geliştirmek icin bazı
masraflar mı yapmanız gerekiyor?
İhtiyaçlarınızı ertelemeyin!
Akbank'a gelin, Akbank İhtiyaç Kredisi ile destek alın,
hem uygun faiz oranlarından hem de 2U aya varan
vade avantajından yararlanın.
İhtiyaç Kredisi icin
faiz oranımız
Ceyız, Ev Gelıştırrne ve
Eğitim Kredisi icin
faiz oranımız
J
/o3.80
UUt. 25 25
v/ww.3kbartk.c0m.tr
gerçek üniversiteleri yarat-
maktır. Bu sorunun çözül-
mesinin önündeki engel iki
türlüdür: 1- Ekonomik, 2-
Kültürel. Ekonomik engeli
aşmak için Gürüz
YÖK'ünün tüm atılımlan
(örneğin üniversitelere tor-
ba bütçe verilmesi, öğretün
üyeleri maaşlannın iyileşti-
rilmesi ve kendi aralannda
farklılandınlması) kendi dı-
şındaki tutucu devlet meka-
nizmalannca engellenmiş-
tir. Kültürel engel ise çok
daha çetrefıl bır sorunlar yu-
mağıdır. YÖK bu yumağı
Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi'nin temsil ettiği siyasal
iradenin desteğı olmadan
çözmeye kalkışamaz bile.
Arkasından bu iradenin alın-
dığı Hasan Âli Yücel'in (ve
onunla beraber Atatürk ay-
dınlanmasının) acıklı akı-
beti genel olarak bilinmek-
tedir. Kültürel koşullanma
(şartlanma) nedeniyle karşı-
mıza çıkan sorunjan çöz-
mek için Gürüz YÖK'ünce
yapılan tüm teşebbüsler (ör-
neğin yabancı dil sınavının
kalitesini ve etkisini arttır-
mak) parmak kaldınlarak
engellenmıştir. Başka bazı-
lan (ömeğin üniversite giriş-
lerinde ortaöğretimin etki
payuu arttırarak ögrencinin
kaderini tek bir sınava bağ-
lı olmak saçmalığından kur-
tannak) sivil toplum örgüt-
lerinin popülist itirazlanyla
karşılaşmıştır. Bazı önemli
sorunlar ise (örneğin doçent-
lik jürilerine bilim yapma-
yan profesörün alınmaması)
çözülmüş görünmektedir.
Anadolu üniversitelerinin
kaydettikleri küçümseneme-
yecek başan da sanınm yal-
nızca Gürüz YÖK'ünün kre-
di hanesine yazılması gere-
ken bir artıdır. Gürüz
YÖK'ünün temel amacı, Ke-
mal Gürüz"ün kendi yayım-
lanmış ifadesıyle. toplumu-
muzda Gazzaii-tbn Rüşd çe-
kişmesinuı bir daha yaşan-
maması. yaşanırsa da Ibn
Rüşd tarafınuı galip gelme-
süıin teminidır. Bunun altı-
na imza atmayacak aydınlık
bir kafa olabilir mi?
YÖK'ün daha da bilimsel
olmasını istiyorsak. onu eleş-
tirirken de bilimsel yaklaşı-
mı elden bırakmayalım. De-
lı Roma împaratoru Caligu-
la tüm düşmanlannın tek bir
başı olmasını arzu ediyordu:
Bir seferde koparabilmek
için. Üniversite sorununa
Caligula'nın yaklaşımının
verimli olacağım sanmıyo-
rum.
(1) Yücel. H.Â., 1960, Hür-
riyet Gene Hürriyet, lş Ban-
kası Yavmlan, Seri 1, Sayı
14, Ankara, s. 70.
(2) RusseU, B., 1953, The
Impact of Science on Soci-
ety, Simon andSchuster, New
York, s 63.
Cemal Şener
AJevierKürimü,Türkmü?
Osmanlı'yı Kim Yönetiyordu?
Osmanlı'da Türkmenler'in Dışlanması
Dersim Olayı
Koçgiri Olayı
Türkmenler'in Kürtleşmesi
Dil, Din, Milliyet llişkisı
ETtK YAYINLARI
Molla Fenan Sok. No: 27/3 Cağaloğlu - İST.
Tel: (0 212) 511 63 91 - Faks: (0 212) 511 62 99
BIRLKSIK KKIIBKK1.KR TIRIZM
Kurban Bayramı Kültür Gezileri
01-16 Şubıt: RUTA MAYA' Meksika-Guatemala
Meksiko Cıty. Oaxaca, Tuxtla Gutierrez, Sumıdero,
Palanque. Campeche, Uxmal, Menda, Izamal,
Itza. Cancun, Flores, Tikal, Antıqua, Lago Atitlan,
Chıchıcastenango. Guatemala...
08-15 Şubat: 'ENDULÜS'TE RAKS' tspanya
Sevilla, Granada, Alhambra, Cordoba, Medina
Azahara. Toledo. Madnd...
08-14 Şubat: 'TARSUS'TAN HALEP'E'
Gazıantep. Halep, Stılıt Sen Sımeon, Ebla, Alalah.
Antakya, Harbıye. Selenueıa de Pıeria, Payas, Bakras,
Karatepe, Anazarba. Hierapolis Kastabala. Misis.
Kozan, Adana, Tarsus...
BRT - BtRLEŞtK REHBERLER TURİZM
Tel: (212) 252 65 78 - 79/80
wwTv.kulturgezUeri.coin
Cumhuriyet
k ı t t p 1 a r ı
Bülent Tanör
KURTULUŞ KURULUŞ
• * *
Genisletilmis
4. BASKI
tncelenen devnm olayının ıkı cepbesı vardır Kurtulu^ ve Kurulu*.
Binncısı, bagınuızhk savaşma ve bunun anlamlı özelliklerine
ılişkın olup Mondros-Lozan arası dönemi kapsar (30 Elcım 1918-24
Temmuz 1923) tkınci sureç olan Kuruluş, bınncısıyle ıç ıçe geçmıştır.
TBMM'nm açılması (23 Nısan 1920), >erıı sıyasal-anayasal
yapılanmanın da başlangıcıdır Kuruluş'la ügıh atıhmlar 1940'lara
•. kadar surecektir
Buknl TANÖR
" CumhuriY** Cag Pazarlama A Ş Türkocağı Cad. No:39/41
^ kitap kulûbü (34334) Cagaloglu-lstanbul Tel (0212) 514 01 96
Cumhuriyet
1 1 t a p 1 a r ı
Türkan Saylan
CUMHURÎYET'ÎN BlREYÎ OLMAK
3.BASKI
Cumhunyet'ın kendısme yükledıgı sorumlulugun
bilıncı içinde, aklını ve yüregını kullanabüen, hem çevresınde
hem dünyada olan, oluşan olayları kendine özgü duyarlıhğı
içinde sürekli sorgulayan Türkan Saylan'ın ıllc kitabı
«" " Cumhurtyet Çag Pazarlama A Ş Turkocagı Cad. No:39'41
^_^. kitap kulübü (34334) Cagaloglu-ls«anbulTel:(0212) 514 01 96
Cumhuriyet
kitap kulübü
YILBAŞINDA
DOSTLARINIZA
KİTAP
ARMAĞAN EDİN
50 ye
varan özel yılbaşı
İNDİRİMİ
20.12.2002 - 31.12.2002 tarihleri arasında
Sergi Salonlanmıza gelin,
indirim için ayırdığımız bölümden
kitaplarınızı seçin.
Merkez: Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
Cağaloğlu-lstanbu'l Tel: (212) 514 01 %
Şube : İstiklal Cad. Zambak Sok. 4/1 (Fransız Konsolosluğu yani)
Taksim-İstanbul Tel: (212) 252 38 81/82