22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 23 ARALIK 2002 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr AÇI MUlftTAZ SOYSAL deaeçleme ^ % t ' o f u p da genellikle ülkenın siyasal jjelprirfe öncülük ettiğini Izmir'e her gidişte da- ha iyi ânlıyor insan. Anadolu uygarlıklarındaki en aydınlık dönemlerin oralarda yaşanmış olmasından mıdır? Güneşin, iklimin etkisi mi? Hep Batıya akan insanlarımızın, Istanbul'daki daıiığa sıkışmaktan- sa Ege'nin ferahlığında yaşam yolu ararken birbir- lerini etkileyişinden mi? Hangi nedenle olursa olsun, Izmır'deki bu uya- nıklığı ve hoşgörüyü başka yerierde bulmak pek ko- lay değil. Tartışma ortamını da. Eski veyeni partilerin kendilerini anlatıp yeni çı- kış yollarını deneyişleri yanında, şimdıki Izmir'in başlıca tartışma konusu "liman"a kaymış: Alsan- cak genişletilsin mi, yoksa Çandariı'ya mı başlan- sın? Piriştina'nın "Birince Kordon" sorununu us- taca ve zevklice çözüşünün ardından artık bu tar- tışılıyor. Arna, bir yanıyla Türkiye'nin temel bir sorununa dokunan bir tartışma: Planlama konusundaki ınanç ve beceri eksikliği. Bu yüzden geçmişin "Kordon dolgusu"na benzer bir yanlış da limanda yapılabi- lir. Sorun şu: Pasaport Limanı'ndan sonra Alsancak da yetersizleşmiştir. Özellikle, "konteyner" denen kutuyük taşımacılığı bakımından. Aklını karayollannın otobüs ve kamyon savurgan- lığında peynir ekmekle yiyen bir ülkeye deniz taşı- macılığının ucuzluğunu anlatarak nefes ve mürek- kep tüketenler bilir ki, her şeye karşın, gelecek yi- ne de denizdedir. Yani, gemilerde ve limanlarda. Kutuyük taşımacılığı ise, bunun en ekonomik, en çağdaş biçimi. Gelgelelim, heryıl yüzde 11 -14 artan kutuyük tra- fiğini karşılamak için Alsancak Limanı'nındaki de- niz dibi taranarak derinliğin arttınlması ve 700 met- relik rıhtımla yeni terminal yapılması gerekli. Bir de "elleçleme" sorunu var. Elleçleme, özellikle denız taşımacılığının önem- li sorunlanndan biri: Yükü nasıl istifleyip boşal- tacaksınız, nasıl yığıp ayırarak yollayacaksınız? Yoksa insanlar, nereye nasıl dizildiği bilinmez ku- tulann peşinde perişan mı olacaklar? Aksi gibi, Körfez dibine yapılmış Alsancak üma- nı çevresinde, rasyonel ve elektronik düzenlere bağlanmış kutuyük elleçlemesine elverişli alan yok. Gemiden indirileni uzaklarda bir yere yığarak ma- liyeti arttırmak mı? Kuzey Ege için eskiden beri düşünülen Çandartı Limanı projesine başlamak mı? Ülkedeki plansızlığın pençesine düşmüş bir Iz- mir, liman sorununu nasıl "elleçleyeceğini", yani nasıl ele alıp nereye koyacağını bılemiyor. Belki tek çare, plansızlığı bu kezters bir planla- mayla aşmaktır: Alsancak elde tutulurken dev ve pahalı Çandarlı projesini mühendislikte "modüler" denen anlayışla yeniden düşünmek, büyük gemi- ler için kutuyük terminalinden başlayıp gerisinı son- ra getirmek. Bakarsınız, plansızlığın hakkından terslik gelebilir. Ozel-Toplumsal-Kamusal Alan ve Laiklik Türkiye'de özel ve toplumsal alanda kimsenin inancına, inancını yaşamasına kanşılmadığı bilinmektedir. Ancak çerçevesi, sınırlan hukuksal olanla çizili olan kurumsal ilişki ortamlannda yansız olmak, inanca ilişkin simgelerle kamusal alana çıkmamak, banş kültürünün yaratılmasının olmazsa olmaz koşuludur. Prof. Dr. BetÜl ÇOTUKSÖKEN Maltepe Üniversitesi sadece "özelw kamusalalan"dan söz edildiğine; hatta kamusal alanın özerldiğinin din adına ortadan kal- dınhna istemlerine tanık olmaktayız. Gazetelerde. yayın organlannda. televızyon kanallarında özellikle si- yaset bilimcilerin çoğun insan, var- lık ve bilgi anlayışıru açık seçik or- taya koymaktan yoksun düşünme doğrultulanyla, inançla bilgiyi bir- birine kanştırdıklannı; yüzeysel bir bakışla sadece özel-kamusal alan belirlemesi yaptıklannı görüyoruz. Ancak yaşama dünyasının, insan dünyasının aynntılan. bu ikili ayn- mı yetersiz kılmaktadır. Bu yeter- sizliğin, son günlerde gündemde ye- niden birinci sırayı alan başörtüsü ob- yıyla ilgisi içinde somutlaştığını da açıkça gözlemliyoruz. Alanlararası aynmlan bilerek ya da bilmeyerek göz ardı edenlerin. başörtüsünü dinsel inançlan yaşama- nın bir ölçütü olarak gördükleri açık- tır. Üstelikkimi kavramlann içi öy- lesine boşaltılmıştır ki, başörtüsü- nü yaşama dünyasının her alanında örtebilmeyi kımi ınsanlann "özgür- Kik" olarak değerlendırmelerini de büyük bir şaşkınhkla izliyoruz! Bu karmaşa ve boş retorik ortamın- da, kafalann her zamankinden çok aydınlatılmaya gereksinimi var. Öy- Ieyse her birimizin içinde yaşadığı alanlann sayısının özeL toplumsal ve kamusal olmak üzere üç alan ol- B u sayfada 22 Kasım 2002 tarihli yazıda dünya sorunlanna fel- sefe açısından bakma- nın ve kavramsal ay- rımlar yapmanın ne denli önemlı ol- duğu üzerinde durmuştum. Her zaman olduğu gibi günümüz- de de, özellikle insanlararası ilişki- leri yansıtan durumlar kavramsal- laştınlırken. dillendirilirken, büyük yanlışlıklaryapümaktadır. Dış dün- yada somut, tekil bir karşıhğı olma- yan yapılan kavramlaştırmak, doğ- ru bir biçimde dil düzlemine aktar- mak zordur. Örneğin, laiklik, de- mokrasl devlet,dış dünyada somut, tekil nesnesi olmayan kavramlardır ve bu nedenle de onlan içeriklendir- mek oldukça zordur. Son yıllarda laıklikle ilgili olarak çok şeyin söylendiği; ancak ileri sü- rülenlerin çoğunun boş söz olduğu da bilinmektedir. Bu yazı çerçeve- sinde laiklik, yaşamın içinde sürüp gittiği farklı alanlar (özel-toplum- sal-kamusal alan) bağlamında ele alınacaktır. Burada sergılenen dü- şünme biçimi, belki de birçok kişi- nin içtenlikle düşündüğü ancak tam da açık seçik lalamadığı, dıllendire- mediği bir düşünme biçimıdir. Her bir insan. özne olarak birbiriyle iç içe giren mekânlarda, alanlarda yaşar. Bu alanlann son zamanlarda bilerek ya da bilmeyerek ikiye indirildiğine, duğunu gözden ırak tutmaması ge- rekmektedir. Türkiye'de özel ve top- lumsal alanda kimsenin inancına, inancını yaşamasına kanşılmadığı bilinmektedir. Ancak çerçevesi, sı- nırlan hukuksal olanla çizili olan kurumsal ilişki ortamlannda yan- sız olmak. inanca ilişkin simgelerle kamusal alana çıkmamak, banş kül- türünün yaratılmasının olmazsa ol- maz koşuludur. Özellikle herkese eşk uzakhktayada yakınlıkta olnıası ge- rekcn devletin temsil edfldiği her or- tamda. temsil gücü olan kimselerin dinsel simgelerle kendilerini göster- meleri, özel amaçlı olduğu için güve- ni zedeleyici niteliktedir. Devlet hiç- bir dinselgörüşü temsil edemez; dev- lenansız olmakzorundadır. Bu. ger- çek anlamda laikliğin gereğıdir ve as- lında laiklik bu bağlamda özel. top- lumsal, kamusal alanın sağlüdı bir biçimde birbirinden aynlması anla- mına gelmektedir. Burada sözü edilen sağlıklı aynm ne demektır? Bireyler, özel alanla- nnda ve çerçevesi çoğunlukla gele- neksel olanla, alışkanlıklarla, inanç- larla çizilen toplumsal ilişkilerinde istediklen gibi yaşayabilırlen ancak çerçevesi hukuksal olanla çlrilmiş olan alanlarda inançlann yer alma- sı. yukanda da dile getirildiği gibi. güveni. devletin, kamunun yansız- lığını zedeler. Böyle bır onamda da banşın kurulması ya da yaşatılma- sı olanaksızdır. Böyle bır değerlendirme tüm ka- mu kurumlan için son derece önem- lidir. Son zamanlarda şöyle denilmek- tedir "Hizmet veren kişi ile hizmet alan kişi aynı durumda değüdir: ver- gi dairesine başörtüsüvle gküp hiz- met alan kişiye bir şey denflmemek- te; ama ünhersiteyebaşörtüsü ilegi- renlere engel olunmaktadır. Her ild- si de hizmet aldığma göre bu yasak- buna nıye?" Bu şekilde düşünmenin ne denli yanlış olduğu açıktır: Eği- tm kunımu olarak ünmrsiteninver- gj dairesiyle eş tutubnası son derece yınhjte Birkamukurumu olarak üni- versite, eğitim verdiği kişiyi çağdaş değerlerle, bilgiyle donatmayı, ye- tiştirmeyi amaçlar; üniversiteler kul değB yurttaş yetiştirmeyi her şeyin üstünde tutarlar; tutmalan gerekir. Aynca, eğitim ortamındadinsel sim- gelerle birbirlerinin karşısına çıkan kişilerin günün birinde kutsallık uğ- runa baskı ortamı yaratmayacağuu kun güvence altına alabilir? Soauç Bireyler. özel ve toplıımsal alan- lannda ancak inançlannın gerekle- rinı yerine getirebilirler; kamusal alanda ıse inançlann yeri olamaz; bu alanda sadece laiktemeDi hukuk egemendir. Bu nedenle yetkili kişi- lerin. devleti temsil eden kişilerin yanlış ve tehlikeli mesajlar ileten, uzun enmde banş kültürünü zede- leyecek ve hatta ortadan kaldıracak olan tutumlardan, özellikle genç be- yınleri araç kılacak şekilde davran- maktan vazgeçmeleri bir zorunlu- luktur. Çerçevesi etiğedayah hukuk- la çizili kamusal alanda dinsel sim- gelere yer yoktur. Bu türden simge- lere yer verilmesi, kamusal alanın. devietin tarafsızlığını ortadan kakb- nr. Çağdaş düny^adaen tehlikeli olan da budur. Ö\1eyse laiklik. özel-toplumsal-ka- musal alanın sağlıklı bir biçimde birbirinden aynlmasıdır. Laik kişi ya da yurttaş olmak da söz konusu üç alanı birbirinden ayırabilme ba- şansını gösterebilmektir; demokra- si ancak böyle bir laiklik anlayışına dayalı olarak var olabilir. YÖK Saplantısı ve Tehlikesi... A. M. Celal ŞENGÖR Türkiye Bilimler Akademisi ve Avrupa Akademisi Üyesi, ABD Ulusal Bilimler Akademisi ve Rusya Federasyonu Doğa Bilimleri Akademisi Yabancı Üyesi TUNCELİASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 2002/241 Davacı Yücel Sanka\a'ya \elayeten annesı Nurcan Sanka- ya tarafından davalı Nüfus Mûdürlûğü aleyhine mahkeme- mizde açılmı;, bulunan yaş tashihı davasmın yapılan a<;ık yar- gılaması sırasında. Bütün aramalara ragmen adıesı tespıt edi- lemeyen, yaşının tashıhi ıstenen küçûk Yücel Sankava'mn ba- bası Tuncelı Merkez Alacık Köyiı nüfusuna kayıtlı Hüseyin Sankaya'nuı çocuğunun yaşının büyûtülmesine muafakat edıp etmeyeceği konusunda beyaru alınması gerektığınde, Hûseyın Sankaya'ya duruşma gün ile saaunı ılanen teblığıne karar ve- nlmış olup, dunışma günû olan 20 01.2003 günü saat 9.00'da mahkememize gelıp çocuğunuzun yaşının büyütulmesıne mu- afakat edip etme\eceğınizı beyan etmenız veya noter kanalı ile bıldinnenız. bıldırmediğinız takdırde muafakat etmış sayı- lacağımza karar verileceği hususu tebligat yenne kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur 25.11.2002 Basın 81 $^6 Y ÖK ve üniversite hakkındaki yaygın bilgisızliğe karşın, yeni hükümenmiz bir şeyi iyi anlamışa benziyor: Şimdıki YÖK, üniversitede bölücü- lüğe. yobazlığa, Atatürk düşmanlığına izin verme- miştir, vermeye niyetli de değildir. Fakat benim Gürüz YÖK'ü dediğim şimdiki YÖK'ün bu tutumu, her ne hikmetse yaygın bir rahatsız- lığa neden olmuş görünü- yor. Sağcısı, solcusu şikâ- yetçi! Şikâyetin odak nok- tası ise demokrasi eksikliği iddialan. Demokrasinin ne olup ne olmadığı son gün- lerde pek güncel bir konu haline gelıverdiği için sanı- run buna bir de üniversite açısından bakmakta. Gürüz YÖK'ünün bu irdeleme içe- risindeki yerini saptayabil- mek için yarar vardır. Çün- kü. Hasan Âli Yücelın de- diğıgibi: "Herciddiyurttaş için tutulacak yoL hürriyet için sözk ve kalemie hare- ketegeçmiş olanlara rastgel- dikçe kendineşu soruyıı sor- makür: Acaba niçin hürri- yet istiyor? Hangi hürriyeti istiyor? Kimin için isti- yor?"(l) Üniversite en serbest or- tamda araştırma ve eğitimin yapılabildiği bir yerdir. Üni- versitede serbestliğin sınır- lan ise bilimsel yöntemin sı- nırlanylaçizilmişur. Üniver- site hiç kuşkusuz bağımsız- dır, ama bu bağımsızlığını politika yapmak için. hele içinde bulunduğu toplum aleyhine kullanamaz. Kul- Ianırsa devlet müdahale eder. 20. yüzyılda özgürlüklerin en büyük savunuculanndan Lord Bertrand RusseU, ba- ğımsız birer kurum olan Ro- yal Society'i (tngiltere'nin Doğa Bilimleri Akademisi) ya da BBC'yi örneğin ko- münistlerin doldurması ha- linde. Britanya Parlamento- su'nun hiç kuşkusuz bunla- nn özgürlüklerini kısıtlaya- cağını hatırlatmıştı(2). Gürüz YÖK'üne yönelti- len eleştıriler. müdahalede ıleri gittiği, buna karşılık ünıversitelerde bilimin kali- tesinın yükseltilmesi için bır şey yapmadığıdır. Bu ıddı- alann her ikisi de gerçekdı- şıdu". Lord Russell'ın >Tika- nda değindiğim eserinde be- lirttiği gibi -hele uygarlığa katılım savaşını henüz kaza- namamış Türkiye'de- uygar yaşamı tehdit eden yaygın bazı uç politik eğilimlerin etkin güç olamamalan için üniversitede (ve kuşkusuz toplumun başka kesimlerin- de) kontrol altında tutulma- lan kaçınılmazdır. Gelgelelim Gürüz YÖK'ünün en önemli soru- nu bu değildir: Türkiye'de tek bir gerçek üniversite yok- tur. YÖK'ün temel sorunu • Akbank Ihtiyaç Kredisi Neye ihtiyacınız varsa Evinizi mi yenilemek istiyorsunuz? Evliliğe mi hazırlanıyorsunuz? Eğitim harcamalannız mı var? Kendinizi ve yaşamınızı geliştirmek icin bazı masraflar mı yapmanız gerekiyor? İhtiyaçlarınızı ertelemeyin! Akbank'a gelin, Akbank İhtiyaç Kredisi ile destek alın, hem uygun faiz oranlarından hem de 2U aya varan vade avantajından yararlanın. İhtiyaç Kredisi icin faiz oranımız Ceyız, Ev Gelıştırrne ve Eğitim Kredisi icin faiz oranımız J /o3.80 UUt. 25 25 v/ww.3kbartk.c0m.tr gerçek üniversiteleri yarat- maktır. Bu sorunun çözül- mesinin önündeki engel iki türlüdür: 1- Ekonomik, 2- Kültürel. Ekonomik engeli aşmak için Gürüz YÖK'ünün tüm atılımlan (örneğin üniversitelere tor- ba bütçe verilmesi, öğretün üyeleri maaşlannın iyileşti- rilmesi ve kendi aralannda farklılandınlması) kendi dı- şındaki tutucu devlet meka- nizmalannca engellenmiş- tir. Kültürel engel ise çok daha çetrefıl bır sorunlar yu- mağıdır. YÖK bu yumağı Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nin temsil ettiği siyasal iradenin desteğı olmadan çözmeye kalkışamaz bile. Arkasından bu iradenin alın- dığı Hasan Âli Yücel'in (ve onunla beraber Atatürk ay- dınlanmasının) acıklı akı- beti genel olarak bilinmek- tedir. Kültürel koşullanma (şartlanma) nedeniyle karşı- mıza çıkan sorunjan çöz- mek için Gürüz YÖK'ünce yapılan tüm teşebbüsler (ör- neğin yabancı dil sınavının kalitesini ve etkisini arttır- mak) parmak kaldınlarak engellenmıştir. Başka bazı- lan (ömeğin üniversite giriş- lerinde ortaöğretimin etki payuu arttırarak ögrencinin kaderini tek bir sınava bağ- lı olmak saçmalığından kur- tannak) sivil toplum örgüt- lerinin popülist itirazlanyla karşılaşmıştır. Bazı önemli sorunlar ise (örneğin doçent- lik jürilerine bilim yapma- yan profesörün alınmaması) çözülmüş görünmektedir. Anadolu üniversitelerinin kaydettikleri küçümseneme- yecek başan da sanınm yal- nızca Gürüz YÖK'ünün kre- di hanesine yazılması gere- ken bir artıdır. Gürüz YÖK'ünün temel amacı, Ke- mal Gürüz"ün kendi yayım- lanmış ifadesıyle. toplumu- muzda Gazzaii-tbn Rüşd çe- kişmesinuı bir daha yaşan- maması. yaşanırsa da Ibn Rüşd tarafınuı galip gelme- süıin teminidır. Bunun altı- na imza atmayacak aydınlık bir kafa olabilir mi? YÖK'ün daha da bilimsel olmasını istiyorsak. onu eleş- tirirken de bilimsel yaklaşı- mı elden bırakmayalım. De- lı Roma împaratoru Caligu- la tüm düşmanlannın tek bir başı olmasını arzu ediyordu: Bir seferde koparabilmek için. Üniversite sorununa Caligula'nın yaklaşımının verimli olacağım sanmıyo- rum. (1) Yücel. H.Â., 1960, Hür- riyet Gene Hürriyet, lş Ban- kası Yavmlan, Seri 1, Sayı 14, Ankara, s. 70. (2) RusseU, B., 1953, The Impact of Science on Soci- ety, Simon andSchuster, New York, s 63. Cemal Şener AJevierKürimü,Türkmü? Osmanlı'yı Kim Yönetiyordu? Osmanlı'da Türkmenler'in Dışlanması Dersim Olayı Koçgiri Olayı Türkmenler'in Kürtleşmesi Dil, Din, Milliyet llişkisı ETtK YAYINLARI Molla Fenan Sok. No: 27/3 Cağaloğlu - İST. Tel: (0 212) 511 63 91 - Faks: (0 212) 511 62 99 BIRLKSIK KKIIBKK1.KR TIRIZM Kurban Bayramı Kültür Gezileri 01-16 Şubıt: RUTA MAYA' Meksika-Guatemala Meksiko Cıty. Oaxaca, Tuxtla Gutierrez, Sumıdero, Palanque. Campeche, Uxmal, Menda, Izamal, Itza. Cancun, Flores, Tikal, Antıqua, Lago Atitlan, Chıchıcastenango. Guatemala... 08-15 Şubat: 'ENDULÜS'TE RAKS' tspanya Sevilla, Granada, Alhambra, Cordoba, Medina Azahara. Toledo. Madnd... 08-14 Şubat: 'TARSUS'TAN HALEP'E' Gazıantep. Halep, Stılıt Sen Sımeon, Ebla, Alalah. Antakya, Harbıye. Selenueıa de Pıeria, Payas, Bakras, Karatepe, Anazarba. Hierapolis Kastabala. Misis. Kozan, Adana, Tarsus... BRT - BtRLEŞtK REHBERLER TURİZM Tel: (212) 252 65 78 - 79/80 wwTv.kulturgezUeri.coin Cumhuriyet k ı t t p 1 a r ı Bülent Tanör KURTULUŞ KURULUŞ • * * Genisletilmis 4. BASKI tncelenen devnm olayının ıkı cepbesı vardır Kurtulu^ ve Kurulu*. Binncısı, bagınuızhk savaşma ve bunun anlamlı özelliklerine ılişkın olup Mondros-Lozan arası dönemi kapsar (30 Elcım 1918-24 Temmuz 1923) tkınci sureç olan Kuruluş, bınncısıyle ıç ıçe geçmıştır. TBMM'nm açılması (23 Nısan 1920), >erıı sıyasal-anayasal yapılanmanın da başlangıcıdır Kuruluş'la ügıh atıhmlar 1940'lara •. kadar surecektir Buknl TANÖR " CumhuriY** Cag Pazarlama A Ş Türkocağı Cad. No:39/41 ^ kitap kulûbü (34334) Cagaloglu-lstanbul Tel (0212) 514 01 96 Cumhuriyet 1 1 t a p 1 a r ı Türkan Saylan CUMHURÎYET'ÎN BlREYÎ OLMAK 3.BASKI Cumhunyet'ın kendısme yükledıgı sorumlulugun bilıncı içinde, aklını ve yüregını kullanabüen, hem çevresınde hem dünyada olan, oluşan olayları kendine özgü duyarlıhğı içinde sürekli sorgulayan Türkan Saylan'ın ıllc kitabı «" " Cumhurtyet Çag Pazarlama A Ş Turkocagı Cad. No:39'41 ^_^. kitap kulübü (34334) Cagaloglu-ls«anbulTel:(0212) 514 01 96 Cumhuriyet kitap kulübü YILBAŞINDA DOSTLARINIZA KİTAP ARMAĞAN EDİN 50 ye varan özel yılbaşı İNDİRİMİ 20.12.2002 - 31.12.2002 tarihleri arasında Sergi Salonlanmıza gelin, indirim için ayırdığımız bölümden kitaplarınızı seçin. Merkez: Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 Cağaloğlu-lstanbu'l Tel: (212) 514 01 % Şube : İstiklal Cad. Zambak Sok. 4/1 (Fransız Konsolosluğu yani) Taksim-İstanbul Tel: (212) 252 38 81/82
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle