Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 ARALIK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J i ı J V U i N U1VJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
ŞİRKETLER
BENETTON,
trikolarda yûzü aşkın
model, 2O'den fazla
renk ve 50 milyondan
başlayan fiyatlarla
yılbaşı hediyesi
alternatiflerini
arttınyor.
• ÎPEKKÂĞIT,
tarafından 6'ncısı
düzenlenen "Selpak
Desen Yanşması"nda
dereceye giren
tasanmcılar ödûllerine
kavuştu. Genç
sanatçılan desteklemek
amacıyla düzenlenen
yanşmanın finalistleri,
3'er milyar liraile
ödüllendirildi.
• VESTEL'in,
Tûrkiye'de ilk defa
üretriği "Dijital Ev
Sinema Sistemi"ni 4-
31 Aralık tarihleri
arasında satın alan
tüketiciler, 50 milyon
ödeyerek 20 adet
DVD'den oluşan bir
fılm koleksiyonuna
sahip olabilecekler.
• REAL
Hipermarketler Zinciri,
altın, gümüş, bronz ve
alkolsüz
kategorilerinde 29
milyondan 79 milyona
kadar dört ayn fiyattan
oluşan yeni yıl hediye
paketlerini satışa
sundu.
• EMtRATES
Havayollan,
Hindistan'ın yeşil
cenneti Kerala
bölgesinde bulunan
Cochin'e uçmaya
başladı. Haftanın üç
günü non-stop
gerçekleştirilecek
uçuşlar için gidiş-
dönüş uçak bileti
fiyatlan 640 dolardan
başhyor.
• HISLON, nostaljiyi
seven erkekler için
tasarladığı yeni saat
koleksiyonu
MoonJight'ı yılbaşı
öncesinde piyasaya
sürdü.
• KOTON, yeni yıl
öncesi başlattığı
kampanya ile
müşterilerine yüzde
60'a varan indirimler
sağhyor.
• BILKOM'un ev
sahipliğinde
gerçekleştirilen
"Yaratıcılık Içimizde"
semineri, yaratıcılan
dijital yaşamın yeni
ürünleriyle buluşturdu.
Apple ve Bilkom'un
ortaklaşa
düzenledikleri seminer,
bugüne kadar
Tûrkiye'de düzenlenen
en büyük kreatif şov
özelliği taşıyor.
1966: Ankara'da 1959
yıfında yapımına başfa-
nan Ankara Oteli açıldı.
197& Istanbul'da 2.5
milyar liraya mal olan
çevre yolu projesini ve
22 kilometrelik yolu ta-
mamlayan, Mecidiye-
köy üstgeçidi adını ta-
şıyan 860 metre uzun-
luğundaki viyadük tö-
renle açıldı.
1977: TJR'larınTürki-
ye'ye girişte kişi ba-
şına 300 dolar
bozduracaklan
bıldinkJİ.
Enerjide devpotansiyel
I I J I v
r T I I I r~T I I I I I ussu
Turkıye, bu alanaakı yatırımlarla
ithalat bağımlılığını kırabilir
GÜLŞAHKARADAĞ
Kullanılmış yemeklik yağı motorine
çevirmek, şekerpancan anğından ben-
zin yerine geçecek alkolü damıtmak;
çöpü ısıya, rüzgân elektriğe çevirmek,
sıcak suyu kömür niyetine kullanmak.
Sonu insanlık tarihinin bitimiyle
geleceği olan, "çevrekaoTT fosil yaİat-
lann egemenliğine de son verecek olan
bu alternatif enerji kaynaklan, aynı za-
manda Tûrkiye'de doğal bir üs kurmuş
durumda.
Ancak Türkiye, potansiyel yoksunu
gelişmiş ülkelerde yapılan yatınmlann
yüzde birini bile bu alana aktarmıyor.
Toplam enerji tüketiminin yalnızca
yüzde 8.9'u bu kaynaklardan elde edi-
liyor, ithal enerjinin payı ise yüzde
64'lerde bulunuyor. Oysa, Türidye'nin
petrol ve doğalgaza olan dışa bağımlı-
lığına set çekecek olan bu kaynaklarla,
ülkenin enerji tüketimi kadar üretim
gerçekleştirüebileceği belirtiliyor.
ITÜ Kimya Mühendisliği Bölümü
öğretim üyesi Doç. Dr. FîHz Karaos-
manoğhL Tûrkiye'de tümbupotansiye-
li değerlendirebilecek teknolojinin de
projelerin de mevcut olduğunu dile ge-
tiriyor.
Aynı zamanda Temiz Enerji Vakfi
Üst Kurul üyesi olan Karaosmanoğlu,
Türkiye'nin bugün enerji ihtiyacının
yüzde 36'sını ulusal kaynaklanndan el-
de edebildiğini belirterek "EğerpoBti-
kalardagerekUolanrevizyonyapıhnaz-
sa bu oran Cumhuriyet'in 100. ydmda
yüzde 24'e düşecek" dedi. Tûrkiye'de
yenilenebilir enerji için bilgi birikimi-
nin olduğunu, bürokratlann ve özel te-
şebbüsün hazır olduğunu bildiren Ka-
raosmanoğlu, "Sonın,Törkiye'nHiger-
çekçi bir enerjipotitikası otmamasıdır''
diye konuştu. Karaosmanoğlu, yenile-
nebilirenerji kaynaklannın kullanımıy-
la hem istihdam yaranlacağını, hem dı-
şalımın azalacağını hem de çevre dos-
tu yakıt kullanılacağını ifade etti. Ka-
raosmanoğlu, "58. hükümede birlikte
umuyorum ki ulusal yenilenebilirener-
ji potansiyeümiz dikkate ahnır"1
dedi.
Avçiçeği, kolza ve soya gibi bitkiler ile
kullanılmış hzartma yağından elde edilebilen
biyomotorin, mutfakta pişirilebilecek kadar
kolay bir işlemle elde ediliyor. Diesel
motorlarda kullanılabüen biyomotorinin
"pişirme tarifi " ise şöyle.
Malzeme: Ayçıçek yağı. metanol,
sodyum hidroksit
Pişirilmesi: Yanm litre ayçiçekyağı tencereye
konur. Ocak üzerinde 50 dereceye kadar
ısıtılır. Tencereye 85 mililitre metanol, çeyrek
çay kaşığı sodyum hidroksit eklenir. Yanm
saat tahıa kaşık ile kanştmlır. Kanşım derin
bir kapta bir gece bekletilir. Kapta iki ayn yağ
fazı olusur. Alttakifaz, biyomotorindir.
Enerji Bakanlığı, elektrikte yüzde 15-17 arasında indirim yapacak
Sanayiciye iyi haber
ANKARA (ANKA) -
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı'nın, sanayide kul-
lanılan elektriğin fiyatını
yüzde 15-17 arasında indire-
bileceği belirlendi. Enerji
Bakanı Hflmi Güler'in tali-
matı üzerine ilgili birimler-
ce hazırlanan rapor tamam-
landı. Düzenlemeyle, sana-
yide kullanılan eleköik fi-
yahnın düşeceği, ancak ko-
nutlara yönelik bir değişik-
lik yapılmayacağı belirtildi.
Edinilen bilgilere göre
Elektrik Üretim A.Ş (EÜ-
AŞ), ürettiği ve TETAŞ'a
verdiği elektriğin kilovatsa-
at fiyatını, kasımdan geçer-
li olmak üzere yüzde 5.2
oranında indirdi. Köklü bir
indirime gidecek BOTAŞ
ise, yap-işlet-devret ve yap-
işlet santrallanna verdiği do-
ğalgazın fiyatını yüzde 14
dolayında indirerek, 188 do-
lardan 165 dolara düşüre-
cek. BOTAŞ, EÜAŞ'a 156
dolardan verdiği gazı ise 165
dolardan satmaya başlaya-
cak. Faturalar üzerindeki
yüzde 3.5'lik TRT, yüzde 1
fon ve yüzde 1 belediye pa-
yının da kaldınlması duru-
munda sanayiye verilecek
elektriğin fıyatının, yüzde
15-17 arasında düşürülebi-
leceği hesaplandı.
Öte yandan Elektrik Mü-
hendisleri Odası Genel Baş-
kanı CengizGöitaş, TRT'nin
aldığı payı kaldırma önlemi-
nin kamu zaranna olduğunu
belirterek, "Esassorun,yap-
işlet ve yapHşlet-devret sant-
raDannda pahabya eiektrik
üretibnesi ve garantiü alım
sözteşmekridir" dedi.
Göltaş, Elektrik Piyasası
Yasası'nın ve EPDK'nin ye-
niden gözden geçirilmesi
gerektiğini söyledi.
Jeotermalde
yedînci ülke
Hidrolik enerji, jeotermal, gü-
neş, rüzgârve biyokütle enerjisinin
ortak adı "yenUenebilir enerji" bu
yılki Ulusal Enerji Forumu'nun
öncelikli konulan arasındaydı. Ye-
nilenebilir enerjinin Türkiye'deki
potansiyeli ise, var olan üretim
yoksunluğu düşünüldüğünde, *dü
uçıddatacak bovutiarda".
Potansiyel kaynaklar:
X Güneş: Yıllık gûneşlenme sü-
resi 2 bin 640 saat, ülke üzerine
düşen güneş enerjisi miktan yılda
80 milyon ton petrole eşdeğer. Sa-
dece ısınmada kullanılan güneş
enerjisinden en etkin elektrik üre-
timinde yararlanılabilir.
X Jeotermal: 16 milyar kilovat
saat potansiyelle dünyada 7. sıra-
da. Yeni santrallann açılması mev-
zuan basitleştirecekyasal düzenle-
melere bağlı.
X Rü^ân Dünyada rüzgâr gû-
cü yüksek olan ilk yüzde 30 alan
içerisinde, toplam teknik potansi-
yel 88 bin megsvat Ancak şu anda
mevcut üç santraldan Çeşme'de
1.5 megavat, Alaçatı'da 7.2 mega-
vat, Bozcaada'da 10.2 megavat
elektrik ürehliyor. Bu alanda,
elektrik satma ve fiyatlandırmada
yaşanan sorunlar girişimcinin önü-
nü tıkıyor.
XBi>okütie:
• Hızlı büyûyen ağaçlarla yapı-
lan enerji ormancılığına uygun 4
milyar hektar orman alanı var.
• Bitkisel ve hayvansal atık mik-
tan 103 milyonton petroleeşdeğer.
• Çöp miktan günde 65 bin ton.
Bu ahklardan biyogaz elde edile-
bilir. New York'ta, bir tek çöp te-
sisinden günde 150 bin metreküp
gaz elde edilebiliyor. Almanya'da
70, Ingiltere'de 35 çöp tesisi var. 8
milyon nüfuslu Avusturya'da 120,
82 milyon nüfuslu Almanya'da
1650 biyogaz tesisi var.
AB-Türfclye karsılastırması
• TÜRKTYE, tüketimin yüzde
36'sını ulusal kaynaklardan karşı-
lıyor. Bu oran 2023'te yüzde 24'e
düşecek.
• AVRUPA BÎRLIG1, tüketimi-
nin yüzde 5.6'sını yenilenebilir
enerji kaynaklanndan sağhyor, bu
oranı 2010'da yüzde 12'ye çıkara-
cak.
• TÜRKTYE'de yenilenebilir
enerji kaynaklannın tüketim için-
deki payı 2000 yılı için yüzde 11.
Bu rakamın 2010 yılında yüzde
7'ye düşmesi bekleniyor.
• AVRUPA BÎRLİGI, yenilene-
bilir enerjilerinin yüzde 55'ini bi-
yoyakıtlardan sağlıyor, 20 lO'da bu
pay yüzde 74'e çıkacak.
AINKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Kubilay'dan Necip'e
Bu yazının konusu, ekonomi olmalıydı; burada,
üretimden, gelirden, teknolojiden, işsizlikten vb.
söz edilmeliydi. Olmadı; bunlara izin verilmedi.
• • •
Bugün, 23 Aralık, Mustafa Fehmi Kubilay'ın,
laik Cumburiyet düşmanlarınca öldürülüşünün 72.
yıldönümüdür. Kubilay, öğretmendi, askerlik göre-
vini yapıyordu; Cumhuriyet'in değerlerinı koruma-
ya çalışırken dinci teröristlerce yok edildı. Geçen
perşembe günü, 18 Aralık'ta Cumhuriyet'in değer-
ierinin bir diğer savunucusu, araştırmacı bilim in-
sanı Dr. Necip Hablemitoğlu, düşüncelen nede-
niyle öldürüldü.
Az değil, 72 yıl; dile kolay. Ve bu arada, özellikle
de 1970'lerden başlayan ve 1990'larda hızla artan
sayılarla, yine, laikliği, insan haklannı, eşitliği, öz-
güıiüğü savunan, dürüst, demokrat, yurtsever, Ata-
türkçü bilim insanlan, yazarlar, sanatçılar, öğrenci-
ler ve onlarca, giderek yuzlerce diğerleri, yalnızca
düşüncelen nedeniyfe öldürüldü; Çorum'da, Kah-
ramanmaraş'ta ölüm kitieselleşti; Sıvas'ta 37 sa-
natçı, araştırmacı ve düşünür yakıldı. Öldürülen-
ler, toplumun çağdaşlaşması, ılerlemesi, gelişme-
si ve güçlenmesi, kısaca aydınlanması için uğraş
veriyorlardı.
• • •
Bu toplum, laikliği savunan düşünürierini neden
ve nasıl yok ediyor? Bu sorunun yanıtı iki açıdan ir-
delenebilir.
Bunlardan birincisi, genel anlamda insana de-
ğer verilmesine ihşkindir. Insanı en degerii variık sa-
yan bir anlayış, bu bağlamda kadın-erkek eşitliği,
kimsesiz ve yoksullara toplum olarak sahıp çıkma,
sosyal güvenliği önemseme; işsizliğe çözüm ara-
ma insana değer vermenin bir boyutudur. Ek ola-
rak, toplumsal ilişkilerin, özellikle de eğrtim düze-
ninin, yaratıcı düşünceyi koruması ve güçlendir-
mesi gerekir. Kaskatı, ezberci ve düşünce düşman-
lıklannı körükleyen bireğitim anlayışı yerine eleşti-
rel, hoşgörüye ve insan sevgısine dayalı bir eğitim
yaklaşımının variığı büyük önem taşır.
Ikinci olarak yukandaki altyapı gereklidir, ancak
yeterli değildir. Yeterliliği sağlayacak olan kamu
düzenidir. Geçen ytllarda, toplum, uzun birsürefa-
ili meçhul, yani yapanı bilinmeyen cinayetleri ko-
nuştu. Aslında bunlann faili, bilinmeyen değil, tam
tersine bilinen türdendi; ancak, siyasal gücü elin-
de tutanlar ve savcılık ve güvenlik birimleri, çoğu
kez, bu bilinen sanıkları yakalamadı; onlara gerek-
li cezayı vermedi. Gerçek suçlular hiçbir zaman or-
taya çıkanlmadı; çıkanlamadı. Yine çoğu kez, bu
konuda bulgular, kanıtlar ve belgeler, kamuoyuna
açıklanmadı; saklı kaldı. Oysa sağlıklı bir toplum
düzeni oluşturmanın ilk koşulu, suç işleyenlerin
ceza görmesi; özellikle de insan öldürenlerin ceza-
sız kalmamasıdır.
Kaldı ki ilerici, aydınlık, laik, özgürlük savaşçısı,
araştırmacı ve bilim insanlannın öldürülmesi sonu-
cu, toplum çok şey yitiriyor. Yaratıcı, üretken be-
yinlerin yok edilmesi sonrasında, aynı düzeyde ve
nitelikte doğru bilgi üretenlerin yenilenmesi, en
azından çok uzun bir süre, sağlanamıyor. Bu ne-
denle toplum düşünce üretimi konusunda yetersiz
kalıyor; geriliyor. Böyle bir ortamda ne bilgi toplu-
muna giden yolda ilerleme sağlanabilir ne de sağ-
lıklı çalışan bir toplumsal doku oluşur. Kısaca, dü-
şünce düşmanlığı nedeniyle ölümlerde. bilinen de-
yimiyle, "ateş düştüğü yeri" yakmıyor; toplumu
yakıyor, toplumun geleceğini kararhyor.
Ülkeyi yönetenler, siyasetçiler, güvenlik görevli-
leri ve savcılar, bu gidişe kesinlikle seyirci kalamaz.
Iç banşı yok etmeye, toplumu istikrarsızlaştırmaya
ve laik Cumhuriyeti yok ederek onun geleceğini
karartmaya çalışanlan durdurması gerekenler ülke-
yi yönetenlerdir. Eğer görevlenni tam yapmazlarsa,
tarihsel ve toplumsal sorumlulukları altında ezilir-
ler; ülke tarihinin birer kara lekesi olurlar.
Diğer yönden şu nokta bilinmelıdir ki, Türkiye'yi
uygaıiıkyolundan döndürmeye kımsenin gücü yet-
meyecek, toplumsal değişimin zorunlu bir so-
nucu olarak yarınlar aydınlık olacaktır. Bu, kaçı-
nılmazdır. Ancak, ülkeyi yönetenler bunun gecikti-
rilmesine izin vermemeli, görevlerini, hiç olmazsa
bu kez, eksiksiz yapmalıdır.
• • •
Yaşamın sonsuzluğuna uzanan Necip'e "yerin
özlemin gibi aydınlık olsun " diyor; başta kızlan Ka-
nije ve Uyvar ve eşi Doç. Dr. Şengül olmak üze-
re, tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.
yakup@metu.edu.tr
DÜNYA EKONOMlSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginyfö tr.net
Dünya Ekonomisi 2003'e çok kırılgan
dengelerin üzerinde, önemli zaaflartaşıya-
rak giriyor. Aynı zamanda en az iki alanda
önemli belirsizliklerin gelişmekte olduğu
söylenebilir. Birincisi, 20 yıldır ekonomi yö-
netiminin "tunç yasalan" olarak benimse-
nen neo-liberalizm (piyasa köktenciliği) iş-
levsizleşti! Ikincisi, yılın ilkaylannda Irak'ta
başlaması beklenen savaşın ne kadar sü-
receği, dünya ekonomisi üzerindeki olası
etkıler belli değil.
Bltmemlş resesyon
2000 sonunda başlayarak resesyondan
dünya ekonomisinin 2002 yılında çıkması
bekleniyordu. Morgan Stanley Dean Wit-
ter'ın baş küresel ekonomisti Stephen Ro-
ach'ın deyişiyle "Ekonomik toparlanma,
cansız ve çok sınırlı kaldı." Hatta geçen
pazartesi bu köşede aktardığım gibi dün-
ya ekonomisi büyüme hızı 2001 'de yüzde
1.1 ile dünya ekonomisi için resesyon sını-
ı n kabul edilen yüzde 2.5'in altına inmişti.
Dünya Bankası 2002 için yüzde 1.7'lik bir
büyüme hızı öngörüyor, 2003 yılında da
büyüme hızının yüzde 2.5'i aşmasını bek-
lemiyordu. 2002 boyunca, 2000'de başla-
yan resesyonun tamamlanmadığını, dün-
ya ekonomisindeki "aşınlıklan" temizleme-
diğini tartıştık.
Bu tartışmalarda, bu kez ekonomik dev-
relerin farklı olduğu saptaması giderek yer-
leşti. Bu saptama ilk kez Roach tarafından
gündeme getirildiğinde birçok gözlemciye
çok abartılı gelmişti. Tepkinin bir nedeni da-
ha vardı: Bu saptama, dolaylı olarak, dün-
yanın değiştiğine, 1980-2000 döneminin ge-
ride kaldığına işaret ediyordu. Benim bu kö-
şede birçok kez vurguladığım gibi, bu sap-
tamadan hareketle "küreselleşme" döne-
minin bitmiş olabileceği de düşünülebilirdi.
2003'e Giperken Dünya Ekonomisi -1
Roach'ın saptamasının arkasında şu gözlem
yatıyordu: 1990'lar boyunca başta ABD ol-
mak üzere dünya ekonomisinde şişen kö-
pükler (gelişen piyasalar -1997-, teknoloji
köpüğü -1999-, borsa köpüğü -2000-) sıray-
la patlamış, başta ABD olmak üzere dünya
ekonomisini büyük bir yatınm ve üretim (ka-
pasite) fazlası sorunuyla karşı karşıya bırak-
mıştı. Bu fazlalık temizlenmeden, yatınmla-
nn ve üretimin yeniden canlanmasını bekle-
memek gerekiyordu. Bu ise önümüzdeki dö-
nemde, tüketimin de yetersiz kalacağını, fi-
yatlarda başlayan yumuşamanın bir genel-
leşmiş deflasyona dönüşmeye başladığını
söylüyordu. Üstelik, gayrimenkulde ve kü-
resel kredi piyasalannda patlamayı bekleyen
iki köpük daha vardı.
Bu saptamalann piyasa köktenciliğine
yönelik çok önemli bir sonucu var: Devle-
tin ekonomiden çekilmesi, deregulasyon
ve merkez bankalarının enflasyonla müca-
deleye öncelik veren yaklaşımları (dolayı-
sıyla IMF politikaları) beklenenin aksine is-
tikrara değil, köpüklere, küresel resesyona
ve deflasyonist bir ortama yol açrnıştı; ay-
nı 1900'lerin başında, bir önceki serbest pi-
yasa denemesinde olduğu gibi.
Bu kez farklı
Tartışma yıl boyunca sürdü ve nihayet
The Economist'in 28 Eylül'de yayımlanan
özel ekinde "resmen" sonuca bağlandı.
The Economist "Bitmemiş Resesyon"
başlıkh dünya ekonomisi ekinde, "Merkez
bankalan bu kez devrelerin (cycles) önce-
ki resesyonlardan farklı olduğunu galiba
kavramıyoriar" diye yazacaktı. "//. Dünya
Savaşı sonrası resesyonlar hep enflasyo-
nun sonucuydu. Geçen yılki resesyon ve
şimdiki durgunluk enflasyonun değil ama
patlayan ekonomik ve borsa köpüklerinin
sonucuydu. Bu, II. Dünya Savaşı dönemi-
nin, bu tip ilk resesyonuydu." Buna ben-
zeyen bir önceki resesyonu bulabilmek için
1930'lara girmek gerekiyordu. The Econo-
mist de temizlenmesi gereken büyük bir
aşın kapasite yükünden söz ediyordu.
Aslında ABD Federal Reserve, 10 eko-
nomistinin imzasryla, haziranda yayımladı-
ğı bir raporda (http://www. federalreser-
ve.gov/ pubs/ifdp/2002/729/ default.htm)
Japonya'daki deflasyonun ABD'de tekrar-
lanmasının nasıl engellenebileceğini tartış-
tı. Bu artık deflasyonist bir ortamın variığı-
nın, yeni ekonomi politikası arayışlarının
başladığının "resmen" kabul edilmesiydi.
Çünkü artık neo-liberal politikalar uygulan-
dıkça krizi daha da derinleştiriyoriardı.
Şimdi dünya artık o kadar değişmişti ki
kökten piyasacılık dininde, küfürsayılacak,
aforoz edilmeye neden olacak ifadeler, ar-
tık bu dinin medreselerinde açıkça dile ge-
tiriliyordu. örneğin Financial Times'ın
emektaryorumculanndan Martin Wolf, 17
Aralık yazısında küresel düzeyde bir talep
yetersizliğine (deflasyon) değindikten son-
ra "Bu nedenle kıta Avrupası güçlü bir iç
talep yaratmanın yolunu bulmalıdır. Bunu
özel sektör aracıltğıyla yapamazsa, kamu
sektörü yoluyla yapmak zorunda kalacak-
tır" diye yazdı. Böylece Wolf, açıkça piya-
salann kendi sorunlan çözemeyeceğini ka-
bul ediyor, 20 yıldır ekonomi yönetimine
yön veren, yakın zaman kadar kendisinin
de benimsediği dogmaya sırnnı dönüyor-
du. Geçen hafta serbest piyasanın Kâbe'si
Wall Street'te, piyasa dogmatizmini, bu-
nun altında yatan açgözlülüğü, bu kez
mahkemeler mahkûm ettiler. Ülkenin en
büyük borsa şirketlerinden bin, müşterile-
rine 1.4 milyar dolar tazminat ödemeye ve
iş yapma biçimini değiştirmeye mahkûm
oldu. The New York Tımes'a göre bu, Wall
Street'in başansızlığının ve "kendi kendini
denetleme"yani deregulasyon anlayışının
iflasının da kanrtıydı (20/12).
Merkez sorunu
Yeni bir döneme girdiğimizin bir diğer
göstergesi de ABD'nin dünya ekonomisi-
nin motoru olmaktan çıkıp, adeta boynu-
na asılı bir değirmen taşına dönüşmesidir.
ABD şimdi, köpük sonrası "temizlik" süre-
cine girdiğinden artık bu motor olma işle-
vini sürdüremiyor, hatta dünyanın geri ka-
lanını kendi temizlik sürecine tutsak ediyor.
10 yıl boyunca ABD sermayesi, çıkardığı
borç enstrümanlannı kolaylıkla dışarıya
sattı, bu muazzam mali genişleme ABD
ekonomisini büyütürken, dünyanın geri ka-
lanına talep oluştururken, aynı zamanda
şimdi patlamaya başlayan köpükleri deya-
rattı. Dünyanın geri kalanında, dün ABD
kâğıtlannı ne fiyata olursa olsun alan "off-
takers", bir ABD'li mali risk yönetim şirke-
ti genel müdürü olan Edmund Mc-
Carthy'nin deyişiyle "enayiler" (suckers)
[Prudenbear, 19/12) bu gün kendilerini ki-
mi hesaplara göre 130 trilyon dolara ula-
şan, muazzam bir kredi köpüğünün üzerin-
de, sürdürülemez bir karşılıksız alacaklar
yükünün altında buldular. Ancak ABD mer-
kezli dünya ekonomisi o kadar sıkıştı ki,
ömeğin Avrupaveya Japon bankaları, ma-
li yapılannı düzeltmek için ellerindeki ABD
kâğıtlannı boşattsalar, bu kez ABD ekono-
misi ve dolar hızla göçmeye başlayacak,
onlan da peşinden sürükleyecekti.
Bugün ABD kendi ekonomisini temizle-
meye, hatta ihracatını arttırmanın, dolayı-
sıyla deflasyon riskini dışanya, zaten def-
lasyondan kınlan bir dünyaya ihraç etme-
nin yollannı anyor. Işte bu yüzden FED, fa-
izleri peş peşe düşürerek borsayı canlan-
dırmaya, kalan köpükleri sürdürmeye çalı-
şıyor, kimi ekonomistler, Martin Wolfun
vurguladığı gibi giderek mali genişlemeye
dayalı büyüme modellerinin yerine,
ABD'den kopmaya, 20 yıllık modeli boz-
maya, hatta ABD'ye talep sunmaya (onun
deflasyonunu emmeye) yönelik, iç talebe
dayanan, yeni bir ekonomi modeli arayışı-
na girdiler. Ancak McCarthy'nin vurguladı-
ğı gibi köpükleri yaşatmak, hatta ekonomi-
yi çekecek yeni bir köpük sektörü ve de bu-
nu destekleyecek yeni "suckers" bulmak
giderek imkânsızlaşıyor.