Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17ARALIK2002SALI
14 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMENGURUN
Bir tiyatro okumabiçimiEsenÇamurdan ın. çağdaş tiyatromu-
zun köşe taşlanndan biri olan Sabahat-
tin Kudret AksaTın oyunları üstüne
yaptığı çok yönlü ve ilginç bir okuma
denemesi "Hjçkırmakla Haykırmak
Arası". Kitap, Mitos Boyut Yayınla-
n'ndan çıktı. Bu önemli serüvene iliş-
kin olarak Çamurdan'la konuşuyoruz.
-Sabahadin Kudret Aksaloyunknüs-
tüne yazdığmız "Hıçkınnakİa Haylar-
makÂraa" adfakitabauan altbaşkğı "Sa-
bahattin Kudret Aksal oyunlarmı bir
okuma denemesi". Bunu yapısal bir
okuma olarak degerlendirebilir mhiz?
O>nnlara\aklaşımınEikBacaanlanrmı-
sınız?
ESENÇAMURDAN-Çalışmamın bır
deneme, tiyatroyu bir okuma deneme-
si olduğunu düşünüyorum. Gerek me-
tinlere yaklaşımda, gerekse onlan çöz-
me girişiminde yapısalcılığın, tiyatro
göstergebiliminin büyük ölçüde yönlen-
dirmesi var, ama ben bunu yapısalcı ya
da göstergebilünsel bir değerlendirme
olarak nitelendirmek istemiyorum, çün-
kü kanımca benzeri yöntembilimler,
sanatın doğası gereği, yapıtlara birebir
uygulanmaktan çok, bir yaklaşım biçi-
mi, bir bakış açısı oluşturabilir ancak.
Aksal'ın tiyatro metinlerini irdelerken
her şeyden önce genelden özele, yani
makro'dan mikro'ya gitmeye özen gös-
terdim.
Çoğu çalışmamda yaptığım gibi bu-
rada da işe saf. yalın bir okumayla baş-
ladım; oyunlann bölümlenmeleri, sah-
nelerin, perdelerin kısalıklan, uzunluk-
lan, ayraç içlerinde verilen bilgiler gi-
bi çeşitli yapısal özellikleri oluşturan
öğelerin dökümünü yaptım. Kişilerin
sahnelere göre dağılımlannı, cinsiyet-
lerini, oyun içindeki işlevierini ve söy-
lemleri de aynı yöntemle ele almaya
çalıştım. Bır metinde kullanılan yazın
düzlemlerinin çeşitliliği de incelenesi
bir veridir, hele uzam ve zaman -özel-
likle modern metinlerde- çok önemli
ipuçlan verir araştırmacıya.
'Blrey olamama' sıkıntısı
"Parçalanan
insanla
birlikte dil de
parçalanır.
Yalnız
toplumsal
düzenin
değil, kendi
bastınlmış
kişiliklerinin
de sınırlarını
aşamayan
insanlar,
başkalarına
dönüşmeyi
seçerler. Ve
düzene teslim
olma,
beraberinde
Hiçleşme'yi
getirir."
- Tüm bunlar sizi nereye götürdü?
ÇAMURDAN - Amacım, söylenen'in ar-
dındaki söylenmeyen'e ulaşmaktı. Bir başka
deyişle, yazann benimsediği biçimi, daha
profesyonelce söyleyecek olursak, yazınsal
ve sahneye yönelik göstergelerin düzenleni-
şini irdeleyerek ana düşünceye, iletiye varma-
ya çalıştım. Ortaya ilginç sonuçlar çıktı.
-Oyunlan,yapı ve içerik bağlamında iki dö-
neme ayırarak incetiyorsunuz. Sözkonusu dö-
nemlerin betirgin özeDikleri, ortak ya da ayn
yanlan nelerdir?
ÇAMURDAN-Yapı olarak iki döneme ayı-
nyorum oyunlan. içerik olarak, daha doğru-
su ana izlek olarak yazar hep aynı sorunu iş-
lemiştir ki, bu benim çok ilgimi çekti. Daha
da ilginci, bu çahşma yıllar önce bir makale
olarak yayımlandığında o zaman hayatta olan
yazann da buna şaşırması. Gerçekten de, Sa-
bahattin Kudret Aksal hangi biçemle yazar-
sa yazsuı, 1947 yılında kaleme aldığı ilk ya-
pıtından başlayarak hep "kendi olamama"
ve bunun sonucu olarak "birev olamama" sı-
kıntısuıa değinir, başkahramanlannı da bir
türlü kişilik olamamış insanlar arasından se-
çer. Bugünkü toplumumuza bakacak olursak
durum daha da çekicilik kazanıyor. Bunun dı-
şında her dönem kendi içinde bir bütünlük gös-
terdiği gibi, yapı olarak birçok farkı olması-
na karşın, öteki dönemle de ortak noktalar içer-
mekte.
-Örneğin?
ÇAMURDAN - Örneğin "Çemberin tçin-
deküer" olarak adlandırdığım ve 1947- 1965
yıllan arasında yazılmış olan ilk dönem oyun-
lannın neredeyse tümü, bir ev ortamında ge-
çer. hep dışan'dan içeri'ye bir yabancı girer,
sıkıca korunan düzen yıkılma tehlikesi geçi-
rir, oyunun sonunda ise düzen yeniden sağ-
lanır ve başa dönülür. Toplumla özdeşleşmiş
olan düzenin bireyle çatışması da vurgulanır
oyunda. 1965 sonrasını kapsayan ve
"hiçleşme" adını taşıyan ikinci bölüm-
de ise açıkça Ionesco etkisi görülür ve
yazar iyi kurulu oyun düzenini bırakıp
soyutlama yoluna gider, evrensel ola-
na yönelir. Burada toplum ya da düzen
"msanı öğûten çark" olarak çıkar kar-
şımıza. Parçalanan insanla birlikte dil
de parçalanır. Yalnız toplumsal düze-
nin değil, kendi bastınlmış kişilikleri-
nin de sınırlarmı aşamayan insanlar,
başkalarına dönüşmeyi seçerler. Düze-
ne teslim olma beraberinde "hiçleş-
me"yi getirir.
zamanla hesaplaşma
- Her iki dönemde de kişilerin hayal
ik gerçek arasında gidip gelmelerine
değbıiyorsunuz..
ÇAMURDAN - Oyunlann şaşırtıcı
noktalanndan biri de bu. ilk döneme
baktığımızda kişilerin hep "yanm kal-
nuş" ve "bekleyen" durumunda olduk-
lannı görürüz. Bunlar nasıl var olabi-
leceklerini bilemezler; ya kendilerini bü-
tünüyle düzene bırakmışlardır ya da
hiç gerçekleşmeyeceğini bildikleri ha-
yalleriyle sürdürürler yaşamlannı. tkin-
ci dönemde daha da ileri gider yazar,
hayal ile gerçek arasındaki her türlü sı-
nın kaldınr.
- Peki ya zaman? Sizce yazann zama-
nı irdeJeyişi, 60 öncesi ve sonrasında na-
sıl bir gelişme gösteriyor?
ÇAMURDAN - Ne yazarsa yazsın,
Aksal, hep zamanla hesaplaşır. Her çağ-
daş yarahcı gibi o da zamanla uğraşır,
onu yakalamaya çalışır. Tiyatrosunda
da bu böyle. ilk dönemde bu durum
kendini eski-yeni çatışması olarak gös-
terir. Ne ki bununla da yetinmez yazar,
titizlikle yönetmene oyunun zamanını
aktanr, kişilerine sık sık saati söyletir,
sonunda dayanamaz, hemen her oyunun
geçtiği evin duvanna bir saat asar! Oy-
sa ikinci dönemde zamandaşlık yaşa-
nır, yaşanır ama yine de kişileri zaman
sıkıştınr, onunla yanşıhr, hesaplaşma-
ya gidilir.
- Kitabnıızın ilginç bir yanı da, Sabahattin
Kudret Aksal'm bfliıuneyen, basdmanuş, sah-
nefenmemjş bir oyununu da içermesL "Konak-
ta Oyun"a nasd ulaştnuz?
ÇAMURDAN - Anladığım kadanyla Ak-
sal da bu oyunundan pek hoşlanmıyor. orta-
lığa çıksın isterniyordu. Sözünü ettiğim ma-
kaleyi yazdığımda da bana ondan hiç söz et-
memişti. Kitapla ilgili ön çahşmalanm sıra-
sında yazann eşi verdi bana metni. Tarihi
belli değil ama, diyaloglar arasında geçen
"1949 modeB yeni araba" repliğine ve biçe-
me bakılacak olursa, oyun kırklı yıllarda ya-
zılmış olabilir.
Biri Btn Dfldz-
Iiyor\ ortaayu-
nusaddiğiyle
kurulmuş. Fer-
han Şensoy biü-
nenustahğıyla
başuıdan sonu-
na var. Rasim
Öztekin adını
bile unutan yaşh
kişi rolünde
mimikleriyle
gerçekçi, srcak.
Şensoy 'un gözüyle
birilerini dikizlemek
Saııat Kurumu ödülleri belli oldu
NURSENKAVAS
Adından da anlaşıldığı gibi
oyun, televizyonlardaki özel
yaşamlann izlenmesi üzerine
kurulu dizi programdan
esinlenerek yazılmış. Anne,
baba, çiftin eski eşlerinden
olma bir genç kız, delikanlı
(üvey kardeşler), oturulan evin
sahibi, yaşh, belleğini yirirmiş
enişte. Oyunun gelişimiyle
sahneye çıkan, genç kızın
"ingflE" arkadaşı (ki ikinci
perdede Ingiliz değil Türk
olduğu, genç kızı olan evlerde
konuk olarak yaşayabilmek
için Ingiliz numarası yaptığı
anlaşılacaktır) ve televizyon
yapımcısı. Oyunda "Şensoy
dffi" baştan sona egemen.
Sözcüklerin değiştirihniş
biçimlerine en tipik örnek:
"Gtttirtmeın seni". Espriler de
kahkahalan arhnyor Her
karşılaştığında, evin babasına
"Sen kûnsin" sorusunu
yineleyen yaşh eniştenin aldığı
yanıt kaçamakla birlikte
gerçekçidir de: "Yan
komşunun bu yan
komşusuyum" "Gitmeden
önce bana sodyumun simgesini
söyle." Enişte tek tutkusu
bulmacayla uğraşmaktadır;
Şensoy usancını gösteren vücut
diliyle küfiir yerine geçen el
hareketini yaparak "NaL" diye
yanıtlar. Sodyumun simgesi de
"Na*dır, "Cuk" oturmuş bir
espri daha. Oyun "ortaoyunu''
sadeliği ve rahatlığıyla
kurulmuş. Ferhan Şensoy
bilinen güvenli ustalığıyla
başından sonuna var. Rasim
Öztekin adını bile unutan yaşh
kişi rolünde sesi, vücut dili,
mimikleriyle gerçekçi. sıcak.
Ancak anne (Efif Durdu) ile
genç kızın (Ece Erdoğuş)
"aşınlıklar
r>
ı zorladığı
söylenebilir. ÖzeUikle annenin
ses tonunu, çaçaronlaştınrken
çok inceltmemesi yerinde
olabilirdi. Kuşkusuz sahneye
ilk çıkan genç oyunculann
daha katedecekleri uzun bir yol
var önlerinde. Oyunun kurgusu
demiştik.. kurgu ve çizgi...
Kurguda güçlük çekilmemiş;
güncel malzeme rahatlıkla
kullanılmış. Çizgideyse
doğaldan popülizme kayarken
hangi seyircinin tiyatro
beklentisi yanıtlanıyor
tartışılabilir ama.. salon
doluysa ve kahkahalar
atılıyorsa Şensoy'un zorunlu
beklentisi karşılanıyor
demektir. Amaçlanan
toplumsal eleştiri de sonuçta
gerçekleşiyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Sanat Kurumu tarafından tiyatro ve
plastik sanat dallannda verilen 'Gele-
neksel Yıtan Sanatçüan' ödüllerinin sa-
hipleri belirlendi.
Geleneksel Sanat Kurumu Ödülleri,
tiyatro, resim, heykel, özgün baskı, fo-
toğraf dallannda verilecek. Ödül töre-
ni daha sonra açıklanacak bir tarihte ya-
pılacak. Tiyatro dalında ödül alacak
sanatçı ve kurumlar şöyle:
En 1yi Oyun Yazan Odülü "Gerçek
Kurbanın Aası" adlı oyundaki başa-
DÜNYA'ya merhaba.
Hüseyin Efe
Varmışer
10^12/2002
Istanbul
KOOP-C DEN KÜLTUR ETKINLIKLERI
SİNEMAGÜNLERİ
K O O P - C , ortaklarına bir kültür hiz-
meti olarak "Sinema Günleri" başlığı al-
tında aşağıdaki fılmleri gösterime koy-
muştur. Film gösterimleri Kooperatif or-
takları için ücretsizdir.
nsı nedeniyle Erhan Gökgücü'ne, En
lyı Yapun Ödülü "Komşu Köyün De-
lfci" oyunu ile Ankara Devlet Tiyatro-
su ve "Aslan Asker Şvayk" oyunu ile
Antalya Deylet Tiyatrosu'na, En iyi
Yönetmen Ödülü "Komşu Kövün De-
Bsi" oyununun yönetmeni ErgunUçu-
cu'ya, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü
"Dujıyanm Başkenti(SpeerT adlı oyun-
daki başansı ile Nihat Üeri'ye, kadın
oyuncu dalında "Koltuk Düşteri" ve
"Gerçek Kurbanın Acıa" adlı oyun-
lardaki başansı nedeniyle Meral Ni-
ron'a, En İyi Sahne Tasanmı Ödülü
"Taşrada Bir Gün" oyunundaki başa-
nsı nedeniyle Tayfun Çebi'ye. En İyi
Giysi Tasanmı Odülü "Taşrada Bir
Gün" oyunundaki çalışması için Na-
lan Türkoğlu'na, En iyi Işık Tasanmı
Ödülü "Yer DemirGökBakn-
T
ve "Uç
k .;
Rlm
Yaprt
Yönetmen
Yeri
Tarihi
Saat
Rlm
Yönetmen
Yeri
Tarihi
Saat
Postacı
Pablo NERUDA
Michel RADFORD
Armada Hotel - Ahırkapı/Sultanahmet
18 Aralık 2002 Çarşamba
19.00
Sıradan Faşizm
Mihail ROOM
Armada Hotel - Ahıriopı/Sultanahmet
14Ocak2003Salı
19.00
Önemli Not
1. Talebtn yoğun olması cjunımunda 'Sinema Günleri" yıl
bcyunca sdrecek ve gere/orse ayda 1 film göstenmı sayısı
"Yaza/ia/fe Buluşma" etkınliklen de eklenemk * ya da fazla
olarak yeniden tasarianacakhr
2. 2003 yılı ıcmöefetanbu/şehmçı geaten, günûbitiik Istanbul
dışt gezılen, Istanbul aışı hafta sonu gezıien düzenlenecekbr.
Daha geniş bilgı içfeı aşağMaki teletantardan
KOOP C'yi apayatalrsınız.
(0 212) 520 21 91-92, Faks: 520 50 23
TÜRK MÜHENDIS VE MIMAR ODALARı BIRÜĞı
INŞAAT MÜHENDISLERI ODASı
ISTANBUL ŞUBESI
Odanuzm 48 Kunıluş Yıldönûnû dolayısıyb tnşaal Müieodıshgı
Haftası
çave%esm(te gerçekleşunlecek etlcnlıkkı programı
17 Aralıt. 2002 Salı
Prof D> SaatTUIEROĞlL ıtTL'lıç.FatÖgretmLyesı)
Kooieıans
Çaüjnaian °<z j
Kom^mao Prof Dr Nacı GÛRÜR (U'BtT.«.-ManiBra *JZ?- Mtt (M\M) Başkml
SaaL 1400-POOVer tTL'MaçfcaSosyal Tessier kcofcrans Salonu
Ssa ;n fft:4 'jO Vcr Sûımdı Otelı Balo Saloou GaNiaıeiKİslaııbui
Paoel. Geotdaıik MöfaendiÂhğı Eğıtunınm Scnııiaı \%
Cemal GÖKCE ı İMC kanaıi Şıie Bajkanı
Panebaier ProC Dt. Fe\u ÇtMCIOCiL [tsanbul Cmwts*sı lnşaüi Mûh. Bötûm Başkanı I
Prof Dr \tlla WSAL l"BL' KauılJı R^adenes. Deprem Aıaştmm Eıaılijsi
Depran Mûh. Bö! ÖŞrtm Cyes»
Prof Dr HahiE^tDOG^N(TRMiidenFakütesJeofaiMûh.\ıd»lımDılıB5tı
T»teÖNGÜR(Jeoky MiAenlalen Odası tsodul Subesı Yön Kıi ûeal
Saat 1409-1800
Yer Mecıdıwkm Kühûr Meılezı Katlı Otcçart Caü 6 Kjl Mecıdıyiöv tsanbul
Srannıer Çdık Tel Dooalıb Betoolar
Komşmaolar Prof Dr Mdma Alı TAJDEMİR (ÎTÛ Ins FA Yapı Mat 4nahıim Dalı
lnş Mûh. Mdmo YERÜKAY K IBB&K Çslık Koni San T,c VŞ Teknü; Mâdûr)
Saa ifOCHSCıJ'ierLMOkonbulŞıteıMustaûCıgüplûESıiımSalcau
71)
Panel Hınva T caıtt Gene! Aıdaşması (Gı\TS) \t Mûhaıdıslık Hızmsier.
Oımm Başkanı Caml GÖKÇE ıtMO Isanbul Şube Basjanı)
PaneUtler Yûksek $dur Plancıa Şım Göken EREN (BaımiM. vt tskân
Bakjnlığı TsioLk Araşdıma \ e l j-gulama Genel Mûdüriûğü Yatnm Plcjelen v^
r>) tbskıler Daırra Ba^bnlığı)
Prof Dt Bogûl AYMAN GClER(,^ntara Lınrreratıs Sı>*aJ Bılşlo Fakûltes! Ögıaım LŞcsı
Seıto ERDOGDL (.\nkara LnıvîKteı STasal BılçlerFakültta Ö|raını Gömtal
Saat l'JO-İS 00 Yer İTÜMaçkaSos^l Tesbfcr, KonfenasSalonu
İMpıı İçin: HriısUrpzı Cıddta V : 35/1 Hufcne-taıdMl
T * (0212) 14» 36 42 • 247 % r • 219 99 62-63 » T » JiooMıııboLorgJr
KuruşlukOpera" oyunlarındaki çalış-
malan için Ersen Ttonççekiç'e, En tyi
Sahne Müziği Ödülü "Taşrada Bir
Gün" oyunundaki çalışması için Mü-
zik Kompozisyonu ile Tamar Khora-
ua'ya, En îyi Çevirmen Ödülü yazar
Esther Vılar'ın "Düny^-
nın Başkenti (Speer)"
oyununun çevirisini ger-
çekleştiren Ahmet Ce-
mal ve yazar tvan Va-
zov'un "KoltukDüşleri''
o\ıınunun çevirisini ger-
çekleştiren İsmail Bekir
Apagül'e, Jüri Özel Ödü-
lü Nâzım Hikmet yılın-
da "Nâzun" adlı çalış-
masına ve bu çalışmala-
nn hayata geçmesine
emek veren sanatçılar ve
kurumlar adına Fazıl
Say'a, Onur Özel Ödülü
araştırma ve geliştirme
çalışmalanyla Türk ti-
yatrosuna katkıda bulu-
nan Prof. Dr. Sevda Şe-
ner'e.
Plastik Sanatlar daluı-
da ödüle layık görülenler
ise şöyle:
Resim dalında Yılın
Sanatçısı Ödülü Haffl Ak-
deniz'e, Resim Dalında
Övgüye Değer Ödülü
Harun Antakyab'ya,
Heykel Dalında Yılın Sa-
natçısı Ödülü Osman
Dinç'e. Özgün Baskı Da-
lında Yılın Sanatçısı
Ödülü Süleyman Saim
Tekcan"a. Seramik Da-
lında Yılın Sanatçısı
Ödülü Sadettin Aygün'e,
Fotoğraf Dalında Yılın
Sanatçısı Ödülü Adnan
Ataç'a verilecek.
YAZI ODASI
SEIİMİLERİ
RefikHaiidve Istanbul(2)
Memleket Hikâyeleri'nde (1919) taşra yöreleri-
ne, köylere de uzanan Refik Halid, Istanbul'un
kıyı köşe semtlerindekı buruk yaşamaları, orta
halli yurttaşın sorunlarını, cinsel duygularını bas-
tırmak zorunda kalmış mutsuz kadınlan kaleme
getinmiştir.
Bu hikâyelerin Istanbul'da geçenlerinde yüzyıl
başındaki Istanbul mahallelerinin tasvirleri göze
çarpar. özellikle yoksul ortamlarda mimari bayın-
dırlıktan uzaktır.
Gurbet Hikâyeleri (1940), sürgünde geçen yıllar-
da, yurt özlemiyle kaleme alınmıştır. Türkçe'ye, özel-
likle Istanbul Türkçesi'ne duyulmuş sonsuz bir sev-
gi, hikâyelerin en belirgin yazınsal niteliğidir.
Refik Halid ilk romanı Istanbul'un Bir Yüzü'nde
(1920) II. Abdülhamid döneminde yetişmiş, deği-
şik toplumsal kesimlerden, çeşitli kişilerin I. Dünya
Savaşı günlerine kadar uzanan yaşayışlannı, duyuş
ve düşünüşlerini ele almıştır.
Eserde, o zamanların törel hayatını, gelenek ve
göreneğini, modalarını, heveslenni, möbledenziy-
net eşyasına bütün bir dekoru aynntılarıyla sapta-
ma imkânı buluruz. Bir kronik havası eser.
Istanbul'un BirYüzü, biryandan da, ıstıbdat dö-
neminden tırnak içindeki bir hürriyet dönemine ge-
çişin maddi dünyasını inceden inceye taşlamıştır.
Vurgun yoluyla zengin olanların görgüsüz dünyala-
rı gelecektekı Istanbul'u bıçimlendireceğe benze-
mektedir...
Bu romanı Yezidin Kızı (1939), Çefe (1939) roman-
lan izler.
1941 'de basılmış Sürgün, Istanbul dışında yaşa-
mak zorunda bırakılmış roman kişisinin sürgün yıl-
lannda gördüğü, tanıdıgı, dostluk kurduğu ve her
biri değişik sebepler dolayısıyla memleketten sü-
rülmüş ötekı kişileri ırdeler.
Aralannda hanedan ailesi üyeleri de bulunan bu
kişilerin bütün davranışlannda sürgün psıkolojısı ve
Istanbul özlemi ağır basar. Istanbul hemen hepsi için
sıtmalı bir özlem, git git hayali bile yiten bır kenttir.
Böylelikle romanın anlatıcısı sık sık ıstanbul'un ken-
dine özgü dünyasından söz açma fırsatı bulur.
Eserde, hanedan ailesıne aynlmış sayfalar, Türk
romanında hemen hemen ilk örnek olmakla kalmaz;
aynı zamanda çok çarpıcı ruh çözümlemelerine
ulaşır. Hanedan ailesinin bireyteri bilgisiz, savur-
gan, bencil, şımarık ve hastalıklı kişılerdir.
Anahtar (1947) evlilikte sadakat motifi üzerine
kurulu olmakla birlikte, Istanbul'un Şişli, Nişantaşı,
Ayaspaşa apartmanlannı, Beyoğlu pastanelerini,
gece kulüplerinı, barları, II. Dünya Savaşı'nın göl-
gesindeki günleriyle tasvir eder.
Işadamlarının, ediplerin, bankacılann, salon ka-
dınlarının, bar kızlarının roman kişisi seçildiği Anah-
tar, 194O'lı yıllar Istanbulu'nu çok canlı görünüm-
lerle bugüne aktarmıştır.
Yazar, Bu Bizim Hayatımız'\a (1950) çok sevdiği
Boğaziçi'nin pitoreskıni roman alanında işler. Eser-
de ayışığı geceleri, mevsimler, bahçeler, limonluk-
lar, laleçiçeğinin, güllerin, sümbüllerin soyagacı, zen-
gin bir anlatımla genış kitlelere benimsetilmek is-
tenmiştir.
Bu Bizim Hayatımız'öa karşımıza çıkan Boğazi-
çi, Aşk-ı Memnu'un ya da Ey/u/'ün ıssız, hep hü-
zünlü, hep melankolili yöresinden çokfarklıdır. Kan-
lı canlı biryaşamanın varlığı duyumsanır.
Zaten Refik Halid'in Istanbul'u içe kapanışlardan
uzak, hep dışa dönük bir kenttir.
Roman kişileri, yaşadıkları kenti ve kentın zama-
nını daima olumlu yönleriyle de görebilme yetisıne
sahiptirler. Degişeni toptan yadsımazlar, geçmişe
ikide birde ağıt yakmazlar...
Takvimde tz Bırakan:
"Nerede benım umumt harpte üç ay menfam
(sürgün yeri) olan Osmanlı hükümeti vilayet mer-
kezi öksüz, yoksul, betibenzı külAnkara; nerede Tür-
kiye Cumhuriyeti devlet merkezi olan hem vakar-
lı, hem koket, gözbebeği Ankara?!" Refik Halid Ka-
ray, Deli, Semih Lutfı Kitabevi, 1939.
Milter DJ Norkshop
• Kültür Senisi- Miller, Akademi îstanbul'da
DJ olmak isteyenler için 20-23 Aralık tarihleri
arasında bir vvorkshop programı düzenleyecek.
DJ'liğin bu yüzyılda müziğe olan katkısının,
kitleyle olan iletişiminin. teknik cihaz
detaylannı uzman eğitimciler ve konuk DJ'ler
ile uygulamah olarak aktanlacağı Miller DJ
Worİcshop, tstanbul'un ardından 17-20 Ocak
2003 'te Ankara ve 21 -24 Şubat 2003 'te
tzmir'de yinelenecek. Miller DJ Workshop'da
Mabbas, Mehmet Işıklı, Birol Giray, Hakan
Türkürer, DJ UHR ve DJ UNIT-E tarafindan
verilecek dersleri tamamlayan kişilere katılım
sertifikası verilecek.
Türk ressama ABD'den ödül
• Kültür Senisi - ABDdekı Uluslararası
Serono Art Festivali Resim Yanşması'na kanşık
teknik kullandığı bir resim ile katılan Sema
Türkel, yanşmanm hem sanat jürisinin. hem de
halk jürisinin oylanyla iki birinciliğin sahibi
oldu. Bir ilan ile haberdar olduğu ve yaptığı
resmi posta ile yollayarak katıldığı uluslararası
bir yanşmada iki birincilik birden kazanmaktan
hem kendi adına, hem de Türk resim sanarmın
dünyaya tanıtdmasma katkıda bulundugu için
çok mutlu olduğunu ifade eden Sema Türkel.
"Resmime bir isim vermemiştün. Ancak
yaptığım resimle dünyada birçok insanı yaygın
olarak tehdit eden MS hastahğını ve bununla
mücadeleyi anlatmak istedim" dedi. MS
hastahğını anlattığı tablosu ile iki birinciliğe
layık görülen Sema Türkel, bunun karşılığında
dünyanın en ünlü ressamlanndan kabul edilen
Paula Kenevan'ın iki ipek baskıh çalışması ile
ödüllendirildi.
Bilkent Senfoni konseri
• Kültür Servisi - Isviçrelı şef Karl Anton
Rickenbacher yönetimindeki Bilkent Senfoni
Orkestrası. yann Bilkent Konser Salonu'nda bır
konser verecek. Konserde, Barok döneminin son
temsilcisi ve önklasisizmin kurucusu Alman
kompozitör J.S. Bach'ın müziğinin en güzel
örneklerinden biri olan Brandenburg Konçertosu
No.3 ile 19. yüzyılın en büyük senfoni
bestecilerinden ve postromantizmin
temsilcilerinden Avusturyalı Bruckner'uı 5.
Senfoni'sı seslendirilecek. (0 312 290 13 66)