29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17ARALIK2002SALI 14 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMENGURUN Bir tiyatro okumabiçimiEsenÇamurdan ın. çağdaş tiyatromu- zun köşe taşlanndan biri olan Sabahat- tin Kudret AksaTın oyunları üstüne yaptığı çok yönlü ve ilginç bir okuma denemesi "Hjçkırmakla Haykırmak Arası". Kitap, Mitos Boyut Yayınla- n'ndan çıktı. Bu önemli serüvene iliş- kin olarak Çamurdan'la konuşuyoruz. -Sabahadin Kudret Aksaloyunknüs- tüne yazdığmız "Hıçkınnakİa Haylar- makÂraa" adfakitabauan altbaşkğı "Sa- bahattin Kudret Aksal oyunlarmı bir okuma denemesi". Bunu yapısal bir okuma olarak degerlendirebilir mhiz? O>nnlara\aklaşımınEikBacaanlanrmı- sınız? ESENÇAMURDAN-Çalışmamın bır deneme, tiyatroyu bir okuma deneme- si olduğunu düşünüyorum. Gerek me- tinlere yaklaşımda, gerekse onlan çöz- me girişiminde yapısalcılığın, tiyatro göstergebiliminin büyük ölçüde yönlen- dirmesi var, ama ben bunu yapısalcı ya da göstergebilünsel bir değerlendirme olarak nitelendirmek istemiyorum, çün- kü kanımca benzeri yöntembilimler, sanatın doğası gereği, yapıtlara birebir uygulanmaktan çok, bir yaklaşım biçi- mi, bir bakış açısı oluşturabilir ancak. Aksal'ın tiyatro metinlerini irdelerken her şeyden önce genelden özele, yani makro'dan mikro'ya gitmeye özen gös- terdim. Çoğu çalışmamda yaptığım gibi bu- rada da işe saf. yalın bir okumayla baş- ladım; oyunlann bölümlenmeleri, sah- nelerin, perdelerin kısalıklan, uzunluk- lan, ayraç içlerinde verilen bilgiler gi- bi çeşitli yapısal özellikleri oluşturan öğelerin dökümünü yaptım. Kişilerin sahnelere göre dağılımlannı, cinsiyet- lerini, oyun içindeki işlevierini ve söy- lemleri de aynı yöntemle ele almaya çalıştım. Bır metinde kullanılan yazın düzlemlerinin çeşitliliği de incelenesi bir veridir, hele uzam ve zaman -özel- likle modern metinlerde- çok önemli ipuçlan verir araştırmacıya. 'Blrey olamama' sıkıntısı "Parçalanan insanla birlikte dil de parçalanır. Yalnız toplumsal düzenin değil, kendi bastınlmış kişiliklerinin de sınırlarını aşamayan insanlar, başkalarına dönüşmeyi seçerler. Ve düzene teslim olma, beraberinde Hiçleşme'yi getirir." - Tüm bunlar sizi nereye götürdü? ÇAMURDAN - Amacım, söylenen'in ar- dındaki söylenmeyen'e ulaşmaktı. Bir başka deyişle, yazann benimsediği biçimi, daha profesyonelce söyleyecek olursak, yazınsal ve sahneye yönelik göstergelerin düzenleni- şini irdeleyerek ana düşünceye, iletiye varma- ya çalıştım. Ortaya ilginç sonuçlar çıktı. -Oyunlan,yapı ve içerik bağlamında iki dö- neme ayırarak incetiyorsunuz. Sözkonusu dö- nemlerin betirgin özeDikleri, ortak ya da ayn yanlan nelerdir? ÇAMURDAN-Yapı olarak iki döneme ayı- nyorum oyunlan. içerik olarak, daha doğru- su ana izlek olarak yazar hep aynı sorunu iş- lemiştir ki, bu benim çok ilgimi çekti. Daha da ilginci, bu çahşma yıllar önce bir makale olarak yayımlandığında o zaman hayatta olan yazann da buna şaşırması. Gerçekten de, Sa- bahattin Kudret Aksal hangi biçemle yazar- sa yazsuı, 1947 yılında kaleme aldığı ilk ya- pıtından başlayarak hep "kendi olamama" ve bunun sonucu olarak "birev olamama" sı- kıntısuıa değinir, başkahramanlannı da bir türlü kişilik olamamış insanlar arasından se- çer. Bugünkü toplumumuza bakacak olursak durum daha da çekicilik kazanıyor. Bunun dı- şında her dönem kendi içinde bir bütünlük gös- terdiği gibi, yapı olarak birçok farkı olması- na karşın, öteki dönemle de ortak noktalar içer- mekte. -Örneğin? ÇAMURDAN - Örneğin "Çemberin tçin- deküer" olarak adlandırdığım ve 1947- 1965 yıllan arasında yazılmış olan ilk dönem oyun- lannın neredeyse tümü, bir ev ortamında ge- çer. hep dışan'dan içeri'ye bir yabancı girer, sıkıca korunan düzen yıkılma tehlikesi geçi- rir, oyunun sonunda ise düzen yeniden sağ- lanır ve başa dönülür. Toplumla özdeşleşmiş olan düzenin bireyle çatışması da vurgulanır oyunda. 1965 sonrasını kapsayan ve "hiçleşme" adını taşıyan ikinci bölüm- de ise açıkça Ionesco etkisi görülür ve yazar iyi kurulu oyun düzenini bırakıp soyutlama yoluna gider, evrensel ola- na yönelir. Burada toplum ya da düzen "msanı öğûten çark" olarak çıkar kar- şımıza. Parçalanan insanla birlikte dil de parçalanır. Yalnız toplumsal düze- nin değil, kendi bastınlmış kişilikleri- nin de sınırlarmı aşamayan insanlar, başkalarına dönüşmeyi seçerler. Düze- ne teslim olma beraberinde "hiçleş- me"yi getirir. zamanla hesaplaşma - Her iki dönemde de kişilerin hayal ik gerçek arasında gidip gelmelerine değbıiyorsunuz.. ÇAMURDAN - Oyunlann şaşırtıcı noktalanndan biri de bu. ilk döneme baktığımızda kişilerin hep "yanm kal- nuş" ve "bekleyen" durumunda olduk- lannı görürüz. Bunlar nasıl var olabi- leceklerini bilemezler; ya kendilerini bü- tünüyle düzene bırakmışlardır ya da hiç gerçekleşmeyeceğini bildikleri ha- yalleriyle sürdürürler yaşamlannı. tkin- ci dönemde daha da ileri gider yazar, hayal ile gerçek arasındaki her türlü sı- nın kaldınr. - Peki ya zaman? Sizce yazann zama- nı irdeJeyişi, 60 öncesi ve sonrasında na- sıl bir gelişme gösteriyor? ÇAMURDAN - Ne yazarsa yazsın, Aksal, hep zamanla hesaplaşır. Her çağ- daş yarahcı gibi o da zamanla uğraşır, onu yakalamaya çalışır. Tiyatrosunda da bu böyle. ilk dönemde bu durum kendini eski-yeni çatışması olarak gös- terir. Ne ki bununla da yetinmez yazar, titizlikle yönetmene oyunun zamanını aktanr, kişilerine sık sık saati söyletir, sonunda dayanamaz, hemen her oyunun geçtiği evin duvanna bir saat asar! Oy- sa ikinci dönemde zamandaşlık yaşa- nır, yaşanır ama yine de kişileri zaman sıkıştınr, onunla yanşıhr, hesaplaşma- ya gidilir. - Kitabnıızın ilginç bir yanı da, Sabahattin Kudret Aksal'm bfliıuneyen, basdmanuş, sah- nefenmemjş bir oyununu da içermesL "Konak- ta Oyun"a nasd ulaştnuz? ÇAMURDAN - Anladığım kadanyla Ak- sal da bu oyunundan pek hoşlanmıyor. orta- lığa çıksın isterniyordu. Sözünü ettiğim ma- kaleyi yazdığımda da bana ondan hiç söz et- memişti. Kitapla ilgili ön çahşmalanm sıra- sında yazann eşi verdi bana metni. Tarihi belli değil ama, diyaloglar arasında geçen "1949 modeB yeni araba" repliğine ve biçe- me bakılacak olursa, oyun kırklı yıllarda ya- zılmış olabilir. Biri Btn Dfldz- Iiyor\ ortaayu- nusaddiğiyle kurulmuş. Fer- han Şensoy biü- nenustahğıyla başuıdan sonu- na var. Rasim Öztekin adını bile unutan yaşh kişi rolünde mimikleriyle gerçekçi, srcak. Şensoy 'un gözüyle birilerini dikizlemek Saııat Kurumu ödülleri belli oldu NURSENKAVAS Adından da anlaşıldığı gibi oyun, televizyonlardaki özel yaşamlann izlenmesi üzerine kurulu dizi programdan esinlenerek yazılmış. Anne, baba, çiftin eski eşlerinden olma bir genç kız, delikanlı (üvey kardeşler), oturulan evin sahibi, yaşh, belleğini yirirmiş enişte. Oyunun gelişimiyle sahneye çıkan, genç kızın "ingflE" arkadaşı (ki ikinci perdede Ingiliz değil Türk olduğu, genç kızı olan evlerde konuk olarak yaşayabilmek için Ingiliz numarası yaptığı anlaşılacaktır) ve televizyon yapımcısı. Oyunda "Şensoy dffi" baştan sona egemen. Sözcüklerin değiştirihniş biçimlerine en tipik örnek: "Gtttirtmeın seni". Espriler de kahkahalan arhnyor Her karşılaştığında, evin babasına "Sen kûnsin" sorusunu yineleyen yaşh eniştenin aldığı yanıt kaçamakla birlikte gerçekçidir de: "Yan komşunun bu yan komşusuyum" "Gitmeden önce bana sodyumun simgesini söyle." Enişte tek tutkusu bulmacayla uğraşmaktadır; Şensoy usancını gösteren vücut diliyle küfiir yerine geçen el hareketini yaparak "NaL" diye yanıtlar. Sodyumun simgesi de "Na*dır, "Cuk" oturmuş bir espri daha. Oyun "ortaoyunu'' sadeliği ve rahatlığıyla kurulmuş. Ferhan Şensoy bilinen güvenli ustalığıyla başından sonuna var. Rasim Öztekin adını bile unutan yaşh kişi rolünde sesi, vücut dili, mimikleriyle gerçekçi. sıcak. Ancak anne (Efif Durdu) ile genç kızın (Ece Erdoğuş) "aşınlıklar r> ı zorladığı söylenebilir. ÖzeUikle annenin ses tonunu, çaçaronlaştınrken çok inceltmemesi yerinde olabilirdi. Kuşkusuz sahneye ilk çıkan genç oyunculann daha katedecekleri uzun bir yol var önlerinde. Oyunun kurgusu demiştik.. kurgu ve çizgi... Kurguda güçlük çekilmemiş; güncel malzeme rahatlıkla kullanılmış. Çizgideyse doğaldan popülizme kayarken hangi seyircinin tiyatro beklentisi yanıtlanıyor tartışılabilir ama.. salon doluysa ve kahkahalar atılıyorsa Şensoy'un zorunlu beklentisi karşılanıyor demektir. Amaçlanan toplumsal eleştiri de sonuçta gerçekleşiyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sanat Kurumu tarafından tiyatro ve plastik sanat dallannda verilen 'Gele- neksel Yıtan Sanatçüan' ödüllerinin sa- hipleri belirlendi. Geleneksel Sanat Kurumu Ödülleri, tiyatro, resim, heykel, özgün baskı, fo- toğraf dallannda verilecek. Ödül töre- ni daha sonra açıklanacak bir tarihte ya- pılacak. Tiyatro dalında ödül alacak sanatçı ve kurumlar şöyle: En 1yi Oyun Yazan Odülü "Gerçek Kurbanın Aası" adlı oyundaki başa- DÜNYA'ya merhaba. Hüseyin Efe Varmışer 10^12/2002 Istanbul KOOP-C DEN KÜLTUR ETKINLIKLERI SİNEMAGÜNLERİ K O O P - C , ortaklarına bir kültür hiz- meti olarak "Sinema Günleri" başlığı al- tında aşağıdaki fılmleri gösterime koy- muştur. Film gösterimleri Kooperatif or- takları için ücretsizdir. nsı nedeniyle Erhan Gökgücü'ne, En lyı Yapun Ödülü "Komşu Köyün De- lfci" oyunu ile Ankara Devlet Tiyatro- su ve "Aslan Asker Şvayk" oyunu ile Antalya Deylet Tiyatrosu'na, En iyi Yönetmen Ödülü "Komşu Kövün De- Bsi" oyununun yönetmeni ErgunUçu- cu'ya, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü "Dujıyanm Başkenti(SpeerT adlı oyun- daki başansı ile Nihat Üeri'ye, kadın oyuncu dalında "Koltuk Düşteri" ve "Gerçek Kurbanın Acıa" adlı oyun- lardaki başansı nedeniyle Meral Ni- ron'a, En İyi Sahne Tasanmı Ödülü "Taşrada Bir Gün" oyunundaki başa- nsı nedeniyle Tayfun Çebi'ye. En İyi Giysi Tasanmı Odülü "Taşrada Bir Gün" oyunundaki çalışması için Na- lan Türkoğlu'na, En iyi Işık Tasanmı Ödülü "Yer DemirGökBakn- T ve "Uç k .; Rlm Yaprt Yönetmen Yeri Tarihi Saat Rlm Yönetmen Yeri Tarihi Saat Postacı Pablo NERUDA Michel RADFORD Armada Hotel - Ahırkapı/Sultanahmet 18 Aralık 2002 Çarşamba 19.00 Sıradan Faşizm Mihail ROOM Armada Hotel - Ahıriopı/Sultanahmet 14Ocak2003Salı 19.00 Önemli Not 1. Talebtn yoğun olması cjunımunda 'Sinema Günleri" yıl bcyunca sdrecek ve gere/orse ayda 1 film göstenmı sayısı "Yaza/ia/fe Buluşma" etkınliklen de eklenemk * ya da fazla olarak yeniden tasarianacakhr 2. 2003 yılı ıcmöefetanbu/şehmçı geaten, günûbitiik Istanbul dışt gezılen, Istanbul aışı hafta sonu gezıien düzenlenecekbr. Daha geniş bilgı içfeı aşağMaki teletantardan KOOP C'yi apayatalrsınız. (0 212) 520 21 91-92, Faks: 520 50 23 TÜRK MÜHENDIS VE MIMAR ODALARı BIRÜĞı INŞAAT MÜHENDISLERI ODASı ISTANBUL ŞUBESI Odanuzm 48 Kunıluş Yıldönûnû dolayısıyb tnşaal Müieodıshgı Haftası çave%esm(te gerçekleşunlecek etlcnlıkkı programı 17 Aralıt. 2002 Salı Prof D> SaatTUIEROĞlL ıtTL'lıç.FatÖgretmLyesı) Kooieıans Çaüjnaian °<z j Kom^mao Prof Dr Nacı GÛRÜR (U'BtT.«.-ManiBra *JZ?- Mtt (M\M) Başkml SaaL 1400-POOVer tTL'MaçfcaSosyal Tessier kcofcrans Salonu Ssa ;n fft:4 'jO Vcr Sûımdı Otelı Balo Saloou GaNiaıeiKİslaııbui Paoel. Geotdaıik MöfaendiÂhğı Eğıtunınm Scnııiaı \% Cemal GÖKCE ı İMC kanaıi Şıie Bajkanı Panebaier ProC Dt. Fe\u ÇtMCIOCiL [tsanbul Cmwts*sı lnşaüi Mûh. Bötûm Başkanı I Prof Dr \tlla WSAL l"BL' KauılJı R^adenes. Deprem Aıaştmm Eıaılijsi Depran Mûh. Bö! ÖŞrtm Cyes» Prof Dr HahiE^tDOG^N(TRMiidenFakütesJeofaiMûh.\ıd»lımDılıB5tı T»teÖNGÜR(Jeoky MiAenlalen Odası tsodul Subesı Yön Kıi ûeal Saat 1409-1800 Yer Mecıdıwkm Kühûr Meılezı Katlı Otcçart Caü 6 Kjl Mecıdıyiöv tsanbul Srannıer Çdık Tel Dooalıb Betoolar Komşmaolar Prof Dr Mdma Alı TAJDEMİR (ÎTÛ Ins FA Yapı Mat 4nahıim Dalı lnş Mûh. Mdmo YERÜKAY K IBB&K Çslık Koni San T,c VŞ Teknü; Mâdûr) Saa ifOCHSCıJ'ierLMOkonbulŞıteıMustaûCıgüplûESıiımSalcau 71) Panel Hınva T caıtt Gene! Aıdaşması (Gı\TS) \t Mûhaıdıslık Hızmsier. Oımm Başkanı Caml GÖKÇE ıtMO Isanbul Şube Basjanı) PaneUtler Yûksek $dur Plancıa Şım Göken EREN (BaımiM. vt tskân Bakjnlığı TsioLk Araşdıma \ e l j-gulama Genel Mûdüriûğü Yatnm Plcjelen v^ r>) tbskıler Daırra Ba^bnlığı) Prof Dt Bogûl AYMAN GClER(,^ntara Lınrreratıs Sı>*aJ Bılşlo Fakûltes! Ögıaım LŞcsı Seıto ERDOGDL (.\nkara LnıvîKteı STasal BılçlerFakültta Ö|raını Gömtal Saat l'JO-İS 00 Yer İTÜMaçkaSos^l Tesbfcr, KonfenasSalonu İMpıı İçin: HriısUrpzı Cıddta V : 35/1 Hufcne-taıdMl T * (0212) 14» 36 42 • 247 % r • 219 99 62-63 » T » JiooMıııboLorgJr KuruşlukOpera" oyunlarındaki çalış- malan için Ersen Ttonççekiç'e, En tyi Sahne Müziği Ödülü "Taşrada Bir Gün" oyunundaki çalışması için Mü- zik Kompozisyonu ile Tamar Khora- ua'ya, En îyi Çevirmen Ödülü yazar Esther Vılar'ın "Düny^- nın Başkenti (Speer)" oyununun çevirisini ger- çekleştiren Ahmet Ce- mal ve yazar tvan Va- zov'un "KoltukDüşleri'' o\ıınunun çevirisini ger- çekleştiren İsmail Bekir Apagül'e, Jüri Özel Ödü- lü Nâzım Hikmet yılın- da "Nâzun" adlı çalış- masına ve bu çalışmala- nn hayata geçmesine emek veren sanatçılar ve kurumlar adına Fazıl Say'a, Onur Özel Ödülü araştırma ve geliştirme çalışmalanyla Türk ti- yatrosuna katkıda bulu- nan Prof. Dr. Sevda Şe- ner'e. Plastik Sanatlar daluı- da ödüle layık görülenler ise şöyle: Resim dalında Yılın Sanatçısı Ödülü Haffl Ak- deniz'e, Resim Dalında Övgüye Değer Ödülü Harun Antakyab'ya, Heykel Dalında Yılın Sa- natçısı Ödülü Osman Dinç'e. Özgün Baskı Da- lında Yılın Sanatçısı Ödülü Süleyman Saim Tekcan"a. Seramik Da- lında Yılın Sanatçısı Ödülü Sadettin Aygün'e, Fotoğraf Dalında Yılın Sanatçısı Ödülü Adnan Ataç'a verilecek. YAZI ODASI SEIİMİLERİ RefikHaiidve Istanbul(2) Memleket Hikâyeleri'nde (1919) taşra yöreleri- ne, köylere de uzanan Refik Halid, Istanbul'un kıyı köşe semtlerindekı buruk yaşamaları, orta halli yurttaşın sorunlarını, cinsel duygularını bas- tırmak zorunda kalmış mutsuz kadınlan kaleme getinmiştir. Bu hikâyelerin Istanbul'da geçenlerinde yüzyıl başındaki Istanbul mahallelerinin tasvirleri göze çarpar. özellikle yoksul ortamlarda mimari bayın- dırlıktan uzaktır. Gurbet Hikâyeleri (1940), sürgünde geçen yıllar- da, yurt özlemiyle kaleme alınmıştır. Türkçe'ye, özel- likle Istanbul Türkçesi'ne duyulmuş sonsuz bir sev- gi, hikâyelerin en belirgin yazınsal niteliğidir. Refik Halid ilk romanı Istanbul'un Bir Yüzü'nde (1920) II. Abdülhamid döneminde yetişmiş, deği- şik toplumsal kesimlerden, çeşitli kişilerin I. Dünya Savaşı günlerine kadar uzanan yaşayışlannı, duyuş ve düşünüşlerini ele almıştır. Eserde, o zamanların törel hayatını, gelenek ve göreneğini, modalarını, heveslenni, möbledenziy- net eşyasına bütün bir dekoru aynntılarıyla sapta- ma imkânı buluruz. Bir kronik havası eser. Istanbul'un BirYüzü, biryandan da, ıstıbdat dö- neminden tırnak içindeki bir hürriyet dönemine ge- çişin maddi dünyasını inceden inceye taşlamıştır. Vurgun yoluyla zengin olanların görgüsüz dünyala- rı gelecektekı Istanbul'u bıçimlendireceğe benze- mektedir... Bu romanı Yezidin Kızı (1939), Çefe (1939) roman- lan izler. 1941 'de basılmış Sürgün, Istanbul dışında yaşa- mak zorunda bırakılmış roman kişisinin sürgün yıl- lannda gördüğü, tanıdıgı, dostluk kurduğu ve her biri değişik sebepler dolayısıyla memleketten sü- rülmüş ötekı kişileri ırdeler. Aralannda hanedan ailesi üyeleri de bulunan bu kişilerin bütün davranışlannda sürgün psıkolojısı ve Istanbul özlemi ağır basar. Istanbul hemen hepsi için sıtmalı bir özlem, git git hayali bile yiten bır kenttir. Böylelikle romanın anlatıcısı sık sık ıstanbul'un ken- dine özgü dünyasından söz açma fırsatı bulur. Eserde, hanedan ailesıne aynlmış sayfalar, Türk romanında hemen hemen ilk örnek olmakla kalmaz; aynı zamanda çok çarpıcı ruh çözümlemelerine ulaşır. Hanedan ailesinin bireyteri bilgisiz, savur- gan, bencil, şımarık ve hastalıklı kişılerdir. Anahtar (1947) evlilikte sadakat motifi üzerine kurulu olmakla birlikte, Istanbul'un Şişli, Nişantaşı, Ayaspaşa apartmanlannı, Beyoğlu pastanelerini, gece kulüplerinı, barları, II. Dünya Savaşı'nın göl- gesindeki günleriyle tasvir eder. Işadamlarının, ediplerin, bankacılann, salon ka- dınlarının, bar kızlarının roman kişisi seçildiği Anah- tar, 194O'lı yıllar Istanbulu'nu çok canlı görünüm- lerle bugüne aktarmıştır. Yazar, Bu Bizim Hayatımız'\a (1950) çok sevdiği Boğaziçi'nin pitoreskıni roman alanında işler. Eser- de ayışığı geceleri, mevsimler, bahçeler, limonluk- lar, laleçiçeğinin, güllerin, sümbüllerin soyagacı, zen- gin bir anlatımla genış kitlelere benimsetilmek is- tenmiştir. Bu Bizim Hayatımız'öa karşımıza çıkan Boğazi- çi, Aşk-ı Memnu'un ya da Ey/u/'ün ıssız, hep hü- zünlü, hep melankolili yöresinden çokfarklıdır. Kan- lı canlı biryaşamanın varlığı duyumsanır. Zaten Refik Halid'in Istanbul'u içe kapanışlardan uzak, hep dışa dönük bir kenttir. Roman kişileri, yaşadıkları kenti ve kentın zama- nını daima olumlu yönleriyle de görebilme yetisıne sahiptirler. Degişeni toptan yadsımazlar, geçmişe ikide birde ağıt yakmazlar... Takvimde tz Bırakan: "Nerede benım umumt harpte üç ay menfam (sürgün yeri) olan Osmanlı hükümeti vilayet mer- kezi öksüz, yoksul, betibenzı külAnkara; nerede Tür- kiye Cumhuriyeti devlet merkezi olan hem vakar- lı, hem koket, gözbebeği Ankara?!" Refik Halid Ka- ray, Deli, Semih Lutfı Kitabevi, 1939. Milter DJ Norkshop • Kültür Senisi- Miller, Akademi îstanbul'da DJ olmak isteyenler için 20-23 Aralık tarihleri arasında bir vvorkshop programı düzenleyecek. DJ'liğin bu yüzyılda müziğe olan katkısının, kitleyle olan iletişiminin. teknik cihaz detaylannı uzman eğitimciler ve konuk DJ'ler ile uygulamah olarak aktanlacağı Miller DJ Worİcshop, tstanbul'un ardından 17-20 Ocak 2003 'te Ankara ve 21 -24 Şubat 2003 'te tzmir'de yinelenecek. Miller DJ Workshop'da Mabbas, Mehmet Işıklı, Birol Giray, Hakan Türkürer, DJ UHR ve DJ UNIT-E tarafindan verilecek dersleri tamamlayan kişilere katılım sertifikası verilecek. Türk ressama ABD'den ödül • Kültür Senisi - ABDdekı Uluslararası Serono Art Festivali Resim Yanşması'na kanşık teknik kullandığı bir resim ile katılan Sema Türkel, yanşmanm hem sanat jürisinin. hem de halk jürisinin oylanyla iki birinciliğin sahibi oldu. Bir ilan ile haberdar olduğu ve yaptığı resmi posta ile yollayarak katıldığı uluslararası bir yanşmada iki birincilik birden kazanmaktan hem kendi adına, hem de Türk resim sanarmın dünyaya tanıtdmasma katkıda bulundugu için çok mutlu olduğunu ifade eden Sema Türkel. "Resmime bir isim vermemiştün. Ancak yaptığım resimle dünyada birçok insanı yaygın olarak tehdit eden MS hastahğını ve bununla mücadeleyi anlatmak istedim" dedi. MS hastahğını anlattığı tablosu ile iki birinciliğe layık görülen Sema Türkel, bunun karşılığında dünyanın en ünlü ressamlanndan kabul edilen Paula Kenevan'ın iki ipek baskıh çalışması ile ödüllendirildi. Bilkent Senfoni konseri • Kültür Servisi - Isviçrelı şef Karl Anton Rickenbacher yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası. yann Bilkent Konser Salonu'nda bır konser verecek. Konserde, Barok döneminin son temsilcisi ve önklasisizmin kurucusu Alman kompozitör J.S. Bach'ın müziğinin en güzel örneklerinden biri olan Brandenburg Konçertosu No.3 ile 19. yüzyılın en büyük senfoni bestecilerinden ve postromantizmin temsilcilerinden Avusturyalı Bruckner'uı 5. Senfoni'sı seslendirilecek. (0 312 290 13 66)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle