19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ARALIK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA l l ı J \ \ j I l U İ V J L J . [email protected] 13 ŞİRKETLER • PRİNA, seçkin damak tadına sahip kediler için ürettiği, içinde gerçek et ve balık eti bulunan Fancy Feast markasını ocak ayında Türkiye pazanna sımuyor. • PHHJPS, sevdiklerinize seçkin tasanmı, üstün teknolojisi ve kalite güvencesiyle hazırladığı hediyeleri sayısız seçenekleriyle sunuyor. • URAKT, yeni yıl için güney denizi incileriyle hazırladığı örme koleksiyonuyla armağan seçenekleri arasında özel bir yer tutacak. • Y4TAŞ, geniş ürün yelpazesiyle yeni yılda da her tarza bitap ederek ev ve ofislere farklı soluklar getirmeye devam edivor. tf TİSSOT'un yeni modeli TXL Round Moon Phase, ayı anımsatan yuvarlak hatlı çelik kasası, çizilmez safır camı ve alarm sistemi ile klasik stilin farklılığmı ortaya koyuyor. • fNCl'nin farkh seçenekler sunan 2003 kış koleksi- yonunda diz üstü çizmelerden bilekte botlara her zevke uygun model bulunuyor. • ÎPEKKÂĞIT'ın ürettiği Lotus Professional Antibakteriyel Havlu Dispenseri gümüş iyonu eklenerek geliştirilrniş yüzeyi ile bakteri oluşumunu engelleyerek % 99.9 koruma sağlıyor. Elektronik sayaçlann EPDK'nin belirlediği standartlara sahip olmadığı bildirildi Akıllı sayaç aldattnacası• Yönetmeliğin son 3 yılda 4 kez değiştirilmesinin ardından piyasada yüz milyonlarca liraya satılan sayaçlann çoğununun EPDK kriterlerini karşılamadığı belirtiliyor. FATMA KOŞAR Kamuoyunda "akdh sayaç" olarak bi- linen elektronik sayaçlann Enerji Piya- sası DüzenJeme Kurumu'nun (EPDK) belirlediği standartlara sahip olmadığı bildiriliyor. Son üç yılda yönetmeliğin 4 kez değişririlmesi tüketicilerin kafa- sını kanşünrken, şu anda yüz milyon- larca liralık fiyatlarla satılan "aJolh sa- yaç"lann da ne kadar süreyle kullanıla- bileceği belirsiz. TMMOB Elektrik Mühendisleri Oda- sı (EMO) Başkanı Cengiz Göltaş, yeni binalarda takılma zorunluluğu bulunan elektronik sayaçlann çogunlugunun EPDK'nin önce belirlediği niteliklere sahip olmadığını bildirdi. Göltaş, çok tarifeli döneme geçişin maliyetinin tü- müyle tüketiciye yansıtıhnasına karşı çıktı. Tûketici Haklan Derneği (THD) Başkanı Turhan Çakar da tüketicinin seçme hakkının elinden alındığıru belir- terek "Kimse saat 10'dan sonra beni ça- maşır yıkamaya zorlavamaz" dedi. Kafalar Karışık TEDAŞ'ın son 3 yılda 4 kez değiştir- mesinin ardından EPDK, tüketicinin kullanması gereken sayaçlann özellik- lerini belirledi. Buna göre, tûketici sa- yaçlanrun, en az dört ayn tarife dilimin- de, bir günü en az 8 zaman dilimine bö- lerek ölçme ve kayıt yapma özelliğine sahip olması gerekecek. Aynca sayaçlann enerji kesintisin- de bile bilgileri 4 ay süreyle kaydet- mesi isteniyor. Ancak, piyasada satı- lan sayaçlann bu nitelikJere sahip olup olmadığına ilişkin herhangi bir dene- tim bulunmuyor. Üstelik bu alana iliş- kin düzenlemelerin bir süre sonra ye- niden değiştirilmesi olasıhğı da var. Tûketici belirsizliklerin ortasında, sa- yaç üreticilerinin "elektrikte yüzde 4O'lara\aranindirimdenyararlanma- nın aracı bizde" gibi reklamlanyla karşı karşıya bırakıldı. Yaklaşık 12 firmanın faaliyet göster- diği elektronik sayaç pazan, henüz bü- tün abonelere zorunluluk getirilmediği halde milyonlarca dolarlık ciroya ulaşı- yor. Başan Elektronik'in ürettiği Kaan Sayaç ile KVK'nin pazarladıgı Sayot ve Ampy markalan pazann öncüsü İco- numunda bulunuyor. Elektronik sayaç- lar TEDAŞ'uı akşam saat 10 ile sabah 6'ya kadarki indirimli tarifesinden ya- rarlandırmayı hedefliyor. Tek fazh elektronik sayaçlann (konutlarda stan- dart) fiyatlan 105 milyon lira, çift faz- h, aktif sayaçlann (daha yüksek enerji çekimi için tercih edilebiliyor) ise 250 milyon lira civannda değişiyor. Sayaç çift fazh ve aktif-reaktif olunca fiyat 630 milyon liraya kadar çıkıyor. Yaklaşık 12 fîrmanın faaliyet gösterdiği elektronik sayaç pazan, henüz büriin abo- nelere zorunluluk getirilmediği halde mflyonlarca dolarhk ciroya ulaşryor. ERDEM AKYÜZ: Tarifede hile TEDAŞ, elektronik sayacı özendiren indirimli tarife uyguluyor. Yeni binalar için zaten yasal olarak zorunlu tutulan elektronik sayaç, Türkiye'de20 milyon aboneden ortalama yüzde 90'ının kullandığı mekanik sayaçtan farklı olarak çok tarifeye uyumlu. Ancak TEDAŞ'ın uyguladığı tarifede, kullanırrun en yoğun olduğu 15.00 ile 23.00 saatleri arasında daha yüksek fiyatlandırma söz konusu. Indirim ise saat 23.00 ile 06.00 arasında. Bunun gerekçesi tüketicinin tasarruf yapmasını sağlamak. Uygulamayı "tarifede hile" diye nitelendiren Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı Erdem Akvüz, "indirimB tarifede hfle var, gece daha düşük birim fiyat uygularuyor. Ancak bu kaç kişinin işûıe yarayabüir~ dedi. TEDAŞTAN AÇIKLAMA: Buayzamyok ANKARA (ANKA) - Her ay enflasyondaki artışa göre elektrik fiyatlannı ayariayan TEDAŞ, erken seçim nedeniyle ekim ayında olduğu gibi aralıkta da elektriğe zam yapmama karan aldı. Şubat 2001 'de yaşanan devalüasyonun ardından geçen yıl elektrik fıyatîannda yüzde 115 dolayında arnş yapan TEDAŞ, bu yd fiyatlarında tüm abone gruplan için yalnızca yüzde 16.8 oranında artış kaydetti. Düşüşte, enflasyonla mücadele ve ekonomik kriz kadar kaçak kullanımın toplam tüketimdekı payının gerilemesi de etkili oldu. Sayaç okvuııa abonenin kabusu oldu EBRUERDOĞAN Elektrik, su ve doğalgaz sayaçlannın okuma işini alan taşeron şirketler abone- leri mağdur ediyor. Tüketiciler, taşeron şirketleri elemanlannın sayaçlan kahve- lerden ve kurumdan önceki faturalara bakarak kafadan yazdıklannı öne sürer- ken BEDAŞ Genel Müdürü Mehmet ts- lamoğlu, iddialann doğru olmadığını be- lırterek u Zaman zaman sorunlar tüketi- cflerden de kaynaklanıyOT* dedi. Farklı amaçlarla yurttaşlann kapısına gidip, kendini BEDAŞ yetkilisi olarak tanıtan kişilerin varlığını anımsatan Islamoğlu şöyle devam etti: "Yurttaşlanna kapısı- na gidip 'BEDAŞ'tan geliyorum' diyen her khn olursa olsun. abonelerin kimBk istemesi gerekir. Aynca herhangi bir se- bepten istenen para abonetaranndan ke- snüikle ödenmemetidir. BEDAŞ'taen çok görülen ve şalter değiştirmek için istenen para da danil hiçbir şekflde elden tahsi- lat yoktur" diye konuştu. 3 milyon 200 bin abonesi bulunan ve sayaçlar 9 taşeron şirket taranndan okun- makta. Doğalgaz birim fıyatının çok yüksek olması nedeniyle geçen kış bü- yük eleştirilere hedef olanıGDAŞ'ta ise sayaç okuma işlemini, beş yılda bir ya- pılan ihaleyi kazanan "Lonca AŞ" yapı- yor. 287 personel taranndan yapılan sa- yaç okuma işleminde, daha önce iki fa- turanın gönderihnesinden doğan sorun- lar bu yıl aşıldı. IGDAŞ Basın Yayın ve Halkla Ilişkiler Müdürlüğü'nden yapı- lan açıklamada. "Bu yıla kadar savaçla- nn okunmasından sonra fatura biktirimi abonelere bırakdıyordu. Vergi usül ka- nununa göre de yasal zorunluluk olan fa- ruralar abonderimize gönderflmekteydL Abonderimizin birkısnu, kendilerineiki farklı fatura bıraküdığı düşüncesiyle iki fatura ödemes yapmaktaydL Mahye Ba- kanhğı 3e yapıkn görüşrneler sonrasm- da 11 Şubat 2002'den itibaren tek fatura gönderilmeye başlandT denildi. 3 milyon 200 bın abonesi bulunan tS- Kl'de ise sayaç okunması, 4 şirket tara- fından yapılıyor. 359 personeün çalıştığı şirketlerde ihale süresi 3 yd. 1 Temmuz 2001 - 2002 arasında el bilgisayan barkot- lu yapılan 22 milyon 236 bin 8 adet oku- ma için taşeron şirketlere, 4 trifyon 33.5 miryar lira ödenirken okumada yapılan her hata için birim fıyatının 20 katı ceza kesiliyor. Istanbul'un Anadolu Yaka- sı'nda faaliyet gösteren ve 1 müyon 636 bin 458 abonesi olan TEDAŞ, sayaç oku- ma için taşeron kullanmıyor. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Gerçeğe Uyanmak Türkiye'nin AB üyeliği süreci, 12 Aralık Kopen- hag kararlanylayeni bir aşamaya geldi. Soğuk ger- çekle yüz yüze gelindi. Ülkenin önünde, düşlerden uyanıp kendine gelmesi için hiç de azımsanama- yacak iki yıl gibi bir süre var. Evet, yanlış okumadı- nız, Türkiye, bir an önce kendine gelmelidir; bunu iki yılda başarmalıdır. Ulkenin kendine gelmesi için, birbirini tamam- layan şu üç alanda somut adımlar atması gereki- yor. Bunlardan birincisi, uluslararası ilişkılerin günü- müzde gerekli kıldığı hızlı ve doğru karar alma mekanizmalarını işler kılmaktır. Türkiye'nin gerçek- ten iyi yetişmiş ve var olan devlet geleneğinin de- neyim ve birikimine sahip bir Dışişleri kadrosu bu- lunmaktadır. Ancak, bunun kadar doğru bir gerçek daha var, dış ilişkilerin yürütülmesinde gerekli olan esnek ve hızlı çaJışan bir kurumsal yapılanma sağ- lanamamıştır. Ekonomi, siyaset, savunma, tekno- loji, turizm, insan ve sermaye hareketliliği vb alan- larda, birbiriyle sürekli iletişim, etkileşim ve daya- nışma içinde olan bir bürokratik yapılanma oluştu- rulduğu söylenemez. Bu durum karar alma süreç- lerinde kopukluk yaratıyor; kurumsal aklın urünü olan ortak karaıiar alınarak, kararlı bir biçimde sonuca gidilemiyor. Türkiye bu büyük eksigini gı- dermelidir. Bu eksiklik olmasaydı ne mi olurdu? Türkiye, AB konusunda son anda can havliyle Baş- kan Bush'a koşmaz; "AB olmazsa NAFTA olsun" gibi anlamsız ve tutarsız bir noktaya sürüklenmez- di. Ikinci olarak Türkiye, yıllardır yaşadığı, kimi bü- yük ayıplardan bir an önce kurtulmalıdır. Bunlann başında, her türüyle işkencenin önlenmesi ve dü- şüncenin suç sayılmaması için somut adımlar atılması geliyor. 1991'den başlayarak "karakolun duvariannın ayna olacağı" sözünü vererek halktan oy alıp iktidar olanlar ve de onları izleyen hükümet- ler, bu sözü yerine getirmeliydi. Bu yapılmadı; ama bir an önce yapılmalı. Kuşkusuz yetmez, Türkiye hızla düşünceyi suç sayan yasal düzenlemelerden öncelikle kurtulmalı; Cumhuriyet'in başta laıklik ol- mak üzere temel degerlerinı koruyarak insan hak ve özgüriüklerinin sınırtannı çağdaş düzeye çıkar- malıdır. Bunlan yapmak için para gerekmiyor. İnsan haklanna, daha doğrusu insana değer vermek ye- terli oluyor. Üçüncüsü, geniş anlamdaekonomıdır. Ekonomi- nin, kayıt dışılıktan kurtanlarak kayrt aftına alınma- sı; hükümetin satın alma, satış ve ihale ışlemlerinın saydam, açık ve rekabetçi bir ortamda yapılması; başta milletvekili dokunulmazlığının sınırlandı- rılması olmak üzere gerekli yasal ve kurumsal dü- zenlemeleri yaparak rüşvet ve yolsuzlukların önünün alınması büyük önem taşımaktadır. Unu- tulmamalı ki temiz toplum temiz ekonomi ile başlar. Bu kapsamda eklenmesi gereken bir nokta da- ha var. Kimi bılimsel bulgulara göre, ülkenin 10-12 milyon insanı açlık sınmndadır. Ek olarak kayrtlı iş- siz sayısı 2.4 milyon dolayındadın gerçek ışsiz sa- yısının bunun birkaç katı olduğu kolayca söylene- bilir. Bu boyutta işsizlik çok ağır bir toplumsal ya- radır. Aç ve ışsiz insanlara, sadaka verir gibi, para ve yiyecek yardımı yaparak onları sürekli dilenci durumuna düşürmek yanlıştır; bu tutum ve anlayış onlan aşağılamaktır; onursuz kılmaktır. Yapılması gereken, çalışabilecek insanımıza ek iş olanaklan yaratmaktır. Hükümet bir an önce işsizliğe çözüm bulacak somut politikaları uygulamaya koymalıdır. Son olarak, ekonominin mal ve hizmet üreten sektörleri, çağdaş teknolojik yenilik uygulamaları- na uygun bir yapısal değişimi ve dönüşümü ger- çekleştirmeli; tanm, sanayi ve hizmet işletmeleri, kendilerine çekidüzen vermelidir. Bunlar yapılmazsa ne mi olur? İki yıl sonra, Aralık 2004'te yeni bir düşten uya- nılır (mı?) yakup(« metu.edu.tr L SKONOHİ DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERCİN YILDIZOĞLU LONDRA T/fKlHlNDB WUQUN J HayırKopenhagfıyaskosundansözet- •»••-•••• • •• - - Kotu Habep Haftası erginy<â tr.net 1727: llk Türk matbaacısı ibrahim Mü- tefenika, Damat İbrahim Paşa'nın yar- dımıyla kurduğu matbaada faaliyetle- rine başladı. Vankulu Lugatı, basılan ilk önemli eser oldu. 1902: Bazı insanlarda sahte altınlann bulunduğunun görülmesi sebebiyle yapılan araştırmalarda, sahte atbnlann Batıkpazan'nda bankertik yapan Mar- ko Vasili ve ortaklan tarafından piyasa- ya sürüldüğü anlaşıkjı ve adı geçen ki- şi hakkında kanuni işlem yaptldı. 1996; Körfez krizinden bu yana kapa- lı olan Kerkük-Yumurtalık Petrol Bo- ru Hattı, Başbakan Erbakan ve Dı- şişler Bakanı Çillertarafından res- menaçıtdı. Hayır, Kopenhag fıyaskosundan söz et- meyeceğim. Bunun böyle olacağını bilmi- yor muyduk? Türkiye'yi AB'ye neden al- mayacaklannı bir kez dahatartışmanın ne anlamı var? Benim sözünü ettiğim kötü haberter başka. Dünya ekonomisi bir ta- raftan bir resesyon, diğer taraftan bir sa- vaş süreci içinde ilerliyor, çelişkilerini de- rinleştirerek ve biriktirerek. Geçen hafta bu iki sürece ilişkin bir seri kötü haber, işlerin iyice sarpa sarmaya başladığını gösteri- yordu. Binmiş bir alamete... Geçen haftayı borsalar ve dolar düşe- rek, petrol ve altın artarak kapadı. Analist- ler bu gelişmeleri, uluslararası siyasi belir- sizliklere ve ABD'de tûketici fiyatlannın ka- sımda beklenmedik bir biçimde yüzde 0.4 gerilemesine (deflasyon) ve şirketlerin kâr- lılık durumlanndaki zayrftıklara (depresyon) bağladılar (UP114/12/02). Halbuki genelde uluslararası istikrarsız- lık dönemlerinde dolar hep yükselirdı. Bu kez yılbaşından bu yana Euro'ya karşı yüzde 15, Yen'e karşı da yüzde 8 gerile- miş durumda. Bu kez uluslararası yatınm- cılar birtaraftan savaş beklentisi içinde, di- ğer taraftan ABD'deki deflasyon ve deva- lüasyon eğilimlerine bakarak, dolar kâğıt- lanndan çıkıyor ve Euro'ya geçiyor ya da kendi evlerine dönüyorlarmış (Herald Tri- bune 14/12/02). Bu bizim küresel mali ge- nişleme döneminın bıttiğine ilişkin tezimi- Tüm Avrupa altın madenlerinde A I I M I H O Dîrlirii'nin olduğu gibi, Oyacıkda da, «VlU[Jd D l l l l y l Mlll Avrupa Birliği'nin en katı kuralları uygulanmaktadır. Türkiye Madenciler Derneği'nin uluslararası bağımsız uzman bir kuruluşa Eyliil 2002'de hazırlattığı rapor,* Ovacık'ın çevre ve insan sağlığı konularında AB standartlarını da _ aştığını saptamıştır. a Çevre ve İnsan Sağlığı Standartlarının da ÜÜstündeyiz. NEVVMONT r Rapor'un tümü web sayfamızdan okunabilir. Madencilik A.Ş. Ovacık Altın Madeni www.ovacik-altm.com zi destekliyor ama, bunun sevinilecek bir yanı yok. Sermaye, böyie kâriı alanlan kay- bederek evine dönmeye başladığında ka- bak genellikle önce emekçilerin başına patlar, sonra gündeme saldırgan milliyet- çilık gelir. Ama bunlar, deyim yerindeyse görüngü- sel bıçimler. Bu biçimlerin altında. derin- lerde, ıçeriğe ilişkin bir düzeyde yaşanan- lar, uzun erimli ve belirleyicilik dereceleri yüksek olduğu için çok daha önemli. Dün- ya Bankasının geçen hafta 11 Aralık'ta yaptığı açıklama bu düzeyde olanlara bi- raz olsun yaklaşmamıza olanak veriyor. Gelecek yıla ilişkin ekonomik büyüme ön- görüsünü, yüzde 2.5'e çeken Dünya Ban- kası, dünya ekonomisinin ge- lecek yıl yeniden bir resesyo- na düşebileceğini söylüyor (dünya ekonomisinin reses- yon sının negatif büyüme de- gil. yüzde 2.5) (Financial Post 12/12/01). Ancak Dün- ya Bankası'nın söylediklerine bakınca biraz daha farklı bir durum çıkıyor ortaya. Banka- ya göre dünya ekonomisi 2000 yılında yüzde 4 büyü- dükten sonra, büyüme oranı 2001'de yüzde 1.1 gerilemiş (resesyon). Bu yıl da yüzde 1.7'yi geçmeyecekmiş (re- sesyon). Aslında iki yıldır re- sesyondayız, seneye de çıka- mıyoruz! Geçen hafta Avrupa Mer- kez Bankası da, Avrupa için gelecek yıla ilişkin büyüme oranlannı yüzde 2.1-3.1 ara- lığından yüzde 1.1 ve2.1 ara- lığına geri çekti. Banka gerek- çe olarak uluslararası istikrar- sızlığı ve mali piyasalardaki zayıflıkları gösterdi (Financi- al Times 12/12). 1970'lerde resesyon ve enflasyon birlik- te yaşanıyordu, Şimdi iki yıl- dır resesyon ve deflasyon bir- likte yaşanıyor. Kısacası, galiba dünya ekonomisi, 1929'dan bu yana, ilk kez bir depresyona girdi. Yıne bir küreselleşme ve serbest pi- yasa inşası girişıminin sonucunda.. Kamuoyunun pek farkında olmadığı ama insanın iliğini donduran bir başka ger- çek daha var ve bu deflasyonist eğilimler- le birleşince tam anlamıyla bir ekonomik kıyamet senaryosuna açılıyor. Geçen haf- ta Standard and Poors, bankalann borç düzeylerine ilişkin bir uyanda bulundu. S&Pdiyorki, Almanya, Ingiltereve ABD'de bankalar, gayrimenkul fiyatlanndaki ani bir düşüşe karşı çok kınlgan bir mali yapıya sahipler; ama bu kmlganlığın ne düzeyde olduğunu söylemiyor. Ben geçen ay bir köşede bulup sakladığım bir bilgıyi hatır- layınca, S&P'nin neden bahsettiğini kav- radım. O bilgi de şu: Krediler üzerinde çı- karılan türevler (Verilen kredinin alacağı- na mahsuben başka borç enstrümanlan yaratarak alacaklı zinciri içine başkalarını da katmak) 1998'de toplam 50 milyardo- lardan, 2002 Aralık ayı itibanyla 2.4 trilyon dolara çıkmış. En çok da Japon, Çin ve Alman bankalannın bu türevlere açılmış olduğu bildiriliyor (VVashington Post 16/11/02). Demek ki borsa ve ev piyasa- sı köpüğünün yanı sıra, kredi piyasasında da muazzam bir köpük oluşmuş. Bence durum şöyle: Dünya ekonomisinde üst üs- te küp dizmişler en afttakinin de üç aya- ğından ikisini kırmışlar. Bakalım ne zaman yıkılacak? Zehirll gaz, nükleer bomba ve dlğer güzellikler Geçen haftalardaki piyasalann refleks- lerine bakınca, bu sorunun cevabının ulus- lararası siyasi gelişmelerde, bir savaş ola- sılığında yattığı kolaylıkla söylenebilir. Ge- çen hafta, uluslararası siyasi ilişkilerde sa- vaşa giden sürecin hızlandığını gösteren siyasi gelişmelerfe doluydu. Analtstlere gö- re de borsalardaki sert gerilemelerde, eko- nomik etkenlerden daha çok bunlar rol bir oynadılar (UPI). Yukanda değindiğim gibi Avrupa Merkez Bankası da bu kanıday- dı. Bu gelişmeleri kısaca elden geçirirsek, 12 Aralık günü VVashington Posfa ba- kanlar çok ilginç, bir o kadar da korkutu- cu iki haber gördüler. VVashington Post'a göre ABD" bir biyolojik saldırı karşısında atom bombası kullanabileceğini söylüyor, böylece uluslararası ilişkilerde yeni birdüz- leme geçildiğini gösteriyor ve "önleyici vu- ruş" politikasına da yeni bir anlam getiri- yordu. Ikinci habere göre de Bush yöne- timinin elinde El Kaide'nin geçen ay ya da ekim sonunda ırak'tan °VX" olarak bilinen sinir gazı aldığını gösteren güvenilir bir ra- por vardı. Bu ikinci haber, daha sonra bir ölçüde yalanlandı ama, Bush yönetiminin akıl hocalanndan VVlllim Kristol (VVeekly Standard'ın editörü) "Biz zaten aylardır bunu söylemiyor muyduk?" diyerek çoktan haberin üzerine atlamıştı bile. Daha sonra, 13 Aralık günü ABD yöne- timi Irak'ın hazırladtğı silah raporunun boş- luklarla dolu olduğunu söyleyecek (Inter- national Herald Tribune). Bir gün sonra da Bush yönetimine yakınlığıyla bilinen VVashington Times "ABD Irak'ın silah raporunu reddetti" diye yazacaktı. Bu haber, ABD yönetiminin Irak savaşının başlaması için artık yeterli şartın oluştuğu- nu düşündüğünü ıma ediyordu. 13 Aralık günü iki korkutucu haber daha vardı. In- temational Herald Tribune, Kuzey Ko- re rejimi, ABD'nın petrol akışını kısıtlama- sına karşılık, nükleer enerji programını ye- niden başlatacağını yazdı. Uydudan çekil- miş bir fotoğrafı da sitesine koyan CNN'e göre Iran'ın nükleer silah programı vardı. Böylece "şerekseni" hafta sonuna kadar tamamlandı ve nükleer bela olarak karşı- mıza çıktı. Hatta Los Angeles Times'a göre Kore, ABD için çok daha büyük teh- likeydi (14/12). Dünya ekonomisi çok tehlikeli bir uçu- rumun eşiğinde duruyor. Kredi köpüğü de- linirse oluşacak depremin yanında 1929 bunalımı olağan bir resesyon gibi kalacak. Tam bu ortamda, hızla bir savaşa doğru gi- diyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle