Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 ARALIK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
l l ı J \ \ j I l U İ V J L J . ekonomi@cumhuriyet.com.t 13
ŞİRKETLER
• PRİNA, seçkin damak
tadına sahip kediler için
ürettiği, içinde gerçek et
ve balık eti bulunan
Fancy Feast markasını
ocak ayında Türkiye
pazanna sımuyor.
• PHHJPS,
sevdiklerinize seçkin
tasanmı, üstün
teknolojisi ve kalite
güvencesiyle hazırladığı
hediyeleri sayısız
seçenekleriyle sunuyor.
• URAKT, yeni yıl için
güney denizi incileriyle
hazırladığı örme
koleksiyonuyla armağan
seçenekleri arasında özel
bir yer tutacak.
• Y4TAŞ, geniş ürün
yelpazesiyle yeni yılda
da her tarza bitap ederek
ev ve ofislere farklı
soluklar getirmeye
devam edivor.
tf TİSSOT'un yeni
modeli TXL Round
Moon Phase, ayı
anımsatan yuvarlak hatlı
çelik kasası, çizilmez
safır camı ve alarm
sistemi ile klasik stilin
farklılığmı ortaya
koyuyor.
• fNCl'nin
farkh
seçenekler
sunan 2003 kış
koleksi-
yonunda diz
üstü
çizmelerden
bilekte botlara
her zevke
uygun model bulunuyor.
• ÎPEKKÂĞIT'ın
ürettiği Lotus
Professional
Antibakteriyel Havlu
Dispenseri gümüş iyonu
eklenerek geliştirilrniş
yüzeyi ile bakteri
oluşumunu engelleyerek
% 99.9 koruma sağlıyor.
Elektronik sayaçlann EPDK'nin belirlediği standartlara sahip olmadığı bildirildi
Akıllı sayaç aldattnacası• Yönetmeliğin son 3 yılda
4 kez değiştirilmesinin
ardından piyasada yüz
milyonlarca liraya satılan
sayaçlann çoğununun
EPDK kriterlerini
karşılamadığı belirtiliyor.
FATMA KOŞAR
Kamuoyunda "akdh sayaç" olarak bi-
linen elektronik sayaçlann Enerji Piya-
sası DüzenJeme Kurumu'nun (EPDK)
belirlediği standartlara sahip olmadığı
bildiriliyor. Son üç yılda yönetmeliğin
4 kez değişririlmesi tüketicilerin kafa-
sını kanşünrken, şu anda yüz milyon-
larca liralık fiyatlarla satılan "aJolh sa-
yaç"lann da ne kadar süreyle kullanıla-
bileceği belirsiz.
TMMOB Elektrik Mühendisleri Oda-
sı (EMO) Başkanı Cengiz Göltaş, yeni
binalarda takılma zorunluluğu bulunan
elektronik sayaçlann çogunlugunun
EPDK'nin önce belirlediği niteliklere
sahip olmadığını bildirdi. Göltaş, çok
tarifeli döneme geçişin maliyetinin tü-
müyle tüketiciye yansıtıhnasına karşı
çıktı. Tûketici Haklan Derneği (THD)
Başkanı Turhan Çakar da tüketicinin
seçme hakkının elinden alındığıru belir-
terek "Kimse saat 10'dan sonra beni ça-
maşır yıkamaya zorlavamaz" dedi.
Kafalar Karışık
TEDAŞ'ın son 3 yılda 4 kez değiştir-
mesinin ardından EPDK, tüketicinin
kullanması gereken sayaçlann özellik-
lerini belirledi. Buna göre, tûketici sa-
yaçlanrun, en az dört ayn tarife dilimin-
de, bir günü en az 8 zaman dilimine bö-
lerek ölçme ve kayıt yapma özelliğine
sahip olması gerekecek.
Aynca sayaçlann enerji kesintisin-
de bile bilgileri 4 ay süreyle kaydet-
mesi isteniyor. Ancak, piyasada satı-
lan sayaçlann bu nitelikJere sahip olup
olmadığına ilişkin herhangi bir dene-
tim bulunmuyor. Üstelik bu alana iliş-
kin düzenlemelerin bir süre sonra ye-
niden değiştirilmesi olasıhğı da var.
Tûketici belirsizliklerin ortasında, sa-
yaç üreticilerinin "elektrikte yüzde
4O'lara\aranindirimdenyararlanma-
nın aracı bizde" gibi reklamlanyla
karşı karşıya bırakıldı.
Yaklaşık 12 firmanın faaliyet göster-
diği elektronik sayaç pazan, henüz bü-
tün abonelere zorunluluk getirilmediği
halde milyonlarca dolarlık ciroya ulaşı-
yor. Başan Elektronik'in ürettiği Kaan
Sayaç ile KVK'nin pazarladıgı Sayot
ve Ampy markalan pazann öncüsü İco-
numunda bulunuyor. Elektronik sayaç-
lar TEDAŞ'uı akşam saat 10 ile sabah
6'ya kadarki indirimli tarifesinden ya-
rarlandırmayı hedefliyor. Tek fazh
elektronik sayaçlann (konutlarda stan-
dart) fiyatlan 105 milyon lira, çift faz-
h, aktif sayaçlann (daha yüksek enerji
çekimi için tercih edilebiliyor) ise 250
milyon lira civannda değişiyor. Sayaç
çift fazh ve aktif-reaktif olunca fiyat
630 milyon liraya kadar çıkıyor.
Yaklaşık 12 fîrmanın faaliyet gösterdiği elektronik sayaç pazan, henüz büriin abo-
nelere zorunluluk getirilmediği halde mflyonlarca dolarhk ciroya ulaşryor.
ERDEM AKYÜZ:
Tarifede hile
TEDAŞ, elektronik sayacı
özendiren indirimli tarife
uyguluyor. Yeni binalar için zaten
yasal olarak zorunlu tutulan
elektronik sayaç, Türkiye'de20
milyon aboneden ortalama yüzde
90'ının kullandığı mekanik
sayaçtan farklı olarak çok tarifeye
uyumlu. Ancak TEDAŞ'ın
uyguladığı tarifede, kullanırrun en
yoğun olduğu 15.00 ile 23.00
saatleri arasında daha yüksek
fiyatlandırma söz konusu. Indirim
ise saat 23.00 ile 06.00 arasında.
Bunun gerekçesi tüketicinin
tasarruf yapmasını sağlamak.
Uygulamayı "tarifede hile" diye
nitelendiren Hukukun Egemenliği
Derneği Genel Başkanı Erdem
Akvüz, "indirimB tarifede hfle var,
gece daha düşük birim fiyat
uygularuyor. Ancak bu kaç kişinin
işûıe yarayabüir~ dedi.
TEDAŞTAN AÇIKLAMA:
Buayzamyok
ANKARA (ANKA) - Her ay
enflasyondaki artışa göre elektrik
fiyatlannı ayariayan TEDAŞ, erken
seçim nedeniyle ekim ayında olduğu
gibi aralıkta da elektriğe zam
yapmama karan aldı. Şubat 2001 'de
yaşanan devalüasyonun ardından
geçen yıl elektrik fıyatîannda yüzde
115 dolayında arnş yapan TEDAŞ,
bu yd fiyatlarında tüm abone
gruplan için yalnızca yüzde 16.8
oranında artış kaydetti. Düşüşte,
enflasyonla mücadele ve ekonomik
kriz kadar kaçak kullanımın
toplam tüketimdekı payının
gerilemesi de etkili oldu.
Sayaç okvuııa abonenin kabusu oldu
EBRUERDOĞAN
Elektrik, su ve doğalgaz sayaçlannın
okuma işini alan taşeron şirketler abone-
leri mağdur ediyor. Tüketiciler, taşeron
şirketleri elemanlannın sayaçlan kahve-
lerden ve kurumdan önceki faturalara
bakarak kafadan yazdıklannı öne sürer-
ken BEDAŞ Genel Müdürü Mehmet ts-
lamoğlu, iddialann doğru olmadığını be-
lırterek
u
Zaman zaman sorunlar tüketi-
cflerden de kaynaklanıyOT* dedi. Farklı
amaçlarla yurttaşlann kapısına gidip,
kendini BEDAŞ yetkilisi olarak tanıtan
kişilerin varlığını anımsatan Islamoğlu
şöyle devam etti: "Yurttaşlanna kapısı-
na gidip 'BEDAŞ'tan geliyorum' diyen
her khn olursa olsun. abonelerin kimBk
istemesi gerekir. Aynca herhangi bir se-
bepten istenen para abonetaranndan ke-
snüikle ödenmemetidir. BEDAŞ'taen çok
görülen ve şalter değiştirmek için istenen
para da danil hiçbir şekflde elden tahsi-
lat yoktur" diye konuştu.
3 milyon 200 bin abonesi bulunan ve
sayaçlar 9 taşeron şirket taranndan okun-
makta. Doğalgaz birim fıyatının çok
yüksek olması nedeniyle geçen kış bü-
yük eleştirilere hedef olanıGDAŞ'ta ise
sayaç okuma işlemini, beş yılda bir ya-
pılan ihaleyi kazanan "Lonca AŞ" yapı-
yor. 287 personel taranndan yapılan sa-
yaç okuma işleminde, daha önce iki fa-
turanın gönderihnesinden doğan sorun-
lar bu yıl aşıldı. IGDAŞ Basın Yayın ve
Halkla Ilişkiler Müdürlüğü'nden yapı-
lan açıklamada. "Bu yıla kadar savaçla-
nn okunmasından sonra fatura biktirimi
abonelere bırakdıyordu. Vergi usül ka-
nununa göre de yasal zorunluluk olan fa-
ruralar abonderimize gönderflmekteydL
Abonderimizin birkısnu, kendilerineiki
farklı fatura bıraküdığı düşüncesiyle iki
fatura ödemes yapmaktaydL Mahye Ba-
kanhğı 3e yapıkn görüşrneler sonrasm-
da 11 Şubat 2002'den itibaren tek fatura
gönderilmeye başlandT denildi.
3 milyon 200 bın abonesi bulunan tS-
Kl'de ise sayaç okunması, 4 şirket tara-
fından yapılıyor. 359 personeün çalıştığı
şirketlerde ihale süresi 3 yd. 1 Temmuz
2001 - 2002 arasında el bilgisayan barkot-
lu yapılan 22 milyon 236 bin 8 adet oku-
ma için taşeron şirketlere, 4 trifyon 33.5
miryar lira ödenirken okumada yapılan
her hata için birim fıyatının 20 katı ceza
kesiliyor. Istanbul'un Anadolu Yaka-
sı'nda faaliyet gösteren ve 1 müyon 636
bin 458 abonesi olan TEDAŞ, sayaç oku-
ma için taşeron kullanmıyor.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Gerçeğe Uyanmak
Türkiye'nin AB üyeliği süreci, 12 Aralık Kopen-
hag kararlanylayeni bir aşamaya geldi. Soğuk ger-
çekle yüz yüze gelindi. Ülkenin önünde, düşlerden
uyanıp kendine gelmesi için hiç de azımsanama-
yacak iki yıl gibi bir süre var. Evet, yanlış okumadı-
nız, Türkiye, bir an önce kendine gelmelidir; bunu
iki yılda başarmalıdır.
Ulkenin kendine gelmesi için, birbirini tamam-
layan şu üç alanda somut adımlar atması gereki-
yor.
Bunlardan birincisi, uluslararası ilişkılerin günü-
müzde gerekli kıldığı hızlı ve doğru karar alma
mekanizmalarını işler kılmaktır. Türkiye'nin gerçek-
ten iyi yetişmiş ve var olan devlet geleneğinin de-
neyim ve birikimine sahip bir Dışişleri kadrosu bu-
lunmaktadır. Ancak, bunun kadar doğru bir gerçek
daha var, dış ilişkilerin yürütülmesinde gerekli olan
esnek ve hızlı çaJışan bir kurumsal yapılanma sağ-
lanamamıştır. Ekonomi, siyaset, savunma, tekno-
loji, turizm, insan ve sermaye hareketliliği vb alan-
larda, birbiriyle sürekli iletişim, etkileşim ve daya-
nışma içinde olan bir bürokratik yapılanma oluştu-
rulduğu söylenemez. Bu durum karar alma süreç-
lerinde kopukluk yaratıyor; kurumsal aklın urünü
olan ortak karaıiar alınarak, kararlı bir biçimde
sonuca gidilemiyor. Türkiye bu büyük eksigini gı-
dermelidir. Bu eksiklik olmasaydı ne mi olurdu?
Türkiye, AB konusunda son anda can havliyle Baş-
kan Bush'a koşmaz; "AB olmazsa NAFTA olsun"
gibi anlamsız ve tutarsız bir noktaya sürüklenmez-
di.
Ikinci olarak Türkiye, yıllardır yaşadığı, kimi bü-
yük ayıplardan bir an önce kurtulmalıdır. Bunlann
başında, her türüyle işkencenin önlenmesi ve dü-
şüncenin suç sayılmaması için somut adımlar
atılması geliyor. 1991'den başlayarak "karakolun
duvariannın ayna olacağı" sözünü vererek halktan
oy alıp iktidar olanlar ve de onları izleyen hükümet-
ler, bu sözü yerine getirmeliydi. Bu yapılmadı; ama
bir an önce yapılmalı. Kuşkusuz yetmez, Türkiye
hızla düşünceyi suç sayan yasal düzenlemelerden
öncelikle kurtulmalı; Cumhuriyet'in başta laıklik ol-
mak üzere temel degerlerinı koruyarak insan hak
ve özgüriüklerinin sınırtannı çağdaş düzeye çıkar-
malıdır. Bunlan yapmak için para gerekmiyor. İnsan
haklanna, daha doğrusu insana değer vermek ye-
terli oluyor.
Üçüncüsü, geniş anlamdaekonomıdır. Ekonomi-
nin, kayıt dışılıktan kurtanlarak kayrt aftına alınma-
sı; hükümetin satın alma, satış ve ihale ışlemlerinın
saydam, açık ve rekabetçi bir ortamda yapılması;
başta milletvekili dokunulmazlığının sınırlandı-
rılması olmak üzere gerekli yasal ve kurumsal dü-
zenlemeleri yaparak rüşvet ve yolsuzlukların
önünün alınması büyük önem taşımaktadır. Unu-
tulmamalı ki temiz toplum temiz ekonomi ile
başlar.
Bu kapsamda eklenmesi gereken bir nokta da-
ha var. Kimi bılimsel bulgulara göre, ülkenin 10-12
milyon insanı açlık sınmndadır. Ek olarak kayrtlı iş-
siz sayısı 2.4 milyon dolayındadın gerçek ışsiz sa-
yısının bunun birkaç katı olduğu kolayca söylene-
bilir. Bu boyutta işsizlik çok ağır bir toplumsal ya-
radır. Aç ve ışsiz insanlara, sadaka verir gibi, para
ve yiyecek yardımı yaparak onları sürekli dilenci
durumuna düşürmek yanlıştır; bu tutum ve anlayış
onlan aşağılamaktır; onursuz kılmaktır. Yapılması
gereken, çalışabilecek insanımıza ek iş olanaklan
yaratmaktır. Hükümet bir an önce işsizliğe çözüm
bulacak somut politikaları uygulamaya koymalıdır.
Son olarak, ekonominin mal ve hizmet üreten
sektörleri, çağdaş teknolojik yenilik uygulamaları-
na uygun bir yapısal değişimi ve dönüşümü ger-
çekleştirmeli; tanm, sanayi ve hizmet işletmeleri,
kendilerine çekidüzen vermelidir.
Bunlar yapılmazsa ne mi olur?
İki yıl sonra, Aralık 2004'te yeni bir düşten uya-
nılır (mı?)
yakup(« metu.edu.tr
L
SKONOHİ DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERCİN YILDIZOĞLU LONDRA
T/fKlHlNDB WUQUN J HayırKopenhagfıyaskosundansözet- •»••-•••• • •• - -
Kotu Habep Haftası
erginy<â tr.net
1727: llk Türk matbaacısı ibrahim Mü-
tefenika, Damat İbrahim Paşa'nın yar-
dımıyla kurduğu matbaada faaliyetle-
rine başladı. Vankulu Lugatı, basılan
ilk önemli eser oldu.
1902: Bazı insanlarda sahte altınlann
bulunduğunun görülmesi sebebiyle
yapılan araştırmalarda, sahte atbnlann
Batıkpazan'nda bankertik yapan Mar-
ko Vasili ve ortaklan tarafından piyasa-
ya sürüldüğü anlaşıkjı ve adı geçen ki-
şi hakkında kanuni işlem yaptldı.
1996; Körfez krizinden bu yana kapa-
lı olan Kerkük-Yumurtalık Petrol Bo-
ru Hattı, Başbakan Erbakan ve Dı-
şişler Bakanı Çillertarafından res-
menaçıtdı.
Hayır, Kopenhag fıyaskosundan söz et-
meyeceğim. Bunun böyle olacağını bilmi-
yor muyduk? Türkiye'yi AB'ye neden al-
mayacaklannı bir kez dahatartışmanın ne
anlamı var? Benim sözünü ettiğim kötü
haberter başka. Dünya ekonomisi bir ta-
raftan bir resesyon, diğer taraftan bir sa-
vaş süreci içinde ilerliyor, çelişkilerini de-
rinleştirerek ve biriktirerek. Geçen hafta bu
iki sürece ilişkin bir seri kötü haber, işlerin
iyice sarpa sarmaya başladığını gösteri-
yordu.
Binmiş bir alamete...
Geçen haftayı borsalar ve dolar düşe-
rek, petrol ve altın artarak kapadı. Analist-
ler bu gelişmeleri, uluslararası siyasi belir-
sizliklere ve ABD'de tûketici fiyatlannın ka-
sımda beklenmedik bir biçimde yüzde 0.4
gerilemesine (deflasyon) ve şirketlerin kâr-
lılık durumlanndaki zayrftıklara (depresyon)
bağladılar (UP114/12/02).
Halbuki genelde uluslararası istikrarsız-
lık dönemlerinde dolar hep yükselirdı. Bu
kez yılbaşından bu yana Euro'ya karşı
yüzde 15, Yen'e karşı da yüzde 8 gerile-
miş durumda. Bu kez uluslararası yatınm-
cılar birtaraftan savaş beklentisi içinde, di-
ğer taraftan ABD'deki deflasyon ve deva-
lüasyon eğilimlerine bakarak, dolar kâğıt-
lanndan çıkıyor ve Euro'ya geçiyor ya da
kendi evlerine dönüyorlarmış (Herald Tri-
bune 14/12/02). Bu bizim küresel mali ge-
nişleme döneminın bıttiğine ilişkin tezimi-
Tüm Avrupa altın madenlerinde A I I M I H O Dîrlirii'nin
olduğu gibi, Oyacıkda da, «VlU[Jd D l l l l y l Mlll
Avrupa Birliği'nin en katı
kuralları uygulanmaktadır.
Türkiye Madenciler Derneği'nin
uluslararası bağımsız uzman bir
kuruluşa Eyliil 2002'de
hazırlattığı rapor,* Ovacık'ın
çevre ve insan sağlığı
konularında AB standartlarını da
_ aştığını saptamıştır.
a
Çevre ve
İnsan Sağlığı
Standartlarının da
ÜÜstündeyiz.
NEVVMONT r
Rapor'un tümü web sayfamızdan okunabilir.
Madencilik A.Ş.
Ovacık Altın Madeni
www.ovacik-altm.com
zi destekliyor ama, bunun sevinilecek bir
yanı yok. Sermaye, böyie kâriı alanlan kay-
bederek evine dönmeye başladığında ka-
bak genellikle önce emekçilerin başına
patlar, sonra gündeme saldırgan milliyet-
çilık gelir.
Ama bunlar, deyim yerindeyse görüngü-
sel bıçimler. Bu biçimlerin altında. derin-
lerde, ıçeriğe ilişkin bir düzeyde yaşanan-
lar, uzun erimli ve belirleyicilik dereceleri
yüksek olduğu için çok daha önemli. Dün-
ya Bankasının geçen hafta 11 Aralık'ta
yaptığı açıklama bu düzeyde olanlara bi-
raz olsun yaklaşmamıza olanak veriyor.
Gelecek yıla ilişkin ekonomik büyüme ön-
görüsünü, yüzde 2.5'e çeken Dünya Ban-
kası, dünya ekonomisinin ge-
lecek yıl yeniden bir resesyo-
na düşebileceğini söylüyor
(dünya ekonomisinin reses-
yon sının negatif büyüme de-
gil. yüzde 2.5) (Financial
Post 12/12/01). Ancak Dün-
ya Bankası'nın söylediklerine
bakınca biraz daha farklı bir
durum çıkıyor ortaya. Banka-
ya göre dünya ekonomisi
2000 yılında yüzde 4 büyü-
dükten sonra, büyüme oranı
2001'de yüzde 1.1 gerilemiş
(resesyon). Bu yıl da yüzde
1.7'yi geçmeyecekmiş (re-
sesyon). Aslında iki yıldır re-
sesyondayız, seneye de çıka-
mıyoruz!
Geçen hafta Avrupa Mer-
kez Bankası da, Avrupa için
gelecek yıla ilişkin büyüme
oranlannı yüzde 2.1-3.1 ara-
lığından yüzde 1.1 ve2.1 ara-
lığına geri çekti. Banka gerek-
çe olarak uluslararası istikrar-
sızlığı ve mali piyasalardaki
zayıflıkları gösterdi (Financi-
al Times 12/12). 1970'lerde
resesyon ve enflasyon birlik-
te yaşanıyordu, Şimdi iki yıl-
dır resesyon ve deflasyon bir-
likte yaşanıyor.
Kısacası, galiba dünya ekonomisi,
1929'dan bu yana, ilk kez bir depresyona
girdi. Yıne bir küreselleşme ve serbest pi-
yasa inşası girişıminin sonucunda..
Kamuoyunun pek farkında olmadığı
ama insanın iliğini donduran bir başka ger-
çek daha var ve bu deflasyonist eğilimler-
le birleşince tam anlamıyla bir ekonomik
kıyamet senaryosuna açılıyor. Geçen haf-
ta Standard and Poors, bankalann borç
düzeylerine ilişkin bir uyanda bulundu.
S&Pdiyorki, Almanya, Ingiltereve ABD'de
bankalar, gayrimenkul fiyatlanndaki ani bir
düşüşe karşı çok kınlgan bir mali yapıya
sahipler; ama bu kmlganlığın ne düzeyde
olduğunu söylemiyor. Ben geçen ay bir
köşede bulup sakladığım bir bilgıyi hatır-
layınca, S&P'nin neden bahsettiğini kav-
radım. O bilgi de şu: Krediler üzerinde çı-
karılan türevler (Verilen kredinin alacağı-
na mahsuben başka borç enstrümanlan
yaratarak alacaklı zinciri içine başkalarını
da katmak) 1998'de toplam 50 milyardo-
lardan, 2002 Aralık ayı itibanyla 2.4 trilyon
dolara çıkmış. En çok da Japon, Çin ve
Alman bankalannın bu türevlere açılmış
olduğu bildiriliyor (VVashington Post
16/11/02). Demek ki borsa ve ev piyasa-
sı köpüğünün yanı sıra, kredi piyasasında
da muazzam bir köpük oluşmuş. Bence
durum şöyle: Dünya ekonomisinde üst üs-
te küp dizmişler en afttakinin de üç aya-
ğından ikisini kırmışlar. Bakalım ne zaman
yıkılacak?
Zehirll gaz, nükleer bomba ve
dlğer güzellikler
Geçen haftalardaki piyasalann refleks-
lerine bakınca, bu sorunun cevabının ulus-
lararası siyasi gelişmelerde, bir savaş ola-
sılığında yattığı kolaylıkla söylenebilir. Ge-
çen hafta, uluslararası siyasi ilişkilerde sa-
vaşa giden sürecin hızlandığını gösteren
siyasi gelişmelerfe doluydu. Analtstlere gö-
re de borsalardaki sert gerilemelerde, eko-
nomik etkenlerden daha çok bunlar rol bir
oynadılar (UPI). Yukanda değindiğim gibi
Avrupa Merkez Bankası da bu kanıday-
dı.
Bu gelişmeleri kısaca elden geçirirsek,
12 Aralık günü VVashington Posfa ba-
kanlar çok ilginç, bir o kadar da korkutu-
cu iki haber gördüler. VVashington Post'a
göre ABD" bir biyolojik saldırı karşısında
atom bombası kullanabileceğini söylüyor,
böylece uluslararası ilişkilerde yeni birdüz-
leme geçildiğini gösteriyor ve "önleyici vu-
ruş" politikasına da yeni bir anlam getiri-
yordu. Ikinci habere göre de Bush yöne-
timinin elinde El Kaide'nin geçen ay ya da
ekim sonunda ırak'tan °VX" olarak bilinen
sinir gazı aldığını gösteren güvenilir bir ra-
por vardı. Bu ikinci haber, daha sonra bir
ölçüde yalanlandı ama, Bush yönetiminin
akıl hocalanndan VVlllim Kristol (VVeekly
Standard'ın editörü) "Biz zaten aylardır
bunu söylemiyor muyduk?" diyerek
çoktan haberin üzerine atlamıştı bile.
Daha sonra, 13 Aralık günü ABD yöne-
timi Irak'ın hazırladtğı silah raporunun boş-
luklarla dolu olduğunu söyleyecek (Inter-
national Herald Tribune). Bir gün sonra
da Bush yönetimine yakınlığıyla bilinen
VVashington Times "ABD Irak'ın silah
raporunu reddetti" diye yazacaktı. Bu
haber, ABD yönetiminin Irak savaşının
başlaması için artık yeterli şartın oluştuğu-
nu düşündüğünü ıma ediyordu. 13 Aralık
günü iki korkutucu haber daha vardı. In-
temational Herald Tribune, Kuzey Ko-
re rejimi, ABD'nın petrol akışını kısıtlama-
sına karşılık, nükleer enerji programını ye-
niden başlatacağını yazdı. Uydudan çekil-
miş bir fotoğrafı da sitesine koyan CNN'e
göre Iran'ın nükleer silah programı vardı.
Böylece "şerekseni" hafta sonuna kadar
tamamlandı ve nükleer bela olarak karşı-
mıza çıktı. Hatta Los Angeles Times'a
göre Kore, ABD için çok daha büyük teh-
likeydi (14/12).
Dünya ekonomisi çok tehlikeli bir uçu-
rumun eşiğinde duruyor. Kredi köpüğü de-
linirse oluşacak depremin yanında 1929
bunalımı olağan bir resesyon gibi kalacak.
Tam bu ortamda, hızla bir savaşa doğru gi-
diyoruz.