Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 2002 PERŞEMBE
8 HABERLERIN DEVAMI
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
may Başkanı'nın da katıldığı söyleniyor.
AB kodamanlan, Türkiye markalı tehditlerden
ne ölçüde etkilenecek; beklenmez ya, aman ben
ettim sen etme dıye peşimize mi düşecekler, bu-
gün yarın öğrenecegiz.
1 Temmuz 2005 ya da sekiz ay öncesi Aralık
2004 tarihlerini reddedeceğimizi Başbakan Gül
açıkladı.
Peki ama sonra? Ne yapacağımız hâlâ kesin
değil. Başbakan Gül'e bakılırsa zirveden istedi-
ğimiz tarih çıkmazsa (B) planımız uygulamaya gi-
recek: Almanya ve Fransa'ya "misilleme".
RTE'nin kimi yerdeki sözlerine bakılırsa "tarih
verilmezse çağdaşlık yolunda Kopenhag ölçütle-
riniölçü alacağız". Bir başka yerde "başımızın ça-
resine" bakacağız. Daha başka bir konuşmada
"AB ile ilişkilerimiz aralıksız sürecek".
Kargaşa, kafa kargaşası olmaktan da çıktı.
Devlet yönetimi kargaşaya dönüştü.
Başbakan Gül, şu sıralar Kopenhag'da dayat-
manın son aşamasında. RTE ise -medyamızın
çok sevdiği ve sık kullandığı deyimle- "Washing-
ton çıkartmasından" zaferle Kopenhag'a döndü.
Tek bir Allah'ın kulu -tabii Allahlık muhalefet
partisi CHP başta-; RTE'nin genel başkanlık dı-
şında "hangi sıfatla" devlet adına Avrupa'yı tur-
ladığını, Başkan Bush'la "omuz omuza" oturup
bağlayıcı, belki de kimı önemli ödünler veren ko-
nuşmalar yaptığını sormuyor.
RTE'nin her görüşmeden önce ya da sonra
Başbakan'ı ile "istişarelerde bulunduğunu" duyan
bilen yok. Devletin başı Cumhurbaşkanı'na bilgi
verdiğini işitene rastlamak olanaksız.
O diyar senin bu diyar benim, başına buyruk
dolaşıp duruyor.
CHP, -tıpkı ABD gibı- nasılsa bir iki ay sonra
başbakan olacak, varsın devlet adına görüşme-
ler yapsın havasında. Hırçın siyasetçı izleniminı
bir kez daha yaratmaktan çekınen Deniz Baykal;
yumuşak mı yumuşak!
örneğin, Meclis'e RTE'nin devlet adına görüş-
meleri hangi sıfatla yaptığını -görüşmelerde ne
yaptığını- sorgulayan bir önerge veremiyor.
Iktidarın ne yaptığı, ne yapacağı tartışmalı, pe-
kâlâ. Muhalefetın ne yaptığını bilen varsa parmak
kaldırsın!
• • •
Amerikalıların tavlama yöntemleri yıllardır de-
ğişmedi.
Geçende sözünü etmiştik, anımsayacaksınız.
1970'lerde haşhaş ekimini yasaklayan Nihat Er-
im'i; Başkan Nixon Beyaz Saray'da görkemli bi-
çimde, örneğin doğum tarihleri birbiriyle çakıştı-
ğı için neredeyse kardeş ilan edecek kadar öv-
gülerle karşıladı, uğurladı.
Anlaşılan; Amerikalılar iş gördürecekleri adamın
kimliğine, meşrebine uygun düşen "tavlamayön-
temlerini" değiştirmemişler.
Habere göre, Beyaz Saray'da tercüman aracı-
lığıyla yapılan 32 dakikalık görüşmede Başkan
Bush; (imam hatipli, gelişip değişmeden önce
koyu Islamcı yanını bildiği) RTE'ye, "Sizde Allah'a
inanıyorsunuz. Ben de. Siz Allah'a inandığınıziçin
utanmıyorsunuz. Ben de" demiş!
Sonuç; Beyaz Saray'daki "büyük uzlaşma", din
üzerine, inanç üzerine kuruldu mu, artık arkası ge-
lir.
Şu bilgiler gösteriyor ki, geliyorda: Bush; "Sad-
dam diktatör". RTE, "Diktatör komşu istemiyo-
ruz". Bush; "Savaşa destek?" RTE, "Elbet, el-
bet!"
• • •
Başkan Bush'la RTE net on beş dakika, brüt 32
dakika Irak'tan AB'ye derin konuşmuşlar, hatta
zaman kalmış, bir parçacık da Kıbrıs sorununa
değinmişler.
Beyaz Saray'daki kabul, RTE'yi tavlama yön-
teminin doruk noktası. Sorunları tartışmak, ABD
doğrultusunda pişirmek, örneğin Paul Wolfo-
witz'in görevi.
Nealındı ne verildiğinden VVashington büyükel-
çimizin haberi var mı acaba? 2 numaralı şahin
Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile görüşmede
de gayriresmi kişilerden kurulu kadro, aynı kad-
ro. Varlığı belli belirsiz bir de Dışişleri Bakanı Ya-
şar Yakış.
Milli irade bindi mi bir alamete, gidiyor mu kı-
yamete?
Şeffafihaleye
erteleme
Chirac ve Rasmussen'i arayarak Kopenhag'da olumlu mesaj verilmesini istedi
Bush Türkiye için yine devredePARÎS/KOPENHAG (AA)
- ABD Başkanı George Bush,
Fransa Cumhurbaşkanı Jacqu-
es Chirac ve AB dönem baş-
kanı Danimarka'nın başbaka-
nı Anders Fogh Rasmussen'i
dün telefonla arayarak Kopen-
hag Doruğu'nda Türkiye'ye
"olumlu ve güçlü bir mesaj"
verilmesini istedi.
Bush, önceki gün Beyaz Sa-
ray'da bir araya geldiği AKP
Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan ın "Avrupah lider-
lerle yeni telefon görüşmele-
ri yapması" isteğine dün Chi-
rac ve Rasmussen'i arayarak
yanıt verdi.
Fransa Cumhurbaşkanlığı
sözcüsü, Bush'un Chirac'tan,
Türkiye'ye Kopenhag'da tarih
verilmesini istediğini belirtti.
Avnıpah Liberal Demokrat-
lar Grubu toplantısından son-
ra basına açıklama yapan Ras-
mussen, Bush'un kendisiyle
görüşmede, stratejik çıkarlar
gereği AB'nin Türkiye'ye
önemli bir destek vermesini is-
tediğini söyledi. Rasmussen,
"Bush'un, AB'nin içişlerine
kanşmak istemediğini, Tür-
kiye'ye olumlu ve güçlü bir
mesaj verilmesinin herkesin
çıkanna olacağına inandığı-
nı söylediğini" belirtti. Ras-
mussen, Bush'un Türkiye ile
ilgili olarak son iki hafla için-
de kendisini ikinci kez aradığı-
nı hatırlatarak "Bugün (dün)
yapılan görüşmede, AB'nin
üyeliği için bazı kriterlerin
yerine getirilmesinin şart ol-
duğunu ve bu kriterler yeri-
ne getirilmeden tam üyelik
müzakerelerinin başlaması-
nın mümkün olmadığını i-
fade ettim" dedi.
Ankara'yı yılchrma plaıu
• Baştarafı 1. Sayfada
pazarlığı". Türkiye'yi yakın-
dan tanıyan bir AB 'li diplomat,
"Düşünebiliyor musunuz?"
diyor, "ben tüccarım. lyi pa-
zarlık yapanm diye AB baş-
kentlerini dolaşan bir Recep
Tayyip Erdoğan karşısında,
Kapalıçarşı usulü pazarlık-
tan hiç anlamayan ve hiç hoş-
lanmayan kuzeyli bir dönem
başkanı var. Çok sayıda soru-
na bir de bu 'üslup farkı' ek-
leniyor. Kopenhag'da birbiri-
ne taban tabana zıt iki ayrı
anlayiş, ild ayrı dünya karşı
karşıya geliyor... Ne ararsanız
var bu zirvede: Yalta düzeni-
ni tarihe gömen yeni Avrupa
haritası, bu haritada Türki-
ye'ye yer öngörülüp öngörül-
meyeceği ve de Kıbrıs... En
komplike zirvelerden biri bu.
Ciddi bir kavşak.Yol ayrımı."
ve Türkiye İçin
kader gecesl:
Türkiye'nin "tarih pazarlı-
ğı" bu gece büyük olasılıkla
sonuçlanmış olacak. Verilen ta-
rih en olası senaryo olarak ko-
nuşulan Fransız-Alman öneri-
sinde olduğu gibi. 1 Mayıs
2004 ötesine sarkarsa, Türkiye
"40 yıllık rüyasını" mevcut
Avrupa ile değil, 25 üyeli yeni
Avrupa ile "taçlandırmanın"
(!) yollannı arayacak. lyi kötü
bildiğimiz, tanıdığımız "mev-
cut Avrupa" ile değil, bilme-
diğimiz yepyeni Avrupa ile ye-
ni bir maceraya savrulacağız.
Bu, 2004 ilkbahan sonunda
seçilecek yeni bir Avrupa Par-
lamentosu ve yeni Avrupa ana-
yasasının kurallan demek ola-
cak. "Türkiye'nin AB üyeli-
ğinin süresiz ertelenmesi"
tehlikesını ıçeren bu "kâbus"
senaryosu, şu anda en olası gö-
rünen senaryo. Bu tarihi geri
çekmeye uğraşan Ingiltere, Ital-
ya, Ispanya. Yunanistan ve Bel-
çika'ya rağmen Fransa ve Al-
manya'nın tutumu kati. Isveç,
Finlandiya, Hollanda ve Avus-
turya gibi kuzey ülkeleri ve
"pazarlıktan hiç hoşlanma-
yan" Rasmussen ile Komisyon
son dakikaya kadar "tarihin"
telafPuzuna dahi karşıydı. Bu
durumda "2005'te müzakere
açmayı öneren Fransız-Al-
I Baştarafı 1. Sayfada duğuna dikkat çekildi.
—Edinilen bilğiye göre,
önceki gün Maliye ve
Bayındırlık bakanhklan
yetkilileri, ihalelerde ye-
ni dönemi görüşmek
üzere Kamu thale Kuru-
mu yöneticileriyle bir
araya geldi. Bu toplantı-
da, Bayındırlık Bakanlı-
ğı bürokratlannın, yasa-
nnı yürürlük tarihinin 1
yıl ertelenmesi yönünde
hazırlanan yasa taslağı
hakkında bilgi verdi.
Taslaktan rahatsız olan
KflC Başkanı ŞenerAk-
kaynak'ın ise tepkisini,
"Taslak etik ve hukuki
değil" sözleriyle dile ge-
tirdiği öğrenildi. Akkay-
nak, "Biz 2002 Ocakayı
için hazırız" dedi.
Akkaynak, yasanın erte-
lenmesi yönünde kendi-
lerine şu ana kadar resmi
bir bildirimde bulunul-
madığım belirtti.
Aduxiilkelerkültürçadtnnda bulustu S ü E* •* -* yım devam eder-
ken birliğe aday ülkelerden heyetler şehir merkezinde kurulan kültür çadırında bir
araya geldi. Danimarka Dışişleri Bakanlığı ve çevre örgütleri tarafından düzenlenen
'Çevre ve Kültür' etkinliği, aday ülkelerin kendi kültürlerini sergilemelerini ve çev-
re projelerini tanıtmalannı hedefliyor. Bu çerçevede, ülkelere ayrılan 9 metrekarelik
alanlara stand kuran ülkelerden biri de Türkiye oldu.Türk el sanatları veTürk mut-
fağından örneklerin sunulduğu sergide, çevre projesi olarak GAP tanıtıldı. İki gün
sürecek etkinlikler çerçevesinde her ülke, yaklaşık bir saat süren gösteriler düzenler-
ken Türk tarafı da Danimarkahlara Türkçe şarkılarla seslendi. Danimarkalı bayan
sanatçının seslendirdiği Türkçe şarkılara ut ve kemanlarıyla ild Türk eşlik etti. Prog-
ram çerçevesinde bugün Türk folklor ekibi bir gösteri yapacak. Türk heyeti, Türk kül-
rürünün Danimarka kültüründen farldı olmadığını, aynı zamanda da özgün bir kül-
tür olduğunu göstermeyi amaçladıklannı belirttiler. (Fotoğraf: AA)
man formülü" 15'ler arasında
bir "orta yol" olarak sunuluyor
ve zirve arifesinde 15'lerin bu
"orta yol" üzerinde "konsen-
süse" yaklaştığı iddia ediliyor.
İş bundan sonra -her şeye rağ-
men gene de- son pazarlıklar ve
son restleşmelere kalıyor.
İpl slz kopartmayınl'
Bu formül karşısında Türki-
ye'den birbiriyle çelişkili iki
sinyal geliyor. Biri: "Böyle ol-
maz. Ne haliniz varsa görün.
Biz deAB'den bağımsız hare-
ket eder ve Kıbrıs'ı da ilhak
ederiz" sinyali. Diğeri: "İşi-
mize bakar, reformlara de-
vam eder, 2003 'te bile hazır
oluruz" sinyali.
Kopenhag'daki diplomatik
çevreler, Türkiye'ye "ipleri
koparan taraf" olmayı salık
vermiyor. "Bu zorlu sinir sa-
vaşına rağmen Fransız-Al-
man önerisini elinizin tersiy-
le itmek, Türkiye karşıtları-
nın ekmeğine yağ sürmek
olur" diyor ve ekliyorlar: "Is-
tedikleri çünkü gerçekte tam
da bu: AB ile Türkiye arasın-
daki iplerin Brüksel değil,
Ankara tarafından-sizin ta-
rafınızdan kopanlması. Bu
durumda 'Işte size tarih ver-
dik. Ama ne yapalım siz iste-
mediniz!' diyecek ve Helsin-
ki'de girdikleri angajmandan
srynlmış olacaklar. Sonra işi
zamana yayıp son genişle-
menin gelişmesi ve derinleş-
mesini bekleyecekler. Arka-
dan da AB sınırındaki -Uk-
rayna ve Rusya gibi ülkelerle
beraber size- o meşhur 'dost-
luk çemberi' projesini, yani
yeni 'özel bir ilişki' formülü-
nü önereceklerdir. Ne olursa
olsun işleri bu noktaya getir-
memek ve Helsinki'de edini-
len 'adaylık statüsü' kazanımı-
nı muhafaza etmeniz lazım.
tpler eğer bir noktada kopa-
caksa bırakın bu angajman-
dan' -böylesine sinsice değil
harbi harbi- geri dönen taraf
Brüksel olsun..!"
Şimdilik böyle. Önümüzde-
ki gece bakalım ne gösterecek.
Bu müthiş "yıldınna planına"
pabuç bırakmadan önce, çok a-
ma çok soğukkanlı, enine boyu-
na düşünmek lazım...
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Ankara'ya gelip son önerileri vermesiyle baş-
layan "aday üyelik" dönemi, Türkiye'yi tatmin
edecek bir müzakere tarihinin verilmesiyle ye-
ni ivme kazanabilir mi?
Bunun yarın kesinleşmesi bekleniyor.
40 yıl süren adaylıktan neredeyse emekli ola-
cağız!
Bugün, gidişe sadece Avrupa ölçeğinde de-
ğil, biraz daha genel bakmaya çahşalım.
1 - AB'nin kendi içinde blok olmadığını, fark-
lı cephelerinin bulunduğunu son tartışmalarla
bir kez daha gördük. Almanya lokomotif rolü-
nü büyüme ile büyütmekten yana. Fransa, her
şeyi Almanya'ya bırakmamaktan yana. Ingilte-
re, atacağı her adımı ABD hattını gözeterek
atıyor. AB'nin genişleme ufku, bu üçlünün he-
defleriyle örtüştüğü öiçüde gerçekleşiyor. Tür-
kiye'nin durumu artılarıyla eksileriyle bu örtüş-
meye yakın değil.
2- Yakın değilse ne olacak?
Son dönemdeki moda deyim; bardağın ya-
rısı dolu!
Soruyu bu mantıkla yanıtlarsak, Kopen-
hag'ta büyük olasılıkla bardağın yanına bir sü-
rahi konacak. Denecek ki:
Bakın sizin bardağın içinde bir miktar su var
ama her an ekleme yapılabilir, yanına sürahi
koyduk.
Gül ve Erdoğan beyler buna, "ilahi sürahi,
bu aklımıza gelmemişti billahi" deyip bayram
havasıyla yaklaşabilir. Türkiye'ye de "zaferka-
zandık" narasıyla dönebilir!
Neye boykot?
3- Bunun tersi olma olasılığı da var. Güler-
doğan hükümeti, 2003'ün üstü kalsın, deyip
rest çekerek dönebilir. Çankaya'da önceki ak-
şam yapılan zirvenin temel nedeni buydu.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Ko-
penhag'dan tatmin edici bir sonucun çıkma-
yacağını öngörerek zirveye katılmama kararı
alırken, Türkiye'nin ana rotasının değiştirilme-
mesi gerektiğini düşünüyor.
Bu nedenle, kabul görmeyen bir tarihin çık-
ması durumundatepkinin kurum olarak AB'ye
değil de Türkiye'ye soğuk bakan ülkelere ol-
ması öngörülüyor.
4- Tepki deyince de akla ilk klasik "boykot"
geliyor. Ne yapacağız? Bu ülkelerin ürünleri
alınmayacak, ihalelerde dikkatli olunacak.
İlk bakışta doğal bir çıkış gibi gelebilir ama,
Türkiye'nin turizmden ihracata, yatırımdan it-
halata ekonomisinin büyük ölçüde AB ülkele-
rine bağlı olduğunu unutmamak gerekiyor. ör-
neğin, 33 milyar dolarlık yabancı sermayenin
kabaca 5.5 milyar doları Fransız, 5 milyarı Hol-
landa, 4 milyarı Almanya. ABD'nin payı ise 2
milyar dolayında.
Boykot yaşama geçerse bize şunu sorarlar:
Ekonominizi mi boykot ediyorsunuz?
5- ABD, Türkiye'nin AB'ye tam üye olması
için elinden, kolundan hatta ayağından ne ge-
lirse yapıyor. Erdoğan'ın ABD gezisinde konu
fazlasıyla gündeme geldi. Bush'un bunu bize
âşık olduğu için yapmadığını biliyoruz. ABD,
başta petrol olmak üzere enerji bölgelerine
"gitmemek üzere yerleşmek" istiyor.
Bu hedefe ulaşmada da Türkiye'yi "merkez
ve hareket üssü" olarak gördüğü anlaşılıyor.
Benzer hedefler farklı yöntemlerle AB için de
geçerli.
6- AB ve ABD'nin hedeflerinin olduğu bir
coğrafyada Türkiye'nin yeri ne olabilir?
ABD, Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasını ve
denetimi dışına çıkmasını ister mi?
AB, ABD'nin bölgede atacağı heradımayar-
dımcı olan bir Türkiye'yi içine almak ister mi?
Kopenhag'da bu soruların tümü "çeyrekya-
nıt" bulacak. Bu yanıt sonrasında Türkiye'nin
duygusallığa kapılmadan, kuruluş sürecinde
temelleri atılan uygarlık hedefinden sapma-
dan, kendisi hakkındaki planları başkasına bı-
rakmadan yürüyebilmesi gerekiyor.
[email protected]
Doruk 19.00'da baslıyor
Son çabalarEdinilen bilgiye göre,
2002 Ocak ayında yürür-
lüğe girecek yasanın, l
yıl ertelenmesi için Ba-
yındırlık ve Iskân Bakan-
lığı yasa taslağı hazırladı.
Taslakta erteleme gerek-
çesi, yeni sistemin altya-
pısının oluşmaması ola-
rak gösterildi. Taslağa
son biçimini veren ba-
kanlık bürokratlan, Ka-
mu thale Kurumu yetkili-
lerine ancak önceki gün
bilgi verdiler.
Bayındırlık Bakanlığı
tarafından hazırlanan
taslağın yasal dayanağı
ohnadığı da belirlendi.
Kamu Öıale Yasası'nda,
Kamu Ihale Kuru-
mu'nun ilgili bakanlığı
Maliye Bakanlığı olarak
gösteriliyor. Bu nedenle,
taslak hazırlama yetkisi-
nin de bu bakanlıkta ol-
ürdoğan ABU'nın operasyon için lürkıye'nin tavnnı beklediğını söyledi
Irak için referanduma gidebiliriz
'AB Sünecinde Tünkiye' paneli
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrenci topluluk-
lanndan Atatürkçü Düşünce Topluluğu'nun düzen-
lediği "AB Sürecinde Türkiye" konulu panel bugün
gerçekleştirilecek. Hukuk Fakültesi Mahmut Esat
Bozkurt Salonu'nda saat 13.30'da düzenlenecek
panele ADD Genel Başkanı Halil tbrahim Şahin,
ADD Genel Sekreteri Ertuğrul Kazancı, gazetemiz
Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve Ankara
Üniversitesi tletişim Fakültesi Öğretim Cyesi Prof.
Dr. Türker Alkan katılacak.
NEW YORK/KOPENHAG
(AA) - AKP Genel Başkanı Re-
cep Tayyip Erdoğan, Türki-
ye'nin muhtemel bir Irak operas-
yonunda yakın tehdit altinda ol-
duğunu belirterek "Kendileri bi-
rinci derecede sorunu barış ile
çözme eğilimindelerse de ope-
rasyon şıkkı daha ağır basıyor
gibi bir izlenim edindiğini"
açıkladı. ABD'nin sıkıntısının
kuzeyden kaynaklandığını belir-
ten Erdoğan, "Kuzeydeki arzu-
lan yerine gelirse bu işin mali-
yeti düşecek. Ama bu işin Tür-
kiye'ye maliyeti yüksek olur"
dedi. Erdoğan'ın "Irak'ta pa-
zarlıkyapmadık" açıklamasına
karşılık, Türkiye'nin zararlannın
karşılanması konusunda l -2 mil-
yar dolar gibi "basit rakamlar"
ifade edildiğini söylemesi dikkat
çekti. Irak'ta muhtemel bir ope-
rasyonda Türkiye'nin tavnnı be-
lirlemede referanduma gidilmesi
olasüığının gündeme gelebilece-
ğini \airgulayan Erdoğan, "Bunu
Sayın Bush'a da söyledim. Za-
man elverirse referandum da
yapılabilir. Sayın Sezer'in ka-
naatleri de çok önemlidir. Ben
de kendi kurumlanmda bu ko-
nuyu değerlendiririm" diyeko-
nuştu. AKP lideri Kıbns sorunu-
nun çözümünü de AB'nin Türki-
ye ile üyelik görüşmelerine baş-
lama taahhüdüne bağladı. Piya-
saya bugün çıkacak Münih Süd-
deutsche Zeitung gazetesine de-
meç veren Erdoğan, "AB'nin
Kopenhag Doruğu'nda Türki-
ye'ye tarih vermemesi halinde,
Kıbrıs sorununun çözümünün
zorlaşıp zorlaşmayacağı" yo-
lundaki soruya, "Elbette zorla-
şır" yanıtını verdi.
NAFTA önerlsl
"Türkiye'nin AB'ye alınma-
masının dünyanın sonu olma-
yacağını" dile getiren Erdoğan,
bu bağlamda Bush'a, Türki-
ye'nin NAFTA'ya (Kuzey Ame-
rika SerbestTicaret Bölgesi) ahn-
masını teklif ettiğini de açıkladı.
Erdoğan, ABD'deki temaslan
hakkında Kopenhag'a gelirken
uçakta gazetecilerin sorulannı
yanıtladı. Erdoğan, Pentagon'u
ziyaretinde kak ve terörle ilgili
brifing aldığını anımsatarak şöy-
le konuştu:
"Operasyon konusuna gir-
mediler zaten ben de girmem.
Türkiye'nin kitle imha silahla-
n konusunda ağlr bir tehdit al-
tında olduğunu söylediler. Ya-
kın tehdit altinda olan Türki-
ye... Kendileri birinci derecede
sorunu barış ile çözme eğili-
mindelerse de operasyon şıkkı
daha ağır basıyor gibi bir izle-
nim edindim. Operasyon için
tarih telaffuz etmediler."
"Türkiye'nin kitle imha si-
lahlanndan nasıl korunacağı"
yönünde bir soru yönelttiğini a-
ma yanıt alamadığını söyleyen
Erdoğan, "Biz buna girsek de
ginnesek de etkileneceğiz.Tür-
kiye olarak bu noktayı iyi de-
ğerlendirmemiz gerekir. ABD
1991 'deki zaranmızı kabul edi-
yor ve hak veriyor, ancak bu-
nun geçmişte kaldığı gibi bir
hava var. 100 milyar dolar za-
rarımızın olduğunu söyledik.
Olası bir operasyon ile ilgili za-
ranmız konusunda da herhan-
gi bir pazariık yapmadık" de-
di. Erdoğan, ABD Başkam Geor-
ge W. Bush'a Suudi Arabistan,
Mısır ve Suriye'nin muhtemel bir
operasyonun içinde olup olma-
yacağını sorduğunu ifade ederek
Irak'ın güneyindeki ülkelerin bu
konudaki hazırlıklannın bittiği
ızlenimini edindiğini dile getir-
di. Erdoğan, bir başka soru üze-
rine de ABD'nin Irak konusunda
Türkiye'nin tavnnı beklediğini
kaydetti. Erdoğan. Kopenhag'a
hareketi öncesi Bush ve Ameri-
kan yönetiminin önde gelen isim-
leriyle Washington'da yaptığı gö-
rüşmelerinin ardından New
York'ta Türk toplumuna hitap et-
ti. Erdoğan, New York ve çe\Te-
sinde yaşayan Türklerle buluş-
mak üzere Türkevi binasına geli-
şinde "Başbakan Erdoğan"
sloganıyla karşılandı. Konuşma-
sı sık sık alkışlarla kesilen Erdo-
ğan, "Türkiye'nin AB'ye alın-
mamasımn dünyanın sonu ol-
mayacağını, mutlaka bir çıkış
yolu bulunacağını" ifade etti.
Erdoğan, bu bağlamda Bush'a,
Türkiye'nin NAFTA'ya (Kuzey
Amenka SerbestTicaret Bölgesi)
alınmasını teklif ettiğini açıkladı.
Annan, Erdoğan'a
'başbakan' dedi
BM Genel Merkezi'nin 38.
kannda Annan'la da görüşen Er-
doğan, görüşmede Annan'ın
kendisine "Başbakan" diye hi-
tap ettiğini, bunun üzerine An-
nan'ın danışmanının uyanda
bulunduğunu anlattı. Erdoğan,
danışmanın "Henüz başbakan
değil" demesi üzerine An-
nan'ın, "Bu kesin. Nasıl olsa 2
ay sonra başbakanlığı kutla-
yacağız" dediğini aktardı.
SERKAN DEMİRTAŞ
KOPENHAG - Tür-
kiye, bugün başlayacak
Kopenhag Doru-
ğu'ndan beklediği mü-
zakere tarihini almak
için son çabalanm har-
cıyor. Kopenhag'da dün
akşam buluşan AKP li-
deri Recep Tayyip Er-
doğan ve Başbakan
Abdullah Gül, bugün
ttalya, Yunanistan ve
Ingiltere başbakanla-
nyla bir araya gelerek
Türkiye'nin görüşlerini
son bir kez daha ilete-
cekler. Türkiye, yann
açıklanması beklenen
Kopenhag Sonuç Bil-
dirgesi'nde tam üyeliğe
davet edilmesi bekle-
nen Kıbns ile ilgili den-
geli bir ifadelendirme
yapıhnasım bekliyor.
Kopenhag Doruğu
bugün resmen baslıyor.
Dönem Başkanı Dani-
marka'nın gerçekleştir-
diği zirve, TSl 19.00 ci-
vannda başlayacak. Di-
ğer zirvelerin aksine,
bu zirvenin akşam saat-
lerinde yapılması, AB
üye ve aday ülke lider-
lerinin gün boyu ikili te-
maslar yapmasına ola-
nak sağlayacak. Bu
kapsamda, ABD'den
dönen Erdoğan ile, An-
kara'dan gelen Başba-
kan Gül de bir dizi te-
mas gerçekleştirecek-
ler.
Kesinleşen programa
göre, Erdoğan, Gül ve
Dışişleri Bakanı Yaşar
Yakış, ilk olarak sabah
kahvaltısında Avrupa
Parlamentosu Başkanı
Pat Cox, Yunanistan
Başbakam Kostas Si-
mitis, İtalya Başbakam
Silvio Berlusconi ve
îngiltere Başbakam
Tony Blair ile bir araya
gelecekler.
Erdoğan ve Gül, bu-
gün yapacaklan temas-
lar öncesinde AB baş-
kentlerinden gelen me-
sajlan ABD'nin deste-
ği ve Ankara'nın bakı-
şım dün akşam Dışişle-
ri Bakanı Yakış ve üst
düzey diplomatlann
katılımıyla yaptıklan
toplanhda değerlendir-
diler. Bugün yapılacak
temaslarda Türk heye-
tinin, Kopenhag'da alı-
nacak karar öncesinde
AB liderlerinin bir kez
daha düşünmelerini,
konuya stratejik açıdan
bakmalarmı istemeleri
bekleniyor.