19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARALIK 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA AVRUPA BtRLİGİ İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK ÎSTAS3ÜL EFEN3Î5Î A3DÜICAN3AZ' HARİKULAD2 KACSHALA3I 3 İLYA OMIARSAN W£.7?cfcîSİ E fcî pT^fc- cuZAMLl >Çipfc£. . \KEKJPî ü l K E N T T E N £>ı*ARj ç ^ FA(<AT İ5A Lüksemburg'dan Helsinki'ye, Helsinki'den Kopenhag'a uzanan süreçte arpa boyu kadar gidildi Türldyeiçinkarar anıSERKANDEMİKrAŞ KOPENHAG - Türkiye'nin Avru- pa Bırliğı ile 40 yıllık geçmişinde dikkate değer en önemlı süreç, kritik kaıarlann alındığı Lüksemburg-Hel- sinki-Kopenhag zirveleri arasmda ya- şanıyor. Lüksemburg'da dışlanan, Helsinki'de adaylık statüsünü alan Türkiye, şimdi de Kopenhag'dan üye- lik yolunu kesinleştirecek bir tarihin peşinde. 70 milyonluk Müslüman nü- fiısuyla, zayıf ekonomik göstergele- riyle AvTupa'yı kaygılandıran Tür- kiye, son 3-4 aya sıkıştırdığı demok- ratikleşme paketleriyle hukuki hak- kını almaya çalışıyor. Türkiye-AB lllşkllerl Aralık 1997'deki Lüksemburg zir- vesinden Kopenhag'a dek geçen 5 yıllık sürede yaşanan gehşmeler, Tür- kiye-AB ilişJalerinin hâlâ sağlam bir zemine orurmadığının da göstergesi. AB. 1997 yılında düzenlediği Lük- semburg zirvesınde genişleme proje- sine ilk çerçeveyi çizeıken Türkiye 'yi üyelik ehliyetine sahip bir ülke diye (anımlamasına karşm "Gündem2000" raporunda belirtilen nedenlerden do- layı adaylık statüsüne değer görme- dığını açıkladı. Aynı zirvede Kıbns Rum Yöneri- mi ile Kıbns adı altında tam üyelik müzakerelerine başlama karannı alan AB, Türkiye'ye gümrük birliğinin dennleşhrümesinin de dahıl olduğu bir "strateji" önerdi. Dönemin Baş- bakanı Mesut — — — ^ — görüşünü iletti. Türkiye ile AB ara- sındaki ilişkilerin bu denli gerilme- sınin ardından Türkiye'de yaşanan iktidardeğışikliğı, BüİentEcevitbaş- kanlığındakı hükümetin insan hakla- n ve demokratikleşme konulannda da- ha ilerici bir yaklaşım sergilemeye başlaması, Türkiye'den esirgenen adaylık perspektifinin verilmesi ola- Türkıye'nin Helsinki zirvesinden adaylık statüsünü almasında Yuna- nistan'ın da payı vardı. Yunanistan, Helsinki sonuç bildir- gesine koydurtmayı başardığı ünlü 9 a ve 9 b maddeleriyle hem Kıbns Rum Kesımi'nin "adada çözüm ot masa dahi 2002 sonunda üyefiğe abn- masınT hem de "aday üİkelerin sı- mrsorunlarnu Yimaz, Türki- ye'nin AB ile başta Kıbns olmak üzere hiçbir siyasi ko- nuyu görüşme- yeceğıni, ilişki- lerin askıya ahndığını kay- detti. Yılmaz, Lüksemburg zirvesinin ardından ABD'ye giderken yaptığı bir açıkla- mayla da Türkiye'nin adayhk başvu- rusunu geri çekebileceğini kaydetti. Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açık- lamada "AB'nin tutamu sağlam ve güvenduyabileceğirııizbirzeminoluş- tunnaktan uzaktır. Türkrye'nin gele- ceği ve AB fle Uişküeri böylesine be- firsiz birzemin üzerine inşaedüemez" • Helsinki'den Kopenhag'a geçen süre, Türkiye'de AB'nin gerçekte ne kadar az bilindiğini, getiri ve götürülerinin ne kadar az tartışıldığını ortaya çıkardı. • Hâlâ tam karar veremeyen, 2005 için belirsiz bir randevu vermeye hazarlanan AB yetkilileri, eski Fransız Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing'i haklı mı çıkaracaklar, haksız mı çıkaracaklar, bugün ve yann belli olacak. sıhğını güçlendirdi. AB içindeki birçok ülke, Türki- ye'nin adayhğının tescil edihnesi ge- rektiğini seslendirmeye başladı. İO-I l Aralık'ta düzenlenen Hel- sinki zirvesinde Türkiye uzun süre- dir istediği adaylık statüsünü alıyor ancak AB, tam üyelik müzakerele- rinin hemen başlayamayacağını kay- dediyordu. (Egegibi)çöze- memeleri du- rumunda2004 sonunda La- heyAdaletDi- vanı'na gftme- 10™" güvence alunaaldırmış- tı. Türkiye'nin ikna edilmesi için gece yansı uçaklann kaldınla- rak en üst düzey AB yetkıhlerinin An- kara'ya yaptığı seferler ve uzun pa- zarlıklar sonunda Ankara, bildirge- yi kabul etti ve adaylık statüsünü ka- zandı. Helsinki'de adaylık statüsünün ka- zandması Türkiye'de büyük heyecan yarattı. Ancak bu heyecan, Türki- ye'de siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek ölçüt- lenn karşılanması yönünde gelişmek yerine siyasi çıkarlann gölgesinde kaldı. Üç partili koalisyon hüküme- ti, AB'nin sunduğu Katılım Ortaklı- ğı Belgesi'ne (KOB) yanıt olarak ha- zırladıklan Ulusal Program'da yeter- li bir perspektif çizemediler. Kısa ve orta vadeli ölçütlerin karşılanmasın- da da sıkıntı yaşayan DSP-MHP- ANAP hükümeti, ölüm cezasının kal- dınlması, anadilde yayuı-eğitim gi- bi temel ölçütleri Kopenhag zirvesi- ne sadece 4 ay kala çıkarabildiler. Klm haklı çılcacalc? Helsinki'den Kopenhag'a geçen süre, Türkiye'de AB'nin gerçekte ne kadaraz bilindiğinin, geririlerinin ve götürülerinin ne kadar az tartışıldı- ğının da ortaya çıkması açısından önemli oldu. Kopenhag zirvesi önce- sinde hâlâ tam karar veremeyen 2005 için belirsiz bir randevu vermeye ha- zırlanan AB yetkilileri, eski Fransız Cumhurbaşkanı Valery Giscard D'Estaing'i haklı mı çıkaracaklar, haksız mı çıkaracaklar, bu, bugün ve yann belli olacak. ÇjÜVENLİK ÖNLEMLERÎ TAMAM Fırtına öncesi sessizlik hâkim • Zirvenin yapılacağı Bella Center Kongre Merkezi'nin etrafina 3.5 km. uzunluğunda 2.5 metre yüksekliğinde tel örgü çekildi ve çevre yollarda beton bloklarla barikatlar kuruldu. SADİTEKELİOĞLU KOPENR\G - AB zin esi için tüm hazırlıklannı tamam- layan Kopenhag'da bu akşam başlayacak zirve toplantısı öncesinde fırtına öncesi ses- sizliği yaşıyor. Zirve toplan- tısı nedeniyle 10 konuğun gel- diği Kopenhag'da bulunan 200'e yaîan otel tamamen do- larken, gelen göstericiler çe- şitli yatılı okul binalan ve as- keri kışlalara yerleştirildiler. Üç gün boyunca NOAH ad- h çevTe örgütü Attac adlı kü- reselleşme karşıtı örgüt Stop Volden (şiddete son) örgütü Otonomlar (punk ve anarşist) gruplar Anti Racist Front ad- li ırkçıhk karşıtı örgütler üç günboyunca gösteri yapacak. Olayların çıkması kesln Kopenhag'daki beürleyici zirve toplantısı için aday ül- kelerin kafıleleri Kopenhag'a gelirken Türk kafilesinin ha- vaalanı yaknundaki Kopen- hag Hilton otelinde konakla- yacağı belirtildi. Kopen- hag'daki 189 otel tamamen dolarken Kopenhag'ın üze- rinde bulunduğu Zealand ada- suıdaki irih ufaklı şehirlerde- lri oteller ile Güney tsveç'te- ki oteUer de tamamen doldu. Zirve sırasında olaylar çdc- masına kesin gözle bakan Ko- penhag polisi 6 bin elemanı- nı asayişi sağlamakla görev- lendirirken zirve toplantısı ne- deniyle poliste tüm izinler kaldınlırken, taşra illerin po- lis personeli de Kopenhag'a çağVıldı. Zirve toplanüsmın hazırhğı sıra.sin yaTilı şiicâyetlerrien en üginci ise belediye temizlik iş- leri şirketı R98 tarafından polise yapıldı. R98 Kopen- hag çevresinde bulunan 40 bin çöp kutusunun birçoğu- nun kapaklannın çalındığmı behrterekpolisi uyardı. Şirket ve polis yetkilileri, çanak an- ten büyüklüğünde olan yu- varlak çöp kutusu kapaklan- run olay çıkarmayı planlaya gruplar tarafından kalkan ola- rak kullanılacağı şüphesini taşıdıklanm belirtiyorlar. Kopenhag'daki zirve toplantısı sırasında çıkabilecek AB karşıtı gösterilere karşı 6 bin polis görevlendirildi. (Fotoğraf: AP) Kopenhag'da üç pürüzlü konu 10 ülkenin daha birliğe alınmasının beklendiğizirveye üç konu damgasını vurdu: 1. AB'nin DoğuAvrupa ülkelerine doğrugenişlemesi, 2. Türkiye ile ilişkiler, 3. Kıbns 'ta anlaşma umudu. Dış Haberfer Servisi - 15 üyeli Avrupa Birliği'nin, eski Doğu Avrupa ülkelerine doğru genişleyeceği tarihi Kopenhag doruğu bugün başhyor. 10 ülkenin daha AB 'ye alınmasının beklendiği zirveye, tek bir ülkenin, Türkiye'nin adaylığı konusu damgasını vurdu. AB lıderlerinin zirve öncesindeki en büyük beklenrisi ise Kıbns'ta taraflann bir anlaşmaya varmasıydı. "Bç bang" (büyük patlama) ile karşılaştmlan genişleme öncesinde, adaylarlarla 15'ler arasındaki en büyük pürüz mali konularda yaşandı. Kopenhag'da, Avrupa'da Soğuk Savaş'ın sınırlannın ortadan kaldınldığı büyük genişlemenin yanı sua Türkiye ve Kıbns konulannda da ilerlemeler kaydedilirse o zaman Kopenhag üç önemli başlık alnnda "tarihe" geçecek. Ancak ABD yönetiminin baskılanna karşın 15'lerin Türkiye için koşullu tarihte anlaştıklan görülüyor. 15'lerden 13'ünün 2004 yılında randevu, 2005 için de koşullu tarihe dayalı Almanya-Fransa önerisini destekledikleri belirtiliyor. Ankara ise tam üyelik müzakerelerine 2003 yılı içinde başlanmasını istiyor. Zirvenin tek dikenli konusu Türkiye ve Kıbns değil. Başta Polonya olmak üzere bazı aday ülkeler kendılerine önerilen mali paketi beğenmiyor. Danimarka'run Başbakanı Anders Fogh Rasmussen, her şeye karşın Kopenhag'da tarihi bir karara imza atacaklanndan umutlu olmakla birlikte Polonya gıbi ülkeleri gemiyi kaçırabilecekleri konusunda uyarmayı ihmal etmiyor. Rasmussen, "Görüşmeierin zorhı geçeceğini düşünüyorum. Ancak şunu vurgulamafaynn ki hazır olanlaria göriişmderi tamamla>acağız. Hazır olmayanlar gemhe binemejecek" diyor. AB ülkelerinin 10 yeni aday (Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Estonya, Litvanya, Letonya, Kıbns Rum Kesimi, Malta) için bütçe çıkarma çahşmalan son dakikaya kadar sürdü. Romanya ve Bulgaristan'uı da 2007'de birliğe ginnesi kabul edilecek. GEÇMÎŞTEN GELECEĞE ORHAJVERtNÇ ienlikli Günlera İirerken Bir yanda Avrupa Birliği takvimi, öbür yanda Si- irt seçimleri... Ortalık tozdan dumandan geçilmiyor. Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye vereceği müzake- re başlangıç tarihi konusundaki anlaşmazlık, AKP iktidannı sertleştiriyor. AKP Genel Başkanı'nın 2003 yılından sonraki bir tarihin verilmesi halinde göstenlecek tepkiyle ilgi- li ve kapalı bir tehdit içeren "Kendileri düşünsün- ler. Bizyapacağımızı biliriz" cümleleri, insanın ak- lına bir fıkrayı düşürüyor. Adamı hırsızlık yaparken suçüstü yakalayıp mah- kemeye götürmüşler. Adam "Avukat isterim" di- ye tutturunca meraklanıp sormuşlar: "Yahu avu- katın ne diyecek ki?" Adam yanıt vermiş: "Ben de onu merak ediyorum!" Ben de AKP'nin yapacağını merak ediyorum. Gazetelerde, Almanya ve Fransa'ya karşı oluşan tepkıyi somutlaştıracak en önemli uygulamanın, bu ülkelerin kamu ihalelerinden dışlanması olacağı belirtiliyor. Eskiden olsaydı belki denebilirdi ama, yeni ya- sa karşısında uygulanabiliriiği pek akla yakın gel- miyor. Çünküi Ocak 2003 günuyürüriüğegirecekolan Kamu Ihale Yasası, anımsanacağı gibi Uluslarara- sı Para Fonu ile Dünya Bankası'nın ısteğı doğrul- tusunda çıkarıldı. En önemli özelliği de kamu iha- lelerine yabancılann katılmasının önünü açmak amacıyla konulan kurallar dizisıni içermesiydi. Ulus- lararası tahkim konusunda daha önce yapılmış olan anayasa değişikliği ve çıkanlan özel yasa da dikkate alındığında Türkiye'nin işinin zoriuğu orta- ya çıkıyor. • • • Siirt seçiminin iptali sırasında Yüksek Seçim Ku- rulu'nun (YSK), yenilenecek seçimde yüzde 10 ba- rajının dikkate alınacağına ilişkin karan, anayasa- da Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili adayı ol- masını sağlayacak değişiklik sırasında havada kal- dı. Siirt seçiminin 3 Kasım seçiminin devamı oldu- ğunu belirten YSK karannın yanlış olduğu yolun- daki eleştıriler, Tarhan Erdem tarafından gerekçe- li olarak gündeme getınlmişti. Seçim mevzuatı konusundaki ilk uzmanlık sına- vını 1963 yılında Istanbul Belediye Başkanlığı ko- nusunda veren Tarhan'ın haklı eleştiri ve önerileri de böylece yeni bir karara gerek kalmadan gerçek- leşmtş olacak. Çünkü anayasada yapılan değişiklikle Siirt se- çimi "ara seçim" niteliğini kazandı. Böylelikle yüzde 10 barajı da uygulamadan kalk- tı. ••• Siirt'in iptal edilen milletvekili seçimine ilişkin oy dağılımını anımsamakta yarar var. DEHAP: yüzde 32.29, AKP: yüzde 17.52, Bağım- sızlar: yüzde 13.75, CHP: yüzde 8.90. Bir başka önemli aynntı da 119 bin 210 seç- menden 32.793'ünün sandık başına gitmemiş ol- ması. Yüzde 10 barajı söz konusu olmadığına göre 3 milletvekilliğinin 2'sini DEHAP'ın, 1'ini de AKP'nin alacağı görülüyor. Ancak yasaklann sınınnın azaltılması sonrasın- da, yalnız Erdoğan değil, Murat Bozlak ile Nec- mettin Erbakan'ın da aday olması gündeme ge- lebilir. Belli ki seçim propagandası çok canlı ve heye- canlı geçecek. 32 binden fazla seçmen arasından oy kullanmaya ıkna edilebileceklerin de sonucun belirienmesinde önemli bir rol oynayacağı anlaşı- lıyor. Ülke takvimi yine şenliklı günlere gebe... [email protected] ACSP'DE YENİ FORMÜL Ankara'nın kaygüangiderildi Dış Haberler Servisi - Avrupa Birliği'ne (AB) üye ülkelerin dışişleri bakanlannı bir araya getiren Genel tşler Konsey Toplantısı'nda bakanlar, Avrupa Birliği-NATO kurumsal işbirliğini düzenleyen Brüksel Belgesi'ni, NATO'ya tebliğ etmek amacıyla birliğin Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solana'ya verdi. Türkiye'nin AGSP (Avrupa GüvenÜk ve Savunma Politikası) konusundaki çekincelerini gidermek için gehştirilen formülde, NATO olanak ve yeteneklerinden yararlanacak ülkelerin banş için ortaklık programına dahil olmalan şart koşuldu. Uzun süreden beri Türkiye ile Yunanistan arasuıda tartışma nedeni olan AGSP konusunda Türkiye'yi tatmin edecek bir formül geliştirildi. Solana, Türk yetkililer ile gerçekleşrirdiği görüşmelerde AGSP konusunda Ankara'nın kaygılannı gidermek amacıyla ortak bir formül üzerinde anlaşma sağladı. Ortak tanımda, ittifakın geliştirdiği banş için ortaklık programına dahil olmayan birlik üyesi ülkelerin NATO imkân ve yeteneklerinden yararlanmamalan kararlaştınldı. Buna göre banş için ortaklık programına katılmayan Kıbns Rum kesimi ile Malta, NATO imkân ve yeteneklerinden yararlanamayacak. NATO'ya üye 19 ülkeden 18'i, bu formülü kabul etti. Yunanistan ise kabul etmeyi "erken" olarak değerlendirdiği bu formülü, Rumlarla da müzakere etmek gerektiğini savundu. Atina karannı, Kopenhag Zirvesi'ne kadar bildirecek. • NATO olanaklarmdan yararlanacak ülkelere banş için ortaklık programına dahil olma şartı koşuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle