19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AftALK 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 E ünTirkiye'yl APyesokauş. FaMıhçıkav! - Tayyip, "Ülkeyi ben yönetmiyorum" demiş... "Idare edivori" Yobadık Err-ekli öğretmen Eyûp Lütfü Özyol, Şeker Ba/ramı tatilinde Bur- sa'ntn Mustafakemal- paşa ilçesine gidiyor. Bayram namazını ilçe- deki bir camide kılıyor. Sonraöan ilçe müftüsü olduğunu öğrendiği ki- şinin vaazını dinljyor. Adam, Müslüman kişi- nin nasıl bayramlaşaca- ğını anlatıyor. Erkekle- rin kendine nikâh düşe- bilecek hala, teyze, da- yı, amca kızları jle toka- laşmasının haram oldu- ğunu söylüyor. Emekli öğretmen şaşırıp kalı- yor. Oysa bugünkü hü- kümeti kuran partide yönetici kademesinde bulunan kimileri de ka- dın eli sıkmryor. rof. Dr. Çetin Yetkin'ir, yonetimindeyayım- lanan Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa- Hukuk dergisinin son sayısında avukat Re- cai Selman Şavluk'un bir makalesi yer alı- yor. Şavluk, 3 Kasım seçimlerini ABD'nin senaryosu- nu yazıp rol dağıtımını da yaparak sahneye koyduğu bir oyuna benzetiyor. Makaleden alıntı: "AKP ve CHP'nin birlikte veya ayrı ayn iktidannı or- ganize eden ABD, bundan sonrasında Kuzey Irak ve Kıbns konulanndaTürkiye'nin bütün direnme nokta- lannı kırmak için, içeride iktidar ve muhaiefet rolünü oynayan iki oyuncu tarafından sıkıştırılacaktır. İktidar ve muhaiefet partileri arkalarındaki büyük çoğunluk- la bu olayı halkımıza, ABD'nin Irak politikasının ka- yıtsız şartsız desteklenmesi gerektiği şeklinde suna- caklardır. Türkiye, Kuzey Irak konusunda kurulan kuk- la devlet nedeniyle köşeye sıkıştınlmış durumdadır. Türkiye bu durumu, ancak bölge ülkeleri ile anlaşıp Irak'ın toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının ko- ABD'nin seçimi runmasıyla aşabilecektir. Fakat içerde hükümet ve muhaiefet olarak ABD yanlısı iki partinin Meclis'i oluş- turduğu ortamda bu çok zor görünmektedir. Türki- ye, ABD güdümünde Irak'ta maceraya girerse, ken- di bölünme sürecini de başlatmış olacaktır. Kıbns konusunda Türkiye'nin direnişini Israil ve ABD desteklemektedir. Zira ABD ve Israil, adanın AB'nin kontrolüne geçmesini kesinlikle istememek- tedir. Israil 'in Kıbrıs'ta gözü vardırve Türkiye'nin Kıb- rıs'taki direnişini perde arkasından desteklemektedir. Ulusal güçlerin Kıbns konusundaki devlet politikası- nı işbirlikçi yapı sulandırmaya çalışmaktadır. AB ta- raftarı işbirlikçilerin planı, Kıbrıs'ı AB'ye bağlayacak oldu bittileri bir an evvel gerçekleştirmektir. ABD ise Türkiye ile Yunanistan arasında kısa süreli bir sıcak çatışma tertip ederek, Kıbrıs'ın AB'ye bağlanması planını engeliemek istemektedir. Türkiye'nin AB ma- cerası noktalandıktan sonra Türkiye, ABD'nin Orta- Doğu senaryosunda rol almaya zorlanacaktır. Bu da Türkiye'nin bölünme sürecini başlatacaktır. ABD ta- rafından etkilenen demokrasimiz artık tartışılır duru- ma gelmiştir. Türkiye büyük bir tehlike ile karşı kar- şıyadır. Son direnme noktalan da işbirlikçilerin eline geçmeden, ivedi olarak ve öncelikle ulusal güçler, sagcısı solcusu, yeni bir yapının altında toplanmak zorundadır. Teorisyenler, Islam ülkelerinde 'llımlı Islam'ı destek- lemeyi yeni yöntem olarak belirlediklerinden, içeride meydana gelen olayların farkına varamayacak kadar sıkıntı içindeki halk, bunun ABD tarafından sahneye konulduğunu ve başarıyia oynandığını anlamaktan şimdilik çok uzak görünüyor. Çünkü onlara göre, iç- ten, dürüst, vatansever ve dindar bir parti bu seçimi kazanmıştır." Engelsiz Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı engelli koşuda önünde hiçbir engel görmeyince pistin kenanndaki teyircilere sormuş: - Kim kaldırdı bu engelleri? Seyircilerden yanıt: - Deniz Baykal! Can Ozan SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı : [email protected] Kopenhag doruğundan payımıza düşen: ANDERSON MASALLARI! Avrupa Birliğî'nin Genelkurmay koşulu!ı 196O'lı yıllarda Ulus gazetesinin yöneticiliğini yapan gazeteci ağabeylerimizden Seyfettin Turan aradı... Avrupa Birliği'nin Türkiye'deki Milli Güvenlik Kurulu'na yönelik büyük takıntısını anımsattı... Sonra sözü 1963 yılına getirdi... Ismet Inönü'nün başbakanlığı sırasmda Türkiye, adı o sıra Avrupa Ekonomik Topluluğu olan ve sonradan Avrupa Birliği adını alacak topluluğa üyelik için ilk başvurusunu yapacak. Seyfettin Turan da Ulus'ta "S.T." rumuzuyla başyazı yazıyor. Başbakan Yardımcısı Turan Feyzioğlu, Seyfettin Turan'ı arayıp tarihe "Ankara Anlaşması" olarak geçecek imza törenini izlemesini istiyor. Seyfettin Turan bir anlam verememekle birlikte kalkıp imza törenine gidiyor. Zevat salonda toplanmış... Avrupalılar, Türkiye'yi aralanna almak üzere ilk imzayı atacak fakat bir koşullan var... Koşul önceden bildirilmiş... Avrupaiılann isteği üzerine dönemin Genelkunmay Başkanı salondaki yerini almış... Meğer Avrupalılar, Türkiye'nin Avrupa Birliği macerasını başlatacak anlaşmaya Genelkurmay Başkanı'nın da imza atmasını istiyormuş... Şu Avrupalılar çok âlem doğrusu! Bir söyledikleri öteki söylediklerine uymuyor! AB'nin Hesaplan ve Gereken Tavrımız TALATSARAL Esh Maliye Müsteşarı Aralık 1999'daTürkiye'ye söz- de adaylık (aslında aday adaylı- ğı) payesini veren AB'nin temel amacının Türkiye'yi tam üye yap- mak değil, en çok "GB+" formü- lüyle kapısında tutmak olduğu artık iyice anlaşılıyor. Bunun ne- deni AB'nin Türkiye'ye yönelik giderek belirginleşen şu ana he- defleridir: 1. GB'den doğan dış ticaret fazlası avantajını ve Türkiye'nin 3. ülkelerle olan ticaretini kontrol etme imtiyazını sürdürmek. (GB'nin ilk 5 yılındatoplam dış ti- caret açığımız önceki 5 yıla göre 53.5 milyar dolar artmıştır.) 2. Asla kabul edilemeyecek, öncelikle Kıbns daha sonra da Ege, Güneydoğu, sözde soykı- nm vb. ile ilgili ek şartlan tam üye- lik bekleyen Türkiye'ye dayat- mak. (Bu arada, Türktoplumuna masum(?) isteklerle enjekte edil- meye çalışılan mikro milliyetçilik virüsü ile bu şartlara da zemin hazırlamak.) 3. Türkiye'yi özellikle Avrupa ordusu projesiyle (AGSP), GB'de olduğu gibi (ve yine srfır maliyet- le) kendine bağlayarak ABD ve Rusya'ya karşı Avrasya'da söz hakkı ve stratejik etkinlik kazan- mak. 4. Komşularımızla ve kendi coğrafyamızla yakın ilişkiler kur- mamızı, bu yolla gelişmemizi ve altematif yaratmamızı engelie- mek. 5. Bütünüyle siyasal Islamın veya (Almanya-Fransa eksenin- de 3İn3ioc rakibi olmaya çalıstı- ra artık Türkiye göstermelik gö- rüşme tarihi değil, tam üyelik takvimi istemektedir, istemelidir ve bu tarih hiçbir şekilde Roman- ya, Bulgaristan ve Kıbns'ın üye- liğinden sonraya kalamaz, kal- mamalıdır. Eğer bu yapılmazsa "tren" işte o zaman kaçar. Çün- kü bu kez masada AB'nin sonu gelmez istekleriyle bizi oyalama dönemi başlar. Masayaoturmak tam üye olma garantisi de vermi- yor. Şimdiye kadar aksi olmadı, amaTürkiye'ye hep "ilkler"\n uy- gulandığı asla unutulmamalıdır. 2. Gümrük Birliği ile asla: Bi- zim için çok büyük olumsuzluk- lar doğuracak böyle durumlar- da, örneğin şu önlemler de mut- laka alınmalıdır: Ayrıcalığımız değil ayak bağı- mız olan anayasaya aykın GB uygulaması tez elden masaya yatınlmalı; AB'nin dış ticaret politikalannda oy hakkı ve iki- li ticaretten doğan zaraıiann den- gelenmesi istenmeli, aksi takdir- de tam üyeliğe kadar GB (ser- best ticaret anlaşmasına dönüş- türülerek) derhal askıya alınma- lıdır. Artak iyice bilinmelidir ki, tam üyelik dışında AB'nin ancak An- dorra ve San Marino gibi kasa- ba devletlerine kabul ettirebilmiş olduğu GB uygulandığı sürece Türkiye'de sağlıklı bir ekono- mik program sürdürülemez. • Karara bağlandığı halde, ve- to bahanesiyle verilmeyen tüm mali yardımlar (hukuk yolu da de- nenerek) talep edilmelidir. • AB'deki Türklerin sosyal ve siyasal haklan istenmeli ve izlen- molidir. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behlcak'a turk.net ÇİZGİLİK o o O KÂMİL O O o MASARACI O o \ o o o o o o o o o o o o o o O o ü o o o o O o o HARBİ SEMİH POROY semihporoy(âyahoo.com DÜZ ÇİZGİ ÜMtT ZtLELl İşbinükçier Ne Dtyeceh?.. Benim açımdan gerçekten büyük talihsizlik... Zaten haftada bir yazıyorum, o da tam Kopen- hag'daki tarihi toplantıya denk geldi... Eh, yazıyı da bir gün önceteslim ettiğim düşünülürse hiç şansım yok!.. Kısacası, dananın kuyruğu benim yazımdan hemen sonra kopacak. Doğal olarak, bir hafta sonraki yazıma kadar da kim öle kim kala.L Anlı şanlı gazetelerimiz, televizyonlan- mız, köşe yazarlarımız sonuçlann üzerinde öyle birte- pinecekler ki, sıra bana geldiğinde sizler tıka basa Av- rupa Biıiiği ile dolmuş olacaksınız!.. Ancak; elimdeki veriler ve işbirlikçi takımın acınacak telaşından esinlenerek bir ufuk turu yapmamı ne en- gelleyebilir?!. Örneğin şöyle başlayabilirim: Bugün çarşamba, zirveye 24 saat var... Bildik köşe- lerde ise koro halinde aynı nakarat: - Verelim Kıbns'ı, alalım 20O3'ûL • • • Aslında, Türkiye - Avrupa - ABD hattında son 48 sa- at içinde söylenenleri şöyle birtarayınca bugün Kopen- hag'da neler olacağı da ayan beyan ortaya çıkıyor... - AB Dönem Başkanı Danimarka'nın Başbakanı Rasmussen, "Önemli olan kâğıtüzerinde verilen söz- lerdeğil, uygulamayıgörelim" diyor... - AB Komisyonu Başkanı Prodi, "Eşimizi kendimiz seçmeliyiz, ABD baskısına boyun eğmeyeceğiz" şek- lirtde bir açıklama yaptyor. - Dışişleri Bakanı Yakış, kaderine boyun eğmiş bir tavırfa, "Kopenhag'da olmazsa, bari Selanikzirve- sinde tarih verin" diye yalvanyor... (Bu arada, bildik zevat, "Türkiye'nin Atamızın doğum yeri Selanik'te tarih alması ne muhteşem bir şey olur" yollu propa- ganda faaliyetine başladılar bile!..) - Cumhurbaşkanı Sezer, "AB ülkeleri ikiyûzlü dav- ranıyor" diyerek Kopenhag'a gitmekten vazgeçtiğini açıklıyor... - Türkiye'nin iç - dış - ekonomik - kültürel bilumum politikalarından sorumlu ve de "refakatçi" resmi sıfa- tını haiz Tayyip Bey, Beyaz Saray'da Başkarr Bush'la al takke (AB'de tarih, kendi iktidanna destek) ver kü- lah (Kıbns, üsler, limanlar, Mehmetçiğin kanı vb..) pa- zarlık yapıyor. Sonra da "Bush'la, birkısmına hûkû- metin de muttali olduğu konulan konuştuk" açık- lamasını yapıyor. Demek ki Tayyip Bey, ABD Başka- nı'yla kapah kapılar ardında, hükümetin ve dolayısıyla Türkiye'nin "muttali" olmadığı konularda da pazarlık yapıyor!.. Şimdi siz, alt alta sıraladığım şu açtklamala- rı okuyunca ne düşünürsünüz? Bence çok açık ve çok vahim: - Türkiye, kapah kapılar ardında teslim alınıyor!.. ••• Peki, benim bir dahaki yazı tarihim olan 19 Aralık'a kadar neler olacak? Ya da; Sevgili Metin Erksan'ın deyimiyle, "ernlak komisyonculan" önümüzdeki bir hafta süresince ne yazacak, ne söyleyecek?!.. Çok basit!.. Yeni durumu yüce Türk milletinin haz- medebilmesi için tüm kıvraklıklannı, bütün meziyetle- rini kullanacaklar!.. - Kimileri hiç utanıp sıkılmadan, elde edilen sonu- cun aslında ne denli lehimize olduğunu maddeler ha- linde sıralayacak.. - Bazılan, "ayıp be AB, bunu bize yapmayacak- tın" diye sızlanıp "Ama şimdi elimizde hiçlikyerh ne bir tarih var. Papaza kızıp, oruç bozmayalım" diyeöğüt verecek... - Bir diğer takım da "Hiç yoktan iyjdir, biz de bu süreçte kendimizi düzeltir, AB'nin isteklerini pra- tikte de uygulayıp adayhğı gelecek seferkapanz" yüzsüzlüğünü gösterecek... Tabii, gelecek seferin "ge/ecefrseferincten"hiçbi- ri söz etmeyecek... Başka hiçbir adaydan istenmeyen koşullann önümüze sürüldüğüne hiçbiri değinmeye- cek... Kıbns'tan sonra önümüze Ege sorunu, onun ar- dından Doğu sorunu, onun da ardından Patrikhane'nin "devlet olma isteğinin" sürüleceğini hiçbiri anlatma- yacak... Çünkü kaderlerini efendilerinin kapısına bağlayan- lar için önemli olan Türkiye'nin geleceği değildir... - Onlar için yaşamsal hedef, AB ile bütünleşe- cek bir Istanbul dur... Sonra Izmir'dir... Sonra An- talya'dır... Avrupa Biriiği'nden neredeyse yalvararak istedikle- ri de "onlar gibi Türklerin bu duygulannın dikkate alınmasıdır..." - Gerisi laf-ı güzaftıriü Yerli malı haftası: Gerçi, teslim alınmışlığın zirveye vurduğu şu günlerde komik kaçıyor ama bugün "Yer- li Malı Haftası" başladı.. alacağınız her Türk malı ürün bir işçinin işten atılmasını önleyebilir... O çok beğen- diğimiz Ingiltere'de, ürünlerin üstüne "BuyBritish - In- giliz malı al" etiketleri yapıştınlıyor... ABD'de koruma- cılık görülmemiş boyutlara ulaştı. Insanımıza, ürünü- müze, yurdumuza sahip çıkmak ayıp değil!.. E-posta: [email protected] BULMACA İEDAT YAŞAYAN- ğı) ABD'nin safına geçmemizi önlemek... 6. Terörist başının idamını ön- lemek. (AB'nin uluslararası mah- keme oyunu tutmamıştı.) Bunların büyük çoğunluğu Türkiye'nin aleyhine olan hedef- lerdir. AB'nin yeni taktikleri 12 Aralık 2002'deki çok kritik Kopenhag Zirvesi'nde ve sonra- sında, Türkiye'yi yumuşatmaya ve kapıda tutmaya yönelik olası AB taktikleri şunlardır: 1. Zamanı gelince Türkiye'ye oy, veto, direkt yardım alma vb. hakkı olmayan özellikli(?) veya "yarım" üyelik vermek. (Yani AB'ye "en alttakiler" türü esir üye yapmak.) 2. Tam üye olmadan, kanayan yara Gümrük Birliği'ni (GB) daha da genişletmek. 3. Tam üyeliği zorlamama kar- şılığı mali yardımı sembolik dü- zeyde arttırmak. (Yani sus payı vermek.) 4.2003'te veya 2004'te "şart- !/" görüşme takvimi, aralıkta da bunun şartlı sözünü vermek; böylece hem malum ek şartlan kabule bizi zorlamak hem de Türkiye'yi süresiz kapıda tutarak Kıbns Rum kesiminin tam üyeli- ğine karşı önlem almamızı en- geliemek... Tutumumuz ne olmalı? Bu oyalama ve uyutma taktik- lerine karşı biz ne yapmalıyız? 1. Tarih ve takvim birlikte ol- malı: Bunca olan bitenden son- • KADEK'in terörist listesine altnması ısrarla taiep edilmeli, ak- si takdirde uluslararası hukuk yollarına mutlaka başvurulmalı- dır. (AB'nin KADEK oyunu, Rum kesiminin tek yanlı üyeliği ile bir- likte, gerçek niyeti kesin olarak anlamamız bakımından birertur- nusol kâğıdıdır. Sonuç 12 Aralık öncesi Türkiye tek bir beklentiye itilmektedir: AB'den görüşme takvimi alınması... Oy- sa bu beklenti çok yetersizdir ve madalyonun yalnızca bir yüzü- dür. 40 yıldır uğrunda mücadele verdiğimiz AB tam üyeliği temel hedefimizdir. Ancak, ne "Herne pahasına olursa olsun" ve ne de "Tek çare AB'dir" teslimiyetçili- ği ile... Çünkü her iki yaklaşım bi- çimi de doğası gereği Türkiye'nin elini çok zayıflatmıştır ve zayflat- maktadır. Bu nedenle; çağdaşlaşmayı AB'nin tekelinde görmeden ve bulunduğumuz çok önemli coğ- rafyayı asla göz ardı etmeden, gerçekleri tüm yönleriyle, önce- likle AB'nin Türkiye'ye yönelik hedef ve hesaplanyla, süresi belirsiz GB'nin Türk ekonomi- sinde açmış olduğu derin yara- larta açıklayan araştırmalar ve ta- nrtım programlan ile toplum tek yönlü AB ve lobicilerinin etkisin- den mutlaka kurtarılmalıdır. Bu konuda da en önemli bilgi kay- nağımız öncelikle yakın tarihtir. Unutmayalım ki, tarih yalnızca kendine yönelenlere rehberlik eder. TARÎHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 12ArnUk N06£L VBR/LENMPON YAZAfif., O1AN mS0*6'MNtON*A tU ÖDÜUJ l/ İKİNCİ Kİ&OIAN *0MAHCI, STOCKMOLM'OeKJ TĞ- İL&İNÇ IHK KONUÇMA ü miKU fii*l£&N0İKr'ffH *4Ç«t-SpN. LU*(_AÇ.IXÇA miılMAYANÇâtkettİN BâHA SÛÇUİ OLOuStl), İMÂLAH & UN PAKAD0KSIMMA OOIM WmAIHNI SAŞKA PİIU& ÇErifit&lSHtf. i Ğ 6t>Üt£>£ mt OiUĞtJNUğÖrUMİŞTİ. SOLDANSAĞA: 1/ Izmir'in Selçuk ilçe- sindeki turis- tik sahil. 2/ Toprak, kum ve saman ele- meye yarayan iri delildi kal- bur... Osman- lılarda sivil rütbelerden biri. 3/ Donuk renkli... Içine yün ya da pamuk dol- dunılan yastık ya da yorgan kılıfi. 4/ Kale hendeği... Bir tür ha- su şapka. 5/Denizci- likte, dört köşe yel- kenleri boğarak yü- _ zeylerini küçültme işi. 6/ Kendisine ina- nılan, sır verilen kim- se... Uzaklık işareti. 1 2 3 4 5 6 l 9 1 \ 2 3 4 5 6 7 8 I I I I I • + i_L mn 11 9 [ - _ 1 2 3 4 ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2002:1491 KararNo: 2002 1489 Hâkim: Kemal Güzel 20998 Kâtip: Zarif Nalbantoğlu Hüküm Özeti Mahkememize ait 2002 1491 esas, 2002 1489 karar sayılı 3.12.2002 tarihli ilam ile Ağrı Merkez, Tezeren Köyû, Cilt:51, Hane:130"da kayıtlr Yavuz ve Yüksel"den olma 11.8.1986 d.lu Ça- ğatay Aklıfazla'ya abisi aynı yerde nüftısa kayıtıl 1983 d.lu Baha- dır Alp Aklıfazla vasi tayin edilmiştir. 3.12.2002 Basın: 82093 KADIKOY 2. SULH HUKUK MAHKEMESÎ'NDEN Dosya No: 2002'742 Vasi Tay. Mahkememizce verilen 12.11.2002 tarih ve 2002/742 esas. 2002944 karar sayılı ilamı ile Karaman, Ermenek, Meydan Ma- hallesi. C:10, HN:63'te nüftısa kayıtlı bulunan Mustafa ve Sıttıka kızı. 1983 dogumlu mahcure Nuray Inli. 4721 s.TMK.405. mad- desi gereğince vesayet altına almarak. kendisinin TMK..419. mad- desi gereğince annesi Sıttıka Inli ve babası Mustafa Inli'nin müş,- tereken yetkili olmak üzere velayetleri altına konulmasına karar verilmiştir. Keyfıyet ilan olunur. 02.12.2002 Basın: 82057 7/Büyük pulhık... Denizli'nin bir ilçesi. 8/ "Misket fimonu" da denilen, acı sulu küçük limon cinsi... Ka- dınlann ziynet eşyası. 9/ Salata yapmak için kulla- rulan domates, biber gibi şeylere verilen ad. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/Zevtin ağaçlannda görülen bir hastahk. 2/Tarlalar- da açılan su yolu.... Muğla'nın bir ilçesi. 3/ Satranç- ta yenilgi... lİci yüzü beyaz kapsız yorgan. 4/Tümör... Orta Amerika'da birülke. 5/Çapraz düğmeli, ipek ya da işlemeli birtürkısa yelek. 6/Prens, han, şehzade... Tantal elementinüı simgesi. 7/ Saka kuşuna verilen bir başka ad... Taşlık yer, çıplak tepe. 8/ "Sami —": Res- samımız... Adın başka bir sözcükle ilgi kurmak üze- re aldığı ek. 9/ Hıyar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle