20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6KASIM 2002 ÇARŞAMBA 14 JV.UJ-iJ. LJ-K [email protected] 8-17 Kasım tarihleri arasmda yapılacak festivalde 160 film sinemaseverlerle buluşacak Selanikustalarla başlıyor• Altın ve Gümüş îskender ödülleri 17 Kasım gecesi Olympion'da gerçekleştirüecek olan ödül töreninde uluslararasıjüri tarafından açıklanacak. ASLISELÇUK 196O'ta Yunan Film Haftası olarak başlayan, 1992'de uluslararası kımli- ğini kazanan Selanik Film Festivali bu yıl 43. yaşını kutluyor. Av-rupa ile Balİcanlar'ın kültürel buluşma noktası olarak tanınan, Yu- nanistan'ın ikinci büyük kentı Sela- nik'te 8-17 Kasım 2002 tarihleri ara- sında. on gün boyunca 160 ilginç film sinemaseverlerle buluşuyor. Resmi bölümde yer alacak olan fîlmler; yanşma, yanşma dışı ve özel gösterimler olarak sunuluyor izleyı- ciye. Uluslararası yanşmada, festival yö- neticisi MicheJDemopoulos'un seçtı- ği, ilk ya da ikinci fılmlenni çeken, sinemaya yeni adım atan yönetmen- lerin çalışmalan yer alıyor. Sayılan 14 ile löarasındadeğişen, bu ilk ve ikinci filmlerin yönetmen- leri iki önemli ödül için yanşıyorlar: 36.700 euro tutanndaki Altın tsken- der ve 22.000 euroluk Gümüş îsken- der ödülü. Bu ödülleri kazanacaklan uluslararası ünlü sinemacılardan olu- şan 7 kişilik jüri belirliyor. Özgün, yenilikçi yapıflar Polonyalı Jerzy Skotimovvski Ingi- liz John Boorman'dan sonra bu yılın jüri başkanı Italyan Marco Belİocc- hio. Jüride aynca Amenkalı yönet- men Bob Rafelson da var. Uluslarara- sı sinema eleştırmenleri FIPRESCI herzamanki gibi kendi jürisini oluş- turuyor ve festivaldeki fılmleri ayn- ca değerlendiriyor. "Yeni Unıklar" bölümünün değer- li yöneticisi Dimitri Eipides bu yıl da yine sıradışı, cesur, yenilikçi 35 öz- gün yapıtla programını meraklılanna sunuyor. Uluslararası seçkin, bağım- sız yapımlardan oluşan bu program fes- tivalin en ilgi çeken bölümü. Yeni Ufuklar bölümünün filmleri tıka ba- sa dolu salonlara gösteriliyor. "Balkanlar'a Bakış''ta Balkanlar'dan gelen. bölgenin özelliklerini taşıyan yeni, ilginç çalışmalar var. "Yunan Filmleri 2002", 2002 yılında gerçek- leştirilen tüm Yunan fılmlerini kapsı- yor. Bu bölümde hem yeni yönetmen- lerin, hem de eski ustalann çalışma- Festh-alde filnıler ' Yeni L'fuklar', 'Balkanlar'a Bakış', 'Yunan Filmleri 2002', 'Asya Vizyonu' ve 'Ustalara Saygı' bölümlerinde gösterilecek. lannı izleyebiliyorsunuz. Ulusal ya- pımlar Devlet Sinema Ödülleri'ne de aday oluyor ve festivalin bitıminden hemen sonra, 18 Kasım'da ulusal si- nemacılann oylanyla değerlendirili- yorlar. Geçen yıl uluslararası jüri başkanı John Boorman'ın bir toplu gösterisi- ni gerçekleştiren festival, bu yıl da Italyan usta Marco Bellocchio'nun filmlerinden bir seçkiyle karşımızda. Sosyal konulara değinen, yapıtlan her zaman tartışmaya açık olan bu önemli sinemacının 16 konulu, 12 de belgesel ve kısa metraj filmi festival boyunca izleyiciyle buluşacak. îtalyan ustanın ilk filmi "EDerCepte" (1965), "Çin YaknT (1967), "Tann Adma" (1971), "Boşluğa AÜayış'" (1980), "Be- dendeki Şeytan" (1986),"Homburg Prensi" (1991) ve bu yılki Cannes Festivali'nin yanşmalı kısmında gös- terilerek yoğun tartışmalara yol açan "Dinin Saati" (2002) gösteri'mde yer alacak filmlennden sadece birkaçı. Bellocchio'nun toplu etkinliğının yanı sıra, yönetmenin çızimlen "Mar- co Bdlocchio. Sinema Çbrimleri'' baş- lığı altında sergileniyor. Fılmlerinin ya- pım öncesini anlatan çizimlerinin ser- gisi ve toplu gösterimi, Cinecitta ve Selanik'teki Italyan Kültür Enstitü- sü'nün işbirliğiyle düzenleniyor. Başka bir toplu gösterim de Macar yönetmen Bela Tarr için yapılıyor. Çağdaş Macar sinemasının yenilikçi ve başanlı yönetmeni Tarr'ın 1977- 2000 yıllanru kapsayan 8 konulu ve 3 kısa metrajı gösterilecek. Program- da yönetmenin "Aile YuvasT (1977), "\\erckmeisteAhenkkri" (1997-2000) ve 445 dakıkalık "Şeytan Tangosu" (1991 -1993) adlı çalışmalan da var. Asya sinemasından ömekler Uluslararası jüride görev alacak Bob Rafelson adına gerçekleştirile- cek Özel Saygı'da Amenkalı ustanın yetkin, dinamik uzun ve kısa metraj- ları izlenecek: "Beş Kolay Parça" (1970). "Postaa Kapı>ı İki Kere Ça- lar" (1981), en son çalışması "Türk Sokağındaki Ev" (2002), Erotık Öy- küler adlı dizide yer alan lasalan "Wfet* (1994) ve "Pörn. com" (2002). Festivalin bu yılki yeniliklen arasın- da "Asva YizvomT ve "Film Yıldız- larTprojeleri var. ASEF. Avrupa-As- ya Vakfı'nın katkılanyla düzenlenen "AsyaMzyonu", izleyıciye gelişmek- te olan Asya sinemasının en yaratıcı, değişik örneklerinı sunuyor. Bir başka yenilik olan, Avrupa'nın yetenekli, gelecek v aat eden genç ka- dın ve erkek oyuncularının tanıtımı- nın yapıldığı "Film \ ıldızlan" prog- ramı etkinlikte ilk kez gerçekleştiri- liyor. Avrupa Filmlerinin Tanıtımı'nm (EFP) desteğiyle düzenlenen bu etkin- lik boyunca Avrupa sinemasının genç yeteneklerini yakından görmek olana- ğını buluyorsunuz. Festival Bellocc- hio, Rafelson ve Tarr'ın dışında Yu- nanlı bir ustanın da toplu gösterimi- ni sunuyor: Pantelis Voulgaris. Yunan sinemasının yerel özellikle- rini, eğilimlerini en iyi biçımde tem- sil eden Voulgaris'in konulu 9 filmi (Hırsız 1965, Kaplan Jimmy/1966. Mutlu Gün 1976. ülkemizde gösteri- megirenTaş Yıllar'1985. Ağustos'un Sakin Günleri 1991, Uzun Bir Yol 1998), 3 belgeseli, 2 kısa metra- jı ve eğitici belgeselleri etkinlikte yer alıyor... Angelopoulos'un yeni filmi Festivalin fahri başkanı usta Theo Angelopoulos, etkinlik boyunca Se- lanik "te üçlemesinın ilk bölümü "Ağ- layan Toprak"ın ekim ayında tekrar başladığı çekimlerinı sürdürüyorola- cak. Bir yandan filmiyle bir yandan da festivalin uluslararası konuldany- la ilgilenecek olan Angelopoulos son çalışmasında yüzyılımızın sarsıcı öy- küsünü genç bir çiftin aracılığıyla biz- lere aktanyor. Yedi saatlik üçlemenin ilk bölümü "Ağlayan Toprak" 1919-49 yıllannı, ikincisı "Üçüncü Kanat" 1*953-71, üçüncüsü "SonsuzDönüş" ise 1972'den 2000'h yıllara uzanan dönemi kapsı- yor. Senaryosunu değişmez öykücü- sü Tonino Guerra ile oluşturduğu fil- minin görüntü yönetmeniığini And- reas Sinanos üstleniyor. Üçleme bir Yunan-Fransız-Italyan ortak yapımı, çekim mekânlan ise Yunanistan, Rusya (Odessa), Özbekis- tan, Sibirya ve ABD. "Ağlayan Top- rak", 2003 Cannes Festivali '"nde gös- terimdeyken Angelopoulos usta di- ğerikı bölümün çekimlerinde olacak. Etkinlik filmlen yine Aristotelus meydanındaki Olympion ve Pavlos Zannas, limandaki Provlita multimed- ya kültür merkezindeki 4 salonla bir- likte, toplam 6 salonda festıvalsever- lere sunulacak. Altın ve Gümüş îsken- der ödülleri 17 Kasım gecesi Olym- pion'da gerçekleştırilecek olan ödül tö- reninde uluslararası jüri tarafından açıklanacak. ARTVtNLt GÜRCÜLERÎN GELENEKSEL ŞARKILARINDAN OLUŞAN ALBÜMÜ 2003'DE ÇIKIYOR Çoksesli müzikyuvası Macahel • 1. Uluslararası Çoksesli Şarkılar Sempozyumu'nda Türkiye'yi, Artvinli yaşlı köylülerden oluşan ve otantik repertuvan, göz dolduran sahne koreografisiyle dikkat çeken Macahel Çoksesli Korosu temsil etti. Kültür Servisi - Gürcistan Cumhur- başkanı Eduard Şevardnadze'nin koru- masında ve UNESCO'nun öncülüğün- de, 2-8 Ekim 2002 tarihleri arasmda Tiflis V Saracişvili Devlet Konserva- tuvan nda 'I. Uluslararası ÇoksesK Şar- kılar Sempozyumu' yapıldı. 18 Mayıs 2001'de çoksesli Gürcü halk şarkılarmı 'sözlübirşaheser,insan- hğmerişflmezbir nıirası' ilan ederek ge- leneksel çoksesli Gürcü müziğinin ya- şatılması ve yaygmlaştınlması için tüm dünyaya çağnda bulunan UNESCO, bu geleneği tüm dünyaya tanıtmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için ulus- lararası çapta çalışmalar başlattı. Sempozyum bu çalışmalann miladı nı- teliğini taşıyor. 8 ûlkeden 10 topluluk kaüldı Tiflis Devlet Konservatuvan ve Ulus- lararası Gürcü Halk Şarkılan Merke- zi'nin düzenlediği sempozyuma Gür- cü bilim adamlarının yanı sıra dünya- ca ünlü etnomüzisyenler ve 8 ülkeden 10 Gürcü halk müziği topluluğu katıl- dı: Macahel (Türkiye). BWDobre(Hol- landa), Darbazi (Kanada), Gorani (Avustralya), trinola (Fransa), Kartuli (ABD), Maspindzeü (îngiltere), Trio Kavkasia (ABD), TrioMerani (Fransa). Yamaşirogumi (Japonya). Sempozyumda, bilim adamlan ve et- nomüzisyenler 17 yüzyıllık çoksesli Gürcü halk şarkılan geleneğini bilim- sel ve müzikal açıdan değerlendirdiler. Gürcü kültürünün en önemli öğelerin- den birini oluşturan 'Gürcü çoksesli vo- kal müziği'nın tarihi 4'üncü yüzyıla ka- dar uzanıyor. Düğünlerde olduğu kadar kilise korolannda da yaşayan bu mü- zik. Gürcü halk müziğinin ta kendisi. Sempozyumda Türkiye'yi, repertu- van ve performanslanyla büyük ilgi gören Arrv in'in Borçka ilçesinin Cami- li (Macahe!) köyünden yaşlılann oluş- turduğu Macahel Çoksesli Korosu tem- sil etti. TC Kültür Bakanlığı'nın izniy- le, Türk-Gürcü Eğitim ve Kültür Vak- fi 'nın kuruculannın sponsorluğunda ve Camili (Macahel) Çe\Te Koruma ve Gehştirme Demeği'nin katkılanyla Tif- lis'e giden topluluğa vakıf adına Genel Müdür Mevlüt Arrtinli başkanlık etti. Yaşadıklan yörede, günlük yaşamda (düğünlerde, eğlence-şenlik ve kutlama- larda. tarla-bağ ve bahçede) söyledik- leri şartalan uluslararası arenaya taşı- yan koro, saklı cennet 'Macahel'in sa- dece doğasıyla değil, müziğiyle de var olduğunu uluslararası arenada kanıtla- dı. Macahe] Çoksesli Korosu. yaşlan 42 üe 82 arasında değişen, hiçbir müzik eği- timi almamış 8 kişiden oluşuyor: Ah- met Kös (82). Nevzat Ertürk (75), Ka- zımBala(70),İsmaflErtürk(64),Ham- di Ertürk (56), Muhammet Balcı (56), Cemal Karadeniz (54), Muhittin Gök- demir(42). Bu otantik şarkılan müzikseverlere ulaştırmak için aylar öncesinden çalış- malara başlayan halk müziği sanatçısı Bav^ar Şahin ve Iberya Özkan. 'gele- neksel çoksesli Gürcü halk şarküan'nı derlediler. îberya Özkan, çoksesli vo- kal müzik yapan köylüleri bir araya toplayarak repertuvar oluştururken sa- hibi olduğu Bayşah Müzik bünyesinde bir çalışma başlatan Bayar Şahin de yaşlılardan oluşan bu koroya otantik havanın bozulmaması adına İcendi köy- lerinde bir stüdyo kurdu. 'Macahel' al- bümü 2003 bahannda piyasaya çıkacak. (0 216 413 93 23) Koro, yaşlan 42 ile 82 arasmda değişea, hiçbir müzik eğitimi al- mamış 8 kişiden oluşmor: Ahmet Kös (82), Ne\^at Ertürk (75), KaamBak3(70XİsniaflErtürk(64).HamdiErtürk(56),Muhaın- met Bakı (56), Cemal Karadeniz (54), Muhittin Cökdemir (42). Çocuklar için atölyeler Fotoğrafçılığa ilk adım Kültür Senisi - Fotoğraf Vakfı Girişimi, Türkiye'de ilk kez uygulanacak olan 'Çocuklar İçin Fotoğraf AtöKeleri' adlı bir programla, 7-14 yaş grubu arasındaki çocuklan fotoğraf dünyasına davet ediyor. Ekim ayının son haftasında başlayan atölye çalışmasıyla programa katılan çocuklar, karanlık oda ortamında kendi icat ettikleri optik oyuncaklarla fotoğrafçılığa ilk adımlanm atıyorlar. Deneyimli eğitimcilerin eşliğinde çocuklara. fotoğraf makinesi kullanımı ve karanlık oda teknikleri gibi temel fotoğraf eğitiminin gerektirdiği dersler çeşitli oyunlarla desteklenerek veriliyor. Genel fotoğraf tekniklerinin ardından temel sanat eğitimine geçmeyi de hedefleyen bu programla çocuklar, meşrubat kutulan ve çöp kovalanndan fotoğraf makinesi yapmayı ve pirinç, makarna, anahtar, midye kabuğu ve kınk oyuncak parçalan gibi değerlendirilebilecek her türlü ışık geçirmeyen nesneden fotoğraf kartı üstüne anlamlı görüntüler oluşturmayı öğrenecekler. Atölye çalışmasının sonunda çocuklar, kendi seçtikleri bir konuda proje yapacaklar. Meraklılan için Galatasaray'daki Fotoğraf Vakfı Girişimi'nde kayıtlar başladı. Yeni dönem fotoğraf atölyeleri sadece çocuklarla sınırh değil. Fotoğraf Vakfı Ginşimi'nin desteğiyle düzenlenen fotoğraf atölyelerinin sonbahar programında, üç temel fotoğraf atölyesinın yanı sıra profesyonel fotoğrafçılann ve akademisyenlerin vereceği beş ayn özel alan fotoğraf atölyesi daha bulunuyor. (FotoğrafAtölyeleri bilgi ve kavıt için Tel: 0 212 292 19 39) DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Günümüz ŞiiPi TÜYAP Kitap Fuan sırasında düzenlenen tartış- ma programlannda en çok konuşulan konulardan biri de günümüz şiıriydı. Gunumüzşiirı kavramını 1980'den bugünedek yazılan ve yazılmakta olan şiir olarak anlayabili- riz. Ben bu dönemi şiire, şaıre ve topluma ılişkın temel değerlerin ve sorunların, herkesın kafasını kanştıracak biçımde karmaşıklaştığı bir dönem ola- rak görüyorum. Bunda birinci etkeni, bu dönemde çok sayıda ve çok farklı anlayışlarla şiirler yazılmasına karşın, bu şiirterin bir eieştiri suzgecınden geçmemesı oluş- turuyor. Geçmiş dönemlerde de şıır eleştirisi çok yazıl- mıyordu. Ama hem sozüne ve yargılarına güve- nilen birkaç eleştırmen vardı, hem de şairler şiir üzerine yazdıkları eleştın ve tartışma yazılarıyla bu boşluğu dolduruyorlardı. Günümüz şiir ortamı tartışmaların olmadığı bir alan. Herkes şiırinı yazıp yayımlıyor, sonra da de- rin bir suskunluk denızıyle karşı karşıya kalıyor. Hat- ta düşuncelerinı açıklamak için arada bir kaleme sanlanlara kızılıyor. Kimı romancılann, kendılerınieleştirenlere, "Ek- mek paramla oynuyorlar," diye karşı çıktıklanna tanık olmuştum. Şnrden ekmek parası kazanmak dasoz konusu değil. O halde neden tartışmaktan korkuluyor, anla- mak zor. Tartışmak bir düşmanlık değil. dostluk göstergesıdir oysa. Ikıncı Yeni anlayışına en sert eleştınleri yöneltmış Asım Bezirci, bu anlayışta şiir yazan şaırlerın en yakın arkadaşlarından bi- riydı. Sanat yapıtlannın boş ovgülerle değil. sarsıcı eleş- tırilerle gerçek değerlerine ulaşacağını kim yad- sıyabilır? Günümüz şairlerinın tartışmaktan ve eleştiriden korkularının ardında bir kendıne güvensızlik duy- gusunun yattığını düşünüyorum. Günümüz şairlerinin karşısındakı bir başka önemli ölçüt de çok guçlu ve zengın bir bütün oluş- turan çağdaş şiinmız. Türk şiiri 1930'lardan 1980'lenn başına dek hem çok büyük aşamalar geçirdi, hem de sayılan yır- minin üzerinde çok önemli şairler yetiştırdi. Bir ülkede bir yuzyılda bu denlı çok sayıda önemli şair çıkması dünya tarihınde de az rastla- nır bir olgu. Nâzım Hikmet'ten Oıtıan Veli'ye. Ok- tay Rifat'tan Melih Cevdet'e, Dağlarca'dan Dı- ranas'a, Necatigil'den Külebi'ye, Cemal Süre- ya'dan Edip Cansever'e, Ahmed Ariften Can Yücel'e say, sayabıldiğın kadar. Bunca büyük şairın ardından şiir yazmaya gı- nşmek her şeyden önce büyük cesaret ısteyen bir ış. Bu şairlerden sonra şiir yazabılmek için onlar- dan öte, onlardan onemlı şeyler söyleyebılmek, yazabılmek savında olmak gerek. Geçmiş şiırle ha- saplaşmadan yeni bir şıır yazabılmek olanaklı mı- dır? Günümüzde şiir yazanlar, bu büyük geçmişin karşısında birölçude umarsız kalıyorlar. Kendile- rine bir çıkış yolu bulamıyorlar ve bu geçmiş on- ları eziyor. 1993-2001 arasında dokuz yıl boyunca yayım- lanan Şiir Yıllıkları her yıl bana derin bir acı ver- miştir. Nedenı, bu yıllıklarda hep en beğendığim şiirleri yine eskı kuşak şaiirlenn yazdığını görmem- dı. Bir yıl boyunca yazılmış yüzden çok şiir bir kı- tapta toplanıyor, içınde birkaç pırıltı, gerısı koca birçöplük. Bu ay, gazetemızin kültür sayfasında "ayın şi- iri" olarakseçilen Kemal Özer'in "OHalde" baş- lıklı şiirini okudunuz mu? Duyalım istemiyorlar surgündeki köyleri Damlar hâlâ yerle bir, ocaklaryıkık Diye başlıyor. Neden boylesi güncel bir tema- yı günümüzün yeni kuşak şaırlerı ışleme cesare- tini gösteremiyor da yaşı altmış beşı geçmiş oza- nın dizelerini beğeniyoruz. Hayat bu kadar uzak mı bugünün şaırine? A. Kadir'ın dizelerinı, kendi dizelerine aşılamayı Kemal Özer gerçekleştire- cek de bugünün şaıri onu hiç anmayacak mı? Şairler hayatta her şeyi yitirmış, yalnızca şiirle- rıyle kalmış ınsanlar değil midir? Kendini yakma- dan büyük şiir çıkarabılmiş kim vardır yeryüzün- de? O halde günümüz şairleri neyı yitırmekten korkuyorlar? Cesaret şair! tfisekci <ı superonline.com K Ü L T Ü R f Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I r- r- Y
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle