18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2002 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] EVET/pAYIR Yarın Ne Getinecek? Bahçedeyim. Ekim güneşi alabildiğine mutlu- luk veriyor. vermek istiyor! Güneş, mavilik, çiçek- ler, ağaçlar, karşıda dağlar» tepeler, köy pazanna gtdenler, okula koşan çocuklar... Şuanherşeyiyi.hoş!.. Ponponçiçeklerinemi- nik beyaz kelebekler hop oturup hop kalkıyor. Ikişer ikişer havada bale yapıyor. Iki günlük ya- şamlarını sevışerek geçirmek, mutlu olmak iste- ğindeler... Ama bıri var, yalnız, yapayalnız! O da uçuyor, o da çiçeklere konuyor, Ama yalnızlığını duyunjyor yine de!.. Cumhuriyet'in "Bilim Teknik" ekini okuyorum 'On yıl sonra dünyaya bakış'. Milattan önce 25O0'de tekerieği bulmuş insanoğlu... O gün bu gün teknik ilerlemiş, bilim ilerlemiş... Bizleryeti- şememişiz bu koşuşmaya! Geri kalmışız. Erdal Inönü'ye göre "Ikiyüz Yıl!..." O kadar mı? Ben- ce çok, daha çok!.. Bilime yasak koymuşlar, sa- natayasak.. nasılolurda ilerleyebilirdik buncaya- sakla. korkutmayla. baskıyia!.. Einstein, "Gelecek savaşlaıia ve devrimlerle değil, bilimsel yaratışlarla yaratılır" demiş, ama öyle mi olmuş? 0, fızik, kirnya vb. buluşlar... In- sanlığı "insan" mı etmiş, yoksa birer canavar mı? Her keşif her buluş neye yaramış? Olsa olsa da- ha çok insan öldürmeye, daha çok ev bark, kent yıkmaya; elindegüçolanın, olmayanı ezmeye, kö- le yapmaya... Kelebekler uçuyor. Biri bana doğru gelmeye kal- kıştı, öteki engelledı. Belki dişi olanı, gel, sevişe- lim, bırak insanoğluna koşmayı, ondan ancak za- rar gelir mi diyor? On yıl sonrası? Ya on yıl önce- si, ya elli yıl öncesi? Bir dalsam anılara, kopup gi- derim şu ekim sabahından bir başka ekime, ka- sıma... Saraçhanebaşı'ndaki ünlü fınnın önündeki kuy- rukta ekmek almayı beklediğim gün... Yağmur- luydu, soğuktu. Savaş kapıdaydı, Alman ordula- n Trakya'ya saldırdı saldıracak. Karne ekmeği mi- nicikti, kiloluk ekmeğin dörtte biri annemle bana!.. Neyse ki annem bakkaldan makarnalan almıştı, üç beş kilo da patates... Hiçbirşey bulunmuyor- du. Halk içindi tüm sıkıntılar. Paralılar gemilerini en büyük fırtınada bile yürütüyorlardı! Beklemiş- tim, itilip kakılmıştım o 1941 Ekim günü o küçük ekmek parçası uğruna!... On yıl sonra ne olacak? Bırak onu, yann ne olacak, yann? Savaş kapımızda. dünya efendisi bir kovboy, takmış takıştırmış tüm silahlan, "Dünya benim" diyor. "Sen bana borçlusun, emrimdesin"diyor. Bir Kürt devleti kuruluyor. Bush efendi Afganis- tan'a, Orta Asya'ya, Ortadoğu'ya göz koymuş.. petrolüne en başta... Gidin alın birkaç paket makarna.. beş on kilo patates. Yann onlan bulmak zorlaşacak... Ben bu sıkıntılan çokyaşadım. Benim kuşağım dene- yimlidir!.. Yann çok yakın. On yıl sonra ne olacak? Boş verin! Bugün ne olacak, siz ona bakın! Egemenlik Partilerin mi, Ulusun mu?.. Siz karar verin: Egemenlik partilerin mi, yoksa ulusun mu?.. tstanbul birinci bölgeden (Anadolu yakası) bağımsız milletvekili adayı olarak bu önerilerim ve eleştirilerim bu seçim için geçerli değil. Gelecek seçimler için geçerli olmasmı dilerim. Prof. Dr. Ahmet ERCAN lürkiye'de seçimler, partiler ve bağunsız- larolarak üd seçenek- lidir. Partfler belli bir siyasalgörüşü taşıyan örgütlerdır, bağnnsıziarise kişisei görüşü yansıtan halk hareketidir. Partilerde adaylar, aday adaylan arasından üst seçici kurul ya da bu- gün olduğu gibi genelbaşkanca ön- ceden seçilip, halkın önüne ko- nur. Ben seçtim, sen buna oy ver denir. Bagmişplarda ise aday, doğ- rudan halkın içinden çıkar ve hal- kın önüne seçilmek üzere kendi- si gelir. Bagpmsctor, siyasi değMr- ler. Ancak, Türidye'de gerçeği halk yönetimi olan demokrası, zaman- la zümre yönetimine ve parti dü- kalığına dönüşmüştür. Genel baş- kan istemezse, halk çok yararlı ol- sa da içinden birini seçemez. Bu- günkü seçim uygulamasında par- tfler ve bağımsızlar eşit koşullar- da seçmenin önüne gelmesi gere- kirken, durum böyle değildir. Bu- günkü seçim düzeni bağımsızlan (halk hareketi vs) değil, partfleri (zümreyönedmini) seçtirmek üze- re düzenlenmıştır Bağnnsziar,ya- ni halk yok sayılnuşar. tşte kanıt- lan ve önerilerim. l - Bilindıği gibi çok partfli dö- neme geçildiğinde, oylann çalın- masım önlemek üzere, birleşikoy pusulası yöntemi geliştirilmiş ve bu pusula sandık görevlilerince ve seçmene verilerek, kapalı böl- mede işaretlenmesi yöntemıne gi- dilmiştir. Böylece ayn ayn parti- lerin oy pusulalannın çalınması önlenmiştir. 2- Oysa, bağımsız adaylann oy pusulasının zarfin kapatıldığı ka- palı bölmede tutulması sürdürül- müştür. Kapalı bölmeye giren ba- zı seçmenler, muhtarlık seçimle- rinde çok görüldüğü gibi, oy pu- sulalannı çalarak, adayın seçilme- sine engel oluşturagelmişlerdir. Bu durum partfler ile kişisei aday- lann seçilebilme haklannda eşit- sizlik ve karmaşıkhk yaratmak- tadır. Gelecek için önerilerim Siyasal partilerin adlan nasıl bir oy pusulasında topluca yer alıyor- sa, tüm o bölgeden bağımsız aday- lar için başvuranlann adlan da ay- n bir birleşik oy pusulasında top- lucayer almalıdır. Bu pusula ıçer- de değil, sandık başında görevti tarafindan seçmene verilmeb'dir. Böylece bağımsız adaylar için pu- sula çalınması önlenmiş olacaktır. 3- Aynca, sandık görevlisince, geleneksel olarak seçmene oy pu- sulası verilirken, mühür de veril- mekte ve istediği partiye mührü vurması açıklanırken "îçerideba- ğunsız aday için oy pusulası var, is- tersen zarfiçine biınu değil oradan istedigin bağımsızadaya iKşkin pu- sulası koyabfliran" denılmekte- dir. 0 nedenle özellikle az bilgili seçmenin parti ve bağunsız seçe- neğinde oy vermesi güçleşmek- tedir. Bunun için de önerim: a- Seçmene biri, partilerarası birleşik oy pusulası \ e öbürü ba- ğımsız adaylar birleşik oy pusula- sı olmak üzere iki oy pusulasının sandık başında verilmesi, b- Bu iki ayn seçeneğın ayn renklerde olması, c- Pusulalar verilirken; bağun- sız adaya vermek istiyorsan şu pu- sula üzennden beğendiğin ad üze- rine, eğer partilere oy vereceksen şu pusula üzennden istediğin par- tinin üzerine mühür vuracaksın diyerek açıklama yapılmalıdır. ç- Seçmen, bölmede seçimını yaptıktan sonra seçimın gizlDik il- kesidoğrultusunda yapılması ne- deniyle, herilrîpusulayıdaaynı zarf içine koyarak oy sandığına atma- sı sağlanmahdır. 4- Türkrye'de kişflerin halenyüz- de20'si okuryazar değfldir. Ancak oy kullanma hakkı vardır. O neden- le, birleşik oy pusulalannda par- tinin admmyaru sıra simgeside yer almaktadır. Okuyup yazması ol- mayan seçmen, ışarete bakarak (at, kelebek, el, yıldız, ay, ampul, altı ok gibi), mührü vurabilmek- tedır. Oysa bağunsızadaylann bu seçeneğiyoktur. Bağımsız aday oy pusulalannda yalnızca adayın adı unvam ıle (Prof. Dr. av, müh. ecz.) yazılmaktadır. Benzerbiçunde ne adayın bir simgesi vene de bir res- mi yer almaktadır. Seçmen oku- yup yazma bilmedigi için bağım- sız adaylardan hangisinın kim ol- duğunu seçme olasılığı yoktur. Kaldı ki unvan belirtilmedigi için aynı kentte aynı adlı 10'larca kişi vardır. Bağımsıziar için önerim: Soruna çözüm; bağımsıziar için ya- pılacak birleşik oy pusulalannda bağımsız adaylann yalnızca adı ve bölgesi değil, unvam ve fotoğ- rafi da yer almalıdır. 5- Bazı partfler, seçim için dev- ktyardımıalmaktave aynca aday adaylannın her birinden 2 milya- ra yakın geri çekilemez bir öde- nek alarak seçime girmektedir. Bu yolla çoğu varlıklı olmuştur. a. Oysa bağunsız adaylar hiç- bir yarcunı almamaktadır. b. Durum böyle iken, partfler için oy pusulalan Yüksek Seçim Kurulu'nca basıhrken, bağnnsız adaylar kendi oy pusulalannı 500 milyonla 2.5 milyar TL. bir üc- reti karşılayarak) yapürmakta- dff. Önerim: a. Bağnnsız adaylar için, birle- şik bağunsız oy pusulası da Yük- sek Seçim Kurulu'nca hazırian- mahdır. b. Aynca, ya hiçbir parti seçim yardmu ahnamah,ya da tüm par- ti ve bağnnsız adaylar eşittik flke- sine göre seçim yardımı almalı- dır. Sayın Yüksek Seçim Kuru- lu'nun Türkiye için üst lendiği bu zor görevi takdirle karşılıyo- rum. Ancak, bihndığı gibi Türki- ye Cumhuriyeti demokratik bir ülkedir ve seçimler, partiler ve bağımsızlararası eşitiik ilkesine göre yapılmalıdır. Oysa yukanda- ki nedenlerle seçme ve seçilme haklannda eşitstdik vardır. Seçımlere gıdilmeden önce bu eşitsizliğın gıderilmesini, tersi durumunda, seçimlerin yapılış biçiminin toplumsal türeye (ada- lete) ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'ne karşı ters oldu- ğundan bu biçimiyle yapılmama- sı gerekir. Siz karar verin: Ege- menlik partilerin mı, yoksa ulu- sun mu?.. Istanbul birinci bölge- den (Anadolu yakası) bağımsız milletvekili adayı olarak bu öne- rilerim ve eleştirilerim bu seçim için geçerli değil. Gelecek se- çimler için geçerli olmasmı dilerim. 'Görev Zaran' Rezaleti!... Ismail DOĞANAY Yorgıtay, Emekli Daire Başk. 18 Hazıran 1999 gün ve 4389 sa- 1 yıh "Bankalar KanumTnun 3. maddesı hükmü ile bankacüık ala- nındaki uygulamayı de- netlemek ve mevduat ta- sarruflannın "güvenceal- tmda" tutulmasını sağla- mak üzere kurulmuş, "ida- ri ve mati" özerkliğe sa- hıp ve bu arada "kamutü- zefidşfliğİBİhaiz'' Bankacı- lık Düzenleme ve Denet- Anadolu Sigorta, sigortacılıkta yepyeni bir dönem atıyor Maksimunı Maksimum Maksimum Hizmet Hizmet Hizmet Hasar oaetn Maksimumf Hizmet J MAKSİMUM HİZMET SİGORTACILIĞt İLE SİZ DE TANIŞIN, BİR KASKO YAPTIRIN, HAYATINIZI KOLAYLAŞTIRIN. ANADOLU SİGORTA Anadolu Sigorta bir TÜRKİYttBANKASIkuruluşudur. www.anadolusigorta.com.tr Daha fazta bitgi için 0212350 o 350'yi arayın, size en yakın Anadolu Sigorta acentesini öğrenin. leme Kurulu'nun yöne- timlerine el koyduğu 20 bankadan -değişik şekill- lerde- "hortumlanan" ya da geri dönmeyen krediler- den oluşan fakat adı ge- çen kurul tarafından "gö- revzaran" adı altında "Ta- sarruf Mevduatı Sigorta Fonu" bünyesine aktan- lan ve vatandaşlann ver- dikleri vergı ve tüketim mallanna -şu ya da bu ad- la sık sık yapılan zamlar- la kapatılmaya çalışılan para (zarar) tutan, kesin bir şekilde açıklanmayıp gizli tutulmakla beraber gazete haberlerine göre. Mayıs'2002 tarihi itibany- la 24 milyar dolan geç- mektedir. Bilindiği üzere, bütün dünyada bankalar, birer "itibar" ve "güven" mü- esseseleridir. Bankalann bu özel durumlan ve üst- lendikleri görevleri gere- ği olarak -özellikle kamu bankalan- "siyasaliktidar- larm" yerli yersiz müda- hale ve yönlendirmelerin- den uzak kalabilecek ya- sa hükümleriyle donatıl- mış bulunmalan zorunlu- dur. Oysa bizde ve özellik- le de koalisyon hükümet- lerinde, hükümeti oluştu- ran siyasal partiler, kamu bankalanmn yönetimleri- ni ellerine geçirebilmek ve bu suretle de 0 banka- lardan kendi siyasal yan- daşlanna çok düşük faiz- lerle, (sınırsız ve hatta te- minatsız) kredi sağlamak ya da 0 bankalara aym si- yasal partiye mensup ol- duklan halde, girdiklen milletvekili seçimini kay- betmiş eski parlamenterle- ri "bankayönetimkunılu üyesi" olarak işe sokup milletvekili emekli ma- aşından ayn "ek" bir üc- ret daha alabilmelerini sağ- lamak için, kendi aralann- da ne şekilde bir "çekişıne ve pazariığa* giriştikleri- nı bütün Türkiye çok iyi bilmektedir. Bilindiği üze- re, Türkiye'de, Ziraat Ban- kası, Halk Bankası ve bir de Emlak Bankası olmak üzere üç "kamu bankası" bulunmaktadır. Bu üç ban- kanın yönetimi , iktidan yani koalisyonu oluşturan üç parti arasında da pay- laşılmıştır. Gerek bu üç kamu ban- kasında ve gerekse özel bankalarda meydana ge- len "hortumlamavebaûk kredi" olaylannın tama- mı, "Bankacınk Düzenle- me ve Deneüeme Kurulu" tarafindan Tasarruf Mev- duatı Sigorta Fonu kapsa- mına "görev zaran" adı altında, tamamen, halkın sırtına yüklenmiş bulun- maktadır. Hortumlanan ya da gen dönmeyen batık kredilerden oluşan "görev zaran'nın ne miktara ulaş- tığını -bankacılık sırn ba- hanesi ile gizli tutulduğu için- çok az kişi ancak bil- mektedir. Bizce, "görev zaran", hukuksal anlamda, banka- cılıkla ilgili bir görevin ye- rine getirihnesi sırasında, 0 görevli kişinin dikkat- sizliği ya da ihmalinden ya da üçüncü kişi tarafin- dan yapılan bir eylem so- nucu oluşan zarara denir. Örneğin bir banka vezne- danmnyorgunbir anınıda, birbankamüşterisine yan- hşhkla fazla ödemede bu- lunması sonucu meydana gelen "kasaaçtğı" ya da si- lahh kişilerce bankanın so- yulması ya da bir merkez- den bir şehre otomobille para nakledilirken ototno- bilin soyulması, otomobil- de yangın çıkması nede- niyle, nakledilen parala- nn yanması vesair neden- lerle bir zarar meydana gelmesi ancak "görevza- ran" sayılır. Bile bile ve planh bir şe- kilde banka içini boşaltan ve hatta görsel basmdan da bütün bir Türkiye'nin izlediği üzere, gece yansı, sahibibulunduklanbanka- ya gelerek yanlannda ge- tirdikleri çuval ve ba\ ulla- ra nka-basa paralan dol- durup görüren ya da ya- kuüarmm kurduklan *pa- ravan" şirketlere aktaran teminatsız ve asla geri dön- meyeceği başlangıçta apa- çık olan krediler karşılığı olarak, "hısnn-akraba" ya da "siyasal yandaşlara" açıktan para veren banka yöneticilerinin, bu kasdi "ağır hizmet kusurundan ka\naklanan" bir zarar, hukuken, asla ve kat'a "gö- rev zaran" sayılamaz ve bu şekilde meydana gelen banka zararlannm, Türk Ticaret Kanunu'nun 336/b.5 ve 4389 sayılı Ban- kalar Kanunu'nun 17. maddelerı hükümlerine göre, bu zarara sebebiyet verenlerden "şahsen ve mütesdsflen" tahsili gere- kir. Eski hukukta, bir, "hfle- işerHjç" deyimi \'ar idi. Bu deyimi, bugünkü anlaümı ile ifade etmek istersek, "işi kılıfina uydurmak" olarak değerlendirebili- riz. Bankalardan hortum- lanan, fakat "Bankacıhk Düzenleme ve Denetieme Kurulu" tarafindan Tasar- ruf Mevduatı Sigorta Fo- nu kapsamına aktanlan sözde "görev zaran" pa- ralar, Hazine tarafindan yüzde 70 faizle ve "iç borç" adı altında toplanan paralar olup bunu da el- bette bu yoksul halk öde- yecektir. O halk ki, yoksul- luk, işsizlik ve pahalılık nedeniyle, ortalık karar- maya başladıktan sonra "semt-pazar" yerlerinde- ki çöplüklere atılmış olan çürük domates ve başka sebze artıklanm ya da so- kak aralanndaki "çöp bı- donlanra" kanşnrarak, ev- lerinde kendisini bekleyen aç çocuk ve eşlerine yiye- cek bir şeyler götürmeye çalışan ya da deniz kena- nndakı "bahkçı" iskelele- rinde, balıkçılann attıkla- n ezilmiş balıklan topla- yıp evlenne götüren 0 "halk" dediğimiz zavallı- lann yamnda, babası ban- ka hortumcusu olup, taki- bat başlar başlamaz he- men Amerika 'ya kaçan ve daha sonra orada yakala- nıp Türkiye'ye getırilerek bir süre hapis yattıktan sonra öbür banka hortum- culan gibi dışaraya salı- verilen, bir banka sahibi- nin oğlu da -yamndaki ko- rumalan ile birlikte- Is- tanbul'da gittiği bir eğlen- ce yerinde, dansöz olarak sahneye çıkan bir kadının şerefıne yedi şişe şampan- ya patlatarak ya da Türki- ye'nin en gözde deniz sa- hili sayılan yerlerdeki köşk ve villalannda tıpkı eski- si gibi, 0 şatafatlı hayatla- nna devam etmektedirler. Onlann hortumladıklan paralar da hâlâ "görev za- ran" sayılmaktadır. Türkiye'nin 40 yıllık si- yasal hayatına damgasını vuran bir zatın "hortum- cu" yeğeni de -en son ola- rak- hapisten çıkması suretiyle, iki yıla yakın bir süreden beri çektiği "yar- gı zuhnü" de (!) artık sona eramiş bulunmaktadır. mce okutari vardı.INGILIZCE Yetişkinlere, çalışanlara, ilkögretim ögrencilerine Tel: 0216 • 346 26 25 • 345 11 29 Huzur Giyim Yanı Kadıköy - İstanbul KOOP-C'den DUYURU Kooperatifimizin her yû düzenlediği geleneksel dayamşma yemeği bu yıl "Cumhuriyet Yemeği" adıyla 19 Ekim 2002 Cumartesi günü saat 19.30'da Ahırkapı'dakı ARMADA HOTEUde ya- pılacaktır. Yemek Cumhuriyet ailesi ve okurlanna da açıktır. İZLENCE • 19.30 toplantının açılışı • Açıhş konuşması (llhan SELÇUK) • Gece müziği • Popüler müzik, Ahırkapı romanlan ve Grup Akdeniz) • Ebru AYGÜN, Şengül YAŞAR, Cenk ÇAKICI (Halk türküleri) Not: Davetiyeler KOOP-C merkezinden sağlanabilir. Adres: Basın Saravı No: 1 Kat: 4 Cağaloğlu/îstanbul Tel: (0212) 520 21 91-92 Fax: (0212) 520 50 23 8 Ekim 1978 tarihinde Bahçelievler katliamında yitirdiğimiz TÎP üyesi ârkadaşlarımız Faruk Ersan, Latif Can, Serdar Alten, Efrairn Ezgin, Salih Gevenci, Osman Nuri Uzunlar, Hürcan Gürses'in 'Âcılarını yüreğimize, anılarını beynimize gömdük". Unutmayacağız. Arkadaşları ŞİŞLİ 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN EsasNo:2001 1585 Davacı Mustafa Mesut Öncel vekilı tarafindan da- valı Inci Öncel aleyhine ıkâme edılen boşanma dava- sında Davalı Inci Öncel'in tüm aramalara rağmen 1. Orta Sok. llkar Apt. No: 42,13 Göztepe adresinde buluna- madığı, adına teblıgat yapılamadığından ılanen tebli- gat yapılmasına karar verildığınden davalı Inci Ön- cel'in duruşma günü 25.02.2003 günü saat 10.30'da duruşmaya gelmesi. davaya karşı diyeceklerini 10 gün ıçinde bildirmesi, duruşmaya gelmediği. diyeceklerini süresinde bildirmedığı takdırde adına HUMK'nun 509. maddesi gereğince teblıgat yapılmış sayılacağı. gıyabında karar venlecegı ılan olunur. Basın: 61002 ANTALYA ASLİYE 2. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2001 347 Karar No: 2002/664 Davacı Nihal Yural tarafindan Abdulkadir \'ural hakkında açılan boşanma ve müşterek çocuk Döndü Nazlıcan'ın velayetının davacı anneye venlmesine da- iraçtıklan davanın yapılan yargılaması sonunda: Konya ili Bozkır ilçesı Sorgun kö)^. hane 74. cilt, 64'te nüfusta kayıtlı Nıhat kızı 1975 d.lu Nihal Vural ile Musa oglu 1966 d.lu Abdulkadir Vural'ın boşan- malanna. müşterek çocuk 1995 d.lu Döndü Nazlı- can'ın velayetinin annesi Nihal'e verilmesine. davalı babanın istediği takdirde müşterek çocuk ile her yıl temmuz ayının 1. günü saat 9.00'dan son gün saat 20.00'ye kadar ve sömestre tatilinin 1. günü saat 9.00'dan son gün saat 20.00 kadar ve sömestre tatili- nin 1. günü saat 9.00'dan 10. günü saat 20.00'ye kadar ve Ramazan ve Kurban bayramlannın ıkinci. üçüncü günleri. ikinci günü saat 9.00'dan üçüncü günü saat 20.00'ye kadar şahsı münasebet kurabılmesıne, her- hangi bir nafaka talep edılmedığinden takdire yer ol- madığına. 51.078.000. lira yargılama gıdennı davalı- dan almacak davacıya verilmesine. 175.000.000. lira ücreti vekâletın davacı vekiline ödenmesine Yargıtay yolu açık olmak üzere 9 7'2001 tarihinde karar veril- miş olup ışbu karar adresinde bulunmayan davalı Ab- dulkadir Vural'a karar tebliği yerine geçmek üzere ila- nen tebliğ olunur. 27 8 2002 Basın: 53808 BAĞCILAR SULH HUKUK MAHKE\IESt'NDEN Esas No: 2000 677 Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekili tarafindan açılan, (davalı Musa Çelık aleyhine) alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda venlen kararda 75. 742.2lO.TL'nin 7.7.1999 tarihınden itibaren işletile- cek kanunı faizi ile birlikte davalılar Şahsen Akgün ve Veysel Akgün'den ahnarak davacı kuruma öden- mesine karar venlmiştir. Güneşli Fevzi Çakmak Cad. No: 10. D: 3 Bağcılar adresinde ikamet ettikleri bildirilen davalılar Şahsen Akgün ve Veysel Akgün'ün yapılan zabıta araştırma- sında adreslerinin tespıt edilemediğmden karann ilan yolu ile tebliğine karar venlmiştir. Davalılar Şahsen Akgün ve Veysel Akgün'e gazete- nin ilan tarihinden 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayıla- cağı ve tebliğ tarihınden 8 gün sonra kanuni yollara başvurulmadığı takdirde kendılerı açısından İcararın kesinleşeceğı ılanen tebliğ olunur. Basın: 60577
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle