25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- . 2 8 EKİM 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DISBASIN Hrak'a karşı savaşta ABD'nin yanında yer alacak olan İngilizler, süper gücün tanımadığı UCM'de yargılanmayı göze almalı Fatura Ingiltere'ye çıkartdabilirOlası Irak savaşmda ^ABD'nin yanında olma karan olan tngiltere'nin başı savaş suçlanyla derde girebilir. Savaşta salkım bomba kullanılması Halinde artacak ölü sayısı tngiltere'nin başını ağntacak g;ibi görünüyor. Tony Blair, faturanın, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ilişkin anlaşmaya irnza koymayan ABD'lilere değil süper güce yardım eden Lngilizlere kesilebileceğini düşünerek adım atmalı. KENNETH ROTH * Tony Blair'ın Irak'a karşı girişilecek sa- vaşta Washington'ın yanında yer almayı ka- rarlaştırması günümüz Ingiltere- ABD ilişki- lerinin tartışmaya neden olan tek boyutu de- ğil. Ilgınç olan bir başka şey, Blair hüküme- ti, George W. Bush yönetiminin. Uluslarara- sı Ceza Mahkemesi'ne (UCM) ilişkin iptal ettırmek, bozmak istediği ve sonunda da im- za koymadığı anlaşmaya adrnı koymuş ol- ması. Aynca, Blair, Washington'ı yatıştırma- ya, memnun etmeye çalışacağına, Başkan Bush'a temel insan haklanna saygı duyma ko- nusunda baskı yapıyor olmah. ABD ve Ingiltere, Irak'a karşı savaşa giri- şirlerse bu, Ingiltere'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından "irdelenecek" ilk as- keri operasyonu olacak. 1 Temmuz'da yasal olarak bağlayıcı hale gelen bu mahkeme, "UCM'yi kabul eden bir ülkenin vatandaşla- nnın" soykınm, savaş suçlan ve ınsanhğa karşı işlenmiş herhangi bir başka suç işleme- leri ya da bu suçun "UCM'ji kabul eden bir ülkede" gerçekleşmesi halinde devreye girip yargı karan alabıliyor. İngilizler yargılanablllr Ne Irak ne de ABD, şimdilik bu anlaşma- ya imza koyan 81 hükümet arasında yer alı- yor. Ancak, îngiltere ve diğer tüm AB ülke- İeri imza koydular. Bu da UCM'nin Irak'ta savaşan Ingiliz bir- liklerini "savaş suçlan" çerçevesinde yargı- layabileceği, ABD'nin ıse bu uygulamadan muaf tutulacağı anlamına geliyor. ABD Savunma Bakanlığı, UCM'den nef- ret ediyor ve alacağı tüm kararlan inkâr et- meye şimdiden hazır. Ancak, Ingiltere'nin UCM'nin kararlannı tanımamak gibi bir şan- sı yok. Ingiliz generallerin savaşta yönetici konumunda olacağı beklenilen bir şey olma- dığı için herhangi bir yargılamada Ingiliz yet- kililerin "komutaetmesuçu''ndan sorumluru- tulmalan olası değil. Ancak, savaşta yönetim ABD'nin tasarla- dığı tngiltere'nin de uygulamada yardımcı olduğu bir hal alırsa Ingiliz kuvvetleri savaş suçu işlenmesinde "yardımveyardakçıhk et- mek'' suçundan yargılanabilırler. Ve, bu da- vada Amerikalı ortaklan bağlayan bir karar alınamayacak olması, Ingiltere'nin yargılan- masmın önünde engel oluşturmaz. Yakın geçmişteki savaşlarda ABD birlikle- ri hatalar yaptılar, uluslararası insan haklan yasalannı ihlal ettiler ancak savaş suçu işle- mediler. Her şeye rağmen bu kez Amerikan ve Ingiliz birlikleri "shillere aşın zarar ver- mek" suçlamasıyla karşı karşıya kalabilirler. Bu, yakın geçmişteki savaşlardan ders al- mazlarsa böyle olur. Bu zarara neden olabilecek şey ise salkım bombalar. Böyle bir bomba yığını havada da- ğıhp 200'e kadar bombayı yağdırabiliyor. Ve, yeni teknolojik uyarlamalara rağmen he- defi her zaman yüzde yüz bulduklan söyle- nemez. Eğer sivillerin bulunduğu yerleşim alanlanna yakın bölgelere atılırsa hedefi be- lirli ölçüde kaçırmalan halinde bile ölümle- re neden olurlar. Ve mahkeme, bu bombala- nn kullanımını savaş suçu olarak nitelendi- rebilir. Kara mayını hallne geHyorlar Bir sorun da havadan atılan bombalann hepsininanındapatlamaması. Afganistan'da mayın tarayıcılann verdiği bilgiye göre, atı- lan bombalardan anında patlamayanlann yüz- desi 20. Anında patlamayan bu bombalar, ka- ra mayınına dönüşüyor. Savaş bittikten uzun bir süre sonra bile çok sayıda sivili öldürebi- liyorlar. Bu da mahkemenin eline, sivillere ve- rilen zarann arttığı tezini savunma yolunda koz veriyor. Hem ABD'nin hem de Ingilte- re'nin elinde salkım bombalan var. Tony Blair'in yapması gereken şey ise Irak'ta salkım bombalannın kullanımını, en azından sivillere yakın bölgelerde kullanı- mını önlemek. Pentagon bu söyleme bağınp çağırarak yanıt verebilir. Ancak ABD, Ingiltere'nin yargı önünde sorumlu olmaması için çekincelerini göz önünde tutmalı. Ingiliz hükümetinin karşı karşıya olduğu şey Washington'ın Amerikalılan UCM'nin dı- şında rutma çabası. ABD, UCM'nin kararla- nnın bağlayıcılığı konusundaki anlaşmaya imza koyan ülkelerden birinin topraklannda bir savaş suçu işlediklerinde veya "zalim bir harekette" bulunduklannda mahkûm edil- melerinden çekiniyor. Bu, ABD için UCM'de yer almayan Irak'ta bir sorun değil ancak baş- ka ülkelerde sorun oluşturabilir. Amerikalı diplomatlar tüm dünyayı dola- şarak devletlere herhangi bir Amerikalının şüp- heli bulunması halinde UCM yerine "eve" gön- derilmeleri konusunda lobi faaliyetinde bu- lundular. Avrupa Birliği ülkelerinin birçoğu ABD'nin bu istemine karşı çıkarken Ingilte- re kabul ettiğini açıkladı. Suçlular ABD'ye gönderllmemell UCM, yerel yargı makamlanna alternatif sunan uluslararası nitelikte bir yargı maka- mı. Ilgili devletın yargı makamlan, davayı görmek istemiyor ya da herhangi nedenle gö- remiyorsa UCM devreye giriyor. UCM'yi kabul eden devletler, savaş suçu işleyen ya da başka suçlar işleyenlerin ada- lete teslim edilmesini ve hak ettikleri şekil- de cezalandırılmasını istiyorlar. Bunu ya "UCM gözetiminde" kendi yargı sistemleri- ni işleterek ya da zanhlann UCM'de yargı- lanmasıru isteyerekyapabilirler. Ancak, UCM Anlaşması'nı imzalamayan ve mahkemenin gözetimini tanımıyan bir ülkeye zanlılan gön- dererek adalet sağlanmış olmaz. Augusto Pinochet, Pol Pot ve benzerleri "doğru dürûst" bir davayla yargılanmaktan bu rür bir gözetim eksikliği nedeniyle kurtul- dular. Uluslararası bir gözetim unsuru olma- dan görülen bu rür davalarda, yerel hukuk makamlannın siyasi çevrelerin etki ve bas- kısı altında kalması önlenemiyor. Adil bir yargılama süreci yaşanmıyor. Bu nedenle hukukun üstünlüğüne inanan hiç- bir ülke, UCM'yi ve gözetimini kabul etme- yen hiçbir ülkeye zanlılan göndermemeli. Washington, Avrupa ülkelerinin idam kar- şıtı isteklerine olduğu gibi UCM'ye de karşı çıkıyor. Görünen o ki Avrupa, ölüm cezası- nı kaldırtma yolunda bir yol kat ederse, sa- vaş suçlannı önleme konusunda da yol kat ede- bihr. Avrupa UCM've sahlp çıkmalı Washington, kendisini yargılayamayan, sü- per gücü muaf tutan bir mahkemenin saygtn- hğının azalacağını gayet iyi biliyor. Bu, za- ten Bush yönetiminin mahkemeyi yok etmek ya da geçersiz kılmak için uyguladığı taktiğin birparçası. tngiltere ve Avrupalı müttefiklerine ise süper güç bile söz konusu olsa adaletin yerini bulması için ısrarcı olmak düşer. Blair hükümeti, Bush yönetiminin Irak konusundaki isteklerini sınırlamaya çalışır- ken UCM konusunda Washington' ı karşısına almaya istekli gibi görünmüyor. Tony Blair, Washington'ın UCM'ye karşı düşmanlığını azaltmak için de istekli görünmüyor. Bush yönetimi, ABD'lilerin UCM'nin yar- gı alanına giımesini önlemek için son birkaç ayda BM'nin banş güçlerine son vermekten, mahkemeye destek veren ülkelere askeri yar- dım vermeye, hatta mahkeme tarafından alıkonulacak bir ABD'linin serbest kalması için askeri güç kullanmaya kadar bile uzanan tehditler savurdu. Şu anda sessiz davranmak Washington'ı teskin etmez. Tam tersi Washington'ın UCM aleyhindeki faaliyetlerini ödüllendirmek gibi olur. UCM'nin kurulması son 50 yılda insan haklan alanında atılan en büyük ve önemli uluslararası adımdır. Sahip çıkılması gereken bir adımdır. Tony Blair'in George W. Bush ile özel bir ilişkisi olabilir. Ancak hiçbir ar- kadaş, Bush'ın tek taraflı savaş isteklerine, ABD dahil hepimizin yaranna olan bir mah- kemeyi feda ederek anlayış gösteremez. (Guardian Europe- 22Ekim) (*Roth, İnsan Haklan tzieme Komitesi Yönetkisi) Türkiye'nin AB yolu çok uzun JACQUES SCHUSTER Türkiye hâlâ Avrupa Birliği'nin (AB) kapalı ka- pılan ardında bekliyor. Birlik içindeki Avrupalı ül- keler, 196O'lı yıllardan beri Türkiye'yi gerçekte dı- ğerleriyle eşit haklara sahip bir üye olarak akıllann- dan bile geçirmemelerine rağmen bu ülkeye AB'ye girme sözü veriyorlar. Türkiye'nin gün geçtikçe ar- tan hayalkınklığı. Brüksel ve diğer Avrupa başkent- lerinde kimseyi ilgilendirmiyor. Bu nedenle Başbakan Gerhard Schröder'in ülke- deki seçim öncesinde Türkiye'deki Batıh güçleri destekleyip onlara AB yoluna devam ermeleri konu- sunda moral vermesi, doğru bir harekettir. Ankara radikal İslam karşısında bir kale ve Bismarck döne- minden beri Almanlann iyi bir dostudur. Türkiye'nin Irak savaşı için kilit konumu da unutulmamalı. ABD 1990'ların başın- ^ Reform danberiAvrupa'yı, krizler- VOİundakİ lesarsılan,çokgüçlüolma- adımlara Time'ın Belgrad temsilcisi, Lahey'deki Eski Yugoslavya için Ceza Mahkemesi'nde tanıklık yaptı Miloşeviç ile göz göze gelmek sa da işlevini sürdüren bir demokrasisi olan Türkiye'yi rağmen Ankara, AB'ye dahil etmeleri kö- ekonomik nusunda sıkıştınyor. Schrö- «i\/aci VP ' der'in ABD nedeniyle mibu MydM vc b a s k j y ı y a p ü ğ İ 5 l k r i d e an _ SOSyOİOJlk laşılacak bir gerçek. An- aÇldan Avrupa cak, Almanya'nın Türki- Standartlanndan ye'y» desteklemesi için bir- cck uzaktfl ç o k g e ç e r h n e d e n v a r ÇOK UZdKia. T a b j i S c h r ö der'in söy- lediği gibi birliğe giriş için kesin bir tarih verilmesi bu desteğe dahil olamaz. Ülkede atılan ilk gerçek reform adımlanna rağmen Ankara, hem ekonomik, hem siyasi hem de sosyolojık açıdan Avrupa stan- dartlanndan çok uzakta. Türk hükümeti bugüne ka- dar Kopenhag kriterlerine uymak için çok az çaba sarf etti. Uluslararası alanda rekabet edebilecek ış- levli bir pazar ekonomisi olmalı. Clke yönetiminin Batıh bir demokrasıye dönüştürülmesi de şart. Şim- diye kadarki sonuç ise kesinlikle memnun edici değil. En önemlısi de Kemalist devlet anlayışı erozyona uğ- ruyor. Ülkede her geçen gün daha fazla insan ken- dini koyu Müslüman olarak tanımlıyor. Uzun lafın kısası, Türkiye'nin önünde gitmesi gereken çok uzun DEJAN ANASTASIYE\TÇ Geçen hafta Lahey'e gidip onunla eski Yu- goslavya'da ışlediği savaş suçlan nedeniyle yargılandığı mahkemede karşı karşıya otu- rana kadar Slobodan Miloşeviç'le hiç yüz yü- ze gelmemiştim. Ben. tanık ıskemlesinde Kasım 1991'de Hırvatistan ve Vukovar'da şahit olduğum olaylan anlattım. O tarihte, Miloşeviç'in Hırvatistan'ın bir bölümünü ele geçirip Sırp topraklanna kat- ma planını uygulamasını izlemek için orada bulunuyordum. Benim o dönemde yazdığım haberler, iddia makamının Miloşeviç'in soy- ktnrnı bile içeren insanlık suçlan işlediğini sa\Tinduğu iddianamesinin bir bölümünü oluşturuyor. Miloşeviç'in Sırbistan'dabaşta olduğu 12 yıl boyunca onun gazetelerde fotoğraflannı görmüş ve televizyonlarda görüntülerini iz- lemiştim. Hatta, çok nadiren halkın arasına kanşan Sırp lideri birkaç kez de çok yakın- dan görme firsatım oldu. Ancak, her şeye rağ- men gazeteciliğimin büyük bölümünü ve doğduğum yerdeki -Belgrad- binlerce baş- ka kişinin yaşamını şekillendiren bu adam- la göz göze gelmek şok edici nitelikteydi. O, nadiren röportaj veren, insanlardan kaçan biriydi. Miloşeviç ve clnayetler Izlediğı sıyasetın sonuçlan ise Saraybos- na. Vukovar ve Srebreniça'da belirgin bir şe- kilde göze çarpıyor. 11 yıl önce kentlerin çamurlu sokaklann- da. yerlerde yatan cesetlerin üzerlerinden at- layarak Sırp askerlerinin yardıma muhtaç si- villeri daha sonra onlann toplu mezan ola- cak bölgelere atarken >ürüyordum. Bir yıl son- ra Bosna'nın doğusunda benzeri bir siyase- tin sonucu aynı adamlar Müslüman evlerine girip sahiplerini öldürdüler. Gözünü kan bü- rümüş bu adamlar sarhoştu, aynı zamanda da Miloşeviç'in gizli polıs örgütü tarafından yönlendiriliyor ve silahlandınlıyordu. Be- nim tanıklık etmem için başvurulan nokta da işte bu cinayetler ve Miloşeviç'in bu cinayetlerle olan bağlantısıydı. Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulmadan önce Miloşeviç'in ulusum adına yaptıklannı düşündükçe beni hırs basıyordu. 1999 yılında mahkeme tara- fından bana başvurulduğunda, Miloşeviç hâ- da kahvesini içerek, ve okunacak tek şey olan kadın dergisini okuyarak sigara duma- nından göz gözü görmeyen bir bekleme oda- sında srramı bekliyordum. Aşrn derecede asabiydim. Bir yazılı basm çalışanı olarak çok nadiren televizyonda gö- rünürüm. Ve, beni tanıyan herkesin seyret- tiğini bihnem -tabii benim bazı çe\Teler ta- rafindan hâlâ kahraman olarak görülen bir ada- mı mahkûm ettümeye çalıştığımı görmele- ri umuduyla- heyecanrmı pek de azaltmıyor- Küçük adam... Mübaşir beni mahkeme salonuna çağırdıktan sonra hafizam sanld bir andağıldL Miloşeviç'in gözüme hatuiadığundan -huysuz bir yaşb adam, bir şeytan gibi- daha küçük görünmesi beni şaşırtü. Asabiyetime rağmen sorular başladığmda hissizleştün sankL lâ yönetimde olmasına ve davanın görühne- sine pek de olası gibi bakılmamasına rağmen tanık ıskemlesinde oturmayı kabul ettim. Ve, işte oradaydım. Pek koyu olmayan Hollan- du. Aslında beni gerçekten asabi yapan şey Miloşeviç tarafından da sorgulanacak ol- mamdı. Davanın başladığı sekiz ay öncesin- den ben tanık iskemlesinde oturanlan aptal yerine koyma ve şaşırrma, onlan sinirlen- dirme konusunda ustalığını sergilemişti. Açıkçası kendi namıma beni ilgilendiren nokta bu adamın Belgrad'daki adamlannın benim üzerime atmak için ne tarz bir pislik düşündüğüydü. Sakinleşmeye çalıştım ama nafileydi. Bir süre sonra Vukovar'da gördüklerimi unuttu- ğumu sandrm ve Miloşeviç'in sorulannı se- lülit tedavisi taktikleri verir gibi yanıtlamak- tan korktum. Mübaşir beni mahkeme salo- nuna çağırdıktan sonra hafizam sanki bir an dağıldı. Miloşeviç'in gözüme hatırladığım- dan -huysuz bir yaşlı adam, bir şeytan gibi- daha küçük görünmesi beni şaşırttı. Asabiyetime rağmen sorular başladığmda hissizleştim sanki. Tüm sükûnetimi takına- rak tek tek sorduğu sorulara yanıt verdim. Bu her soruda çok kolay olmadı. Çünkü Milo- şeviç'in bazı sorulan, yanıtlamak ve ciddi- ye almak için çok komik ve gerçek dışıydı. Örneğin, ima ettiği gerçek dışı şeylerden biri benim Harvard Universitesi, birgrup in- san haklan dernekleri ve medya kuruluş- lannın da dahil olduğu anti- Sırp hareketin parçası olduğumdu. Yazdıklanmm gerçek- îerden değil söylentüerden esinlenilen, kulak- tan dolma hikâyelerden başka bir şey ol- madığım ispat etmek ıçın çok uzun vakit har- cadı. Düşündüğüm gibi sorguladıklannın sinirini bozmakta ustaydı. Benim İçin savaş o gün blttl Vukovar'da gözlerimle gördüklerimi elim- den geldiği kadar basit ve açık bir şekilde an- latmaya çalıştım. Herhalde şimdiye kadar yap- tığım xe bundan sonra yapacağun şeylerin arasında en önemlısi buydu. Şahitlik görevim sona erdiğinde üzerimden büyük bir yük kalk- tı sanki. Benim için Balkan Savaşlan sona er- mişti. Gönül rahatlığıyla eve gidebilirdim. (Tune-28Ekim)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle