20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2& EKİM 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK TA3İATLI İSTAN3UL EAHİKOLADS KACSHALA2I Demokrasinin ve seçim işlemînin en güçlü özelliğidir: Hak edenler cezalandınlılır, layık görülenler ödüllendirilir Sonucu sağduyu belirlerERHAN KARAESME.N -3- Önceki yazıda da değinildiği gibi, her seçim bir cezalandırma ve ödüllen- dirme operasyonudur. Bu, demokrasi de- nen toplumsal yönetim modelinin ve bu- nun ürünü olan seçim işleminin en be- lirgin ve güçlü özelliğidir. Hak edenler cezalandınlır. Layık görülenler ödül- lendirilir. 2002"nin cezalandınlma ve ödüllendirilme düzeneğinin algılana- bilmesi için partilerin tek tek ele alına- rak aşağıdaki gibi incelenmesi gerek- mektedir. Ancak bu işe girişmeden ön- ce ceza ve ödül kriterlerinintasacaha- tırlanmasında yarar vardır. Yazılı ve görsel medyada zaman za- man yinelenmiş ve bu dizinin içinde de serpiştirilmiş olarak hatırlatılmış ba- zı konulara yeniden dönelim. Yurttaşın yanya aşkın kesiminin aklında ön plan- da gelen süontının kaynağı "geçim der- di-işsizUk- gelecekten umutsuzhık" dü- ğümleşmesidir. Bu karmaşık sıkıntıyı gidermede gerçekçi çözüm getirebü- me ve inandıncılık önemli bir ödüllen- dirme sebebidir. Bir yığın vaatte bulu- nup, gerçekçi perspektifler çizemeyen- lere kulak asılmayacaktır. Avrupa Birliği, Irak savaşı, dış iliş- kilerde ulusal onurun kollanması, enf- lasyonun kontrolü vb. konular ile kamu yönetiminde parasal dürüstlük gibi kav- ramlann tümü bir miktar ikinci planda kalacak gibidir. (Verso Grubu'nun, ya- zı hazırlanırken basma yansıyan yakın tarihli bir anketsel soruşturması da ben- zeri bulgulara varmıştır.) Buna göre ekonomiyi bu denli sıkıştıran işsizliğe ve neredeyse açlığa yol açanlann önce- likle cezalandınlacağı aşikârdır. Fatnra iktidara kesildi Burada fatura açık biçımde ceza ağır- lığı sırasıyla DSP'ye, sonra ANAP'a, ardından da MHP'ye kesilmiştir. DSP ve ANAP perişan olmakta, MHP de bozgun sırunna yaklaşmaktadır. •Tlafif ceza" ile "aj£r ceza" arasın- da gidip gelen DYP'ye gelince, ekono- mi faturasından nasibini nispeten daha az almaktadır. Ancak, genelde toplum ve daha özel olarak bir bölüm seçmen, bu partiye ve lidenne eski ekonomik dar- lıklardan ve yönetimde dürüstlükten kaymadan dolayı cezalannı tam vere- memişti. Fırsatkolluyordu. Bupartinin tabanının hâlâ ağırlıklı bir parçasını oluşturan tanra kesimi, ulusal toprak ürü- nü gelirlerinin ve çıkarlannın yabancı- ya satışuıa seyirci kaldığı için DYP'yi belli bir cezaya layık görüyordu. Hep- si bir arada, DYP'nin hüsrana koşması doğal gibidir. Türk politika arenasının yeni yıldızı AKPye gelince, "laikfik-türban" tar- tışmalarının loş ve geri alanlara itildi- ği bir dönemin boşluğundan yararla- nıp iyi bir hamleye geçişı, "aferin'fik" bir beceri gösterisi olmuştur. Aynca, malul ve mağdur liderinin yerel yöne- ticilik dönemindeki yan karanlık oldu- ğu savlanan "ihale-para vb." işlerınde dönen dolaplara yönelik suçlamalar da, mevcut kamuoyu dikkatinin ve duyar- hlığının başka yana yönelmesi dolayı- sıyla. cezasız geçiştirilmiştir. Aksine, li- deri için başanlı bir belediye başkaru imajı yaratılmıştır. Bunun yanı sıra, "yeni" olmak gibi bir özelliğin de mi- tolojisi yazılmıştır, adeta. (Ashnda, AKP eskı bilinenlerin devamıdır, yeni falan değildir. Yenicilik oyunu, lideri düze- yinde oynanmıştır ve tutmuştur.) AKP"nin kitlelere umut veren, "ye- nice" lideriyle ekip değiştirme arayışı- na zaten girmiş olan bir toplumsal ya- şam diliminde yaptığı hamleyi, rakibi bir SP"nin kesebilmesi çok zor gözük- mektedir. AKP'nin, bu gelişme çizgi- sinde, HADEP-DEHAP ve CHP ta- banlan dışında her kesimden biraz oy kaparak ilerlediği açıkça görülmekte- dir. SP epeyce gerilerde kalmıştır. Ay- Lvrupa Birliği, Irak Savaşı, dış ilişkilerde ulusal onurun kollanması, enflasyonun kontrolü gibi konular ile kamu yönetiminde parasal dürüstlük gibi kavramlann tümü bir miktar ikinci planda kalacak gibidir. Buna göre, ekonomiyi bu denli sıkıştıran işsizliğe ve neredeyse açlığa yol açanlann öncelikle cezalandınlacağı aşikârdır. CHP'den, tek başına iktidar olabilmeya da güçlü bir koalisyon modellerinde yer alabilme şansı çok yüksek gözükmemekk biriikte. çok güçlü ve gür muhalefet sesiyle. ciddi, anlamlı bir toplum sahipliği sergilemesi beklenmektedir. nca, zaten cezaya layık görülmüş bu- lunan MHP'nin büyük kentlerin yan mahallelerinde ve uzantılannda AKP ile olar ezeli derbi mücadelesıni kaybetti- ği gözlenmektedir. 3 Kasım'ın diğer bir büyük yıldızı CH^'ye gelince; kampanya boyunca "Mustafa Kemal" adını ve "AtatürkÜ- kderi KavTann"nı seyrek de olsa tek kul- lanan parti konumuyla öbürlerinden çok büyük bir farklıhk göstermektedir. Yöneticileri ve bazı kesimlerde hâlâ tartışılmakta olan genel başkaru yeni değildir. Ortaya ve liberal ekonomıye doğru biraz yalpa yaparak çizdiği çız- gide toplumun beklediği değişim düze- neğine göre tam yerine belki oturma- mıştır. Kemal Derviş gibi çeşitli kesim- lerde hâlâ çok kuşkuyla bakılan ve as- hnda partiye yeni yandaşlar ve sempa- tizanlar kazandırma yolundaki katİcısı da sanıldığından epeyce daha sınırh ka- lan bir değişik anlayışh kişiyle bütün- leşmeleri de yenicilik ve değişimcilik anlamında bir yarar sağlamamıştır. An- cak yetmiş küsur yıllık ve ke- malist Kökenli çizgisiyle, ka- mu yönetiminde dürüstlüğü gözetebileceği. toplumsal iliş- kilerde itilegelmiş-ezılegel- mişleri koruyabileceği hissi- ni verişiyle CHP, yukanda be- timlenen AKP'nın tek sürük- leyicilik monopollügüne bir karşı kuvvet oluşturmuştur. Toplumun belli birkesimi için bir çeşit önemli bir "sigorta" işlevi belirlenmektedir CHP için. Az aşağıdaki analizler- de görülebileceği gibi, CHP'den tek başına iktidar olabilme ya da güçlü bir ko- alisyon modellerinde yer ala- bilmesi şansı çok yüksek gö- zükmemekle biriikte, çok güç- lü ve gür muhalefet sesiyle ciddi, anlamlı bir toplum sa- hrpliği sergilemesi beklen- mektedir Fark büyük değil Seçime artık çok yaklaşıl- mış bir dönemde, yurttaş eği- limleriyle ilgili gözlemlerin daha belirginleşmiş olması beklenirdi. Ancak, bu dizinin ilk yazısında da açıklanmış bulunan derin sessizlik ve suskunluk 2002 Ekimi'nin son haftasında bile göz- lemsel ve sezgisel net bir görüntü be- lirlemeyi zorlaştırmıştır. Birbirinden çok farklı sonuçlar ortaya koymasıyla bol miktarda kafa kanştıran anketsel soruşturmalar da ortalığı net görmeye çok yardım edememektedir. Dolayısıy- la, bir önceki yazıda sözü edilen \e ba- zı tarihsel gelişme diyagramlanyla des- teklenmiş sayısal bir soğukkanlı man- tık içinde bir şeyler çıkartılabileceği düşünühnektedir. Buna göre, şöyle bir durum ortaya çıkması beklenebilir: 1. AKP ile CHP arasında birincinin lehine tecelli edeceği aşağı yukan kes- tirilen farkın mertebesini tahmin ede- bilmek öncelikle ilgi çeken bir husus- tur. AKP+ MHP+SP'nin toplamda yüz- de 40'ı çok aşamayacağı türünden bir sayısal görüntüye ulaşıhnası beklene- bilir. Buna karşılık, CHP+DSP (ve hat- ta YTP'nin de çok küçük bir miktarla yer alabileceği) oylar kümesinde ise yüzde 30'un çok altına inilemeyeceği AKP'nin kitlelere umut veren 'yenice' lideriyle ekip değiştirme arayışuıa zaten girnıiş olan bir tophunsalyaşanı dffimindeyapoğıhamJeyi SP^ninkesebflmesizorgöriinüyor. düşünülmelıdir. Bu iki sayısal bulgu ile ilgili açıklamalar bir önceki yazıda ge- niş biçimde yer almış bulunmaktaydı. 2. MHP+SP'den oluşan daha küçük parçanın AKP'den ne kadar kemırme ya- pabileceği ile ilgili tahminler de önem kazanmaktadır. Benzer şekilde, DSP+YTP'nin toplam olarak epey sı- nırh (yüzde 6-7) kalsa bile CHP'nin bulunduğu orta sol partilerin oy küme- sinden bir miktar CHP aleyhine götür- me yapması kaçınılmazdır. Baraj kurahnın 'amansızhğı'' MHP+SP"nin lOpuanlıkbirtoplamı hafıfçe geçmesi halinde AKP'nin yüz- de 30'un altına ineceği ve CHP'nin ise yüzde 20'nin bir miktar üzerine yerle- şebileceğini düşünmek hayal değildir. 3. Böylece CHP ile AKP arasındaki farkm bazı uzmanların bir ölçüde te- mennilerini de kanştırarak ifade ettik- leri, ya da bazı kamuoyu araştırmala- nnın çok acele süzgeçten geçirmeyle hemen yorumlayıverdikleri tabloda yer verdikleri gibi büyük boyut- lara ulaşması zor gözük- mektedir. 4.Ancak, bu fark bazı ke- simlerin beklediği \ e bek- lettiği kadar önemli olma- sa bile, ,AKP'>i küçük bir şansla tek başına iktidar ya da daha büyükçe bir şans- la muhtemel bir sağ koalis- yonun çok güçlü ortağı ha- lüıe getirebilecek gibidir. Burada. yüzde 10'luk ulu- sal baraj kuralımn getirdi- ği, öteden beri çok tartışıl- ması gerektıği halde yete- rince üzerinde durulmamış ve şimdi bu seçim yaklaşır- ken kişilerin, uzmanların, kurumların alarmlı biçim- de sözünü etmeye başladı- ğı "amansEh^1 ' ilk akla ge- len ciddi bir konudur. Kâ- busa dönüşmüş olan bu ba- rajı sadece öndeki iki par- tinin geçebileceği ya da bun- lara ek olarak birkaç tane ol- ması mümkün gözükme- yip sadece bir \eya iki par- tinin daha baraj ı kıl payı geçebileceği gibi farklı du- rumlar tartışılmaktadır. Barajı sadece iki büyük parti geçer- se, AKP'nin tek başına iktidannın ra- hathkla önü açılmış olacaktır. Gerçi bu- rada, d'Hont milletvekili sayısı belirle- me kuralımn sürprizli sonucu olarak büyük parti ilk anda beklenecek kadar fazla milletvekili sayısı çıkaramaya- caktır. (1977 seçimlerindeki yüzde 42 oy oranlı CHP'nin milletvekili sayısı- nın yansını ve dolayısıylatek başına ik- tidan yakalayamamış oluşu dramatik sosyo-politik nitelıği ile hatırlanmalıdır.) 5. Bu durumda, AKP ile CHP arasın- daki oy oranları farkının bir miktar bü- yümüş olabileceği düşünülmelidir. Çün- kü geriden geliyor da olsalar. daha çok AKP'nin rakibi olan sağ partiler DYP, MHP ve GP'nin tümünün birden bara- jın altında kalması AKP'nin lehinedir. 6. Yüzde 10 barajını, daha gerilerde dolaşan bu üç oluşumdan birinin, örne- ğin DYP'nin ya da DYP ile GP'nin iki- sinin birden geçmesi durumunda ise, yu- kandaki mantık uyannca farklı bir gö- rüntüye vanlacaktır. AKP oylan mec- buren biraz azalmış olacaktır. Dolayı- sıyla, CHP ile AKP arasındaki fark da biraz azalmış olacaktır. Bu durumda, d'Hont yönteminin sürprizli sonuçlann- dan olarak. barajı kıl payı geçen küçük partiler dahi ellışer milletvekili sayısı- nın üzerine çıkacakur. Böylece AKP'nin tek başına iktidar olması durumu orta- dan kalkacaknr. Ancak muhtemel bir sağ koalisyonun ülke yönetiminde görev alması söz konusu olabilir. CHP'nin birincüiği kola\ değfl 7. Bu satırlann yazannınki dahil, çe- şıtli kesimlerden yurtsever, dürüstlük ve ulusallık yanlısı epeyce bir yurttaşın, CHP'ye, bazı kızgınlıklan da olsa, bu seçimle ilgili temennıleri CHP'nin bi- rincı parti olmasıdır. Hatta, tek başına iktidar olabılmesidir. Ancak, sayısal bü- yüklüklerin tarihsel gelişmesının ince- lenmesiyle ortaya çıkan tablo ve çeşit- li gözlemler bunun kolay olmayacağı- m ortaya koyar gibidir. iki parti arasın- daki oy farkının küçülmesi ve dolayı- sıylamilletvekili savılan arasındaki far- kın azalması CHP adına, kıvanç verici bir sonuç olarak düşünülebilir. (Bununla biriikte SP'nin tasarlanan ve bazı kesimlerce temenni edilenlerin aksine eskı Fazılet oylannın paylaşı- mında AKP'ye zarar verecek mertebe- de bir seçim performansı göstermesiy- le ve aynca DYP, MHP ve GP üçlü gru- bunun AKP'yi zorlamasıyla, bir uç du- rum olarak CHP birinci parti çıkabilir. Ama bunun, ku\Tetli bir olasılık oluş- turamayacağı tasarlanmahdır.) 8. HADEP'in 1999'daki oylannın, DEHAP olarak, epeyce üstüne çıkarak 3 milyon oy mertebesine yaklaşması şaşırtıcı olmayacak gibidir. Barajın ge- nsinde kalsa bile HADEP- DEHAP oluşumunun Türk politika sahnesinde belli bir yere oturacağı düşünülebilir. Öte yandan, küçük partiler olarak med- yada ve kamuoyunda dikkate ahnma- yan çeşitli yan oluşumlar arasından Iş- çi Partisi'nin bu seçimde belirh bir vâr- lık göstererek o grup partiler kümesin- de farklı biçimde en öne geçmesi de manüki bir görüntü oluşturacak gibidir. Bu yazı dizisi boyunca iki kez deği- nikniş olan yurttaş sessızliği ve suskun- luğunun tahmin edilenden daha büyük bir kararhhk psikolojisine işaret ediyor olması durumunda ve ilk kez oy kulla- nacak 3.5 milyon genç seçmenin siya- sal davTanışlanndaki belirsizhk dolayı- sıyla, yukanda yürütülen ve kendine göre belli bir rasyonelhğe sahip açıkla- malann dışında seçim sonuçlanna yol açıhnası durumuna da vanlabilir. Her durumda Türk yurttaşının ülke- sine bağlıhğı ve ilk bakışta kendini çok fazla belli etmeyen o derin sağduyusunun günün koşullanna uygun bir seçim sonucuna götüreceğine inanılmahdır. -BİTTİ- GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ Yasak Yasal mı? Yüksek Seçim Kurulu'nun aldığı 805 sayılı kararda yazılı iletişim organlannı da yasak kapsamında sayma- sı özellikle gazetelerin yazıişleri görevlilennde kafa ka- nşıklığına yol açtı. En büyük tehlıke, okurlann öğrenme hakkına duyu- lan saygı nedenıyle verilen bir haber yüzünden gaze- tenin toplatılması ve saatlerce süren çalışma marato- nunda harcanan emeklerin bir anda heba olması. Çünkü yasak, yayın organlannı kesinlikle bağlaya- cak ölçütleri yansıtmıyor. Yasağın metresi, gramı, saniyesı yok ki ölçülüp, tar- tılıp, zamanlanıp bılinebilsin. Yüksek Seçim Kurulu, medya açısından bakılınca anayasa uyannca, "Seçimlehn başlamasından bitimi- ne kadar, seçimin düzen içinde yönetimı ve dürüst- lüğü ile ilgili bütün işlemleriyapma ve yaptırma" yet- kisıne sahip. Ama anayasanın, bir bölümünü yukanya aldığımız 79'uncu maddesinın ikinci fıkrası yetkinın sonsuz ol- madığını şöyle belirliyor: "Yüksek Seçim Kurulu 'nun ve diğerseçim kurulla- nnın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir." Medyanın. seçim zamanlannda, bir bölümü yönün- den, çığnndan çıktığı bir gerçek. Bu durum, herkesin olduğu gibi bağımsız medya- nın da yakınmalanna yol açıyor. Ama, yasama organının seçimler konusunda özel bir düzenlemeye gereksinim duymadığı yazılı iletişim alanının kıyas yolu ile kapsama alınması tartışmaya açık bir durum yaratıyor Yürürtüktekı kurala göre nasıl si- yasal partiler seçımın önceki günü saat 18'e kadar pro- pagandalannı yapıp, basılı el ilanlan ve broşürler da- ğıtabilıyorsa gazetelerin de aynı kural içinde degerlen- dirilmesi gerekıyor. Yüksek Seçim Kurulu'nun dayandığı "Seçımlenn 7e- mel Hükümleri ve Seçmen Kütüklen Hakkında Yasa "nın 55'ınci maddesinin üst başlığı da açık: "özelradyo ve televizyonlarda yayın" üstelik maddenin yürürlükte ol- madığı da dipnotunda "28.12.1993 tarih ve 3959 sa- yılı sayılı kanunun geçici 1 'ınci maddesı bu madde- nin sadece ilk genel yerel seçimlerde uygulanacağı- nı hüküm altına almıştır" denılerek belirtiliyor. Karann dayanaklarından bir başkası da yasanın 149/a maddesi. Onun başlığı da: "özel radyo ve te- levizyon yayınlanna ilişkin suçlar." Denebilir ki 55'inci madde yok ama, 149/a madde- si, Yüksek Seçim Kurulu'nun belirlediğı ilkelere aykı- nlığı da cezalandınyor. Ama maddede kimlerin ceza- landınlacağı açıkça belirtilmiş. "Ülke genelinde ya da yerel yayın yapan özel radyo ve televızyonlar." Gazete, dergi. ajans bülteni tanımları yasa kapsa- mında sayılmıyor. Radyo ve Televizyonlann Kuruluş ve Yayınlan Hak- kında Yasa'da 21 Mayıs 2002 günü yapılan değişiklik de yine radyo ve televizyonlaria sınırlı. Çünkü aykın- lıklan izleme görevi Radyo Televızyon Üst Kurulu'na verilmiş. Yüksek Seçim Kurulu'nun 805 sayılı karannı göz- den geçirmesini ya da yazılı iletişim organlan konusu- nu açıkîığa kavuşturmasını diliyoruz. ••• Yüksek Seçim Kurulu, seçimden seçime anımsan- masına karşın surekli olarak görev yapan bir anayasa kurumudur. Yapması beklenen ve yasayla yüklenen ödevler de azımsanmayacak değerde ve boyuttadır. Buna karşın, kimi bakanlık ve kurumlar gibi bir sa- rayı olması bir yana, göreviyle orantılı bir çalışma ye- ri bile yoktur. Türkiye'de seçimlerin düzenli ve gereği gibi yapıl- masının ilk koşulu seçmen kütüklerinin doğruluğudur. Bunun yolu da bılgisayar ağının kurulmasından geç- mektedir. Kurul başkanlannın yıllardır sürdürdükleri çabaya karşın, ne yasama organı bu sorunun çözü- münü sağlayacak ödenek ayırmış, ne de hükümetler bütçe tasansında yer vermiştir. Oy ayrımının sandık kurullanndan Yüksek Seçim Kurulu'na iletilmesi ise dağınık yerleşim yüzünden günler almaktadır. Oysa bilgisayar ağı bunu da en kısa sürede sağla- yacak bir ortamı yaratacaktır. Yürütme organının vur- dumduymazlığı yüzünden Türkıye. hakkı olan uygar- lık duzeyıne bu alanda da erişememektedir. Anlaşılan e-devlet bobürlenmeleri bilişim fuarlan ile sınırlı kalmak- tadır. [email protected] uluslararası a n k a r a 30 Elktnı-10 Easım tiyatro festivali 2 O O 2 u-v.u.,-.», TAKSAV Tarih i Kasm 6 Kastn 9 Kas- Oyun I yı ŞanSlar Nazım ı Anmak Ahududu Courtefme Gigınlıçt Zengfn Mutfag nsanlanm Descent Rumuz Goncagu! Sevgtlı Do«tOf Btz -e On a- Orrkırcı Gece Yuk S'T Şehır Bır Saır Odunç Yaşamtar Turk Olmak Kolay Çozjm Kad ın!ar-Elitekf er Zengın Mutfağı YaJancı Aranıyor Gozu Kara Ataîurka Tıyatro Sporu Gostenst Felek B*rgun Salakken Tarıh'e ve Buojn Anadolu Hısse ı Şayıa (Bahane) Ke' Sarkıcı Oyjn Sonu Ya da Kastm Son Oyun IskeJe 1 1 Kasjr Sryah- Bey azŞark ı lar( Dtn tett) Dans ve Muzık Gosterısı Grup Adı TOBAV Ist Tıyatrosu Bartın Bolge Tıyatrosu Gıresun Bld Ş Tıyatrosu Les Gradıns Etortes Fransa Teatra Jıyana Nuflst) Tıyatro Ar n <Zng guidak) Dostfar TıyatrosLı (Genco ErkaU Atîıs Teatre (Yunanıslanı Antaiya B Sehır Bld T>v Ozgur Tıyatro Tryatro Tıyaganm Semaver Kumpanyafl st j liSil Kasapoğiüi Genc O>uncular Sahnesı Tıyatro Ras:(Hotlandaj Alı Poyrazoğlu Tıyatrosu Ttyatr o Lıbra (Mehrret Esenı Kenterier Tıyaîrosu Arîık Tr>'atro DıyarbakırBfc Sehır Try Ektn Tıyatrosti KKTC DevtetTt^ Mahşer-t CurıbbS Orta OyuncLiiar (Ferhan Sensoyl Gumruk Vakfı Tty Hadı Gaman Yedrtepe Oyuncuian Ruscuk Dram Tıy (BuVgarts^an) Mersm \Jnı Tıyatro Toptulugu Ttyatro Manga Zuhal Olca Özel Gostenm Boâazıçt Gosten Sanattan Topiı>luğu Salon Kuçuk Tıyatro DOSIM 75 Yıl Ekın Ttyatrosu Tjrk Ocagı Sah Kuçuk Tıyairo DOSIM 75 Yıl Mtgros At-koprü Turk Ocaâ Sah Kuçuk Tıyatro DOSIM 75 Yıl Ekm Tiyatrosu Kuçuk Tiyatro DOSIM 75 Yıl DT Yenı Sahne Kuçuk Tıyatro DT Yenı Sahne Kuçuk Tıyatro DOSI M 75 Yı 1 DT Yenı Safıne Ekm Tıyatrosu Kucük T yatrc DOS1M 75 Yıl M gros Akkopru DOSIM 75 Yıl DTKucufc Tıyatro DT Yenı Satıne DT Kuçuk Tiyatro DOSI M 75 Ypt MEB Şura Saionu MEB Şura Saionu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle