18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1SB<İM2<D2SALI CUMHURİYET SAYFA 17 «mr">Mvflrm e anktmmasİBtamayi aauç nrtyartart - Türk insanı dayanıklı çıkmış... "Vur abaltva!" Resmi plakalar Istanbıl'da belediye otobüsleinin bir kısmı pl£kasız ken, belediye- nir bir kısım resmi pla- fcası özel ialk otobüsle- rinde gcrülüyor. Ney- vniş, İETT kuruluş kanu- ntına göre 99 otobüsünü ihale ile draya vermiş. Otobüsler tamam ama resmi plakanın kiralan- ması ne demek? Yarın da polis resmi plakasını özel güvenlik şirketleri- ne mi kiraayacak? Res- rni plakaların hangi ya- sann hangi maddesine göre özel sektöre dev- redildiğin açıklayacak bir yetkili yok mu? Leyleğin ömrü Yolda giderken leylekle karşılaşan bir Türk: - N'aber leylek kardeş, demiş, günlerin nasıl geçiyor? Leylek: - Valla Türk kardeş, demiş, biliyorsun işte... Bizim ömrûmüz laklakla geçiyor. Senden n'aber? Türk, derin derin içini çektikten sonra: - Bizim ömrümüz de AB'ye girmekle geçiyor! Can Ozan eni romanı "Aldatmak" piyasaya çıkarken Milliyet gazetesi Ahmet Altan için "Fransız Ahmet" manşeti atmış ve ortalık karışmıştı. Altan, öne sürüldüğü gibi yurtdışındaki bir konuşmasındaTürkleri aşağılayıcı ifadeler kullanma- dığını söylüyor ve Milliyet ise haberinin arkasındadu- ruyordu ki sonunda Milliyet'in genel yayın yönetme- ni Mehmet Y. Yılmaz, gazetenin okur temsilcisi Ya- vuz Baydar aracılığıyla Altan'dan özür diledi ve ha- berin sorumlusu kişilerin cezalandırıldığı açıklandı. Şimdi konuşma sırası görevine son verilen Milliyet'in Avrupa Haber Müdürü Ahmet Özay'da: "Ahmet Altan 26 Eylül 2002 akşamı Frankfurt Türk Alman Kulübü'nde yaklaşık 40 dakika süren bir ko- nuşma yaptı. Görevli muhabirarkadaşım Seran Sar- gur haberini ertesi gün yazdı. Ancak, elde bant ol- madığı için bu haber 27 Eylül 2002 günü tarafımdan servise konulmadı. Bir kat üstümüzde bulunan Hür- riyet'e haber atlatma ihtirası ile yanan bazı kişiler 'özel 0 haber haber'imizi incelemeden Istanbul'a benim iradem dı- şında sunmak yanşına girdi. Bunu fark ettiğim için Av- rupa Genel Müdürü Aziz Aktel, Avrupa Yazıişleri Mü- dürü Hayri Dizergonca ve muhabir Seran Sargur ile tüm çalışanlann huzurunda, bu haberi redakte et- meyeceğimi ve Istanbul'a vermeyeceğimi beyan et- tim. Haber notlarıni 27 Eylül Cuma akşamı Türkiye sa- ati ile 18.50'de bilgisayanmdan 'öldürerek', 'yarm işe gelmeyeceğimi' ilan ederek gazeteden aynldım. Izin- li olduğum 28 Eylül Cumartesi günü bilgim haricin- de, gazetenin Frankturt'taki yazıişleri yöneticilerinden Zeki Domaç bu haberi benimle görüşme gereksini- mi duymadan redakte ederek Istanbul'a iletti. Habe- rin redaksiyonumuza ulaştığı 26 Eylül Cuma günün- den, Milliyet Frankfurt Haber Merkezi'nde haber ya- zarken görevime son verildiğini kendi gazetemin 'OkurTemsilcisi' sayfasından öğrendiğim 6 Ekim Pa- zar akşamına kadar geçen 10 günlük süre zarfında, Mehmet Y. Yılmaz ile haberi sayfaya koyan yazıişle- ri müdürleri Emre Oral ve Murat Köksal tarafından aranmadım. Tarafıma yöneltilen 'yalan haber' iftira- sı, izinli bir veznedara 'Sen kasadan 100 Euro götür- dün' demekle eşdeğerde acımasız bir iftiradır." Olay gerçekten ilginç... Ahmet Özay'ın yönelttiği soru ise çok daha ilginç: "Ahmet Altan skandalini izinli Haber Müdürü Ah- met özay'a yükleyen Frankfurt Doğan Medya Genel Müdürü Sevda Boduroğlu, Yazıişleri Müdürleri Hay- ri Dizergonca ve Murat Köksal'ın işten attıklan mes- lektaşlannın huzurunda 'Bu işi hallettik. Ahmet bizi mahkemeye vermeyecek, biz de onu. Hadi şimdi Yu- nan tavernasına gidelim' demesi bir basın geleneği midir?" SESSÎZ SEDASIZ (!) • Yüksek Yerilim Hatb erdincutku(§ yahoo.com Seçimde alın birini vuran ötekine.. Akıllan başına gelsin! Yaşap Nuri Öztürk'ün tüyleri Istanbul'dan Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi Tank Konal'ın CHP Istanbul milletvekili adayı Yaşar Nu- ri Öztürk'e yaptığı çağn: "Çeşitli televizyon kanallannda Türkçe ezan önerildiğinde tüylerim di- ken diken oluyor' biçiminde konuştu- ğunuzu izledim, duydum. Ulu önder Atatürk'ün emri ile ilk kez 22 Ocak 1932 tarihinde Yerebatan Camisi'nde okunmaya başlanan Türkçe ezanı ulu- sumuz, Demokrat Parti iktidannın ilk icraatlarından(!) biri olarak uygulama- dan kaldınncaya dek, 18 yıl boyunca tüyleri diken diken olmak bir yana, u- lus olmanın kıvancı ile hem anlayarak hem de Kuvvacıları saygı ile anarak dinledi. Cumhuriyetimizi kuran Millici- ler için evde, sokakta, okulda olduğu gibi ibadete çağnda da Türk dili kul- lanılması, cumhuriyetimizin en önemli devrimlerinden biri olan Dil Devrimi'nin çok anlamlı bir parça- sıydı. Ulu önder Atatürk'ün başlattığı Cumhuriyet Devrimleri'nin herhangi bi- rinden söz ederken, sözcükleri özen- le seçmek gerektiğine inanıyor ve sisi hem güzel Türkçemize hem de ulusal değerlerimize saygılı olmaya çağınyo- rum. Tüyleri diken diken olmak gibi, gü- zel Türkçemizin anlamlı bir deyimini, halkımıza saygın bir ulus olduğunu anımsatan büyük bir devrimden alay- cı bir biçimde söz ederken kullanmış olmanız gibi bir büyük saygısız-çeliş- kiden en kısa sürede vazgeçmenizi bekliyorum." Söylev'in 75. Yılı MERİÇ VELtDEDEOĞLU Yetmiş beş yıl önce bugün, Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'dan 15 Ekim 1927'ye dek gerçekleştirdiklerinin he- sabını târihe ve halkına ver- mek, kimilerinden de hesap sormak üzere kürsüye çıkmış- tı; bu tarihsel olay yani Söy- lev'in okunması tam altı gün sürmüştü. Atatürk bu yapıtında yaJnız- ca olup biteni anlatsaydı, söy- lediklerini belgelere dayandır- masaydı, hele hele kimsecik- lerden hesap sormasaydı, belki "Söylev" de bir anı kita- bı gibi algılanarak raflardaki yerini alırdı. Ne var ki böyle ol- madığı için, H. V. Velidede- oğlu'nun dediği gibi, yıllar bo- yu sağdan ve soldan çapraz ateşe alındı. Neden böyle olduğuna, sö- zünü ettiğimiz belgelere deği- nerek yaklaşalım. Bilindiği gi- bi "Söylev" (Nutuk) üç cilttir; birinci, ikinci ciltler olaylara, üçüncüsü ise bunlan savlayan belgelere özgülenmiştir. "Bel- geler" adı verilen bu üçüncü ciltte sayılandınlmış -alt sayı- lanyla birlikte- 305; sayılandı- rılmamış 33, böylece toplam 338 belge yer alır. Ne var ki, belgelendirme yalnız bu ka- daria kalmaz; ilk iki ciltte de yüze yakın belge vardır; böy- le bir düzenlemenin anlamını Atatürk'ün "Söylev" için söy- lediği: "Amacım, Türk Dev- rimi'nin incelenmesinde ko- laylık sağlamaktır" tümce- sinde açıkça görebiliriz. Şimdi bir iki belgeye şöyle bir göz atalım; 98 No'lu belge Padişah'ın ulusa 20 Eylül 1919 tarihli bir bildirisidir. In- san okudukça her satırda "//- me lime" olmuş bir padişahı görmekten içi burkulur; Os- manlı'nın son sultanı Vahdet- tin'in kendisini ve ulusunu bu denli acındırarak, küçülterek düşmanlardan barış dilenme- si, o gün de bugün de içe sin- dirilecek gibi değildir... Temsilciler Kurulu adına Sı- vas'tan, Atatürk'ün buna ver- digi yanıt ise 104 sayıhdır. Başbakan (sadrazam) olan Damat Ferit Paşa'nın ihane- tini tüm boyutlanyla ortaya ko- yan bu belgeyi okurken insa- nın içi titrer; bir başbakanın ik- tidarda kalma uğruna ulusu- na, ülkesine yaptığı bu ihane- tin belki tarihte bic eşi yoktur. Günümüzde Damat Ferit'i, hakları elinden alınmış birsür- gün gibi gösteren, onun bu hainlik boyutuna değinmeden sürgün yaşamını sıcak bir bi- çemle (üslupla) anlatan kitap- lara ne demeli bilmem... "Belgeler"deki sayılandırıl- mamış 33 belgenin önemli bölümü ise, Batı'nın, Türkleri Trakya'dan tümüyle çıkamnak amacıyla, Batı Trakya'da Do- ğu Trakya'yı da (Ezine'ye dek) içine alan bir Müslüman ülke kurma çabalannı anlatır ki, Ba- tı'nın ikiyüzlülükten de öte ne denli yüzsüz ve kaypak olu- şunun tarihsel bir görüntüsü- dür. Bu kaypaklık ne yazık ki günümüzde de sürüyor. Ük iki ciltteki belgelerin en iN ginçleri kuşkusuz Atatürk'ün yaptığı ikili görüşmelerdir. Ata- türk bunlan çoğu kez en ince aynntılanna dek anlatır; bunla- nn en ünlüsü saltanatın kaldı- nlmasıyla ilgili olandır. Bakan- lar Kurulu Başkanı Rauf Bey ile yapılan bu görüşme, birçok konuda Atatürk'e ters düşen Rauf Bey'in şaşılası değişken kişiliğini ortaya koyan bir bel- gedir. öte yandan Söylev'in bel- gelere dayalı bu sağlam içeri- ğinden rahatsız olanlann onda yer alan gerçekleri göz göre göre yadsımalan, saptırmala- n ya da "Resmi tarih" söyle- mi ile karalamaya çalışmalan yanında kimileri de Söylev'e türlü konularda eklemeler yapmaktadır. İşte bu eklemelerden birine göre, Atatürk 19 Mayıs'ta Samsun'a gitmeden önce Vahdettin'i ziyaret etmiş; Pa- dişah, Atatürk'ü sarayın salo- nunda karşılamış ve bir seh- pada duran siyah ciltli kalın bir tarih kitabını pıtpıtlayarak: "Paşa şimdiye dek yaptıkla- nn bu kitaba geçti. Ama bun- dan sonra yapacakların daha önemli, memleketi kurtarabi- lirsin" demiş ve bu karşılama bu konuşma olduğu gibi Söy- lev'de yer alıyormuş; öyle ki bunu Sayın Prof. Dr. Tokta- mış Ateş de kabul ediyor, bu görüşmenin Söylev'de yer al- dığını yazıyor.(1) Oysa Söylev'de ne böyle bir ziyaretten, ne böyle birgörüş- meden kesinliklesözedilmez, böyle bir sahne kesinlikle Söy- lev'de yer almaz! Bu örnekten de anlaşılaca- ğı üzere Söylev henüz daha gerektiği ölçüde incelenip araştınlmamıştır; Söylev'in 50. yılında Türk Dil Kurumu'nun yaptığı ortaklaşa çalışma ve H. V. Velidedeoğlu'nun önsöz olarak yazdığı incelemeler dı- şında başka bir çalışma da hemen hemen yoktur. Söylev, bilimsel boyutta kap- samlı bir biçimde birçok yö- nüyle birçok kez ele alınmalı, ayrıca güncelliği de hep sürdü- rülmelidir; çünkü "Sevr" içte ve dışta her an gündemdedir. (1) Cumhuriyet, 19.5.1998 Marmaris'te yaşayan yaşh bayana gece yatılı bakıcı aranıyor Tel: 0 252 411 11 38 Cep: 0 532 382 85 63 HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ [email protected] ÇtZGÎLÎK. KÂMİL MASARACI HARBl SEMİHPOROY [email protected] ^Mmm>, KEDÎ 19S0 LEVO APTİÜKA / GİPMESİ £Ş/~TIİK \ CtETİK&î AF&AMÎSTA V FOAWSTAA/Â\^^ V£ SOSYAlİZMy, */ <Sİ8Î<T£XÎ Stiff *—>, £ ~ e-posta: [email protected]. JAPOt/Y4 'DA "8U /Ş A7OM TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 15 Ekim «İSPAT HAKKI" UĞRUNA.. 19SS'TT£ BUGÜN, 3 MİUETI/&CILİN/N OEMOKBATPAZTf'OEN ÇIKA&IL MA KABAHlHitN A£OWaAM fO UİLLETVE&Lİ PE İSTİFASM Y£RMİŞTİ. HAtCK/NDA İLEK.İ SÛ&DÜĞÜ BİR yoLSUZUlK N£O£StİYLE ', 6AS/A//N BU TİP OLAYLARl KAHITLAMA YOKSUM BULUAJPUĞUAJU ORTAYA Çff£ARM/fT/. PART/'ÖEAJ &A2f 14İLLETV&&I-LERİ 8ASfMA"/£F¥)T HAtOCl " 7XA/WMASf İÇJN BİR- yASA TASARlSl Ul MECLİSe SUAIUNCA OLAYLA/S 8İG8İ&Nİ PEMOIOSAT PA/eri "is/°AT NOAM YAfJA 0C6/LOİ </£ £O- NUÇTA 19 MiUMTl/EKJÜ PA/2TİO£N AYfSJLAAAK DURUMUNDfl MLM/fTT. SoiJa. ç/fcanla*(aıxlar> Ftvzi Luffü Koraos- - - , sa§Ja iSHPt ede»/trden Pef*> : r -"- L SARIYER 2. ASLİYE HUKUKMAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2002/699 Karar No: 2002/704 Mahkememizin 7.10.2002 tarih, 2002/699 esas, 2002/704 karar sayılı karan ile Ömer Deniz'in soyadı Topçu olarak düzeltilmiştir. Ilan olunur. Basın: 62863 ORDU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1998/107 Esas - 392 Karar Davacı Aysun Telli tarafından davalı Nedim Telli'ye karşı açılan boşanma davasının yapılan duruşması sonunda, Davanın kabulü ile taraflann boşanmalanna karar verilmiştir. Açık adresi belli olmayan, duruşma gününün de ilanen duyurulduğu anlaşılan davalı Nedim Telli'ye tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen duyurulur. Basın: 62421 KALEM METÎN ERKSAN Oy Avcıları Seçim meydanlan oy avcıları ile dolu. Siyasal parti yöneticileri ve milletvekili adaylan meydanlar- da seçmenlere "Reyini bana ver" diye yalvanyor. Fakat siyasal parti yöneticileri ve milletvekili aday- lan oyunu kapmak istedikleri seçmenlere, gelecek hakkında açık ve anlaşılır nitelikte hiçbir şey söy- lemiyor. Seçime giren siyasal partilerin; siyasal, toplum- sal, ekonomik, askeri, hukuksal, kültürel, sanatsal, teknolojik konularda; ulus, ülke, devlet yararına saptanmış hiçbir programlan yok. Iç siyaset, dış si- yaset, askeri siyaset, toplumsal ve ekonomik siya- set böyle olacak; hukuksal, kültürel, sanatsal siya- set şöyle olacak; teknolojik konularda bunlan yap- mayı düşünüyoruz diye Türk milletine hiçbir şey söylemiyoriar. Durmadan seksen yıllık devleti ve o- nun hükümetlerini kötülüyoriar. Tüm söyledikleri dedikodu ve demagoji içerikli laf kalabalığı. At atabildiğin kadar. Askeriikte hedefi vurmayan, boşa giden atışa "karavana" derier. Tüm partiler ve siyasetçiler "karavana" atıyor. Kimileri kendile- rine sol, kimileri kendilerine sağ diyor. Oysa ki or- tada ne sol var, ne sağ var. Bir askeriik karamizahı vardır. Askerin biri talim sırasında sola dön/sağa dön buyruğu alınca, solunu/sağını şaşınrmış. As- ker sağını/solunu şaşırmasın diye sol omzuna so- ğan, sağ omzuna sarmısak takmışlar. Askere bir sü- re sola dönmeyi ve sağa dönmeyi soğana dön/sar- mısağa dön komutu ile öğretmişler. Bizim siyasal partilerin solculuğu, sağcılığı bu soğan/sarmısak soluna ve sağına benziyor. Ortada yalnız milletvekili olmak, ayda beş milyar maaş, beş milyar ek ödenek, beş milyar yan öde- nek almak var. Iktidan ya da muhalefeti ele geçirip beş yıl gel keyfim gel demek var. Kışlık, yazlık be- dava lojman, yurtiçinde ve yurtdışında her tür sağ- lık giderleri harcaması bedava, sekreter ve danış- man cabası. ömür boyu tam maaş emeklilik hazır. Ceylan derisi turuncu koltuklar beş yıl boş. Türki- ye'de en kârlı iş milletvekili olmaktır. Iktidar ve muhalefet partileri ve milletvekili aday- lan seçim meydanlarında durmadan seçmenleri suçluyor. Iktidar ve muhalefet partilerinin ve millet- vekili adaylannın, seçmenleri suçlama nedenleri şu: Geçen seçimde neden bu iktidar ve muhalefet partilerini seçtin? Neden bu yeteneksiz iktidar ve işeyaramaz muhaJefetin oluşmasını sağladın? Asıl suçlu sensin. Bak sen şu işe, bak sen şu aldatıcı mantığa... Suç yine seçmenin üstünde kaldı. Siyasal parti yöneti- cileri ve milletvekili adaylan seçmende suçluluk dü- şüncesi ve duygusu (guilty complex ing.) oluştur- mak için büyük bir özen gösteriyorlar. Geçen hü- kümet dönemlerinin, geçen milletvekili seçimleri- nin tüm suçlusunun seçmen olduğunu söylüyoriar. Bu kuyruklu yalan seçmende karmaşık bir suçlu- luk duygusunun oluşmasına neden oluyor. Kurnaz ve düzenbaz oy avcılarının büyük bir us- talıkla seçmenin bilincinde ve bilinçaltında oluştur- duğu bu tehlikeli ruhsal birikim, seçmenin oyunu sağlıklı kullanmasına engel olmaktadır. Karayobaz, karacahil, müfteci, antilaik, din töe- can, kabadayı birmafia kalabalığı; demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, değişmeden söz ederek seçmenden rey istiyor. "İki Yüzlü Adam", "Gündüz Insan Gece Kurt", "Kuzulann Sessizliği", "Kurt Adam", "Frankenştayn", "Drakula" romanlannın ve filmlerinin çok tehlikeli kahramanlan bile, bu adamlann şerterinin ve kötülüklerinin yanında, kut- sal ve tannsal bir melek gibi kalır. öte yandan; denenmiş, bilinen, kifayetsiz/muh- teris, yeteneksiz bir sürü; devre/ içi, devre/dışı si- yasetçi; eski Istanbul'un en tipik sokak satıcılann- dan biri olan "pire tozu satıcısı" gibi bar/bar bağı- np seçmenden oy istiyor. Pire tozu satıcılan olağa- nüstü masalcılardı. Sokaktaki insan biraz merak, bi- raz da gülmek için "pire tozu satıc/s; "nın çevresi- ne toplanırdı. Pire tozu satıcılan sattıklan malın kul- lanılışını kısaca şöyle tanıtııiardc "Pireyi yakalaya- caksın. Fakat sakın pireyi ezip öldürme. Bu dav- ranış çağımıza yakışır bir eylem değildir. Çağımız asri, modem bir çağdır. Etkili ve öldürücü bir ilaç varken, elini kana bulama. Pireyi sol elinin ikipar- mağı arasında tut. Pirenin gövdesini ve kafasını; pirenin yüzünü görebilecek bir duruma getir. Pi- renin gözlerine bak. Sağ eline pire tozunu al ve pi- renin gözlerine doğru fırtat." Sokaktaki adam "pire tozu saf/c/s/"nın anlattığı masalın doğru olmadığını bilirdi. Sokaktaki adam "pire tozu satıcısrmn anlattığı masalın dinleme üc- retini, pire tozu satın alarak öderdi. Oy avcılan "pire tozu satıcısı"r»n anlattığı gülünç masal kadar bile, ciddi bir şeyler anlatmıyor. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 SOLMNSAĞA: 1/ Güzel sesli bir kuş. 2/ Gece yapılan sinema ya da tiyatro gösterisi... Cey- 3 lan. 3/Tütüniç- me aracı... Yüz metrekare tuta- nnda yüzey öl- çüsü birimi. 4/ Tavır, davra- nış...Engebe.5/ 8 Büyük Okya- g nus'ta bir ülke... Küçük mağara. 6/ Baş- langıcı belli olmayan zaman... Pokerde avnı cinsten dört kâğıda ve- rilen ad. 7/Gelir... "Eğ- lenecek — bulaman / Gönlünuieki köşk ol- masa" (Âşık Veysel). 8/ II. Dünya Savaşı'nın önemli çarpışmalanna sahne olmuş bir Japon adası. 9/ Belirli bir iş için aynlan para... Kısa bacaklı ve tıknaz bedenli bir kö- pek cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Serçegillerden güzel sesli bir kuş... Trabzon'un bir U- çesi. 2/ "Ne zaman seni düşünsem / Bir ceylan — içmeye iner" (llhan Berk)... îçinde anason. sakız gibi kokulu mad- deler olmayan üzüm rakısı. 37Arvondan elde edilen bir al- kaloit. 41 Olağandan daha büyük olan... Meydan. 5/ As- ya'da bir ülke... Lezzet. 6/Dövülmüş et, bulgur ve soğan- la yapılan ızgara köfte... Birbağlaç. 7/Güney Afrika Cum- huriyeti'nin plaka işareti... Türk halk müziğinde "makam" anlamında kullanılan sözcük. 8/0smanlı camilerinin av- lusunda yeralan küçük mezarlık. 9/Leke öğesinin ağır bas- tığı soyut yapıtlanyla tanınmış ressamımız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle