Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1SB<İM2<D2SALI CUMHURİYET SAYFA
17
«mr">Mvflrm
e anktmmasİBtamayi
aauç nrtyartart
- Türk insanı dayanıklı
çıkmış...
"Vur abaltva!"
Resmi
plakalar
Istanbıl'da belediye
otobüsleinin bir kısmı
pl£kasız ken, belediye-
nir bir kısım resmi pla-
fcası özel ialk otobüsle-
rinde gcrülüyor. Ney-
vniş, İETT kuruluş kanu-
ntına göre 99 otobüsünü
ihale ile draya vermiş.
Otobüsler tamam ama
resmi plakanın kiralan-
ması ne demek? Yarın
da polis resmi plakasını
özel güvenlik şirketleri-
ne mi kiraayacak? Res-
rni plakaların hangi ya-
sann hangi maddesine
göre özel sektöre dev-
redildiğin açıklayacak
bir yetkili yok mu?
Leyleğin ömrü
Yolda giderken leylekle
karşılaşan bir Türk:
- N'aber leylek kardeş,
demiş, günlerin nasıl
geçiyor?
Leylek:
- Valla Türk kardeş,
demiş, biliyorsun işte...
Bizim ömrûmüz laklakla
geçiyor. Senden
n'aber?
Türk, derin derin içini
çektikten sonra:
- Bizim ömrümüz de
AB'ye girmekle geçiyor!
Can Ozan
eni romanı "Aldatmak" piyasaya çıkarken
Milliyet gazetesi Ahmet Altan için "Fransız
Ahmet" manşeti atmış ve ortalık karışmıştı.
Altan, öne sürüldüğü gibi yurtdışındaki bir
konuşmasındaTürkleri aşağılayıcı ifadeler kullanma-
dığını söylüyor ve Milliyet ise haberinin arkasındadu-
ruyordu ki sonunda Milliyet'in genel yayın yönetme-
ni Mehmet Y. Yılmaz, gazetenin okur temsilcisi Ya-
vuz Baydar aracılığıyla Altan'dan özür diledi ve ha-
berin sorumlusu kişilerin cezalandırıldığı açıklandı.
Şimdi konuşma sırası görevine son verilen Milliyet'in
Avrupa Haber Müdürü Ahmet Özay'da:
"Ahmet Altan 26 Eylül 2002 akşamı Frankfurt Türk
Alman Kulübü'nde yaklaşık 40 dakika süren bir ko-
nuşma yaptı. Görevli muhabirarkadaşım Seran Sar-
gur haberini ertesi gün yazdı. Ancak, elde bant ol-
madığı için bu haber 27 Eylül 2002 günü tarafımdan
servise konulmadı. Bir kat üstümüzde bulunan Hür-
riyet'e haber atlatma ihtirası ile yanan bazı kişiler 'özel
0 haber
haber'imizi incelemeden Istanbul'a benim iradem dı-
şında sunmak yanşına girdi. Bunu fark ettiğim için Av-
rupa Genel Müdürü Aziz Aktel, Avrupa Yazıişleri Mü-
dürü Hayri Dizergonca ve muhabir Seran Sargur ile
tüm çalışanlann huzurunda, bu haberi redakte et-
meyeceğimi ve Istanbul'a vermeyeceğimi beyan et-
tim.
Haber notlarıni 27 Eylül Cuma akşamı Türkiye sa-
ati ile 18.50'de bilgisayanmdan 'öldürerek', 'yarm işe
gelmeyeceğimi' ilan ederek gazeteden aynldım. Izin-
li olduğum 28 Eylül Cumartesi günü bilgim haricin-
de, gazetenin Frankturt'taki yazıişleri yöneticilerinden
Zeki Domaç bu haberi benimle görüşme gereksini-
mi duymadan redakte ederek Istanbul'a iletti. Habe-
rin redaksiyonumuza ulaştığı 26 Eylül Cuma günün-
den, Milliyet Frankfurt Haber Merkezi'nde haber ya-
zarken görevime son verildiğini kendi gazetemin
'OkurTemsilcisi' sayfasından öğrendiğim 6 Ekim Pa-
zar akşamına kadar geçen 10 günlük süre zarfında,
Mehmet Y. Yılmaz ile haberi sayfaya koyan yazıişle-
ri müdürleri Emre Oral ve Murat Köksal tarafından
aranmadım. Tarafıma yöneltilen 'yalan haber' iftira-
sı, izinli bir veznedara 'Sen kasadan 100 Euro götür-
dün' demekle eşdeğerde acımasız bir iftiradır."
Olay gerçekten ilginç... Ahmet Özay'ın yönelttiği
soru ise çok daha ilginç:
"Ahmet Altan skandalini izinli Haber Müdürü Ah-
met özay'a yükleyen Frankfurt Doğan Medya Genel
Müdürü Sevda Boduroğlu, Yazıişleri Müdürleri Hay-
ri Dizergonca ve Murat Köksal'ın işten attıklan mes-
lektaşlannın huzurunda 'Bu işi hallettik. Ahmet bizi
mahkemeye vermeyecek, biz de onu. Hadi şimdi Yu-
nan tavernasına gidelim' demesi bir basın geleneği
midir?"
SESSÎZ SEDASIZ (!) •
Yüksek Yerilim Hatb
erdincutku(§ yahoo.com
Seçimde alın birini vuran ötekine..
Akıllan başına gelsin!
Yaşap Nuri Öztürk'ün tüyleri
Istanbul'dan Atatürkçü Düşünce
Derneği üyesi Tank Konal'ın CHP
Istanbul milletvekili adayı Yaşar Nu-
ri Öztürk'e yaptığı çağn:
"Çeşitli televizyon kanallannda
Türkçe ezan önerildiğinde tüylerim di-
ken diken oluyor' biçiminde konuştu-
ğunuzu izledim, duydum. Ulu önder
Atatürk'ün emri ile ilk kez 22 Ocak
1932 tarihinde Yerebatan Camisi'nde
okunmaya başlanan Türkçe ezanı ulu-
sumuz, Demokrat Parti iktidannın ilk
icraatlarından(!) biri olarak uygulama-
dan kaldınncaya dek, 18 yıl boyunca
tüyleri diken diken olmak bir yana, u-
lus olmanın kıvancı ile hem anlayarak
hem de Kuvvacıları saygı ile anarak
dinledi. Cumhuriyetimizi kuran Millici-
ler için evde, sokakta, okulda olduğu
gibi ibadete çağnda da Türk dili kul-
lanılması, cumhuriyetimizin en
önemli devrimlerinden biri olan Dil
Devrimi'nin çok anlamlı bir parça-
sıydı. Ulu önder Atatürk'ün başlattığı
Cumhuriyet Devrimleri'nin herhangi bi-
rinden söz ederken, sözcükleri özen-
le seçmek gerektiğine inanıyor ve sisi
hem güzel Türkçemize hem de ulusal
değerlerimize saygılı olmaya çağınyo-
rum.
Tüyleri diken diken olmak gibi, gü-
zel Türkçemizin anlamlı bir deyimini,
halkımıza saygın bir ulus olduğunu
anımsatan büyük bir devrimden alay-
cı bir biçimde söz ederken kullanmış
olmanız gibi bir büyük saygısız-çeliş-
kiden en kısa sürede vazgeçmenizi
bekliyorum."
Söylev'in 75. Yılı
MERİÇ VELtDEDEOĞLU
Yetmiş beş yıl önce bugün,
Mustafa Kemal, 19 Mayıs
1919'dan 15 Ekim 1927'ye
dek gerçekleştirdiklerinin he-
sabını târihe ve halkına ver-
mek, kimilerinden de hesap
sormak üzere kürsüye çıkmış-
tı; bu tarihsel olay yani Söy-
lev'in okunması tam altı gün
sürmüştü.
Atatürk bu yapıtında yaJnız-
ca olup biteni anlatsaydı, söy-
lediklerini belgelere dayandır-
masaydı, hele hele kimsecik-
lerden hesap sormasaydı,
belki "Söylev" de bir anı kita-
bı gibi algılanarak raflardaki
yerini alırdı. Ne var ki böyle ol-
madığı için, H. V. Velidede-
oğlu'nun dediği gibi, yıllar bo-
yu sağdan ve soldan çapraz
ateşe alındı.
Neden böyle olduğuna, sö-
zünü ettiğimiz belgelere deği-
nerek yaklaşalım. Bilindiği gi-
bi "Söylev" (Nutuk) üç cilttir;
birinci, ikinci ciltler olaylara,
üçüncüsü ise bunlan savlayan
belgelere özgülenmiştir. "Bel-
geler" adı verilen bu üçüncü
ciltte sayılandınlmış -alt sayı-
lanyla birlikte- 305; sayılandı-
rılmamış 33, böylece toplam
338 belge yer alır. Ne var ki,
belgelendirme yalnız bu ka-
daria kalmaz; ilk iki ciltte de
yüze yakın belge vardır; böy-
le bir düzenlemenin anlamını
Atatürk'ün "Söylev" için söy-
lediği: "Amacım, Türk Dev-
rimi'nin incelenmesinde ko-
laylık sağlamaktır" tümce-
sinde açıkça görebiliriz.
Şimdi bir iki belgeye şöyle
bir göz atalım; 98 No'lu belge
Padişah'ın ulusa 20 Eylül
1919 tarihli bir bildirisidir. In-
san okudukça her satırda "//-
me lime" olmuş bir padişahı
görmekten içi burkulur; Os-
manlı'nın son sultanı Vahdet-
tin'in kendisini ve ulusunu bu
denli acındırarak, küçülterek
düşmanlardan barış dilenme-
si, o gün de bugün de içe sin-
dirilecek gibi değildir...
Temsilciler Kurulu adına Sı-
vas'tan, Atatürk'ün buna ver-
digi yanıt ise 104 sayıhdır.
Başbakan (sadrazam) olan
Damat Ferit Paşa'nın ihane-
tini tüm boyutlanyla ortaya ko-
yan bu belgeyi okurken insa-
nın içi titrer; bir başbakanın ik-
tidarda kalma uğruna ulusu-
na, ülkesine yaptığı bu ihane-
tin belki tarihte bic eşi yoktur.
Günümüzde Damat Ferit'i,
hakları elinden alınmış birsür-
gün gibi gösteren, onun bu
hainlik boyutuna değinmeden
sürgün yaşamını sıcak bir bi-
çemle (üslupla) anlatan kitap-
lara ne demeli bilmem...
"Belgeler"deki sayılandırıl-
mamış 33 belgenin önemli
bölümü ise, Batı'nın, Türkleri
Trakya'dan tümüyle çıkamnak
amacıyla, Batı Trakya'da Do-
ğu Trakya'yı da (Ezine'ye dek)
içine alan bir Müslüman ülke
kurma çabalannı anlatır ki, Ba-
tı'nın ikiyüzlülükten de öte ne
denli yüzsüz ve kaypak olu-
şunun tarihsel bir görüntüsü-
dür. Bu kaypaklık ne yazık ki
günümüzde de sürüyor.
Ük iki ciltteki belgelerin en iN
ginçleri kuşkusuz Atatürk'ün
yaptığı ikili görüşmelerdir. Ata-
türk bunlan çoğu kez en ince
aynntılanna dek anlatır; bunla-
nn en ünlüsü saltanatın kaldı-
nlmasıyla ilgili olandır. Bakan-
lar Kurulu Başkanı Rauf Bey
ile yapılan bu görüşme, birçok
konuda Atatürk'e ters düşen
Rauf Bey'in şaşılası değişken
kişiliğini ortaya koyan bir bel-
gedir.
öte yandan Söylev'in bel-
gelere dayalı bu sağlam içeri-
ğinden rahatsız olanlann onda
yer alan gerçekleri göz göre
göre yadsımalan, saptırmala-
n ya da "Resmi tarih" söyle-
mi ile karalamaya çalışmalan
yanında kimileri de Söylev'e
türlü konularda eklemeler
yapmaktadır.
İşte bu eklemelerden birine
göre, Atatürk 19 Mayıs'ta
Samsun'a gitmeden önce
Vahdettin'i ziyaret etmiş; Pa-
dişah, Atatürk'ü sarayın salo-
nunda karşılamış ve bir seh-
pada duran siyah ciltli kalın bir
tarih kitabını pıtpıtlayarak:
"Paşa şimdiye dek yaptıkla-
nn bu kitaba geçti. Ama bun-
dan sonra yapacakların daha
önemli, memleketi kurtarabi-
lirsin" demiş ve bu karşılama
bu konuşma olduğu gibi Söy-
lev'de yer alıyormuş; öyle ki
bunu Sayın Prof. Dr. Tokta-
mış Ateş de kabul ediyor, bu
görüşmenin Söylev'de yer al-
dığını yazıyor.(1)
Oysa Söylev'de ne böyle bir
ziyaretten, ne böyle birgörüş-
meden kesinliklesözedilmez,
böyle bir sahne kesinlikle Söy-
lev'de yer almaz!
Bu örnekten de anlaşılaca-
ğı üzere Söylev henüz daha
gerektiği ölçüde incelenip
araştınlmamıştır; Söylev'in 50.
yılında Türk Dil Kurumu'nun
yaptığı ortaklaşa çalışma ve
H. V. Velidedeoğlu'nun önsöz
olarak yazdığı incelemeler dı-
şında başka bir çalışma da
hemen hemen yoktur.
Söylev, bilimsel boyutta kap-
samlı bir biçimde birçok yö-
nüyle birçok kez ele alınmalı,
ayrıca güncelliği de hep sürdü-
rülmelidir; çünkü "Sevr" içte ve
dışta her an gündemdedir.
(1) Cumhuriyet, 19.5.1998
Marmaris'te yaşayan yaşh bayana gece yatılı bakıcı aranıyor
Tel: 0 252 411 11 38 Cep: 0 532 382 85 63
HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ gulgec2@hotmail.com
ÇtZGÎLÎK. KÂMİL MASARACI
HARBl SEMİHPOROY semihporoy@yahoo.com
^Mmm>,
KEDÎ
19S0
LEVO APTİÜKA
/ GİPMESİ £Ş/~TIİK
\ CtETİK&î AF&AMÎSTA
V
FOAWSTAA/Â\^^
V£ SOSYAlİZMy,
*/ <Sİ8Î<T£XÎ Stiff *—>,
£ ~
e-posta: aptulika@go.com.
JAPOt/Y4 'DA "8U /Ş A7OM
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 15 Ekim
«İSPAT HAKKI" UĞRUNA..
19SS'TT£ BUGÜN, 3 MİUETI/&CILİN/N OEMOKBATPAZTf'OEN ÇIKA&IL
MA KABAHlHitN A£OWaAM fO UİLLETVE&Lİ PE İSTİFASM Y£RMİŞTİ.
HAtCK/NDA İLEK.İ SÛ&DÜĞÜ BİR yoLSUZUlK N£O£StİYLE
', 6AS/A//N BU TİP OLAYLARl KAHITLAMA
YOKSUM BULUAJPUĞUAJU ORTAYA Çff£ARM/fT/.
PART/'ÖEAJ &A2f 14İLLETV&&I-LERİ 8ASfMA"/£F¥)T
HAtOCl " 7XA/WMASf İÇJN BİR- yASA TASARlSl
Ul MECLİSe SUAIUNCA OLAYLA/S 8İG8İ&Nİ
PEMOIOSAT PA/eri "is/°AT
NOAM YAfJA 0C6/LOİ </£ £O-
NUÇTA 19 MiUMTl/EKJÜ PA/2TİO£N
AYfSJLAAAK DURUMUNDfl MLM/fTT.
SoiJa. ç/fcanla*(aıxlar> Ftvzi Luffü Koraos-
- - , sa§Ja iSHPt ede»/trden Pef*>
: r
-"-
L
SARIYER 2. ASLİYE HUKUKMAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2002/699 Karar No: 2002/704
Mahkememizin 7.10.2002 tarih, 2002/699 esas, 2002/704 karar
sayılı karan ile Ömer Deniz'in soyadı Topçu olarak düzeltilmiştir.
Ilan olunur. Basın: 62863
ORDU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1998/107 Esas - 392 Karar
Davacı Aysun Telli tarafından davalı Nedim Telli'ye karşı açılan boşanma davasının yapılan duruşması sonunda,
Davanın kabulü ile taraflann boşanmalanna karar verilmiştir.
Açık adresi belli olmayan, duruşma gününün de ilanen duyurulduğu anlaşılan davalı Nedim Telli'ye tebligat yerine geçerli olmak
üzere ilanen duyurulur. Basın: 62421
KALEM
METÎN ERKSAN
Oy Avcıları
Seçim meydanlan oy avcıları ile dolu. Siyasal
parti yöneticileri ve milletvekili adaylan meydanlar-
da seçmenlere "Reyini bana ver" diye yalvanyor.
Fakat siyasal parti yöneticileri ve milletvekili aday-
lan oyunu kapmak istedikleri seçmenlere, gelecek
hakkında açık ve anlaşılır nitelikte hiçbir şey söy-
lemiyor.
Seçime giren siyasal partilerin; siyasal, toplum-
sal, ekonomik, askeri, hukuksal, kültürel, sanatsal,
teknolojik konularda; ulus, ülke, devlet yararına
saptanmış hiçbir programlan yok. Iç siyaset, dış si-
yaset, askeri siyaset, toplumsal ve ekonomik siya-
set böyle olacak; hukuksal, kültürel, sanatsal siya-
set şöyle olacak; teknolojik konularda bunlan yap-
mayı düşünüyoruz diye Türk milletine hiçbir şey
söylemiyoriar. Durmadan seksen yıllık devleti ve o-
nun hükümetlerini kötülüyoriar. Tüm söyledikleri
dedikodu ve demagoji içerikli laf kalabalığı.
At atabildiğin kadar. Askeriikte hedefi vurmayan,
boşa giden atışa "karavana" derier. Tüm partiler
ve siyasetçiler "karavana" atıyor. Kimileri kendile-
rine sol, kimileri kendilerine sağ diyor. Oysa ki or-
tada ne sol var, ne sağ var. Bir askeriik karamizahı
vardır. Askerin biri talim sırasında sola dön/sağa
dön buyruğu alınca, solunu/sağını şaşınrmış. As-
ker sağını/solunu şaşırmasın diye sol omzuna so-
ğan, sağ omzuna sarmısak takmışlar. Askere bir sü-
re sola dönmeyi ve sağa dönmeyi soğana dön/sar-
mısağa dön komutu ile öğretmişler. Bizim siyasal
partilerin solculuğu, sağcılığı bu soğan/sarmısak
soluna ve sağına benziyor.
Ortada yalnız milletvekili olmak, ayda beş milyar
maaş, beş milyar ek ödenek, beş milyar yan öde-
nek almak var. Iktidan ya da muhalefeti ele geçirip
beş yıl gel keyfim gel demek var. Kışlık, yazlık be-
dava lojman, yurtiçinde ve yurtdışında her tür sağ-
lık giderleri harcaması bedava, sekreter ve danış-
man cabası. ömür boyu tam maaş emeklilik hazır.
Ceylan derisi turuncu koltuklar beş yıl boş. Türki-
ye'de en kârlı iş milletvekili olmaktır.
Iktidar ve muhalefet partileri ve milletvekili aday-
lan seçim meydanlarında durmadan seçmenleri
suçluyor. Iktidar ve muhalefet partilerinin ve millet-
vekili adaylannın, seçmenleri suçlama nedenleri
şu: Geçen seçimde neden bu iktidar ve muhalefet
partilerini seçtin? Neden bu yeteneksiz iktidar ve
işeyaramaz muhaJefetin oluşmasını sağladın? Asıl
suçlu sensin.
Bak sen şu işe, bak sen şu aldatıcı mantığa... Suç
yine seçmenin üstünde kaldı. Siyasal parti yöneti-
cileri ve milletvekili adaylan seçmende suçluluk dü-
şüncesi ve duygusu (guilty complex ing.) oluştur-
mak için büyük bir özen gösteriyorlar. Geçen hü-
kümet dönemlerinin, geçen milletvekili seçimleri-
nin tüm suçlusunun seçmen olduğunu söylüyoriar.
Bu kuyruklu yalan seçmende karmaşık bir suçlu-
luk duygusunun oluşmasına neden oluyor.
Kurnaz ve düzenbaz oy avcılarının büyük bir us-
talıkla seçmenin bilincinde ve bilinçaltında oluştur-
duğu bu tehlikeli ruhsal birikim, seçmenin oyunu
sağlıklı kullanmasına engel olmaktadır.
Karayobaz, karacahil, müfteci, antilaik, din töe-
can, kabadayı birmafia kalabalığı; demokrasiden,
hukukun üstünlüğünden, değişmeden söz ederek
seçmenden rey istiyor. "İki Yüzlü Adam", "Gündüz
Insan Gece Kurt", "Kuzulann Sessizliği", "Kurt
Adam", "Frankenştayn", "Drakula" romanlannın
ve filmlerinin çok tehlikeli kahramanlan bile, bu
adamlann şerterinin ve kötülüklerinin yanında, kut-
sal ve tannsal bir melek gibi kalır.
öte yandan; denenmiş, bilinen, kifayetsiz/muh-
teris, yeteneksiz bir sürü; devre/ içi, devre/dışı si-
yasetçi; eski Istanbul'un en tipik sokak satıcılann-
dan biri olan "pire tozu satıcısı" gibi bar/bar bağı-
np seçmenden oy istiyor. Pire tozu satıcılan olağa-
nüstü masalcılardı. Sokaktaki insan biraz merak, bi-
raz da gülmek için "pire tozu satıc/s; "nın çevresi-
ne toplanırdı. Pire tozu satıcılan sattıklan malın kul-
lanılışını kısaca şöyle tanıtııiardc "Pireyi yakalaya-
caksın. Fakat sakın pireyi ezip öldürme. Bu dav-
ranış çağımıza yakışır bir eylem değildir. Çağımız
asri, modem bir çağdır. Etkili ve öldürücü bir ilaç
varken, elini kana bulama. Pireyi sol elinin ikipar-
mağı arasında tut. Pirenin gövdesini ve kafasını;
pirenin yüzünü görebilecek bir duruma getir. Pi-
renin gözlerine bak. Sağ eline pire tozunu al ve pi-
renin gözlerine doğru fırtat."
Sokaktaki adam "pire tozu saf/c/s/"nın anlattığı
masalın doğru olmadığını bilirdi. Sokaktaki adam
"pire tozu satıcısrmn anlattığı masalın dinleme üc-
retini, pire tozu satın alarak öderdi.
Oy avcılan "pire tozu satıcısı"r»n anlattığı gülünç
masal kadar bile, ciddi bir şeyler anlatmıyor.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6
SOLMNSAĞA:
1/ Güzel sesli
bir kuş. 2/ Gece
yapılan sinema
ya da tiyatro
gösterisi... Cey- 3
lan. 3/Tütüniç-
me aracı... Yüz
metrekare tuta-
nnda yüzey öl-
çüsü birimi. 4/
Tavır, davra-
nış...Engebe.5/ 8
Büyük Okya- g
nus'ta bir ülke...
Küçük mağara. 6/ Baş-
langıcı belli olmayan
zaman... Pokerde avnı
cinsten dört kâğıda ve-
rilen ad. 7/Gelir... "Eğ-
lenecek — bulaman /
Gönlünuieki köşk ol-
masa" (Âşık Veysel). 8/
II. Dünya Savaşı'nın
önemli çarpışmalanna
sahne olmuş bir Japon
adası. 9/ Belirli bir iş
için aynlan para... Kısa bacaklı ve tıknaz bedenli bir kö-
pek cinsi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Serçegillerden güzel sesli bir kuş... Trabzon'un bir U-
çesi. 2/ "Ne zaman seni düşünsem / Bir ceylan — içmeye
iner" (llhan Berk)... îçinde anason. sakız gibi kokulu mad-
deler olmayan üzüm rakısı. 37Arvondan elde edilen bir al-
kaloit. 41 Olağandan daha büyük olan... Meydan. 5/ As-
ya'da bir ülke... Lezzet. 6/Dövülmüş et, bulgur ve soğan-
la yapılan ızgara köfte... Birbağlaç. 7/Güney Afrika Cum-
huriyeti'nin plaka işareti... Türk halk müziğinde "makam"
anlamında kullanılan sözcük. 8/0smanlı camilerinin av-
lusunda yeralan küçük mezarlık. 9/Leke öğesinin ağır bas-
tığı soyut yapıtlanyla tanınmış ressamımız.