Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 2002 SALI
14 LJ-K kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
NâzımYılı'na ikitiyatroarmağanı
Diyalog Tiyatro Festrvali'nin Nâam etkinlikleri, Hamburg Toplulu-
ğu'nun 'Nâom Için Bir Şölen' ve Aziz Nesin tlkokulu öğrencilerinin
'Dünyayı Çocuklara Yerelim Bir Günliik de Olsa' başhklı gösterileri,
Tımur Selçuk konseri ve Nâzını'ın vaşamını eksen alan •Türküfcri-
mizden Korkuyorlar' belgesetiyle sürüyor.
UNESCO'nun Nâzım Hikmet yılı olarak
ilan ettiği 2002'nin sonlarına yaklaşırken,
büyük ozanın yaşamı, polıtik kimliği, sana-
ü ve yapıtlan üstünde odaklanan etkinlik-
ler de Türkiye ve dünya düzeyinde sürüyor.
Son birkaç hafta içinde Nâzım'ın oyım ya-
zarlığını irdeleyen iki çalaşma gerçekleşti.
Prof. Dr. Sevda Şener'in yıl içinde hazırla-
dığı 'Nâzını Hikmet'in Oyun Yazarhğı' baş-
lıkb kitabı T.C. KültürBakanlığı tarafindaJn
yayımlandı. Berlin KültûrSenatörlüğü'nün
desteğiyle 1995'ten bu yana düzenlenen Di-
yalog Tiyatro Festivali'nde ise Türkiye'den
gelen ve Berlin"de yaşayan Türk ve Alman
sanatçı ve incelemecilerin katılımıyla 11
Ekim'de 'Nâzıın Hikmet'in Tiyatrosu' baş-
lıklı bir söyleşi gerçekleşti.
Sevda Şener'in kitabı, Zühtü Bayar'ın
1995 'te yayımlanan 'Nâznn Hikmet'in Oyun
Yazarhğı' (Gerçek Sanat Yayınlan) ve Nâ-
zım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi tarafin-
dan düzenlenen Yuvarlak Ma-
saToplantısı'nınkitaplaştınl- g^
dığı '\âzmı Hikmet'in Tiyat-
rosu' (N.H. Kültür ve Sanat
Vakfi Yayınlan 2, 1996) baş-
lıklı çahşmalar yanında, Nâ-
zım"m tiyatro anlayışını ve
sahne ürünlerini çeşitli düz-
lemlerde irdeleyen en geniş
boyutlu yapıt olarak kitaphk-
lanmızdaki yerini alacak. Her
çeşitten okura çekici gelecek
bir özelliği de satışa 2 milyon TL (öğrenci-
ye 1 miryon) gibi düşük bir bedelle sunul-
muş olması.
Tryatroda Sevda Şener imzası
Şener, konuşma diliyle yazı dilıni ustaca
buluşturduğu, tiyatroya ilişkin teknik terim-
leri yazı biçeminin akıcılığı içine kolayca sin-
dirdiği bir anlatım düzeni içinde Nâzım'ın
tiyatrodaki serüvenini üç bölümde yorum-
luyor.
Ök bölümde Nâzım'ın tiyatro yazarlığı-
na adım atış yıllan, ilk denemeleri, Sovyet-
ler Birliği'nde geçirdiği gençlik yıllannda
Marksist- Leninist ideoloji doğrultusunda ve
genç Sovyet tiyatrosunun modernizminin
büyüsü altında, arkadaşı Nikolay Ekk ile
birlikte kurduğu Metla tıyatrosundaki çalış-
malan, Türkiye'ye dönüşte Darülbedayi
(sonra Istanbul Şebir Tiyatrolan) için yaz-
dıklan, hapishane yaşamı süresince üretti-
ği yapıtlar ve Sovyetler Birliği'nde geçirdi-
ği son 12 yıl içinde Sovyet ve dünya seyir-
cisini hedefleyen oyun yazma uğraşı dile
geliyor.
tkınci bölümde Nâzım Hikmet'in tam
metni elimizde bulunan 22 oyununu, tiyat-
ro sanatrna ilişkin tüm boyutlan gözeterek
tek tek ve aynntılı olarak inceleyen Şener,
son bölümde tüm oyunlar üstüne yaptığı ge-
nel değerlendirmeyle Nâzım'ın oyun ya-
zarlığının yorumuna da Sevda Şener imza-
sını atıyor: 'Konuyu gerçeldere dayandır-
mak, bu gerçekkrin içerdiği sorunlan eie
abp bir dünya görüşü bağlamında değerien-
dirmek, bir yandan bu sorunu yaşayan oyun
kişisini etik değerler açısından deştirirkea.
bir yandan onun ruhsal durumunu çözüm-
lemek,a\Tuzamandamizahiyadaşürsddo-
kunmalariaüetiyigüçiendirmek, kurgusal dü-
kJon birkaç hafta içinde Nâzım 'm oyun yazariığım
irdeleyen iki çahşma gerçekleşti. Sevda Şener'in 'Nâzım
Hikmet'in Oyun Yazarhğı' başlıkh kitabı Kültür Bakanhğı
tarafından yayımlandı. Berlin'dedüzenlenen Diyalog
Türkiye Festivali 'nde Berlin 'de yaşayan sanatçı ve
incelemecilerin katılımıyla 'Nâzım Hikmet 'in Tiyatrosu'
başlıkh söyleşi gerçekleşti.
zenlemelerle dram sanaona özgü anlaüm
hünerleriyle oyuna („) kıvrakbk kazandır-
mak Nâzun Hikmettiyatrosunun ayınaözel-
Kğioknuştur." Berrak ve lezzetli bir kıtap...
Berlin'de düzenlenen 7.Diyalog Tiyatro
Festivali de bu yıl Nâzım ağırlıklı bir izlen-
ce düzeni hazırlamış. Berlin'de 17 yıldır bir-
çok kültür ve sanat etkinliğine katılmış bir
kuruluş olan Diyalog, daha çok sahne sanat-
lan, edebiyat ve müzik alanlannda yaptığı
düzenlemelerle çok kültürlü bir içerik sunan
ve kültürler arası sanat etkinliklerinin ger-
çekleşmesine önayak olan bir proje niteliği
taşıyor. Diyalog'un aynı zamanda bir tiyat-
ro ekibi olarak kazandığı 10 yıllık deneyim
ve seyirciyle olan ilişkisi Diyalog Tiyatro Fes-
trvali'nin başlamasını ve sürmesini sağlamış.
Berlin'in çoğunlukla Türklerin, çeşitli
oranlarda başka yabancı göçmenlerin otur-
duğu ve zaman içinde bir sanatçılar mahal-
lesi olma yönüne giden Kreuzberg bölge-
sindeki Ballhaus Sahnesi (ve Diyalog Kül-
tür Merkezi) ile Hebbel Tiyatrosu'nda yer
alan bu yılın festival etkinlikleri (3 Ekim-2
Kasım) çeşitli ülkelerden gelmiş sanatçı ve
topluluklann müzik ve anlatı tiyatrosu (dans
tiyatrosu, çocuk tiyatrosunu da içeren) tiyat-
ro sunumlan ile söyleşüerden oluşturulmuş.
'Bu Bir Rüyadır' opereti
Nâzım Hikmet'e ilişkin izlenceler 4-5
Ekim'de İstanbul De\ let Tiyatrosu'nun sun-
duğu "Bu Bir Rüyadır' operetiyle başlamış.
Berlin Diyalog Tiyatrosu adına sanatçı Mür-
tüz Yoku'nun Ballhaus'ta düzenlediği, Tür-
kiye'den Yıhnaz Onay, Zeynep Oral, Zehra
tpşiroğiu ve benım. Berlin'den oyuncu, yö-
netmen ve yazar Metin Tekin'in kahldığı, şa-
ir- yazar-eleştirmen Gültekin Emre'nin yö-
nettiği, ozanın yazılannı \ e şiirlerinin Türk-
çe ve Almanca olarak piyano eşliğinde su-
nulmasıyla renklenen 'Nâ-
zım Hikmet'in Tiyatrosu'' baş-
lıkh söyleşi ıse Nâamın dram
yazarlığının özellikleri, ön-
cü- deneysel nitelikleri, Türk
ve dünya tiyatrosu içindeki
yeri yanında, oyunlannı doğ-
ru biçimde sahnelenmesi bağ-
lamındaki tartışmalar ile Nâ-
zım'ın şiirindeki dramatik
özellikler ve sahneye çıkanl-
maya yatkınlığı. sahne olayına dönüştürülen
şiırlerini Türkiye'deki yorumlan üstünde
odaklaşıyordu. Ancak, izleyicilerin sabnnı
zorlamamak için 2.5 saate sığdınlan düzen-
leme Nâzım'ın tiyatrosunu tüm boyutlaray-
la irdelenmesine yetmeyecekti kuşkusuz.
Berlin'de hoş bir Nâzım tiyatrosu esintisi
oluşturmuş olması yeterdi ama...
Diyalog Tiyatro Festivali'nin Nâzım'a
ilişkin etkinlikleri, Hamburg Topluluğu'nun
'Nâzun İçin Bir Şölen', Berlin 'deki Aziz Ne-
sin llkokulu öğrencilerinin Nâzım'ın şiirin-
den Türkçe ve Almanca örnekler sunacağı
'Dünyayı Çocuklara Verelim Bir Günliik de
Oba' başlıîdı gösteriler v e TımurSelçuk' un,
Nâzım'ın şarkılaştınlmış şiirlerine de yer ve-
receği konserle, Nâzım'ın yaşamıru eksen
alan 'Türkülerimizden Korkuyorlar' bel-
geselinin göstenmiyle sürüyor.
AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZl
Her katta
ayrı sanat
Kültür Servisi - Akbank Kültür Sanat
Merkezi - Beyoğhı. bir yıldır süren
restorasyon çalışmalarrnın ardından bugün
yeni yüzü ile sanatseverlere kapılannı açıyor.
Akbank tarafindan 1993'te 'Aksanat' adıyla
kurulan ve kültür ve sanatı ticari bir amaç
gütmeden destekleyen mekân, yeni adıyla
birlikte (Akbank Kültür Sanat Merkezi)
etkinliklerini daha geniş bir platforma
taşıyor. Dört gün sürecek açılış davetlerinde
Adnan Çoker'in katkılanyla Mustafa
Ata'nın '\Tam' sergisinin açılışı, şair Sunay
Aknı'la söyleşi, tenor Ömer Yıtanaz, soprano
Hande Tunçer ve piyanist Fügen Serbest'in
canlı konseri, Zeynep Tanbay'ın dans
gösterisi ve Prodüksiyon Tryatrosu'nun
sahneleyeceği 'Tek Kişilik Şehir' adlı oyuna
yer verecek kültür merkezı; Akbank Oda
Orkestrası, Akbank Caz Festivali, Akbank
Çocuk Tiyatrosu, Kukla Tiyatrosu ve
Akbank Yayınlan gibi Akbank'ın kültürel ve
sanatsal etkinliklerini de üstlenmeyi
sürdürecek. Mimar Eren Talunun
yapılandırdığı yeni binada her kat ayn
sanatsal faaliyetlere aynlarak, giriş katı ve
birinci kat sergi mekânı, ikinci katta tiyatro,
konser, panel ve söyleşilerin yapılacagı çok
amaçh salon, üçüncü katta özgün baskı
atölyeleri, dördüncü katta müzik odası,
kütüphane ve cafe, altıncı katta ise Zeynep
Tanbay'm 'Zeynep Tanbay Dans Projesi'
çalışmaları yer alıyor.
(Telefon: 0212 252 35 00)
DR. JÎVAGO'NUN MÜZÎĞÎNİYAPTI
Ray Conniff
yaşamım yitîrdi
LOS ANGELES (AA) - Doktor Jivago
filminin tema müziğini yapan şarkıcı ve
kompozitör RayConnhTin, güney
Kalifomiya'da bir hastanede öldüğü
bildirildi. NBC televizyonunun haberinde,
85 yaşındaki ConnifF'in ölüm nedeni
açıklanmadı, ancak ünlü kompozitörün
kalp krizi geçirenlerin tedavi edildiği bir
merkezde tedavi gördüğü belirtildi.
20'si en çok satanlar listesine girmiş
100'den fazla albümü bulunan Conniff,
Doktor Jivago (1965) filminin tema
parçası olan ve bu filmle ünlenen
"Somewhere my Love" parçasıyla
Grammy ödülü almıştı.
t - -
-Lnsanlar
kendilerini
anlatacak ve
hayal dünyalannı
harekete
geçirecek
masallar
üretmişlerdir.
Olağanüstü
masallar, töre
masallan, hayvan
masallan vb. Her
masal çeşitli
motifler (örge)
içerir, yalm
mesajlar gönderir.
Biçimbilim biçimlerin incelenmesi ve yeni anlamlarla insanı donanımlı hale getiriyor
Masalların biçimbilimiHALUK ŞEVKET ATASE\T.N
Gerçekten insan bir masal mıdır, yoksa ma-
sallann içinde masallan yaratan mıdır, yoksa
olmayanın sözcüsü müdür?
îşte bir büyük sözcü Goethe. yaklaşık 150
yıl öncesinde "Biçimlerin incelenmesi, dönü-
şümlerin incelenmesidirn
demiştir.
tnsan durmadan yer değiştiren bir varhkör,
evin içinde bir koltuktan diğerine, banyoya,
oradan yemek masasına, duvara çivi çakmaya,
kitap okuyup TV seyretmeye, yürüyüşe ve uy-
kuya vardığînda düşleri boyunca masal kahra-
manı ohnaya, gün boyunca da bir oraya bir bu-
raya koşuşturan yorgun bir savaşçıdır.
Sanıyorum ki masallar insanın yaşamı bo-
yunca yer ve yurt değiştiren bir yaratık olma-
sından kaynaİdanan organik bir bütündür..
V. Propp, insanın bu önemlı konumunu Ma-
sallann Biçimbilimi adlı kapsamlı çalışmasıy-
la dile getirmiştir. Bütün masallar köken ola-
rak tek kaynaktan yola çıkarlar, bu kaynak ana
karnında donanıp dünyaya gelen insan varh-
ğıdır.
Dinamik düşünme biçimi
Propp'un ele ahp araştırdığı masalların tü-
mü, birkötülükle başlar. Diyeüm ki kötülük bir
ailede ya da belli bir çevrede bir kişinin kaçı-
nlmasıyla gündeme gelir, bu da o ailede, o
çevrede bir eksiklik yaratır. Bu eksiklik o aile-
nin ve o çevrenin yaşamsal bütünlüğünü bo-
zar, o bütünlüğün parçalanmasına neden olur.
Bu parçalanmanın sonucu hem o ailede, hem
de o çevrede boşluklar bırakır.
tşte masalların asal işlevselliği o masallar bu
boşluklann doldurulmasıyla 'onlar enfimura-
dma. biz çıkahm kerevetine' sözlerine dönebil-
mek için yola koyulurlar. Bu geniş ve zengin
kavramlann bilimsel çözümlenmesinin yapı-
labilmesi ancak 'ardtzaman'hhğın çözümlen-
mesine bağhdır. Propp artzamanlılığın çözüm-
lenebihnesi için de. 'eşzaman'hhğın incelen-
mesini öneri olarak ileri sürer.
Masalların tekilden çoğula yönehnesi, konu
aldığımız aile ve çevTenin eksilmesiyle bırak-
tığı boşluklann yeniden doldurulmasını gerek-
li kılar. Propp'tan hareket edip masallan biçim-
bilimsel açıdan ele alırsak onun kendine özgü
gerçeğini kabullenmek zorunda kahnz.
Goethe, o zenginhayal gücünü özgün düşün-
ceye çevirerek uzun yıllar önce, biçimi şöyle
tanımlıyor: "Biçimbihrnin özel biMm dah ola-
rak tanunlanması gerekir. Öyle ki başansızhğa
uğramış girişim bfle yararohğı ve güzeOiği bir-
leştirir"
Biçimbihm biçimlerin incelenmesi ve yeni
anlamlarla insanı donanımlı hale getiriyor, bir
bitkiyi oluşturan bölümlerin hem bırbırleriyle
,hem de bütünle kurduklan bağlanrılan kapsı-
yor. Örneğin bir bitkiyi oluşturan bölümlerin
her biri. bağlı olduklan bütünü eksik bırakan
öğeleriyle nedenli ya da nedensiz bir uzamda
çatışırlar. Görüldüğü gibi bu tanımlama dina-
mik düşünme biçimi üzerine aynı ortak dü-
şünceyi getiriyor. Yani "Dinamik düşünme bi-
çimi'' insanı ve evreni etkileşimler içinde ele
alır. (Aynı masalbilim örneğinde olduğu gibi
bitkinin bütünlüğünü meydana getiren varlık
ile onun bütünlüğünü sağlayan öğeleri arasın-
da bir öğe eksikse o bütünlük yok demektir.)
însanlar kendilenni anlatacak ve hayal dün-
yasını harekete geçirecek masallar üretmişler-
dir. Olağanüstü masallar, töre masallan, hay-
van masallan vb. Şimdi buradan yola çıkarak
artzamanlı masallan birbirlerine bağlı olarak
sıralayahm ve onlann eşdüzeyde, eşzamanlı ya-
pılannı anlamaya çahşahm. Her masal çeşitli
motifler (örge) içerir, hem bizlere, hem de top-
lumlara mesajlar göndenr. Bu mesajlar çok
yalındır, ne var ki bu yalınhğı ancak masalın
yapısal özelliklerine göre değerlendirmek ge-
rekir. Her masalın kendi yapısal özelliklerine
göre imgesel benzerlikleri ve eşzamanlı birlik-
telikleri vardır.
Dram sanaflannın kökenL.
Bu eşzamanlı yüzeye artzamansal bir masal
örneği verelim şimdi de... (Ejderha kralın kı-
zını kaçınr.) Bu temel motif, her biri ayn ayn
değişebilecek dört öğeye aynşır.
Bu duruma göre ejderhanın yerini şeytan,
şahin, büyücü alabihr. Kaçırma eyleminin ye-
rini vampirlik ve başka şeyler alabilir. Kaçın-
lan kızın yerini, kız kardeş, nişanlı, ana, kadın
alabilir. Kralın yerini ise, kralın oğlu, bir köy-
lü, bir hoca alabilir. Bunlar da bize gösteriyor
ki, bu dört motifin yenne başkalannı da koy-
sak masalın biçimbilimi değişmeyecektir.
Daha ötesi, açıkladığımız her motif, kendi
içinde parçalanarak yerini başka motiflere ve
onlann öğelerine bırakacaktır. îşte dram sa-
natlannın kökeninde yatan bu olağanüstü ör-
gütlenmedir. Her zaman bir masal olan insan,
kendi masallanru yaratmaya devam edecektir.
Notlar: V Propp. Masalın Biçimbilimi.
Çeviren: Mehmet Rifat, Sema Rifat. B.F.S.
Yavınlan.
YAZI ODASI
SEIİM İLERİ
Bilge Karasu'nun
Mektupları
"Acıyı düşünmekyetmez. Acıyı duymanın yetmedi
gibi. Hem düşünmek, hem duymak gerekir. Herşey
gibi, bir bakıma. Mutluluğun olanaksızlığı biraz da
bundan. Yalnız duyulsa, ya da, yalnız düşünülse,
mutluluğa erişmek o kadar daha kolay oluyor ki."
Ankara, 04.08.1964. Bilge Karasu, Halûk Aker'e
yazmış.
Halûk'a Mektuplar'ın (Devin Yayınlan) otuz birinci
sayfasında durakaldım. İlk mektupları bir solukta
okumuştum, anılardan uzakta. Ama sonra durakaldım.
1964'ün son yaz ayında nendeydim, ne yapıyordum?
Ağustos yakıcı mıydı? Hangi kıtaplan okuyordum?
Istanbul'dadunjdenızler, plajlarvardı. Belki bir 'roman'
yazıyordum, on beş yaşımda.
Bunlan çabuk çabuk kenara koyup, üç yıl sonrasına,
dört yıl sonrasına eriştım. Cumartesi Yalnızlığı, ilk
hikâye kitabım, yayımlanmış; Ankara'ya, Yordam
dergisine, Hüseyin Cöntürk'e gönderiyorum.
Hüseyin Cöntürk'le bir süre mektuplaştık. Genç
yazarlara. hatta genç yazar adaylarına aldınşsız
kalmayan bir eleştirmendi. Yordam dergisi de genç
yazarlann verimlerine açıyordu sayfalannı.
Halûk Aker, Bilgin Adalı, Güven Turan, Eser
Gürson, Yordam'dan tanıdığım yazar, şair
arkadaşlanm. Tanışmalarımız? Unutmuşum.
Unutmuşum da, her birinden keskin anılar çakılı:
Halûk Aker, "Yirmi dört saat şiir düşünüyorum,"
demişti. Edebiyata öylesine tutkundu.
Bilgin Adaü'yla öykü sanatını konuşmuştuk. Vurucu,
çarpıcı olmak adına yapılanlardan hoşlanmadığını
söylemişti. Geleceği görüyormuş meğerse.
Güven Turan yazarlığımın özünü daha başlangıçta
saptayan, benim için çok önemli bir yazı yazdı. Otuz
yıl sonra, Anılan Issız ve Yağmuıiu'da anmak ihtiyacını
duydum.
Eser Gürson'la Ankara'da akşam yemeği; neydi
lokantanın adı, galiba Karadeniz...
Ya Bilge Karasu? Halûk Aker'e mektup yazan
adam. Bilge Karasu'yu 1968'de tanıdım. Ona da
Cumartesi Yalnızlığı göndermiştim. Troya'da ölüm
Vardı defalarca okuduğum bir yapıttı. Bilge Karasu,
1969 yazında Istanbul'a geldi. Taksim'de bir kahvede
buluştuk. O günü daha tam anlatamadım. Bilge'yle
başka zaman dilimlerini de. Dümdüz anlatmak
istemiyorum, bir 'öykü' olsun isterim...
Halûk Aker, Bilge Karasu'nun kendisıne yazdığı
mektuplan iyi ki yayımladı. (Kitapta, Aker'in Karasu'ya
kimi yanıtlan da var.) Çünkü Halûk'a Mektuplar'ı bir
roman gibi okuyorum. Bilge Karasu'nun beklenmedik,
gizliyaprtı. Onu, bu kez 'yazar'ın kimliğinden sıynlmış
kişiyi yansıtan bir roman. Bunu da Halûk Aker'e
borçluyuz:
"Bu mektuplarda, ne Karasu'nunkilerde ne de
benimkilerde, en küçük bir oynama yapmayı, kımi
yerlerini çıkarmayı, sıkı denetimı hiç düşünmedim."
Evet, iyi ki...
Bilge Karasu aşırı titiz bir yazardı. önemli, usta bir
yazardı. Uzak durmayı bilen, seçen bir yazardı. Sanki
yaşamıyormuş gibi gelirdi bana, yalnızcayazıyormuş
gibi. Oysa Halûk'a Mektuplar ve ölümden sonra,
kadirbilir Füsun Akatiı'nın yayımladığı Öteki Metinler
(Metis Yayınlan) acıyı yaşamış Bilge Karasu'yu getirdi.
Son dönemı dışta tutulursa, Bilge Karasu, okura
pek de ulaşmamış, daha doğrusu, ulaştınlmamış bir
yazardı. Eseri, çetin cevizdi. Gelgelelım sebep yalnız
bu değildi. Bilge Karasu fırsat rantlarından iğrenırdi.
Mektuplar, kitaplarını yayımlatma konusundaki
sıkıntılarına da işaret ediyor.
Halûk Aker incelik gösterip anmış; ölümünden
sonra bir yazı yazmıştım. "Bilge'ler ölür..." öyle
düşünüyordum, uzun sürmüş bir gunün akşamıyla
değil, uzun sürdürülmüş cinayetlerle öldürüldüklerini
düşünüyordum.
Takvimde Iz Bırakan:
"Anılar ne ışe yarar (ki)?" Bilge Karasu
Ettıos Ankara Tıyatro Festivali
• ANKARA (AA) - Ethos Kültür ve Sanat
Derneği'nce düzenlenen Ethos Ankara
Uluslararası Tiyatro Festivali, 24 yerli, 5 yabancı
topluluğun katılımıyla 17-27 Ekim tarihleri
arasında yapılacak. Festival Komitesi Başkanı
Serhan Sankaya, düzenlediği basın toplantısında,
'Nâzım Hikmet'in 100. Doğum Yılı' ve 3. Dünya
kadınlannın yaşadıklan sorunlara dikkat çekmek
amacıyla festivalin, 'Nâzım Hikmet' ve 'Kadın'
temalannda gerçekleştirileceğini söyledi. Festival
Basın Danışmanı Yeşim Eyüboğlu ıse eski Kültür
Bakanı Talat Sait Hahnan'uı, yaptığı çahşmalar
nedeniyle onur ödülüne değer görüldüğünü
kaydetti. Almanya, Hollanda, Azerbaycan,
Yunanistan ve Bulgaristan'dan da birer topluluğun
katılacağı festivalin ilk gösterisi, yarrn Yüksel
Caddesi tnsan Haklan Anıtı önünden başlayacak
ve topluluklann da katılacağı şenlik yürüyüşünün
ardından, Anatole Sokak Oyunculan'nın Sakarya
Meydan'ında sunacaklan 'Toprağın Türküsü'
oyunuyla yapılacak. Salon oyunlannın gösterimi
ise 17 Ekirn Perşembe günü Ali Poyrazoğlu'nun
sunacağı 'Ödünç Yaşamlar' ve Izmır Bornova
Belediyesi Şehır Tiyatrosu'nun sunacağı
'Velespif ile başlayacak.
BUGUN
• ATATLTlKKtTAPUĞrnda 18.00'de
sinevizyon göstensi.'KazakBelgeselleri'.
(0212 249 09 45)
• CEMAL REŞtT REY KONSER
SALONU'nda 19.30'da 'Kazakistan Almaü
Kültür Günleri' 'açılış aecesi'.
(0212 232 98 30)
• tTALYAN KÜLTÜR MERKEZt ÜC
TtYATRO SALONU'nda 14.30'da 'Radio&wcia'
ve 16.00'da 'Malena' adlı fihnlerin gösterimi.
(0 212 293 98 48)
• ALMAN KÜLTÜR MERKEZt'nde 19O0'da
Manfred Noa'nın yönetmenliğini yaptığı 'Helena
- Truva'nm Banşı' adlı filmin ilk bölümü.
(0 212 249 20 09)
GEZİCİ FESTİVAL
• ANKAPOL StNE\L\SInda 12.15te 'Gizfi
Yüz', 14.30'da 'Ekmeksiz Toprak' ve 'Hıçkınk',
17.00'de 'kısafilmler', 19.00 da 'Bir tdam
Mahkûmu Kaçn' ve 21.15 te 'Cehennem Sıcağı'
(0312 419 39 59)