22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM2002CUMA HABERLER DÜNYADA BUGUN ALİSİRMEN Tiirkiye'nin Yeri AB'dlr Dışişle'i Bakanı Şükrü Sina Gürel'ın Kuruçeş- me Divan'da küçük bir gazeteci grubuna verdiği yemekten dönüyordurn. Ortaköy sapağına geldi- ğimde, tam kokoreççilerin bulunduğu yerin önün- de koca oir pankart: Türkiye'nin yeriAvnupa Biriiği'dir", altında da "Ortaköy Esnafı ° yazıyor. Sivil toplumun, esnafıyla sanatkânyla, işçisiyle, aydını ile AB'yi benimsemesi, bunun için sefer- ber olması, üyelik yolu nda atılacak adımlan pe- kiştirmesı açısından yarariı bir olay. Doğrusu, bu açıdan bakınca çok sevindim. - Demek ki, dedim, toplum AB üyeliğini özüm- semiş, bu yolda seferb-er olmaya hazır. Sonra kendi kendime sordum: - Acaba bu istek, O rtaköy esnafının oylanna nasıl yansıyacak? Onlar sandık başına gittiklerin- de, "AB üyeliği için en yarariı hangipartidir?" di- ye düşünecek ve pusulalannı ona göre atacaklar rrn? Kafamda başka soru !ar da oluştu: - Acaba Ortaköy esnafı, Manisa davası hakkın- da ne düşünüyor, işker>cenin sona ermesi konu- sunda gösteriye hazır mı? - YÖK onlan ilgilendiriyor mu? Hem bunlan düşünüyor hem de kırmızı ışıkta beklerken pankarta daha dikkatli bakıyordum. Bakarken gördüm ki, Ortaköy esnafı, pankar- tın asıl girişimcisi değil, onu Avrupa Hareketi ha- zırlamış, esnafın da onayını almış. - Neyse, dedim kendi kendime, bu da iyi, hiç değilse olur vermişler. • • * • Işık kırmızıdan yeşile dönüştüğünde, birinci vi- tese takıp, hafifçe gazlamadan önce, pankartın köşesinde küçük bir dikdörtgen içine sıkıştınlmış bir ibare ilişti gözüme: "Başka Yann Yok" - Demek ki, dedim kendi kendime, yannlanmız yalnız bizim elimizde değil, AB bize "evet" demez ise yannsız kalacağız. Ben de, Türkiye'nin AB'ye üye olması halinde, yannlannın daha iyi olacağına inananlardanım. Ama doğrusunu isterseniz, yannımızın sadece bi- zim elimizde olmaması, ne yaparsak yapalım, ay- nı zamanda bizim iradernizden ve eylemimizden bağımsız olarak başkalannın karanna bağlı olma- sını da aklım almıyor. Beşiktaş'a doğru ilerlerken Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Bey'in sesi çınlıyordu kulağımda. Doğrusu, Sayın Bakan "llerieme Raporu "ndan pek hoşnut da görünmüyordu. Dışişleri Bakan- İığı görevinden de önce var olan ihtiyatlı üslubu- nu koruyor, ama Türkiye'ye üyelik müzakereleri- nin başlaması için tarih verilmemiş olmasını pek doğal karşılamıyordu. llerieme Raporu'nun önceden basına sızdınlma- sı, hele hele raporaçıklanrnadan önce AB'nin, Ver- heugen'in yardımcısını Ankara'ya göndermesi de pek alışılmış bir davranış değildi. llerieme Raporu'nda ileri sürülen eleştirilerin bir bölümü haklıydı. Türkiye büyük bir hamle yapmış, birçok olumlu adım atmıştı, ama bunun yeterti ol- madığını biz de söylüyoruz. • * - • Raporda belirtilen eksikliklerin ve eleştirilerin yanında, yapılan yasal değişikliklerden övgü ile söz edilmesini de göz önünde tutarsak, yan yanya dolu bir bardakla karşı karşıya olduğumuzu söy- leyebiliriz. Yani bardağın yansının dolu olmasını boş olan kısmı, yansının boş olmasını dolu olan bölümü gör- meden değerlendirmek yanıltıcı olacaktır. AB'nin Kopenhag Zirvesi'nde bir tarih verilme- si olasılık dışı değil. Şükrü Sina Bey'i arayan, Yu- nanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu da bu görüşünü Ankara'ya iletmiş. Bu olasılığı dile ge- tiren yalnız o da değil. Kısacası, şu andaki durumun tespitini yapan bir teknik fotoğraftır llerieme Raporu. Ama içinde mide bulandıncı hususlarda var. On- lara başka biryazıda değineceğim. Aynca eksik- likler, üyelik müzakerelerinin başlamasını engel- lememeliydi. Nitekim kimi öbürüyeleriebenzerek- sikliklere rağmen başlatılmıştı müzakereler. öyle görünüyor ki, AB ile ilişkilerin gelişmesinin önünde iki düğüm var. Biri seçimler, öbürü ise Kıbns. En önemli olan, AB'nin Kıbns Rum kesiminin üye- liği konusundaki resmi tutumunun ne olacağı. Bu- günkü tutum devam eder de Kıbns Rum kesimi üyeliğe kabul edilirse, Türkiye böyle bir karan ka- bul edemeyeceği için üyelik işi suya düşecektir. Ama, Türkiye böyle bir karan kabul etse bile, bu üyelik yine suya düşecektir. AB, Türkiye ile ilişkiierini düzeltmek istiyorsa, onun üstündeki Kıbrıs ipoteğini kaldırmak zorun- dadır. Bu yapılamadığı takdirde, onulmaz AB yandaş- lannın mantığına göre, Türkiye yannsız kalacaktır. TİP Cenel Baskanı Behice Boran'm • • -| •• 1 1 * * ** ** olum yıldonumu İstanbulHaber Servi- si-Tüıkiye'nin ilkkadın parti genel başkanı, Be- hice Boran 15 yıl önce dün yaşamını yitirdi. Es- ki Türkiye Işçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Boran, yann Zincirliku- yu'daki mezan başında anılacak. 1910yılındaBursa'da doğan Boran, üniversite eğitimini Michigan Üni- versitesi Sosyoloji Bö- lümü'nde tamamladı. Banş Severler Cemiye- ti'nin başkanı olan Bo- ran, Kore'ye asker gön- derilmesine karşı çıkan telgrafı Meclis'e gön- derdiği gerekçesiyle tu- tuklandı. 15 ay cezaevin- de yatan Boran, 1951 yı- bnda Komünist Parti so- ruşturmasında yeniden tutuklandı. 1962yılnda TlP'e giren Boran, Ur- fa milletvekili seçilerek Meclise girdi. TtP Genel Başkanı olduğu 12 Mart döneminde tutuklanan Boran, daha sonra yeni- den kurulan TlP'in ge- nel başkanlığına yeni- den seçildi. Boran, mül- teci olarak yaşadığı Bel- çika'dalOEkünl987(de yaşamını yitirdi. Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan: Ravga, ulusalcılarla ulusalcı olmayanlar arasında Namuslıüar sahiplenilmiyorBARIŞDOSTER Yvırt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, Türkiye'nin, ulusalcılarla ulusalcı olmayan- lar, vatanını sevenlerle sevmeyen- ler, namuslularla namussuzlar arasında bir hesaplaşma- ya doğru gittiğini vur- gulayarak "TürM- ye'nin bu tür hesap- laşmalarda tarihten geten bir birilrîmi, de- neyimi var. Baza sı- kmtılar yaşasa da, Türkiye yine kaza- nacak"dedi.Mille- tin kimliksizliğe itil- diğini belirten Tan- tan, kurulan tuzak- lan yalruz ve ancak halkın bozabile- ceğini söyledi. Seçimçahşma- lannı hızlandıran • Seçim çalışmalannı hızlandıran ve partisine yönelik yoğun bir ilgi olduğunu anlatan Sadettin Tantan, kendilerine yönelik medya ambargosunu, halka giderek aşacaklannı ifade etti. Tantan, "Ne yazık ki namuslu insanlar, namuslu kadrolan yalnız bırakıyor, fazla sahiplenmiyorlar" dedi. ve partisine yönelik yoğun bir il- gi olduğunu anlatan Tantan, ken- dilerine yönelik medya ambargo- sunu, halka giderek aşacaklannı ifade etti. 'Zoryohıseçtik' Eski Merkez Bankası Başkanı BülentGühekm, eski mılletvekı- li Doç. Dr. GökhanÇapoğhı, Doç. Dr. Hasan Ünal ve Prof. Dr. Vey- siSeviğ'in de aralannda bulundu- ğu çok sayıda akademisyen, emekli bürokrat, işadamı ve uz- manla birlikte yola çıktıklannı, özellikle kadınlar ve gençlerden büyük destek gördüklerini söy- leyen Tantan, "Tüm partilerden davet glmami7.a karşm, zor bir yolu seçerek partfleştik. Çünkü kfaüliğin ve ldmfiksiztiğin, mevcut partilerle aşüamayacağını biüyo- ruz" diye konuştu. Tantan, serma- yenin kimliksiz oluşunun, ekono- miyi çökerttiğini savunarak bü- yük bir potansiyele sahip olan Türkiye'nin, açlığa, yoksulluğa mahkûm edildiğinin altını çizdi. Dinin siyasallaşnnlmasını eleş- tiren Tantan, ayağı Anadolu top- rağına basmayan, ulusal benliği- ni yitirmiş aydınlann da, halkı yanlış yönlendirdiklerini ifade etti. "llusakı aydınlann ise sa- yıa az,seslerini duyurabflecekle- ri kanallar da genekte. namuslu oimayan kişflerin eiinde. Ne ya- nk ki namuslu inranlar, namus- lu kadrolan yahuzbırakryor, faz- la sahiplenmryoriar" diyen Tan- tan, kendilerinin Kuvayı Milliye bilinciyle halka gidip düşünce- lerini anlattıklannı belirtti. Tür- kiye'de bilgi kirliliği yaşandığı- nı, beyinlerin adeta çalındığını vurgulayan Tantan, "81 ikle ör- gütümüz var, hızla büyüyoruz. Kendi çıkaracağunız gazeteyle halka gjdeceğiz" dedi. 'AB'ye khnlikli gjrümelf Tantan, ülkemizın iç ve dış borçlan döndürmesinin tehlike- ye girdiğini, Türkiye'nin önün- de büyük bir ekonomik risk ol- duğunu savunarak sözlerini şöy- le sürdürdü: "Bu krizin çözümü sadecesiya- si iradeyebırakılamaz.Tüm flre- FRANSA'DA FARKLIUYGULAMA Din dersi devlet okullanndayok tstanbul Haber Ser- visi -11 Eylül saldın- lanndan sonra sıkça gündeme gelen laiklik, din ve devlet ilişkileri, "DevletveDinİİişküe- ri-Farklı ModeUer, Konseptler ve Tecrü- beler Konferansı"nda masaya yatınldı. Kon- feransta, değişen dün- ya düzeni ile birlikte laiklik kavramının ye- niden tanımlanması ge- rektiği vurgulandı. Konrad Adenauer Vak- fı, Siyasi ve Sosyal Araşûrmalar Vakfi (Sl- SAV),lsIam Tarih, Sa- nat ve Kültür Araştır- ma Vakfı'nca gerçek- leştirilen "DevtetveDin tlişkikri-KarkfaMtKkk ler, Konseptler ve Tec- rûbeler Konferansı" dün Armada Otel'de başladı. Konferansın ilk otunımunda konu- şan Hannover Üniver- sitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. PeterAntes, Fransız Devrimi'nin ülkedekı din anlayışı- na olduğu kadar devlet- le din ilişkiierini de kökten etkilediğini be- lirterek Fransa'da dev- let okullannda din ders- leri verilmediğini söy- ledi. Antes, butür ders- ler almak isteyenlerin özel okullarda eğitım aldığını anlattı. Göttingen Üniyersi- tesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. AxselCam- penhausen ise Alman- ya'da Müslüman öğ- rencilere verilecek din dersinin içeriğini ha- zırlamak için Anka- ra'ya başvurmalanna, ülkedeki Müslümanla- nn, Kahire'ye başvu- rulması gerektiğini ile- ri sürerek karşı çıktık- lanna dikkat çekti. Campenhausen, Tür- kiyeAB'ye dahilohnak isthorsa din özgürtü- ğünü hayatageçirmeü- dir"dedi. Baykal ve Derviş 'e Hür-Türk'ten ödül L Hürriyetçi Türk-Alman Dosthık Cenüyeti (Hür- Türk), iki ülke arasmdaki dostluğa katla yapan . •• aralanndaAnayasaMahkemesiBaşkanı Mustafa Bumin, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Ketnal Derviş'in bulunduğu çok sayıda kişi ve kuruma törenk ödül verdL Devlet Konukevi'nde dün akşam gerçekkşdrilen ödül törenine devlet bakanlan Tayfun İçü ve Zeki Sezer ile Türk-tş Genel Başkanı Bavram Meral de kaûkb. Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestraa'nm dmletisinin ardmdan Atmanya Miffi Marşı ve tsdldal Marşı okundu. Hür- Türk'ünödülhstesinde,Türk-Ahnan .a dosthığunakatküannedeniyleAnayasâ Mahkemesi Başkanı Bumin. Abnama Cumhurbaşkanı Johannes Rau. Almama Büyükelçisi Rudotf Schmidt, Almama Içişleri Bakanı Otto SchUy, CHP Bderi Bayiial, Deniş. Doğan Hoküng Yönetim Kuruhı Başkanı Aydın Doğan ile baa kişi ve kuruluşlar yer aku. Törende, Baykal'm 'Nasıl gidiyor' sorusunu Bayram Meral, 'Tam gada gidiyoruz' dryerek yanıÜadL Meral, Baykal ödülünü aldıktan sonra da 'Dansı Başbakannk mazbatasma' dedL (AA) Egebank'ın içini boşaltmaktan yargılanan sanık duruşmalardan vareste tutulmasını istedi Off-shorezedelerden DemireFe tejJd • Yahya Murat Demirel, Nail Keçili ve Cavit Çağlar'ın da aralannda bulunduğu 38 sanığın "çete oluşturarak Egebank'ın içini boşaltmak" suçundan yargılanmalanna tstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Davanın tek rutuklu sanığı Ümit Öndeş, duruşmada kredi sözleşmesindeki imzasınm taklit edildiğini savundu. ECEVtTKnjÇ OfT-shorezedeler tarafindan protes- to edilen Egebank'ın eski sahibi Yah- ya Murat Demirel, "güvenfiğT bu- lunmadığı gerekçesiyle duruşmalar- dan vareste tutulmasını istedi. Demirel, Nafl Keçili ve eski devlet bakanı Cavit Çağlar'ın da aralannda bulunduğu 38 samğın "Çete oluştu- rarak Egebank'ın içini boşartmak" suçundan yargılanmalanna İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya bir süre önce yurt- dışından Türkiye'ye giriş yaparken yakalanan gıyabi tutuklu sanık Ümit Öndeş ile Demirel ve 3 tutuksuz sa- nık katıldı. Duruşma salonunun önün- de toplanan bir grup off-shorezede Demirel'e tepki gösterdi. Tahhye istemine ret Duruşmada, söz alan sanık Ümit Öndeş, Harmak Şirketi'ne usulsüz kredi verildiği tarihte yurtdışmda ol- duğunu belirterek kredi sözleşmesin- deki imzasının taklit edildiğini savun- du. Öndeş, tahliyesini istedi. Demirel'in avukatlan da, off-sho- rezedelerin protestolan nedeniyle mü- vekkillerinin can güvenliğinin bulun- madığını ifade ederek duruşmalardan vareste tutulmasını istedi. Duruşma- lara müdahil olarak katılan Oyakbank ve Tekfenbank'ın avukatlan ise tüm sanıklann yeniden tutuklanmasını ta- lep etti. Sanık Ümit Öndeş'in tahli- yesine ve duruşmalarda güvenlik ön- lemlerinin arttınlması için Cumhuri- yet Başsavcılığı'na yazı yazılmasrna karar veren mahkeme heyeti, diğer istemleri reddetri. tici ve örgütfü kesünkrin bir ara- ya getip, ulusal çıkarlar etrafinda bütünleşerek saydam bir ortam- da çözüm aramalan gereklL 4 Kasrnı sabatu, hangiparti iktida- ra gelirse gelsin, ulusal bir küıüik etrafinda ulusal bir ekonomiyişe- kükndirmetL- "Avrupa BirnğTne girmezsek, batanz" düşüncesine kaülmadı- ğının altını çizen Tantan, Türki- ye'nin bu birliğe kimlikli ve ulu- sal bir tavırla girmesine taraftar olduklannı, Türkiye'nin seçenek- siz olmadığını söyledi. Tantan, Türkiye'nin çevresindeki ülkele- rin, havza ve kıta ekseninde çok önemli bir konuma sahip olduğu- na işaret ederek şunlan söyledi: "Devlet stratejik ürünlerde üreticrve yol göstermeü, güçlü bir yatmm bankaanğına ihtiv'aç var. Tüm sistem adaletzemini üzerine otunnah.Aksi halde kimse mem- nunolmaz." 'NEFES'GENELGESİ F tipinde sohbet kolaylığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı AyseJ Çetikei, F tipi cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin sohbet amacıyla bir araya gehneleri için öngörülen "sosyal ve kültürel faaliyeaerden en az birine" katılma koşulunun kaldınldığını bildirdi. Çelikel, cumhuriyet başsavcılıklanna gönderdiği genelgede, daha önce yayımlanan genelgeyle, F tipi cezaevlerinde belirlenen esaslara uygun olarak, eğitim, spor, meslek kazandırma ve iş yurdu çahşmalan ile diğer sosyal ve kültürel faaliyetlerden en az birine katılan hükümlü ve tutuklulardan isteyenlerin sohbet amacıyla da bir araya getirilmesinin uygun görüldüğünü belirtti. 10 kişiyi aşmayaeak Adalet Bakanı genelgesinde, isteyen tutuklu ve hükümlüler arasından Seçici Komisyon tarafindan oluşturulacak 10 kişiyi aşmayaeak gruplann, idarenin gözetiminde ve idarece belirlenecek açık görüş alanlannda veya diğer ortak yerlerdeki sosyal faaliyetler çerçevesinde haftada toplam 5 saati aşmamak üzere sohbet amacıyla bir araya getirildiğini anımsattı. Çelikel, daha önceki genelgelerde, hükümlü ve rutuklulann sosyal faaliyetlere katılımuıı teşvik amacıyla öngörülen sosyal ve kültürel faaliyetlerden en az birine katılma koşulunun, hükümlü ve rutuklulann ortak alan aktivitelerine katılımı konusunda kaydedilen ilerleme nedeniyle kaldınldığım belirtti. Son dönemdeki yasal düzenlemelere karşm uygulamada idareden kaynaklanan sorunlar sıkıntı yaratıyor İşkencede sorunyasa değil uygulamaSERDARKIZIK ÎZMİR - AB Üerleme Raporu'yla bir kez daha gündeme gelen işkence ve hak ihlalleri, demokratikleşme çaba- İannın önüne bir engel olarak çıkıyor. Son dönemdeki yasal düzenlemelere karşın uygulamada idareden kaynak- lanan sorunlar sıkıntı yaratıyor. Geç- mişten bu yana başta anayasa olmak üzere çeşitli yasalarca da yasaklanan işkence, Türkiye açısından sorun olma- yı sürdürüyor. Türkiye, "BM İşkenceve Başka Za- limce, tnsanhk Dışı ya da Onur Kıncı DavranışyadaCezaya Karşı Sözfcşme" ile "Işkencenin Onlenmesj-Avrupa Soz- leşmesi"nı imzaladı. Öyle ki, Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi (AİHM) ka- rarlannda, TCY'nin söz konusu hü- • AB llerieme Raporu ile bir kez daha gündeme gelen işkence ve hak ihlalleri demokratikleşmenin önündeki en büyük engellerden biri olarak yerini koruyor. Türkiye, anayasa ve yasalannda yaptığı caydıncı düzenlemeler ve uluslararası sözleşmeleri onaylamasına rağmen uygulamadaki yetersizlikler nedeniyle insan haklan örgütleri nezdindeki kötü karnesini değiştiremedi. kümlerinde öngörülen cezalann mik- tan konusunda bir eleştiri söz konusu değilken bu suçlarla ilgili olarak ce- za hadlerini yükselten 4449 sayılı ya- sa kabul edildi. Yine AİHM tarafindan kovuşturmanın önünde bir engel ola- rak değerlendirilen Memurin Muhake- mati hakkındaki 1314 tarihliyasada dü- zenlemelere gidildi. Ancak tüm bu dü- zenlemelere karşm, soruna çözüm bu- lunamadı. Uluslararası Af Orgütü 2001 yılı ra- porunda; "yetküflerin, işkenceiddiala- nnın sonıştunılması konusundaki du- V'arsızlıldannin devameOJğJ' görüşü yer aldı. Human Rights Watch 1999 yılı ra- porunda; içinde Türkiye'nin de bulun- duğu bir grup ülkede "polisin ohımsuz davranışlannın büyük oranda cezalan- dınlmadıgı, işkence ve kötü muamele kurbanlaruun başvunılannı görmez- den geldiği'' belirtildi. BM Işkenceyi Önleme Ozel Raportörü, "hükümet vehükümet dışıkununlardan edinflen istatistiksel bügilere göre, bir şikâyet bulunduğu durumda büeyapılan soruş- turnıa sa\ısının son derece az olduğu, verilen cezalann ise suç ileoranüsız ol- duğu" görüşü yer aldı. Bunlann yanında AİHM, işkence yasağı ve yaşam hakkı ihlallerine iliş- kin yapılan çok sayıdaki başvuruyu, iç hukukta "erJdn bir soruştunna yapü- maması'' gerekçesiyle kabul etti. Manisa Barosu'nun değerlendirme raporunda yer alan resmi veriler, so- runu gözler önüne seriyor. Buna göre beliren tablo şöyle: * 1995-1998 yıüan arasında 2 bin 851 polis hakkında kötü muamele ve 577 polis hakkında işkence suçundan ko- vuşturma yapüdı. Bu dönemde kötü muamele suçundan 84, işkence suçun- dan da sadece 10 polis ceza aldı. Kö- tü muameleden ceza alan polisler ve diğer kamu görevlileri, 2000 yılında çı- karılan "Erteleme YasasT sonucunda cezalannı çekmekten kurtuldu. * Jandarma Genel Komutanlıgı ve- rilerine göre; son 5 yıl içerisinde top- lam 48jandarma personeli işkence su- çundan yargılandı, bunlardan 9'u hü- küm giydi, 22'si beraat etti. * 22.08.1999 tarihinde kabul edi- len Memurlar ile Diğerkamu Görev- lilerinin Disiplin Cezalannın Affi Hakkında Yasa, işkence ve kötü mu- amele nedeniyle idari ceza almış ka- mu görevlilerinin meslekten çıkarma da dahil ohnak üzere disiplin cezala- nnı, tüm sonuçlanyla birlikte orta- dan kaldırdı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Yazanmız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılanna bir süre ara vermişitir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle