Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM2002CUMA
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİSİRMEN
Tiirkiye'nin Yeri AB'dlr
Dışişle'i Bakanı Şükrü Sina Gürel'ın Kuruçeş-
me Divan'da küçük bir gazeteci grubuna verdiği
yemekten dönüyordurn. Ortaköy sapağına geldi-
ğimde, tam kokoreççilerin bulunduğu yerin önün-
de koca oir pankart:
Türkiye'nin yeriAvnupa Biriiği'dir", altında da
"Ortaköy Esnafı ° yazıyor.
Sivil toplumun, esnafıyla sanatkânyla, işçisiyle,
aydını ile AB'yi benimsemesi, bunun için sefer-
ber olması, üyelik yolu nda atılacak adımlan pe-
kiştirmesı açısından yarariı bir olay.
Doğrusu, bu açıdan bakınca çok sevindim.
- Demek ki, dedim, toplum AB üyeliğini özüm-
semiş, bu yolda seferb-er olmaya hazır.
Sonra kendi kendime sordum:
- Acaba bu istek, O rtaköy esnafının oylanna
nasıl yansıyacak? Onlar sandık başına gittiklerin-
de, "AB üyeliği için en yarariı hangipartidir?" di-
ye düşünecek ve pusulalannı ona göre atacaklar
rrn?
Kafamda başka soru !ar da oluştu:
- Acaba Ortaköy esnafı, Manisa davası hakkın-
da ne düşünüyor, işker>cenin sona ermesi konu-
sunda gösteriye hazır mı?
- YÖK onlan ilgilendiriyor mu?
Hem bunlan düşünüyor hem de kırmızı ışıkta
beklerken pankarta daha dikkatli bakıyordum.
Bakarken gördüm ki, Ortaköy esnafı, pankar-
tın asıl girişimcisi değil, onu Avrupa Hareketi ha-
zırlamış, esnafın da onayını almış.
- Neyse, dedim kendi kendime, bu da iyi, hiç
değilse olur vermişler.
• • * •
Işık kırmızıdan yeşile dönüştüğünde, birinci vi-
tese takıp, hafifçe gazlamadan önce, pankartın
köşesinde küçük bir dikdörtgen içine sıkıştınlmış
bir ibare ilişti gözüme: "Başka Yann Yok"
- Demek ki, dedim kendi kendime, yannlanmız
yalnız bizim elimizde değil, AB bize "evet" demez
ise yannsız kalacağız.
Ben de, Türkiye'nin AB'ye üye olması halinde,
yannlannın daha iyi olacağına inananlardanım.
Ama doğrusunu isterseniz, yannımızın sadece bi-
zim elimizde olmaması, ne yaparsak yapalım, ay-
nı zamanda bizim iradernizden ve eylemimizden
bağımsız olarak başkalannın karanna bağlı olma-
sını da aklım almıyor.
Beşiktaş'a doğru ilerlerken Dışişleri Bakanı
Şükrü Sina Bey'in sesi çınlıyordu kulağımda.
Doğrusu, Sayın Bakan "llerieme Raporu "ndan
pek hoşnut da görünmüyordu. Dışişleri Bakan-
İığı görevinden de önce var olan ihtiyatlı üslubu-
nu koruyor, ama Türkiye'ye üyelik müzakereleri-
nin başlaması için tarih verilmemiş olmasını pek
doğal karşılamıyordu.
llerieme Raporu'nun önceden basına sızdınlma-
sı, hele hele raporaçıklanrnadan önce AB'nin, Ver-
heugen'in yardımcısını Ankara'ya göndermesi
de pek alışılmış bir davranış değildi.
llerieme Raporu'nda ileri sürülen eleştirilerin bir
bölümü haklıydı. Türkiye büyük bir hamle yapmış,
birçok olumlu adım atmıştı, ama bunun yeterti ol-
madığını biz de söylüyoruz.
• * - •
Raporda belirtilen eksikliklerin ve eleştirilerin
yanında, yapılan yasal değişikliklerden övgü ile söz
edilmesini de göz önünde tutarsak, yan yanya
dolu bir bardakla karşı karşıya olduğumuzu söy-
leyebiliriz.
Yani bardağın yansının dolu olmasını boş olan
kısmı, yansının boş olmasını dolu olan bölümü gör-
meden değerlendirmek yanıltıcı olacaktır.
AB'nin Kopenhag Zirvesi'nde bir tarih verilme-
si olasılık dışı değil. Şükrü Sina Bey'i arayan, Yu-
nanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu da
bu görüşünü Ankara'ya iletmiş. Bu olasılığı dile ge-
tiren yalnız o da değil.
Kısacası, şu andaki durumun tespitini yapan bir
teknik fotoğraftır llerieme Raporu.
Ama içinde mide bulandıncı hususlarda var. On-
lara başka biryazıda değineceğim. Aynca eksik-
likler, üyelik müzakerelerinin başlamasını engel-
lememeliydi. Nitekim kimi öbürüyeleriebenzerek-
sikliklere rağmen başlatılmıştı müzakereler.
öyle görünüyor ki, AB ile ilişkilerin gelişmesinin
önünde iki düğüm var. Biri seçimler, öbürü ise
Kıbns.
En önemli olan, AB'nin Kıbns Rum kesiminin üye-
liği konusundaki resmi tutumunun ne olacağı. Bu-
günkü tutum devam eder de Kıbns Rum kesimi
üyeliğe kabul edilirse, Türkiye böyle bir karan ka-
bul edemeyeceği için üyelik işi suya düşecektir.
Ama, Türkiye böyle bir karan kabul etse bile, bu
üyelik yine suya düşecektir.
AB, Türkiye ile ilişkiierini düzeltmek istiyorsa,
onun üstündeki Kıbrıs ipoteğini kaldırmak zorun-
dadır.
Bu yapılamadığı takdirde, onulmaz AB yandaş-
lannın mantığına göre, Türkiye yannsız kalacaktır.
TİP Cenel Baskanı
Behice Boran'm
• • -| •• 1 1 * * ** **
olum yıldonumu
İstanbulHaber Servi-
si-Tüıkiye'nin ilkkadın
parti genel başkanı, Be-
hice Boran 15 yıl önce
dün yaşamını yitirdi. Es-
ki Türkiye Işçi Partisi
(TİP) Genel Başkanı
Boran, yann Zincirliku-
yu'daki mezan başında
anılacak.
1910yılındaBursa'da
doğan Boran, üniversite
eğitimini Michigan Üni-
versitesi Sosyoloji Bö-
lümü'nde tamamladı.
Banş Severler Cemiye-
ti'nin başkanı olan Bo-
ran, Kore'ye asker gön-
derilmesine karşı çıkan
telgrafı Meclis'e gön-
derdiği gerekçesiyle tu-
tuklandı. 15 ay cezaevin-
de yatan Boran, 1951 yı-
bnda Komünist Parti so-
ruşturmasında yeniden
tutuklandı. 1962yılnda
TlP'e giren Boran, Ur-
fa milletvekili seçilerek
Meclise girdi. TtP Genel
Başkanı olduğu 12 Mart
döneminde tutuklanan
Boran, daha sonra yeni-
den kurulan TlP'in ge-
nel başkanlığına yeni-
den seçildi. Boran, mül-
teci olarak yaşadığı Bel-
çika'dalOEkünl987(de
yaşamını yitirdi.
Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan: Ravga, ulusalcılarla ulusalcı olmayanlar arasında
Namuslıüar sahiplenilmiyorBARIŞDOSTER
Yvırt Partisi Genel Başkanı
Sadettin Tantan, Türkiye'nin,
ulusalcılarla ulusalcı olmayan-
lar, vatanını sevenlerle sevmeyen-
ler, namuslularla namussuzlar
arasında bir hesaplaşma-
ya doğru gittiğini vur-
gulayarak "TürM-
ye'nin bu tür hesap-
laşmalarda tarihten
geten bir birilrîmi, de-
neyimi var. Baza sı-
kmtılar yaşasa da,
Türkiye yine kaza-
nacak"dedi.Mille-
tin kimliksizliğe itil-
diğini belirten Tan-
tan, kurulan tuzak-
lan yalruz ve ancak
halkın bozabile-
ceğini söyledi.
Seçimçahşma-
lannı hızlandıran
• Seçim çalışmalannı hızlandıran ve partisine yönelik yoğun bir ilgi olduğunu
anlatan Sadettin Tantan, kendilerine yönelik medya ambargosunu, halka giderek
aşacaklannı ifade etti. Tantan, "Ne yazık ki namuslu insanlar, namuslu kadrolan
yalnız bırakıyor, fazla sahiplenmiyorlar" dedi.
ve partisine yönelik yoğun bir il-
gi olduğunu anlatan Tantan, ken-
dilerine yönelik medya ambargo-
sunu, halka giderek aşacaklannı
ifade etti.
'Zoryohıseçtik'
Eski Merkez Bankası Başkanı
BülentGühekm, eski mılletvekı-
li Doç. Dr. GökhanÇapoğhı, Doç.
Dr. Hasan Ünal ve Prof. Dr. Vey-
siSeviğ'in de aralannda bulundu-
ğu çok sayıda akademisyen,
emekli bürokrat, işadamı ve uz-
manla birlikte yola çıktıklannı,
özellikle kadınlar ve gençlerden
büyük destek gördüklerini söy-
leyen Tantan, "Tüm partilerden
davet glmami7.a karşm, zor bir
yolu seçerek partfleştik. Çünkü
kfaüliğin ve ldmfiksiztiğin, mevcut
partilerle aşüamayacağını biüyo-
ruz" diye konuştu. Tantan, serma-
yenin kimliksiz oluşunun, ekono-
miyi çökerttiğini savunarak bü-
yük bir potansiyele sahip olan
Türkiye'nin, açlığa, yoksulluğa
mahkûm edildiğinin altını çizdi.
Dinin siyasallaşnnlmasını eleş-
tiren Tantan, ayağı Anadolu top-
rağına basmayan, ulusal benliği-
ni yitirmiş aydınlann da, halkı
yanlış yönlendirdiklerini ifade
etti. "llusakı aydınlann ise sa-
yıa az,seslerini duyurabflecekle-
ri kanallar da genekte. namuslu
oimayan kişflerin eiinde. Ne ya-
nk ki namuslu inranlar, namus-
lu kadrolan yahuzbırakryor, faz-
la sahiplenmryoriar" diyen Tan-
tan, kendilerinin Kuvayı Milliye
bilinciyle halka gidip düşünce-
lerini anlattıklannı belirtti. Tür-
kiye'de bilgi kirliliği yaşandığı-
nı, beyinlerin adeta çalındığını
vurgulayan Tantan, "81 ikle ör-
gütümüz var, hızla büyüyoruz.
Kendi çıkaracağunız gazeteyle
halka gjdeceğiz" dedi.
'AB'ye khnlikli gjrümelf
Tantan, ülkemizın iç ve dış
borçlan döndürmesinin tehlike-
ye girdiğini, Türkiye'nin önün-
de büyük bir ekonomik risk ol-
duğunu savunarak sözlerini şöy-
le sürdürdü:
"Bu krizin çözümü sadecesiya-
si iradeyebırakılamaz.Tüm flre-
FRANSA'DA FARKLIUYGULAMA
Din dersi devlet
okullanndayok
tstanbul Haber Ser-
visi -11 Eylül saldın-
lanndan sonra sıkça
gündeme gelen laiklik,
din ve devlet ilişkileri,
"DevletveDinİİişküe-
ri-Farklı ModeUer,
Konseptler ve Tecrü-
beler Konferansı"nda
masaya yatınldı. Kon-
feransta, değişen dün-
ya düzeni ile birlikte
laiklik kavramının ye-
niden tanımlanması ge-
rektiği vurgulandı.
Konrad Adenauer Vak-
fı, Siyasi ve Sosyal
Araşûrmalar Vakfi (Sl-
SAV),lsIam Tarih, Sa-
nat ve Kültür Araştır-
ma Vakfı'nca gerçek-
leştirilen "DevtetveDin
tlişkikri-KarkfaMtKkk
ler, Konseptler ve Tec-
rûbeler Konferansı"
dün Armada Otel'de
başladı. Konferansın
ilk otunımunda konu-
şan Hannover Üniver-
sitesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. PeterAntes,
Fransız Devrimi'nin
ülkedekı din anlayışı-
na olduğu kadar devlet-
le din ilişkiierini de
kökten etkilediğini be-
lirterek Fransa'da dev-
let okullannda din ders-
leri verilmediğini söy-
ledi. Antes, butür ders-
ler almak isteyenlerin
özel okullarda eğitım
aldığını anlattı.
Göttingen Üniyersi-
tesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. AxselCam-
penhausen ise Alman-
ya'da Müslüman öğ-
rencilere verilecek din
dersinin içeriğini ha-
zırlamak için Anka-
ra'ya başvurmalanna,
ülkedeki Müslümanla-
nn, Kahire'ye başvu-
rulması gerektiğini ile-
ri sürerek karşı çıktık-
lanna dikkat çekti.
Campenhausen, Tür-
kiyeAB'ye dahilohnak
isthorsa din özgürtü-
ğünü hayatageçirmeü-
dir"dedi.
Baykal ve Derviş 'e Hür-Türk'ten ödül
L
Hürriyetçi Türk-Alman Dosthık Cenüyeti (Hür-
Türk), iki ülke arasmdaki dostluğa katla yapan
. •• aralanndaAnayasaMahkemesiBaşkanı
Mustafa Bumin, CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal ve Ketnal Derviş'in bulunduğu çok
sayıda kişi ve kuruma törenk ödül verdL Devlet
Konukevi'nde dün akşam gerçekkşdrilen ödül
törenine devlet bakanlan Tayfun İçü ve Zeki
Sezer ile Türk-tş Genel Başkanı Bavram Meral
de kaûkb. Cumhurbaşkanhğı Senfoni
Orkestraa'nm dmletisinin ardmdan Atmanya
Miffi Marşı ve tsdldal Marşı okundu. Hür-
Türk'ünödülhstesinde,Türk-Ahnan .a
dosthığunakatküannedeniyleAnayasâ
Mahkemesi Başkanı Bumin. Abnama
Cumhurbaşkanı Johannes Rau. Almama
Büyükelçisi Rudotf Schmidt, Almama Içişleri
Bakanı Otto SchUy, CHP Bderi Bayiial, Deniş.
Doğan Hoküng Yönetim Kuruhı Başkanı Aydın
Doğan ile baa kişi ve kuruluşlar yer aku.
Törende, Baykal'm 'Nasıl gidiyor' sorusunu
Bayram Meral, 'Tam gada gidiyoruz' dryerek
yanıÜadL Meral, Baykal ödülünü aldıktan sonra
da 'Dansı Başbakannk mazbatasma' dedL (AA)
Egebank'ın içini boşaltmaktan yargılanan sanık duruşmalardan vareste tutulmasını istedi
Off-shorezedelerden DemireFe tejJd
• Yahya Murat Demirel, Nail
Keçili ve Cavit Çağlar'ın da
aralannda bulunduğu 38
sanığın "çete oluşturarak
Egebank'ın içini boşaltmak"
suçundan yargılanmalanna
tstanbul 1. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde devam edildi.
Davanın tek rutuklu sanığı
Ümit Öndeş, duruşmada kredi
sözleşmesindeki imzasınm
taklit edildiğini savundu.
ECEVtTKnjÇ
OfT-shorezedeler tarafindan protes-
to edilen Egebank'ın eski sahibi Yah-
ya Murat Demirel, "güvenfiğT bu-
lunmadığı gerekçesiyle duruşmalar-
dan vareste tutulmasını istedi.
Demirel, Nafl Keçili ve eski devlet
bakanı Cavit Çağlar'ın da aralannda
bulunduğu 38 samğın "Çete oluştu-
rarak Egebank'ın içini boşartmak"
suçundan yargılanmalanna İstanbul 1.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam
edildi. Duruşmaya bir süre önce yurt-
dışından Türkiye'ye giriş yaparken
yakalanan gıyabi tutuklu sanık Ümit
Öndeş ile Demirel ve 3 tutuksuz sa-
nık katıldı. Duruşma salonunun önün-
de toplanan bir grup off-shorezede
Demirel'e tepki gösterdi.
Tahhye istemine ret
Duruşmada, söz alan sanık Ümit
Öndeş, Harmak Şirketi'ne usulsüz
kredi verildiği tarihte yurtdışmda ol-
duğunu belirterek kredi sözleşmesin-
deki imzasının taklit edildiğini savun-
du. Öndeş, tahliyesini istedi.
Demirel'in avukatlan da, off-sho-
rezedelerin protestolan nedeniyle mü-
vekkillerinin can güvenliğinin bulun-
madığını ifade ederek duruşmalardan
vareste tutulmasını istedi. Duruşma-
lara müdahil olarak katılan Oyakbank
ve Tekfenbank'ın avukatlan ise tüm
sanıklann yeniden tutuklanmasını ta-
lep etti. Sanık Ümit Öndeş'in tahli-
yesine ve duruşmalarda güvenlik ön-
lemlerinin arttınlması için Cumhuri-
yet Başsavcılığı'na yazı yazılmasrna
karar veren mahkeme heyeti, diğer
istemleri reddetri.
tici ve örgütfü kesünkrin bir ara-
ya getip, ulusal çıkarlar etrafinda
bütünleşerek saydam bir ortam-
da çözüm aramalan gereklL 4
Kasrnı sabatu, hangiparti iktida-
ra gelirse gelsin, ulusal bir küıüik
etrafinda ulusal bir ekonomiyişe-
kükndirmetL-
"Avrupa BirnğTne girmezsek,
batanz" düşüncesine kaülmadı-
ğının altını çizen Tantan, Türki-
ye'nin bu birliğe kimlikli ve ulu-
sal bir tavırla girmesine taraftar
olduklannı, Türkiye'nin seçenek-
siz olmadığını söyledi. Tantan,
Türkiye'nin çevresindeki ülkele-
rin, havza ve kıta ekseninde çok
önemli bir konuma sahip olduğu-
na işaret ederek şunlan söyledi:
"Devlet stratejik ürünlerde
üreticrve yol göstermeü, güçlü bir
yatmm bankaanğına ihtiv'aç var.
Tüm sistem adaletzemini üzerine
otunnah.Aksi halde kimse mem-
nunolmaz."
'NEFES'GENELGESİ
F tipinde
sohbet
kolaylığı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Adalet Bakanı AyseJ
Çetikei, F tipi cezaevlerindeki
tutuklu ve hükümlülerin
sohbet amacıyla bir araya
gehneleri için öngörülen
"sosyal ve kültürel
faaliyeaerden en az birine"
katılma koşulunun
kaldınldığını bildirdi.
Çelikel, cumhuriyet
başsavcılıklanna gönderdiği
genelgede, daha önce
yayımlanan genelgeyle, F tipi
cezaevlerinde belirlenen
esaslara uygun olarak, eğitim,
spor, meslek kazandırma ve iş
yurdu çahşmalan ile diğer
sosyal ve kültürel
faaliyetlerden en az birine
katılan hükümlü ve
tutuklulardan isteyenlerin
sohbet amacıyla da bir araya
getirilmesinin uygun
görüldüğünü belirtti.
10 kişiyi aşmayaeak
Adalet Bakanı genelgesinde,
isteyen tutuklu ve hükümlüler
arasından Seçici Komisyon
tarafindan oluşturulacak 10
kişiyi aşmayaeak gruplann,
idarenin gözetiminde ve
idarece belirlenecek açık görüş
alanlannda veya diğer ortak
yerlerdeki sosyal faaliyetler
çerçevesinde haftada toplam 5
saati aşmamak üzere sohbet
amacıyla bir araya getirildiğini
anımsattı. Çelikel, daha önceki
genelgelerde, hükümlü ve
rutuklulann sosyal faaliyetlere
katılımuıı teşvik amacıyla
öngörülen sosyal ve
kültürel faaliyetlerden en az
birine katılma koşulunun,
hükümlü ve rutuklulann ortak
alan aktivitelerine katılımı
konusunda kaydedilen ilerleme
nedeniyle kaldınldığım belirtti.
Son dönemdeki yasal düzenlemelere karşm uygulamada idareden kaynaklanan sorunlar sıkıntı yaratıyor
İşkencede sorunyasa değil uygulamaSERDARKIZIK
ÎZMİR - AB Üerleme Raporu'yla
bir kez daha gündeme gelen işkence ve
hak ihlalleri, demokratikleşme çaba-
İannın önüne bir engel olarak çıkıyor.
Son dönemdeki yasal düzenlemelere
karşın uygulamada idareden kaynak-
lanan sorunlar sıkıntı yaratıyor. Geç-
mişten bu yana başta anayasa olmak
üzere çeşitli yasalarca da yasaklanan
işkence, Türkiye açısından sorun olma-
yı sürdürüyor.
Türkiye, "BM İşkenceve Başka Za-
limce, tnsanhk Dışı ya da Onur Kıncı
DavranışyadaCezaya Karşı Sözfcşme"
ile "Işkencenin Onlenmesj-Avrupa Soz-
leşmesi"nı imzaladı. Öyle ki, Avrupa
tnsan Haklan Mahkemesi (AİHM) ka-
rarlannda, TCY'nin söz konusu hü-
• AB llerieme Raporu ile bir kez daha gündeme gelen işkence ve hak ihlalleri demokratikleşmenin
önündeki en büyük engellerden biri olarak yerini koruyor. Türkiye, anayasa ve yasalannda yaptığı
caydıncı düzenlemeler ve uluslararası sözleşmeleri onaylamasına rağmen uygulamadaki yetersizlikler
nedeniyle insan haklan örgütleri nezdindeki kötü karnesini değiştiremedi.
kümlerinde öngörülen cezalann mik-
tan konusunda bir eleştiri söz konusu
değilken bu suçlarla ilgili olarak ce-
za hadlerini yükselten 4449 sayılı ya-
sa kabul edildi. Yine AİHM tarafindan
kovuşturmanın önünde bir engel ola-
rak değerlendirilen Memurin Muhake-
mati hakkındaki 1314 tarihliyasada dü-
zenlemelere gidildi. Ancak tüm bu dü-
zenlemelere karşm, soruna çözüm bu-
lunamadı.
Uluslararası Af Orgütü 2001 yılı ra-
porunda; "yetküflerin, işkenceiddiala-
nnın sonıştunılması konusundaki du-
V'arsızlıldannin devameOJğJ' görüşü yer
aldı. Human Rights Watch 1999 yılı ra-
porunda; içinde Türkiye'nin de bulun-
duğu bir grup ülkede "polisin ohımsuz
davranışlannın büyük oranda cezalan-
dınlmadıgı, işkence ve kötü muamele
kurbanlaruun başvunılannı görmez-
den geldiği'' belirtildi. BM Işkenceyi
Önleme Ozel Raportörü, "hükümet
vehükümet dışıkununlardan edinflen
istatistiksel bügilere göre, bir şikâyet
bulunduğu durumda büeyapılan soruş-
turnıa sa\ısının son derece az olduğu,
verilen cezalann ise suç ileoranüsız ol-
duğu" görüşü yer aldı.
Bunlann yanında AİHM, işkence
yasağı ve yaşam hakkı ihlallerine iliş-
kin yapılan çok sayıdaki başvuruyu, iç
hukukta "erJdn bir soruştunna yapü-
maması'' gerekçesiyle kabul etti.
Manisa Barosu'nun değerlendirme
raporunda yer alan resmi veriler, so-
runu gözler önüne seriyor. Buna göre
beliren tablo şöyle:
* 1995-1998 yıüan arasında 2 bin 851
polis hakkında kötü muamele ve 577
polis hakkında işkence suçundan ko-
vuşturma yapüdı. Bu dönemde kötü
muamele suçundan 84, işkence suçun-
dan da sadece 10 polis ceza aldı. Kö-
tü muameleden ceza alan polisler ve
diğer kamu görevlileri, 2000 yılında çı-
karılan "Erteleme YasasT sonucunda
cezalannı çekmekten kurtuldu.
* Jandarma Genel Komutanlıgı ve-
rilerine göre; son 5 yıl içerisinde top-
lam 48jandarma personeli işkence su-
çundan yargılandı, bunlardan 9'u hü-
küm giydi, 22'si beraat etti.
* 22.08.1999 tarihinde kabul edi-
len Memurlar ile Diğerkamu Görev-
lilerinin Disiplin Cezalannın Affi
Hakkında Yasa, işkence ve kötü mu-
amele nedeniyle idari ceza almış ka-
mu görevlilerinin meslekten çıkarma
da dahil ohnak üzere disiplin cezala-
nnı, tüm sonuçlanyla birlikte orta-
dan kaldırdı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Yazanmız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılanna bir süre ara vermişitir.