21 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 OCAK 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER GÜNÜN ADAMI TURHAN SELÇUK E-UMÎŞT» - KARAKTER] KARAKTERSIZLIK OLAN AO^HViM-Tl M I f-^Z I f^L^JZL, ^V^K PAR.MAKİA GOZLUKLU . SAMİNÎN ALA8ÎLîRj>iM,ANİA HARJKULADE KJVIRTMALARI IEKMİLI BİRDZN Şebnem Özinal, amacının alışılmadık bir prototip yaratmak olduğunu söylüyor Tiyatronunğüzel kadrrnyımÜMİTZlLELl u denJi zor olacağını hiç lahmın etmemiştim!.. Röportajdan değıl, aldığınız notlarla bilgısayann önüne oturup yazmaktan söz ediyorum... Önce neredeyse tüm gazeteJenn birinci sayfasından başlayıp sonra her türden magazin dergisinin kapağında en cüretkâr pozlanyla yer alan. 11 yılda 12 tiyatro oyununda oynayan, ama oyunculuğundan çok fiziği, saniyenin onda biri kadar bir zaman diliminde sutyenınden taşan memesi nedeniyle öne çıkan bir genç kadınla ilgili hangi açı yakaJanıp nasıl bir yazı yazılabilir. di?... - Hem de Cumhuriyet'te!.. Şimdi, Hollywood filmlerinde hep gördüğumüz türden bir flashback (geri dönüş) yapıp bilgisayann başına oturduğum ana kadar olanlan arüatmahyım... - Önce onunla tanıştım... Yaıu Şebnem ÖzinaPla... 0 akşarn »Yanşrna, Seks-Dala>ere-Kültür" oyununun galası vardı... Perdenin açılmasına da yanm saat kalmıştı... Tanışmamız, topu topu bir buçuk dakikaya sığdı... Ben ona adımı ve röportaj yapmak istediğimi söyledim, o da bana çok memnun olduğunu söyledi. Ertesi gün oyun öncesi aynı odada buJuşmak için sözleştik... - Sonra oyunu izledım... Çok beğendiğımi scyleyemem... Bana, bırkaç yıl önce izledigim "Şike" isımli filmı hatırlattı. Hatta pazar günü Aydın Engin'ın oyunla ilgili "Sakm kaçırmayın, nMduş" övgüsünü okuyunca "ADah AlalT dedım, "demek Itiben oyunu yeterince Ovuncular, başta Genco Erkal olmak üz;re roüerinin hakkını vdyordu, ama o kaiar!.. Ertesi gün, yiıe oyun öncesi kc^uşturmamn onasında ben sordum, o ianıtladı. Aşağıda otıyacağınız röportaj; muhatabı hackında magazin dergilerinde ya da garetelerin magazin sayfalannda çıimış tüm yazılan okumuş, doğal olıak bir hayli aklı kanşmış ve daha da öranlisi oyun için geri sayımın baladığı son 20 dakikaya tüm sotulannı sığdırmaya çahşmış bir gaetecinin (bana göre de hiç de özgün olaayan) söyleşisidir. Lütfen, ona göre okyun!.. Bjbasına çeken icız - Şdbnem Hanun, boyunuz kaç?- - 17 8. - Otalamanm bir hayü' üzerinde... - îıba tarafim Selanıkli, oradan g«jyor. Hepsı uzun boyludur. Babama çreoıişim... - übanız askerdi, esde disiplinli şebnem Özinal'dan: Benim jenerasyonumda bu kadar popüler olup da tiyatro yapan bir kişiyok!.. Yaşamımı manken olarak da sürdürebilir, kolayı seçebilirdim. Ama ben star olacaksam tiyatroda olmak istedim. Tiyatroda güzel kadına ihtiyaç olduğunu görmek de önemli tabii. - Iz üç kız kardeşız. Evde tek erkek kaamdı ve gerçekten disiplinliydi. .V33 ben biraz aykınydım galiba. En tirik bendim. Ailedeki en asi, ama scnnlan uzlaşmacı yöntemle çözen bir çcaktum. - lirersitede jeoloji bötümünü seaetüz de ilginç— - Ja lisede matematik bölümünden raam oldum. Fen bilimlerini çok serordum. Mühendislik de çok ilgimi çetyordu. Aslında ilk tercihim endüstri, ikincisi tekstil mühendisliğiydi. Ama jeolojiyi kazandun. Aslına bakarsanız asıl amacım Türkiye'de toplumun ahşmadığı bir kadın prototipi yaratmaktı!.. - Jeoloji alanında değiL, ama bir başka alanda değişik bir tarz yaratünız?- - Benimjenerasyonumda bu kadar popüler olup da tiyatro yapan bir kışı yok!.. Manken olarak sürdürebilirdım yaşamımı. Kolayı seçebilirdim. Ama ben star olacaksam tiyatroda olmak istedim. Ama zor bir dönemde seçtim bu yolu. Bir Nevra Serezii, bir Gülriz Sururi olmak için yola çıktım... Tiyatroda güzel kadına ihtiyaç olduğunu görmek de önemli tabii. -11 yüdırtiyatrodasınız,12 oyunda rol aldınız. Ama oyuncuhığunuzdan çok, oynadığuıız roDerin çok cüretkâr oimasındaa, seksi gh'silerinizden, dekoftenizden, aşklaruuzdan, dergOere verdiğiniz poziardan söz edildL. 'Kolayı seçmedlm' - Ben her zaman kendimi tiyatroya ait hissettim... Oynadığım oyunJarda rolümün gereğı neyse onu yaptım. Başanlı olmasaydım ülkenin en önde gelen oyunculanyla oynayamazdım.. Bu ülkede güzelliğini kullanarak kolay yolu seçip şöhret olan birçok kadın \ar. Ben güzelliğimi paraya tahvil etmek için kolaycılığı seçmedim. Kariyer yapmayı tercih ettim. Ama medya. ışı biraz da bu tarafindan tutuyor. Soyunan onca insan varken benim dekoltem olay yaratıyor... Medyanın tercihi buysa yapılacak birşeyyok... - Bu haberler, sizin fotograflaruuz, aynı zamanda o>iınun reklamı mı olu>or?_ - Gayet tabii!. Aslında bİ2 oyunun bu yanının dikkat çekeceğıni biliyorduk. Ama göğsümün görünmesi, bir medya grubunun benimle Sedef Bozok hakkında yaptığı çirkın yakışürmalar hiç aklımıza gelmemişü. Diğer taraftan, tiyatronun yolunu bile bilmeyen çok sayıda yeni seyirci, oyunu izlemeye geldi... - Sizin sayenizde mi oldu bu?_ - Katkım oldu tabii... Bir büyük oyuncunun, Genco Erkal'ın teklifiyle katıldım ben bu oyuna... Ve Dostlar Tiyatrosu'nun kemikleşmiş seyircisinin dışına taştık. - Siyaseti izler misiniz?- - Siyasetten nefret ederim... Ülkede neler oluyor, parlamentoda neler görüşülüyor, ekonomi ne durumda, hiç izlemem... Haberler başlaymca televizyonu kapatınm!.. Sinema, kedilerim. köpeklerim, bir de spor, tenis... Benim yaşantım bunlarla dolu. - Magazin basınında yer alan. u Benimle birtikte olan be§ kadınla birliktevmiş gibi olur", "V'ücudumla gurur duyuyonun", "Cinsetliği maksunum sevhede yaşıyorunr türiinden açıklamalar bire bir size mi ait?_ - Çoğu abartılı... Bazen de vermiş olduğum yanıtlan kısaltınca ortaya değişik arilamlar içeren cümleler çıkıyor. Ben hem çocuk gibiyimdir, hem anne, hem sevgili. hem şefkatli bir kadın olabilirim diyorum, onlar beş ayn kadın yazıyorlar!.. Ama gıdip gelen bir ruh haline sahip olduğum doğru. Bir an mutluyken anında mutsuz olabiliyorum. Biraz dengesizlik mevcut yani!.. TEK BAŞINA TİYATRO, YAŞAMISÜRDÜRMEYE YETÎVÖYOR- \ansina, Seks-Dalavere-KüMr' oyununda Genco Erkal'la aynı sahnevi paylaşan Şebnem Özinal, tek başına tiyatronun yaşamını sürdürmeye yetmedigini benrterek tele\izvonlarda dizi oyunculuğu yapmakzorunda olduğunu vurguluyor. DUZYAZI ORHAIV BİRGtT 1 ŞUBAT'TAN ÎTİBAREN ÜCRETSİZ VE İNDİRÎMLİ TARÎFE YOK IETT iiMİiiTmleıi kaldırdıîstanbulHaberServia- Merke- zi yönetimce gehrleri azaltılan Is- tanbul Büyükşehir Belediyesi, bu- na tepki olarak ÎETT otobüsleri, metro ve tramvayda uygulanan üc- retsiz ve indirimh tanfe- leri kaldırdı. Yeni yönet- meliğe göre "65 yaşını dokhıranianözürlüler,ba- sm karn sahiplcri beledi- ye ve il genel meclisi üye- İeri, PTT memurian ve mubtarlara" uygulanan ücretsız tarifeyle "öğret- men, hâkhn, savcı, diya- nef\e "ornıan muhafa- za memurlanna" uygulanan indi- rımli tarife 1 Şubat'ta sona erecek. İETT Genel Müdürü Rıdvan As- lan, 8 Ocak 2002 tarıhınde TBMM'de kabul edilen \e3l Ara- lık2001 tarihi itibanylayürürlüğe giren 4736 sayılı kanun ile Türki- ye'deki tüm kamu kurum ve kuru- luşlannın ürettikleri mal ve hiz- met tarifelerinde değişiklik yapı- larak ücretsiz uygulamaya son ve- • Yeni yönetmeliğe göre "65 yaşını dolduranlar, özürlüler, basın kartı sahipleri, belediye ve il genel meclisi üyeleri, PTT memurian ve muhtarlara" uygulanan ücretsiz tarifeyle "öğreimen, hâkim, savcı ve diğer bazı kamu görevlilerine uygulanan indirimli tarife 1 Şubat'ta sona erecek. rildiğini belirtti. Buna göre, îstanbul'da kent içi toplu taşımacıhkta en büyük ku- rum olan IETT Genel Müdürlü- ğü'nün de yeni bir düzenlemeye gittiğini bildiren Aslan, kanunun belediyelere maluller, yaşlılar, öğ- renciler ve basın kartı sahiplerine indirimli tarife uygulama yetkisi verdiğini hatırlatarak büyükşehir belediyesinin de bu yetki doğrul- tusundabu kesimlere in- dirimli tarife uygulayaca- ğını söyledi. Yine aym kanunda, Is- tiklal Madalyası sahiple- ri, gaziler ve terör nede- niyle mağdur olmuş kişi- lerin ücretsiz seyahat hak- lannın geçerli kalacağı- nı vurgulayan Aslan, "tETT Genel Müdürlü- ğü olarak bu kanuna uymak zo- rundayız.Burada vatandaşlanmız birmiktarmağduredilmiş olacak- lar. Biz bunu isteyerek \apmış de- ğüiz. Bizçıkanlan kanunlanuygu- hıyoruz" diye konuşru. Psikolojik Savaşı Siniri Sağlam Olan Kazamr Kimse, başkasını aldatacağını sanmasın. Birsü- reden beri, "Kürtçe eğitim istiyonız" diye.öğrenim gördükleri okullara dilekçe vermek için kuyruğa gi- renlerin amaclan üzüm yemek değil, bağcıyı döv- meye kalkışmaktır. Çünku onlar da birer Türk vatandaşı olarak "anayasamızın bize tanıdığı dilekçe verme hakkı- nı kullanıyoruz" diye gırişimlerinı yasal göstermek isterlerken aynı anayasada "...Türkçeden başka hiçbirdil, eğitim veöğretim kurumlannda Türk va- tandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz" denil- diğini elbette bilmektedirier. Ama gerçeği bilmek, her zaman doğru yolu iz- lemek demek olmuyor ki. Bölücülük amaçlanna te- rör yolu ile uğraş vermenin kendilenne sadece çok pahalıya mal olmakla kalmayıp, boşuna bir sergü- zeşt olduğunu anlayanlar, 2002'yi yeni bir yönte- mı deneme yılı olarak belirlediler. Demokratikleşme yolunda adımlar atmaya ka- rarlı bir ülkede, masum isteklerile, öncelikle "Kürt- çe eğitim" kampanyasının kapısını aralamaya ça- l/şmak. Bunun için dilekçe vermek, imza toplamak ve fırsat bulunduğu zaman, küçük gösteriler ile me- sela geçen hafta Eminönü meydanında denendi- ği biçimi ile "anadilde yazılmış kimlik taşıma istek- lerinde" bulunmak! Dünkü "Milliyet" gazetesi "Kürdistan skanda- //"başlığı aitında, Majestelerinin Dışişleri Bakanlı- ğının, Irak asıllı Ingiliz vatandaşlarına verdıği pa- saportlarda doğum yerı bölümüne "Kürdistan" yazıldığının haberini veriyordu. Aynı gazetenin, bir başka haberindede ün\u Nevvsvveek dergisininjürk generallerinin Saddam'ın devrilmesi halinde Irak'ın toprak bütünlüğünün zarar görmeyeceğine, yani Irak Kürtlerinin bağımazlıklannı ilan etmeyecekle- rine inanmadıklannı yazıyordu. Lafonten'den dersler Amerikan dergisinin gönderme yaptığı Türk ge- neralleri, Lafonten'ın ünlü tilki ile ağzında peynir tutan karga öyküsünü, elbette sadece ilkokul sı- ralarında okumakla kalmadılar; dedelerinin, on- lardan sonra babalarının ve geçen yıla kadar da kendilerinin bu coğrafyada neler olup bittiğini za- man zaman yaşamları pahasına saptadılar. Elbette sadece üniformalı Türk vatandaşlan da değil. Aklı başında herkes ve o arada, gelmiş geç- miş iktidarlar - bir ara pusulasını şaşırmış bir mer- hum cumhurbaşkanı dışında-bu gerçeğin bilin- cinde oldular. Ancak bazı saf yurttaşlar, belki de o şaşınlmış pusula döneminin özentisı ile, arada bir "acaba mı? H , "yok canım " türiinden sözcükler üreterek bi- rer 1yi niyet elçisi rolüne soyunmaktan kaçınmadı- lar. Tüm bu gerçekler karşısında, şu son dilekçe hakkı oyununun perdesini araladığınız zaman gö- receksinız ki asıl amaç devletin asabını bozarak so- runu bir başka boyutu ile Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne taşımaktır. Taşımak ve orada "Bakınızşu şu üniversiteler- de ya da ortaöğretim kurumlannda kimi Kürtasıl- lı öğrenciler, yönetimleri aracılığı ile verdikleri di- lekçeler ile öğrenimlerini kendi dilleıinde görmek istediklen'ni bildiımişlerdir. Bunlann şu kadan Tür- kiye'dekiDevletGüvenlikMahkemeleri'ne sevkedil- miş, haklarında kovuşturma başlatılmıştır. Şu ka- dan gözaltına alınmış, şu kadan da tutuklanmış- tır. Oysa bu kımseler T.C. Anayasası'nda yazılı olan dilekçe verme hakkını kullanmaktan başka bir şey yapmamışlardır" demektir. Alın size, Strasbourg Mahkemesi ile Türkiye ara- sında yeni bir dava trafiği. Ve elbette bu trafiğe, kâh kırmızı kâh yeşil ışık yakmaktan çekinmeyen AB'lı parlamenterlerin demeçleri, gidiş gelişleri! Peki ne yapmalı? Oysa devletin yapacağı çok basit bir önlemi uy- gulama alanına sokmaktır. O önlem, dilekçe kuy- ruklannın oluşturulduğu kamu kurumlanna bastı- nlıp gönderilecek bir yanıt belgesinin hazırianma- sı ile alınabilir. Yanrt belgesinde, dilekçeyi getiren yurttaşa baş- vurusunun alındığı, ancak Anayasa'nın 42. mad- desinde "Eğitim ve öğretim hürriyetinin, Anaya- sa'ya sadakat borcunu ortadan kaldırmayacağı- nın" yer aldığı anımsatılır ve yine aynı maddenin "Türkçeden başka hiçbirdil, eğitim ve öğretim ku- rumlannda Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez hükmü karşısında di- lekçenin işleme konulmadığı" belirtilir. Kısacası, ilgili makama bir sayfalık dilekçe ile gelen başvuru sahibi, 0 dilekçesine eklenmiş ya- nıtını da alarak dışanya çıkar ve "şimdi ne yapa- cağız" diye akıl hocalarının yolunu tutar. Psikolojik savaşın birincil kuralını hiç kimseak- lından çıkarmamalıdır. O savaşı siniri sağlam olan, soğukkanlıl/ğını yitirmeyen kazanır. Faks:0212-677 07 62 obirgrt(a e-kolay.net Ankara'da da ücretsiz ulaşım bitiyor Gökçek'in gerekçesi de yascdzorunluluk ANKARA(Cumhu- riyet Börosu) - Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı MeKh Gökçek, " 125binyaşhncm ein- den ücretsiz otobüs bi- niş karünı, hükümetin çıkartuğı >^asa nedeniy- le almakzorunda kala- cağız" dedi. Gökçek, Resmi Ga- zete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4736 sayılı "Kamu Kurum veKııruluşlannın Üret- tikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Baa Ka- nunlarda Değişildik Ya- pılması Hakkındaki Kanun" uyannca. be- lediye otobüslerinde üc- retsiz ulaşımı kaldır- mak zorunda kalacak- lannı bildirdi. Yasayı bu hafta için- de değerlendirerek ne- ler yapılması gerekti- ğine karar verecekleri- ni belirten Melih Gök- çek, "Ancak yasayla be- lediye otobüslerinde başta 125 bin yaşh va- tandaşumz obnak üze- re birçok meslek sahi- bine uyguladığnnız üc- retsiztasımayı bitirmek zorundayız. Yine de yasayı tam olarak incekyip bir yo- lunu bulabffirsekbu vaş- fa ve malui vatandaşla- nnuz için yeni yöntem bulmaya çalışacağu" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle