25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 23 OCAK 2002 ÇARŞAMBA MUMTAZ SOYSAL OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Tehlike Be-Hrtileri TRABZON'da niçin :ribün koltuklan koparılıp fırlatıldı ve yakıldı? llk bakışta, yanıt basittir: Ağır skorlu yenilgi, ta- raftarın sinirini bozmujştur. Hakemin ya da raki- bin tutumlannda kızgı n l k yaratacak noktalar bu- lunmadığına göre, ev sahibi takıma ve yönetici- lere karşı oluşan yerli öf<e, yuhalamalarla ve "Is- tifa!" bağnşmalarıyla fcamin olamayacak ölçüle- ri aştığı için kolaylıkls böylesine bir davranışa dönüşüvermiştir. Durumu Karadeniz'ir o köşesindekı insanla- nn naturasıyla ya da psıkolojik yapısıyla açıkla- mak yanlış olur; çünk ü benzer davranışlara za- man zaman ülkenin toaşka statlarında da rast- lanmakta. Bu bakımdan, "Nedtn Trabzon'da"diyesor- madan, ilk sorulacak soru şu olmalı: Niçin başka sportif oyunlarda değil de daha çok fut- bolda? Futbolun özelliği, yalnız seyri güzel bir oyun olu- şu değil, aynı zamancJa yaşamın kendisine çok benzemesidir: Kişisel becerı yanında "takım"o\- manın da ağıriığı, ç a b a ve çalışma yanında şan- sın payı, iyi oynama yamnda hakem ve seyirci gibi dış unsuriann önesrni, inanç ve hırs yanında moral bozan rastlantılann etkisi. Bunların hepsi, elbet derece derece, başka sportif oyunlarda da vardır; ama her birinin fut- boldaki skor üzerindekı rolü genellikle başka oyunlardakinden d a h a fazla. Hayata böylesine benzeyişi, futbolla geniş halk yığınlan arasında acayip bir yakınlık yaratmış ve bu oyunu en po- püler seyir yapmıştır. özeJlikle, günlük yaşamlarında aynı çelişkile- ri, ikilemleri, başarılarls başarısızlıklar arasında- ki gidip gelmeteri yaşayan toplumlarda. Böyle olun- ca, kendilerinin ve serntlerinin yaşamı ile takım- ları arasında bu anlat ılması zor bütünleşmeyi yapmış insanlann skorlara bakış açılan ile bir maça sadece oyun olarak bakabilenlerin algıla- yışlan birbirinden farklı dır. Bu bakımdan,Trabzzo-Tdakigibidurumlarda, güvenlik güçlerinin yetersizliğinden öteye, başka unsurları da görmezlikten gelemezsiniz. "Hooliganizm" denen olay, niçin birkaç "alikıran başkesen"in bireysel davranışı olarak kalmıyor da bazı durumlarda kolaylıkla bir kitle ayaklanı- şına dönüşebiliyor? Stat içinde ve dışında eşya- ya, cama, mala, arabaya yönelen şiddetin geri- sındeyoksunlukların, sıkmtıların, eziklik ve hınç- ların birikmiş kızgınlığı fniç mı yok? Bunlar "patlamazlığı "yla övünülen bir bozuk düzene ılişkin ilk uyarı belirtileri değil mi? ' Uğur Mumcu'yu anıyoruz ' 24 Ocak 1993te öldurulen gazeteci U$ur Mumcu 1 nun ÛİLim yıfcJönümü ile 31 Ocak 19900a öidüruten Muammer Akso/urı ölûm yddönümlennı beSrieyen 24-31 Ocak gunleri arasnoaM "9. Adalet ve Demotaasi Htfttsmda, teröre hedet ohıuş tûm aythnlanmacılan anıyor, çocuManrmnn demokrasMn ve adaletin tarumlaşacağı bir ülkede yetişmeJeri için gûç biriifli yaptyoruz. Bu bilinçle 24 Ocak 2002 Perşenrte günü sesimizi, toplumun bûtün kesimlerine yansrtacajımıza inanıyoruz. Hepimizin örtediği ütkemizde ve dünyada Teföfsüz Ûzgürtûk" tür. • UJurMuncunur>UndiMslnd*n<M*ogMırlıni • f W Türtan SAYUW, D«te KAYUKÇUCÖLU wt Prof TürM MM8AŞ WI * * * * * Ttrinüz ÖtgMtf ptnâ • Ekranı ATAER ctan • . 24 Oa* 2008 Pvftr*» B^DOaf EvtvMnni* O*»w M Sdonu (Mamur Partcı) 19.40 SATINALMA İLANI TEMA Vakfı tarafından Bayburt Projesı'nde kullanılmak uzere aşağıda Özellıklerı yazılı 6 kalem mal ihale usulu te satın alınacaktır. llgılenenlerin 5 ŞuDat 2002 Salı gu- nüne kadar kapalı zarf usulü tekliflerını belırten adrese etden ya da posta yoluyla bildirmeleri rıca olunur RDRUNSA TOHUMU fPOPULASYON) SERTİFİKAII 23.500 kf. YONCA TOHUMU (KAYSERİ} SERTİFİKALI 1.400 kg. P6 TOHUMU jADl) 2S0kg. ÇMRİÇGÜLU TOHUMU (AKÜÇGÜl) 50 kg. Ol AMONYUM FOSFAT GÜBRE 46.000 kg. V1AM0NYUMSÛLFAT GÜBRE 462.000 kg. ADRES: Eayburt VaMiğı GTZ TEMA Vakfı Eayburt ılı Kop ve Bumaz Dere Havzalan Erozyon Kontrolu, toğal Kaynak Yönetimı ve Kırsa) Kalkınma Proıesi Özel Idare Işhanı Kat 5 No: 501 8000 - Bayburt "81:0 458 211 64 17-Faks:0 458 211 84 35 Hnail: temavfi isnet net.tr ÎLAN T.C. KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESÎ'NDEIV DosyaNo: 2001 818 Vasi Tay. Mahkememizce verilen 11. 12.2001 tarih ve D01'818- 1016 E.K. sayılı ilamı ile Içel Merkez Ko- ayusufta nüftısa kayıtlı Veli ve Inci oğlu 1975 d.lu Justafa Deniz Kahraman M.K. 355. maddesi gere- fnce vesayet altına alınarak, kendisine annesı Inci lahraman vasi tayin edılmış olup velayet hükümleri ubik edilmiştır. Keyfıyet ilan olunur. 25.12. 2001 Basm: 157 Cinübirlik Askeri Orduevleri giriş kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. MEHMETRAŞITACLAN URAZ Atatürk Devrim Modeli... Prof. Dr. Suna KİLt Boğaziçi Üniversitesi M ustafa KemaJ Ata- türk'ün "Bu devlet nasü kurtuhır" so- rusunayanıü şudur: *l lusal sınırlar için- de ulusal; çağdaşJaştma birsiyasa güt- mekle." Bu yanıtı Atarürkçüliik ve Atatürk devrimleri açılanndan değer- lendırirsek 3 önemli özellik ortaya çıkmaktadır: 1- Devrimin amacı hem kalkınma ve hem de çağdaşlaşmaktır. 2- Bu iki amacın gerçekleşmesinde ülke ken- di birikiminden. kendi insanından ve kendi gücünden yararlanacaktır. Devrim özünü kendine dayatacaktır. Ancak bu bırikımden yararlanırken ileriye dönüklük. ilericı atılımlarbe- nimsenecektir. 4- "Teslimolnıadajı". bağımsızlıgımızı zedelemeden dün- yaya açık, dünyayla diyalog içinde bir siyasa gudülecektır. Tüm bu özel- likJerin uygulanması sonucu Ata- türk Türkiyesı çağdaşlaşma yolun- da büyük atılımlar yapmış, devnm gerçeİdeştirilirken uygun olanı. iste- diklerimizi, hukuk alanında oldugu gibi, kendi bağımsız karanmızla baş- ka ülkelerden almışızdır. Öte yandan bağımsızlıklanna ka\oışmak isteyen ülkeleri desteklemiş \e onlar için bir esin kaynagı olmuşuzdur. Bir ülkenin esenliğe kavuşması. kalkınması ve çağdaşlaşması başlı- ca 2 temel öğeye dayanır Kalkınmak- çağdaşlaşmak için seçilen "modd" ve "siyasaJ > önerimin nitelikleri*. Ulusal modei arayışlan \e Türki- ye: Jkincı Dünya Savaşı'ndan sonra bağımsızlaşnıa ejlemleri bir çığ gi- bi büyümüş ve pek çok sömürge ko- numundaki ülke bagımsızlığına ka- vuşmuştur. Bu yeni ülkeler siyasal bağımsızlıklanna kavuştuktan son- ra kalkınmak ıstemişler v e bu amaç onlan "modei aravTşlanna" yönelt- miştir. Anamal binkimı olmayan bu ülkelerin salt kapitalist sistemle kal- kınmalan olanak dışıdır. Öte yan- dan sanayileşmemiş, çağdaş bir top- lumun sınıfsal yapısına kavuşma- mış. ulus-devlet sürecinin henüz baş- langıcında bu yenı de\letlere, Mark- sist modelin "Ulusyoktur, anıf var- dır" çağnsı gerçekçi olmarruştır. Gelişmekte olan ülkeler "dış bas- kılardan", "dış kanşmacılıktan" uzak durabildikleri ölçüde "ulusal modd" oluşturmaya yönelmişlerdir. Ulusal model oluşturma konusunda ö'rnek "Atatürk DevTİm Modefi" ol- muştur. Ünlü Fransız düşünürü Ma- uriceDuverger'in, 1945 sonrası yıl- larda gelışme çabasında olan üüce- ler için bir seçenek, bir "örnek" mo- del olarak gösterdigi Atatürk Dev- nm Modeli. Atatürkçü düşünce sis- temınin en belirgin özelliği ulusal oluşu; toplumun tarihsel, kültürel. toplumsal ve ekonomik koşullanna göre oluşturulmuş bulunmasıdır. Bu özelliklere. siyasal bilimci Paul E. Sig- mund. 1963 'te vayımiadığı The Ide- ologies of the Developing Nations (Gelişmekte Olan Llkderin İdeolo- jileri) yapıtında şu sözlerle değin- mektedir: "Çağdaşlaşan yönetimle- rin bir ideolojiye gereksinmeleri \ar- dır. Çünkü onlar toplumsal \e eko- nomik bir devrim içindedirler. Fa- kat bu Marv'ın ideoiojisinden daha çok Atatürkün ideolojisine benze- mektedir.Ç ünkii ulusal kültüre\¥ ül- kenin özeUiklerine da>atılmjş olan bir kalkuuna \e sana>ikşme ideoJo- jisktir." Unutmamak gerekir ki belirt- tiğimiz bu özellikler. dış kanşmacı- lıga engel olan özelliklerdir. Yabancı bilim adamlannın Ata- türk DevTİm Modeli'nı, Atatürkçü dü- şünce sistemini bu doğrultuda değer- lendirmelerine sayısız örnek verebi- liriz. Ancak bu aşamada, "uygarhk- bnn çanşması'' yazısıyla dünyada po- lemik yaratmış olan SamueiP. Hun- tington'un Atatürk De\nm Modeli konusundakı görüşlenne yer vererek bu model konusunda Huntington'un sağlıklı bir yorum getirdiğine işaret etmek isriyorum. l%8yılındayayım- lanmış olan PoJiticalOrder InChan- ging Societies (Gelişmekte Olan D- keterdeSh.'asalDuzenJbaşlıklıyapı- tuıda, Huntington, Atatürk Devnm Modeli'ni en ussal. en gerçekçi, en başanlı bir devrim modeli olarak ta- nımlıyor ve nedenlerini şöyle sıra- lıyor: Ulusal devlet sürecine girerek devlet yapısmı yenileme: laik eğitim, laik hukuk düzenı. yeni abece (alfa- be) ve dil devrimı gibi ulus oluştu- rulmasını sağlayan çeşitli kültürel, toplumsal devnmleri başlatma, uy- gulama ve 1930'lu yıllarda yeni eko- nomik uygulamalarla kalkınmayı sağlayacak olan dönemi başlatma... Devleti yenileme, kültürel, düşünsel, hukuksal ve siyasal alanlarda çağdaş- laşma ve bunlann sonucunda tutum- sal (ekonomik) kalkınma sürecine ginp, sanayileşmeyi amaçlama. Ata- türk Devrim Modeli 'nin tüm bu de- ğişik süreçleri Batı'nın çağdaslaş- ma sürecı ile koşut özellikler taşımak- tadır. Atatürk DevTİmi'ne kadar Osman- lı Dönemi 'nde yapılan tüm düzeltim çabalannda toplumun temelinden değişme, yenileşme gereğ] amaçlan- mamıştı. Kısacası, Ortaçağ düzenin- den uzaklaşıp çağdas bir düzene geçmek amaçlanmamıştı. Tam ter- sine. tüm bu düzeltim çabalan dö- nemini tamanüamış bir devleti güç- lendirmeyi. ayakta tutmayı amaçlı- yordu. Atatürk Devrimi çağdaşlaş- mayı bir bütün olarak gören. o dog- rultuda. devleti. toplumu harekete geçiren ilk çağdaşlaşma hareketidir. Bu bütünlük içinde ekonomik so- runlargibi genil (makro) ve bireyin davranışlan, toplum içinde kendisi- ni nasıl algıladığı gibi minfl|mikro) sorunlarla da ilgilenilmiştir. Ote yan- dan ulusçuluk ve laiklik ılkeleri hem genil ve hem minil konulan içer- mektedır. Örneğin, laik düzenin ku- rulması ile ılgili egitim ve hukuk devrimlen genil düzeydeki konula- n kapsamakta; ancak laikliğin ıçe- riğindeki yazgıcılığın fkaderciliğin I reddi. kişisel değerleri ve davranış bi- çimlerini etkileyerek minil düzeyde de etkinlik göstermektedir. Kalkmmayı-çağdaşlaşmayı hedef alan Atatürk Devrim Modeli özde bir ulusun, tarihsel, kültürel ve toplum- saJ birikımleri: kısacası bir ülkenin kendine özgü birikimleri doğrultu- sunda oluşturulan, o ülkenin ve o ülke insanının çabasına, özverisine dayanan bir modeldir. Atatürk Dev- rim Modeli gerçekçidir. ussaldır ve ulusaldır. Atatürk Devrim Mode- li'nin başlıca çağnsı şudur: Az ge- lişmiş bir ülke "kendi gerçekleri'*, kendi tarihsel. kültürel, toplumsal birikimi dogrultusunda kaîkınma- çağdaşlaşma modeli üretir ve uygu- larsa bunu gerçekleştirme şansı bü- yüktür. Aslında şimdilerde uygulan- dığı özellikleriyle küreselleşme po- litikalan az gelişmiş ülkeleri tekele alma, kontrol etme. onlann sağlıklı gelişme olanaklannı zayıflatan po- litikalardır. Oysa Atatürkçü kalkın- ma-çağdaşlaşma modeli özde ulusa, halka; ulusun, halkın çabasına, ülke- nin birikimine, özeUiklerine dayanır. Bu işi başarmada ülke insanına gü- venir, onu onurlandınr. Atatürk De\Tİm Modeli az geliş- miş ülkeleri "boyunduruktan kur- tarma", gerçek bağımsızlıklarına kavuşturma ve iç işlerine kanşılma- sını önleyici birmodeldir. Onun için bu model anti-emperyalısttir, insan- cıldır ve bu model gerçekten tüm in- sanlıgı sardığı, insanı ınsan olarak gördüğü, insanı meta olarak görme- diği için de e\Tenseldir. Siyasal yönetimin nitdikleri Çağdaşlaşmayı gerçekleştirmek için oluşturulan sağlıklı, ussal (ak- lî) bir "model'' tek başma yeterli de- ğildir. Bu modeli benimseyecek, des- tekleyecek ve uygulayacak bir siya- sal kadroya gereksinim vardır. Bu nedenle "kalkınma ve çağdaşlaş- ma "run başansı bu doğrultuda oluş- turulan "modeTin özelliklerininya- nı sıra siyasal yönetimin nıtelikleri- ne bağlıdır. Siyasal yönetimin ulu- sal gücün oluşumunda ve çagdaş- laşmanın-kalkınmanın gerçekleşme- sinde azımsanmayacak bir önemi vardır. Temelinde bir ülke halkının moral durumu öncelikle o ülkede hükümet edenlerin kalitesine bağlı- dır. Bir ülkede halkın. hükümetin yanında olması, ister iktidarda. ister muhalefette olsun siyasal yönetimin ulusun ve devletin çıkarlannı koru- duğu inancının varlığı ve yaygınlı- ğı, ulus ile hükümet arasında karşı- lıklı saygı ve güven duygusu sorun- lannın çözümünde temel bir etken- dır ve ulusal güce önemli katkısı olan bir olgudur. Atatürk dönemin- de Türkiye Cumhuriyeti'nin dünya- daki büyük saygınlığı özdeksel (mad- dı) güç öğelerinden çok yukanda belirttiğim tinsel (manevi) öğelerin güçlü olmasından kaynaklanıyordu. Atatürk ve onun önder kadrosunun ulusallığı, dinamızmı, kararlılığı. tu- tarlıhğı ve yüksek niteliği bu saygın- hğın sağlanmasında önemli bireîken- di. Atatürk ve onun ilerici kadrosu- nun özellikleri siyasal sistemin ala- bilirliğini (kapasitesi) arttıncı, çağ- daşlaşmayı hızlandıncı ve ulusal gü- ce katkı yapıcı özelliklerdi. Ismet İnönü. Mahmut EsatBozkurtgibi ki- şiler bu kadronun içinde yer alıyor- lardı. O dönemde Meclis'ın, hükü- met edenlerin tutarlılığı, çalışkanlı- ğı, tartışılmaz dürüstlüğü, vatanse- verliği, özdeksel güç öğelerinin çok ötesinde bir varlık göstermiştir. BÖy- lesine bir Meclis, böylesine bir hü- kümet ve böylesine birbaşkan, Mus- tafa Kemal Atatürk. var güçleriyle, duraksamadan. özde ulusa. kendi gücümüze güvenerek ülkemizi uy- garlık yolunda seferberermiş. siya- sal, kültürel, hukuksal devnmleryap- mış, kaynaklan harekete geçirerek altyapı devrimini başlatmıştır. Ata- türk Türkiyesi çok az egitilmiş insan gücüyle bu atılımlan başarmış ve dünyada saygınlık kazanmıştır. Kanımca. "Bu de\1et nasıl kurtu- lur?", "Bu devlet, bu ulus nasıl hak ettiği esenliğe kavuşur" sorulannın yanıtı başlıca ikı temel öğeye da- yanmaktadır. Kalkınma-çağdaşlaş- mak için seçilen "model''in özellik- leri ve bu modeli uygulamakla yü- kümlü siyasal yönetimin nitelikleri. Atatürk dönemi bu her iki konuda ba- şanlıdır ve bize karşılaştığımız so- runlan nasıl çözeceğimiz konusun- da bilgi ve deneyim birikimi bırak- mıştır. Yeter ki tüm bunlan uygula- yacak "siyasi irade" oluşsun. DEVLERİN HER ADIMINDA 2003 Avrupa Basketbol Şampiyonası Eleme Grubu maçları devam ediyor. 12 Dev Adam Avrupa yolundaki 4. maçmda Hollanda ile karşılaşacak. Karşılaşma Murat Kosova ve Mehmet Baturalp'in yorumları ile NTV'de. 2003 Avrupa Basketbol Şampiyonası Eleme Grubu'nda 4. maç: HOLLANDA - TÜRKİYE BU AKŞAM 19:30 CANLI NTV Radyo îda www.ntvmsnbc.com aynı anda PENCERE Başanlı İşadamı Nasıl Olunur Borsadan, piyasadan, bankadan, maliyeden, ekonomiden çakan deneyimli bir uzmanla konu- şuyorduk; ortaya bir laf attı: - Başanlı işadamı kimdir?.. Herkes sustu.. Yutkundu.. Sorunun yanıtını vermek kolay değil; işadamı tanımını yapmak bizim ülkede belkı de olanaksız; salt para kazanmak tek ölçut mü?.. • İşadamı diyelim ki girişimci, yatınmcı; proje mro- je, tasarım masanm, kredi mredi, ekonomide açı- lım, piyasadayayılım... Girişimci işadamı bir ülkede yaşar, bir devlette tezgâhını kurar, dünyaya açılır, hesaplannı bu en- lem ve boylamda yapar... Yaptı diyelim... Turkıye'de devlet, dövizi IMF'nin sabit kurade- miratan "çıpa"sına bağlamıştı... İşadamı da ister girişim, ister yatınm, ister üre- tim olsun, hesaplarını Amerıkan Dolan 680 bin li- rayken yapmıştı... Bir sabah gözlerini açtı... O ne?.. Üzerinize afiyet Amerikan Dolan 1 milyon 350 bin liraya fırlamamış mı?.. Yandı gülüm keten helva... İşadamı hapı yuttu!... • Bir işadamı daha var... Girişimci, yatınmcı, üretimci değil, paradan pa- ra kazanmaya aşılanmış... İşi gücü faiz.. Marifeti döviz.. Bir sabah kalktı, gözlerini açtı ve gördü ki Ame- rikan Dolan ikiye katlanmış... Başladı göbek atmaya... Faizcilıkle, tefecılikle, devlet kâğıdıyla, dövizci- likle al takke ver külah paradan para kazanmayı işadamlığının ekseni yapmıştı... Bu kez vurgunu vurdu. Hem de nasıl!.. • Peki, bu ikisinden ha/ıgisi daha başanlı, daha iyi işadamı?.. Birincisi ayvayı yedi... Ikincisi kazandı... Ülke açısından bakarsanız tüm Türkiye kazıklan- dı; ama, kimi işadamı da kazandı... Diyeceksiniz ki: - Sen paradan para kazanmayı işadamlığı mı sayıyorsun?.. Ama akılh ya da tedbirli işadamı yatınm yapmı- yor, yapamıyor, önünü görmediği zaman paradan para kazanmayı yeğliyor, en büyük 500 sanayi ku- ruluşumuzun kârtarının yaklaşık yüzde doksanını faiz gelirleri oluşturuyor... • Eskiden Türkiye'de sanayi üretimini devlet ku- ruluşlan, kısa adıyla KlT'ler yapardı; devletçiliği yozlaştırdık, KlT'leri özelleştirmeye kalkıştık, yüzü- müze gözümüze bulaştırdık, özelleştirmeyle avan- tacılığı birbirine karıştırdık; artık ekonomide kalkın- mayı, üretimi, yatırımı, girişimi işadamı yapacak... İşadamı önemli!... Peki, işadamını paradan para kazanmaya zor- layan bu olumsuz ve ters düzende işadamı nasıl girişimci, yatınmcı, üretimci olacak?... Uğur Mumcu Sesleniyor 2002* "BUGUN NE YAZSAM" (Tek Perdelik Müzikli Görteri) 24 Ocak 2002 Perfembe, ANKARA Saat 20.00 - Yer: Büyük Tiyatro / Opera Sahnesi 25 Ocak 2002 Cuma, DEVREK Saat: 19.30 - Yer: Kültür Merkezi 26 Ocak 2002 Cumartesi, POLATLI Saac 20.00 - Yer: 13 Eylül Kültür Merkezi 27 Ocak 2002 Pazar, ESKİŞEHİR Saac 20.00 - Yer: Anadolu Üniversitesi Sinema Salonu 28 Ocak 2002 Pazartesi, BURSA Saat 20.00 - Yer: Tayyare Kültür Merkezi 30 Ocak 2002 Çarşamba, İSTANBUL I Saat 20.00 - Yer: Barış Manco Kültür Merkezi Cumhuriyef (T.C Kültür Bakanlıjı'nın Katlolanyla) FATİH 3. ASLİYE HUKUK HÂKÎMLİĞİ'IVDEN 20O0/8523 Da^cı Ramazan Erbay tarafından mahkememizde açılan gaiplik davasında: Istanbul, Fatıh, Dervışalı, cılt: 16, hane: 1547'de nü- fusa kayıtlı Şerafettin ile Bedriye'den olma Jstanbul 29.09. 1968 doğumlu Ömer Faruk Erbay'ın gaipliği talep edildiğinden; Adı geçeni bilen, görenlerin, hayat ve mevatından bilgileri olanlann mahkememizın 2000/ 852 Esas sayılı dava dosyasına ilan tarihınden itibaren 1 sene içinde bildirmeleri, aksı takdırde adı geçenın M.K.'nin 32. maddesi gereğince gaıplığıne karar verileceği hususu ilan olunur. 15. 10.2001 Basın: 3007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle