22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYTA CUMHURİYET 15OCAK2002SAJJ D U N Y 4 VE T U R K I Y E dishab@cumhuriyet.com.tr KAVŞAK OZGEN ACAR Rus Genelkurmay Başkanı Ankara'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin KıvnkoğJu'nun Ankara'da önemli bir konuğu var. Rus Genel- kurmay Başkanı Orgeneral Anatoliy Kvashnin Türk Silahlı Kuvvetleri'nde incelemeler yapıyor. Konuk Başkan, emekli Genelkur- may Başkanı Orgenera) Ismail Kara- dayı'nın Moskova ziyaretıne karşılık veriyor. Iki komşu ülke arasında ilk ziyareti başiatan Karadayı'nın Mosko- va gezisi Güney Kıbrıs'a yerleştirile- cek Rus "S-300 füzeleri" bunalımına rastlamıştj. Orgeneral Kvashnin'in An- karaziyaretinde, "Askeri alanda işbirliği ve askeri personel işbirliği anlaşması" imzalandı. Bir Türk-Rus askeri işbir- liği çerçeve anlaşmasının imzalan- ması söz konusu. Anlaşmanın ilginç yanlarından biri, Türk subaylarının Rus savaş okullannda okumalannı, Rus subaylannın da Türkiye'de eği- tim görmelerini öngörüyor. Bundan on-on beş yıl önce böyle bir işbirliği- nin olacağı kimin aklına gelirdi! Eği- tim alanında yapılacak çeşitli işbirliği programlan, taraflar arasında zaman- la belirlenecek. Çerçeve anlaşmasın- da yer alan bir başka konu ise Kara- denız'de güvenliğin sağlanması ama- cıyla yapılacak işbirliğini öngörüyor. Ister askeri, ister sivil olsun Karade- niz'de deniz taşımacılığının güvenli- ğinin sağlanması, kazaiarda ortak kur- tarma çalışmalannın yapılması amaç- lanıyor. Doğu Akdeniz'de, Türkiye-ls- rail-ABD arasında yapılan ortak kur- tarmatatbikatlannın benzerlerini bun- dan böyle Ankara-Moskova birlikte Karadeniz'deyapacak. Karadeniz'de yanlışlıkla bir Ukrayna füzesinin bir Rusyolcu uçağını düşürmesi olayının benzerinin birdaha yaşanmaması için karşılıklı iletişim ağının gelıştirilmesi de işbirliği hedeflerinden biri. Iki ülke silahlı kuvvetlerinin yapaca- ğı askeri tatbikatlara Avrupa Güven- lik ve Işbiriiğı Anlaşması çerçevesin- de öngörülen "gözlemo" bulundur- ma uygulamasının kapsamının ge- nişletilmesi de çerçeve anlaşmasın- da zamanla doldurulacak bir başka hedef.Yann Türkiye'den aynlacak olan Rus Genelkurmay Başkanı, Türk as- keri birfik ve üslerini de ziyaret ediyor. Rusya'da savunma bakanının att/n- da bir görev olan genelkurmay baş- kanlığı, Orgeneral Karadayı'nın Mos- kova ziyaretinde bir sorun olmuştu. Dönemin Başkanı Boris Yeltsin, Türk Genelkurmay Başkanı'nı kabul etme- mişti. Oysa, Türkiye devlet protoko- lünde Genelkurmay başkanı, başba- kandan sonra ve bakanlardan önce geliyor. Iki ülke arasında silah alımı gün- demde. Ancak bu konu çerçeve an- laşmasının dışında kalıyor. Afganistan'a Türk tankep uçağı Kafkaslar'dan Balkanlar'a, So- mali'den Ortadoğu'ya çeşitli yöre- lerde Türk askeri birlikJeri ya da göz- _ lemcileri görev yaptılar ve yapıyor- . lar. Bunlara bir yenisi daha ekleni- yor. 261 Türk askerinden oluşan ta- ~~"t>urnitefiğindeki birfiğin öncüleri ya- nn Afganistan'a gidiyor. Belirlen- miş, ancak adı açıklanmayan bir kurmay albay komutasında görev yapacak biriik, Afganistan koşulla- n için Ankara'da özel eğitimden geçti. Biriik kendi silahlannı gölürö- yor. Görev alanı, Kâbil ve çevresin- de güvenliği sağlamak olarak plan- landı. Malezya çeki/ince, bir Ingiliz subayının komutasındaki uluslara- rası birlikte tek Müslüman asker olarak Türk birliği kaldı. Ingiliz su- bayından sonra uluslararası birliğin Türk komutasına geçip geçmeye- cegi, geçecekse ne zaman olaca- ğı konusu ise henüz saptanmadı. Konya'da NATO çerçevesinde konuşlanan 7Amerikan erken uya- n uçağıAVVACS'lardan birkaçınınAf- ganistan'da hizmet vermesi de ön- görülüyor. Türk Hava Kuvvetieri'nin elinde bulunan ve havada savaş uçaklanna akaryakıt ikmali yapan bir Türk tanker uçağının da Afganis- tan'a gitmesi söz konusu. Bu konu- da görüşmeler sürüyor. Sonuç, Flo- rida'da harekâtın eşgüdümünü sağ- layan karargâhtan gelecek karar- dan sonra belli olacak. Bu arada, Türk askerlerinin Af- ganistan'da görev yapması ile ilgi- li çeşitli harcamalan karşılamak üze- re Pentagon'dan Türkiye'ye 20 mil- yon dolarödenek sağlandı. 261 ki- şilik askeri birfikte Milli Savunma Bakanlığı Foto-Film Merkezi'nin film ve fotoğraf ekibi de bulunuyor. Hindistan'ın terörde Yunan benzetmesî Hindistan_Dışişleri Bakan Yardımcısı Ömer Abdullah geçen hafta Ankara'da Türk meslektaşları ile görüştü, bölgedeki Hint büyükelçile- ri ile Güney Asya'daki geliş- meleri değerlendiren birtop- lantıdayaptı. "Müslüman" kökenli bir Hint siyasa adamı olan Ab- dullah, Türk hükümetine bir de "terör dosyası" verdi. Dosyada, aralarında Bom- bay'daki bombalama, Hint uçağı- nın Afganistan'a kaçınlması gibi olay- lara karışan Hint teröristler ile bazj Sikh militanlannın adlannın bulundu- ğu 20 kişilik terörist listesi de bulu- nuyor. Aynı listenin VVashington'a Ömer Abdullah da iletıldiği açıklandı. Pakistan ile Hındistan arasında gerilimin tırman- dığı bir ortamda Başba- kan Bülent Ecevit'in Hint eğilimli tutumundan yarar- lanarak Ankara'da destek araması dikkati çekti. Hint Bakan Yardımcısı, Ankara görüşmelerinde, Pakis- tan'ın Hintteröristlerini ko- ruduğu ve kullandığını di- le getirdi. Hint Büyükelçi- liği'nin Ankara'da verdiği bir resmi kabulde bir Hint diplomatı "Tıpkı Yunanistan'ın Türkterüristlerinibes- lemesine ve desteklemesine ben- zer bir durum Pakistan için de ge- çertidir" benzetmesini yaptı. Yolunmuş tavuğun davası "El Cihat-Ciyad-Ajyad" olarak değişik adlarda basına yansıyan Mekke'deki Osmanlı kalesini Suudi- lerin yıkması, atı alanın Üsküdar'a geçtikten sonra kıyamet kopması- na neden oldu. Kimilen Dışişleri ve Kültür bakan- hklannı "ihmal" ile suçladılar. Kimi- leri UNESCO'nun ve Dünya Mira- sı Vakfı'nın devreye girmemesin- den yakındılar ya da bu örgütlerin harekete geçirilmemesini eleştirdi- ler. Oysa Dışişleri Bakanlığı bir yıl- dır yıkımı önlemek için çaba gos- AYRINTI UYCARLIKTIR Kış, kışlığını yaptı. Iki haftadır kentlerden kar kalkmadı. Insan- lar, bulundukları kentlerde "ka- n temizlemediler, yollara bakım yapmadılar" diye belediyelere küfrediyorlar. Gerçekten beledi- yeler sınıfta kaldılar. Ancak bu küfürbazların bir birey olarak şu sorulan da kendilerine sorma- lan gerekmez mi? "Kagmız ken- di binalanmızın önünü, kaldı- nmlan temizledik?" Sürekli "Zorunlu olmadıkça özel arabalannızı trafiğe çıkar- mayın" uyansı karşısında "Bu uyanyı neden dinlemedim" so- rusunu kendilerine acaba sordu- lar mı? Ya da "Kaçımız araba- sının tekeheklerine zincirya da kar lastiği taktı?" Kar yağdık- tan, don tuttuktan, kazalarolduk- tan sonraki hafta içinde 15 bin zincirsatılarak rekorkınlmış. Pe- ki, bu 15 bin kişinin kar yağma- dan önce aklı neredeydi? Zincir bulundurmak, takmak bir zo- runluluk değil mrydi? termiş vedönekSuudilerden olum- lu yanıt bile almtşt. Her şeyolup bit- tikten sonra şimdi bazılan, Suudi- leri protesto için haccagidilmeme- sini öneriyor. Kimileri de "din-ulus" aynmından hareketle "Hac başka, Osmanlı başka" diyor. Bazılan bu ayrım konusunda "Hacca gidilsin, ama umreye gidilmesin" diye aklı sıra "incelikli" bir siyasa öneriyor- lar. Bu olaydan sonraABD'deki Er- meni ve Yunan odakları da sahne- yeçıkmaktagecikmedi. "Oh olsun, bizim kutsalyapılanyıkarmısınız?" diye geleneksel Türkiye karşrtı söy- lemleri ile yaygara kopanyortar. Ba- zılan da "Kendi tanhsel, kültûrel, din- sel mirasımızt koruyabiliyor muyuz ki Suudilere lafetme hakkmı ken- dimizdebuluyoruzl'öiye "aydınlık- lannı" sergiliyoriar! Suudi Arabtstan ise hâlâ 19. yüzyıl mantık ve inan- cı ile "Bu benim iç sorunum, kim- se egemenlik hakkıma kanşamaz" diye tırtturtjp daha önce Türk hü- kümetine verdiği güvenceyi gör- mezden geliyor. Biz Türkler çok garip bir ulusuz. Herşey olup bittikten sonra uyanır, ondan sonra kıyameti koparırız. Türkçede argo bir söyleyiş vardın "Yolunmuş tavuğun davası olmaz!" diye. Bağışlayın, ama 17 Nisan 2001 SaJı günü bu köşedeTürk kamuoyu- na tavuğun yo/unacağını ilk kez du- yurduğumuzda Hürriyetgazetesin- de Doğan Hızlan'dan başka hiç kimse kılını kıpırdatmadı. Bugün iş işten geçtikten sonra öneri yapan siyasa adamlan, medya, sanatçılar, mimariar 17 Nisan'dan sonra nere- deydiler? Suudiler göz göre göre, tavuğu bağırta bağırtayoldularmı, yolmadılar mı? Ama bizim deve- kuşJannın gözteri toprağa gömüidü- ğü için bu tecavüzü göremediler. Elmek: oacar@superonline.com Fax: 0312. 442 79 90 Akdeniz'in hızeydoğusunda, stratejiköneme sahip Kıbrıs adası son SOyılda toplumlararası çattşmalara, katliamlara ve acımasız saldırüara sahne oldu. Süregelen bunalım ve anlaşmazlıklaryüzünden Kıbrıs sorunu Birleşmiş Milletler'in (BM) gündeminden düsmeyen bir sorun olarak tüm dünyayı rahatsız etti... ŞimdiKKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş 'la, GKRYlideri Glafkos KJerides arasında yeni birmüzakeresüreci başhyor... Üstelikbukez "sonuç almak için " bir araya geliyorlarl.. Kıbrıs 'ta İNCİLİZ BELCELERİNDEN KIBRISTA TERÖR gerçekleştirilecek barışın kahcı olabilmesi vegeçmişte yaşananların tekrarlanmaması için, terörün tamamen kurutulması kaçınılmazdır... Bu bakımdan, Kıbrıs'ta terörün başlangıç noktasından itibaren gerçekleştirilen eylemleri ve Ortodoks Kilisesi 'nin çevirdiği entrikaları, îngiliz GizliBelgeleri 'ne ve EOKA terör örgütünün lideri Grivas 'ın not defterine dayanarakgözler önüneseriyoruz. îngiltere Kraliyet Servisi 'nin, Ekim 1956'da kaleme aldığı, Kıbrıs 'taki terör olayını sunuyoruz... Makarios stratejiyi belirledi ve EOKA'yı harekete geçirdi: Önce Ingilizler sonra Türkler Grivasadaya, EOKA göreveLONDRA - Fenikeliler ve Mı- sırlılar, Persler ve Araplar, Roma- lılar, Luzinyanlar, Cenevizliler ve Venediklilerden sonra Kıbns ada- sı 1571'de Türklerin eline geçer. 300 yılı aşkın süre adayı elinde tutan Osmanlı Imparatorluğu, da- ha sonra bir anlaşma ile 1878'de burasını "geçirî ola- rak" Ingilizlere de\Teder. Türkiye, 1914'telttıfakDe\'letlerisa- finda 1. Dünya Savaşı'na girince, bun- dan yararlanan Îngiltere adanın işga- line karar verir. îngiltere'nin bu hare- ketinden sonra Kıbns "taki Türk nüfu- su sürekli azalır, ancak Rum nüfıısu ar- tış gösterir. Kıbns adası tarihin hiçbir döneminde Yunan adası olmadığı hal- Yarım a^sırlık gizj^erdesi aralanıyor: KIBRISTA TERÖR R e s a t A K A R de nüfusun 500 bine ulaştıgı 1950'li yıllarda, Yunanca konuşanlann sayısı yüzde 80, Türkçe konuşanlann sayısı da yüzde 18 olarak kaydedilir. Rum Kilisesi'ne tanınan geniş özgür- lüklerden yararlanan ve 1942'derahip olarak göreve başlayıp 1948 'de Kıbns Başpiskoposluğu'na seçilen Makari- 1 YA akarios, Yunan hükümet yetkilileriyle görüşmeye giderken Grivas'tan son durum hakkında bir rapor istedi. Atina'ya ulaştınlan raporda, Grivas'ın istediği tek şey vardı: Silah ve cephane!.. os, 6 yıllık bir hazırlık döneminden sonra ENOSlS'i (Kıbns'ın, Yunanis- tan'a ilhakı) gerçekleştirebilmek için, önce îngilizlere, sonra da Türklere yö- nelik saldınlar için EOKA'yı hareke- te geçirmeyi kararlaştınr. tngiliz Kraliyet Servisi'nin, George Grivas'ın not defterinden yararlanarak Rumlaruı ENOStS isteği îngiltere'nin başkend Londra sokaJdarmda yanküamyordu. Yunan Ba^bakanı Yorgo Papagos, Crivas'a mesaj gönderiyor Saldırı tarilıi 25 Mart Kıbns'taki Ingiliz yönetimi, Başpiskopos Makarios un, 1954'ün son günlerinde Atina'ya gerçekleştirdiği ziyareti kuşkuyla izler ve Yunan Başbakanı Mareşal Yorgo Papagos la görüşmeleri hakkında bilgi toplamaya çalışır. Kıbns'a 10Ocakl955'tedönen Makarios, 11 Ocak günü de Grivas'ı görüşmeye çağınr. Larnaka'daki makamında gerçekleşen görüşmede Makarios, Atina temaslan hakkında Grivas'a bilgi verir. Grivas'ın notlanndan anlaşıldığına göre, o sırada Yunan Başbakanı olan ve önceleri EOKA'nnı kuruluşuna karşı çıkan Papagos, Makarios'la görüştükten sonra destek sözü verir. Papagos, Yunan subaylan ve Makarios'la görüşmeler sonrasında "darbe* korkusundan kurtulunca Grivas"a mesaj gönderir: tt SQah ve para yardnm tamam, sıra kraatta.-" Papagos, terör saldınlan için bir de tarih önerir: 25 Mart 1955. Grivas ise acele edilmesini isteyerek şu gerekçeleri ortaya koyar: 1- Önerilen tarihe kadar faaliyetlerimizi gizleyebitaıenuz zorlaşabilir. Halbuki başannın yüzde 9O'ı gizlilik demektir. 2- Ingiliz yönetöni başlatacağımız harekâta karşı önlem almamıştır. Devlet daireleri, askeri tesisler yeterli güvenlik kuşatması altında değil. 3- Kışın kötü hava koşullanndan yararlanmamız gerekmekte. Geceler uzundur ve hareketlerimizi örtmesi açısından bir firsarnr. Makarios-Gri\'as görüşmesi sırasında, telsizle donanlmış bir polis aracuun bina çevTesinde gözetleme yaptığı anlaşılu- ve harekât tarihi saptanmadan toplantı sona erer. Grivas, Makarios"tan daha çok silah ve malzeme ister. EOKA doğuyor Grivas 13 Ocak'taki toplantıda, "sıra örgürün ismine gddi" diyerek EOKA (Ethniki Organosis Kyprion Agonistan) adının Makarios'a teklif edilmesini önerir. Rodos'tan beklenen yeni parti silahlann zamannıda gehnesi durumunda resmi lcuruluşlara yönelik saldınlar başlayacaktı. Işte bu sırada Ingiliz isfthbaratı Kıbns'a yaklaşan silah yüklü tekneyi fark eder ve önünü keserek 3 kişilik mürettebatı turukJayıp silah ve cephanelere el koyar. Teknenin gecikmesi üzerine Grivas, silah arkadaşı Azinas Nikoiau'yu araştırma yapmak üzere Atina'ya, oradan da Rodos'a gönderir. Grivas'la Azinas'ın en büyük endişesi, Rodos'taki liman müdürünün para karşılığmda Ingiliz yönetimine bügi sızdırması ve silahlann bu şekilde ele geçirilmesiydi. Korkulan olur ve bu kez Makarios devreye girerek Rodos'taki liman müdürünün görevden alınmasuıı, yerine N. 1948'de Kıbns Başpiskoposluğu'na seçilen Makarios (solda) ve EOKA Bderi George Grivas. Standouli adında yeni bir müdürün atanmasmı sağlar. Bundan sonra Rodos- Kıbns arasında silah sevkıyatı daha güvenli bir şekilde sürer. Grivas, Makarios'la 31 Ocak 1955'teLefkoşa'daki Metoki Kikkoda buluşur. BM'de aradığını bulamayan ve ABD'den destek görmeyen Makarios, askeri hedeflere yönelik operasyonlar için hazır olunmasuıı, ama gerilla harekâtı için beklenilmesini emreder. Makarios'un bir başka isteği de 2. bir emre kadar can kaybı oknamasıydı. Yeni hedefler Önceleri Atalasa'daki radyo istasyonu ile kışlayı hedef alan Grivas, silah sevkıyatırun artması sonrasında saldın planını daha da geliştirir ve yeni hedefleri gösterir: Atalasa radyo istasyonu, Dikelya ve Piskobu tngiliz askeri tesisleri, Lakadamya ve Wolseleykışlalan. 1955 Şubatı saldın hazırlıklanyla geçerken tngiliz güvenlik yetkilileri Makarios'a, yönetim aleyhindeki etkinliklerle ilgili ihtarlarda bulunur. Makarios, Grivas'tan hazırlıklann daha da gizlenmesini, yeni bir taktikle Ingiliz endişesinin ortadan kaldınhnasını ister. Vanlan anlaşma sonrasında, Grivas'ın gizlice adayı terk ettiği haberleri yaytlır ve ENOSlS yanlılannın sesleri geçıci bir süre için kesilir. ve istihbarat raporlanndan hazırla- dığı belgelere göre Makarios, 1954'te Yunan ordusunda görev yapan, Kıbns doğumlu Albay Gri- vas'ı adaya çağınr. EOKA (Ethni- ki Organosis Kyprion Agonistan - Kıbns Muharipleri Milli Teşkilah) adlı terör örgütünü oluşturma ve liderliğini yapma çağnsı alan Gri- vas'a (diger adıyla Dighenis) Yu- nanistan büyük destek verir. Grivas, maceralı yolculuğuna 26 Ekim 1954'te başlar. 27 Ekim günü çok şiddetli yağmur altmda Rodos'a ulaştıklarmı not eden Grivas, kötü ha- va koşullan yüzünden Kıbns'a hare- ket edemediğini ve 8 Kasım'a kadar burada kalarak bir merkez oluştur- duklanm kaydeder. Rodos'ta oluşturulan merkezin ana gö- revi, Kıbns'a silah sevkıyatı- nı örgütlemek olacaktı. Grivas, havanın sakinleşme- sıyle 8 Kasım akşamı tekney- le Rodos'tan hareket ettikleri- ni, 9 Kasım akşamı ise firtına- lı bir havada "önceden karar- laştınlmış bir sahile" çıktıkla- nnı belirterek karşılayıcı Rum- larla birlikte KhJorakas kövü- ne gittiklerini ve Azinas Niko- lau'nun evine yerleştiklerini belirtiyor. Bundan sonraki 3 hedefini ise şöyle sırahyor AJ- bay Grivas: 1- Silahlı örgüte katılacak olanJann çok gizli bir şekilde eğitilmesi. 2- Başpiskopos Makarios ile temasa geçerek örgütlenme et- kinlilderinin sonuçlandınhnası. 3- Yunanistan'dan gönderilen silahlann teslim alınması,de- polanması. Eğitim çahşmalanna ilk ola- rak kaldığı Khlorakas köyünden 5 kişinin katıldığını ve bunlara otomatik silah kullanımı ve sa- botaj eğitimi verildiğini not eden Grivas, 19 Kasım 1954'te Lef- koşa'ya el attıklannı ve kısa adı PEON olan Kıbns Milli Genç- hk Teşilatı üyesi 6'şar kişilik 3 grubu eğitime aldıklannı, bunu, Faneromeni Katedrali Rahibi Papastavros tarafindan gönde- rilenlerin izlediğini kaydetti. Grivas, eylemlerini başlatmak için sabırsızlanıyordu. Ancak Makarios'un Atina ziyareti ön- cesinde bir şey yapamıyordu. Makarios, Yunan hükümet yet- kilileriyle görüşmeye giderken Grivas'tan son durum hakkında bir rapor istedi. Atina'ya ulaştı- nlan raporda, Grivas'ın istediği tek şey vardı: Silah ve cepha- ne!.. "Bunlar gönderilsin, 10 Ocak ile 20 Ocak (1955) arasm- da mükemmel sonuçlar alabfle- cek şekilde eylemleri başlatabi- Briz'' diyordu Grivas!. Raporlar Londra'ya Adadaki Ingiliz yönetimi ise Grivas'ın ve Makarios'un kuş- kulu hareketlerinden toplanan istihbarat raporlannı Londra'ya göndennekleyeriniyordu. Gri- vas, ENOSlS yolunda başanlı olabimıek için tngiliz sömür- ge yönetimine karşı silahlı mü- cadeleye girişirken öncelikli hedefleri şöyle belirliyordu: 1- Atalasa'daki Kıbns radyo istasyonu. 2- Istasyona yalon askeri tel- siz merkezi. Bunlan bertaraf ederek işe başlamak isteyen Grrvas'a müj- deyi Nikolau veriyor. Makari- os'la Atina'da görüşen Nikolau, aldığı silah ve mühimmat lis- tesini 5 Ocak'ta Grivas'a tes- lim ediyor. Atina, şunlan gön- derecekti: 1- 600 kilo dinamit, 2 bin 200 adet kapsül, 2 bin 200 met- re fitil, 18 tabanca ve 700 ta- banca mermisi. Z- Otomatik tabanca, bir ku- tu mermi, 12 adet el bombası. YARIN: Makarios emredlyor. "Artık bajlayabinrlz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle