22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 15OCAK2002SALI 2 OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr 0 günlerde Nâzım Hikmet'in kitapları her yerde sat/lırdı. Milli Eğitim Bakanlı- ğı'nın her ay yayımladığı Bibliyografya dergisinde bile "Marksist Literatûr" baş- lıklı bir bölüm vardı. Haydar Rıfat'ın ve daha başkalarının sosyalizmle, komü- nizmle, masonlukla ilgili kitapları orada yeralırdı. Otuzlu yılların gençleri bu kttap- ları okuyarak çağdaş soaınlarla ilgilen- meolanağı bulurlardı. Şimdi masal gibi gelir. Atatürk dönemini yaşıyorduk. Yasak masakyoktu! Harçlığımı sinemalara, birde kitaplara, dergilere, en baş- ta da Nâzım Hikmet'in kitaplanna verirdim: "Benerci Kendim Niçin öldürdü", "Jokond ile Sıya-u", "Taranta Babu 'ya Mektuplar" ve 1936'da çıkan "Şeyh Bedrettin Destanı" ilk gençlik kitaplığımdaydı... Ama iki yıl geçti geç- medi Nâzım Hıkmet'i içeri tıktılar. Haksızca, acımasızca, düşmanca... Amaç onu unırt- turmaktı. Yok etmekti! Onu unutturmak olası mıydı! Benim ku- şağımın gözündehep vardı, hepyaşıyordu. Hele onu daha ilkokul sıralarında tanıyan bir çocuk için... Türkçe öğretmenimiz Tur- gut Bey 'Salkımsöğüt', 'Bahri Hazer'i bize ezberletmişti, defterierimize yazdırmıştı. Oyıllarda yazarhk heveslisiydim. Nâzım Hik- met benim gözümde bir destan kahrama- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL YüzYaşmda Bip6ençŞair nıydı. O kırklı yıllarda lise öğrencileri şiııieri gizli gizli bulur okuriardı. Vefa Lisesi'nden bir arkadaşımız vardı. Akşam üzen Şehzade- başı'ndakı'Âşık'ın kahvesine gelir, birgizliev- rak çıkarır gibi çantasından tomar tomar şı- irieri ortaya dökerdi. Bunlar incecik pelür kâğıda yazılmış Nâzım Hikmet'in hapisha- nede yazdığı en yeni şiırleriydi. Evimizde, bir- kaç kopya çıkanr şiirsever arkadaşlara da- ğıtırdık. Korkmaz mıydık? Korkardık, ama bir suç işlemediğimize kendimizi inandırarak yapardık bu işi... Uyanış, 27 Mayıs devrimiyle oldu. Çok şey kazandırmıştır bu 27 Mayıs... Büyük bir devrim sayarım onu... Demokrasıye, insan haklarına, sanatın, düşüncenin özgürieş- mesine kapılar açılmıştır.. Nâzım Hikmet uzunbirkaranlıkdöneminardından Yön'der- gisinde, Doğan Avcıoğlu ve arkadaşlannın yürekli atılımıyla ikinci bir yaşama kavuş- muştur. Bugün kimsede kuşku yok! Nâzım Hikmet'in en büyük Türk şairlerinden biri olduğunu herkes içtenlikle benimsi- yor. Şiirleri dillerde, yazılarda. Yaşam öyküsü gazete, dergi sayfalannda. Top- lantılarda, panellerde sürekli anılan bir şaır. Yaşasaydı, 100. yaşmda olacaktı. Ya- şamının 15 yılı hapislerde geçti. 61 'indeydi budünyadanayrıldığında... Niyebirşaireen güzel yıllarını yaşatmadılar? Niye zehir etti- ler ona özgüriükle yaratma olanağını? Pek çok ayıbı var Türk toplumunun, pek çok yanlışı var... Bunlar hâlâ sürüyor! Kimi ya- nılgılarımızı anladık, ama hapislerde açlık orucuyla canlarına kıyan kırk insanımızı na- sıl unutalım? Nasıl gerçek özgürlük, gerçek demokrasi içindeyaşadığımızı varsayalım? llkokulda ezberlediğim dizeler bir bir ge- liyor aklıma: 'Akıyordu su- Gösterip ayna- sında- Söğüt ağaçlannı'... Daha nice dize- ler. Nâzım Hikmet'in eşi Vera'dan yağmur- lu bir Moskova gecesinde dinlediğimiz anı- lar... Yüzyıl da geçse Türkçe yaşadıkça, yasa- tıldıkça anılacak, sevilecek, okunacak Nâ- zım Hikmet'in şiirleri. Anısına saygryla... kazançlı yaşam kartınız \ V -11111 L« 'inîzle yaptığınız her türiü alışverişten anında chip-para kazanır, anında harcar, Şirket Kurtarmadan Banka Kurtarmaya Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ •_? V Ikemizde 24 Ocak 1980 kararlannın eko- I I nomininbünyesindemeydanagetirmeye \~s çabşnğı köklü değişiklikler daha o zaman reel sektörde çok önemli güçlükler ve sıkıntılar yaratmış; bunun üzerine de reel sektördeki bu çöküntüye nasıl engel olunarak ekonominin çarklannın dönmesinin sağlanabüeceği konusun- da değişik göriişler ortaya atılmıştı. BunJardan birisi de: o zaman pek cıhz ve korkak ifade edi- lebilen şirket kurtarma fıkri idi. Ekonominin iş- leyişi için önemli olan ve kurtanlmaması halin- de büyük ekonomik ve sosyal olaylann doğu- muna neden olunacak hallerde güç durumda bu- lunan şirketlerin ekonomiye kazandınlması fik- ri ortaya atıldı. Böyle bir yaklaşımın Amerika'da başlangıç- ta sadece demiryolu işletmeleri için 1898 tarih- li Amerikan Iflas Kanunu'nun 77. maddesi ile kabul edilmiş olduğu ve zamanla da bu fikrin gelişririlerek Amerikan Iflas Kanunu'nun 11. babı ile 1978 yılındaha- tah bir biçimde füm sek- törier açısından yenıden bir ortak düzenlemeye kavuşturulmuş olduğu aynca ifade edildi. Ancak o zaman ülke- de rüzgâr, finans kuru- luşlan lehinde o kadar güçlü bir biçimde esti ki; sonuçta, bırakalım güç duruma düşmüş olan iş- letmelerin kurtanlması- nı; yine bankalann güç- lü baskısı sonucu, lcra ve Iflas Kanunu'nun 1985 ve 1988 yıllannda top- lam 108 maddesi değiş- tirilerek bankalann reel sektöre karşı kullanaca- ğı yeni silahlar ile dona- tılması yoluna gidildi ve böylece reel sektör, bu yeni elde edilmiş olan ımkânlann da yardımı ile haciz veya iflas kıska- cı altında bertaraf edildi. Bugün gelinen nokta, reel sektör yanında ban- kalann da aynen dün kur- tanlmayı bekleyen reel sektör gibi kurtanlmayı bekier hale gelmiş olduk- landır. Hemen şunu eklemeli- yim ki, işlermelerin re- habilite edilmesi (reor- ganizasyon) olayı sadece Amerika'da değü; çoğun- lukla Kara AvTupası ül- keleri ile (Almanya dahil) « Japonya'da da artık yasal dayanaklara kavuşturul- muştur. Hal böyle iken, Türkiye'de hâlâ işletme- lerin yeniden örgütlen- dirilerek sağlıga kavuştu- rulmasının yerinde olup olmadığı tarnşılabilmek- tedir. Gazetelerden öğrendi- ğimize göre, Adalet Ba- kanı Sayın Hikmet Sami Türk'ün, bakanlığın Ic- ra îflas Kanunu'nda ye- ni bazı değişiklikler yap- ma hazırlığı içinde bu- lunduğunu belirtmesi ve aynca da banka kurtarma fikrine karşı bulunduğu gözönünde tutulursa; bu riizgânn temsilcilerinin hâlâ var olmakta devam ettiği sonucuna vannz. Halbuki, mensubu olmak için çırpınıp durduğumuz Batı ülkelerinde bu va- dide artık yasal temeller Amerika'da 19. yüzyıl sonundan başlamak üze- re tedricen; Kara Avrupa- sı'nda da 8O'li yıllardan itibaren düzenlenmiş ve böylece de işlermelerin gerektiğinde kurtanlma- sı fikri objektif esaslara çoktan bağlanmıştır. 1 ;, chip-para'lannızı kazanır kazanmaz harcamanızı sağlayan ilk ve tek kredi, taksft, alışverfş, vesaire karbnız. 333 ax .com.tr AKBAIMK PENCERE Sanki Gökten Altın Yağacak... Derviş'ten önceki IMF'nin adamı Cottarelli, adı üstünde bizden değildi... İşi yüzüne gözüne bulaştırdıktan sonra kalkıp gitti; yerıne gelen Derviş çok lyi hesaplanmış bir ta- sarımla makamına cuk oturdu. Hem bizden.. Hem de IMF - Dünya Bankası hesabına Üçlü Ko- alisyon'a egemen... Ağaç kendisını kesen baltaya bakarak durma- dan söylenirmiş: - Ulan, hiçbir şeye yanmam, ama, sapın bizden ona üzülüyorum. • Cottarelli fiyasko çıktı.. Derviş başarılı olacak mı? Olsa ne olacak?.. Içerdeki çoğu kavga gürültü, anlamsız bir keş- mekeşin ürünüsayılmalı!.. Dışardaki patronTürki- ye'ye bir 10 milyar dolarlık kredi daha açtı; bunu salam usulü dilim dilim verecek; her bir dilirni ve- rirken istediklerini alıp cebine koymazsa, para yok... Verdiği dolar da ne?.. Borç!.. Toplum öylesine şirazeden çıkmış ki ödünç ve- rilen dolarlan kendisinin sanıyor; bu paranın ancak "borç yönetimi" için -bir de bu iâf çıktı- verildiğini unutuyor; oysa bu iş bakkalın veresiye defterinde borçlu müşteriye yeni bir sayfa açmasından baş- kaşey değil... • Peki, nasıl bu hale düştük?.. Akılsızlık, sözüm ona açıkgözlük, yiyicilik, he- sapsızlık parayla mı? 1923'te, on yıllık savaştan sonra, Cumhuriyet kurulduğu zaman bu ülkede on kuruşluk sermaye yoktu, üstelik Osmanlı'nın borçlannı da üstlenmiş- tik; Kurtuluş Savaşı'nı veren kuşak ne yaptı? Za- manın gerçeğine uygun bir yöntemi benimsedi: "- özel ellerde sermaye yok, devlet halktan ver- gi toplayıp yatırım yapsın!.." Devletçilik denen marifet buydu!.. Sanayileşme, bankacılık devlet gırişimiyle yürüdü; çok partili re- jimde bile, 1980'lere dek, halk başbakanlan nasıl karşılıyordu: "- Fabrika isteriz!.." Devlet yalnız doğrudan yatınm yapmryor, girişim- ci kişileri de özendiriyor, üretime dönük yatırımla- n destekliyordu. • Ya sonra neoldu?.. Devletçilik düşmanlığı modalaştı; Özal'ın körük- lediği salgın içten içe kamu kurumlarını kemirip çürütmeye yönelirken yolsuzluklan da pompaladı; özel kesim tam anlamında gelişip oluşmadan ka- mu kurumlan baltalanmaya başladı; 1990'lardaki özeHeştirme furyası yağma sürecinı hızlandırdı, bu- günlere geldiğimizde ne görüyoruz?.. Eskiden ekonomiyi sırtında taşıyan kamu ku- rumlan kesimi yıkılmış... Ama yerine ülke ekonomisini taşıyabilecek güç- te bir özel kesim kurulamamış... Vöpmadan yıkmak çok kolaydır. • Evet, devletçi ekonomik düzeni yıktık.. özelci ekonomik düzeni kuramadık.. Geriye dönüş olanaksız.. lleriye yüryüyüş zor. Tam ikı arada bir derede kaldık.. Yine de bu sorunu ancak biz çözeriz... Ama nerede o kendıne güven?.. IMF'den 10 milyar dolar muştusu gelince herkes çamura yattı, bankalar üzerine kavga başladı, san- ki gökten altın yağacak.. da paylaşacağız!.. DAHA ETKİN-DAHA ÜRETKEN MESLEK ÇIKARLARINI KORUYAN MESLEKTE YETKİNLEŞMEYİ SAVUNAN ÇAĞDAŞ YAPI DÜZENİNDEN YANA OLAN BİR ODA İÇİN... İNŞAAT MÜHENDİSLERİNE ÇAĞRI 26-27 Ocak 2002 tarihlerinde yapılacak olan TMM06 Inşaat Mühendislen Odası Istanbul Şubesi 38. Genel Kurulu ve Seçimlerine tüm meslektaşlanmızı çağınyoruz. TMMOB İNŞAAT MÛHENDtSLERİ OOASI ISTANBUL ŞUBE BAŞKANI CEMAL GÖKÇE GENEL KURUL Tanh : 26 Ocak 2002 Cumartesı Saat • 10.00'da Yer Yıldız Teknık Unıversites! Odrtoryumu Beşıktaş/İSTANBUL SEÇİMLER Tarih . 27 Ocak 2002 Pazar Saat . 9.00-17.00arası Yer : Karagozyan llkokulu Atxde-i Hümyet Cad. (Şşlı Adlıyesı Karşısı) Şışlı/İSTANBUL ANKARA 9. ASÜYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN Esas No: 2000 532 Davacı: Şaban Erdemci, Ankara Cad. Kastel Han Bodrum kat no: 19, Sirkeci/lstanbul Davalı; GüJay Erdemci 202. sok no: 15 6 Yıldız/Ankara Dava. Boşanma Konu: Duruşma Günü Tebliği Davacı Şaban Erdemcı tarafmdan davalı Gülay Erdemci aleyhine açılan boşanma dava- sında: Davalı Gülay Erdemci"ye dava dilekçisı, yenileme dilekçesı ve duruşma gününün ila- nen tebliğine karar verilmiş olmakJa; Yukanda adresi yazılı davalınm yargılama günü olan 29.01.2002 günü saat 10.20'de duruşmada bulunmanız ya da kendinizi bir vekille temsıl ettirmediğıniz takdırde Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu'nun 213. maddesı uyannca yargılamanm yokluğunuzda ya- pılacağı davetiye yerine geçerli olmak üzere ilanen teblığ olunur. Basın: 1412 ÜSKÜDAR1. SULH HUKUK HÂKtMLİĞt'NDEN DosyaNo: 1997'676 Davalılar: I- Emine Akbulut, Şişli. Kurtuluş Şehır Sok. 2/8 Istanbul 2- Mustafa Rıza Mbulut, Şişli, Kurtuluş Şehir Sok. 2/8 Istanbul 3- Mustafa Necmettin Akbulut, Şişli, Kurtuluş Şehir Sok. 2'8 Istanbul Davacı Vakıflar Bölge Müdürlüğü vekili Av. Ayfer Karaman tarafından aleyhinize Üs- küdar 1. Asliye Hukuk Hâkimliği'nin 1957'644 esas, 1958209 karar sayılı veraset ilamı- nın iptalı için dava açılmış olup, adreslenniz emniyet soruşturmasına rağmen tespit edile- mediğınden duruşma gününün ilanen tebliğine karar venlmiş olmakla, Duruşmanın bua- kıldıgı 12. 2.2002 günü saat 9.30'da mahkemede hazır bulunmanız veya kendinizi bir ve- kille temsil ettirmeniz, aksı halde HL'MK'nin 509-511. maddeleri delaleti ile 213 ve 377. maddeleri hükmü uyannca yokiuğunuzda karar verileceğı hususu dava dilekçesi yerine geçerli olmak üzere ilanen teblığ olunur. 31.12. 2001 Basın. 1156
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle