25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11OCAK2002CUMA HABERLER BUGUN AIİ StRMEN Örnek Bir Karar AnayasaMahkernesi'ninAKP konusundaver- diği karar, üzerinde uzun uzun durulması gere- ken bir örnek. Hemen belirtmek isterirn ki, karar hakkında uz- man kişilerin de köklü bir düşünce ileri sürme- leri için gerekçenin açıklanmasını beklemek en doğru davranış olacaktır Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın çıkışta "Biz bu konuyu beş saat tartıştık, şimdi iki cümlelik özetle gerekçe açıklayarnam" sözü düşündü- rücüdür. Nitekim, görüştüğüm deneyimli anaya- sa hukuku hocaları da aynı şekilde düşünmek- te, en doğru davranışın, gerekçeli kararı bekle- mek olduğunu söylemekteler. Ancak şimdiden söylenebilecekolan şey, Re- cep Tayyip Erdoğan'ın, milletvekili seçiime ve başbakan olmasının önündeki yolun, en azından Mart 2003'e kadar kapanmış olduğudur. 2003 yılı martından sonra ne olacağı ise ona 312. maddeyi ihlal suçuyla yitirdiği hakları geri verebilme durumunda olan mahkemenin kara- nna bağlıdır. Yine kesin olan nokta, Recep Tayyip Erdo- ğan'ın kurucu üye ve kurucu başkan olamaya- cağıdır. Bu karann gereği aftı ay içindeyerine ge- tirilmediği takdirde, Yargrtay Cumhuriyet Başsav- cısı'nın, Siyasi Partiler Yasası'nın 104. madde- sine dayanarak AKP'nin kapatılması için dava açması olanağı doğacaktır. Haşim Kılıç basın önünde söyledikleriyle bu konuyu açıklığa kavuşturmuştur. • • • Gerekçeli karar açıklandığında, onu okurken de bir noktayı gözden uzak tutmamak gerek. Baş- savcının talebi, Recep Tayyip Erdoğan'ın kuru- cu üyelik ve kurucu başkanlıktan uzaklaştınlma- sı konusunda partiye ihtar verilmesiyle sınıriıydı ve mahkeme de bu doğrurtuda karar vermiştir. Ancak görünen o kı şu anda ne Tayyip Erdo- ğan ne de partisi herhangi bir girişimde bulun- maya niyetlidir. Siyaset rüzgânnda her an yön değişebilece- ğini göz önünde bulundurunca, Tayyip Erdo- ğan'ın, zaman kazanma taktiğinin amacını an- lamak kolaydır. Ancak karara karşı direnmek ve- ya onun sınırlarını zorlayan yorumlarfa durumu kurtarmaya kalkışmak, herhalde pekakılcı biryol olmayacaktır. Burada bir noktayı daha vurgulamak zorun- dayız. Yasalarda bulunan bu ve benzeri hüküm- ler, siyasetin meşruiyet sınırı içinde yapılması için vardırlar. Eğer bu tür kayıtlarolmaz da kimi- leri diledikleri gibi rejimin temelini sarsacak dav- ranışlarda bulunarak kimi bağnaz yandaştan oy toplama yolunun açık olduğunu görürierse, o za- man hem rejimin kendi demokratik yapısını ko- ruması güçleşir hem de meşruiyet sınııiarı için- de politika yapanlar, haksız bir rekabet durumu ile karşı karşıya kalırlar. ••• Anayasa Mahkemesi'nin henüzgerekçesi açık- lanmamış karannın en önemli bölümü ise Yar- grtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın, türbanlı kuru- cular ile ilgili talebini içeren kısmıdır. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Ba- tum'un da belirttiği gibi, karann ideolojik hiçbir yanı bulunmadığı açıktır. Doğrusu, Sayın Kanadoğlu'nun türbanlılarile ilgili talebini biz de içimize sindirememiştik. Aynca karar, Türkiye'de türban ile ilgili spekü- lasyonlara da son verecek niteliktedir. Bu karardan sonra, kimse örtünme özgürlü- ğü olmadığını ileri süremez artık. Türkiye'de insanlar diledikleri gibi giyinirler, gi- yim kuşamlan siyasi parti kurmalanna da engel değildir. Ama tesettürü, siyasi bir gösteri silahı olarak kullanıp başka insanlar üzerinde baskı oluştur- ma hakkına da sahip değillerdir. Bu son tümce- deki görüş, benim tarafımdan değil, AlHKtara- findan 1993 yılında türban konusunda verilen ka- rann metn/nde ileri sürülmüştür. Anayasa Mahkemesi karan, bu konulardataş- lan yerine oturtan bir örnek oluşturuyor. Sendikalar taslağa tepkili: Bakaıı Okuyan dalga geçiyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Emekli- liktekademehgeçişi dü- zenleyen yasa taslağı, kendisiyle çelişiyor. Bir yandan 50 yaş ve üstün- deki memurlar için zo- runlu emekliliği günde- me getirentaslak, diğer yandan tüm çalışanla- nn 58-60yaşmdaemek- li edilmesinin yolunu açıyor. Taslak çalışma- lanna sosyal kesimJeri dahil etmeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanhğı, yann sendikala- nn düzenlemeye ilişkin görüşlerini alacak. Başbakanlığa önceki gün gönderilen, kade- meli geçiş yasa taslağı- nın yankılan sürüyor. Taslak, 8 Eylül 1999 ta- rihinde 10 yıllık hizmet süresi bulunan, 50yaş ve üstündeki memurların kendi istekleriyle veya zorunlu olarak emekli edilebileceğini belirti- yor. Böylelikle, hükü- metin, işçilerden sonra, 50 yaşını aşan memur- lariçinde zorunluemek- liliği gündeme getire- bilmesi olanaklı kılını- yor. Taslak, emeklüikte 58-60 yaş koşulunun, 8 Eylül 1999 sonrasında, ilk kez işe girenler için uygulanacağını belirten düzenlemenin de iptal edilmesini öngörüyor. Böylelikle taslağın ka- demeli geçişle ilgili bö- lümleri, Anayasa Mah- kemesi engeliyle karşı- laşırsa tüm çahşanlann emekli olma hakkı teh- likeye girecek. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Resul Akay, Çalışma Bakanı YaşarOkuyan'ın, Ana- yasaMahkemesi'ninka- rannı anlamadığını sa- vunarak "Bakaa,karar- ia dalga geçiyor" dedi. Sendikalardangelen sert tepkiler, bakanlığı da harekete geçirdi. Bakan- lık, yann işçi-işveren temsilcilerinin katılı- mıyla gerçekleşecek toplantınıngündemine, kademeli emeklilik dü- zenlemesinin de dahil edıldığını büdirdi. Örümcek Ağı operasyonunda adı geçen ANAP'lı Beyhan Aslan: O tarihte milletvekili değildim Kendini ağlayarak savundu Aslan, kendisine iftira aakhğuu ileri sürdü. ANKARA (CumhuriyetBürosu) -ANAP Grup Başkanvekilı Beyhan Aslan, Örümcek Ağı operasyonu kapsamında tutuklanan Erol Maks Kohen ile ilişkisi konusunda "ağla- yarak" savunma yapü. Soruşturma- nın 1998 öncesıni kapsadığını belir- ten Aslan, o dönemde milletvekili olmadığını belırterek "anlan iftira nedeniyle iki gündür komada oldu- ğunu" söyledi. Örümcek Ağı soruşturması kap- samında, Kohen'in istemi doğrultu- sunda bazı atamalar için devreye girdiği iddia edilen Aslan, partisi- nin grup toplantısında kendisini sa- • Beyhan Aslan'm savunmasından sonra grupta konuşan ANAP lideri Mesut Yılmaz ve Genel Başkan Yardnncısı Erkan Mumcu, basını eleştirdiler. Yılmaz, yeni yasanın şubat ayında Meclis'e sunulacağını söyledi. vundu. Soruşturmanın 1998 ve ön- cesinı kapsadığını belirten Aslan, kendisinin Nisan 1999'da yılında milletvekili olduğunu dile getirdi. Kendisine atılan iftira nedeniyle iki gündür "komada" olduğunu anla- tan Aslan, "tşkencesadececoplaya- pünuyor" diye konuştu. Aslan'dan sonra söz alan güm- rüklerden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler. kendisine bağlı kurumlarda çahşanlann atanmasına yönelikparnsinden birbaskı görme- diğini belirterek "Yapüğmıtüm ata- malarmsiyasisorumİuiugu bana ait- tir"dedi." Daha sonra söz alan ANAP Ge- nel Başkan Yardımcısı Mumcu. ba- sında siyasete yönelik benzer tu- tumlann basınçalışanlanndan değil, çıkar çevTelerinden kaynaklandığı- nı söyledi. Bazı siyasi çevrelerin de bu saldınlan kışkırttığını beürten Mumcu, "Bunun bir bumerang gi- bi siyaset kurumunu yok etmesini istemiyorsak bir an önce önkm al- mahyız.Basmçahşanlannınbir gûn- dekapmmönünekonmasmıönleme- hyiz. RTÜK'ün reklamlardan alcb- ğı pay nereve gidhor? Bu pay basm çanşanlanna gjtmefi" diye konuş- tu. ANAP lideri Mesut Yümaz da, Aslan ın başınagelen olayın son ol- masını dilediğini belirterek, "Ama son ofanayacağuuda binyorum" de- di. Yıhnaz, şubat ayında AB stan- dartlarındaki Basın Yasası'nın TBMM'ye sunulacağını söyledi. Meclis BM sözlesmesini onadı Teröre malidestek ayrı suç sayılacak ANKARA (Cumhu- rivet Bürosu) - TBMM, Birleşmiş Milletler'in (BM) terorizmin finans- manının önlenmesine ilişkin sözleşmeyi ona- dı. Sözleşmenin ABD ziyaretinden önce onay- lanmış oünası, Başba- kan Bülent Ecoifin Washington"a karşı eli- ni güçlendiren bir unsur olarak değerlendiriliyor. Sözleşme. taraf devlet- lerin terorizmin önlen- mesi açısından aralann- daki işbirliğini arttırma yükümlülüğü getiriyor. 11 Eylül saldınlannın ardından küresel tero- rizmle mücadele kapsa- nunda BM'nin sözleş- meleri ımzalama ve ona- ma hızını arttıran Türki- ye, finansmanın önlen- mesine ilişkin BM söz- leşmesinionayladı. Te- rorizmi besleyen mali kaynaklan ortadan kal- dnmak amacıyla hazu-- lanan ve 9 Aralık 1999'da kabul edilen "Terorizmin Finansma- nımnÖnlenmesiSözleş- mea" tüm partilerin des- teğiyle kabul edildi. Sözleşme terorizme mali destek sağlamayı ayn birsuç olarakdüzen- liyor. Bu suç tanımında, terorizme mah yardımın doğrudan olabileceği gi- bi dolayh olabileceğine deyerveriliyor. Sözleş- me, tarafdevletlere, ken- di topraklannda olduğu kadar kendi topraklan dışında da terorizmin fi- nansmanı suçunun iş- lenmesinin önlenmesi- ne yönehk yükümlülük- ler getiriyor. ÎĞNELİFIRÇA ZAFER TEMOÇtN fTri'M (MKPfTrif mpm!mmtttiM.wm Sezer, medya tekeline karşı basının sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini söyledi Gazetecfler lıaldamu istediHaberMerkezi-Gazeteciler, ekono- mik ve sosyal haklannı asgari düzeyde koruyan 212 sayılı Basın Yasası'nın ka- bul edilişininyıldönümünde, 40 yıl ara- dan sonra bir kez daha yürüdüler. Bu- günü "Dayamşma,BütüııleşmeveHak- bra SahipÇıkrna" gününe dönüştürme- yi amaçlayan gazeteciler, sendikal hak- lanna saygı gösteriJmesi için Tüıkiye Ga- zeteciler Sendikası'nın (TGS) önünden Istanbul Valiliği'ne dek yürüyüş yaptı- lar. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer, medya tekelinin oluşmasına karşı basının sorumlulukbilinciyle hareket et- mesi gerektiğinı vurguladı TGS'nin çağnsı üzerine dün Cağaloğ- lu'ndaki TGS Genel Merkezi önünde toplanan yaklaşık 200 kişilik gazetecı grubu, "Ozgür basm sustunılamaz". "Enıegin onuru sendikah olmaktır", "Mücadelemizyasamı/a karşı olanlara karşıdır". "Sendikal haklara saygı" ya- zılı dövizler, kankatürler ve 10 Ocak 1961 yılında sendikanın çıkardığı "Ba- sm" gazetesini taşıdılar. TGS Genel Başkanı ŞükranSonerın kötü hava koşullan yüzünden Eskişe- hir'de mahsur kalması nedeniyle TGC Başkanı Orhan Erinç başkanlığında TGC ve TGS yöneticileri bir süre Vah Erol Çakır ile görüştü. Erinç, 1961 yı- hndayürürlüğe giren212 sayılı yasa ne- deniyle 9 gazete patronunun protesto amaçh olarak 3 gün gazete basmadık- lannı anımsattı. Bu nedenle 40 yıl ön- ce valiliğe yürüyüş yapıldığını anlatan Erinç, "Bugün uygulanmayan vasanın yeniden uygulanması için steden destek istiyoruz" dedi. Vali Erol Çakır da "Böy- Je aydmhk insanlan karşmıdâ gormek- ten çok muthryum. Taleplerinizi mem- nuniyetfckabuledhorum.EJiraizdenge- leni yapacağtz" diye konuştu. Yürüyü- şün ardnıdan TGC binasnıdaki Burhan Felek Konferans Salonu'nda kırk yıl ön- ce basın çalışanlannın verdiği mücade- lenin tanığı olan gazetecilerle birÜkte birpaneldüzenlendi. Panelde konuşan TGS Başkanı Soner, 212 sayıh yasanın 40'ıncı yıldönümünde Türkiye'de bası- nın "kuralsE medva" konumunda bu- TGSönündetoplanangazetecilerİstanbulValiliği'nekadaryüriidü.(UĞUR DE.VÎÎR) lunduğunu söyledi. Soner, medyanın ör- gütlü bir hale geunesi için 40 yıl önce- sinden yola çıkması gerektiğini belırte- rek "Oncekuralsızdüzendenkuralh dü- zentgecmeninsavasınıvereceğiz*" dedi. 212 sayılı yasannı çıkmasını sağlayan Milli Birlik Komitesi Üyesi Ahmet Yıl- dız da 40 yıl önce basın üzerinde daya- nümaz bir baskının bulunduğunu anım- satarak 212 sayılı yasanın o günün ko- şullanna göre yeterlı bir yasa olduğu- nu, ancak şimdi bu yeterliliğini kaybet- tiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Sezer, yaptığı açık- lamada, **Basının bir ülkedeki konunıu ve özgür çahşma ortamı, o üikenin ge- lişmişliguiin önemli göstergelerinden- dn*" dedi. Sezer şöyle devam etti: "Dev- letimiz,medya tekelininoluşmasına kar- şı basının çoğulcu yapısuun korunma- sı,bağonsızve \ansızyavmcıhğm sürdü- rülebümesi için gerekü önkmlerin ahn- ması görevini yerine getirirken basım- mızın da sorumluluk bilinciyle hareket etmesi bir zorunluluktur. fdşisel çıkar- lann uzağmda, toplumsal yaran göze- ten; nıesJekilkelerini veetiğini ber şeyin üzerindetutmasıgereken basm çataşan- lan, görevierini yerine getirirken önce- İBdebirey^elhakveözgürlüklerinkorun- masmı temel ahnabchriar." Emlakbank Yılmaz: Soruşturma rezalet ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yümaz, Emlakbank'tan denizcilik sektörüne \erilen kredilerle ilgili olarak başlatılan "Kıhçbahgı'' operasyonunun soruşturmasını yürüten savcıyı sert bir dille eleştirdi. Yürütülen soruşturmannı "rezalet" olduğunu, savcının hukuka uygun da\Tanmadığını öne süren Yıhnaz, TBMM'nin konuya eğilmesini, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün konuyu açıkhğa kavuşturması gerektiğini savoındu. Bankalara kamu kaynağı aktanlmasını öngören Mali Sektör Yasa Tasansı'na üderler zirvesinde son şekünin verildiğini anlatan Yıhnaz, her bankaya adil davranıhnası gerektiğini söyledi. Yılmaz, partisinin grup toplantısında Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik bunalundan çıkmak için finans kesiminin iyileştirilmesi gerektiğini savundu. Yıhnaz, "Türkiye eğer bankacıhk sektörünü güçlendirmezse ekonomik istikran yakalaması hem çok uzun zaman gerektirecektir hem de malheti çok daha yüksek olacakor. Finans kesimi geçmişte yaşadjğımız ekonomik krizden gerek kur riski gerekse faizriskiolarak en fazla zarara uğramış olan sektördür" diye konuştu. Ekonominin bel kemiğini oluşturan bu sektöre devletin kayıtsız kalamayacağmı söyleyen Yıhnaz, yapılacak düzenlemenin şeffaf ve adil olması gerektiğini söyledi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com "Suudiler, Vahhabi, bu nedenle duvarbezemelerine de karşılar." Mi- marlar Odası istanbul Şube Başka- nı Profesör Afffe Batur, Mekke'deki Osmanlı kalesini yıkan Suudi yöne- timine ilk tepkisini böyle ifade etti. Afife Batur aç/klamasına, "Mek- ke'deki Ecyad Kalesi evrensel mi- mari bir miras. Böyle bir tarihi miras kınmına karşı tepkigöstermemiziçin bunun Osmanlılardönemindeyapıl- mış olması şart değil. Burada dün- ya mimari mirasına karşı bir suç iş- leniyor, insanlığa karşı birsuç işleni- yor. Aynca bu kadar Müslümanlık taslayan birüikenin Islam halifesi ta- rafından yaptırılmış bir esere karşı daha saygılı ve dikkatliolmasıgerek- mezmi? Bunların Müslümanlığı tam bir iki yüzlülük" diye devam ediyor. Bu arada Batur, Suudi yönetimi- nin Bosna'da yaptığı restorasyonla- nn da bir mimari felakete dönüştüğü uyarısında bulundu. Kendılerınin yıl- lardır Bosna'daki fetakete dikkat çek- tiklerini, şikâyette bulunduklarını di- le getiren Batur, "Bunlar Vahhabi ol- duğu için duvar bezemelerine de Ecyad Kalesi ve Biz Türkler karşılar, bu nedenle Bosna'dakires- torasyonlarda bezemeleri yok edi- yohar" diyor. • • • Ecyad Kalesi'ni yok eden Suudı- lerin Taleban kafasında olduklarını söylüyoruz. Taleban, Islamiyeti en ka- tı anlayan ve uygulayan eğilimi ifa- de ediyor. Erbakan'ın yakın dostu Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Süleyman Arif Emre de Suudilerin yaptıklanna tepki göstermiş, onla- nn Vahhabiliğine, yani katı Islamcı- lıklarına dikkat çekmiş. Buraya kadar herşey normal. Su- udilerin bu vahşi tavrını eleştirmek de yerinde. Bu tepkiyi sürdürmeli- yiz. Bu tartışma sırasında bir şey dikkatinizi çekti mi?.. Biz Türklerta- rihi ve kültürel miraşa karşı ne ka- darduyarlıymışız(!). Önce Süleyman Arif Emre'nin söyledikleri üzerinde durmak istiyorum. Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Baş- kanlığı'nı kazanmasının ardından "İstanbul surları Hıristiyan mirası, bunlanyıktıracağım" dememiş miy- di? O zamanlar, Emre ile Erdoğan ay- nı partide değiller miydi? Ustelik Tayyip Erdoğan, Vahhabi falan da de- ğildi. Osmanlı'nınki tarihi miras da Bi- zans'ınki değil mi? Evet, Suudilerie karşılaştınldığın- da Türkiye daha ileri bir durumda. Ancak bu ülkede tarihi mirasa, mi- mari mirasa sahip çıkan bir bilinç- ten söz edebilir miyiz? Bazı örnek- ler geliyor aklıma: örneğin Taksim Meydanı'ndaki tarihi Taksim Kışla- sı'nı yıllarönceyok etmemiş miydik? Şimdi Dolmabahçe stadının yerin- de büyük bir opera binası vardı Os- manlı'dan kalma, bunu yıkmamış mıydık? Bunlar yıllar önce oldu. Gelelim bugüne, daha çok yakın bir tarihte Galata Kulesi'nin dibinde dünyalar güzelı önemli bir han vardı, Şerbet- çi Hanı. Bu hanı otele dönüştürmek için bir restorasyon(l) yapıldı. Otelin sahibi, "Merak etmeyin, aynısını, bütün özelliklerinikoruyacağız" de- mişti. Sonra ne mi oldu? Hanın ön duvarı dışında bütün bina işlemele- ri ve eski özellikleriyle yıkıldı. Şimdi yeni inşaat sürüyor. Merak eden gi- dip görebilir. Bunlan da mı Vahha- biler yapıyor? Milas'ta bir Yahudi mezarlığı var- dı. Bu mezarlığın taşları söküldü, evleretaşındı. Birtarih oradayokolup gitti. Bu konuda birduyarlılıktan söz edebilir miyiz? • • • Yanlış anlaşılmasın, Türkiye'den Suudilere gösterilen tepkiyi yersiz görmüyorum. Bu vesileyle, kendi ülkemizdeki tarihi ve mimari mirası ne kadar koruduğumuz gerçeğini yeniden gözden geçirelim diyorum. Türkiye'de bu konudaki felaketi gö- rebilmek için Istanbul'un eski tarihi semtlerini ve mekânlan biraz dolaş- mamız yeter. Bir başka gerçek daha var: Tarihi binaların tamiri sırasında da büyük birözensizlik gösteriliyor. Galata'da tamiri yapılan birçok binanın ahşap pencerelerıni söküp yerine pıma- pen plastikpencereleryapılıyor. Bun- ların bir kısmını da bu üikenin oku- muş yazmış insanlan gerçekleştiri- yor. • • • Suudilerin yaptığı bir vahşet, Ta- leban'ınki de bir vahşetti. Bu bizim masum olduğumuz anlamına gel- mez. Balkanlar'a gittiğimizde ko- runmuş Osmanlı binalannı, çeşme- lerini, mezarlannı görüp gıpta ediyo- ruz. Peki biz bu ülkede bu mirasa ne kadar özen gösteriyoruz? Ecyad Kalesi'ni kurtaramadık, ge- lin bunun yerine Diyarbakır Kalesi'ni kurtaralım. Dünyanın ayaktakalmış en büyük kalesi Diyarbakır Kalesi. Ba- kımsızlıktan yıkılıp gidiyor. Mardin'in müthiş mimari görüntüsü, etrafa ya- pılan otellerle, yıkılan binalarla bo- zuluyor. Bunlar elimizin altında. Su- udilere öfkemizi, ülkemizin mirasını kurtarma bilincine dönüştürelim. Bu- nu yapabiliriz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle