Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 11 OCAK2002CUMA
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gonjs@cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Miislümanlap Diyaloğu
İSLAM dünyasında olupbitenler konusunda de-
vekuşu gıbi davranan Türkiye'nin kumdan başını
çıkarması içın o dünyada ılle de kötü bir şeyler ol-
ması gerekir: Bin Ladin'den sonra, şimdi de Ec-
yad Kalesi'nin yıkılışı.
Ustelik, bu konudakı aymazlığın, aldanışın, ge-
cikmenin veaczin sonrasında. Bu noktada UNES-
CO'yu uyarmanın ne yararı olabilir ki?
Ya da, Islam dünyasıyla bile doğru dürust diya-
logkuramamış bir Türkiye'nin, önümüzdeki aylar-
da Istanbul'da duzenleneceğı söylenen Doğu-Ba-
tı diyalogunda söyleyeceklerine kim ne kadar ina-
nacaktır?
Kaldı ki, öyle bir diyaloğun dik âlâsını, iki ay ön-
ce, 12 Kasım 2001 'de Tunus başardı. Ikiz ku-
leler olayından tam iki ay sonra düzenlenen o top-
lantıda, Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Ben
Ali'nin yaptığı uzun açılış konuşması bırçok bakım-
dan ilginçti. UNESCO Genel Müduru Matsuura'nın
da aralarında bulunduğu dünyanın unlü entelek-
tüellerıneseslenenTunuslu Başkan, küreselleşme
denen sürecin özellikle ekonomik ve sosyal açılar-
dan "rasyonelleştirilmesi" zorunluluğunu ıleri sü-
rerek şunu söylemişti: "Bugün, her zamankinden
daha çok, ilişkilerimizikalkınma hakkının evrensel-
liği temelinde yeniden yapılandırmak zorundayız.
Hem ekonomik ve sosyal bir kaçınılmazlık, hem
de uluslararası dayanışma ilkeleri doğrultusunda
manevibirdavayıyüklenış olarak... BugününArap-
Müslüman dünyası Batı'nın teknoloji ve sanayi
gücüne sahip olmasa da, buna karşılık iyilik, şef-
kat, hoşgörü ve dayanışma üzerine kurulmuş soy-
lu bir değerier sısteminin sahıbidir."
Oyle anlaşılıyor ki, Ankara'nın oynamaya pek
heves ettiği ve aslında pek onur verici olma-
yan bır "köprû" rolünü bile oynayabilmesı ıçin bi-
le daha kırk fınn ekmek yemesi gerekıyor. Türki-
ye'nin kendi çapını ve donanımını aşan böyle bir
role soyunmadan önce kurması gereken daha sı-
nırlı ve alçakgönüllü başka köprüler var.
Aslında, özelliklerıne ve cumhurıyetçı tarihme
daha uygun düşen, Islam dünyasının hiç değilse
bir bölümünde çok daha doğal karşılanabilecek köp-
rüler.
Çağdaşlığa yönelmiş, ilerici, düzen değıştind, ama
kendi kimliklerı konusunda titız davranan Islam UL-
keleriyle ciddi diyaloglar kurmak gibi.
örneğin, Tunus, Cezayir ve Fas'la, bir ölçüde Mı-
sır, Suriye ve Ürdün'le, harta Irak'la, belki Malezya
gibi Uzakdoğu ülkelerıyle.
Bu kadarını başarmış bir Türkiye, hem Islam
dünyasında daha rahat konuşabileceği bır çevre
bulmuş olur, hem de petrol kuyularının başındaki
Suudileri büyük petrol şırketlerının kapitalist ülke-
lerıne şikâyet etmek gibi bir beyhude çabadan
kendisini kurtarmış olur.
Unutulmayan Bir Aydınlanmacı: TütengiL.
MehmetBAŞARAN
T
arsus'un Sebil kö-
yünde doğan bir ço-
cuk (1921), oyılla-
nn koşullannda tüm
zorluklan aşarak
kendini yetiştirdi; yüreği halkıy-
la çarpan bır bilim adamı; top-
iıunun sorunlanna çözümler ara-
yan bir araştırmacı oldu. Ata-
tûrksevgisi, Cumhuriyet aydın-
lığıyla yoğurulmuştu kişiliği...
Çok partili yaşarna geçiş yülann-
da bitirmişti üniversiteyi. Kur-
tuluş Savaşı yıllannın sıcaklığı-
nı, bağımsız davranışlannı yitir-
meyebaşlamıştı başkent... "An-
kara Ankara gûzel Ankara" de-
ğildi artık. Amerika"yla ıkili an-
laşmalar imzalanmış, Marşal yar-
dunırun ucu görünmüştü. De-
mokrasiyi tabandan fişkırtacak
eğitim kurumlanna, Köy Ensti-
tülenne saldınyla başlıyordu de-
mokrasiye geçiş... Ne biçım de-
mokrasiyse!..
Toprağını daha iyi işleyen, da-
ha çok ürün alan, emeğini ko-
operatifler aracıhğıyla değerlen-
dıren, yaşamını her yönden iyi-
leştirmeye yönelen bilgili, bi-
linçli köylüler yetiştirmek tehli-
keliydi. Salt abeceöğretmelı, es-
kiden olduğu gibi, kokmaz bu-
laşmaz bilgıler aktarmalıydı öğ-
retmen. Ne demekti iş eğitimi,
üretici eğitim, devrimci eğitim?
Köy EnstitüJeriyle eğitim, çığnn-
dan çıkrruştı. Tam da bu saldın-
nın yoğunlaşüğı dönemde, Mer-
sin'in Sebil köylüsü CavftOrhan
Tütengil, Kepirteye Köy Enstı-
tüsü'nde çiçeği burnunda bir
meslek dersleri öğretmeniydi.
Günün yirmi dört saatinde öğret-
mendi ve çalışkanlığı. titizlıği,
sürekli gelişmeyi özendiren ru-
tumuyla, öğretmenliği öğretiyor-
du öğrencilerine. Bir yandan Ha-
san Aö-Kenan Öner davası, öte
yandan siyasilerin tutumu, bile-
nin de biLmeyenin de Köy Ens-
titülerine saldınlan, kafalan ve
yaşamı bulandınyordu. Enstitü-
lerde kendilerine suçluymuş gi-
bi bakılan 16.000 öğrenci, Jdşi-
liklerini bulma çağında bir ezgin-
liği, köylerde ana babaları, çocuk-
lannı okula göndermenin piş-
manlığını, bunalımını yaşıyor-
du.
Kıırtancı görünümünde Başba-
kan Recep Peker, Milli Eğitim
Bakaru Reşat Şemsettin Sirer,
devlet adamlığına yakışmayan
suçlamalannı sürdürüyordu. Ens-
titülerin köylere gönderdiği ilk
mezunlar, korkunç sadınlann tu-
zağındaydı. Enstitülere saldıran-
lann omuzlarda taşındığı, savu-
nanlann suçlandığı, sürgünlere
gönderildiği utanç verici bir dö-
nemdi. îşte bu ortamda, Kepir-
tepe Köy Enstitüsü öğretmeni
Cavit Orhan Tütengil, C>oğu'nun
rönesansı sayılan Atatürk aydın-
lanmacılığıru, Atatürkçülügü bı-
linçle gündeme getiren bir ki-
tapçıkyayımJadı: Intihargibi bir
olaydı, bir öğretmen içın... A sev-
gili Tütengil, yapılır mıydı bu?
Enstitüler yok edilmeye çalışılır-
ken onlan yiğitçe savunmaya
kalkışmak!.. Herkes gibi kara-
lama kervanına kahlamaz mıy-
dın sen de? Ne demekti "Köy
Enstitükri Türk devriminin ulus
temefine başlanıış olan hayırh rö-
nesans hareketidir."
Eğitim djzgesınin (sisterninin)
Amerikan güdümüne sokulma-
ya çalışılmasına karşı çıkmak
değil miydi bu? Oysa kuzu ku-
zu: "HaküsuuzBay Şemsettin Si-
rer, hakhanryBay Tahsin Bangu-
oğlu deseniz, genel müdür bile
olabüirdiniz."
Atatürk"ü savunmaya, Atatürk-
çülügü geliştinneye çalışan sev-
gili, aydınlık cumhuriyet öğret-
meni Tütengil, ilk mimlenme-
niz bu yüzden oldu işte. Kosko-
ca hükümete nasıl karşı çıkardı-
nız?
Milli Eğitim Bakanı Tevfikİle-
ri'nin "Komunizmden mahkûm
olmuş Enstitülü" yaratmaya so-
yunduğu dönemde, elbet önce
siz anımsanacakunız. Istanbul'da
kurdurulan Köyieri Kalkındır-
ma Derneği'nin Kırklareli'nde
bır şubesi açtınldı. Orada Fevzi
Çakmak' ın yeğeni emniyet mü-
dürüydü çünkü. Mareşal Çak-
mak da Enstitülerin kapatıhna-
sından yanaydı. Yeğeni Adnan
Çakmak'ın telefonu kolay ula-
şıyordu başkente. Sabahattin AB
olayından da deneyımlı bır yö-
nenciydi. Köyieri Kalkmdırma
Derneği Kırkİareü Şubesi 1000,
1001, 1002 numaralı ajanlarla
yönlendirildi. Sözde köyieri kal-
kındırma maskesi altında, ko-
munizmiyayma davası güdüyor-
lardı. Güçlenmek için paraya ge-
reksinimleri vardı. Rus Büyü-
kelçiliğinden, birmektupla iste-
yebilirlerdi bunu ama. mektuba
"Gizli maksatlaranıza hizmet
edecekler" başlığı altında birlis-
te eklenmeliydi.
Evet Sevgili Tütengil, Istan-
bul'da komünist rutuklamalan
yapılırken komünizm tehlikesi
toz dumanı estınlırken 46 kişilik
ilginç bir liste hazırlandı; Ensri-
tü çıkışlı uyanık öğretmenler-
den, adı duyuhnuş aydınlardan
oluşuyordu bu liste. tşte o liste-
de siz de vardınız. Listenin ilişik
olduğu mektup, emniyet Müfet-
tişi Kemal Canfimurla. 1000
numaralı ajan tarafindan Istan-
bul'a, ilgilı yere getirildi. Gere-
kenleryapılarak eksüder tamam-
landı. Artık ajan. ihbannı yapa-
bilir, derneğe baskın düzenlene-
rek tasarlandığı gibi komünist
avına girişilebilirdi. Öyle de ol-
du. Siz yurtdışındaydınız. Ken-
dinizi geliştirmek üzere gönde-
rilmiştiniz. Yargılama suasında
her şey ortaya döküldü. Listede
adıruzın karşısında "gizh' derne-
ğin yurtdışı bağlanülannı sağ-
lar" yazılıydı.
Yaklaşık iki yıl sürdü dava.
tçeriye aünanlar, sonunda aklan-
dı ama öğretmenliğe dönemedi-
ler bir daha. Izleniyorlardı, baş-
ka işe girmeleri de engelleniyor-
du. Yirmi yıl sonra bile, o dava-
da adı geçenlere yurtdışına çık-
ma yasağı uygulandı.
7 Aralık 1979'da, karanlık ki-
şilerce kurşunlandığınızda Kırk-
lareli davasuıı anımsadım. "Gfe-
b' derneğin, yurtdışı iüşkilerini
j'ürüten sizL"
Bunca baskıya, ezgiye karşın,
yıünayışlanna bakıp "Ka>r
abalı-
ğı" diyordunuz Enstitülülere.
Açık denızlerde tutulan balıkla-
n, karaya çıkana değin çırpına-
rak canlı rutan balıklara benze-
tiyordunuz. En zor koşullarda,
siz de her konuda toplumu uya-
ran, canlı tutmaya çalışan koca
bir halk aydınıydınız. Anımsı-
yor musunuz Umit Doğanay'ın
cenazesinde görüşmüştük en son.
Çok üzgündünüz. Acıyla geril-
mişti yüzünüz: "Görüyor mu-
sun" dedınız, "1946'dabaşlajan
aydın kıyımı, nerelere gekü Ön-
ceEnstitüler, ardından Halk Ev-
Ieri, sonra Öğretim Bırliği Yasa-
sı_. derken... Gidiş kötü_"
Evetj ilk yapıtınız Köy Ensti-
tûieri Üzerine Düşünceler'de:
"Köy Enstitükri, Tûrk devri-
minin ulus temelinde başlamış
olan hayırt rönesans hareketjdir.
Türk aydmlaruun göre\i bu ha-
yırlı rönesansuı üzerine titremek
obnabdır." 1946'da başlayan kar-
şıdevTİm, değil Köy Enstitüleri-
ni, Doğu'nun rönesansı sayılan
Mustafa Kemal'i bile silmeye
yöneldi. Emperyahzme karşı ilk
bağımsızlık savaşını kazanan top-
lumumuz, bu sakat anlayış yüzün-
den günümüzdeki utanç verici
durumlara düşürüldü.
Bize yaşamaya hak kazanma-
nın doğru yolunu gösteren; Cum-
huriyet aydınına, Atatürk'ü an-
lama ve tamamlama bilincini
uyandırmaya çalışan bilim ada-
mımıza, Anadolunun yetiştir-
diği seçkin, bilge öğretmenin
anısına saygılar.. Not: Yazıda sö-
zü edilen bilgiler TC Kırklarelı
Ağır Ceza Mahkemesi Esas:
1953/602, Karar: 1954/130'dan
alınmışnr.)
KULTUR • S*NAT (0312) 293 «9 78
Atatürk'ün Bütün Eserleri...
T ü R K F i L M i D i R
LEVENT KIRCA OYA BASAR
SERMIN NURMERK
HMUNALTMER
SUMER T1LMAC
ASVCAN ARSEVEN
yç.NT»a tEVENT KIRCA •»» 0 W BASAR >• HOORI MEYDAN vem - 0 N
IİVENT KIRCA OYA BASAR SERMIN HÜRMERİC HAKAN ALTINER SÜMER TİLMAC ATACAN ARSEVEN ALİ SÜRMELİ
DURbUN ALİ SARIOGLU DİLEK. TURKER LALE ORAL GLU ATİLU PEKDEVİR 0. NURİ ERCA ALİ ERKAZAN
VE METİN SEREZLİ CÜNEYT TÜREL
«wE4nwıı«ıi LEVENT KIRCA srom YAŞAR ARAK MÜFİT CAN SAaNTI HÜSNÜÖZÇETİN
«iwm,YDw.£»ERTUNCSENKAY ALİ ÜTKU «s SERTER ALKAYA »w-o«€i*«. BİROL YÜCEL *,, YANNIS SOULIS
:,«,.,:- EROL KASAPOĞLU KOSTU. SEVİL NURSAN «»-A, EREN TEOMAN SERDAR OGUZ
|*Sf
AWCt>»P AVŞAR
B D-^L, AFM M O R O S
O D A N D H A U 9
3»8425 19 15
301 1s 35
3 3 * ae B3
449 56*7
33« OO »O
442 8O30
«6' O3 93
335 38 3O
-16 0O-1
MB 3O-;
-1TOO
-13 3O-'
-13 3O--
0 HERGUN Z
8 3O-2" 3O-24 3OC .
8 15-19 00-21 «S C CTS 24 i
B 15-19OO-Z1 4S
7 3O-2O OO
B 15-19 OO-21 45
-1« So-21 4O C.-CTES
•S3S
14 45
S 15-19 15-22 00 C C l
S 15-18 OO ?' 45 C C T
S 30-19 15-22 OO C.C1
S 15-19 00-21 46 C J C T E S
» 45-22 15 C CTESİ 2 4 3O
1 OO C'CTESI-23 30
7 46-2O 3O-Z3 OO COTESI.23 OO
S 15-19 00-21 45 C/CTESI24 30
J8 OO-1B30-2'
9 1 5 2- 45 C-CT1
9 4» 32 15
9 0o Z1 43
2 OO 14 49-17 3O-2'
ı- 30-14 0O-16
3O-14 DO-18-
• 17 45-21
•1J4S-1'
30 19 0O-21 3O
3O 19 00-21 3O C^CTESI 2 3 4
15-1900-21 45
1S-i«OO-2-' 46 C/CTESI-24 i
3O-19 00-21 3O
4S-20 15-C •CTESİ-22 45
30-1 • aO-22 19
15-19OO-21 45
44-2O 30
-19 3O-2S 15
-19 00-21 30
r2 15 cJCtmm 2 * 3O
O OO-18 30-21 OO CCTES1.Z3 »
S 15-1» 3O-21 45 C J C T E S İ ^ S 4
83O-1» OO-21 3O
B 15-1» 00-21 4S C C T E S I 2 * 3
8 W 19 00-21 3O
eacm 15-22 00
o 30
0 15-1O 4S-21 19
18 30-19 00-gi »O
AOA.PAZABI
BURSA
BURSA
BURSA
BUR="
esKis
A^KX
AMORA opgOM CMEPLEX
AJtK*?lA Mfl I I I ll'« J •
<Mk>R>«MANKAIM
AMKARA
ANKARA
ANKARA
ADvJ,- -_>ANA . .
ADA.NA * n p u :
ADANA ~—•-
ADANA
MERSIN
SAMSUN
SAMSUN
21 7 73 20
21S 09 Z7
274 73 17
22S 35»!
*2T 76 56
541 13 33
*3i »S 16
229 96 1»
aao 15 87
441 1T 4O
3MM »0
23O 14 14
230 14 14
-6 5O
02 eo
»1 43
01 43
27 OO
30 oe
31 »o
gŞJîî?
Krî
:2.OO-*4 40
".00-14 30
3O-14 OO-
45-1330
15-15 OO
3O 14 OO-'
OO-13 30--
3O-14 OO-
30-ifi 00 ;
20-20
00-1 s
3O-19 OO-;
BOC-'B 3O-2'
174ÖK --
-ıfl 3C-19 DO-.
1fl3O19 1O;
C--CTESİ 23 3O
0 3 4S1fl3O
45-13 15-16 00-1
3O-14 OO-16-3O-1
00 133O-10 15-
OO-13 I5-1« OO 2
OO 14 3O 17 OO1
•İİ4S
C«;TES' :
5 45-1 a 30-;15-13 00
3O-2O 16 CVCTES
0O--3 45 16 §T>-|
A5 >3 3O-16 T5-r.
00-20 3O c Ct«*lı2
S-IOOO-21 3C
>-18 3O--10 OC
5 1 y *5 20 1 •
ZS-1 4 OO-1
15-2O SO
5O--4 OO '
« 1 S 1 S
OO-13 3O •
16-14 00-
_ 3O-13 OO
090-1300-
Z.OO-14 15-
14 OC-
I -r «5-2O 1
1900-21 3
8 0O-1B3- _
8 45-19 3O-22 OO
15 3O-'B OO-ZO 30
I5 30-iao0-20 30
ıe 4S-1B oo-Z" ~~
IS3O-19 O0-2-
_ . 45 C/CTESİ-24 3O
Ç^CTESİ 23 45
4S
_3O CVCTESt 24 OO
30 C/CTESt »4 00
3O C/CTESİ 24 15
Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR
T
üm dünyanm, 11 Eylül'den
sonra Atatürk'ün bir Islam
ülkesinde yarartığı modeli
ve bunun önemini anladığı
savı, doğru olabilir mi? tnsanlık adı-
na böyle bir umuda kapılabilir miyiz?
Huntington'un Uygarhklar Çaüşma-
sı başlıklı kitabında ileri sürdüğü gö-
rüşler, özetle îslam ülkelerinin kendi
geleneksel değerlerini savunması; ka-
dın haklan, insan haklan, demokrasi
gibi değerlere boş vermesi (reddetme-
si) doğrultusundaki tavsiye ve öneri-
leri geçerliliğini ve itibannı yitirmiş ola-
bilir mi? Bunlann, Batı dünyasının,
küreselleşen dünyamızda geri kalmış
ülkeler üzerindeki egemenhğini, üstün-
lüğünü ve dolayısıyla sömürü düzeni-
ni sürdürebilmesi için icat edilmiş yut-
turmacalar olduğu algılanabiliyor mu
acaba; böyle bir gelişmeye bel bağla-
yabilir miyiz?
Yaşadıklanmız, tanık olduklanmız
ve tarihe eklenen her yeni sayfa Ata-
türk'ün bize ve tüm insanhğa bıraktı-
ğı değerier sısteminin ne kadar büyük
bir önem taşıdığını gösteriyor. Aklın
ve bilimin öncülüğünü haykıran, ha-
yatta en gerçek yol göstericüıin bilim
olduğunu belirten, dogmalann tutsak-
lığı ve karanlığından kurtulup aydın-
lanmanın ışığına kavuşmamızı öğüt-
leyen bu büyük önder, tnönü'nün de-
yimi ile insanhk idealiııin bu eşsiz ve
mümtaz simaa aynı zamanda dünya-
daki eşitsizliğe karşı çıkmış mazlum
milletlerin yanında yer alarak onlann
uyanışına duyduğu özlemi dile getir-
miş, bir gün dünyada sömürünün so-
na ereceğine ait inancını haykırmıştır.
Bu ışık adam Dünyanın bir yerinde
rahatsızhk varsa ona eğilmek. ona ça-
re aramamız gerekir demiş, dünyanın
öbür ucundaki anne babalara seslene-
rek Çanakkale'de şehh olan evlatlan-
nız topraklanmızda bizim Mehmet-
çiklerle koyun ko^ıına uyuyorlar. îçi-
niz rahat olsun diyebilmiştir. İnsana
böyle yaklaşabilen bir başka devlet
adamı tanıyor musunuz?
Atatürk'ün düşünceleri, yaptıklan,
görüşleri, öngörüleri ve önderliğinde
başanlan Türk devrimi tüm dünya
okullannda ders kitabı olarak okutul-
sa yeridir diye düşünüyorum. Ama ne
yazık ve ne acıdır ki O, yaşadığı ülke-
de bugünkü gençlerin ve yoksulluk, eği-
timsizlik içinde bocalayan halkımızın
büyük çoğunluğu tarafindan yetenn-
ce tanınmıyor. Bu, ülkemizin kahredi-
ci bir gerçeğidir. Gelin bir kez daha Ah-
met Taner Kışlah'mn "50 yıldan beri
Milli Eğitim BakanhgıMiffi thanetBa-
kanhğı olarak görev yapmışür" özde-
yişini analım ve de bu eşsiz adamı an-
lamamakta, Türk devrimini karala-
mak ve küçümsemekte inat eden, bun-
da yarar gören postmodern entelleri-
mizı de aklımızda rutalım.
Bu nedenle Kaynak Yayınlan'nın
Atatürk'ün Bütün Eserleri unvanlı 15
ciltlik kocaman esenni büyük bir coş-
ku ve takdir duygulan ile karşıhyorum.
Bu, yalnız Türk milletine değil bütün
insanlığa değerli bir armağandır. Ata-
türk'e ait ve onun imzaladığı tüm ya-
zılar, konuşmalar ve ilgili belgeleri bir
araya getiren böyle kapsamlı bir çalış-
ma yurdumuzda ilk kez gerçekleştiri-
liyor. Bunun aynı zamanda geçmişte
yayımlanan eserlerde var olan hatala-
n, eksikleri, yanlışlan düzelten ciddi
bir çalışma olduğunu anlıyoruz. Bu-
rada sadece bir örnek vermekle yeti-
neceğim.
Atatürk, Kürt vatandaşlanmızı avu-
cumuza alacağız değil, âguşumuza
(bağnmıza) alacağız demişti. 15 cilt-
lik eser 2003 yılında tamamlanacak.
Beş cildi yayımlanmış bulunuyor. Bu
çalışma, aynı zamanda bir araştırma ni-
teliğindedir ve yurtiçinde ve dışmda-
ki arşivlerin titizlikle taranması ile ha-
zırlanmaktadır.
Emek verenleri kutluyorum. Bu bü-
yük yapıt bize uzun yıllardır yaşanan
bir boşluğu önemli oranda dolduraca-
ğı gibi, dünyaya ve insanlığa Hunting-
ton'lar FuDerton'lar gibi değil, insan-
lann ortak mutluluğuna, eşitliğine, be-
raberliğine inanan, ona hümanist bir
gözle bakabilen gerçek tarihçiler için
de çok değerli bir kaynak oluşturaca-
ğı umudunu veriyor.
ANKARA ASLİYE
24.HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2001'23 E.
200),604 K
Ankara 24. Asliye Hu-
kuk Mahkemesı'nin
22.10.2001 tarih, 2001 23
E . 200) '604 K. sayılı ila-
mında, Çankaya Fıkir
Gnıbu Demeği adı altında
faaliyet gösteren demeğin
feshme karar venlmıştır
Karar teblığı yenne ge-
çerli olmak üzere davalı
Yener Günday'a ilanen
tebli| olunur. Basm: 837
Sevgili
ONAT KUTLAR'ı
bizleri zamansız yalnız bırakışının
7. yıldönümünde. 11 Ocak Cuma günü
(bugün) Aşiyan'daki mezan başında
saat 12'de anacağız.
DOSTLARI
PENCERE
İnsan Olmanın
Dayamlmaz Ağırlığı
Eskiden sokaklarda dilenci dolaşırdı, evlerin ka-
pısını çalardı...
Kış kıyamette yalınayak başı kabak, saç sakal
birbirine kanşmış...
Yırtık giysilerinin ötesinden berisinden çıplakte-
ni görünüyor...
Ne isterdi?..
- Allah rızası için bir dilim ekmek!..
Çocuk mutfağa koşar, bir dilim ekmek keser, di-
lenciye verirdi...
Karşılık bir dua olurdu:
- Allah ne muradın varsa versin!..
Kaçyıl önceydi?..
•
O yıllarda insanlardan kimilerinin zengin, kimile-
rininfakirolması, sokaklarda dilencilerin dolaşma-
sı çocuğa doğal mı gelirdi?..
Çocuk aklı işte!..
Çevrede gördüğün kişileri ve olayları değerien-
dirmek yetısi zamanla kazanılıyor; okudukça, dü-
şündükçe, tartıştıkça değer yargılan yerti yerine
oturuyor; tarih bilinci ışıyor; coğrafya kitabına ba-
kıyorsun, Türkiye'nin kuzeyinde bir devlet...
Ne olmuş orada?..
Zenginlerle yoksullann bulunmadığı bir toplum
tasarımı yürürlüğe konmuş...
- Olur mu öyle şey?..
- Fakiri zengini olmayan, aç ve işsizden yoksun
bir ülke var mı?..
- Batı bir başka yol deniyor, 'sosyal adalet' dev-
letin görevi oldu...
•
Sosyal adalet mi?..
Insanın aklına düşmesin, bilincine işlemesin bir
kez.
Eskiden yoksulluğu doğal sayan çocuk, açlaria
tokları iç içe ve yan yana gördüğü zaman bu çe-
lişkiye katlanabilirdi; ama, günümüzde ışıyan bilinç,
insanın vicdanını rahat bırakmıyor...
Dilenciye bir dilim ekmek verirken iyilik yaptığı-
nı sanan çocuk değişti...
Aç ve işsiz insanlann yaşadığı bir toplumun do-
ğal olmadığını bıliyor artık...
Soruyor:
- Insanlıkta güncel dünya düzeni nedir?..
- Piyasa!..
Piyasa açları doyuracak, zayıfları koruyacak, iş-
sizlere iş bulacak, çocukları okutacak, toplumda
sosyal adaleti sağlayacaksa sorun yok...
Tedirginlik tüm dünyayı sardı..
Dahadasaracak..
Çağdaş uygarlığın gezegensel bilinci, açlaria
toklann dünyasında rahat ve huzurun olmayaca-
ğını bilebilecek kadar gelişmiştir, raflardaki kitap-
lar ne güne duruyor?..
Sosyal adalet bilinci ınsanın vicdanına düşmüş-
tür bir kez...
Peki, sosyal adaletsiz bir küreselleşme düzeni
1990'larda nasıl ortaya çıkabildi?..
Sovyetler'in yıkılmasıyla!..
Benim bildiğim tanıdığım çocuk, hangi devlet
yıkılırsa yıkılsın, sosyal adaletten uzak bir dünya-
ya katlanamaz; çünkü bilincine insan olmanın ate-
şi düşmüş bir kez, geceleyin rahat uyuyamaz...
Ya büyükler, onlar rahat mı?..
KULTÜR • SANAT
C A N N E S 2 0
ALTIN PALMİY
ve F I P R E S C I Ö D Ü L I
LA STANZA DEL FIGIIO
OGUL ODASNanni Morettj
Nanni Morefti Laura Morante
Hyojlu ALKAZAR 293 24S6 12 15/14 30,16.45'19 00/21 15
M.KSyODEOHCHtfPia 216 37 90 11 30/14 00,16 30/18 5Q/;i 05 c-g23«
Avcılar STANDART 69S 36 45 11 30/13 30/15 30/17 30/19 30/21 30
Altımlzade CAPITOL 3100616 11.00/13 15/15 30/17 45/20 00/22.00
Kadıtöy BHOADWAY 34614 81 11.00/13.00/15 00/17.00/19 00/21.00
Cumhuriyet
kitap kulübü
NKATİ CUMA1J KİTAPİAM
V SENİN İÇİN EY DEMOKRASİ
V V RAN DAĞLAR
V MAKEDONYA
V SUSUZV
AZ
V YAĞMURLARLA TOPRAKLAR
V M BUYURKEN UYUYAAAAM
V ULUSOLMAK
V GU2EL AYDINLİK [ŞIİR-1)
V İMBATLA GELEN (ŞİİR-2)
V ZELIŞ (TUTÜN ZAMANI)
V UÇ MİNİK SERÇEM
•4 YALNIZ KADIN
V AŞKTAGEZER
V ŞIDDETRUrlU
V DEĞİŞİK GÖZLE
Aramızdan aynlıjının 1. yılında yazanmız
Necati Cumalı'yı saygı ve sevgiyle
ANIYORUZ!