Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9EYLÜL2001 PAZAF
14 KULTUR [email protected]
'Damdaki kedf geri döniiyor
TennesseeWilliams'ın yapıtı 50 yıl sonra yeniden sahnelerde
Kûltür Servisi - Tennessee
Wiffiams'ın yazdığı "Kızgm
Damdald Kedi'. 50 yıllık bir
aradan sonra, bu hafta Lond-
ra West End'de tiyatrosever-
lerle buluşacak.
AnthonyPage'in yöneteceği
yapıtta başrolleri Brendan
Fraser ve Francis O'Connor
paylaşıyor. Oyun, kanser, ha-
yalkınklığı, eşcinsellik, alko
lizm, aile değerleri gibi ko-
nulan ışlıyor.
Fraser'ın Brick PoDitt adlı
iktidarsız, alkolik, eski bir fut-
bolcuyu canlandıracağı oyun-
da, evliliğinde hem cinsel hem
de duygusal yönden hayal kı-
nklığı yaşayan eşi rolünü de
O'Connor canlandıracak.
'Kızgın Damdaki Kedi'de
bu kez bir farklıhk yapılmış.
1958'de Londra'da sahnelen-
diği sıralarda özgün metinde
yer alan 'Brick' karakterinin
eşcinselliği vurgulanırken yeni
metinde bu yönü sansürlene-
rek arkadaşına karşı geliştir-
diği büyük ilgi biçiminde yo-
rumlanmış.
1959'da başrollerini Etiza-
BaşroUeri Brandon Fraser ve Francis O'Connor paylaşıyor.
beth Taylor ve Paul New-
rnan' ın paylaştıklan bir sine-
ma fılmine uyarlanan yapıt,
aynı sansürcü anlayışla Holly-
wood'da da karşılaşmış ve
Brick karakterinin eşcinselli-
ği, seyirciye üstü kapah bir
biçimde yalnızca sezdırümek-
le yetinilmişti.
Oyunda olaylar Mississip-
pi 'de bir çiftlik evinde, evin re-
isi 'Koca Baba' karakterinin
65. doğum günü nedeniyle ai-
le bireylerinin toplanmalany-
la başlıyor. Koca Baba'nın
kansere yakalandığını öğren-
meleriyle aile bireyleri ara-
sındaçıkarkavgalan vehuzur-
suzluk başgösterir.
Koca Baba, 'Sldpper' adlı
arkadaşının ölümüyle yıkılan
ve alkole sığınan oğlu Brick'i
sorunlanyla yüzleştirmek ve
ilgi göstermediğı kansıyla da-
ha çok ilgilenmeye ikna et-
mek ister. Oğlunun Skipper'a
olan aşın ilgisinin farkında
olan Koca Baba, bunu imalı
sözlerle dile getirir. Brick ise
babasının imalannı anlamak-
ta ve ilgisinin normal oldu-
ğunda ısrar ederek her şeyi
reddeder.
Oyunun en önemli ve güç-
lü sahnelerinden biri de kuş-
kusuz Brick'in babasına öfke-
lendiği bir anda kanser oldu-
ğunu haykırdığı ve devamın-
da dramatik baba-oğul dıya-
loglanyla gelişen sahne.
Yazar Tennessee Williams,
bir söyleşisinde oyuna neden
'Kızgın Damdaki Kedi' adı-
nı koyduğunu ise şu sözlerle
açıklarruş. "Babam anneme
sürekli, Edwina beni kızgın
damdakibir kedi kadarsinir-
lendiriyorsun derdi. Oyunu-
mun adını buradan esinlen-
dtaT.
Oyunu ilk kez, 18 yaşında,
New York'ta izlediğini belir-
ten Page de, Tennessee'nin
acımasızca fakat büyük bir
ustalıkla Amerikan yaşamı-
nın gizh kalmış yönlerini or-
taya koyduğunu, sahnedeki o
gerilimi asla unutamadığını
söylüyor.
Yapıtın 1959'daki sinema uyarlamasında başrollerde
Elizabeth Taylor ve Paul Newman oynamışn.
KONSER BAŞI2
BORÜSAN ISTANBUL FILARMONI
ORKESTRASI
ABONMAN BİLETLERİ SATIŞA SUNULDU
Borusan Istanbul Filarmoni Orkestrası 2001 - 2002 Konser Sezonu abonman
bılet satışları 11 Eylül 2001 - 24 Eylül 2001 tarıhlerı arasında yapilacaktır.
BORUSAN İSTANBUL FİLARMONİ ORKESTRASI
2001 - 2002 Konser Sezonu Programı
28 Eylül 20O1 - Saat 20.00
29 Eylül 2001 - Saat 20.00
Şef : Gürer Aykal
Solist : Ayşegul Sarıca (pıyano)
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
Lütfi Kırdar Konser Salonu
30 Ekim 2001 - Saat 20.00
31 Ekim 2001 - Saat 20.00
Şef : Gürer Aykal
Solist : Meral Güneyman (pıyano)
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
Lütfi Kırdar Konser Salonu
27 Kasım 2001 - Saat 20.00
28 Kasım 2001 - Saat 20.00
Şef : Gürer Aykal
Solist : Alexander Rudin (viyolonsel)
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
Lütfi Kırdar Konser Salonu
"Yeni Yılı Karşılama Konseri"
12 Aralık 2001 - Saat 20.00 Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
13 Aralık 2001 - Saat 20.00 Lütfi Kırdar Konser Salonu
Şef : Gürer Aykal
Solist : Alfredo Rolando Ortiz (latin arp)
15 Ocak 2002 - Saat 20.00
16 Ocak 2002 - Saat 20.00
Şef : Igor Oistrakh
Solist : Natalıa Zertsalova (pıyano)
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
Lütfi Kırdar Konser Salonu
12 Şubat 2002 - Saat 20.00
13 Şubat 2002 - Saat 20.00
Şef : Emil Tabakov
Solist : Dimıtris Sgouros (pıyano)
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
Lütfi Kırdar Konser Salonu
26 Mart 2002 - Saat 20.00
27 Mart 2002 - Saat 20.00
Şef : Gürer Aykal
Solist : Daha sonra ilan edılecektır.
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
Lütfi Kırdar Konser Salonu
29 Nisan 2002 - Saat 20.00 Lütfi Kırdar Konser Salonu
Borusan Istanbul Filarmoni Orkestrası & Philharmonıa of the
Natıons & Rusçuk Korosu ve Solistleri
Şef : Justus Frantz
05 Haziran 2002 - Saat 20.00 Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
06 Haziran 2002 - Saat 20.00 Lütfi Kırdar Konser Salonu
Şef : Gürer Aykal
Solist : Efe Baltacıgil (viyolonsel)
Toplam Abonman Bilet Satış Fiyatları*:
Lütfi Kırdar Konser Salonu: 72.000.000 TL
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi: 48.000.000 TL
Bılet Satış Noktaları:
• Borusan Kültür Sanat Merkezi
• Bıletıx Satış Noktaları |fflfij/fl|
'Abonman bılet) alanlara surpnz hedıyelenmız olacaktır
Borusan Kültür ve Sanat Merkezi
Istıklal Cad No 421 Tünel, Beyoğlu 80060
Tet- (0212) 292 06 55 Faks (0212) 292 45 91
web' www borusansanat.com
e-posta: [email protected]
Borusan Kültür ve Sanat bir Borusan Holdıng kuruluşudur
DENİZ YAVUZ VE RAHMİ ÇAKMAK'A GÖRE TÜRKİYFDE 407 SİNEMA VAR
Sinemaharitası 2002'de hazır
BURCUGÜNÜŞEN
Haftalık Antrakt sinema
dergisinden Deniz Yavuz ve
RahmiÇakmak, Türkıye'nın
sinema haritasmı çıkarmak
üzere haziran ayında yola çık-
tılar. Kendi arabalanyla 17
bin 200 km. yol yapan Yavuz
ve Çakmak, Türkıye'nın her
ilinde, her ılçesınde sinemasa-
lonu aradı ve büyük bır araş-
tırmanın verileriyle 50 gün
sonra Istanbul'a dÖndü. Av-
şa, Marmara Adası ve Gök-
çeada da bu araştırmaya da-
hil edildı.
Türkiye'de gittikçe genişle-
yen sinema sektörü bu araş-
tırmadan faydalanacak gibi
gözüküyor. Çünkü daha ön-
ce yapılan araştırmalar salt
telefon görüşmeleriyle sınır-
h kalmış. Bu yüzden Türki-
ye'de hangi ilde halen faali-
yette olan kaç sinema, kaç
film makinesi, kaç salon ol-
duğu konulannda sağlıklı ve-
riler şimdiye kadar elde edi-
lememiş. Yavuz ve Çak-
mak'm öncelikle kendileri
için bır arşiv oluşrurmak amacıy-
la giriştikleri araştırma bu anlam-
da da önem taşıyor.
Yavuz ve Çakmak, araştırma ge-
zisi boyunca elde ettikleri verile-
ri ve fotoğraflan bugünlerde dü-
zenlemeye çalışıyor. Daha sonra
güncellemeler yapılacak ve araş-
tınna sonuçlan 2002 yılının ba-
şında bir katalog olarak yayımla-
nacak.
Yola çıktıklan ilk günlerde açık
YavuzveÇakmak'maraşbnnagezisi 50gün sürdü.
hava sınemalannı kapsamaalmış-
lar ama daha sonra bu sınemalan
süreklilik göstermediklen ıçın kap-
sam dışında tutmuşlar. "Onun cb-
şında salonu, duvan, perdesi, kol-
ruklanyla tüm sınemalan dolaş-
ük" diyor Antrakt Sinema Dergi-
si Genel Yönetmeni Denız Yavuz.
Araştırmanın ilk verilerine gö-
re Türkiye'de toplam 407 smema
var ve bu sinemalann 101' inde de
yalnızca erotik filmler gösterili-
yor. Denız Yavuz, bu sa-
yının az olduğunu ve ba-
zı yerlerde hiç sinema ol-
madığını söylüyor. "Me-
sela Çankın'da, Bat-
man'da sinema yok, ama
potansiyel var."
Küçük yerlerde sinema
ışletmek genelde baba
mesleğı olarak bılinır. Ya-
vuz, bunun tamamen tut-
kusal bır bağ olduğunu
gözlemlediklennı söylü-
yor. "BütünsinemaaJar,üç
dört personelle çahşıyor.
Bu işio şehrin halkına de-
ğişikbirşeylergöstermek,
eğlence sunmak,' Sinema
denen bir şey var, bundan
haberiniz olsun' demek
adına yapıyoriar. Ve onla-
rın en büyük kazancı da
verdikleri eğitim.Birsine-
macı 1950 yıhnda salonu-
nu açtığuıda oradaki halk
sinemanın ne olduğunu
bilmiyordu. Hâlâ taşrada
bazı seyirciler ön kottuğa
oturmarnasLİçerdekonuş-
maması, tepkilerine hâ-
kûn olması gerektiğinibü-
miyor. Daha o zamanlar sinema-
lar bu eğitimi verdilerf
Ya\aız ve Çakmak. şimdiki sine-
ma komplekslerininbu anlamdabi-
raz hazıra konduklan görüşünde.
"Onlardald bu tutku olmasa bu
eğitimi dahiveremezlerdL Bırakın
fvlmciden film isteyip ofihnida-
ğıtmayı. Film geliyor, kendileri gi-
dip sırtmda taşryorlar. Tutku ola-
rakvapıklığında ashndasinemaiş-
tetmeciliği de bir sanat"
Patrtcla, babası HttchcodCun her çeye karşm neşesinl yitirmediğlni söylüyor
Hollywood ona ilgi göstermedi
Küttür Servisi - Yönettiği
korku, gerilim ve ince zekây-
la dolu birçok fılmle sinema
tarihıne geçen usta yönetmen
Alfret Hitchcock'un kızı Patri-
cia, babasının bilinmeyen yön-
lerine ışık tuttu.
Patricia Hitchcock, geçen
günlerde Montreal'dekı Musee
des Beaus Arts'ta babasına ait
300 senaryo, orijinal afişler,
tanıtım fümleri, çekim fotoğ-
raflan, yayımlanmamış belge-
ler ve özel objeleri sergiledi.
"Bu sergiyi annemin ve baba-
mın görmesini çok isterdim.
Eminim çok mutlu oluriardı.
Buradababamtekbirfihniiçin
değfl,tüm eserleriiçinonurlan-
dınbvor. Bu çok heyecan veri-
d." "
Çocukluğunu babasının set-
lerinde geçiren ve hep sinema
oyuncusu oknayı hayal eden
Patricia, Hitchcock'un 'Sapık',
'Trendeki Yabancı', 'The Ten
Commandment' ve 'Skatebo-
ard' adlı fılmlerinde küçük rol-
ler almış. Ailenin tek kızı olan
Patricia, her firsatta babasına
olan düşkünlüğünü dile getiri-
yor. "Çocukhığum harikageç-
ti. Babamın yanında yaşamım
çokgüzeldL Beni gitrjgi her ye-
re götürürdû. Onu çahşırken
de görebiliyordum. Bir çocuk
için ne harika birtecrübe. Kü-
çükken beni sürekli füme çe-
kerdi'Home movıes'ebayıhr-
dj. Süreklibirşeyler anlatan e^v
rULkomikbiradamdL Şakalar
yapmaya bayıhrdı. Son derece
trtiz, aynnnlara düşkün bir si-
nema adamrydı. Hiçbir şeyi te-
sadüfe bırakmazdı. Aynı za-
manda oyuncuydu da. Filmle-
rinde kısa karelerde de olsa
muüaka görünürdü.Bununse-
bebi isefîlmlerindeoyna>acak
figüran bulunamamasıydı"
Babasının fihnlerini ezbere
bildiğini söyleyen Patricia'nın
favorisi ise Ingrid Bergman ıle
GaryGrant'ınoynadığı 'Noto-
rious'.
Alfred Hitchcock her ne ka-
dar Hollyvvood'da sinemanın
babası olarak nitelendirilse de
kızı babasına bir dönem sırtı-
nı dönen Holrywood'a kızgın.
"En muhteşem fihnlerini çek-
tiği o dönemlerde Holh^vood
ona hak etriği ilghi gösterme-
di. Babamın bundan dolayı üz-
gûnolduğunu ama farkettirme-
meyeçahşQğnubüiyx»rdurrLHa-
yalkınkhğınauğranuşüama ne-
şesini asla kaybetmedL" "TîtizveayTmülaradüşkünbiryönetmendL"
OKUMALAMBASI
ENtS BATUR
Gerçeğe Dayalı Öykü
"Hayatın bir biçimde tanığı olmak"tan sözet-
miştim burada, bir biçimde ya da bir başka bi-
çimde işleyebilir tanıklık eylemi. Işte, Emmanu-
el Carrere'in yakın tarihte dilimıze çevrilen bel-
gesel anlatısı "Rakip" (Doğan Yayınlan) sıkı birör-
nek. Gerçekleştiğinde geniş yankı dairesi oluş-
turan, gazete manşetlerinden televizyon ekran-
lanna toplumsal vitrinin dört bir yanına sıçramak-
ta gecikmeyen bir gündelik, "sıradan o/ay"a, bir
"üçüncü sayfa haberi"ne dayanan çalışmasında,
yazann bir yan soruşturmaya daldığını görüyo-
ruz.
Konu, ilk patlak verdiğinde, oldukça yalın bir
görünümde: Bir ailenin üyelen evlerinde çıkan
yangın sonucunda yaşamlarını yitiriyorlar: Anne
ve ikı çocuk neredeyse kömüre dönüşmüşler, bir
tek baba ölmemiş, ama o da komada. Sevilen ve
sayılan bir doktor, uluslararası bir tıp kuruluşun-
da yıllardır pariak bir kariyer çizmiş, mutlu bir ai-
le, dostlan onlan elüstünde tutuyor. Olağan so-
ruşturma başlatıldığında, zincirleme tuhaflıklar
çıkıyor ortaya, polis birkaç adımda dehşet tab-
losuna ulaşıyor:
Doktor, doktor değil; Tıp Faküttesi'nde, birinci
sınıf öğrencisiyken başarısız olduğunda yalan
mekanizması devreye ginyor: On sekiz yıl bo-
yunca arkadaşlannı, anasını babasını, evlenince
de eşini ve çocuklarını aldatıyor, her gün evden
işe gidermiş gıbı çıkıyor, çevresinde oylesıne gü-
ven duygusu doğurmuş ki, herkes parasını de-
ğerlendirmesi için ona emanet ediyor ve bir gün
delınıyor "sistem": Soğukkanlılıkla gidip önce
uzaktaki annesini babasını, sonra da eşini çocuk-
lannı öldürüyor, ıntihannı hazırlıyor ama bu sonun-
cu halkada başarılı olamıyor- Yangın sonrası kal-
dınldığı hastanede yaşamsal tehlıkeyı atlatıyor, iyi-
leştirilerek Adalet'eteslim ediliyor - dava "müeb-
bed"\e sonuçlanıyor, her şey yolunda giderse, 24
yıl sonra şartlı tahliyesı söz konusu olabilecek.
Romancı Carreere, olayın ilk genel şokunun
ardından, işin üzerine gidiyor, büyük olasılıklaya-
kında filme de alınacağını sandığım bu kapkara
öykünün anakişısı iletemasa geçerek "Rakip"\ ha-
zırlıyor. Ortaya çıkan metnın sürükleyiciliğini, ür-
pertici teninin okurda yarattığı girdap duygusu-
nu "o/ay"ın özelliklerine bağlamak en hafifinden
insafsızlık olur. Gerçek ile Kurmaca, Soruşturma
ile Tanıklık, Romanesk ıle Röportaj arası altın den-
geyi tutturmuş yazar: "Olup bitenler"\ ne med-
yadan bu boyutlanyla izlemek eldedir, ne birinci
ağızdan (sahte doktorun yaşamöyküsel yazısın-
dan) "sinek gözüyle" kotanlmış bir anlatıya ula-
şılması soz konusudur. - Sezar'ın hakkını teslim
etmek gerekir.
Bir denememde, gazete haberlerinin edebiyat
adamına malzeme sağlaması konusuna uzun
uzadıyadeğinmiştim(bkz. "Yazboz"daki "Anek-
dot"). "Röportaj"\n hâlâ çok önemli bir gizilgüç
banndırdığına, yazın alanına güçlü katkılar geti-
rebileceğine inanıyorum. Her şeyden önce de, an-
latı çerçevesınde. Kurmaca oykulerde, kurmaca
ağırlıklı romanların yüzlercesınde, her yıl, açıkça-
sı vasatı zorlamayan imgelem ürünleriyle karşı-
laşmak, "hayatım roman" sözünü sarakaya alan-
lann pek çoğunun kurmaca yeteneklerinin hayli
sınırlı olması nedeniyle, bıktıncı bır durum oluş-
turuyor. Gerçek kurmacaya faka bastırmaya ko-
yulduğunda, ister istemez yakıcı tözünü dayatır.
Iş orada bitmez şüphesiz, tam tersıne "yazma ey-
/em;"nin özellikleri asıl o noktada belirleyicilik ka-
zanır.
Bu açıyı seçen pek çok yazardan birine, XX. yüz-
yıl Amerikan edebiyatının kanımca en güçlü tem-
silcilerinden biri olan Truman Capote'ye yakın-
dan bakılabilir ömeğin. "Bukalemunlar İçin Mü-
zik" başlıklı toplamında (Remzı Kitabevi, 1990) yaz-
dığı önsözde, röportajdan anlatı kurmaya geçiş
köprüsünün ne denlı zorlu bir süreç olduğunu
aktanr Capote. Yaşadığı kimlik ve yazma tekniği
bunalımlarına değindikten sonra ekler, orada:
"Şimdi, o kadar çok acı çekmeme karşın, bunun
başıma gelmiş olmasından memnunum; sonuç
olarak, edebiyata bakış açımı, sanata, yaşama
ve ikisi arasındaki dengeye yaklaşımımı ve ger-
çek olanla gerçekten doğru olan arasındaki far-
kı anlayışımı, tümüyle değiştırdi."
Görüldüğü gibi, "hayatın bir biçimde tanığı ol-
ma" konusu, düpedüz ve dolaysız biçimde, bir
aktanm sorununa indırgenemeyecek karmaşık-
hktadır- biryazariçın. Capote, belgesel yanı ağır
basan bir anlatı kurmanın, nasıl bütün yazın dal-
lanna borçlanarak sağlanabıleceğıni, o sürecin ne
denli zorlu aşamalardan oluştuğunu bir bir gös-
terir o önsözünde, sonra da yetkin bir uygulamay-
labaşbaşa bırakırokuru: "ElOyması Tabutlar-Bir
Amerikan Cinayetinin Gerçeğe Dayalı Öykûsü".
Berlin Füarmoni'ye yeni şef
• BERLtN (AFP) - Sir Simon Rattle gelecek
çarşamba, dünyanın en saygın orkestralanndan
Berlin Filannoni'ye şef olmak üzere 10 yıllık
bir kontrat imzalayacak. Rattle, görevi 2002
yılının eylül ayında şımdikı orkestra şefi
Claudıo Abbado'dan de\Talacak.
Rattle 2 yıl önce resmen BFO'nun yeni
müzik direktörlüğüne getinlmesıne karşın,
şehirdekı politikacılarm orkestramn yasal
konumu, elemanlann ödemeleri ve bu işe
aynlmış fonla ilgili tartışmalan nedeniyle
kontratı imzalamayı reddetmişti. Şimdi bu
sorunlar çözüldü ve ımza gelecek hafta Berlin
Belediye Başkanı Klaus Wowereit, kültür
senatörü Adrienn Goehler ve orkestra
yöneticisi Franz Xaver Ohnesorg'un
katılacağı bir törenle atılacak.
BUGÜN
• CEMAL REŞİT REY'de Yapı Kredi Sanat
Festrvaü kapsamında saat 19.30'da Idil Biret'in
konsen dmlenebilir. (0 212 252 47 00/471)
• İŞ SANAT'ta 'Macera- Gerilim Başjapnian'
başlığı altında Alex Proyas'ın yönettiği
'Gizemli Şebir' adlı film izlenebilir.
(0 212 31615 77)
• HARBİYE CEMtL TOPUZLU
AÇIKHAVA TTYATROSU'nda saat 21.00 de
Grup Yorum'un konsen gerçekleşecek.
(0 216 454 15 55)