Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 2001 PAZAP
12 PAZAR KONUGU
Kıbns sorunu üzerine kitaplar yazan Hristofis Ekonomidis, Makarios ile geçmişlerini anlattı
Adada İngilizler oyun oynadı
'Makarios
yanıt vermedi'
- Ya Makarios neyaptı? Ona dayazıyıgön-
derdiniz mi?
- Gönderdim. Ama Makarios telefonlanma
hiç cevap vermedi. Yakınlarından birisi bana,
"O çok konuşuyor" dediğini aktardı. O yazı-
da, Kıbns 'ta Türkler ve Rumlann yüzyıllar bo-
yunca bir arada banş içinde yaşadıklaruu, hep
işbirliğı yaptıklarını yazmıştım.
1972'de, Kıbns'ta ve Kıbns dışında, ada so-
runuyla yakından ilgilenen 200 kişiye gizli bir
mektup göndererek "Rumlar ve Türlder, Kıb-
nsb olduğumt!7 için aynı çıkarian paylaşıyo-
nız. Çağunızda iki anavatamn neden yardımcı
ol/nadıklannı, neden işbirtiği yapmadıklannı
anlayamıyorum" dedim.
Bu mektuptan bir tane de Yunanistan'm es-
ki Dışişleri ve Savunma bakanlanndan Evan-
geJos Averof a gönderdim. 1974'teki işgalden
(Kıbns Banş Harekâtı) sonra aynı kişilere yi-
ne mektup göndererek "•Şimdi ne yapacağtz"
diye sordum. Mektupta aynca bir federasyon
kurulmasımn yararlı olacagından da söz etrim.
Derken, Evangelos Averof tan cevap al-
dım. 'Eğer o zanıan sözlerinize kulak vermiş
obaydık şimdi böyle bir şanssızhğın kurban-
lan olmazdık" diyor ve beni Atina'ya çağm-
yordu.
L E Y L A T i ^ ^ Ş A N O G L U Kıbrıs yine gündemin baş köşelerinden birine yerleşiyor. Onlarca yıldır baş ağrıtan ada sorunu bakahm bu kez nasıl biryön alacak? Güney Kıbns 'a
gittiğimde Rum tarafıyla sabah akşam konuyu konuştum. Bu konuştuğum kişilerden birisi de Güney 'in ilginç kişiliklerinden olan Hristofis
Ekonomidis 'ti. Ekonomidis, soyadının çağrıştırdığı gibi bir ekonomist. Esas olarak bankacıhk sektöründen yetişme. 1954 'te de devlet memuHuğunu bırahp Kıbns Ithalat Limited
Şirketi 'ni kurarak Mercedes otomobillerinin ithalatına başlamış. Bugün Lejkoşa 'da ciddi bir imparatorluğun sahibi. Ama Ekonomidis bununla yetinmeyip ada politikasıyla da yakından
ilgileniyor. Kıbns 'ın eski Cumhurbaskanı
Makarios 'a danışmanlık da yapmış. Şimdiki
Güney Kıbns lideri Glajkos Klerides 'in yakın
çevresindeki kişilerden. Hiç durmadan pmjeler,
fikirler üretiyor, Rum tarafı gazetelerine yazılar
yazıyor. Hatta 1970 'lerin başında Uluslararası
Para Fonu 'nun (IMF) dikkatini birpara
politikası çalışmasıyla ciddi biçimde çekmiş. On
yıl süreyle Dünya Bankası ve IMF
toplantılanna katılmış. Hâlâ da uluslararası
sempozyum ve konferanslara davet ediliyor.
Ekonomidis 'le Kıbns üzerinde oynanan
oyunlan, neler tezgâhlandığım konuştum.
Ekonomidis, konuşmamızda Ingiltere 'nin Kıbns
tarihi üzerinde oynadığı rolü vurgularken kıs hs
gülerek "Unutmayın, ingilizler çok kurnazdır "
divordu.
PORTRE/HRİSTOFtS EKONOMİDtS
G. Magosayakınlanndaki Geçitkale köyü (Lefkoniko), 1908
doğumlu. Yükseköğrenimini Londra Üniversüesi Siyasal Bilgiler ve
Ekonomifakü'ltelerinde tamamladu Uzunyıllar Kıbns Ziraat
Bankası Baş Muhasebecisi olarak çalıstu 1951 'de bankadan istifa
etti. Kıbns İthalat Limited Şirketi 'ni kurdu. 1954'ten buyana
Kıbns'ta Mercedes otomobillerinin temsilciliğiniyapıyor. Kıbns
sorunu ve çeşitli ekonomik konularda kitaplaryazdu Uluslararası
Para Fonu 'na (IMF) altın ve dolaryerine başka birpara biriminin
geçerli olması önerisinigetiren bir kitabı dayayımlandu
Venizelos
ornegı
- Yani size 1974 Harekâtı'm öngören kâhin
muamelesi mi yapıyordu?
- Evet, öyle. işgalden (Banş Harekâtı) önce
Makarios'a bir mektup daha yazdım. Londra'da
bir sahafta Eleftherios Venizetos'un el yazmalan-
nı bulduğumu. bunlardan birisinin Ankara'da Ata-
türk'le banş anlaşmasını imzalamasından sonra
Yunan ordusu subaylanna hitaben yapöğı konuş-
manın metni olduğunu anlattım. Konuşma met-
ninde Veruzelos şu ifadeyı kullanıyordu: "Geç-
mişte*büyük ideal (megaH idea) taraftanydnn ve
banun için savaşnm. Ama arük Türldye'yle banş
içinde yaşamabyız.'" Makanos'a mektubumda,
"Siz de Venizelos gibi \apmahsuuz" diye yazdım.
Geçmişte ENOSfS yanlısı olduğunu ima ettikten
sonra artık zamanın değiştiğini ona hatırlattım. O
mektuptan sonra bir kez Makarios'u gördüm, ba-
na uzak durdu. Ama Zürih Anlaşmasrnı, bu an-
laşmanın kesinlikJe ENOSlS'i öngörmediğinin
bilinci içinde imzaladı. işgalden (Banş Harekâtı)
sonra Makarios Kıbns'tan gidince Yunan Dışiş-
leri Bakanlığf ndan beni aradılar ve Makarios'un
geri dönmesinin doğru olup olmayacaguu sordu-
lar. ,_ , „.,. .
- Siz ne dediniz?
- Benim görüşümü aldıktan sonra hem Maka-
rios, hem Klendes'e, onun geleceğiyle ilgili gö-
rüşlerini sordular. Makarios'ayazılan mektup çok
ağırdı ve özetle şöyle deniyordu:
'•Geçmiştepekçok kez biranlaşma yapabüecek
durumdayken bunu yapmadmız ve nekre yol aç-
tmız. Arük si/in adaya geri dönüp cumhurbaş-
kanbğı görevinizi üsdenme vetiniz olmadığı ania-
şdryor. Siz artık müzakereiere kaolacak ya da ge-
lecekte anlaşma im/aJa\acak doğru insan değüsi-
niz. İstifa edip başpiskopos olarak adaya geri dö-
nerseniz herkes taranndan kabui ediMrsiniz."
Makarios ise Atina'ya gönderdiği dolaylı yanı-
tında adaya seçilmiş cumhurbaskanı olarak dön-
dükten sonra istifa edeceğini belirtiyordu. Ben
Makarios'un kesinlikle istifa etmeyeceğinden
emindim. Bunu söyledim de. Zaten söylediklerün
daha sonra gerçekleşti..
-SizKıbnstaENOStS'e karşı çıkanlardan birisiydiniz. Hat-
ta şimdi koalisyon ortağı olan, ama o dönemde gizli komünist
parüsi olarak bilinen AKEL'inyayın organuıda da bu konuda
yazı yaznuştımz. Bu olayı anlaar mısınız?
EKONOMİDİS-Evet. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kıb-
ns'ta yeni bir anayasa hazırlanması için 1951 'de İngilizler bir
öneride bulunmuşlardı. Ben de AKEL'in yayın organı gazetede
yeni hazırlanacak anayasayla ilgili bir yazı yazdım ve yazıda
ENOSlS'ten vazgeçilmesi gerektiğini vurguladım.
Ama o dönemde Kıbns Ziraat Bankası'nda resmen devlet me-
muru olarak çalıstıgım için yazılanmda takma ad kullanıyordum
Üstelik AKEL'e de gizlice üye olmuştum ve üyeliğimde de o tak-
ma adı kullanıyordum.
- Bu takma adınız neydi?
- Nussi'ydi. Her neyse. AKEL'e üye olmustum, ama gösteri-
lerine fılan katılmıyordum. Benim gibi bazı devlet memurlan
da takma adlarla gizlice AKEL'e üye olmuşlar-
dı. ENOSlS'e karşı Kıbns'ta bir özyönetim için
çaiışmaJanmızı sürdürüyorduk. Ama parti için-
de bölünmeler olmaya başladı. ENOSİS karşıt-
lanyla ENOSÎS isteyenler arasında ciddi anlaş-
mazlıklar çüonca ben partiden aynldım.
1958 yılında bazı kişiler bana geldiler ve bu
fikirlerimi Başpiskopos Makarios'a anlatmamı
teklif ettiler. Bu kişiler merkez sağdaki DİSl par-
tisinin önde gelenleriydi. Onlara katılmarru ve
seçimlerde milletvekilliğine adaylığımı koyma-
mı önerdiler.
- Siz şimdi Kıbns Rum Yönetimi Başkanı
olan Klerides V o zaman da yaktndınız, değil
mi?
- Evet Benim arkadaşımdı. Onunla da konuş-
tum. Sonuçta kendisine milletvekili adayı olma-
ya karar verdiğimi açıkladım. Bana, "Sana bu-
nu tavsiye etmem. Çok fazla tanmmıyorsun" de-
di. Bu uyansına rağmen şansımı denedim ve se-
çimlerde DlSl'den milletvekilliğine adaylığımı
koydum. Ama Klerides haklıymış. Çünkü kay-
bettün.
- Seçim maceramzdan sonra neleryapünız?
- Pek çok iş ve ticaret kuruluşundaki görevierimi yürüttüm.
Bu arada Ingilizce ve Rumca makaleler yazmayı sürdürüyordum.
Tabii ki bir de Kıbns İthalat Limited Şirketi'nin başkanı olarak
Mercedes otomobillerinin temsilciliğini yapıyordum.
- Başpiskopos Makarios 'la Uişküerinizi anlaar mısınız?
- Bu Uişkiler 1960 Zürih Anlaşması'ndan sonra başladı. Kıb-
ns'ın yeniden yapılandınlmasıyla ilgili görüşmeler açılmıştı.
Kıbns ekonomisinin de yeniden yapılandınlması gerekiyordu.
Bunun üzerine Makarios'a bir mektup >azarak şöyle dedim:
"Ingilizier adadaki ûsleri ellerinde tutmak istiyorlar. Bunun pa-
rasal karşıhğını istememiz lazun. Ama bu miktar üslerin kirası
için yeterü oimahdır. lngüizler Lirnadaki üsler için yüda 10 bin
sterlin ödüyoriar. Bana göre buradaki üsler için de 10 bin stetün
istersek yeterlidir. Üstelik İngilizler Kıbns'taki ydnetimleri sıra-
sında Kıbns'tan yasadışı olarak aküklannı tazmin etmeüler."
Mektuba aynca başka bir şey daha eklemiştim. O da şuydu:
tngilizler Kıbns'ı Osmanlılardan alırken padişahı oyuna getir-
mişlerdi. Osmanlı-Rus savaşı bitmişti ve ateşkes ilan edilmişti.
Ingiliz donanması Istanbul açıklanna gelmişti. Istanbul'daki In-
giliz Büyükelçisi padişahı ziyaret etmiş ve Ruslann savaşı sür-
dürme girişimleri ihtimaline karşılık Ingiliz deniz kuvvetlerinin
yardımmı önermişti. Bu görüşmeyle ilgili bir de söylenti çıkmış-
tı. Söylentiye göre tngilizler, padişahı kaçınp Ingiliz donanma-
sına ahnak istemişler. O sırada padişah Abdülaziz di Görüşme-
de Abdülaziz çok sinirlenmiş ve salondan çıkmış. Görüşmeyı
sürdürmeyi sadrazama bırakmış. Osmanhlar o akşam Ingilizle-
rin bütün isteklerini kabul etmişler. Çünkü ingilizler Osmanlı-
lara şunu da söylemiş:
"Ruslar Aya Stefanos Anlaşması'na uymayarak askeri haüa-
nnı üerletebilirter. Onun için gerekirse bizim savaşa kaülmamızı
kabul edin. Etmezseniz bizde Ruslann tstanbuTu almalanna göz
vumanz. Bu yanümın karşınğmda koşulumuzbizimKıbns'myö-
netinüni üsdenmemizdir. Ama Kıbns, padişahın mülkü olarak
kalacaknr"
- Kıbns 'ı adeta kiralama karşUığında bildiğim kadanyla İn-
gUizlerpara da ödemeyi önermislerdi Öyle mi?
- Ondan önce İngilizler padişaha Kıbns'ta bir us satın almak
ya da kiralamak istedilderini söylemışlerdi. Söyledikleri de şuy-
du: "Büryorsunuz, bize yüklü miktarda borcunuz var. Verin bize
Kıbns'ı, biz de sizin borçlannıa sileBm." Ama Padişah Abdüla-
ziz o aşamada bu isteği kesin bir dille geri çevirmişti.
Ama Ingiliz Büyükelçisi'yle son görüşmede başka çare kal-
mayınca, Kıbns'ı Ingilizlere devreden anlaşma 1878'de imza-
lanmışti: öte yandan adanın Ingiltere'ye kiralanmasına karşılık
anlaşmada hiçbir paradan da söz edilmemişti. Aradan bir süre
geçip padişahın aklı başına gelince, "Para nerde" diye sormaya
başlamış, ama olan da olmuştu. Bunun üzerine anlaşmaya bir ek
madde kondu. O da şöyleydi: "Ingiltere, padişahın beş yıl sürey-
ie kendisinden aküğı borç paralan kira bedeüne mahsup eder."
Padişah bundan hiç hoşnut olmamıştı. Bunun üzerine anlaş-
maya bir madde daha eklendi: "Rusya, Osmanh'dan aldığı top-
raklan geri verirse Ingiltere de Kıbns'ı geri vermeyi taahhfit ed-
er." Ingiltere bu anlaşmayı Fransa ve öbür müttefiklerinden giz-
li tutmuştu. Çünkü Fransa'nın da Kıbns'ta gözü vardı. Öte yan-
dan Almanya da Osmanlılann Ruslarla yaptığı antlaşmayı dü-
zeltmek için Berlin Kongresi'ni oluşturmuştu, ama Ingilizlerle
Kıbns'm devri konusundaki anlaşmadan haberleri yoktu.
Haber öğrenilince bütün Fransız gazeteleri o günlerde Fran-
sız hükümetine, Akdeniz'de Osmanlılara ait başka bir adayı iş-
gal etmesi çağnsı yapmışlardı.
- Bir de sizin büyük amcalannızdan birisinin, İngiu'z Genel
Valisi'ndengünün birindeKıbns'ı Yunanistan'a teslim etme-
sini istediği söylentileri var...
- Ingiltere. Kıbns halkını öbürsömürgelennın halklanndan da-
ha eğitimli ve üstün gördüğü için bir parlamento oluşturulması-
na göz yummuş, benim büyük amcalanmdan birisi olan Larna-
ka Piskoposu da parlamento üyesi olmuştu. Ingiliz Valisi adaya
geldiğinde de onu karşılamakla görevlendirilmişti. Söylentiye
göre Larnaka Başpiskoposu, bu karşılamada Ingiliz Vali 'ye, gü-
nün birinde Kıbns'ı Yunanistan'a vermelerini dilediğini söyle-
miş. Ben, bunun aksini kanıtlayan belgeler buldum. Bu arada bir
de parantez acmak istiyofum. İngilizler Yunanistan'la gizh' bir
anlaşma yapmışlardı. Bu anlaşma gereğince Yunan tahtına ln-
giltere'ye yakın, Danimarka'dan bir kral oturtulacak olursa ly-
on adalannı Yunanistan'a vereceklerdi.
- Birde Hlnston Ckurchül'in 20.yüzydrn başlannaa Kıbns'a
ziyareti var...
- Evet, Churchfll 1907'de Kıbns'a geldi. O sırada Liberal Par-
ti'den, Sömürgelerden Sorumlu Bakan Yardımcısı'ydı.
Buraya geldiğinde gizli bir rapor yazmış. Bu
daha sonra açıklandı. Raporda, "Padişah'a yühk
kira ödemek için yoksul Rumlardan para toplu-
yoruz.Onun için bukiraödemesinin iptaledihne-
sigerekir'' diye yazmıştı. Ama Maliye Bakam ol-
duğunda bundan hiç söz edemedi.
O dönemde parlamentodaki Rum milletvekil-
lerinin yanı sıra Türk milletvekilleri de kira pa-
rasının ıptalı lehinde oy kullanmışlardı. Çünkü
onlar da bunun karşılanması için vergi ödüyor-
lardı ve paranın tümü de padişaha gidiyordu. So-
nunda, bu kira parası 1927'de, iptal edildi. Ama
ingilizler çok kurnazdır. O dönemde Maliye Ba-
kam olan Churchill, daha önce raporunda gizli-
ce yazmış olmasına karşın para ödenmesinin ip-
tamıe karşı çıkmıştı. Ona yazdığı rapor hatırla-
tılınca da kahkahalarla gülmüş ve "Her neyse, ip-
tal etmek zorunda kakfak" demişti.
-Sizbu kiraparasını Makarios 'a açttnız, de-
ğil mi?
- 1960'ta, padişaha ödenmesi için Ingilizlere
verilen toplam paranın faiziyle birlikte hesabını
yapmıştım. 13 milyon altın sterlindi.
Makarios'a, "Bu parayı tngüizlerden abnanuz
lazun" dedim. Ingilizlerle Kıbns konusunu görüşme karma ko-
mitesi toplantısında Makarios ve Dr. Fazıl Kûçük imzasıyla pa-
ranın Ingilizlerden istendiğine dair birmektup gönderildiğini öğ-
rendım. Ama itıdalli bir dille, "Para ödemeniziisteme hakkımı-
zı sakh tutuyoruz" gibisinden bir ifade kullanmışlardı. Makari-
os'a paranın tamamını isteme hakkımızı saklı tutmamız gerek-
tiğini söylediğimde şu yanıtı aldım: "Bu çok para, yansuu iste-
yeceğiın.''
Bu arada Ingilizler de haklardan, karşı haklardan söz edilme-
sini istemiyorlardı. Önce para ödemeye karşı çıktılar. Ama uzun
pazarlıklar sonucu yılda 2 bin 500 sterlin ödemeye razı oldular.
Bu, Makarios'un yıllık almak istediğinin de yansıydı.
Her neyse... Kıbns sorunuyla ilgili ilk müzakereler 1968'de
yapıldı. O sırada Cyprus Mail gazetesine bir yazı yazdım ve
dedim ki: "ŞnmlrvBkadarhepy-abancüarKıbnssonınunucöz-
meyeçabşö, ama başanb oiamadılar. Şimdi sorunu çözmeyeça-
hşmak bizfere düşüyor. Bunu biz yapamazsak başka hiç kimse
vapamaz. Bir çözüme varamamanın sonuçlannı da ryi düşûn-
meniz lazım. Korkanm somında Kıbns böhınür. Sonuçlan da
banşçı ohnaz. Hek de karşüüdı suçJamalardan kesinlikle ka-
cmmakgerekir."
Yazıyı Denktaş'a da gönderdim. Sonra da sekretennı aradım.
Bana, "Denktaş Bey yaznı tam olarak okuyamadı. Ama iki bde-
rin de sorunu cözme sonımluhtğu taşıdtğı konusunda sizinle ay-
nı görüşte" dedi.
50yıllık CHP'liŞaban Ali Yaşaroğlu, gelecekten umutlu
CHP'yi baraj altına düşürenler çekilsin
BARIŞDOSTER
CHP'nin kuruluşunun
78. yılını kutladıeı bugün-
lerde. 50 >ıllık CHP'li Şa-
ban AH Yaşaroğlu. partisi-
nin kurduğu Meclis'te bu-
lunmamasırun üzüntüsünü
yaşıyor ve "CHP'nin baraj
alonda kalmasının sonım-
lulan, görevlerini bırakır-
larsa,demokrasi adına hey-
keUeri dikilir. Partinin oyu
da >üzde 20*leri aşar" diye
konuşuyor.
CHP'lılerin, sendikacıla-
nn ve turızm camıasımn >a-
kından tanıdığı bir ısim olan
Yaşaroğlu. 1951 'de üye ol-
duğupartisinın, "Kemaüst,
devrimcive a>dınlanmacr
doğnılrusundan sapması
durumunda başanh olama-
yacağını. öteki partilerden
farkımn kalmayacağını vur-
guluyor. Yıllarca tıırizm
sektöriinde ve sendikalarda
yönetıcilık yapan. 10 yıldır
da İTÜ Vakfi Turizm Eği-
tim Bölümü'nün yöneticisi
olan Yaşaroğlu. "1933 yıhn-
da Ardeşen'de doğdum. 13
yaşuıda Istanbul'a gelerek
çahşmaya başladım. 1951'in
Nisan a>ında Beyoğlu'nda
Kuloğlu ocağuıa üye \ azü-
dım. CHP'li olnıamda,
Bugünkü tabio da beni hak-
h çıkardı" diyor. Komı ola-
rak başladığı sektörde otel
yöneticiliğine yükseldiğini
belirten Yaşaroğlu,
"1952'de OLEYİS'te,
1965'te yine DİSK'e bağh
olan Turizm-lş Sendika-
sı'nda yöneticiydim. 12 Ey-
• CHP'lilerin, sendikacılann ve turizm
camiasının yakından tanıdığı bir isim olan Şaban
Ali Yaşaroğlu, "CHP'nin zayıf olduğu bir
Türkiye'de demokrasi de gelişemez" diyor.
CumhuriyetveOünya gaze-
telerinin, Akis ve Fonım
dergilerinin, Prof. Dr. Tah-
sin Bekir Balta'nın söyleşi-
leri ve Halkevieri'nin payı
bü> üktür. ÇaJışmak zorun-
da olduğumdan. Okokuldan
sonra okuyamadım. Ama
hem çalışma yaşamun, hem
de sendikal mücadelem
CHP'nin zajıf olduğu bir
Türkiye'de, demokrasinin
gelişemejeceğini gösterdi.
lül'de HasdaL Metris ve Da-
vutpaşa'da 9 a> gözaltnda
kaldun. Sonuçta, 'Kusura
bakmaym, hata olmuş' di-
yerek serbest bırakölar'" di-
ye konuşuyor.
Yaşaroğlu, 1977'de ge-
nel başkanın isteğiyle mil-
letvekili aday adayı olduğu-
nu, ama son gece adının lis-
teden çıkanldığını, bu ola-
ya karşın partisinden başka
hiçbirpartiye üye olmadığı-
m, 12 Eylül sonrasmda hiç-
bir partiye girmediğini,
CHP yeniden açıltnca par-
tisinekaydolduğunu belirti-
yor. "1974 ve sonrasında
yüzbinlerce kişinin kaüldığı
mitingleri düzenleyen il yö-
netiminde yönetim kuruhı
üyesiydim'' diyen Yaşaroğ-
lu, yıllardır üyesi olduğu
Şişli ilçesinde ve il merke-
zinde eğitim ve aydınlanma
konferanslan düzenliyor.
Son dönemde bu çalış-
malann biraz aksamasm-
dan yakınan Yaşaroğlu, eği-
timci yönünü şöyle anlatı-
yor: "2. Dünya Savaşf nda
öğretmenlerimiz askere
çağnbnca, ilkokul 4. sınıfta
obnama karşın 1. sınıflara
ders vermem istendi. Eği-
timciliğım böyle başladı,
hem turizmde, hem de sen-
dikal yaşamda sûrdü.
1991'de de İTÜ Vakfi'nın
önerisi üzerine, turizm oku-
hınun açıhşmı üstlendim."
B a ğ ı m s ı z l ı k Y ü r ü y u ş ü ' n d e n i z l e n i m l e r
Uzun bir yürüyüştür 68
HAŞMETATAHAN
Her türlü mandacı yakiaşımlan reddede-
rek "Yaistiklal ya öhlm" parolasıyla bağım-
sızlığı her şeyin üzerinde rutarak Kurtuluş
Savaşı 'nı başlatan Mustafa Kemal Atatürk
ve silah arkadaşlannın, 26 Ağustos 1922
yıhnda Afyon'dan başlattığı Büyük Taar-
ruz, on birJerce askerimizin canı kanı pa-
hasına sürdürülebUmiş ve 9 Eylül günü Iz-
mir'de sona erdirilenZafer Yürüyüşü sonu-
cunda, ülkemiz düşman işgalinden kurtan-
labilmişti...
79 yü sonra, 681iler Birliği Vakfi üyele-
ri, yine bağımsızlığımızı korumak. daha
doğrusu bağımsızlığımızı yeniden kazan-
mak için AB'ye. IMF'ye, emperyalizme
karşı mücadele edebilmek için, yeniden za-
fer yürüyüşü yollannda. "Akşebir üstündeo
Afyon'a doğru" başlaülan bağımsızlık yü-
rüyüşümüz, dün Bergama'ya ulaşt. Berga-
ma köylüleri bilindiği gibi on yıh aşkın bir
sürediremperyalist tekellere karşı tarlasını,
köyünü, doğasını ve ülkesini ve dahası ca-
nıru korumak için durmak bılmeksizin çok
büyük bir mücadele veriyor. Yülardff yaşa-
dıklan olaylarla, karşılaşüklan haksty|ik-
larla, hukuksuzluklarla kendi sorunlannın
ülke sorunlanndan ayn olmadığını her ge-
çen gün çok daha iyi anlıyor. Yaşadtkîan-
mız). "Her yer Bergama, herkes Bergama-
h* sözüyle özetleyen Bergama köylüleriy-
le, 68'lilerin bir araya gelişleri çok anlamiı
ve duyguhı bir buluşma oldu.
30 yıl öncesinde, üretici köyhllerin mi-
tinglerine, direnişlerine katılan, köylü-
gençlik dayanışmasım gerçekleştiren 68
gençliği olarak, aradanbuncayıl gecrniş ol-
sa da, gençlik coşkulanmızın olanca ate-
şiyle hâlâ ne denli, ülkemize ve haüamıza
sevgjyle bağlı, bağımsızlığımıza ölesiye tut-
kun olduğumuzu bir kez daha iligimizde
kemiğımizde duyarak, hissederek yasadık,
gördük ve gösterdık... Önderleri Oktay
Konyar. Bergama köylülerini bize tamûr-
ken "BugÜBekadarsfaferibirçokkisi,gnıp
ziyiarçtegeldi Ancakbunfam lıiçbinsi6rS-
ler Biriigi'nin ziyareti kadar aniamh değft-
dh"" derken bir gerçeği dile geririyordu.
Gerçekten de 30 yıl öncesinde ABD emper-
yahzminin saldırgan gücü 6. Filo'ya karşı
yürüttüğümüz bağımstzlık mücadelesi, öz
ve biçim değiştirmiş olarak günümuzde
Bergama'da köylûlerin 6. Filosu'na karşı
direnişinde yaşatıimaktayd]. 68 gençliğinın
bağımsızlık mücadelesinde siyasi ıktidar,
dolaylı olarak 6. Füo'yadestek olurken gü-
nûmüzde 6. Füo'ya (Eurogold -yeni adıy-
la- Nonnandiy şirketine) doğrudan destek
olmakta... Bizleri sevgiyie, saygıyla karşı-
layan köylülerle yaptığmıız söyleşide, he-
men büyük bir kırgınlık, kızgınlık dile ge-
tiriliyor«. 79 yıl önce emperyalizme karşı
bağımsızlık mücadelesıni kazanarak tüm
mazlum milletlere öraek obnuş bir uhısun
çocuklan olarak 12 yüı aşkm süredir emper-
yalist tekellere karşı mücadele veren Ber-
gamaköyhUeriyle, insanın insan tarafindan
sömürülmesıne, ezilmesine karşı çıkarak
30 yılı aşkın bir süredir bağıınsızlık müca-
deiesini sürdüren 68Tilerin yoilannın ke-
sişmesi elbette ki bastt bir tesadüf değildir.
Olkemizin de halkımızın da bağımsızlığı-
mız için, yeniden zafer yürüyüşlerine gebe
oldugunun muştulayıcısıdır bu kesisme!..