18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 2001 PAZAP 12 PAZAR KONUGU Kıbns sorunu üzerine kitaplar yazan Hristofis Ekonomidis, Makarios ile geçmişlerini anlattı Adada İngilizler oyun oynadı 'Makarios yanıt vermedi' - Ya Makarios neyaptı? Ona dayazıyıgön- derdiniz mi? - Gönderdim. Ama Makarios telefonlanma hiç cevap vermedi. Yakınlarından birisi bana, "O çok konuşuyor" dediğini aktardı. O yazı- da, Kıbns 'ta Türkler ve Rumlann yüzyıllar bo- yunca bir arada banş içinde yaşadıklaruu, hep işbirliğı yaptıklarını yazmıştım. 1972'de, Kıbns'ta ve Kıbns dışında, ada so- runuyla yakından ilgilenen 200 kişiye gizli bir mektup göndererek "Rumlar ve Türlder, Kıb- nsb olduğumt!7 için aynı çıkarian paylaşıyo- nız. Çağunızda iki anavatamn neden yardımcı ol/nadıklannı, neden işbirtiği yapmadıklannı anlayamıyorum" dedim. Bu mektuptan bir tane de Yunanistan'm es- ki Dışişleri ve Savunma bakanlanndan Evan- geJos Averof a gönderdim. 1974'teki işgalden (Kıbns Banş Harekâtı) sonra aynı kişilere yi- ne mektup göndererek "•Şimdi ne yapacağtz" diye sordum. Mektupta aynca bir federasyon kurulmasımn yararlı olacagından da söz etrim. Derken, Evangelos Averof tan cevap al- dım. 'Eğer o zanıan sözlerinize kulak vermiş obaydık şimdi böyle bir şanssızhğın kurban- lan olmazdık" diyor ve beni Atina'ya çağm- yordu. L E Y L A T i ^ ^ Ş A N O G L U Kıbrıs yine gündemin baş köşelerinden birine yerleşiyor. Onlarca yıldır baş ağrıtan ada sorunu bakahm bu kez nasıl biryön alacak? Güney Kıbns 'a gittiğimde Rum tarafıyla sabah akşam konuyu konuştum. Bu konuştuğum kişilerden birisi de Güney 'in ilginç kişiliklerinden olan Hristofis Ekonomidis 'ti. Ekonomidis, soyadının çağrıştırdığı gibi bir ekonomist. Esas olarak bankacıhk sektöründen yetişme. 1954 'te de devlet memuHuğunu bırahp Kıbns Ithalat Limited Şirketi 'ni kurarak Mercedes otomobillerinin ithalatına başlamış. Bugün Lejkoşa 'da ciddi bir imparatorluğun sahibi. Ama Ekonomidis bununla yetinmeyip ada politikasıyla da yakından ilgileniyor. Kıbns 'ın eski Cumhurbaskanı Makarios 'a danışmanlık da yapmış. Şimdiki Güney Kıbns lideri Glajkos Klerides 'in yakın çevresindeki kişilerden. Hiç durmadan pmjeler, fikirler üretiyor, Rum tarafı gazetelerine yazılar yazıyor. Hatta 1970 'lerin başında Uluslararası Para Fonu 'nun (IMF) dikkatini birpara politikası çalışmasıyla ciddi biçimde çekmiş. On yıl süreyle Dünya Bankası ve IMF toplantılanna katılmış. Hâlâ da uluslararası sempozyum ve konferanslara davet ediliyor. Ekonomidis 'le Kıbns üzerinde oynanan oyunlan, neler tezgâhlandığım konuştum. Ekonomidis, konuşmamızda Ingiltere 'nin Kıbns tarihi üzerinde oynadığı rolü vurgularken kıs hs gülerek "Unutmayın, ingilizler çok kurnazdır " divordu. PORTRE/HRİSTOFtS EKONOMİDtS G. Magosayakınlanndaki Geçitkale köyü (Lefkoniko), 1908 doğumlu. Yükseköğrenimini Londra Üniversüesi Siyasal Bilgiler ve Ekonomifakü'ltelerinde tamamladu Uzunyıllar Kıbns Ziraat Bankası Baş Muhasebecisi olarak çalıstu 1951 'de bankadan istifa etti. Kıbns İthalat Limited Şirketi 'ni kurdu. 1954'ten buyana Kıbns'ta Mercedes otomobillerinin temsilciliğiniyapıyor. Kıbns sorunu ve çeşitli ekonomik konularda kitaplaryazdu Uluslararası Para Fonu 'na (IMF) altın ve dolaryerine başka birpara biriminin geçerli olması önerisinigetiren bir kitabı dayayımlandu Venizelos ornegı - Yani size 1974 Harekâtı'm öngören kâhin muamelesi mi yapıyordu? - Evet, öyle. işgalden (Banş Harekâtı) önce Makarios'a bir mektup daha yazdım. Londra'da bir sahafta Eleftherios Venizetos'un el yazmalan- nı bulduğumu. bunlardan birisinin Ankara'da Ata- türk'le banş anlaşmasını imzalamasından sonra Yunan ordusu subaylanna hitaben yapöğı konuş- manın metni olduğunu anlattım. Konuşma met- ninde Veruzelos şu ifadeyı kullanıyordu: "Geç- mişte*büyük ideal (megaH idea) taraftanydnn ve banun için savaşnm. Ama arük Türldye'yle banş içinde yaşamabyız.'" Makanos'a mektubumda, "Siz de Venizelos gibi \apmahsuuz" diye yazdım. Geçmişte ENOSfS yanlısı olduğunu ima ettikten sonra artık zamanın değiştiğini ona hatırlattım. O mektuptan sonra bir kez Makarios'u gördüm, ba- na uzak durdu. Ama Zürih Anlaşmasrnı, bu an- laşmanın kesinlikJe ENOSlS'i öngörmediğinin bilinci içinde imzaladı. işgalden (Banş Harekâtı) sonra Makarios Kıbns'tan gidince Yunan Dışiş- leri Bakanlığf ndan beni aradılar ve Makarios'un geri dönmesinin doğru olup olmayacaguu sordu- lar. ,_ , „.,. . - Siz ne dediniz? - Benim görüşümü aldıktan sonra hem Maka- rios, hem Klendes'e, onun geleceğiyle ilgili gö- rüşlerini sordular. Makarios'ayazılan mektup çok ağırdı ve özetle şöyle deniyordu: '•Geçmiştepekçok kez biranlaşma yapabüecek durumdayken bunu yapmadmız ve nekre yol aç- tmız. Arük si/in adaya geri dönüp cumhurbaş- kanbğı görevinizi üsdenme vetiniz olmadığı ania- şdryor. Siz artık müzakereiere kaolacak ya da ge- lecekte anlaşma im/aJa\acak doğru insan değüsi- niz. İstifa edip başpiskopos olarak adaya geri dö- nerseniz herkes taranndan kabui ediMrsiniz." Makarios ise Atina'ya gönderdiği dolaylı yanı- tında adaya seçilmiş cumhurbaskanı olarak dön- dükten sonra istifa edeceğini belirtiyordu. Ben Makarios'un kesinlikle istifa etmeyeceğinden emindim. Bunu söyledim de. Zaten söylediklerün daha sonra gerçekleşti.. -SizKıbnstaENOStS'e karşı çıkanlardan birisiydiniz. Hat- ta şimdi koalisyon ortağı olan, ama o dönemde gizli komünist parüsi olarak bilinen AKEL'inyayın organuıda da bu konuda yazı yaznuştımz. Bu olayı anlaar mısınız? EKONOMİDİS-Evet. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kıb- ns'ta yeni bir anayasa hazırlanması için 1951 'de İngilizler bir öneride bulunmuşlardı. Ben de AKEL'in yayın organı gazetede yeni hazırlanacak anayasayla ilgili bir yazı yazdım ve yazıda ENOSlS'ten vazgeçilmesi gerektiğini vurguladım. Ama o dönemde Kıbns Ziraat Bankası'nda resmen devlet me- muru olarak çalıstıgım için yazılanmda takma ad kullanıyordum Üstelik AKEL'e de gizlice üye olmuştum ve üyeliğimde de o tak- ma adı kullanıyordum. - Bu takma adınız neydi? - Nussi'ydi. Her neyse. AKEL'e üye olmustum, ama gösteri- lerine fılan katılmıyordum. Benim gibi bazı devlet memurlan da takma adlarla gizlice AKEL'e üye olmuşlar- dı. ENOSlS'e karşı Kıbns'ta bir özyönetim için çaiışmaJanmızı sürdürüyorduk. Ama parti için- de bölünmeler olmaya başladı. ENOSİS karşıt- lanyla ENOSÎS isteyenler arasında ciddi anlaş- mazlıklar çüonca ben partiden aynldım. 1958 yılında bazı kişiler bana geldiler ve bu fikirlerimi Başpiskopos Makarios'a anlatmamı teklif ettiler. Bu kişiler merkez sağdaki DİSl par- tisinin önde gelenleriydi. Onlara katılmarru ve seçimlerde milletvekilliğine adaylığımı koyma- mı önerdiler. - Siz şimdi Kıbns Rum Yönetimi Başkanı olan Klerides V o zaman da yaktndınız, değil mi? - Evet Benim arkadaşımdı. Onunla da konuş- tum. Sonuçta kendisine milletvekili adayı olma- ya karar verdiğimi açıkladım. Bana, "Sana bu- nu tavsiye etmem. Çok fazla tanmmıyorsun" de- di. Bu uyansına rağmen şansımı denedim ve se- çimlerde DlSl'den milletvekilliğine adaylığımı koydum. Ama Klerides haklıymış. Çünkü kay- bettün. - Seçim maceramzdan sonra neleryapünız? - Pek çok iş ve ticaret kuruluşundaki görevierimi yürüttüm. Bu arada Ingilizce ve Rumca makaleler yazmayı sürdürüyordum. Tabii ki bir de Kıbns İthalat Limited Şirketi'nin başkanı olarak Mercedes otomobillerinin temsilciliğini yapıyordum. - Başpiskopos Makarios 'la Uişküerinizi anlaar mısınız? - Bu Uişkiler 1960 Zürih Anlaşması'ndan sonra başladı. Kıb- ns'ın yeniden yapılandınlmasıyla ilgili görüşmeler açılmıştı. Kıbns ekonomisinin de yeniden yapılandınlması gerekiyordu. Bunun üzerine Makarios'a bir mektup >azarak şöyle dedim: "Ingilizier adadaki ûsleri ellerinde tutmak istiyorlar. Bunun pa- rasal karşıhğını istememiz lazun. Ama bu miktar üslerin kirası için yeterü oimahdır. lngüizler Lirnadaki üsler için yüda 10 bin sterlin ödüyoriar. Bana göre buradaki üsler için de 10 bin stetün istersek yeterlidir. Üstelik İngilizler Kıbns'taki ydnetimleri sıra- sında Kıbns'tan yasadışı olarak aküklannı tazmin etmeüler." Mektuba aynca başka bir şey daha eklemiştim. O da şuydu: tngilizler Kıbns'ı Osmanlılardan alırken padişahı oyuna getir- mişlerdi. Osmanlı-Rus savaşı bitmişti ve ateşkes ilan edilmişti. Ingiliz donanması Istanbul açıklanna gelmişti. Istanbul'daki In- giliz Büyükelçisi padişahı ziyaret etmiş ve Ruslann savaşı sür- dürme girişimleri ihtimaline karşılık Ingiliz deniz kuvvetlerinin yardımmı önermişti. Bu görüşmeyle ilgili bir de söylenti çıkmış- tı. Söylentiye göre tngilizler, padişahı kaçınp Ingiliz donanma- sına ahnak istemişler. O sırada padişah Abdülaziz di Görüşme- de Abdülaziz çok sinirlenmiş ve salondan çıkmış. Görüşmeyı sürdürmeyi sadrazama bırakmış. Osmanhlar o akşam Ingilizle- rin bütün isteklerini kabul etmişler. Çünkü ingilizler Osmanlı- lara şunu da söylemiş: "Ruslar Aya Stefanos Anlaşması'na uymayarak askeri haüa- nnı üerletebilirter. Onun için gerekirse bizim savaşa kaülmamızı kabul edin. Etmezseniz bizde Ruslann tstanbuTu almalanna göz vumanz. Bu yanümın karşınğmda koşulumuzbizimKıbns'myö- netinüni üsdenmemizdir. Ama Kıbns, padişahın mülkü olarak kalacaknr" - Kıbns 'ı adeta kiralama karşUığında bildiğim kadanyla İn- gUizlerpara da ödemeyi önermislerdi Öyle mi? - Ondan önce İngilizler padişaha Kıbns'ta bir us satın almak ya da kiralamak istedilderini söylemışlerdi. Söyledikleri de şuy- du: "Büryorsunuz, bize yüklü miktarda borcunuz var. Verin bize Kıbns'ı, biz de sizin borçlannıa sileBm." Ama Padişah Abdüla- ziz o aşamada bu isteği kesin bir dille geri çevirmişti. Ama Ingiliz Büyükelçisi'yle son görüşmede başka çare kal- mayınca, Kıbns'ı Ingilizlere devreden anlaşma 1878'de imza- lanmışti: öte yandan adanın Ingiltere'ye kiralanmasına karşılık anlaşmada hiçbir paradan da söz edilmemişti. Aradan bir süre geçip padişahın aklı başına gelince, "Para nerde" diye sormaya başlamış, ama olan da olmuştu. Bunun üzerine anlaşmaya bir ek madde kondu. O da şöyleydi: "Ingiltere, padişahın beş yıl sürey- ie kendisinden aküğı borç paralan kira bedeüne mahsup eder." Padişah bundan hiç hoşnut olmamıştı. Bunun üzerine anlaş- maya bir madde daha eklendi: "Rusya, Osmanh'dan aldığı top- raklan geri verirse Ingiltere de Kıbns'ı geri vermeyi taahhfit ed- er." Ingiltere bu anlaşmayı Fransa ve öbür müttefiklerinden giz- li tutmuştu. Çünkü Fransa'nın da Kıbns'ta gözü vardı. Öte yan- dan Almanya da Osmanlılann Ruslarla yaptığı antlaşmayı dü- zeltmek için Berlin Kongresi'ni oluşturmuştu, ama Ingilizlerle Kıbns'm devri konusundaki anlaşmadan haberleri yoktu. Haber öğrenilince bütün Fransız gazeteleri o günlerde Fran- sız hükümetine, Akdeniz'de Osmanlılara ait başka bir adayı iş- gal etmesi çağnsı yapmışlardı. - Bir de sizin büyük amcalannızdan birisinin, İngiu'z Genel Valisi'ndengünün birindeKıbns'ı Yunanistan'a teslim etme- sini istediği söylentileri var... - Ingiltere. Kıbns halkını öbürsömürgelennın halklanndan da- ha eğitimli ve üstün gördüğü için bir parlamento oluşturulması- na göz yummuş, benim büyük amcalanmdan birisi olan Larna- ka Piskoposu da parlamento üyesi olmuştu. Ingiliz Valisi adaya geldiğinde de onu karşılamakla görevlendirilmişti. Söylentiye göre Larnaka Başpiskoposu, bu karşılamada Ingiliz Vali 'ye, gü- nün birinde Kıbns'ı Yunanistan'a vermelerini dilediğini söyle- miş. Ben, bunun aksini kanıtlayan belgeler buldum. Bu arada bir de parantez acmak istiyofum. İngilizler Yunanistan'la gizh' bir anlaşma yapmışlardı. Bu anlaşma gereğince Yunan tahtına ln- giltere'ye yakın, Danimarka'dan bir kral oturtulacak olursa ly- on adalannı Yunanistan'a vereceklerdi. - Birde Hlnston Ckurchül'in 20.yüzydrn başlannaa Kıbns'a ziyareti var... - Evet, Churchfll 1907'de Kıbns'a geldi. O sırada Liberal Par- ti'den, Sömürgelerden Sorumlu Bakan Yardımcısı'ydı. Buraya geldiğinde gizli bir rapor yazmış. Bu daha sonra açıklandı. Raporda, "Padişah'a yühk kira ödemek için yoksul Rumlardan para toplu- yoruz.Onun için bukiraödemesinin iptaledihne- sigerekir'' diye yazmıştı. Ama Maliye Bakam ol- duğunda bundan hiç söz edemedi. O dönemde parlamentodaki Rum milletvekil- lerinin yanı sıra Türk milletvekilleri de kira pa- rasının ıptalı lehinde oy kullanmışlardı. Çünkü onlar da bunun karşılanması için vergi ödüyor- lardı ve paranın tümü de padişaha gidiyordu. So- nunda, bu kira parası 1927'de, iptal edildi. Ama ingilizler çok kurnazdır. O dönemde Maliye Ba- kam olan Churchill, daha önce raporunda gizli- ce yazmış olmasına karşın para ödenmesinin ip- tamıe karşı çıkmıştı. Ona yazdığı rapor hatırla- tılınca da kahkahalarla gülmüş ve "Her neyse, ip- tal etmek zorunda kakfak" demişti. -Sizbu kiraparasını Makarios 'a açttnız, de- ğil mi? - 1960'ta, padişaha ödenmesi için Ingilizlere verilen toplam paranın faiziyle birlikte hesabını yapmıştım. 13 milyon altın sterlindi. Makarios'a, "Bu parayı tngüizlerden abnanuz lazun" dedim. Ingilizlerle Kıbns konusunu görüşme karma ko- mitesi toplantısında Makarios ve Dr. Fazıl Kûçük imzasıyla pa- ranın Ingilizlerden istendiğine dair birmektup gönderildiğini öğ- rendım. Ama itıdalli bir dille, "Para ödemeniziisteme hakkımı- zı sakh tutuyoruz" gibisinden bir ifade kullanmışlardı. Makari- os'a paranın tamamını isteme hakkımızı saklı tutmamız gerek- tiğini söylediğimde şu yanıtı aldım: "Bu çok para, yansuu iste- yeceğiın.'' Bu arada Ingilizler de haklardan, karşı haklardan söz edilme- sini istemiyorlardı. Önce para ödemeye karşı çıktılar. Ama uzun pazarlıklar sonucu yılda 2 bin 500 sterlin ödemeye razı oldular. Bu, Makarios'un yıllık almak istediğinin de yansıydı. Her neyse... Kıbns sorunuyla ilgili ilk müzakereler 1968'de yapıldı. O sırada Cyprus Mail gazetesine bir yazı yazdım ve dedim ki: "ŞnmlrvBkadarhepy-abancüarKıbnssonınunucöz- meyeçabşö, ama başanb oiamadılar. Şimdi sorunu çözmeyeça- hşmak bizfere düşüyor. Bunu biz yapamazsak başka hiç kimse vapamaz. Bir çözüme varamamanın sonuçlannı da ryi düşûn- meniz lazım. Korkanm somında Kıbns böhınür. Sonuçlan da banşçı ohnaz. Hek de karşüüdı suçJamalardan kesinlikle ka- cmmakgerekir." Yazıyı Denktaş'a da gönderdim. Sonra da sekretennı aradım. Bana, "Denktaş Bey yaznı tam olarak okuyamadı. Ama iki bde- rin de sorunu cözme sonımluhtğu taşıdtğı konusunda sizinle ay- nı görüşte" dedi. 50yıllık CHP'liŞaban Ali Yaşaroğlu, gelecekten umutlu CHP'yi baraj altına düşürenler çekilsin BARIŞDOSTER CHP'nin kuruluşunun 78. yılını kutladıeı bugün- lerde. 50 >ıllık CHP'li Şa- ban AH Yaşaroğlu. partisi- nin kurduğu Meclis'te bu- lunmamasırun üzüntüsünü yaşıyor ve "CHP'nin baraj alonda kalmasının sonım- lulan, görevlerini bırakır- larsa,demokrasi adına hey- keUeri dikilir. Partinin oyu da >üzde 20*leri aşar" diye konuşuyor. CHP'lılerin, sendikacıla- nn ve turızm camıasımn >a- kından tanıdığı bir ısim olan Yaşaroğlu. 1951 'de üye ol- duğupartisinın, "Kemaüst, devrimcive a>dınlanmacr doğnılrusundan sapması durumunda başanh olama- yacağını. öteki partilerden farkımn kalmayacağını vur- guluyor. Yıllarca tıırizm sektöriinde ve sendikalarda yönetıcilık yapan. 10 yıldır da İTÜ Vakfi Turizm Eği- tim Bölümü'nün yöneticisi olan Yaşaroğlu. "1933 yıhn- da Ardeşen'de doğdum. 13 yaşuıda Istanbul'a gelerek çahşmaya başladım. 1951'in Nisan a>ında Beyoğlu'nda Kuloğlu ocağuıa üye \ azü- dım. CHP'li olnıamda, Bugünkü tabio da beni hak- h çıkardı" diyor. Komı ola- rak başladığı sektörde otel yöneticiliğine yükseldiğini belirten Yaşaroğlu, "1952'de OLEYİS'te, 1965'te yine DİSK'e bağh olan Turizm-lş Sendika- sı'nda yöneticiydim. 12 Ey- • CHP'lilerin, sendikacılann ve turizm camiasının yakından tanıdığı bir isim olan Şaban Ali Yaşaroğlu, "CHP'nin zayıf olduğu bir Türkiye'de demokrasi de gelişemez" diyor. CumhuriyetveOünya gaze- telerinin, Akis ve Fonım dergilerinin, Prof. Dr. Tah- sin Bekir Balta'nın söyleşi- leri ve Halkevieri'nin payı bü> üktür. ÇaJışmak zorun- da olduğumdan. Okokuldan sonra okuyamadım. Ama hem çalışma yaşamun, hem de sendikal mücadelem CHP'nin zajıf olduğu bir Türkiye'de, demokrasinin gelişemejeceğini gösterdi. lül'de HasdaL Metris ve Da- vutpaşa'da 9 a> gözaltnda kaldun. Sonuçta, 'Kusura bakmaym, hata olmuş' di- yerek serbest bırakölar'" di- ye konuşuyor. Yaşaroğlu, 1977'de ge- nel başkanın isteğiyle mil- letvekili aday adayı olduğu- nu, ama son gece adının lis- teden çıkanldığını, bu ola- ya karşın partisinden başka hiçbirpartiye üye olmadığı- m, 12 Eylül sonrasmda hiç- bir partiye girmediğini, CHP yeniden açıltnca par- tisinekaydolduğunu belirti- yor. "1974 ve sonrasında yüzbinlerce kişinin kaüldığı mitingleri düzenleyen il yö- netiminde yönetim kuruhı üyesiydim'' diyen Yaşaroğ- lu, yıllardır üyesi olduğu Şişli ilçesinde ve il merke- zinde eğitim ve aydınlanma konferanslan düzenliyor. Son dönemde bu çalış- malann biraz aksamasm- dan yakınan Yaşaroğlu, eği- timci yönünü şöyle anlatı- yor: "2. Dünya Savaşf nda öğretmenlerimiz askere çağnbnca, ilkokul 4. sınıfta obnama karşın 1. sınıflara ders vermem istendi. Eği- timciliğım böyle başladı, hem turizmde, hem de sen- dikal yaşamda sûrdü. 1991'de de İTÜ Vakfi'nın önerisi üzerine, turizm oku- hınun açıhşmı üstlendim." B a ğ ı m s ı z l ı k Y ü r ü y u ş ü ' n d e n i z l e n i m l e r Uzun bir yürüyüştür 68 HAŞMETATAHAN Her türlü mandacı yakiaşımlan reddede- rek "Yaistiklal ya öhlm" parolasıyla bağım- sızlığı her şeyin üzerinde rutarak Kurtuluş Savaşı 'nı başlatan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlannın, 26 Ağustos 1922 yıhnda Afyon'dan başlattığı Büyük Taar- ruz, on birJerce askerimizin canı kanı pa- hasına sürdürülebUmiş ve 9 Eylül günü Iz- mir'de sona erdirilenZafer Yürüyüşü sonu- cunda, ülkemiz düşman işgalinden kurtan- labilmişti... 79 yü sonra, 681iler Birliği Vakfi üyele- ri, yine bağımsızlığımızı korumak. daha doğrusu bağımsızlığımızı yeniden kazan- mak için AB'ye. IMF'ye, emperyalizme karşı mücadele edebilmek için, yeniden za- fer yürüyüşü yollannda. "Akşebir üstündeo Afyon'a doğru" başlaülan bağımsızlık yü- rüyüşümüz, dün Bergama'ya ulaşt. Berga- ma köylüleri bilindiği gibi on yıh aşkın bir sürediremperyalist tekellere karşı tarlasını, köyünü, doğasını ve ülkesini ve dahası ca- nıru korumak için durmak bılmeksizin çok büyük bir mücadele veriyor. Yülardff yaşa- dıklan olaylarla, karşılaşüklan haksty|ik- larla, hukuksuzluklarla kendi sorunlannın ülke sorunlanndan ayn olmadığını her ge- çen gün çok daha iyi anlıyor. Yaşadtkîan- mız). "Her yer Bergama, herkes Bergama- h* sözüyle özetleyen Bergama köylüleriy- le, 68'lilerin bir araya gelişleri çok anlamiı ve duyguhı bir buluşma oldu. 30 yıl öncesinde, üretici köyhllerin mi- tinglerine, direnişlerine katılan, köylü- gençlik dayanışmasım gerçekleştiren 68 gençliği olarak, aradanbuncayıl gecrniş ol- sa da, gençlik coşkulanmızın olanca ate- şiyle hâlâ ne denli, ülkemize ve haüamıza sevgjyle bağlı, bağımsızlığımıza ölesiye tut- kun olduğumuzu bir kez daha iligimizde kemiğımizde duyarak, hissederek yasadık, gördük ve gösterdık... Önderleri Oktay Konyar. Bergama köylülerini bize tamûr- ken "BugÜBekadarsfaferibirçokkisi,gnıp ziyiarçtegeldi Ancakbunfam lıiçbinsi6rS- ler Biriigi'nin ziyareti kadar aniamh değft- dh"" derken bir gerçeği dile geririyordu. Gerçekten de 30 yıl öncesinde ABD emper- yahzminin saldırgan gücü 6. Filo'ya karşı yürüttüğümüz bağımstzlık mücadelesi, öz ve biçim değiştirmiş olarak günümuzde Bergama'da köylûlerin 6. Filosu'na karşı direnişinde yaşatıimaktayd]. 68 gençliğinın bağımsızlık mücadelesinde siyasi ıktidar, dolaylı olarak 6. Füo'yadestek olurken gü- nûmüzde 6. Füo'ya (Eurogold -yeni adıy- la- Nonnandiy şirketine) doğrudan destek olmakta... Bizleri sevgiyie, saygıyla karşı- layan köylülerle yaptığmıız söyleşide, he- men büyük bir kırgınlık, kızgınlık dile ge- tiriliyor«. 79 yıl önce emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesıni kazanarak tüm mazlum milletlere öraek obnuş bir uhısun çocuklan olarak 12 yüı aşkm süredir emper- yalist tekellere karşı mücadele veren Ber- gamaköyhUeriyle, insanın insan tarafindan sömürülmesıne, ezilmesine karşı çıkarak 30 yılı aşkın bir süredir bağıınsızlık müca- deiesini sürdüren 68Tilerin yoilannın ke- sişmesi elbette ki bastt bir tesadüf değildir. Olkemizin de halkımızın da bağımsızlığı- mız için, yeniden zafer yürüyüşlerine gebe oldugunun muştulayıcısıdır bu kesisme!..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle