Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
STFA CUMHURİYET 29 EYLÜL 2001 CUMARTESİ
2 O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Bir İnsanlık Suçu: însan Ticareti
Pof. Dr. Aysel ÇELÎKEL
U
luslararası Hukuk-
çu Kadınlar Fede-
rasyonu'nun "tnsan
Ticareti Özellikle
Kadmve Çocuk H-
careti"ni konu alan
topıntısı 1-4 Eylül 2001 tarihinde
IstabuTdayapüdı. Cumhurbaşkanı-
mı: Saym Ahmet Necdet Sezer ve
Acket Bakanımız Sayın Hikmet Sa-
mj "ûrk'ün açılış konuşmalanyla
omdandırdıklan toplantı, Tûrk Hu-
kuku KadınlarDerneği'nin ev sahip-
liğude gerçekleşti.
Dkt kıtadan 100 kadar seçkin hu-
kuk.ıı kadının katılımıyla gerçekle-
şen eminer, insan ticareti ve kadın ti-
carei ile mücadelede dikkate alın-
mas gereken önemli sonuçlara ulaş-
tığı pbi, ûlkemizin uluslararası tanı-
tımııda da önemli bir işlevi üstlendi.
Topluıtı sonunda kabul edilen ve Bir-
leşms Milletler'in UNESCO, FAO,
UNEEF gibi örgütlerine sunulacak
olan'Sonuç Bfldirgesi'ne geçmeden,
konıyla ilgili kısa bilgi vermenin ge-
reklıolduğunu düşûnüyorum.
Er az yüz yıllık bir geçmişi olan,
gittüçe yayginlaşan, sayı olarak bü-
yûk ırtış gösteren önemli bir insan
haklın ihlali olarak insan ticareti,
yalnz bireyleri değil, toplumlan da
sosyo-ekonomik olarak olumsuz et-
kilejen, suıır aşan bir olaydır. Son
yirmı yılda ekonomik globalizasyo-
nun gelişmekte olan ülkelerde doğur-
duğu yoksulluk ve işsizlik bu insan-
lık ayıbının başlıca nedenidir. Semi-
nerde bu olgu. Gûney Amerikalı ko-
nuklartarafindan defalarca vurgulan-
mıştır.
İnsan ticareti yalnız cinsel istisma-
n değil, köleliğe varan çalışma şart-
lannı da içermektedir. Kurbanlann
daha iyi çalışma şartlanna kavuşma-
lan umudu ile beslenen insan ticare-
tinin hedefkitlesı dahaziyade kadın-
lar ve çocuklardır. Bu kışiler götû-
rüldükleri ülkelerde temel haklardan
yoksun, hukuksal bir statü içinde ol-
madan, kimliklerini kaybetmiş, ken-
dilerini aşağılanmış bir durumda his-
setmelerine rağmen çok defa ûlkele-
rine dönme arzusutaşımamaktadırlar.
İnsan ticareti; insanlann özellikle
kadınlann ve çocuklann sınır aşan
şekilde örgütlü olarak zor kullanıla-
rak, korkutularak, baskıyla, hile, al-
datma, kaçırma yollanyla, istismar
amacıyla, toplanması, taşınması ftı-
huş ya da diğer biçimlerde cinsel ola-
rak istismar edilmesi, zorla çalıştınl-
ması olarak tanımlanmaktadır. Ağır
bir insanhaklan ihlali olarak kabul edi-
len bu olay ile mücadele, başta Bir-
leşmiş Milletler olmak üzere Avrupa
Birliği ve Avrupa Konseyi'nin önem-
li gündem maddesirü oluşturmakta-
dır.
Hâkim aktör olan organize suç ör-
gütleriyle mücadele için 15 Kasım
2000 tarihinde kabul edilen Bırlesmış
Milletler Konvansiyonu ve ona ekli
iki ek protokol, en önemli ve kap-
samlı uluslararası belge nıteliginde-
dir. Ek protokollerden biri ve konu-
muzla doğrudan ilgili olanı; "Insan
rıcaretiveÖTOffikkKflduıveÇocuk
Tkaretinin Önknmesi, Baskdanma-
aveCezaJandınlmasıHakkındakiEk
Protokol''dür. Diğeri; benzer fakat
farklı bir konu olan "Göçmen Tka-
retinc Karşı ProtokoTdür.
Gerek Birleşmiş Milletler'in andı-
ğım Konvansiyonu ve insan ticareti
ile ilgili ek protokol, gerekse Avrupa
Birliği'nin konu ile mücadele için al-
dığı 1997 ve 2001 tarihli konsey ka-
rarlannda hareket noktası, suç örgüt-
leriyle mücadeledir. Hedef, suç ör-
gütlerinin cezalandınlmasıdır. Kur-
banlann cezalandınlmalan söz ko-
nusu değildir.
Bu ticaretin konusu olan insanlann
korunması, fiziksel ve ruhsal tedavi-
si öngörülmektedir.
Türkiye'nin hemen hemen her şeh-
rinde fuhuş ya da çalışmak amacıyla
gelen çok sayıda yabancı yaşamakta-
dır. Yalnız Istanbul'da bu sayının 9500
olması yeterli bir fikir verebilecektir.
Bunlarpolisçe yakalanıp işlem yapı-
lanlardû". Bu kişiler sağlık muayene-
sine tabi tutulduktan sonra, başkaca
bir suçlan yoksa sınır dışı edilmek-
tedirler. Bu ticaretin kurbanı olan ka-
dınlann sınır dışı edilinceye kadar
korunacaklan merkezler üÛcemizde
henüz kurulmamıştır. Kadın sığınma
evlerinin bulunmadığı ülkemizde,
cinsel istismara uğramış yabancı ka-
dın ve çocuklar için koruma merkez-
lerinin açılmasmın, uluslararası söz-
leşmelere rağmen daha çok zaman
alacagıru düşünüyoruz.
Türkiye yukanda anılan Birleşmiş
MilletlerKonvansiyonu'nuve ek pro-
tokolleri, 13 Arahk 2000 tarihinde
imzalamıştır. Aynca aynı tarihli Gü-
neydoğu Avrupa'dan insan ticareti
konusunda işbirliği içeren Palermo
Deklerasyonu'nu da imzalamıştır.
Türk ceza kanunu tasansında, insan
ticareti ve göçmen ticareti ile ilgili
olarak, BM Konvansiyonu'nauygun
hükümlere de yer verihniştir.
Seminerin sonunda kabul edilen
sonuç bildirgesinde:
- Sınır Aşan Organize Suçlara Kar-
şı Birleşmiş Milletler Konvansiyonu
ve tnsan Ticaretinin Özellikle Kadın
ve ÇocukTicaretinin Önlenmesi, Bas-
kılanması ve Cezalandınlması Hak-
kında Ek Protokol'ün üye devletler-
ce son tarihi olan 12 Aralık 2002 ta-
rihine kadar onaylanması.
- Devletlerin konvansiyon ve ek
protokolün ön gördüğü hükümleri ye-
rine getirmeleri, ulusal ceza kanun-
lannda gereklı değişiklikleri yapma-
lan.
- Cinsel istismar amaçlı kadın ve
çocukticaretine yardımcı olmamak ve
bu insanlann zorunlu iade, anında sı-
nır dışı edilme, sosyal, sağlık ve hu-
kuksal yardım yokluğu nedenleriyle
yeniden fuhuş sektörüne düşmeleri-
ni engellemek için, hedefülkelerin bu
konudaki politikalannı ve mevzuatı-
nı gözden geçirmeleri.
- Hukuksal reformlann kurbanlan
cezalandırmaması, aksine koruması
ve onurlanm teminat altına alması.
- Çocuklann her çeşit cinsel istis-
mannda örgütlerin yanında müşteri-
leri kapsayacak bir cezalandırma sis-
temi kurulmalıdır. Bu doğrultuda ulu-
sal ceza kanunlannda değişiklik ya-
pıhnalıdır.
- Ekonomik küreselleşmeye bağlı
olarak ortaya çıkan azınhğın suıırsız
zenginleşmesinin getirilerinin herke-
se ulaşmasımn sağlanması, adalet-
sizlik, aynmcılık, fakirlik ve eşitsiz-
liğin yok edümesini talepetmekteyiz.
Sonuç
tnsan onurunu ve insan haklannı hi-
çe sayarak onlan kendi çıkarlan için
çeşitli biçimlerde istismarederek kö-
leleştiren suç örgütleriyle mücadele,
bir insanhk görevidir. Bu konuda ulus-
lararası işbirliği en önemli çıkış yo-
ludur. Siyasal baskılar, işsizlik, yok-
sulluk, yetersiz eğitim ve sağlık ko-
şullan insanlann insan onuruna ya-
raşırbir yaşam sürmelerini engelhyor-
sa, kadınlann ve çocuklann istisma-
nnı önlemekte ciddi zoruklanmız var
demektir.
İnsan onuru ve insan bedeninin bir
mal gibi ticaret aracı olarak kullanıl-
masına seyirci kalmak, insan hakla-
n çağında utanç verici, insanlık dışı
bir olay olarak kabul edilmelidir. Çif-
te standardın evrensel insan haklan
doktrininin inandıncılığına gölge dü-
şüreceği bilinmelidir. Bu utanç veri-
ci ilişkinin aracısı ya da müşterisi ol-
manın, insanlığa karşı işlenmiş su-
çun tarafı olmakla aynı anlamı taşı-
dığının bilinci, bu savaşımda başan-
nın anahtan olacaktır.
Türkiye, Aralık 2002 yılına kadar
yukandaanılan BM Konvansiyonu'nu
ve ek protokolleri onaylamahdır.
EVETHAYIR
OKTAY AKBAL
Eylül Sonu Duyariıği
Anlaşıldı, savaş filan yok! llk günlerdeki coşku-
su dayitip gitti Başkan Bush'un... Topu, tüfeği, uça-
ğı, füzesiyle önce Afganlara, sonra başka yerlere
saldıracak gibiydi. Büyük de alkış aldı! Sonra bir
de, baktı ki ya da çevresindeki aklı başında insan-
lar baktılar ki, ortada kendilerinden başka savaş he-
veslisi yokJ.. İki kulede, kaç kişi öldü: Diyelim on
bin, yirmi bin! Amerika, Afgan dağlannda Bin La-
dfeı'i aramaya çtksa, çok daha fazla kayıp verecek!..
Hem Amerikan yolcu uçaklannı ele geçirip New
\brk'u yıkıntıya çeviren kim? Işin içinde Amerikan
parmağı yok mu? Aynı anda dört yolcu uçağını
yüz katlı kulelere yöneltmek kolay iş mi?
Bush, "korkaklar" dedi, o uçaklan Ticaret Mer-
kezi'neçarptıranlara... BirTVyorumcusu, "Olümü
göze alıp böyle bir işe girişenlere nastl korkak de-
nir" yanrtını vermedi mi?
Canlı bombalar bunlar! Bizde de benzerleri gö-
rüldü, yaşandı. özellikle kadın gönüllülere yaptın-
yortar bu korkunç işlemi... Çepeçevre bombalar
kuşanıp bir polis merkezine, bir karakola gkdip düğ-
meye basmak o kadar kolay mı? Çoğu da genç in-
sanlari.. Gözleri bu kadar kararmışsa birçok nede-
ni yok mudur? Kim kendi ölümüne yol açacak bir
işe kalkışır? Ya, yataklannda ölüm orucuna yatan-
lar? Sayılan yyyetmişe mi yaklaştı, daha mı çok?
Hâlâ bu korkunç ölümü bekleyenler de var mı?
Ekime geliyoruz, eski Teşrin'e. Yaz bitti! Yaz bek-
lenmedik biçimde bitti! Bir dünya savaşıyla bizle-
ri karşı karşıya getirerek... Içimizde öteden beri sa-
vaşçılar vardır! Türkiye'yi bir savaşa sokmak iste-
yenleti.. Nasıl olsa kendileri gidecek değil çarpış-
malara' Daha ilk gün başladılar, Hürriyet'te Ertuğ-
rul Bey'in yazdıklan neydi? New York'taki kanlı
olaydan üzüntü duyduklannı söyleyen, ardından
"ama" diyerek "Biz bu işe kanşmayalım, daha ne
olduğu, bu işi kimin yaptığı da belli değil, Ameri-
ka'dan çok Amerikalı olmayalım"^iyenier nerdey-
se vatan haini sayılacak! Devlet Bakanımız Derviş
Bey ne demişti: "Amerika 'nın yanında yer almalı-
yrz".
Konular, sorunlar öyle çok W! Her zaman öyley-
di. Yine öyle! İnsanlık hiçbir zaman huzura kavu-
şamayacak! Yaşlı insanlar bu duyguyu en iyi bilen-
lerdir. Ne kadar çok şeyi bilirler, bildiklerini sanır-
lar, ne kadar çok anlatırtar, kendi deneyimlerini...
öyle midir, kim bilir. Heryeni güneş doğuşu bizi al-
datır. Yeni sanınz, değildir. Ama zaman, sizden bir-
çok şeyi alıp birçok şeyi değiştirir. Siz hep aynı
noktada olduğunuzu zor fark edersiniz. Bildik şey-
teri yineleyerek kendinizi aldatırsınız...
"Günlerkısaldı. Kanlıca'nın ihtiyarian/Birbirha-
ttriamakta geçen sonbaharfan" demişti Yahya Ke-
mal... Bir başka şiirinde de:
"Teşrinin hüznü geçer ta iliklere I Anlar ki yolcu
yol görûnür serviliklere ".
Kanşık duygular, duyumsamalar, hatta korkular
Içindeyiz. Yaz bitti! Bir daha gelecek! Gelecek mi?
Kimimize evet, birçoğumuza bir masal!
önemli dan, savaş yok! Savaşçılanmız üzülüyor-
larmı? Çöllere, dağlaragencecik insanlanmızı gön-
deımeyeceğiz... Gençler bu ülkenin vezgeçilmez-
teri. Yannlan onlar kuracak... Çocuklanmız, torun-
lanmtz.
Yaşianmak budur işte! Bir başlarsın, derken söz
dönüp dolaşıp nerelere vanr! Şu eylül de gitti, gi-
decek, sonra ekim, kasım, yeni bir yıl...
Alevîlerîmiz ya da Ateş Kültü
HalûkTARCAN
S
a N. Yimazne demiş:
Alevilik, folkloruyla,
oyunlanyla, türküleri
ve sazıyla, fikralany-
la bir kültürdür, meş-
reptir... Yanıtlıyorum:
Orta Asya kişisi (henüz Türk
yok) tarihi, Karbon 14'le tespit
edildiğine göre seksen binlerde.
insanüstü bir kudretın varlıgına
inanrruştır.
Ön-Türk kişisi ise bu tek Tan-
n inancını kabullenmiş. lb-is Bo-
liq'lardazamanın üniversitelerin-
de kurullaştırmıştır, sistemleştir-
miş, öğretmiştir, tek Tann'nm
varhğını, bu inaacı ifade eden dü-
şüncelerini, her biri ayn kavramı
içerendamgalarlataşa vurmuştur.
Tarihi, eski Sovyet Büim Akade-
misi tarafindan Karbon 14'le sap-
tanmış olan ilk damga, ON dam-
gasıdır, on iki bin yılına aıttir.
Ural'larda Başkurdıstan'da, Şöl-
gen Taş mağarasında K. Mirşan
tarafindan bulunmuştur Kozmos.
Tann beldesi demektir.
Tek Tann inancındaki öntfirk-
ler, Tann'dan Od'la (tannsal ateş)
Oz'laşıp (şekil değiştirerek)ateş,
alev ve enerji halinde (Islamda
Nûr) yeryüzüne iner ve yeryüzü
kişisi olurlar.
Tann'dantümü, kadın/erkek eş-
değerde, hiçbircins ve ırk aynmı
olmadan geldiklerindentoplanıp
(forum) kendi aralanndan birini
Buğ (bey) seçerier. Buğ, halkma
Değerli dost, erdemli insan
Avukat, Kaptan
GÜNDÜZ AYBAY'ı
(Gündüz Hoca)
kaybettik.
Üzüntümüz sonsuzdur.
Kapt» FevdllZIM,
*t Yörük KABAUK,
kul/köle gibi hizmetle yükümlü-
dür. Buğ öldüğünde, haİk yeniden
forum yaparve haUona iyi hizmet
edipetmediğinekararverirler (ls-
lamda, musallataşı: Bu kişiyi na-
sıl bilirsiniz?), hüküm olumlu ise
Buğ'un vücudu ateş evinde ate-
şeverilir. Ateş için, Otung(odun)
halkı tarafindan toplann- ve hal-
kı tarafindan yakılu-. Buğ'uncanı,
vücudu terk eder, Tann'ya uçar...
Ön-Türkler öldü demezler, uçtu
derler.
1) Ateşe verme töreni, 2) Vü-
cudun yakıldığı yerde kül
kabının bulunduğu ma-
hallin etrafında Ez-
Edi=Yedi kere dönme. 3)
Ateşe verme ziyafeti (Is-
lam'da ölü yemeği). 4)
Buğ'un hakkında şiir ve
müzik, tümü birden meş-
rep değil, her hareket ve
anı kurallaşnnbnış tinsel
bir törendir ki buna Ateş
Kültü denir.
Bu kültte, folklor oyu-
nu, eglence sanılanoyunun
aslı, oyung'dur. Yani inan-
ca, Tann'ya inancı, frek-
çesiyle koreografi ile gös-
temıektedirler. Tann'dan
döne döne geliş, yaşam,
Tann'ya uç'ma... Kol, el
ve vücuthareketierininher
biri birerdamgayı görsel-
leştirirler. Müziğin adı ez-
gidir. Ez, kutsal demek-
tir. Ezgjye, mezann etra-
fında Ez-Edi, yani kutsal
edilerek dönülür ve Ez-
Edi, kutsamaanlamını ka-
zanır.
Ezgi, saz üzerinde çah-
nır. Saz da kutsaldır. Yere
konmaz, duvara asılır.
Saz şairine Oz/Andenir,
şiir ve müziğiyle can'ı
Tann'ya uçurur.
İşte Alevilerimiz Isla-
miyetten binlerce ve bin-
lerce yıl önce ön-atalan-
mızdakı tek Tann inancı-
nı, öteki dinlerin (Islami-
yet, Hıristiyanlık, Muse-
vilik) çeşitli etki ve baskı-
lannakarşı günümüze ge-
tirmişlerdir. On iki binler-
den bugüne Öz Türk dili-
ni, şiirini, Osmanlıca de-
nen sadece tümcesi kal-
mış, gerisi fesli, entarili
yoz bir dile karşı dimdik
savunarak zaman ve me-
kândaeritmeden getirmiş-
tir. Fıkralar, yine binlerce
yıllık ata tecrübesinden
süzülerek gelen, genelde
deyim, deyiş düzeyinde
yalın halk felsefesini, çok
ince eleştirileri ifade eder-
ler, asla yobaz değildir-
ler, her konuyu tartışırlar.
Kısacası, Türkkültürve
tarihininAlevilerimize bü-
yük bir minnet borcuvar-
dır. Bizbu borcun,bu bin-
lerce yıllık kültürümüzün
Türk tarihini bihneyenle-
rin elinde horlanmasına,
yok edilmesine asla razı
olamayız.
PENCERE
Paranm ÖteM Yüzii?..
Arkadaşımc NHgün Cerrahoğlu dün "Çizme'öen
bize gerçeğin aynasını tuttu...
Italya Başbakanı Sitvio Beriusconi'nin sözleri-
ni yansrttı...
Cumhuriyefin dünkü manşetini oluşturan 'Ber-
lusconi'den Inciler' dünyamızın hangi çağda yaşa-
dığı sorusunu bir kez daha gündeme getiriyor:
"- ...biz kendi uygariığımızın üstün olduğunubil-
meliyiz. Batı uygariığını kucaklayan ülkelerde Islam
ûlkelerinde olmayan refah, insan haklan, din, vic-
dan özgüriükleri var... Islam dûnyası hoşgörülû Ba-
tı uygariığının karşrtı. Tek boyutlu düşünce âlemin-
deyaşıyor. İki uygartık aynı düzlemde değeriendi-
rilemez... Halktan fethederek Batılılaştırmak Batı için
birkader. Şimdiye dekkomünizm ve Islam dûnya-
sının birbölümünü fethettik. Ancak Islam dünya-
sında hâlâ 1400 yıl öncesinde kalan ûlkeler var."
•
ABD Başkanı Bush da ne demişti:
"- lyilene kötüler.."
"- Ebedi adalet."
"- Haçlı seferi..*
"- Savaş.."
Batı'nın oldum olası iki yüzü vardır; yalnız birine
bakan aldanır.
Eski çağdan beri gelişen mantık yetisi insanı bir
olgunun iki yüzünü birden görmek gücüyle donat-
mıştır; ama, çoğu kez bunu unuturuz; Doğu'da Ba-
tı uygariığının ilkelliğini es geçmek, saflık değil, ap-
tallığın bir göstergesi olarak vurgulanmalı; her pa-
rarMn iki yüzü var
Yazı ve tura.
•
Beriusconi'ye kızmaya gerek yok, söylediklerinin
içinde doğrular da eksik değil...
Kendimizfe kızalım biz...
Ve düşünelim:
Bush ile Beriusconi elbiriiğiyle 'küreselleşme'yi
tanımlıyoriar...
Küreselleşme nedir?..
Bir "Haçlı seferi" mi?..
Bir"feör)"mi?..
Batı'nın küreselleşme çağındaki yeri ve işlevi ne
olacak?..
Bu sorular boşluktadır.
"Yeni dünya düzeni" ve "küreselleşme " kavram-
lanniın ortaya çıktığı günden bu yana gezegenimi-
zin "Batı" kavramıyla vurgulanan coğrafyasında
yaşayanlar daha da zenginleştiler; yoksullar topog-
rafyasındaki -başta Müslüman- halklarfakirieştiler,
sefilleştiler, açlık dalgalarında kulaç attılar. Kimi
mazlum ülke, Batı egemenlerine daha çok boyun
eğmek zorunda kaldı; halklar bağımlı devletlerin
zulmüne katlanmak çaresizliğine itildi; terör çeşitli
renklerde ve boyutlarda uç verdi...
"Küreselleşme" kendi cehennemini körükleye-
rek yeryuvarlığını yok etmeye doğru mu sürüklene-
cek?..
Kapitalizm baskın çıktı..
Ama sosyalizm bir umuttu..
Umutsuzluğun, cehennemin dibine batırdığı bir
dünyada "vahşikapitalizm" karşısında teröre sanlan-
lann teknolojik olanakları kullanarak Amerikalıyı
vatanında vurması çok mu beklenmeyen bir şeydi
ki şimdi Batı'da "şok" yaşanıyor...
•
Beriusconi'nin dediği doğru:
"- Islam dünyasında 1400 yıl öncesinde kalan 01-
keter var."
Ama bir gerçek daha buna eklenmeli:
Hıristiyan dünyasında kafası 1000 yıl öncesinde
kalan insanlar var ki bu tarih ilk Haçlı Seferi'ni vur-
gular.
Bu kafaiaria insanlığın banşa kavuşması bir boş
hayale mi dönüşüyor?..
ANKARA
22.İCRADAİRESİ
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKUL
AÇIKARTTIRMA tLANI
DosyaNo: 1999/177 İŞ.
Satrimasııa karar verileo gayTİmenkulûn cinsi. laymeti,
adcdi,evsafi: Ankara, YenimahaUe ılçesı. Çayyolu Mahalle-
si, Dodurga Köyü smırlan içinde yer alan 59 ada, 1 numa-
ralı parseli teşkil eden 3000 m2 yûzölçümlü tarla vasfinda
olup, arsa nıtelikli Türkonut sahası içinde yer alıp Ankara
Büyükşehir Belediyesi mucvir alanı içerisindekı taşınmaz
hıssedariar arasındâkı ortaklıgın gıdenlmesı için kaydında-
h taJaydatlan ve üzehndekı muhtesatlan ile birlikte açık
arttmna suretıyle satüacaknr.
Genış evsafi dosyada mevcut büırkışi raporunda açıklan-
mışöı.
Takdir edilen iaymed: 120.000.000.000.-TL, %18 KDV
alıcıya aıttir
SİtmvtiarK 1-Satış, 12.11.2001 günü saat lS.lO'dan
15.20'ye kadar Ankara Adliyesi Mezat Salonu'nda açık art-
tmna suretiyle yapılacaktıı. Bu arttınnada tahmrn edilen
kıymetin yüzde 75'ını ve rûçhanlı alacakiılar varsa alacak-
lan mecmuunu ve sarış masraflannı geçmek şartı ile ihale
olunur. Böyle bir bedelle ahcı çıkmazsa, en çok artbranm ta-
ahhüdü bakı kalmak şartıyla 22.11.2001 günü aynı yer ve
saatte ıkıncı arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu
mıktar elde edılememişse gayrunenkul en çok arttıraam ta-
ahhüdü saklı kalmak üzere arthrma ılanında gösterilen müd-
det sonunda en çok arttırana ihale edıleceknr. Şu kadar ta
arttınna bedelinın malın tahmin edilen kıymetının yüzde
40'ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan ala-
caklann toplammdan fazla olması ve bundan başka paraya
çevınne ve paylaştınna masraflannı geçmesi lazrmdır. Böy-
le fazla bedelle ahcı çıkmazsa satış talebı düşecektır.
2- Arttmnaya ışürak edeceklenn, tahmin edilen taymetin
yüzde 20'sı nıspetmde pey akçesi veya bu mıktar kadar mil-
îi bir bankanm teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış,
peşm pora iledır, alıcı ıstedığınde 20 günü geçmemek üzere
mehıl venlebilir. Tellalıye resmı, ihale pulu, 1 2 tapu harcı
ve masraflan alıcıya aittrr. Binkmiş vergileT satış bedelin-
denödenir.
3- Ipotek sahıbı alacakhlarla dığer ilgüilerin (*) bu gayri-
menkul üzenndeki haklanm hususiyle faiz ve masrafa dair
olan ıddıalarını dayanagı belgeleri ile on beş gün içinde da-
iremize bildırmeleri lazımdır. Aksı takdırde haklan tapu si-
cilı ile sabıt ohnadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır.
4- thaleye katürp daha sonra ihale bedelini yatırmamak
suretiyle ıhalenin feshıne sebep olan rüm alıcılar ve kefille-
n, teklif ettıkleri bedel ile son ihale bedeli arasmdakı fark-
tan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müte-
selsilen mesul olacaklardır. fiıale farta ve temerrüt faizi ay-
nca hükme hacet kalmaksızm daıremizce tahsil olunacak,
bu fark, varsa öncehkle teminat bedelınden alınacaktır
5- Şartname, ilan tarihınden ırib.uen herkesin görebilme-
si için daırede açık olup masrafı vnildiği takdirde isteyen
alıcıya bir örneğı gönderilebılir.
6- Sanşa işörak edenlenn şartname vi görmüş ve münde-
recannı kabul etmış sayılacaklan, başk.aca bilgi almak iste-
yenlerin 1999/177 İŞ sayılı dosya numarasıyla müdür-
lügümüze başvurmalan ilan olunur. 13.092001
(*) tlgililer tabınne ırtifak hakta sahip'leri de dahildir.
Basın: 53152