23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2» EVLÜL2001CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 Tan Sağtürk, yakın bir zamanda modern dans topluluğu kurmaya hazırlanıyor aleyi gençlere sevdirecekBÜLENTECEVİT TUT - Gazeteci-yazar Fikret Ot- yam'ın Adıyaman'ın Tut ilçesine ar- mağan ettiği Atatûrk Anıtı'nın açıhşı- na katılan Ikinci Bahar'ın Timoti'si, bale sanatçısı Tan Sağtürk, hayatlann- da hiç bale seyretmemtş ama "Balet abi gekti" diye koşuşturan gençlerin ve çocuklann büyük ilgisiyle karşılaştı. Güneydoğu'ya sevdalı Otyam'larla köy minibüsüyle dolaşan, ilçenin tek parkında çay içerken imza dağıtan ba- let Sağtürk, kıtaplannı okuduğu Ot- yam'a hayran olduğunu, o nedenle de yanında olmaktan mutluluk duyduğunu söylüyor. Tut'takal- dığı birkaç gün için de "Oku- maktan daha başka bir dinamik var burada. O dinamiği bulmak istediğim için gddim. Düüenir- ken, orfinamikldtap okumanın çok ötesinde birtakun şeyleri de bize taşımış oldu" diyor Tan Sağtürk. tkincı Bahar dizisi ve Biri Bi- zi Gözetliyor programıyla izle- yicilerin sempatisini kazanan Tan Sağtürk, açtığı bale okulun- da 350 kadar öğrenciye bale eğıtimi veriyor. 9 yıl Fransa Devlet Balesf nde de görev yapan Sağtürk'le, mınibüsle 2 saati aşkın süren ve sabaha karşı çık- tığımız dar, yer yer tozlu v e bozuk olan Tut-Şanlıurfa Havaalanı yolunda soh- bet ettik. Bale sanatının daha yaygın olabıl- mesi için devletin kışilen starlaştırma- sı gerektiğini öneren Tan Sağtürk, "Bugün fiıtbol ve basketboideki popü- lizm, şaıialaria ve çeşitli destcklerie ya- kalannuşür. Bu şeküde seyirci sayısı ar- üyor, para arüyor ve para artûkça da kaUte yakalanmaya çahşıbyor. Basit bir düzenek, ancak kültür sanat adına, devletin yapması gereken bir düzenek. Çünkü kültür sanat, spor kadar arka- dan itilebikn bir şey değü" dedi. Televızyon programlan sayesinde sempati kazandığını ve bu arada bale okulunu da açan sanatçı, öğrencilerden kazandığı parayla, yine yetenekli öğ- rencilere burs vererek baleye destek olmayı sürdürdüğünü anlatıyor. Dokuma sanatçısı Filiz Otyam'm, " Yeteneğin sayesinde çok güzel bir fir- saü da yakalamışsın, çok iyi bir eğitim almışsın. Ve klasik baleye de bugün ve- da etmişdurumdasın. Bu konudaki dû- şüncelerin nedir" şeklindeki sorusuna Tan Sağtürk şu karşılığı verdi: Açtığı bale okulımda 350 öğrenciye ders veren Tan Sağtürk, balenin tüketilmeye değil, üretilmeye ihtiyacı olduğunu söylüyor. Ünlü balet şu sıralarda genç Türk balesini kurmak için çahşmalara başlamış. "Klasik bale çok beürü repertuvar- lara sahip ve üstüne çıkamamış. Yeni klasik eserler yapılmamış. Temsil sayı- sına bakıyorsunuz, 2 bin 500'ü aşnuş. En az 4 bin seyircL O zaman bikâyeler tekerrürden oluşuyor arük sizin için. Diyorsunuz ki başka şeyler yapmab- yun. Aynı kitabı defalarca okumama- hyun. 7 yıl önce bana böyle bir şey so- rulsaydı böyle yaıut vermem mümkün değildl 1969 doğumluyum ve klasik bale için biz arük yaşhlardanız." -Türkiye'de baleyeyeterli ilgi var nu? TAN SAĞTÜRK - Seyırci olarak haz verilen bir ülke, çünkü bir Akde- niz ülkesi, güneş ülkesi. Birçok kuzey ülkesinde haz vermez seyirci. Çünkü kritik gözle bakıyor. Burada kritık göz- le bakmadan seyrediyorlar. Yani yan- lışmıza alkışla karşılık vererek sizin biraz daha heyecanlanmanızı ve telcrar desteğe sahip olmanızı sağhyor. - Medyatik olduğunuz için tepki ah- yor musumız? SAĞTÜRK-Ben hazmı kolay prog- ramlann çok çabuk tükendiğini görü- yorum. Balenin tüketilmeye değil üre- tilmeye ihtiyacı var. Medyatikliğime gelince, araba yanşında hızlı gidiyor- sanız ve arkadaki arabalan da görmü- yorsanız artık pek önemli ohnuyor. Benim için önemli olan simitçi çocu- ğun 'Aaa balet abi geçiyor' demesiydı. Bunun yapılması gerekiyordu ve yaptım. Şimdi ikinci aşama, yap- tığım şeylerden aynlıp genç Türk balesini kurmaya çalışacağım. - Bunu açar mısınız biraz? SAĞTÜRK - Modern dans topluluğu. 14-16 kişiden oluşan, taşıması kolay, hantal olmayan bir topluluk. 9 sene Fransa Dev- let Balesi'nde çalışınca, oradaki arkadaşlanm önemli yerleri al- dılar. Arkadaşlıklar önemli, gru- bu taşımak ve onlann turnelen- ne girmiş olmak çok da zor olmayacak galiba. Ama yaş da geçiyor, şimdı he- men laırma zamam. Hayata geçmesi çok yakm diyebilirim. Koreografıleri- ni satm aldım çünkü. - Bir bale sanatçısı olarakTut Uçesin- de size gösterilen ilgrvi nasıl değerlen- diriyorsunuz? Mutlu oldunuz mu? SAĞTÜRK-Değer verdiğim insan- lar var, Fikret Otyam gibı. Onlarla be- raber olmak istedün. Çünkü yazdıkla- nndan biliyoruz, bir de hayranlıkla in- san yanında bulunmak istiyor. O za- man okumaktan daha başka bir dina- mik doğuyor. O dinamiği bulmak iste- diğim için geldim. Dinlenirken o dina- mik kitap okumanın çok ötesinde bir- takım şeyleri de bize taşımış oldu. ÖĞRENCİLERE DESTEK OLUYOR - Sağtürk, bale oku- lundan kazandığı parayla yetenekli öğrencUere burs veriyor. BİTTtĞtNE tNANIYORDU- Ünlüyazar 'ölüm fetvası' konusunun arük kapandığnı düşünürken bukez Houston'daki okuma gecesinde köktendinci müslümanlardan oluşan 300 kişüik bir grubun sloganlanyla karşüaşü. Salman Rüşdü'ye öfke sürüyor ENGÎN AŞKTN TORONTO - Geçen hafta ABD gazetesi Boston Herald'a yaptığı açıklamada, 'ölüm fetvası' konusu- nun kapanan bir sayfa olduğunu ve kitap dünyasındaki gerçek uğraşına dönmekten mutluluk duyduğunu be- lirtet Salman Rüşdü, 17 Eylül gece- si Teksas ilinin Houston kentindekı okuma gecesinde köktendinci müs- lümanlardan oluşan 300 kişilik bir kalabalığın "Salman Rüşdü'ye ölünT sloganıyla karşılaştı. Okuma gecesinin yapılacağı tiyat- ro bmasının önünde, ellerinde ölüm tehddı yazılı pankartlarla dolaşan kalasalığın, benzer sloganlar atması- na larşın, protestoda şiddet yaşan- madı. Türkiye'den köktendinci grup- lanr da yaşadığı Houston'da, Merve Karakçı'nın babasının da bir Türk camiııde imamlık yaptığı ve inter- netfc köktendincilik propagandası yaptığı biliniyor. Houston'a son romanı 'Öfke'nin tamtımı için gelen Rüşdü'nün ölüm fetvasımn yürürlükte olduğunu vur- gulayan Islami Eğitim Merkezi yet- kilisi Hadi Elmi, Houston Chronicle gazetesine yaptığı açıklamada, "Onu unutmadık, yapüğı günahı asla unut- madık" yorumunu yaptı. Ölüm teh- ditli protestoya katılanlardan AH Sü- leyman adlı kişi ise "Iran hükümeti arük desteklememjş olsa da fetvanın geçerti olduğu" görüşünü belirtti. Ingıltere'deyken yurttaşı olduğu îngiliz hükümetinin polis koruması sağlamasnıa karşın, New York'ta kız arkadaşı Hint sinema yıldızı Padma Lakshmi ile yaşamakta olan Salman Rüşdü, ABD polisuıce korunmuyor. Yazar hakkındaki ölüm fetvası, 14 Şubat 1989da AyetullahHumeynita- rafından 'Şeytanın Ayetleri' adlı ro- manın Islama hakaret ettiği savıyla çıkanlmıştı. Etkinlik, Iznik Akademisi'nin Kuruçeşme'deki binasında bugün başhyor 1 _£* 'Anadolu'nun Solan Renkleri Se- mahlar', 22. 45te Meriyn Solak- hanve IVLBlank'ın 'Yaşar Kemal ve Doğası' başlıklı filmler sine- maseverlere sunulacak. 2 Ekım Salı günü saat 21.00'de Ertuğrul Karshoğlu'nun 'Keçe- nin Teri', 21.30'da Adela Pe- eva'nm 'Istenmeyen', 22.30'da P. Zabca, I. Arnautabç, A.Koneviç, M. Idnzoviç' ın 'tnsan - Tann - Ca- navar Saraybosna' adlı belgesel yapımlar gösterilecek. (257 71 02) Kültür Servisi - Istanbul'da bu yıl eğitime başlayan Iznik lleti- şim Sanatları Akademisi ile Bel- gesel Sinemacılar Birliği'nin or- taklaşa düzenlediklen 'Ayışığın- da BelgeseOer'. bugünden ıtibaren 2 Ekim'e dek izlenebilu-. îznik Akademisi'nin Kuruçeş- me'deki binasmda, hava koşulla- nna bağh olarak açık ya da kapa- lı alanda yapılacak etkinlikte, Bulganstan, Yunanistan, Israil, Isveç, Almanya, Bosna Hersek ve Türkiye'den toplam 15 film izle- nebilecek. Bugün saat 21.00'de Savaş Güvezne'nin 'Aykın Bir Yürek', 21.30'da Enis Rıza'mn 'Aynhğnı Yurdu Hüzün' (Kaya- köy) ve 22.00 "de AngeJos Abazoğ- lu'nun 'Yannlar' isımli fılmi ız- lenebilir. 30 Eylül Pazar günü 21.00'de ŞehbalŞenyurt'un 'Adi- ge', 22. 30'da Stefan Jarl ın 'Teh- dit' isimli filmlen görülebılır. 1 Ekim Pazartesı günü saat 21 OO'de Dan Katzir ın 'Aşk İçin Dışardaydun... Birazdan Döne- rim', 22.OO'de MihribanTanık'ın Küttüreaçdan kapı vepencereler • 15 Ekim'de başlıyor... . . . Kayıtlar 25 Eylül'de i. Halep Pasajı. Kat:2 140/20 (Beyoğlu Sineması'nın pase^) sahne tasanmı müzik+söz+ şiir ses atölyesi tai-chi-chuan görsel iletişim oyunculuk atölyesi "hayat bitgisi" atölyesi çocuk+drama akdeniz'in ortak uygarlığı Kîyıtlar 25 Eylül-*-10 Ekim arası. Ayrıntılı çalışma/gösteri prograrru vekablma koşulları için 0212 252 74 52 ve WWWJT1oyasanatCom Kültür Servisi - 1960'lardan bu yana Anadolu'nun dört bir yanındaki kapı ve pencereleri görüntüleyen, ülkemizin fotoğraf sanatçılanndan Şakir Eczacıbaşının 'Kapüar / Pencereler' başlıklı fotoğraf sergisi, Iş Sanat Kibele Sanat Galerisi'nde sanatseverlerle buluşuyor. 4 Ekim'de başlayacak olan seTgi 30 Kasım'da sona erecek. Şakir Eczacıbaşı, Iş Sanat Kibele Sanat Galerisi'ndeki sergisinde kapılar ve pencerelerin ülkemiz coğrafyası üzerindeki serüvenini, bütünleştikleri kültürel dokunun izleri eşliğinde izleyiciye aktanrken kültür zenginliklerimizi de ölümsüzleştirecek. Sergide aynca tüm fotoğraflann yanı sıra Gürol Sözen'uı sunuş yazısı ve edebıyatımızın ünlü kalemlerinin 'Pencereler ve Kapılar' temalı yapıtlanndan kısa bölümlenn de bulunduğu Talat Hafanan tarafından lngilizceye çevrilen bir kitap yer alacak. 1965'te Türk Sinematek Derneği'nin kuruluşuna öncülük eden ve 10 yıl süreyle başkanlığun yapan Şakir Eczacıbaşı, fotoğraf sanatıyla 1960'larda ilgilenmeye başladı. Türkiye'de 11, yurtdışında ise 23 fotoğraf sergisi açtı. Eczacıbaşı'nm seçme fotoğraflannı içeren 'Anlar/Moments' (1983) ve 'Türidye Renkleri' (1997) başlıklı kitaplannın yanı sıra 1968'den bu yana çeşitli Türk fotoğrafçılannın yapıtlannın yer aldığı Eczacıbaşı Renkli Fotoğraf Yılnklan ile 'Türkiye: Bir Portre' ve İstanbul Görüntüleri' başlıklı, birçok yazar ve fotoğraf sanatçısının katıhmıyla hazırladığı iki kitap bulunuyor. Eczacıbaşı aynca, kısa bir süre önce Bernard Shavv'dan yaptığı derlemelen 'Gülen Düşünceler' adıyla bir araya getirdı. ESÎNTÎLER ZEYNEP ORAL Ektiğimizi Biçmek... Savaş senaryolan birbirini izliyor... Daha çok sa- vaş uçağı, daha çok savaş gemisı bir yerlerden ha- reket edip yola koyuluyor... Her ülkede şahınler ayak- lanıyor, "Bu kadan yetmez, daha çok, daha çok!" di- ye haykınyor... Daha çok bomba, daha çok firkateyn, daha çok Avvacs (şimdi anlaşılan "Awacs"lar revaç- ta, en çok onlann adı geçiyor). Daha çok Avvacs, da- ha çok Awacs... Destroyerier, kruvazörter, F-14'ler, F-18'ler... Hepsinden daha çok, daha çok... Bunlar da yetmez, daha çok Tomahavvk güdümlü füzeter ve adlannı bilmediğim öteki füzeler... Sonra Yeşil Bere- liler, Mavi Bereliler, Kırmızı Bereliler, San Berelilerve de Rangers ve de SEAL komandolan, kara koman- dolan, deniz komandolan, hava komandolan... Son- ra tank, top, tüfek... Hepsinden daha çok, daha çok... Tam olarak, kim nereyi, nasıl vuracak, bu konuda her yazılanı okumaya çalıştığım halde, ben pek an- layabilmiş degilim. Ama anladıgım şu: Ortalıkta bun- ca çok silah varsa mutlak kullanılmalı. Ekonomide- ki fizibilite, "rantabilite" meselesi... Bunca silah üret, bunca silah sat, bunca silah satm al, sonra bir kö- şeye bırak, paslansın! Olacak iş mi! Savaş çıkmalı ki "dünya ekonomisi" yürüsün! Savaş ve ekonomi bilgim kısıtlı, ama tıyatro sana- tından bir örnek verebilirim: "Eğer sahnede bir tü- fek varsa, oyun sona ermeden önce mutlak ateş ai- malı" kuralı geçertidir. (Bakınız: Stanislavski ve Çe- hov.) Belki yann, belki yanndan da yakın patlak verme- si beklenen (belki siz bu yazıyı okurken başlamış olan) savaşı anlamaya çalışırken Fazıl Hüsnü Dağ- larca'nın kulağıma fısıldadığı sözler aklımdan çıkmı- yor "ABD'nin yerinde ben olsam, madem terörü bi- tinnek istiyor, şüphelendiği ülkeiere derhal birkaç Amerikan üniversitesı kurardım... Bombalamakye- rine üniversite kurmak, daha etkili bir önlem olur" diyordu Dağlarca, Talat Hatman'ın ödül gecesinde. Savaş senaryolan birbirini izliyor... Ben çaresiz yi- ne sanata sığınıyorum. örneğın, Refik Durbaş'ın yeni çıkan (Adam Ya- yınlan) "Şimdi: Habeher" adlı şiir kitabına... Hayat ile ölüm arasındaki çocuklann ya da yetişkınlerin ara- sınadalıyorum. "...hissızekranıyla televizyonun Iga- zetenin kara katran sayfası arasında" sıkışıp kalmış insanlann ellerini, avuçlanmda hıssediyorum. Sonra kendimi sokaklara atıp Yapı Kredi Taşkent Sanat Galerisi'ndeki "Ûçü Birtikte-Fahrelnisa-Fûre- ya-Aliye" sergisinde yaratıcı gücün coşkusuyla sar- hoş oluyorum... Hazır Istiklal Caddesi'ndeyim, kar- şı kaldınmdan Taksim'e ilerlerken Maya Galerisi'ne uğruyorum. Ve orada yeni bir oluşumun, yeni bir to- humlamanın heyecanıyla kanatlanıyorum. Kimileri yok ederken kimileri de bir şeyler yarat- maya çalışıyor... Bugüne dek Metin Deniz'in Maya GaJerisi olarak bıldiğım mekânı, artık bir sanat evi. Içine tam teşki- latlı yüz kişilik bir tiyatro salonu kurulmuş. Çok işlev- li, değişebilir sahne ve oturma düzeniyle, oda müzi- ği konserierine de elverişli. Ama iştn bana heyecan' veren yanı, burarnn yalnızca herkesin kullanımma açık bir gösteri ve dinleti alanı olarak değil, aynı za- manda çalışma atölyeleri olarak da kullanılacak ol- ması. "Içindeki bedensel, sözel ve ruhsed yaratıcı gücü keşfetmeye karar veren herkes için" kurulan atölye- ler, 15 Ekim'de açılıyor. Profesyonel sanatçı olmanız gerekmiyor, kendinizi, çevrenizi, dünyayı keşfetmek, ilişkiler labirentlerinde kendinizi tanımak için de ya- ratıcılığa, kendinizi ifade etmeye yönelik birbirinden çok farklı alanlarda, uzmanlann önderliğinde sürdü- rülecek bu çalışmalar. Projenin dinamosu Bilsak Tı- yatro Atölyesi'nden tanıdığımız Nihal Koldaş. Na- sılsa aynntılan basından oğreneceksinız. Ama tam da savaş senaryolannın dallanıp budaklandığı şu günlerde Metin Deniz ve Nihal Koldaş'ın ektikleri to- humlar okyanusta bir damla bile olsa yüreğime su serpti... Ne ekersek onu biçmiyor muyuz, önünde sonun- da... Akdeniz Belgesel FHm Festivali • Kültür Servisi - Yunanistan ve Türkiye belgesel sinemacılan, fılmleriyle ortak bir dil oluşturdular. Yunanistan Film Yapımcılan ve Yönetmenleri Birliği tarafından bu yıl dördüncüsü Samos Adası'nda yapılan Akdeniz Belgesel Film Festivali, 3 Ekim'de sona eriyor. Festivalde Türkiye'den Enis Rıza'mn yönetmenliğüıi yaptığı 'Aynlığın Yurdu', 'Hüzün', Nazmi Ulutak'ın 'Başmakinist', Özkan Yıhnaz ve Alper Efe'nin 'Genç Sinema' adlı belgesel filmleri seyircilerle buluşuyor. Yunanistan'da ilk kez 'IV Akdeniz Belgesel Film Festivali'nde gösterilecek olan filmler, 17-21 Ekim tarihleri arasında tstanbul'da düzenlenecek olan '1001 Belgesel Film Festivali'nde ilk kez izleyicilerle buluşacak. Joie'deıı Afgan müttecöere bağış • CENEVRE (AA) - Oscar ödüllü aktris Angelina Jolie, Afgan mülteciler için BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne bir milyon dolar bağışladı. Komiserlikten yapılan açıklamada, Jolie'nin bu parayı, kuruluşun Afgan mülteciler için yaptığı 268 milyon dolarlık yardım çağrısı çerçevesinde bağışladığı belirtildi. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Ruud Lubbers, "Ülkesindeki son gelişmelere rağmen bu genç Amerikalı, dünyanın bir ucunda acı çeken masum insanları yaşama döndürmek adma güçlü bir insani sorumluluğa sahip" dedi. Beyazperdede bilgisayar kahramanı Lara Croft'a hayat veren 26 yaşındaki Jolie, geçen ağustos ayında Pakistan'daki Af^an mülteci kamplanm ziyaret etmişti. Ünlü aktris, geçen ay, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği iyi niyet elçisi olarak atanmıştı. BUGÜN • BABYLON'da saat 23.00'te De-Phazz konseri dinlenebilir. (0 212 292 73 68) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 16.00'da Albert Kaminski yapımı 'Dünya Bü\ük bir Chelm' adlı çızgi film izlenebilir. (0 212 252 61 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle