25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 2001 PERŞEMBE 8 TEROR VE SAVAŞ ve V™"INDEPENDENT Ingilizhükümetinin ABD tavnnı eleştirdi Bush'unpeşindengitmeyinÇeviri Servisi - îngiliz Hükümeti'nin 11 Eylül'deki saldınlann ardından terorizme karşı ilan edilen savaşta ABD'nin yanında yer alacağını açıklaması kimi çe\Teler tarafindan onaylanırken, kimileri tarafindan da tepkiyle karşılandı. îngilizlerin savaşa girme fikrine duyulan teplti, ülkenin saygın gazetelerinin sütunlanna da yansıdı. Times gazetesinde bir makalesi yayunlanan Simon Jenkins, ABD'nin amacının terorizmin kökünü kazımak olduğunu, ancak kimsenin bu işi savaşmakla başarabileceğine inanmadığmı savunuyor. Jenkins şöyle diyor: "Başbakan Blair savaşa gireceğinıizi ve askerlerimizin ölebileceğini söylüyor, ama savaşın kime karşı olduğunu söylemiyor. Kimyasal bir saldınya karşı hazırianmamız gerektiği söyleniyor, ama nasıl bazuianacağunız konusunda ses yok," Ingıltere'nin Falkland Adalan'ndaki savaşını ve Körfez Krizi'ni anladığını belirten Jenkins, "Üdsinde de bir bölgede işgal söz konusuydu" diyor. Jenkins şöyle devam ediyor: "Ancak, şimdi Baö'nın askerieri Aganistan'ın dağ ve tepelerini arşınlayacaklar. Ne için? Bir adam için." 11 Eylül'de düzenlenen saldınlann söylendiği gibi Bu kez çok akıilı bombalara ihtiyacımız , olacak demokrasiye karşı yapılmadığını savunan Jenkins, eylemlerin Batı'nın Ortadoğu konusundakı politikalanna karşı olduğunu dûşünüyor. Lockerbie'den kalkan ve havaya uçurulan uçağı bombalayanlan adalet önüne çıkarmamn 12 yıl sürdüğünü hatırlatan Jenkins, ABD'nin Taleban ile ilişkisi olduğunu belirtti. Ve, "Taleban'ı tamamen izoie ederek, maymunu korkutmadan amacına uluşabflirdL Onlan Usame bin Ladin'i tesüm etmeyezoriayabilirdi'' diyor. independent gazetesinde bir makalesi yayımlanan Steve Richards da tngiltere'nin intihar saldınlanna büyük tepki gösterdiğine dikkat çekiyor. Ingiltere'nin önemli medya organizasyonlannın elemanlannın yansını ABD'ye gönderdiğini ve konuya Ingiliz basınının Amerikan basınından daha fazla yer verdiğini belirtiyor. Başbakan Blair' in sanki saldınlar Ingiltere'ye yapılmış kadar heyecanlı konuştuğuna değinen Richards, Ingiltere'nin askeri müdahalede ABD'nin yanında olmasını sorgulayanlara aptal muamelesi yapıldığına dikkat çekiyor. Ingiltere'de birçok çevrenin anti-Avrupa birlikçi olduğunu da hatırlatan Richards, "Avrupa'yı küçümseyenfcr Başbakanı, ABD ile daha da yakınlasürmak için eUerinden gekni yapıyoriar" diyor. Ancak, Richards, Tony Blair'in, ülkesinin savaştaki rolünün, bırkaç ay sonra yapmayı planladığı, îngiltere'nin Avrupa'nın çok ilerisinde olduğuna yönelik konuşmasını iptal ettirmemesi gerektiğini savunuyor. Ingiltere'nin ABD'nin bir parçası olmadığını vurgulayan Richards makalesini, "İngiltere Avrupa'nın bir parçasıdır, sadece, bombalanyla hazır bekleyen bir Amerika dostu değüdir. Avrupa'da olsa olsa çürük eimayı pazara soktuğu için yargüanır" yorumuyla tamamlıyor. CLINTON DÖNEMl ANLATILIYOR Olson'un ldtabı çıkıyor Barbara Olson'un intihar saldınlanndan birkaç gün önce tamarnladığı ve CHnton'ın başkanlığının son bırkaç haftasını anlattığı kitabı 22 Ekim'de piyasaya sûrülüyor. Uçaktan, Federal Savcı olan eşi Theodore Otson'u arayarak onunla konuşmayı başaran CNN çalışanı Olson'un kitabı Regnery Yayıncılık tarafindan basıhyor. Televızyonculuktan önce uzun yıllar avukatlık yapan Olson'un kitabının adı "Son günkr". Saldınlann hemen ardından eşiyle yaptığı konuşma metni ve gazetelerde yayımlanan fotoğraflanyla ölen bınlerce insanın sımgesi haline gelen Olson'un HiDary CBnton'ın öyküsûnü kaleme aldığı ilk kitabı New York'ta 9 hafta en çok satanlar listesinin birinci sırasında yerini korumuştu. Yayınevi tarafindan yapılan açıklamada, Olson'un seyirci ve okuyuculannın kıtabın bir an önce yayımlanmasını istedıkleri, bu nedenle piyasaya çıkış tarihinin ertelenmediği belirtildı. ATGANISTAN'DA SAVAŞ MVHABERE riANLARI The independent Washington Times'a göre Bin Ladin'in adamları nükleer ve radyolojik silah üretmek için çalışıyor El-Kaide ile Rus mafyası işbirliğiUsame bin Ladin'in terör örgütü El- Kaide'nin, Rus Mafyası'ndan toplu katliam yapmak amacıyla silah üretmek için malzeme sağladığı iddia edildi. Washington Times gazetesinde yayımlanan habere göre isminin açıklanmasmı istemeyen bazı istihbarat örgütü yetkilileri, bu iddiayı açıklarken, Bin Ladin'in adamlannın Afganistan'da nükleer ve radyolojik silah üretmek için çahştığı bir de laboratuvan bulunduğunu söylediler. Farklı kaynaklann açıklamalan belirli ölçüde birbiriyle çelişiyor. Ancak çoğunun ortak bir yanı var. O da, o veya bu şekilde El-Kaide'nin Rus mafyasıyla işbirliği yaptığı. Habere göre CIA'den bir yetkili bu iddialan kabul etmeyerek Suudi kökenli teröristin kimyasal, bıyolojik ve nükleer silah ürettiğine dair kesin kanıt bulunmadığını ifade etti. Başka bir yetkili ise Rus mafyasıyla malzeme için iletişim kurulduğunu, ancak Afganistan'ın sımrlannm zorluğu yüzünden malzemenin ülkeye sokulamadığını açıkladı. Aynı yetkili, iki tarafin arasındaki iletişime ait duyum ve iddialann sadece ABD istihbarat servisleri tarafindan doğrulanamayacağını savundu. Bill Gertz'in kaleme aldığı habere göre konuyla ilgili hazırlanan raporlardan haberdar olan bir yetkilinin söylediklerinden Bin Ladin'in biyolojik, kimyasal ve nükleer silah hazırlamak ve malzeme sağlamak için Rus mafyasıyla birlikte çahştığı anlaşıhyor. tkinci bir yetkili ise "Rus mafyasmm nükleer, künyasal ve biyolojik silah malzemesi konusunda teöristlere kaynak sağladığmı gösteren ipuçları bulunuyor" görüşünü savunuyor. Yabancı istihbarat örgütlerinin daha önce hazırladıklan raporda El-Kaide'nin elinde nükleer silah parçalan olduğu belirtilmişti. ABD'li istihbaratçılar ise bunu doğrulayamamıştı. Rus mafyası bağlantısıyla ilgili ABD'de hazırlanan yeni raporlar da Bin Ladin'in toplu katliam planladığının kanıtı niteliğinde. FBI, 1998 yılında El-Kaide'nin 1993'ten beri nükleer silah için uranyum depolamaya başladığını açıklamıştı. Haberde, yetkililerin, El- Kaide'nin kimyasal silah olarak sinir gazı sarin ya da anthraxtan elde edilen biyolojik silahlar üretmeye çalıştığına inandıklan belirtiliyor. Aynca, istihbarat örgütü kaynaklannın, Rus mafyasının Ladin'e küçük çaplı silahlar verdiğini, uyuşturucu kaçakçılığında da El-Kaide ile işbirliği yaptığını ortaya koyduğuna dikkat çekiliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın eski terör uzmanlanndan Larry Johnson da iki tarafin işbirliğinin sürpriz olmadığını belirterek, "Taleban fle Rusya ve Afganistan'dald afyonu eroin haline getirerek Avrupa ve ABD'de satan mafya arasında yakîn ilişki vardır. Taleban da Bin Ladin'in patronu konumuııdadır" diyor. VVASHINGTON POST: BUSH, POVVELLA KARŞI Yönetimdefikiraynlığı ABD Başkanı George Bush'un geçen perşembe yaptığı konuşmanın ardından pazar günü kameralann karşısına geçen Dışişleri Bakanı Colin Poweü, "patronunDn" birçok söylediğını düzeltti ya da yumuşattı. tkilinin söyledikleri arasındaki faridar basının gözünden kaçmazken, "Çöl FırnnasT operasyonunun önemli ısmi General PoweU'ın Başkan'ın babası tt LBush"u da Saddam'a savaş açmama konusunda iknaya çahştığı hatırlatıldı. Washington Post gazetesinde yayımlanan "Bush, Poweü'a karşı'' başhklı makalede, kamuoyunun Körfez'deki savaş konusunda Baba Bush'un arkasında olmadığı, şu anda ise toplumun ezıcı çoğunluğunun Başkan George VV. Bush'a askeri müdahale konusunda destek verdiğine dikkat çekiliyor. Poweh"in ise küresel bir doktrin haline gelen savaşa girme konusundakı sağduyulu ve çekimser tutumunu sürdürdüğüne dikkat çekiliyor. Makalede, "Tüm siyasi kisiter Başkan'ın ardmda. Dışişleri Bakanı hariç" deniliyor. WflBamKristoFun kaleme aldığı makaleye göre ikilinin konuşmalannda da bu konudaki göruş aynhğı ortaya çıkıyor. Ömek vermek gerekirse, Bush konuşmasında Taleban ve Usame bin Ladin'in örgütü El-Kaide'yi bir tuttu. Powell ise ikisini ayırmak gerektiğini söyledi. Bush, saldınlann Amerikahiann özgürlüklerine yönelik olduğunu söylerken, Powell, "Dünya Tkaret Merkea'nin Dünya' Tkaret Merkeri oiduğunu unotmamahyız. Sakfan, ABD'Bere, Mâsfâmaaiara, Musevilere, Asya,Airilttv?Avrupaifetümdüııyava yönetiktT dedi. Powell, aynca, Bush'un kesin olarak savaşı ve gerekirse uzun süreli bir operasyonu düşündüğünü açıklamasına karşın "simdiik geniş kapsamh bir savaş olacağutı akla getinneyeHm" dedi. Bdlinin birbiriyle çelişen bu sözlerinin ardından makale, "10 yû dooe Baba Bush, Povrei'ı dinlemedL Bakahm bu kez kim IdmİB dediğuıi yapacak" sorusuyla bitiyor. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Akıl ve Yaratıcılık Dışlanırsa Meclis'te, aziz Türk milletinin gereksinimleri ve istekleri değil de, Avrupa'nın dayatması sonucu Anayasa'da değişiklikler gerçekleşirken, bir grup milletvekilı deklarasyon yayımladı ve "Sistemin çökmüş olduğunu" ilan etti: "Sadece TL değil, toplumun bütün ahlâki dayanaklan, nerede du- racağı belirsiz bir şekilde dalgalanmaya bırakıl- mıştır" diyorlar... Çoğu, kendi partisi içinde dışlanmış veya par- ti içindeki lider hiyerarşisi ve yönetimine ayak uy- duramamış, dolayısıyla da partilerinden yeniden seçilme şansı olmayan milletvekilleri bunlar. Esas eleştirdikleri de, anlaşıldığı kadanyla, par- tilerindeki lidertik suttasının variığı ve canlı birtar- tışma ve fikir yürütme ortamının yokluğudur. Ülkenin ekonomik kriz sarmalından kurtulaca- ğına ilişkın bir ışığın gönjlrnemesı ve egemen si- yası partilerin sürekli itibar kaybı, bu huzursuz milletvekillerine bu çıkışlan için zemin hazuiamış- tır. • • * Lideriik sultası? Doğrudur. Liderlerimiz, partile- ri içinde, minik de olsa "yıldız pahamalanna" izin vermiyor, tahammül edemiyor. Tek adam, tek lider! Ve... Tek kurtancı! Aziz milletimizin hayatı boyunca hep bir kurta- ncıya bel bağlaması ve seçim sandığından çıkan ortalama düşünsel kapasitesi, aslında siyasi par- tilerimizdeki lider sultasını besleyen topraktır. Şu sırada aziz mılletime bakıyorum, şimdi Tay- yip beye doğru eğilmiş görünüyor. Tayyip beyin programınde ne varmış, iktidara gelince sorunları nasıl çözecekmiş, bu program- la çözebilir miymiş, kimin umurunda! Bir soru bi- le sormayı zerre kadar akıl edemeyen, önüne ko- nan reçeteden dogru dürüst bir yemek yapılıp yapılamayacağını zerre kadar düşünmeyen, hat- ta, önüne bir reçete konmuş mu ona bile bakma- yan kutsal seçmenim, çölde uzakta gördüğü bir serap ağaca doğru hemen yol kınyor. Orada su ve serinlik var, sanıyor. Hayatı bir seraptan diğe- rine koşmakla geçiyor. Telef olup gidiyor, farkın- da değil.. "Lideriik sultası", partilerin bugünkü kabızlık- lanndan ve ülkedeki siyasal verimsizlikten baş sorumludur. LJder sultalığı, yaratıcılık yönlerini törpülemiş, dolayısıyla lidere "iman etmiş" "müminlertoplu- luğu" yaratır. Sistem olarak, modem padişahlık diyebilirsiniz. Bir mutlak egemen ve çevresınde her an kafala- n vurulabilecek vezirlertopluluğu... Dolayısıyla, akla, yaratıcıltğa dayalı ve bu ikili- ye en fazla sahip olanlan bir araya getirmeye özen gösteren çağdaş toplum ve yönetim biçimi, par- tilerden -ve pederşahi şirket yönetimlerinden- ' dışlanır. Bu sistemin, her şey yanıp kül olma pahasına sadece liderliği beslediği açıktır. Olağanüstü ve tarihi bazı özel koşullar, böyle or- ganizmalan yükseltebilir, ama, tarihsel süreç bu tür organizmalann küçülmesini zorunlu kılar. Siyasal veya değil, çevrenize bakın, bu tarihsel sürecin tıkın tıkır işlediğini görürsünüz. ••• Bir lider, neden partisi içinde kendisine yakın, kendisine eş, hatta kendisinden daha iyi olabile- cek çok sayıda "y//d/z"ın varlığına tahammül ede- mez? Neden partisi içinde çok sayıda aklın bir- biriyle yanşmasını sağlamaz ve teşvik etmez? Neden bunların partıyı güçlendireceğini ve çeşit- li engellerin ve zorlukların aşılmasına yardımcı olacağını görmez? Tabii ki bir lider bunu göremez, çünkü böyle bir yapı, gerektiğinde liderin de değişebilirliğini ön- görür... Liderin başlıca kaygısı da kendinin deği- şebilirliğini mümkün olduğunca engellemek ol- maktadır. Asıl sorun veya soru, uzun süreçte kimin, ne- yin ayakta kalmasının gerektiğidir... Liderin mi yoksa kurumun, görüşlerin, felsefe- nin mi? Bunlar birbirlerini reddeder. Işte, siyasi hayatımızdaki çıkmaz. Partiler, kurumlaşamadıklan için ve sadece li- derleşebildikleri için, siyasi hayat, üzerine ölü top- rağı serpilmiş durumdadır. Yaratıcılık ve akıl, tamamen partilerin dışında- dırbugün... Ve dolayısıyla kriz sürekli işbaşındadır!... obursalifa cumhuriyetcom.tr HÎNDISTAN TİMES: ABD işinegeldiği gibi davranıyor ABD, Hindıstan ve Pakistan'a nükleer silah programlan nedeniyle üç yıl süreyle uyguladı- ğı yaptınmlan kaldırdı. Hindıstan'da yayımla- nan Times gazetesinin editoryal köşesinde yer alan bir makaleye göre bu, ABD'nin iki ülkeyi de nükleer güç olarak kabul ettiğıni gösteriyor. Pakistan'ın Hindis- tan'a oranla ABD'nin bu turumundan daha çok yararlanacağı yoru- mu yapılan makalede, "Aslında ABD'nin ken- disine çıkar sağlayan bir karar bu" deniliyor. Hındistan'da bir süre sonra ABD'nin yaptı- nmlannın yumuşayaca- ğının söylendiği belirti- len yazıda "Bunun anla- mı. ABD'de kendi çıka- n sözkonusu okluğunda insanın nefesini kesen bir hızla U-dönûşfi ya- pabilir. Bunu da oportü- nizm veya esnekfik ola- rak adlandınr'' denili- yor. Makalede, ABD'nin işine geldiği zaman am- bargosunu kaldırmasın- dan, Usame bin Ladin'e karşı açılan savaşta ABD'nin yanında ola- cağını açıklayan Hindis- tan açısından çıkanla- cak bir ders olduğuna dikkat çekiliyor. Ve "Ar- ka bahçemizde bir sava- şa davetçıkaracağımıza, 'Keşmir'e yeni bir pen- cereden bakmak gibi' başka alanlarda esnek davranmalrvız" yorumu yapılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle